bir şeye karşı olmak - Turkish English Dictionary
History

bir şeye karşı olmak



Meanings of "bir şeye karşı olmak" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
bir şeye karşı olmak be opposed to something v.
Idioms
bir şeye karşı olmak fly in the face of something v.

Meanings of "bir şeye karşı olmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 107 result(s)

Turkish English
General
dayanıklı olmak (bir şeye karşı) stand up to v.
(bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak hold v.
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak mitigate against v.
Phrasals
(bir şeye) alenen karşı olmak clamor against (something) v.
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak get down on (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak have something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak tune into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak mount against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak report to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak argue against someone or something v.
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak band together (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak conspire against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak conspire with (someone) against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak gang up against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak mutiny against (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak provide against (something) v.
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak provide for (something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak stand up against (someone or something) v.
(bir şeye) karşı uyanık olmak tune in (to something) v.
(bir şeye) karşı tetikte olmak tune in (to something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak yearn over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse to be fair (to someone or something) expr.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) sert olmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
Idioms
bir şeye karşı zayıflığı olmak have a weakness for v.
bir şeye tamamen karşı olmak one's heart is dead set against something v.
bir şeye tamamen karşı olmak one's heart is set against something v.
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak take up (the) cudgels against (someone or something) v.
(bir şeye) çok karşı olmak be death on (someone or something) v.
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will toward (someone or something) v.
bir şeye karşı isteksiz olmak have no stomach for something v.
(bir şeye) çok karşı olmak be death on (something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak be against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak be dead set against (someone or something) v.
bir şeye tamamen karşı olmak be dead set against something v.
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak be on the watch (for someone or something) v.
(bir şeye) tamamen/kesinlikle karşı olmak be set against (something) v.
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak be set against something/against doing something v.
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak be (dead) set against something/against doing something v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be wise to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be/get wise to somebody/something v.
bir şeye karşı hazırlıklı olmak brace oneself for something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak get hip to (someone or somebody) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will against (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak have a case (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olmak have a down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak have a down on (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for someone/something v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weak spot for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weakness for someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep a sharp lookout (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak pay attention (to someone or something) v.
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak strike a blow against (something) v.
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak strike a blow at (something) v.