dönerek - Turkish English Dictionary
History

dönerek



Meanings of "dönerek" in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

Turkish English
General
dönerek twirlingly adv.
dönerek aswirl adv.
dönerek windingly adv.
dönerek rotationally adv.
dönerek round adv.
dönerek serpentiningly adv.

Meanings of "dönerek" with other terms in English Turkish Dictionary : 68 result(s)

Turkish English
General
bir alçak basınç alanına dönerek ve içe doğru hareket eden rüzgarlı alan cyclone n.
dönerek sallanma gyration n.
(okçuluk) dönerek hareket eden ve geçmişte arbalet ile kullanılan bir ok çeşidi vire n.
dönerek ışık saçan bir havai fişek türü girandola n.
zıt yöne bakacak şekilde doğrudan sağa/sola dönerek ulaşılan pozisyon right-about n.
dönerek dans eden kimse dervish n.
dönerek giden şey skirl n.
dönerek hareket etmek spiral v.
dönerek sallanmak gyrate v.
dönerek/kıvrılarak hareket etmek curl v.
dönerek ilerlemek twist v.
(özellikle dönerek) hızlı ve sarsıntısız bir şekilde ilerlemek bowl v.
dönerek top halini almak clue v.
dönerek hareket etmek coil v.
dönerek hareket etmek corkscrew v.
dönerek uçmak skirl v.
dönerek hareket etmek skirl v.
saat aksi yönünden dönerek çalışan lefthanded adj.
dönerek çalışan rotary adj.
başı dönerek giddily adv.
başı dönerek reelingly adv.
geçmişe dönerek retrospectively adv.
eski haline dönerek round adv.
sokağa dönerek streetward adv.
sokağa dönerek streetwards adv.
Phrasals
bir yoldan dönerek giriş yapmak turn in v.
çevresinde dönerek daireler çizmek circle around over something v.
(dönerek/döndürerek) kendini bir şeyle sarmak roll oneself up in something v.
bir yerden aşağı dönerek inmek spiral down v.
dönerek gitmek roll off v.
dönerek kurtulmak wrest out v.
dönerek bir şekil almak wind into something v.
dönerek yükselmek twist up v.
yukarı doğru dönerek çıkmak twist up v.
(bir şeyin) etrafından dönerek yolu kısaltmak cut around (something) v.
Colloquial
kırmızı ışıkta beklerken arabadan inip etrafında dönerek yer değiştirme chinese fire drill n.
dönerek kafaya atılan yumruk roundhouse punch n.
Idioms
etrafında dört dönerek müsaade beklemek cool the heels v.
Technical
dönerek rüzgarın estiği yönü gösteren ok weathercock n.
dönerek işleyen rotary adj.
Electric
başlangıç noktasına dönerek her iki yönde de besleme yapan besleme devresi loop n.
Textile
dönerek aşındırma deneyi rotary abrasion test n.
Automotive
burgu gibi dönerek ilerleyen akış vortex flow n.
Aeronautic
kontrolü kaybetmiş bir uçağın kendi etrafında dönerek yere doğru hızla düşmesi death spiral n.
Marine
hız bilgisini dönerek gemi hızını ölçme aletine aktaran pervane benzeri bir cihaz fly n.
Medical
göğüs omurlarının sol tarafında aşağıya doğru seyrettikten sonra sağa dönerek vena azygos’a ya da bu ven’in vena hemiazigos ile birleşme yerine açılan ven accessory hemiazygos vein n.
göğüs omurlarının sol tarafında aşağıya doğru seyrettikten sonra sağa dönerek vena azygos’a ya da bu ven’in vena hemiazigos ile birleşme yerine açılan ven accessory hemiazygous vein n.
Anatomy
kaslara ait olup dönerek hareket eden musculospiral adj.
kaslarla ilgili olup dönerek hareket eden musculospiral adj.
Geometry
hiperbolanın kendi ekseninde dönerek oluşturduğu hiperboloid hyperboloid of revolution n.
Astronomy
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi captured rotation n.
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi synchronous rotation n.
iki gök cisminin eşzamanlı dönerek birbirinin hep aynı yüzünü görmesi tidally locked rotation n.
uzayda kendi etrafında dönerek yapay yerçekimi oluşturan silindirik dev yapı o'neill cylinder n.
yeryüzüne paralel eksende dönerek zamanı gösteren bir tür saat polar clock n.
Agriculture
toprak içinde dönerek çalışan aletler soil roller n.
Religious
kişinin başı dönene kadar dönerek düştüğü yerdeki harflere anlam yüklenen bir kehanet yöntemi gyromancy n.
Military
dönerek paralel durma parallel christie n.
Sport
yüzücünün yan dönerek suya atladığı bir atlama stili twist n.
yüzücünün hem yanal hem de dikey biçimde dönerek suya atladığı atlama stili twist dive n.
dönerek atış pivot shot n.
özel yapılmış belli bir parkuru defalarca dönerek yapılan yarış circuit race n.
topun havada dönerek gitmesi american twist n.
(eskrimde) rakibin yaptığı atağı dönerek savuşturma octave n.
Basketball
basketbolda rakip takım oyuncusuna ve potaya sırtını dönerek topu şut atabileceği veya potaya yaklaştırabileceği bir konuma getirmeye çalışmak post up v.
Art
dönerek gerçekleştirilen bir dans hareketi fishtail n.
Archaic
dönerek hareket eden şey whirlbat n.
darbenin gücünü arttırmak için dönerek hareket eden şey whirlbat n.