dönen - Turkish English Dictionary
History

dönen



Meanings of "dönen" in English Turkish Dictionary : 30 result(s)

Turkish English
Common Usage
dönen turning adj.
dönen rotating adj.
General
dönen return adj.
dönen twisty adj.
dönen revolving adj.
dönen rotary adj.
dönen spiral adj.
dönen twiddly adj.
dönen twirly adj.
dönen volubilate adj.
dönen wheely adj.
dönen whirly adj.
dönen reversionary adj.
dönen revoluble adj.
dönen rotal adj.
dönen roundabout [uk] adj.
dönen circumrotary adj.
dönen screwy adj.
dönen scriggly adj.
dönen rev (revolving) abrev.
dönen rev (revolving) abrev.
Trade/Economic
dönen current adj.
dönen circulating adj.
Technical
dönen rotary adj.
dönen rolling adj.
dönen revolving adj.
dönen rotating adj.
dönen rotational adj.
dönen rotated adj.
Archaic
dönen orby adj.

Meanings of "dönen" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
başı dönen dizzy adj.
General
hızlı bir şekilde dönen şey whirlabout n.
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse) returnee n.
nispeten sakin bir merkez etrafında dönen dairesel fırtına cyclone n.
yurduna dönen (kimse) returnee n.
dininden dönen abjurer n.
dininden dönen kimse renegade n.
dönen iskemle swivel chair n.
dininden dönen backslider n.
dönen kimse (dininden/prensiplerinden/inançlarından) apostate n.
dönen kimse defector n.
tarımdan dönen sular agricultural run-off n.
boşa dönen vida stripped screw n.
boşa dönen vida worn screw n.
ölümden dönen kimse survivor n.
yemininden dönen oath-breaker n.
dönen planlama ufku rolling horizon n.
geri dönen returner n.
(mesleğe) geri dönen returner n.
günaha dönen kimse backslider n.
aleyhe dönen durum boomerang n.
doğumunda erkek olup da sonradan kadına dönen transseksüel transwoman n.
yuvarlanan / dönen çalı tumbleweed n.
her gün işe gidip dönen kimse commuter n.
dönen salıncak chairoplane n.
girdap yaparak dönen şey swirler n.
dönen cam bir tabaka üzerine monte edilmiş görüntülerin kullanılarak hareketli resim efekti yaratılan bir çeşit resim tüpü tachyscope n.
dönen stant carousel n.
dönen stant carrousel n.
yeniden yaşama dönen kimse rebirther n.
sözünden dönen kimse recanter n.
istenmeyen davranışlara geri dönen kimse recidivist n.
geri dönen kimse reentrant n.
geri dönen kimse re-entrant n.
geri dönen göçmen remigrant n.
dönen şey tirl [scottish] n.
dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun turn the trencher n.
dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun spin the plate n.
dönen bir objeyi vaktinde yakalama mantığına dayalı bir oyun spin the platter n.
dönen oyuncak twirler n.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği daire volt n.
yana doğru giderken bir merkezin etrafında dönen atın çizdiği dairenin bulunduğu zemin volt n.
belirli koşullar altında eski biçimine dönen metalik malzeme marmem n.
kendinden geçerek dans edip dönen derviş whirler n.
dönen şey whirler n.
dönen oyuncak whirligig n.
sürekli dönen şey whirligig n.
bir süre uzakta yaşadıktan sonra memleketine veya çocukluk evine dönen kimse homebird n.
memleketine dönen kimse homecomer n.
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse repat n.
uzun süre sonra tatilden dönen kimse returnee n.
okula dönen kimse returnee n.
(özellikle eski sovyetler birliği'nde) ülkesine dönen kimse returnik n.
uzun süre ardından geri dönen kimse revenant n.
eski haline geri dönen kimse reversionist n.
kötü alışkanlığına geri dönen kimse reversionist n.
dönen kimse reverter n.
saatin aksi yönünde dönen spiral levogyre n.
ana yoldan dönen yol by-turning n.
dönen şey gig n.
durmadan dönen şey dervish n.
