etkileyen - Turkish English Dictionary
History

etkileyen



Meanings of "etkileyen" in English Turkish Dictionary : 14 result(s)

Turkish English
Common Usage
etkileyen affecting adj.
General
etkileyen effecter n.
etkileyen influencer n.
etkileyen affectional adj.
etkileyen rancy adj.
etkileyen influxious [obsolete] adj.
etkileyen influxive adj.
etkileyen infusive adj.
etkileyen drive adj.
Astrology
etkileyen dominant adj.
Linguistics
etkileyen causer n.
etkileyen effector n.
Archaic
etkileyen influencive adj.
etkileyen influent adj.

Meanings of "etkileyen" with other terms in English Turkish Dictionary : 305 result(s)

Turkish English
General
modaya yön veren/etkileyen kişi veya grup taste maker n.
borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse bear n.
etkileyen faktörler influencing factors n.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme n.
birçok meyveli çalının saplarını etkileyen bir hastalık cane blight n.
fikren etkileyen kimse ancestor n.
bir kimseden yayılan ve başka insanları etkileyen özellik aura n.
ordunun işleyişini ve birlik komutanının kararlarını etkileyen koşullar ve durumlar uncertain environment n.
derinden etkileyen kimse engrainer n.
bir ülkeyi veya ekonomiyi etkileyen sorunlar malaise n.
irade gücüyle başkalarını etkileyen kimse willer n.
dikkati etkileyen yorgunluk mental exhaustion n.
özellikle hava kirliliği seviyelerini etkileyen sisleri ve dumanları inceleyen bilim dalı miasmology n.
etkileyen bağ hold n.
birini iyi veya kötü yönde etkileyen kimse genius n.
etkileyen kimse impairer n.
etkileyen şey impairer n.
etkileyen kimse impressor n.
geniş bir alanı etkileyen bir hastalık türü scourge n.
duyuları etkileyen şey sensible n.
ülke siyasetini etkileyen grup fourth estate n.
kişinin kaderini etkileyen gezegen/gezegenler grubu star n.
insanları telkinle etkileyen kimse suggestionist n.
duyguları etkileyen impressive adj.
yavaş yavaş etkileyen slow adj.
akciğeri etkileyen pulmonary adj.
birbirini etkileyen interactive adj.
birden fazla organı etkileyen multiple adj.
insanı etkileyen punchy adj.
çok kişi veya şeyi etkileyen far-reaching adj.
birbirini etkileyen interacting adj.
işçiliği etkileyen labor adj.
işletmeyi etkileyen labor adj.
işçiliği etkileyen labour adj.
işletmeyi etkileyen labour adj.
sadece tek bir tarafı etkileyen unilateral adj.
vücudun tek bir tarafını etkileyen unilateral adj.
(bir şeyi) kısmen etkileyen halfway adj.
duyuları etkileyen heady adj.
kanı etkileyen hematic adj.
insanları etkileyen human adj.
tek gözü etkileyen monocular adj.
geçmişi etkileyen retro-operative adj.
(sanat eseri) anlamından ziyade duygusal olarak etkileyen decorative adj.
yönünü etkileyen directing adj.
uzak mesafeden etkileyen long-distance adj.
birden fazla sistemi etkileyen multi-system adj.
ani şiddetle, felaketle veya yıkımla etkileyen ruinous adj.
sonucu etkileyen runaway adj.
yoğun etkileyen immersive adj.
olumsuz etkileyen infectious adj.
yapı yerine fonksiyonları etkileyen dynamic adj.
duyguları etkileyen affectual adj.
geniş çapta etkileyen doomsday adj.
bağırsağı etkileyen intestinal adj.
kainatın tamamını etkileyen pancosmic adj.
emekliliği etkileyen pensionable adj.
derinden etkileyen corrosive adj.
organizmanın yapısını etkileyen organic adj.
dağılmayı etkileyen scatter adj.
duyuları etkileyen sensitive [obsolete] adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonous adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonsome [obsolete] adj.
bütünü etkileyen systemic adj.
tek bir parçayı etkileyen anlamı veren ön ek mon- pref.
birçok parçayı etkileyen anlamı veren ön ek multi- pref.
Phrasals
(insanı olumsuz etkileyen) güçlü bir duyguyla dolu olmak be devoured by v.
Colloquial
bir kararı etkileyen öznel ve duygusal unsur gut factor n.
ilk bakışta insanı çok etkileyen kimse veya şey drop dead gorgeous n.
zihni manipüle eden/etkileyen uyuşturucu head drug n.
seçimlerini/kararlarını etkileyen bir şey değil no object expr.
