düzeltmek - Turkish English Dictionary
History

düzeltmek



Meanings of "düzeltmek" in English Turkish Dictionary : 154 result(s)

Turkish English
Common Usage
düzeltmek fix v.
düzeltmek straighten v.
düzeltmek correct v.
düzeltmek rectify v.
General
düzeltmek range v.
düzeltmek edit v.
düzeltmek reorganize v.
düzeltmek meliorate v.
düzeltmek grade v.
düzeltmek true v.
düzeltmek set right v.
düzeltmek put right v.
düzeltmek doctor v.
düzeltmek coordinate v.
düzeltmek set aright v.
düzeltmek make v.
düzeltmek flat v.
düzeltmek emend v.
düzeltmek heal v.
düzeltmek touch v.
düzeltmek repair v.
düzeltmek mend v.
düzeltmek clean up v.
düzeltmek dub v.
düzeltmek amend v.
düzeltmek smoothen v.
düzeltmek smooth over v.
düzeltmek even v.
düzeltmek planish v.
düzeltmek slick v.
düzeltmek plumb v.
düzeltmek plane v.
düzeltmek polish v.
düzeltmek straighten out v.
düzeltmek smooth out v.
düzeltmek ameliorate v.
düzeltmek retouch v.
düzeltmek try out v.
düzeltmek unclutter v.
düzeltmek level off v.
düzeltmek trim v.
düzeltmek unscramble v.
düzeltmek smooth away v.
düzeltmek reform v.
düzeltmek regenerate v.
düzeltmek refit v.
düzeltmek remedy v.
düzeltmek justify v.
düzeltmek square v.
düzeltmek improve v.
düzeltmek refine v.
düzeltmek put v.
düzeltmek pick up v.
düzeltmek better v.
düzeltmek smooth down v.
düzeltmek haul up v.
düzeltmek sort something out v.
düzeltmek level out v.
düzeltmek grade up v.
düzeltmek reclaim v.
düzeltmek polish up v.
düzeltmek put in order v.
düzeltmek arrange v.
düzeltmek tidy up v.
düzeltmek calibrate v.
düzeltmek tidy v.
düzeltmek adjust v.
düzeltmek clear up v.
düzeltmek regulate v.
düzeltmek redress v.
düzeltmek rehabilitate v.
düzeltmek right v.
düzeltmek restore v.
düzeltmek retrieve v.
düzeltmek do v.
düzeltmek face-lift v.
düzeltmek co-ordinate v.
düzeltmek castigate v.
düzeltmek correct v.
düzeltmek level v.
düzeltmek rough down v.
düzeltmek neaten v.
düzeltmek reorganise v.
düzeltmek fettle v.
düzeltmek respecify v.
düzeltmek order v.
düzeltmek reduce v.
düzeltmek make up v.
düzeltmek read v.
düzeltmek redub v.
düzeltmek remedy v.
düzeltmek tosh [scottish] v.
düzeltmek unbend v.
düzeltmek unbow v.
düzeltmek equalize v.
düzeltmek equalise v.
düzeltmek even v.
düzeltmek unrumple v.
düzeltmek zap v.
düzeltmek lay v.
düzeltmek hele v.
düzeltmek rework v.
düzeltmek rig v.
düzeltmek righten v.
düzeltmek revise v.
düzeltmek dight [scotland] v.
düzeltmek dope v.
düzeltmek pipe-clay v.
düzeltmek correctify v.
düzeltmek slick v.
düzeltmek smeeth v.
düzeltmek sprug [obsolete] v.
düzeltmek square v.
Phrasals
düzeltmek redd up [midwestern us] v.
düzeltmek take up v.
düzeltmek clean up v.
düzeltmek square up v.
düzeltmek pull something together v.
düzeltmek mop up v.
düzeltmek fix up v.
Colloquial
düzeltmek rehab v.
düzeltmek put right v.
düzeltmek faire v.
düzeltmek set to rights v.