ölümden dönen kimse overliver n.
dinden dönen kimse runagate n.
dönen nesne rundle n.
dönen güneşe benzer görüntü yaratan bir havai fişek türü saxon n.
sonsuza kadar dönen kart flexagon n.
sonsuz dönen altıgen flexagon n.
zayıflıktan gölgeye dönen kimse shadow n.
dönen dolaplar shenanigans n.
arka tekerleği zincirden güç almadan serbest dönen bisiklet freewheeler n.
dönen şey skirl n.
sözünden dönen flaker n.
çalışma hayatına dönen kimse retread n.
arka tekerleği zincirden güç almadan serbest dönen bisikletle gitmek freewheel v.
dönen bir rota izlemek coil v.
(dönen metal nesneyi) durdurmak skive v.
başı dönen giddy adj.
geri dönen recurrent adj.
dışa dönen extrorse adj.
başı dönen vertiginous adj.
fırıl fırıl dönen dizzy adj.
girdap gibi dönen vortical adj.
başı dönen lightheaded adj.
dönen (baş) spinning adj.
başı dönen light headed adj.
geri dönen returning adj.
sola dönen levorotary adj.
sarmal olarak dönen gyratory adj.
evine dönen homeward bound adj.
dininden dönen renegade adj.
bir eksen etrafında dönen pivoting adj.
kıvrıla kıvrıla dönen gyrating adj.
sağa dönen right-handed rotating adj.
soldan sağa dönen right-handed adj.
başı dönen dizzy adj.
sağa doğru dönen righthanded adj.
sola dönen left-handed adj.
ay çevresinde dönen circumlunar adj.
ayın çevresinde dönen circumlunar adj.
sağa doğru dönen dextrorotary adj.
sağa doğru dönen dextrorotatory adj.
sola dönen levorotatory adj.
başı dönen light-headed adj.
sola dönen laevorotatory adj.
sola dönen laevorotary adj.
hız hızlı dönen awhirl adj.
fırıl fırıl dönen awhirl adj.
hızla dönen awhirl adj.
geri dönen redient adj.
gizli saklı dönen işlerle ilgili backstage adj.
başı dönen reeling adj.
fırıl fırıl dönen reeling adj.
kendine dönen reflected adj.
kendi üzerine dönen reflected adj.
eski haline dönen regressive adj.
geri dönen remeant adj.
davasından dönen apostate adj.
dinden dönen apostatic adj.
davasından dönen apostatic adj.
dinden dönen apostatical adj.
davasından dönen apostatical adj.
sürekli dönen aswirl adj.
bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde farklı bir versiyonuyla geri dönen zombie adj.
çabuk başı dönen weak-headed adj.
yeşil renge dönen virescent adj.
sola dönen left-hand adj.
kendi çevresinde dönen vertiginate adj.
girdap gibi dönen vorticose adj.
girdap gibi dönen vortiginous adj.
kırbaç gibi kıvrılıp geri dönen whippy adj.
fırıl fırıl dönen whirly adj.
başı dönen wifty adj.
şiddetle dönen boiling adj.
başı dönen mazey [dialect] adj.
başı dönen maziest adj.
başı dönen mazier adj.
başı dönen mazy [uk] adj.
geri dönen boomerang adj.
başka bir şeyle aynı yönde dönen homotropal adj.
davadan dönen renunciatory adj.
geri dönen return adj.
geri dönen revenant adj.
eski haline geri dönen kimseye ait reversionist adj.
kötü alışkanlığına geri dönen kimse ile ilgili reversionist adj.
kötü alışkanlığına geri dönen reversionist adj.
(eski bir yere, duruma) dönen reverted adj.
hayata dönen revived adj.
kendi ekseni etrafında dönen revoluble adj.
sola dönen levo adj.
başı dönen light adj.
eksen etrafında dönen dinetical adj.
kasırga gibi dönen giddy adj.
başı dönen cock-brained adj.
pivot üzerinde dönen pivot adj.
merkez etrafındaymış gibi dönen pivot adj.
gezegen gibi dönen planetary adj.
zıt yönlere dönen controversal [obsolete] adj.
aşırı hızlı dönen dizzy adj.
doğrudan dönen plump adj.
kendisine doğru dönen rolling adj.
etrafında dönen round about prep.
sola dönen anlamını veren bir ön ek levo- pref.
sola dönen anlamını veren bir ön ek lev- pref.
etrafında dönen anlamı veren ön ek circum- pref.
