bütünüyle - Turkish English Dictionary
History

bütünüyle



Meanings of "bütünüyle" in English Turkish Dictionary : 95 result(s)

Turkish English
Common Usage
bütünüyle totally adv.
General
bütünüyle in its totality adj.
bütünüyle to a t adv.
bütünüyle at large adv.
bütünüyle entirely adv.
bütünüyle flat adv.
bütünüyle from top to toe adv.
bütünüyle purely adv.
bütünüyle fully adv.
bütünüyle in gross adv.
bütünüyle in large adv.
bütünüyle bang adv.
bütünüyle in the lump adv.
bütünüyle quite adv.
bütünüyle in total adv.
bütünüyle altogether adv.
bütünüyle all round adv.
bütünüyle all adv.
bütünüyle completely adv.
bütünüyle sheer adv.
bütünüyle all told adv.
bütünüyle clean adv.
bütünüyle wholly adv.
bütünüyle bodily adv.
bütünüyle up to the hilt adv.
bütünüyle clear adv.
bütünüyle en bloc adv.
bütünüyle at full length adv.
bütünüyle sheerly adv.
bütünüyle utterly adv.
bütünüyle outright adv.
bütünüyle in depth adv.
bütünüyle in its entirety adv.
bütünüyle to the fullest extent adv.
bütünüyle on the whole adv.
bütünüyle agreat adv.
bütünüyle to a crum adv.
bütünüyle total adv.
bütünüyle algates [brit] adv.
bütünüyle all hollow adv.
bütünüyle all out adv.
bütünüyle hand and foot adv.
bütünüyle holus-bolus adv.
bütünüyle richly adv.
bütünüyle round adv.
bütünüyle diametrically adv.
bütünüyle good adv.
bütünüyle (all) to pieces adv.
bütünüyle flatling adv.
bütünüyle plenarily adv.
bütünüyle slam [dialect] adv.
bütünüyle slam-bang adv.
bütünüyle stane [dialect] adv.
bütünüyle stock adv.
bütünüyle sublimely adv.
bütünüyle properly adv.
Colloquial
bütünüyle totes adv.
bütünüyle totes adv.
bütünüyle full sesh [california] adv.
bütünüyle bang on expr.
bütünüyle hook line and sinker expr.
bütünüyle right down the line expr.
bütünüyle out-and-out expr.
bütünüyle for fair expr.
bütünüyle all ends up expr.
bütünüyle all ends up expr.
Idioms
bütünüyle head-to-foot adj.
bütünüyle head-to-toe adj.
bütünüyle to the teeth adv.
bütünüyle (as) clean as a whistle adv.
bütünüyle head to toe adv.
bütünüyle to sticks adv.
bütünüyle all and some [obsolete] expr.
bütünüyle at full length expr.
bütünüyle with all one's heart and soul expr.
bütünüyle from head to foot expr.
bütünüyle neck and crop expr.
bütünüyle to the backbone expr.
bütünüyle from head to toe expr.
bütünüyle the full monty expr.
bütünüyle first and last expr.
bütünüyle down to the ground expr.
bütünüyle all the way along the line expr.
bütünüyle all the way down the line expr.
bütünüyle all along the line expr.
bütünüyle all down the line expr.
bütünüyle all the way along the line expr.
bütünüyle all the way down the line expr.
bütünüyle all along the line expr.
bütünüyle all down the line expr.
bütünüyle by the run expr.
Trade/Economic
bütünüyle in toto expr.
Latin
bütünüyle in extenso expr.
Archaic
bütünüyle point-blank adv.
bütünüyle in the gross expr.

Meanings of "bütünüyle" with other terms in English Turkish Dictionary : 30 result(s)

Turkish English
General
kesme (vücudun bir uzvunu bütünüyle) mutilation n.
bütünüyle desteklemek (birini) stand behind v.
olayların gidişini bütünüyle değiştirmek turn the tide v.
kafasını bütünüyle işgal etmek engross one's thoughts v.
kesmek (vücudun bir uzvunu bütünüyle) mutilate v.
bütünüyle kaplayacak bir şekilde sürmek cover v.
oy pusulasındaki isimlere oy vermeyi bütünüyle reddetmek scratch a ticket v.
bütünüyle yok etmek slaughter v.
dosdoğru ve bütünüyle flat-out adj.
bütünüyle sorumlu wholly responsible adj.
bütünüyle temsil eden at-large adj.
bütünüyle övgüye değer good adj.
tıpkısı bütünüyle to a t adv.
dosdoğru ve bütünüyle flat out adv.
bütünüyle anlamı veren ön ek hol- pref.
Phrasals
bütünüyle yok etmek blot out v.
Phrases
bütünüyle ele alındığında taken in its entirety expr.
Idioms
bütünüyle değiştirmek change over v.
tam olarak/bütünüyle hazır olmak arm to the teeth v.
bütünüyle uymak suit down to the ground v.
Politics
bütünüyle geri çekilme total withdrawal n.
bütünüyle geçersiz vanitas vanitatum expr.
bu tüzük üye devletlerde bütünüyle bağlayıcıdır ve doğrudan uygulanır this regulation shall be binding in its entirety and directly applicable in the member states expr.
Medical
genomu bütünüyle dizilen ve son derece ufak olduğunda sıklıkla araştırılan ilk hayvan nematod c. elegans (caenorhabditis elegans) n.
yazılı metinleri anlama yeteneğinin bütünüyle yitirilmesi pure alexia n.
Zoology
tabanını bütünüyle yere basarak yürüyen canlıları içeren bir etobur alt şubesi plantigrada n.
tabanını bütünüyle yere basarak yürüyen etobur hayvan plantigrade n.
Literature
(şiirsel) bütünüyle kaplamak fold v.
Philosophy
gerçekliğin özünde iyi, bütünüyle iyi veya mümkün mertebe iyi olduğu fikri optimism n.
gerçekliğin özünde iyi, bütünüyle iyi veya mümkün mertebe iyi olduğu fikrini savunan kimse optimist n.