Idioms
düzeltmek make right v.
düzeltmek patch someone up v.
düzeltmek put straight v.
düzeltmek put into order v.
düzeltmek set straight v.
Trade/Economic
düzeltmek adjust v.
düzeltmek settle v.
Law
düzeltmek settle v.
düzeltmek amend v.
düzeltmek correct v.
düzeltmek array v.
düzeltmek alter v.
düzeltmek adjust v.
Technical
düzeltmek unbend v.
düzeltmek level v.
düzeltmek right v.
düzeltmek straighten v.
düzeltmek correct v.
düzeltmek smooth v.
düzeltmek debug v.
düzeltmek redress v.
düzeltmek revise v.
düzeltmek rectify v.
düzeltmek reverberate v.
Computer
düzeltmek proofread v.
düzeltmek debug v.
Aeronautic
düzeltmek retrieve v.
düzeltmek calibrate v.
Literature
düzeltmek red-pencil v.
Archaic
düzeltmek school v.

Meanings of "düzeltmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 382 result(s)

Turkish English
Common Usage
tırmıkla düzeltmek rake v.
yazım hatalarını bulup düzeltmek proofread v.
General
sallantıdaki bir ilişkiyi düzeltmek için yapılan çocuk band-aid baby n.
provaları düzeltmek proofread v.
rüzgara göre düzeltmek (yelkeni) trim v.
birinin yanlış bilgisini düzeltmek set someone right v.
yüzünü yontup düzeltmek (taşın) face v.
malayla düzeltmek trowel v.
bir plan veya sistemdeki ufak tefek pürüzleri düzeltmek work out the kinks v.
saçını başını düzeltmek gussy up v.
saçını başını düzeltmek preen oneself v.
kesip düzeltmek trim v.
gagasıyla düzeltmek (kuş tüylerini) preen v.
yeniden düzeltmek rearrange v.
tekrar düzeltmek readjust v.
keserek düzeltmek trim v.
saçını başını özenle düzeltmek preen v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek preen v.
saçlarını düzeltmek do one's hair v.
sadece gereken yerlere boya vurarak bir şeyin görünümünü düzeltmek touch something up v.
tüylerini düzeltmek (kuş) plume v.
saçını başını özenle düzeltmek preen oneself v.
yeniden düzeltmek retrieve v.
birini düzeltmek set someone right v.
gözden geçirerek düzeltmek (metni) revise v.
bir metni düzeltmek emendating v.
tüylerini düzeltmek preen v.
bir şeyi düzeltmek set something right v.
üstünü başını düzeltmek smarten v.
yanlışlarını düzeltmek (bir metnin) emend v.
ses tonunu düzeltmek adjust the tone v.
gaga ile düzeltmek preen v.
üstünü başını düzeltmek tidy oneself up v.
ahlakını düzeltmek moralize v.
rende ile düzeltmek plane v.
zımpara ile düzeltmek sand v.
moralini düzeltmek cheer somebody up v.
anlaşma maddesini düzeltmek amend a clause in the contract v.
değişiklik yapmak (yanlışı düzeltmek vb) make amends v.
durumu düzeltmek get better v.
durumu düzeltmek (one's financial position) improve v.
saçlarını düzeltmek tidy one's hair v.
saçını düzeltmek tidy one's hair v.
hatayı düzeltmek correct the mistake v.
hatayı düzeltmek rectify the mistake v.
hatayı düzeltmek put right the mistake v.
hata düzeltmek correct a mistake v.
kusur düzeltmek correct a mistake v.
kusur düzeltmek rectify a mistake v.
kusur düzeltmek put right a mistake v.
karar düzeltmek correct the decision v.
zımparayla düzeltmek paper v.
zımparayla düzeltmek grind v.
zımparayla düzeltmek sand v.
zımparayla düzeltmek rub with emery v.
zımparayla düzeltmek rub v.
zımparayla düzeltmek sandpaper v.
zımparayla düzeltmek emery v.
yanlışlığı düzeltmek rectify the mistake v.
yanlışlığı düzeltmek put right the mistake v.
yanlışlığı düzeltmek correct the mistake v.
yeniden düzeltmek redispose v.
eteğini düzeltmek smooth (down) one's skirt v.
gözden geçirip düzeltmek revise v.
yatağını düzeltmek make the bed v.