Irregular Verb
altından geçen su akımıyla dönen (su çarkı) undershot adj.
Colloquial
potadan/çemberden dönen top/atış/şut brick n.
çözülmez gibi görünüp sonradan avantaja dönen sorun blessing in disguise n.
eski polis arabalarının üstünde yanarak dönen iki yuvarlak ışık mickey mouse ears [obsolete] n.
özellikle ekonomik sebeplerle baba evine dönen genç boomerang kid n.
baba evine dönen boomerang adj.
eski işine dönen boomerang adj.
Idioms
kürkçü dükkanına dönen kişi the prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi the prodigal son n.
kürkçü dükkanına dönen kişi prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi prodigal son n.
dönen dolaplar goings-on n.
gözüne ışık/far tutulmuş tavşana dönen kimse a deer in (the) headlights n.
kürkçü dükkanına dönen kişi a prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi a prodigal son n.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse a prodigal son n.
kürkçü dükkanına dönen kişi the prodigal son n.
pişman olup dönen hayırsız kişi the prodigal son n.
gençken evden ayrılıp tüm parasını yiyen ve pişman olup dönen kimse the prodigal son n.
yılan hikayesine dönen bir mücadele vermek be fighting a running battle v.
sosyal hayata dönen into circulation expr.
sosyal hayata dönen into circulation expr.
Trade/Economic
ailesinden ayrılıp yalnız yaşadıktan sonra ekonomik sıkıntılar nedeniyle ailesinin yanına geri dönen genç grup boomerang generation n.
amerika'da kredi kartı alacak hesapları ile desteklenen dönen nitelikteki sertifikalar cards n.
amerika'da kredi kartı alacak hesapları ile desteklenen dönen nitelikteki sertifikalar certificates for amortizing revolving debt n.
belli bir sürede dönen para miktarı turnover n.
diğer dönen varlıklar karşılığı prov. for other current assets n.
diğer dönen varlıklar karşılığı provision for other current assets n.
diğer çeşitli dönen varlıklar other current assets n.
diğer dönen varlıklar karşılığı allowance for other current assets n.
diğer çeşitli dönen varlıklar karşılığı provision for other current assets n.
diğer çeşitli dönen varlıklar other miscellaneous current assets n.
diğer cari dönen varlıklar other current assets n.
diğer çeşitli dönen varlıklar karşılığı allowance for other current assets n.
diğer dönen varlıklar other current assets n.
diger dönen varlıklar other current assets n.
dönen kıymetler current assets n.
dönen varlıklar current assets n.
dönen varlıklar floating assets n.
dönen varlıkların tasfiyesinden kaynaklanan kazançlar gains on realization of current assets n.
dönen ödeme revolving payment n.
dönen varlıklar goods of period n.
dönen varlıkların tasfiyesinden kaynaklanan zararlar losses on realization of current assets n.
dönen varlıklardan düşülen miktarlar amounts written off current assets n.
dönen varlıkların kısa süreli borçlara oranı acid test ratio n.
dönen varlıkların tutarında azalış reductions in current assets n.
dönen varlıklar working assets n.
dönen varlıkların gelirleri income from current assets n.
dönen krediler evergreen credit n.
dönen varlık goods of period n.
dönen varlık current assets n.
dönen varlıkların kısa süreli borçlara oranı quick ratio n.
dönen sermayenin satışa olan oranı working capital sales ratio n.
dönen varlıkların finansmanında kullanılan kısa süreli kredi self liquidating loan n.
dönen bütçe rolling budget n.
dönen kıymet current asset n.
dönen varlıklar toplamı total current assets n.
dönen varlık circulating asset n.
dönen varlık floating assets n.
dönen varlık current asset n.
dönen varlıkların kısa süreli borçlara oranı current ratio n.
dönen kredi revolving credit n.
dönen varlıklar liquid assets n.
dönen varlıkların tutarında artış increase in current assets n.
