bad time - Turkish English Dictionary
History

bad time

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "bad time" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
Idioms
bad time n. zor zaman/dönem

Meanings of "bad time" with other terms in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

English Turkish
General
have a bad time v. kötü zaman geçirmek
have a bad time v. çok sıkıntı çekmek
Colloquial
a bad time n. kötü bir zaman
a bad time n. uygunsuz bir zaman
a bad time n. münasebetsiz bir zaman
a bad time n. yersiz bir zaman
a bad time n. vakitsiz
a bad time n. yanlış bir zaman
a bad time n. sıkıntı
a bad time n. zorluk
a bad time n. sıkıcı bir durum
Idioms
a bad time n. sorun
a bad time n. dert
a bad time n. sıkıntı
a bad time n. gereksiz zorluk
give someone a bad time v. birine sıkıntı vermek
catch someone at a bad time v. birisini kötü bir zamanda yakalamak
catch someone at a bad time v. kötü bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time v. (birini) kötü bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time v. (birine) kötü bir zamanda denk gelmek
catch (one) at a bad time v. (birinin) kötü bir zamanına denk gelmek
catch (one) at a bad time v. (birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time v. (birine) uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
catch (one) at a bad time v. (birini) meşgulken yakalamak
catch at a bad time v. kötü bir zamanda yakalamak
catch at a bad time v. kötü bir zamanda denk gelmek
catch at a bad time v. kötü bir zamanına denk gelmek
catch at a bad time v. zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
catch at a bad time v. uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
catch at a bad time v. meşgulken yakalamak
give (one) a bad time v. (birinin) canına okumak
give (one) a bad time v. (birini) yerin dibine sokmak
give (one) a bad time v. (biriyle) alay etmek/dalga geçmek
give (one) a bad time v. (birinin) burnundan getirmek
give somebody a bad time (of it) v. birine zorluk çıkarmak
give somebody a bad time (of it) v. birinin burnundan getirmek
give somebody a bad time (of it) v. birine çektirmek
give somebody a bad time (of it) v. birine sıkıntı vermek
have a bad time of it v. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have a bad time of it v. zorluk çekmek
have a bad time of it v. sıkıntı çekmek
have a bad time of it v. problem yaşamak
Speaking
you caught me at just a bad time expr. çok kötü bir anda yakaladınız beni
did I catch you at a bad time? expr. seni kötü bir zamanda mı yakaladım?
is this a bad time? expr. yanlış bir zamanda mı geldim?