Idioms
birini cinsel yönden etkileyen tip one's type n.
bütünü etkileyen küçük kusur a rift in the lute n.
kendisi kötü olup etrafını da kötü etkileyen kimse a rotten apple n.
kendisi kötü olup etrafını da kötü etkileyen kimse a bad apple n.
birini etkileyen bir şey/durum yok no horse in this race expr.
havasında, suyunda herkesi etkileyen bir şey var gibi there must be something in the water expr.
Trade/Economic
firma dışından kaynaklanan işçi başarısını etkileyen koşullar macro motivation n.
fiş sayısını etkileyen etmenler drivers of ticket account n.
harcamaların yerli ve ithal malları arasındaki bölüşümünü etkileyen politikalar expenditure switching policies n.
insanın iç dünyasını veya ruh yapısını etkileyen güçlükler psychic costs n.
kuru etkileyen faktörler exchange rate determinant n.
mali tabloları önemli ölçüde etkileyen ya da mali tabloların açık, yorumlanabilir ve anlaşılabilir olması açısından açıklanması gerekli olan diğer hususlar other significant matters effecting to or making financial statements more clear, interpretable and understandable should be disclosed n.
arz talep dengesini arzın gerisinde kalan talep lehine etkileyen kapasite overhang n.
(yönetici, çalışan, danışman) güvenilir birinden elde edilip borsada işlem gören tahvillerin fiyatını etkileyen bilgi inside information [us] n.
çözümü mali kaynakları etkileyen sorun pocketbook issue n.
Law
hükmü etkileyen delil evidence affecting the judgment n.
ilgili makam üzerinden ülke çıkarlarını etkileyen hususlara ilişkin gerçekleştirilen soruşturma inquest of office n.
sadece bir veya birkaç kişiyi etkileyen yasa private law n.
kamu menfaatini etkileyen davalarda mevki olarak başsavcıdan sonra gelen savcı solicitor general n.
yasal sahibini etkileyen belge surrender n.
hukuki tekilliği etkileyen singular adj.
bireysel mülkiyet çıkarlarını etkileyen singular adj.
bireysel mülkiyet haklarını etkileyen singular adj.
Politics
genel nitelikte olup bazı özel çıkarları da etkileyen bir yasa tasarısı hybrid bill n.
başkanlık seçiminden kısa süre sonra gerçekleşip sonuçları etkileyen büyük olay october surprise n.
birden fazla ulusu etkileyen supernational adj.
(abd'de) eyaletler arası ticareti etkileyen işçi-işveren sorunlarında kamu menfaatini temsil eden bağımsız devlet kurumu fmcs (federal mediation and conciliation service) abrev.
Technical
alçak frekanslarda çalışırken alıcıyı etkileyen sinyaller motorboating n.
betonu etkileyen faktör factor effecting concrete n.
önemli şekilde etkileyen arıza faults which seriously impair n.
birbirini etkileyen interactive adj.
Computer
etkileyen okları çıkar remove precedent arrows expr.
Automotive
yarış otomobilini olumsuz etkileyen hava akımı wake disruption n.
Aeronautic
uçakta verimlilik kapasitesini etkileyen faktörler performance n.
Marine
şehri etkileyen afet urban disaster n.
tekneyi etkileyen dalga kuvveti wave-exciting fluid force n.
tekneyi etkileyen dalga kuvveti wave-exciting force n.
(sevkiyatı etkileyen) buz birikimi ice-barrier n.
Medical
başın bir yarısını etkileyen ağrı hemicrania n.
morbiditeyi etkileyen faktörler factors affecting morbidity n.
migren ve epilepsi vakalarında görülen ve duyuları etkileyen belirti aura n.
mortaliteyi etkileyen faktörler factors affecting mortality n.
obeziteyi etkileyen faktörler factors affecting obesity n.
tedavisi yapılan hastalığın iyileşme sürecini olumsuz anlamda etkileyen eşzamanlı hastalık comorbidity n.
topikal olarak uygulanan derinin biyolojik fonksiyonlarını etkileyen bileşenler içeren kozmetik-farmasötik melezler cosmeceuticals n.
topikal olarak uygulanan derinin biyolojik fonksiyonlarını etkileyen bileşenler içeren kozmetik-farmasötik melezler cosmeceutical products n.
topoizomerazı etkileyen ilaçlar topoisomerase interactive drugs n.
tedavi sonucunu etkileyen faktörler factors affecting treatment outcome n.
tüm bedeni etkileyen zehirlilik systemic toxicity n.
sağlığı etkileyen şey medicine n.
karaciğeri etkileyen bileşik hepatic n.
ağızda yer alan submandibuler dokuları etkileyen selülit ludwig's angina n.