finansal varlıklar ve dönen varlıklar olarak elde tutulan menkul kıymetlere ilişkin değer düzeltmeleri value adjustments in respect of financial assets and of investments held as current assets n.
geri dönen sipariş back order n.
otomobil alacak hesapları ile destekli, dönen nitelikli sertifikalar certificates of automobile receivables n.
peşin ödenen giderler ve diğer dönen varlıklar prepaid expenses and other current assets n.
tersine dönen arz eğrisi regressive supply curve n.
tersine dönen emek arz eğrisi backward-bending labor supply curve n.
toplam dönen varlıklar total current assets n.
eski mesleğine dönen emekli retread [australia/new zealand] n.
kazanç veya kaybın olmadığı, başlangıç haline dönen piyasa flatline n.
Law
geri dönen returnee n.
Politics
tek bir kişi veya grubun tekelinde dönen siyasi birim pocket borough n.
Industry
izin sonrası işe dönen çocuklu kadın çalışan returner n.
milin üzerinde dönen perdah çarkından oluşan bir makine grinding mill n.
Media
yeni oyuncu kadrosu ve yenilenmiş senaryo ile geri dönen tv programı reboot n.
Technical
santrifüj cihazında dönen delikli parça centrifugal n.
dikey bir kutup üzerinde dönen kollardan oluşan çamaşır kurutma makinesi reel n.
tekerlek üzerinde dönen çömlekleri düzeltip cilalamakta kullanılan araç tournasin n.
aksi yönlerde dönen ikiz heliks double helix n.
boşa dönen kasnak idler roller n.
boş dönen idler n.
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz gyrostabiliser n.
bir uçağın yalpa yapmasını azaltmak için kullanılan ve dikey düzlemde dönen jiroskoptan oluşan bir cihaz gyrostabilizer n.
dönen aksam rotating parts n.
dönen cisimlerin dinamiği gyrodynamics n.
dönen halka rotating ring n.
dönen mil rotating shaft n.
dönen değer returned value n.
dönen hurda circulating scrap n.
dönen eksen takımı rotating frame n.
dönen parçalar rotating frame n.
dönen anot x-ışınlı tüp rotating anode x-ray tube n.
dönen biyolojik disk rotating biological contactor (rbc) n.
dönen çarklı eşodaklı mikroskop spinning disk confocal microscope n.
dönen çerçeve rotating frame n.
dönen çubuk eğme yorulma deneyi rotating bar bending fatigue test n.
geri dönen deformasyon reversed deformation n.
iç içe dönen pervaneler intermeshing rotors n.
net geri dönen akım net return flow n.
sola dönen vida left hand screw n.
sola dönen motor left-hand engine n.
sola dönen vida left-hand screw n.
serbest dönen zincir freely rotating chain n.
yüksekten dökülen akarsu ile dönen dolap flutter wheel n.
küçük millere bağlı serbestçe dönen çarklar anti-friction wheels n.
küçük millere bağlı serbestçe dönen çarklar friction wheels n.
malzemelerin zıt yönde dönen iki dişli metal disk arasında öğütüldüğü makine attrition mill n.
yuvarlak yatağında dönen taşların olduğu ezme ya da öğütme değirmeni edge mill n.
helikopter pervanesini dönen kısımla birleştiren parça rotorhead n.
oymacıların tesviye ve cila için kullandıkları, milin üzerinde dönen bir perdah çarkından oluşan makine lapidary's lathe n.
farklı yöne bakacak şekilde dönen kimse wheeler n.
kaçmış gibi manevra yapıp ardından takip eden rakibine saldırmak için dönen dövüş horozu wheeler n.
mahkumları cezalandırmak için kullanılan hızla dönen ahşap kafes whirligig n.
manyetik meridyenin dikey düzleminde serbestçe dönen bir pusula iğnesinin ufukla yaptığı açı dip n.
bir mile bağlı dönen buhar motoru rotative engine n.
dönen yansımalı fırın rotator n.
dönen mekanizma circle n.
diğer makaraya bağlı dönen makara driven n.
iğne etrafında dönen küçük bobin pin wheel n.