(bir yazının yanlışlarını) düzeltmek emend v.
etrafı şöyle bir düzeltmek give something the once-over v.
ile arayı düzeltmek make up with v.
bir yanlışlığı düzeltmek correct a mistake v.
yanlış anlamayı düzeltmek correct a misunderstanding v.
(çekülle) düzeltmek plumb v.
çekül ile düzeltmek plumb v.
planya ile düzeltmek plane v.
yeniden düzeltmek readjust v.
imajını düzeltmek improve one's image v.
arayı düzeltmek make one's peace v.
bir hatayı düzeltmek make good v.
yapılan hatayı düzeltmek reverse the damage done v.
işleri düzeltmek make things right v.
hataları düzeltmek correct the mistakes v.
yanlışları düzeltmek correct the mistakes v.
yatak düzeltmek make up a bed v.
bir metni düzeltmek redact v.
bir metni düzeltmek edit v.
bir şeyi düzeltmek/halletmek have something settled v.
üstünü başını düzeltmek spruce oneself up v.
enflasyona göre düzeltmek/düzeltme yapmak adjust for inflation v.
ahlakını düzeltmek moralise v.
mutfağı toparlamak/düzeltmek tidy up the kitchen v.
fazla düzeltmek over-correct v.
gramer hatası düzeltmek correct a grammar mistake v.
gramer hatası düzeltmek correct a grammatical mistake v.
sorunu düzeltmek fix an issue v.
durmunu tekrar düzeltmek reorient v.
gözden geçirerek düzeltmek recognize [obsolete] v.
gözden geçirerek düzeltmek recognise [obsolete] v.
yanlışlarını düzeltmek rectify [obsolete] v.
yanlışı düzeltmek redress v.
tahmini düzeltmek re-estimate v.
şeklini düzeltmek refashion v.
yeniden düzeltmek regear v.
tekrar düzeltmek rejigger v.
yeniden düzeltmek remodify v.
yeniden ahlakını düzeltmek remoralize v.
yeniden ahlakını düzeltmek remoralise v.
başparmakla düzeltmek thumb v.
kırışmış bir şeyi düzeltmek uncrumple v.
altını keserek düzeltmek underbear [obsolete] v.
(metnin) yanlışlarını düzeltmek emendate v.
yanlışlarını düzeltmek emendate v.
moralini düzeltmek undumpish [obsolete] v.
kart destesini masaya/sıraya hafifçe vurup kenarını düzeltmek jog v.
(kalite, renk, tat) düzeltmek enrich v.
çatık kaşlarını düzeltmek unknit [rare] v.
(kıvrılmış bir şeyi) düzeltmek unpleat v.
moralini düzeltmek unsadden v.
(eğrilmiş bir şeyi) düzeltmek unspin v.
(eğri bir şeyi) düzeltmek unwarp v.
(bükülmüş şeyi) düzeltmek unwarp v.
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek hack v.
ilişkileri düzeltmek heal v.
küçük kusurları ortadan kaldırarak düzeltmek brush up v.
yanlış şekilde düzeltmek miscorrect v.
yüklenicinin edeceği fazladan karı sınırlandırmak veya geri kazandırmak için şartları gözden geçirerek düzeltmek renegotiate v.
(metni) gözden geçirerek düzeltmek rework v.
tekrar inceleyip düzeltmek rewrite v.
basılan malzemeyi kontrol edip düzeltmek line up v.
metal levha üstündeki çukurluğu çekiçle düzeltmek bump (up) v.
fazla düzeltmek overcorrect v.
hataya sebep olacak şekilde aşırı düzeltmek overcorrect v.
gereksiz yere düzeltmek overcorrect v.
