birleşim - Turkish English Dictionary
History

birleşim



Meanings of "birleşim" in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

Turkish English
General
birleşim session n.
birleşim coalescence n.
birleşim sitting n.
birleşim combination n.
birleşim constitution n.
birleşim consolidation n.
birleşim melding n.
birleşim mergence n.
birleşim complexion n.
Computer
birleşim union n.
birleşim joins n.
birleşim join n.
birleşim synthesis n.
Automotive
birleşim joint n.
Astronomy
birleşim alignment n.
birleşim conjunction n.
Linguistics
birleşim combination n.
birleşim composition n.
Archaic
birleşim close n.

Meanings of "birleşim" with other terms in English Turkish Dictionary : 102 result(s)

Turkish English
General
zıvananın birleşim yeri mortise joint n.
birleşim yeri join n.
karmaşık birleşim patchwork n.
birleşim noktası point of junction n.
ikinci birleşim reunition n.
mantıksız birleşim phantasmagoria n.
mantıksız birleşim phantasmagory n.
iki taraf arasındaki zoraki birleşim shotgun marriage n.
silah zoru ile yapılan birleşim shotgun wedding n.
zorlama birleşim shotgun wedding n.
birleşim noktası shut n.
homolog kromozomların kiyazma oluşumu ile birleşim evresi synapse n.
birleşim ile ilgili conjunctional adj.
Trade/Economic
birleşim ortağı merger partner n.
kârlı birleşim synergy n.
uyumlu birleşim synergy n.
Politics
birleşim ile ilgili federative adj.
Industry
asbest parçalar ile cam tuğlaların birleşim yerlerindeki fazla alüminyumu silen işçi wiper n.
Technical
birleşim levhası connecting plate n.
birleşim düğümü fusion node n.
birleşim sistemi fusion system n.
doğrusal birleşim linear combination n.
mafsallı birleşim hinged joint n.
su birleşim ısısı heat of hydration n.
yeniden birleşim recombination n.
yeniden birleşim hızı recombination velocity n.
yeniden birleşim katsayısı recombination coefficient n.
birleşim yüzeyli alan etkili transistör jfed (junction field-effect transistor) n.
uzun birleşim long splice n.
moment birleşim moment connection n.
(kaldırım çatlak veya birleşim noktalarına) doldurmak run v.
Computer
altindis sınırlı birleşim union with subscript limit n.
altindis ve üstindis sınırlı birleşim union with subscript and superscript limits n.
altyazı sınırlı birleşim union with underscript limit n.
altyazı ve üstyazı sınırlı birleşim union with underscript and overscript limits n.
birleşim sayısı joins n.
birleşim eklemeyi add join n.
birleşim sorgusu union query n.
birleşim kaldırmayı remove join n.
sınırsız birleşim union with no limits n.
yinelenen birleşim sorgusu replicable union query n.
Informatics
doğrusal birleşim linear combination n.
Electric
yeniden birleşim katsayısı recombination coefficient n.
(çok fazlı sistemde) her bir fazın ucunun bir sonrakine temas ederek bir halka oluşturup her birleşim noktasının bir terminalle bağlantılı olduğu düzenek mesh connection n.
Mechanic
(yüzler arasına sıkıştırılabilir madde yerleştirerek) birleşim yerini kapatmak pack v.
Textile
duvar halısını dokurken iki rengin birleşim yerinde meydana gelen gölge etkisi hatching n.
elbise kenarlarının her iki yandan kıvrılıp kumaşın köşesinde bitiştiği çapraz birleşim yeri miter n.
kumaşın iki kenarının köşede bir araya geldiği çapraz birleşim yeri mitre n.
Architecture
tonozun birleşim noktaları arasındaki boşluk ya da bölme cell n.
sütun başlığında birleşim yeri apophysis n.
Construction
birleşim yerinin ayrılmaya karşı direnci peel resistance of joints n.
birleşim levhası batten plate n.
menteşe birleşim yeri hinge joint n.
yanyana gelen düz ya da kavisli iki kiremidin birleşim yerini örten dış bükey kiremit imbrex n.
iki kenet tuğlasının birleşim noktasının üstüne başka bir kenet tuğlası konularak örülen duvar heart bond n.
duvar-zemin birleşim yeri surround [uk] n.
Automotive
birleşim nüfuziyeti joint penetration n.
birleşim yeri meet n.
birleşim yüzeyi mating face n.
kısmi birleşim nüfuziyeti partial joint penetration n.
süper çoklu birleşim super multiple junction n.
yakıt çabuk birleşim elemanları fuel quick-connect fittings n.
Medical
yaralanma veya hastalık nedeniyle tahrip olmuş göz kapağı birleşim noktasının operasyonla düzeltilmesi canthoplasty n.
eklem birleşim noktası symphysis n.
Anatomy
kafatasının sagital ve lamboid sütürlerinin birleşim yerindeki kraniyometrik nokta lambda n.
rektumun anal kanala birleşim noktasındaki genişleme ampulla n.
yemek borusu ile midenin birleşim kısmında yer alan düz kas lifi halkası gastroesophageal sphincter n.
(kemik veya kıkırdaklarda) birleşim yeri syntaxis n.
ince bağırsak ile kalın bağırsağın birleşim yerine ait ileocaecal adj.
Math
birleşim simgesi union sign n.
birleşim kümesi union n.
iki kümenin birleşimini gösteren birleşim işareti cup n.
Geometry
birleşim noktası regression point n.
Statistics
birleşim-kesişim sınamaları union-intersection tests n.
birleşim-kesişim ilkesi union-intersection principle n.
Physics
yeniden birleşim spektrumu recombination spectrum n.
yeniden birleşim izgesi recombination spectrum n.
büyük birleşim kuramı gut (grand unification theory) abrev.
Chemistry
kimyasal birleşim chemical synthesis n.
kimyasal birleşim ile yanıt vermek satisfy v.
kimyasal birleşim yaratarak tepkimeye girmek satisfy v.
Biology
bitki veya hayvan organının birleşim noktasına en yakın kısmı base n.
bitki veya hayvan organının birleşim noktası base n.
geçici sitoplazmik birleşim conjugation n.
homolog kromozomların kiyazma oluşumu ile birleşim evresi syndesis n.
birleşim noktasının önünde bulunan prebasal adj.
Marine Biology
kabukluların birleşim noktasında yer alan hilal biçimli anatomik özellik veya işaret lunule n.
Zoology
(çift kabuklularda) kabuk birleşim noktasındaki kabarıklığın altında bulunan/önünde bulunan subumbonal adj.
Botanic
dal ile gövde veya yaprak sapı ile ekseninin birleşim yerindeki hafif çıkıntı bolster n.
şeker kamışı yaprağında yaprak ekleminin birleşim yerini oluşturan parçanın hemen üzerindeki iki üçgen veya kare alandan her biri dewlap n.
Breeding
sığır veya koyun uyluklarının birleşim yeri twist n.
Forestry
ağaç dallarının gövdeyle birleşim yerinden kesilen odun crotch n.
Linguistics
bağlaçsız birleşim parataxis n.
bağlaçlı birleşim hypotaxis n.
birleşim değeri valence n.
birleşim ilişkileri combinatorial relations n.
sözcüğe benzeyip yalnızca birleşim halinde kullanılan öğe particle n.
bağlaçsız birleşim ile ilgili paratactic adj.
bağlaçsız birleşim özellikli paratactic adj.
bağlaçsız birleşim ile ilgili paratactical adj.
bağlaçsız birleşim özellikli paratactical adj.
Geology
homojen kayaçtaki konsentrik birleşim yerleri ball jointing n.