(kapı, pencere vb. tutturmak amacıyla) merkezi eleman üzerinde dönen uzun parça button n.
dikey eksen etrafında dönen açılır-kapanır köprü pivot bridge n.
motorun hızını havada dönen kanatlarının direnci ile düzenleyen regülatör fly governor n.
yel değirmeninin rüzgarda dönen pervane şekilli parçası flyer n.
(dönen parlatma çarkını) taşa vurarak pürüzsüzleştirmek boulder v.
(dönen parlatma çarkını) taşa vurarak pürüzsüzleştirmek bowlder v.
(dönen nesne) yalpalamak precess v.
(dönen nesne) değişen eksen etrafında dönmek precess v.
sola dönen laeotropic adj.
saat yönünün tersine dönen laeotropic adj.
bir eksen etrafında dönen rotary adj.
birlikte dönen corotating adj.
birlikte dönen co-rotating adj.
düz dönen gyroscopic adj.
geri dönen bilyalı recirculating ball adj.
ekseni etrafında dönen pivoting adj.
hava taşıtı yapısında dönen airframe rolling adj.
hızla dönen vertiginous adj.
güneşin çevresinde dönen circumsolar adj.
sol tarafa doğru dönen laevorotatory adj.
sola dönen laevorotatory adj.
sarmalda dönen veya sarmalda salınan voluted adj.
sola dönen levorotatory adj.
sol tarafa doğru dönen levorotatory adj.
eksende dönen revolved adj.
saat yönünün tersine dönen sinistrorsal adj.
sola dönen sinistrorsal adj.
(gözlemcinin bakış açısı spiral dışında iken) saat yönüne dönen sinistrorsal adj.
saat yönünün tersine dönen sinistrorse adj.
sola dönen sinistrorse adj.
(gözlemcinin bakış açısı spiral dışında iken) saat yönüne dönen sinistrorse adj.
Computer
dönen değer returned value n.
dönen cihaz turning device n.
geriye dönen belge turnaround document n.
Informatics
geçici sebeplerle yerine ulaşmayan ve geri dönen e-postalar soft bounce n.
kalıcı sebeplerle yerine ulaşmayan ve geri dönen e-postalar hard bounce n.
Telecom
iletilemediği için gönderene geri dönen e-posta bounce e-mail n.
Mechanic
dönen şey turn-in n.
sıvı veya gaz dolu bir ortamda dönen bir cismin ileri doğru hareketine dik olan kuvvet magnus effect n.
dönen cihaz revolver n.
menteşenin tabanında bulunan ve menteşe milinin etrafında dönen halka gudgeon n.
pistonunu dönen veya sallanan bir diskin oluşturduğu döner motor disk engine n.
saat yönünde dönen (dişli, vida dişi) right-handed adj.
Textile
yüz çözgü boyamada kullanılan silindirik dönen makara balloon n.
Construction
rüzgar esince dönen baca şapkası turn cap n.
rüzgar esince dönen baca şapkası turncap n.
bir geçişi kapatmak için kullanılıp ekseni etrafında dönen, demir çivilerle donatılmış kiriş veya çubuk herisson n.
Furniture
dönen tabla lazy susan n.
dönen servis tabağı susan n.
dönen tepsi susan n.
dönen tabla susan n.
dönen raf susan n.
Automotive
dönen parçaların temas yüzeyleri ile temas halindeki taşıyıcı yüzey bearing n.
dönen parçaların etrafına yerleştirilen çelik veya naylon koruyucu scatter shield n.
dönen mil rotating shaft n.
kutup ayakları arasında dönen eleman armature n.
serbest dönen tekerlek free rolling wheel n.
dönen milin dakikadaki dönüşünü hesaplayan cihaz rev counter [uk] n.
(gemi, uçak) birbirine ters yönde dönen iki pervaneden her biri contrapropeller n.
serbest dönen free rolling adj.
Traffic
sağa dönen araç right-turning vehicle n.
sola dönen araç left-turning vehicle n.
(yol veya şerit) ulusal hız sınırına dönen derestricted adj.
Aeronautic
bir veya birden fazla yere uğrayıp kalkış noktasına dönen sefer round trip n.