(bir şeyi) aşırı derecede düzeltmek overlabor v.
fazla düzeltmek overrefine v.
fazla düzeltmek over-refine v.
aşırı incelik ile düzeltmek over-refine v.
alçıyı çubukla düzeltmek rod v.
çimentoyu çubukla düzeltmek rod v.
(tel) sıcakken ovalayarak düzeltmek rub v.
formatını düzeltmek rubricate v.
(yol) düzeltmek improve v.
(yazının, belgenin) yanlışlarını düzeltmek reform v.
(elbise) başka bir malzeme ile düzeltmek double v.
cilalayarak düzeltmek polish off v.
üstünü başını düzeltmek clean up v.
kendi kendini düzeltmek self-correct v.
ufak bir dokunuşla düzeltmek fine-tune v.
olgu veya ilkelere göre düzeltmek orient v.
tüylerini daha çok düzeltmek outpreen v.
tüylerini yalayarak düzeltmek prin [dialect] v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek prin [dialect] v.
gagasıyla tüylerini düzeltmek plume v.
(ağaç) düzeltmek preen [dated] v.
otururken (eteğin) arkasını düzeltmek sit out v.
önceden kesip düzeltmek pretrim v.
üstünü başını düzeltmek smug v.
(seramik gerecin kenarlarını) sünger yardımı ile düzeltmek spunge v.
spatula ile düzeltmek squeegee v.
tırpan taşı ile düzeltmek strickle v.
bileme aleti ile düzeltmek strickle v.
ölçek sileceği ile düzeltmek strickle v.
silme tahtası ile düzeltmek strickle v.
iyice düzeltmek superrefine v.
Phrasals
birini düzeltmek shape someone up v.
bir şeyi düzeltmek/düzenlemek spiff something up v.
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak slick something up v.
bir şeyi düzeltmek/düzene koymak tidy up something v.
durumlarını düzeltmek level up v.
(odayı vb) düzeltmek put something into order v.
(odayı vb) düzeltmek make something tidy v.
pat pat vurarak düzeltmek/düzleştirmek pat down v.
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek wet down v.
ıslatıp düzeltmek/düzleştirmek wet someone or something down v.
(birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek drive (one) back to (someone) v.
birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek drive someone back to someone v.
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek edit something out of something v.
kısaltarak düzenlemek/düzeltmek edit something out v.
(bir şeyi başka bir şeyi/başka bir şeyin parçalarını kullanarak) onarmak/düzeltmek reconstruct (something) from (something else) v.
sürterek düzeltmek grind away v.
bir şeyi törpüleyerek düzeltmek grind something down v.
(birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek raise (someone or something) out of (some state) v.
durumunu düzeltmek raise up v.
ile arayı bulmak/düzeltmek square with v.
ile anlaşmazlığı düzeltmek/çözmek square with v.
biriyle arayı bulmak/düzeltmek square with someone v.
biriyle anlaşmazlığı düzeltmek square with someone v.
ile durumu düzeltmek square with v.
bir şeyi geriye doğru düzeltmek smooth something back v.
gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek work over v.
bir şeyi tekrar gözden geçirip düzeltmek/değiştirmek work something over v.
dış görünüşünü, durumunu, ruh halini düzeltmek pick up v.
(birinin) arkasından yaptıklarını saklamak/düzeltmek sweep up after (someone) v.
ölçüleri düzeltmek için işaretlemek veya çizmek mark off v.
(birinin) şartlarını düzeltmek accommodate (one) with (something) v.
bir şeyi bir şeye göre düzeltmek adjust something to something v.
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek align something with something v.
bir şeyi bir şeye göre düzenlemek/düzeltmek align something with something v.
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) göre düzeltmek attune (someone or something) to (someone or something else) v.
vurarak göçüğü/eziği düzeltmek bash out v.
vura vura düzeltmek/inceltmek beat down v.
bir şeyi düzeltmek/inceltmek beat something down v.
bir şeyi düzeltmek cancel something out v.
ile tekrar arasını düzeltmek drive back to v.