hastalıktan kurtulan polio hastalarını etkileyen bir rahatsızlık post-polio syndrome n.
yüzü etkileyen nevralji prosopalgia n.
tüm vücudu etkileyen general adj.
tüm bedeni etkileyen systemic adj.
endoserviksi etkileyen endocervical adj.
kan damarlarının genişliğini etkileyen vasomotor adj.
mastoid çıkıntıyı etkileyen mastoidal adj.
mastoid çıkıntıyı etkileyen mastoideal adj.
mastoid çıkıntıyı etkileyen mastoidean adj.
kanı etkileyen hemic adj.
karaciğeri etkileyen hepatical adj.
tek kulakla kullanımı etkileyen monaural adj.
tek bir organı veya organ grubunu etkileyen monorganic adj.
eklem arası sıvı keseciğini etkileyen bursal adj.
yüzde yanakları ve burun kemerini etkileyen butterfly adj.
birden fazla organ sistemini etkileyen multisystem adj.
vücuttaki birden çok organ sistemini etkileyen multisystemic adj.
vücudun aynı tarafını etkileyen ipsilateral adj.
vücudun aynı tarafını etkileyen ipselateral adj.
vücudun aynı tarafını etkileyen ipsolateral adj.
kalp kasının iletkenliğini etkileyen dromotropic adj.
birden fazla eklemi etkileyen polyarticular adj.
(yanık) derinin üst tabakasını etkileyen first-degree adj.
yumurtalığı etkileyen ovarial adj.
semptomları etkileyen symptomatic adj.
Anatomy
kalp dış zarını etkileyen pericardiac adj.
kalp dış zarını etkileyen pericardial adj.
kalp dış zarını etkileyen pericardian adj.
soluk borusu ve bronşları etkileyen tracheobronchial adj.
belirli bir salgı bezinin çalışmasını etkileyen (hormon) tropic adj.
organın/sistemin iki tarafını da etkileyen ambilateral adj.
amigdalayı etkileyen amygdaloid adj.
hem atardamarı hem toplardamarı etkileyen arteriovenous adj.
eklemleri etkileyen articulary adj.
hem vertebral hem de baziler arterleri etkileyen vertebrobasilar adj.
alt ve üst çeneyi etkileyen bimaxillary adj.
himeni etkileyen hymenal adj.
bulbusu etkileyen oblongatal adj.
medülla oblongata'yı etkileyen oblongatal adj.
sırtın bel bölgesini etkileyen dorsolumbar adj.
folikülleri etkileyen follicular adj.
hem ağzı hem de yüzü etkileyen orofacial adj.
kemik veya iskeleti etkileyen osteal adj.
kondil üzerinde yer alan kemiği etkileyen supracondylar adj.
(belirli) hücre, doku veya organın büyümesini etkileyen hormon -trophin suf.
(belirli) hücre, doku veya organın fonksiyonunu etkileyen hormon -trophin suf.
(belirli) hücre, doku veya organın büyümesini etkileyen hormon -tropin suf.
(belirli) hücre, doku veya organın fonksiyonunu etkileyen hormon -tropin suf.
Psychology
psikolojik güdüyü etkileyen içgüdüsel unsurların analizi reduction n.
pek çok sistemi etkileyen enflamatuvar rahatsızlık multisystem involving inflammatory disorde n.
zihni etkileyen operasyon operation n.
Physiology
gastrointestinal sistemi etkileyen hormon gastrointestinal hormone n.
kalp ve ciğerleri etkileyen cardiopulmonary adj.
kalp ve ciğerleri etkileyen cardiorespiratory adj.
sinirleri etkileyen nervous adj.
vestibüler duyuyu etkileyen vestibular adj.
sinir sistemini etkileyen systemic adj.
organın yarısını etkileyen anlamı veren ön ek hemi- pref.
vücudun bir kısmını etkileyen anlamı veren ön ek hemi- pref.
vücudun tamamını etkileyen anlamı veren ön ek hemi- pref.
Pathology
göz merceğinin çekirdeğini etkileyen bir katarakt nuclear cataract n.
merkezi sinir sistemini etkileyen bir frengi enfeksiyonu neurosyphilis n.
göğsü etkileyen ciddi bir ur thoracic actinomycosis n.
merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalık general paralysis of the insane (gpi) n.
merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalık dementia paralytica n.
gözleri etkileyen bir alerjik rahatsızlık vernal conjunctivitis n.
özellikle boğaz ve bademcikleri etkileyen ülserli bakteriyel bir enfeksiyon vincent's angina n.
özellikle boğaz ve bademcikleri etkileyen ülserli bakteriyel bir enfeksiyon vincent's disease n.