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter gyrocopter n.
kaldırma kuvvetini serbest olarak dönen rotor pallerinden itme kuvvetini ise motor ile sürülen rotor düzlemine dik olan bir pervane aracılığıyla sağlayan helikopter autogyro n.
kalkış sağlamak için kanatları dönen uçak rotating wing aircraft n.
sağa dönen aksesuar clockwise accessory n.
sağa dönen muharrik clockwise drive n.
ters dönen pervane opposed airscrew n.
üstünde serbest dönen bir rotor aracılığıyla kaldırma gücünü bulan uçak gyroplane n.
sinyalleri takip ederek yuvaya dönen on the beam adj.
Marine
dev kutuların içine su veya ağırlık yüklenerek batan veya ters dönen nesneleri düzeltmeye yönelik çalışma veya teknik yöntem parbuckling n.
bağlama limanına dönen homeward adj.
demirleme limanına dönen homeward adj.
Medical
geri dönen ürünler returned products n.
hızlı dönen vücudun aniden durması sonucu ortaya çıkan nistagmus post-rotational nystagmus n.
bir organdan dönen veya iletilen efferent adj.
bir organdan dönen veya iletilen motor adj.
Psychology
merkezden dönen efferent adj.
Pathology
başı dönen woozy adj.
Parasitology
eski konakçısına geri dönen yaprak biti remigrant n.
Gastronomy
kaynatıldığında yeşile dönen ıstakoz ciğeri tomaley n.
kaynatıldığında yeşile dönen ıstakoz ciğeri tomalline n.
Geometry
bir eğri etrafında dönen geometrik merdivendeki sicim veya tırabzan parçası wreath n.
başka nesne etrafında dönen şekil üzerindeki bir noktanın oluşturduğu çizgi line roulette n.
Physics
dönen cismin ekseninin yaptığı devinim üstüne binen dalgalanma nutation n.
dönen koordinat sistemi rotating coordinates n.
dönen bir cismin açısal konumunun değişim hızı angular velocity n.
sürekli girdap gibi dönen halka şekilli varsayımsal bir basit madde kütlesi vortex atom n.
dönen bir sıvı içerisinde anlık dönme ekseni olan bir çizgi vortex line n.
dönen bir sıvı içinde oluşan hayali tünel vortex tube n.
ateşlendiğinde havada dönen bir tür havai fişek wheel n.
dönen kara delik spinning black hole n.
dönen kara deliklerin merkezinde tekilliğin aldığı form ringularity n.
dönen kara delik rotating black hole n.
çok az salınımla denge konumuna dönen deadbeat adj.
hiç salınım olmadan denge konumuna dönen deadbeat adj.
Chemistry
çekirdeği bir pozitron etrafında dönen anti proton olan hidrojen antihydrogen n.
viskosite ve elastisite içeren, zorlanma ortadan kalktığında eski haline dönen bir termoplastik türü elastomer n.
sola doğru dönen levorotary adj.
sola doğru dönen laevorotary adj.
sağa dönen anlamı veren ek d pref.
sağa dönen anlamı veren ön ek d- pref.
sağa dönen bileşik anlamı veren ön ek dextro- pref.
Biology
olgunlaştıkça kahverengiye dönen büyük bir mantar fetid armillaria (armillaria zelleri) n.
şapkası ilk başlarda kremsi gri olup sonradan kahverengiye dönen bir mantar clitocybe inornata n.
gençken soluk turuncu-sarı olup olgunlaştığında kırmızımsı kahverengiye dönen bir mantar scleroderma bovista n.
gençken soluk turuncu-sarı olup olgunlaştığında kırmızımsı kahverengiye dönen bir mantar smooth earthball n.
ısıya dönen thermotropic adj.
sağa dönen dexiotropic adj.
sağa dönen dexiotropous adj.
sağa dönen dextrotropous adj.
Marine Biology
ilk dönen grilse n.
ömrünün son evresinde spermleri bırakmak için tatlı sulara dönen erkek somon balığının alt çenesinde oluşan çıkıntı kipe n.