(biriyle) ilişkisini düzeltmek fix (something) with (someone) v.
(biriyle) arasını düzeltmek fix (something) with (someone) v.
arasını düzeltmek get back v.
(biriyle) arasını düzeltmek have something out (with someone) v.
bir şeyin yönünü düzeltmek head something up v.
zımparalayarak düzeltmek plane down v.
zımparalayarak düzeltmek plane off v.
(bir şeye) göre tekrar düzeltmek readjust to (something) v.
(birinin biriyle) arasını düzeltmek reconcile with (someone) v.
(bir şeyi bir şeyle) kesip düzeltmek trim (something) with (something) v.
kesip düzeltmek trim away v.
(ıslak post veya deri) düzeltmek set out v.
Proverb
kötü bir işi elden geldiğince düzeltmek make the best of a bad job
Colloquial
düzeltmek/halletmek cinch v.
(birinin) yanlış bildiklerini düzeltmek clue (one) in v.
bir şeyi düzeltmek do something up v.
iç çamaşırını düzeltmek pick a wedgie v.
Idioms
bir farklılığı düzeltmek pick a crow v.
saçını başını düzeltmek run a brush through (one's) hair v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek pull yourself up by your own bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek drag yourself up by your own bootstraps v.
bir iki yanlışını düzeltmek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek tell (someone) a thing or two (about someone or something) v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek tell someone a thing or two v.
birini düzeltmek/hatasını gidermek teach someone a thing or two v.
bir şeyi yahut karmaşık bir durumu düzeltmek set something straight v.
bir şeyi düzeltmek/halletmek have something cinched v.
birinin yanlışını sert bir şekilde düzeltmek tell them where the dog died v.
biri ile olan ilişkilerini düzeltmek mend the fences with someone v.
biriyle arayı düzeltmek fix something with someone v.
bir şeyi düzeltmek put something straight v.
bir yeri toparlamak/düzeltmek get/make something straight v.
durumu düzeltmek make it right v.
ilişkilerini düzeltmek mend one's fences v.
imajını düzeltmek improve one's looks v.
moralini düzeltmek bring back to life v.
moralini düzeltmek lift someone's spirit v.
problemleri çözerek durumu düzeltmek work things out v.
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek make someone over v.
yanlışı düzeltmek make it right v.
(görünümü/imajı) baştan aşağı elden geçirip düzeltmek do someone over v.
ütüyle düzeltmek iron out v.
dişini tırnağına takarak durumu düzeltmek drag (oneself) up by (one's) (own) bootstraps v.
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your (own) bootstraps v.
yüz ifadesini düzeltmek rearrange someone's face v.
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek rearrange someone's face v.
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek get on in the world v.
arayı düzeltmek get square with (one) v.
anlaşmazlığı düzeltmek get square with (one) v.
(çentiği, çıkıntıyı) çekiçle döverek düzeltmek hammer away at (something) v.
bir şeyin dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek give something a facelift v.
birini düzeltmek put straight v.
birinin davranışını, inancını, yaklaşımını düzeltmek put straight v.
kendini düzeltmek put straight v.
kendi yaklaşımını, davranışını, zihniyetini düzeltmek put straight v.
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek put somebody straight (about/on something) v.
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek put somebody straight (about/on something) v.
birini (bir konuda/bir şey hakkında) düzeltmek set somebody straight (about/on something) v.
(birinin (bir konuda) yanlış anladığı unsurları düzeltmek set somebody straight (about/on something) v.
(birinin) davranışlarını korkutarak düzeltmek scare (someone) straight v.
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek iron out the wrinkles (of/in something) v.
ütüyle (bir şeyin) kırışıklıklarını açmak/düzeltmek iron the wrinkles out (of/in something) v.
