belli belirsiz - Turkish English Dictionary
History

belli belirsiz



Meanings of "belli belirsiz" in English Turkish Dictionary : 39 result(s)

Turkish English
General
belli belirsiz shadowy adj.
belli belirsiz tentative adj.
belli belirsiz imperceptible adj.
belli belirsiz tenuous adj.
belli belirsiz dreaming adj.
belli belirsiz nebulous adj.
belli belirsiz insensible adj.
belli belirsiz dreamy adj.
belli belirsiz hardly visible adj.
belli belirsiz soft adj.
belli belirsiz indistinct adj.
belli belirsiz slight adj.
belli belirsiz faint adj.
belli belirsiz indistinguished adj.
belli belirsiz half hidden adj.
belli belirsiz dim adj.
belli belirsiz adumbral adj.
belli belirsiz nebulose adj.
belli belirsiz umbratic [obsolete] adj.
belli belirsiz vague adj.
belli belirsiz vagarish adj.
belli belirsiz bleary adj.
belli belirsiz oblite adj.
belli belirsiz finedrawn adj.
belli belirsiz ill-defined adj.
belli belirsiz vaguely adv.
belli belirsiz nebulously adv.
belli belirsiz slightly adv.
belli belirsiz indistinctly adv.
belli belirsiz wanly adv.
belli belirsiz undistinctly adv.
belli belirsiz faintly adv.
belli belirsiz darkly adv.
belli belirsiz shadowily adv.
belli belirsiz shadowy adv.
belli belirsiz small adv.
Medical
belli belirsiz liminal adj.
Gastronomy
belli belirsiz barely adv.
Art
belli belirsiz umbratilous [obsolete] adj.

Meanings of "belli belirsiz" with other terms in English Turkish Dictionary : 72 result(s)

Turkish English
General
belli belirsiz şey suspicion n.
belli belirsiz olma nebulousness n.
belli belirsiz bir şey suggestion n.
belli belirsiz bir şey wisp n.
belli belirsiz ses faint voice n.
belli belirsiz ilgi ifadesi nibble n.
belli belirsiz hastalık tout [scottish] n.
belli belirsiz görünüp kaybolma twinkle n.
bilincin şimdiki zamandaki belli belirsiz hissedilen geçici kısmı margin n.
belli belirsiz iz whisper n.
belli belirsiz ipucu whisper n.
belli belirsiz hatırlanan şey blur n.
belli belirsiz şey wraith n.
soluk, ince ve belli belirsiz şey wraith n.
belli belirsiz miktar hint n.
belli belirsiz değişiklikle yeniden oluşturulan şey retread n.
belli belirsiz görünüm glimmer n.
yay gövdesindeki belli belirsiz yatay çizgiler pinch n.
belli belirsiz koku pouf n.
belli belirsiz koku pouffe n.
belli belirsiz koku pouff n.
belli belirsiz ışıltı scad [scotland] n.
belli belirsiz ilerleme sidle n.
belli belirsiz şey subtlety n.
belli belirsiz görünmek loom up v.
belli belirsiz belirmek loom over v.
belli belirsiz görünmek peer v.
belli belirsiz görünmek loom v.
(bir şeyin altından) belli belirsiz görünen bir şeye bakmak underpeer v.
belli belirsiz konuşmak maffle [dialect] [uk] v.
belli belirsiz parlamak blink v.
belli belirsiz derecede bir şeyin içine karışmak veya bulanıklaşmak melt (into) v.
(renklerin, seslerin veya siluetlerin) belli belirsiz karışmasına sebep olmak melt v.
yavaş veya belli belirsiz hareketlerle belirli bir duruma gelmek work v.
belli belirsiz söylemek mouth v.
belli belirsiz görünmek glimmer v.
belli belirsiz görünmek gloom v.
belli belirsiz uygulamak fog v.
belli belirsiz ifade etmek shadow (forth) v.
belli belirsiz ifade etmek shadow (out) v.
belli belirsiz hissedilen obscure adj.
belli belirsiz anlaşılan obscure adj.
belli belirsiz hatırlanmış dimly-remembered adj.
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran murmuring adj.
belli belirsiz ve devamlı duyulan murmurous adj.
(argüman, ayrım) belli belirsiz fine-drawn adj.
homurtulu biçimde belli belirsiz konuşan flannelmouthed adj.
belli belirsiz tasvir eden shadowy [obsolete] adj.
belli belirsiz ayıp olan shoddy adj.
belli belirsiz bir şekilde insensibly adv.
belli belirsiz bir halde slightingly adv.
belli belirsiz bir şekilde tenuously adv.
belli belirsiz bir halde imperceptibly adv.
belli belirsiz bir halde unperceivably [obsolete] adv.
Phrasals
(birine/bir şeye) belli belirsiz görünmek peer out at (someone or something) v.
'-e belli belirsiz görünmek peer out at v.
Colloquial
belli belirsiz alınan (bir şey) kokusu a whiff of (something) n.
belli belirsiz bir anı a dim memory n.
Idioms
belli belirsiz görmek see through a glass darkly v.
belli belirsiz bir koku almak get a whiff of (something) v.
belli belirsiz (bir şey) kokusu almak get a whiff of (something) v.
içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine/bir şeye) beddua etmek curse (someone or something) under (one's) breath v.
içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine) beddua etmek curse (someone) under (one's) breath v.
Trade/Economic
(stok) belli belirsiz şekilde piyasaya kaydırılan dormant adj.
(stok) piyasada belli belirsiz hareket eden dormant adj.
Printing
mürekkebinin yeniden doldurulması gereken bir kalıpla yapılan silik ve belli belirsiz bir baskı macalature n.
Zoology
(eklembacaklılarda) parçalara ayrılmamış veya segmentleri belli belirsiz olan gövdenin arka bölümü opisthosoma n.
Linguistics
bazı sesleri çıkarırken oluşan belli belirsiz ses vocule n.
Hunting
yay gövdesinde belli belirsiz yatay çizgi/çatlak fret n.
Archaic
belli belirsiz görünüvermek tweer v.
belli belirsiz görünüvermek twire v.
Ornithology
belli belirsiz çizgili işaretleri olan (kuş vb.) nebulated adj.