History

deal with

Meanings of "deal with" in Turkish English Dictionary : 22 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	deal with v.	hakkından gelmek
2	General	deal with v.	halletmek
3	General	deal with v.	üstesinden gelmek
4	General	deal with v.	müşterisi olmak
5	General	deal with v.	baş etmek
6	General	deal with v.	ile alışveriş etmek
7	General	deal with v.	ile ilgilenmek
8	General	deal with v.	gerekeni yapıp üstesinden gelmek
9	General	deal with v.	uğraşmak
10	General	deal with v.	iş yapmak
11	General	deal with v.	alışveriş yapmak
12	General	deal with v.	ticaret yapmak
13	General	deal with v.	-i idare etmek
14	General	deal with v.	-e değinmek
15	General	deal with v.	hesap görmek
16	General	deal with v.	muhatap olmak
Phrasals
17	Phrasals	deal with v.	ile ilgili olmak
18	Phrasals	deal with v.	ile ilgilenmek
19	Phrasals	deal with v.	hakkında olmak
Politics
20	Politics	deal with v.	alakadar olmak
21	Politics	deal with v.	ele almak
22	Politics	deal with v.	ilgilenmek

Meanings of "deal with" with other terms in English Turkish Dictionary : 60 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	someone with a great deal of experience n.	feleğin çemberinden geçmiş
2	General	deal at arm's length with someone n.	bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
3	General	deal with something v.	ilgili olmak
4	General	deal with something v.	hakkında olmak
5	General	deal with the matter v.	konuyla ilgilenmek
6	General	deal with a (subject/matter) entirely v.	bütün olarak ele almak
7	General	deal with a customer v.	bir müşteriyle ilgilenmek
8	General	deal with a customer v.	müşteriyle ilgilenmek
9	General	make a deal with v.	ile anlaşmak
10	General	deal with someone personally v.	özel olarak ilgilenmek
11	General	deal with someone privately v.	özel olarak ilgilenmek
12	General	deal at arm's length with somebody v.	biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
13	General	deal at arm's length with someone v.	biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
14	General	make a deal with v.	karşılıklı anlaşmaya varmak
15	General	deal with the crisis in his own way v.	krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
16	General	deal with the crisis in his own way v.	krizle kendi yöntemiyle baş etmek
17	General	deal with what happens v.	olanla başa çıkmak
18	General	deal with what happens v.	ne olursa olsun gerekeni yapıp hakkından gelmek
19	General	deal with something v.	biri şeyin hakkından, üstesinden gelmek
20	General	deal with a problem v.	bir problemle uğraşmak
21	General	deal with the problem from many aspects v.	konuyu çeşitli açılardan ele almak
Phrasals
22	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) başa çıkmak
23	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) baş etmek
24	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek
25	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) idare etmek
26	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) icabına bakmak
27	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) iş yapmak
28	Phrasals	deal with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) iş yürütmek
29	Phrasals	deal with (something) v.	(bir şeye) odaklanmak
30	Phrasals	deal with (something) v.	(bir şeyi) içermek
31	Phrasals	deal with (something) v.	(bir şeyi) kapsamak
32	Phrasals	deal with (something) v.	(bir şeyi) kapsamına dahil etmek
33	Phrasals	deal with (someone) v.	(biriyle) ilgilenmek
34	Phrasals	deal with (someone) v.	(birine bir şekilde) davranmak
Colloquial
35	Colloquial	you deal with it expr.	sen uğraş
36	Colloquial	you deal with it expr.	al kendin uğraş
37	Colloquial	you deal with it expr.	sen hallet
Idioms
38	Idioms	close a deal with v.	anlaşma sağlamak
39	Idioms	close a deal with v.	anlaşma yapmak
40	Idioms	close a deal with v.	anlaşmaya varmak
41	Idioms	make a deal (with one) v.	(biriyle) anlaşmak
42	Idioms	make a deal (with one) v.	(biriyle) anlaşmaya varmak
43	Idioms	make a deal (with one) v.	(biriyle) mutabakat sağlamak
44	Idioms	make a deal (with one) v.	(biriyle) uzlaşmak
Speaking
45	Speaking	I'll deal with that on monday expr.	bununla pazartesi ilgileneceğim
46	Speaking	I will deal with this expr.	bununla ilgileneceğim
47	Speaking	I don't want to deal with it expr.	bununla uğraşmak istemiyorum
48	Speaking	how do you deal with that smell? expr.	bu kokuya nasıl katlanıyorsun?
49	Speaking	how do you deal with this smell? expr.	bu kokuya nasıl katlanıyorsun?
50	Speaking	how do you deal with this smell? expr.	bu kokuya nasıl dayanıyorsun?
51	Speaking	how do you deal with that smell? expr.	bu kokuya nasıl dayanıyorsun?
52	Speaking	I made a deal with him expr.	onunla bir anlaşma yaptım
53	Speaking	I can't deal with you expr.	seninle uğraşamam
54	Speaking	I can deal with it expr.	üstesinden gelebilirim
Trade/Economic
55	Trade/Economic	deal at arm's length with somebody n.	bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
56	Trade/Economic	deal at arm's length with somebody v.	biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
Slang
57	Slang	deal with someone v.	birinin işini bitirmek
58	Slang	deal with someone v.	birini öldürmek
59	Slang	deal with someone v.	birini halletmek
60	Slang	deal with someone v.	birinin icabına bakmak