ömrünün son evresinde spermleri bırakmak için tatlı sulara dönen erkek somon balığının alt çenesinde oluşan çıkıntı kype n.
denizden ikinci kez dönen somon gerlind n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon grilse n.
yetişkinleri tatlı sularda yaşayıp yumurtlamak üzere denize dönen, avrupa ve amerika'ya özgü bir yılan balığı common eel n.
yetişkinleri tatlı sularda yaşayıp yumurtlamak üzere denize dönen, avrupa ve amerika'ya özgü bir yılan balığı freshwater eel n.
ilk dönen salmon peel n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon salmon peel n.
ilk dönen salmon peal n.
kışı denizde geçirdikten sonra tatlı suya dönen yavru somon salmon peal n.
bahar döneminde tatlı sulara geri dönen bir atlantik somonu springer n.
farklı yöne dönen (istiridye) heterostrophic adj.
Astronomy
neptün'e kıyasla güneşin etrafında daha büyük bir mesafede dönen gök cismi trans-neptunian object (tno) n.
jüpiterin etrafında dönen jovicentric n.
yörüngenin enberi noktası ile aynı yörüngede sabit açısal hızla dönen hayali bir cismin arasındaki açı anomaly n.
yörüngenin enberi noktası ile aynı yörüngede sabit açısal hızla dönen hayali bir cismin arasındaki açı mean anomaly n.
yörüngede dönen cisme en uzaktaki nokta apoapsis n.
güneş etrafında dönen bir göktaşı meteoroid n.
yörüngeye çıkıp dünyaya dönen üçüncü uzay mekiğinin adı discovery n.
neptün'e kıyasla güneş etrafında daha büyük bir mesafede dönen büyük gök cismi orcus n.
birinci düşey düzlem düzlemde dönen bir tür teleskop takeometresi prime-vertical transit instrument n.
2003 yılında keşfedilmiş güneş yörüngesinde dönen gezegenimsi büyük bir gök cismi sedna n.
güneş yörüngesinde dönen bir asteroid cruithne n.
bir kara deliğin yörüngesi etrafında dönen varsayımsal ötegezegen blanet n.
galaksi haleleri etrafında düz bir şekilde dönen yıldız toplulukları stellar stream n.
iki yıldızın etrafında dönen gezegen circumbinary planet n.
kara deliklerin yörüngesinde dönen varsayımsal ötegezegenler blanet n.
yıldızına çok yakın yörüngede dönen jüpiter benzeri gaz devi ötegezegenler hot jupiter n.
hızla dönen çörek şekilli buharlaşmış kaya topluluğu synestia n.
yıldızının yörüngesinde dış merkezli bir şekilde dönen gaz devi gezegenler eccentric jupiter n.
daha büyük bir galaksinin etrafında dönen küçük galaksi satellite galaxy n.
başka bir yıldızın etrafında dönen yıldız companion star n.
neptün'e kıyasla güneşin etrafında daha büyük bir mesafede dönen trans-neptunian adj.
güneşin çevresinde dönen circumsolar adj.
jüpiter'in etrafında dönen jovicentric adj.
periyodik olarak dünyanın etrafında dönen geocyclic adj.
iki cismin etrafında dönen circumbinary adj.
(pulsar) çok hızlı dönen superfast adj.
Zoology
yavrulayan koyunun doğum kanalında dışa dönen kısım bearings n.
Botanic
sarımsı-yeşil çilli yüzeyi olan, olgunlaştıkça altın rengine dönen küçük ve tatlı bir kış armudu nelis n.
sarımsı-yeşil çilli yüzeyi olan, olgunlaştıkça altın rengine dönen küçük ve tatlı bir kış armudu winter nelis n.
dokunduğunda genellikle kırmızıya dönen sarımsı yenilebilir bir çayır mantarı blushing mushroom (amanita rubescens) n.
dokunduğunda genellikle kırmızıya dönen sarımsı yenilebilir bir çayır mantarı blusher n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü sonbaharda yaprakları kırmızıya dönen yaprak döken bir çalı american barberry (berberis canadensis) n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü sonbaharda yaprakları kırmızıya dönen yaprak döken bir çalı allegheny barberry n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki wire grass n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki schizachyrium scoparium n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki prairie grass n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki broom beard grass n.