ütüyle (bir şeydeki) kırışıklıkları açmak/düzeltmek iron the wrinkles out (of/in something) v.
(birinin) davranışlarını düzenlemek/düzeltmek keep (someone) in order v.
(biriyle) ilişkisini düzeltmek mend (one's) fences v.
(biriyle) arasını düzeltmek mend (one's) fences v.
tavrını düzeltmek change someone's tune v.
hareketlerini/davranışlarını düzeltmek clean up your act v.
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek drag/pull yourself up by your bootstraps v.
(bir şeyin) görünüşünü düzeltmek give (something) a face-lift v.
(bir şeyin) elini yüzünü düzeltmek/toparlamak give (something) a face-lift v.
(bir şeyin) dış görünüşünü iyileştirmek/düzeltmek give (something) a face-lift v.
(birini/bir şeyi) düzeltmek get (someone or something) into shape v.
(bir durumu) düzeltmek/gidermek get (something) ironed out v.
(bir şeyi) düzeltmek/halletmek have (got) (something) cinched v.
(birini/bir şeyi) düzenlemek/düzeltmek lick (someone or something) into shape v.
(birinin) moralini düzeltmek lift (one's) spirits v.
yatak düzeltmek make bed v.
(bir hatayı) düzeltmek make good (something) v.
bir hatayı düzeltmek make good something v.
yatağı düzeltmek make the bed (up) v.
arayı düzeltmek mend fences v.
ilişkisini düzeltmek mend fences v.
arayı düzeltmek mend your fences v.
ilişkisini düzeltmek mend your fences v.
(birini) düzeltmek put (one) right v.
durumu düzeltmek put things right v.
yüz ifadesini düzeltmek rearrange (one's) face v.
anlaşılmaması için yüz ifadesini düzeltmek rearrange (one's) face v.
evi düzeltmek redd up the house [us] v.
bir yanlışı düzeltmek right a wrong v.
haksız bir durumu düzeltmek/telafi etmek right a wrong v.
birinin yanlış anladığı bir şeyi düzeltmek set straight v.
birine doğru bilgiyi vererek onu düzeltmek set straight v.
(biriyle/bir şeyle) düzeltmek/geliştirmek amaçlı ilgilenmek take (someone or something) in hand v.
(rahatsızlığını veya kibrini gösterme amaçlı) manşetlerini düzeltmek shoot one's linen v.
bir hatayı düzeltmek için asla geç değildir It is never too late to mend expr.
(bir şeyleri) düzeltmek için hiçbir zaman çok geç değildir It is never too late to mend expr.
bir şeyin yalnızca dış görünüşünü düzeltmek hiçbir şeyi değiştirmez nail polish on a hangnail expr.
Formal
yeniden düzeltmek reamend v.
Trade/Economic
likidite durumunu düzeltmek to rebuild liquidity v.
tekrar inceleyip düzeltmek revise v.
Law
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek reformation n.
(nisfet mahkemesinde) resmi belgedeki hatayı tarafların niyeti doğrultusunda düzeltmek reform v.
bir kararı düzeltmek rectify a decision v.
kararı düzeltmek revise the decision v.
Politics
bir durumu düzeltmek remedy a situation v.
Industry
teslime hazır bir ürünün kusurlarını düzeltmek için yapılan iş rework n.
süpürge tellerini kesmeden önce düzeltmek için döven işçi bumper n.
Media
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek copyread v.
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek subedit v.
bir yazıyı kontrol edip düzeltmek copyedit v.
Technical
optik cihazlarda ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
ters yüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
tersyüz edilmiş görüntüleri düzeltmek için kullanılan dik açılı bir prizma erecting prism n.
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı white-out n.
ayakkabı topuğunun ön kısmının eğimi düzeltmek için kesilmesi breasting n.
delikli kartın yamuk kenarını düzeltmek için kenarına eklenen parça saver n.
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir araç plough n.
kitabın kenarlarını keserek düzeltmek içi kullanılan bir plow n.