sonbaharda yaprakları kırmızıya dönen, kırmızı meyveli bir kuzey amerika çalısı berberis canadensis n.
avrupa ve kuzey afrika'ya özgü kuruyunca rengi siyaha dönen çok yıllık bir bitki black pea (lathyrus niger) n.
yeni zelanda'ya özgü, elaeocarpaceae familyasına mensup, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni mako (aristotelia serrata) n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni new zealand wine berry (aristotelia racemosa) n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni aristotelia serrata n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni wineberry (aristotelia serrata) n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni wineberry (aristotelia racemosa) n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni makomako (aristotelia serrata) n.
yeni zelanda'ya özgü, olgunlaşınca siyaha dönen küçük kırmızı meyveleri olan, yaprak döken küçük bir şarap böğürtleni makomako (aristotelia racemosa) n.
yeni dünya'da yetişen, ilkbaharda tarçın renkli olan tüylü yaprakları sonrasında yeşile dönen bir eğrelti otu cinnamon fern n.
yeni dünya'da yetişen, ilkbaharda tarçın renkli olan tüylü yaprakları sonrasında yeşile dönen bir eğrelti otu fiddlehead fern n.
yeni dünya'da yetişen, ilkbaharda tarçın renkli olan tüylü yaprakları sonrasında yeşile dönen bir eğrelti otu osmunda cinnamonea n.
kuzey amerika'ya özgü yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki wire grass n.
kuzey amerika'ya özgü yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki wiregrass n.
abd'nin güneydoğusuna özgü, huni şeklinde pembe lekeli beyaz çiçekleri ve sonbaharda kırmızıya dönen parlak yeşil yaprakları bulunan bir bitki oconee bells (shortia galacifolia) n.
sarıya dönen beyaz çiçekleri olan gri bir yaprak döken hanımeli bitkisi lonicera morrowii n.
sarıya dönen beyaz çiçekleri olan gri bir yaprak döken hanımeli bitkisi morrow's honeysuckle n.
yaprakları sonbaharda morumsu kırmızıya dönen bir avrasya bitkisi firebush n.
yaprakları sonbaharda morumsu kırmızıya dönen bir avrasya bitkisi fire-bush n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki little bluestem n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki andropogon scoparius n.
kuzey amerika'da yetişen yaprakları sonbaharda soluk bronz renge dönen dayanıklı bir bitki beard grass n.
gelişimin erken bir evresinde tohum tomurcuğu içe dönen anatropal adj.
yüzünü güneşe dönen (bitki) eutropic adj.
dışa dönen extrorsal adj.
Tobacco
zıt dönen rulolar contrast rollers n.
Social Sciences
engelli olup işe dönen birine destek veren gönüllü buddy n.
yurt dışına göç ettikten sonra ülkesine dönen kimse repatriator n.
Literature
geri dönen backstarting adj.
Linguistics
aniden geriye doğru dönen veya bükülen retroflex adj.
aniden geriye doğru dönen veya bükülen retroflexed adj.
Religious
eski dinine dönen kimse revert n.
eski mezhebine dönen kimse revert n.
museviliğe dönen erkek ger n.
ölümden dönen risen adj.
Environment
sulamadan dönen sulardan beslenim (yeraltı suyu) irrigation recharge return n.
Meteorology
dönen rüzgar whirlwind n.
dönen ateş firewhirl n.
dönen fırtına revolving storm n.
saat yönünün tersine dönen rüzgar backing wind n.
dünya ile aynı yönde dönen cyclonic adj.
Geology
dönen toprak vertisol n.
dönen toprak vertisol soil n.
dikey düzlemde serbestçe dönen bir pusula iğnesinin ufukla yaptığı açı dip of the needle n.
Military
denizaşırı görevden dönen overseas returnee n.
dönen kıta ile seyahat travel with troops returning n.
görevine dönen izinsiz returned absentee n.
mil üzerinde dönen silah swivel gun n.
memlekete dönen returnee n.
yurduna dönen repatriate n.
yerine getirme (geri tepmeden sonra atış konumuna dönen bir silahın ileri doğru hareketi) counterrecoil n.