(çubuk, boru, vb.) iki merdanenin üstünden, üçüncünün altından geçirerek düzeltmek reel v.
ayarını düzeltmek calibrate v.
hasarlı kanadı düzeltmek align a damaged blade v.
eğe ile düzeltmek file v.
tekrar kazanmak veya düzeltmek retrieve v.
törpü ile düzeltmek rasp v.
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek plough v.
marangoz rendesinde oyuk açmak: (kitap veya kağıt kenarlarını) makine ile düzeltmek plow v.
(ıslakken) betonu düzeltmek scree v.
(deriyi) gererek düzeltmek set v.
(sivri aletle) taş yüzeyini düzeltmek point v.
(düzensiz taş bloklarını) çekiçle düzeltmek spall v.
(kalıpları) makine ile düzeltmek stick v.
(kalıp) yüzey düzeltme çubuğuyla düzeltmek strike v.
(tuğlalar arasındaki derzi) mala ile düzeltmek strike v.
Computer
bilgisayar programını çalışana kadar parça parça düzeltmek hack on v.
Textile
kumaş fırfırlarını düzeltmek için kullanılan bir alet italian iron n.
aplike yaparak (bir süsü) düzeltmek appliqué v.
Construction
(yontma taşı) yeniden düzeltmek regrate v.
beton dökülen yerde bir kalas veya metalden bir düzleştirici ile harcın yüzeyini düzeltmek float finish v.
(ıslak betonu) beton malası ile düzeltmek lute v.
şap ile düzeltmek screed v.
Aeronautic
uçağı düzeltmek flatten out v.
Marine
yelkenleri düzeltmek set the sails v.
(halat) konumunu düzeltmek fleet v.
Medical
dişeti dokusunu şekil düzeltmek amacıyla fizyolojik olarak düzeltme gingivoplasty n.
sakatlığı düzeltmek için kemik kırma ameliyatı osteoclasis n.
kalp ritmini düzeltmek için uygulanan elektrik şoku countershock n.
(kırık/çıkık) düzeltmek adjust v.
durumunu düzeltmek (kan, organ vb) tonify v.
Optics
prizmaları ışığın renk sapmasını düzeltmek için kullanan optik cihaz teinoscope n.
bir yüzü düz öbürü dışbükey olup küresel sapma ve kromatik saçılmayı düzeltmek üzere tasarlanmış iki mercekten oluşan büyüteç wollaston's doublet n.
Printing
perdahla düzeltmek burnish v.
Agriculture
tırmık veya benzeri bir aletle düzeltmek rake n.
Tobacco
tütüne koku ve tad vermek veya bazı özelliklerini düzeltmek amacıyla kullanılan maddeler additive n.
Forestry
keserle düzeltmek dub v.
Literature
gözden geçirerek düzeltmek red-pencil v.
kırmızı kalemle düzeltmek red-pencil v.
gözden geçirerek düzeltmek (metni, kitabı) recense v.
Linguistics
(sözcüğü ya da ifadeyi) aşırı düzeltmek hypercorrect v.
Military
nişangahı düzeltmek adjust v.
Sport
tutuş şeklini düzeltmek correct the grip v.
Printery
yazım hatalarını düzeltmek için kullanılan beyaz renkli hızlı kuruyan bir sıvı white out n.
(metni, yazıyı) düzeltmek redo v.
Archaic
hatalarını düzeltmek emend v.
ahlakını düzeltmek moral v.
Engineering
(bozuk dijital sinyalleri) yeniden biçimlendirmek/düzeltmek regenerate v.
Slang
düzeltmek (hatayı/sorunu) unfuck v.
saçını başını düzeltmek level one’s locks v.
isteğe göre düzenlemek/düzeltmek mack out v.
dijital bir görüntüyü piksellerine kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep v.
bir bilgisayar programındaki sorunları, bugları, teknik problemleri, bozuklukları düzeltmek kink out v.
küçük sıkıntıları, problemleri düzeltmek kink out v.