özellikle boğaz ve bademcikleri etkileyen ülserli bakteriyel bir enfeksiyon trench mouth n.
özellikle boğaz ve bademcikleri etkileyen ülserli bakteriyel bir enfeksiyon vincent's infection n.
dalakta meydana gelen ve en çok malpighi cisimciklerini etkileyen bir amiloidoz sago spleen n.
tropheryma whippelli bakterisinden kaynaklanan özellikle bağırsakları etkileyen bir çeşit emilim sendromu whipple's disease n.
tropheryma whippelli bakterisinden kaynaklanan özellikle bağırsakları etkileyen bir çeşit emilim sendromu intestinal lipodystrophy n.
vücudun bir yarısını etkileyen ağrı hemialgia n.
görme alanının yarısını etkileyen yarı körlük hemianopic scotoma n.
başın bir yarısını etkileyen ağrı hemicrany n.
cildi ve sinir sistemini etkileyen bir uçuk virüsü herpes simplex virus n.
rahmi etkileyen hastalık hysteropathy n.
rahmi etkileyen bozukluk hysteropathy n.
çocukları ve genç erişkinleri etkileyen bir akut solunum yetmezliği çeşidi mycoplasmal pneumonia n.
dirsek, kalça ve diz eklemleri başta olmak üzere eklemleri etkileyen ağrılı ve hareketi kısıtlayıcı bir rahatsızlık chondromatosis n.
kan damarlarını ve bağ dokuyu etkileyen otoimmün bir hastalık dermatosclerosis n.
merkezi sinir sistemini etkileyen kronik ve progresif bir hastalık disseminated sclerosis n.
genç erişkinlik ve orta yaş arasında ortaya çıkıp ilk olarak göz kapağı ve boğaz kaslarını etkileyen bir tür kas distrofisi oculopharyngeal muscular dystrophy n.
bataklık bölgelerde yaşayanları etkileyen bir hastalık impaludism n.
kasları etkileyen nadir bir genetik hastalık distal muscular dystrophy n.
genellikle büyük eklemleri etkileyen ateşli bir romatizma türü inflammatory rheumatism n.
beyni etkileyen poliomyelit polioencephalitis n.
iki veya daha fazla eklemi etkileyen artrit polyarthritis n.
aynı anda birden fazla kası etkileyen hastalık polymyopathy n.
atardamarın tamamını etkileyen iltihaplanma panarteritis n.
eklemin tamamını etkileyen iltihaplanma panarthritis n.
beynin gri ve beyaz maddelerini etkileyen ensefalit panencephalitis n.
ileri yaştakilerin kol ve bacak kaslarını etkileyen bir rabdomiyosarkom türü pleomorphic rhabdosarcoma n.
genellikle erkekleri etkileyen bir kas distrofisi çeşidi becker muscular dystrophy n.
genellikle erkekleri etkileyen bir kas distrofisi çeşidi becker's muscular dystrophy n.
çocukları etkileyen bir romatoid artrit türü juvenile rheumatoid arthritis n.
diğerlerini etkileyen infective adj.
Pharmaceutics
beyni etkileyen geniş bir ilaç grubu benzodiazepines n.
belirli bir şeyi etkileyen anlamındaki son ek -tropic suf.
Dermatology
vücudun nemli bölgelerini etkileyen bir mantar enfeksiyonu dhobi itch n.
Optics
lens korteksini etkileyen katarakt cortical cataract n.
Veterinary
kuşlarda ağız, göz kapakları, kulak ve kloakı etkileyen bir hastalık canker n.
atlarda topuk kemiğini veya bağlantılı kısımları etkileyen bir hastalık navicular disease n.
belli bir bölgeyi etkileyen hastalık enzootic n.
sığırlarda görülen ve boynuzun iç yapısını etkileyen bir hastalık horn distemper n.
atların bukağılığını etkileyen ve topallığa sebep olabilen anormal kemik büyümesi ringbone n.
koyunları etkileyen bir hastalık claw sickness n.
kedileri etkileyen bir retrovirüs feline leukemia virus n.
hayvan tüy veya yününü etkileyen bir hastalık türü pelt rot n.
salgın olarak görülüp çok sayıda türü etkileyen (hastalık) panzootic adj.
Statistics
etkileyen özellik operating characteristic n.
olasılıksal bir süreçte belirli bir olayı etkileyen geçmiş olaylar kümesi memory n.
Physics
belirli bir yüzeyi etkileyen termik radyasyonun toplam normal bileşeni thermal exposure n.
Chemistry
sonradan etkileyen zararlı etmen delayed-action casualty agent n.
kabarcık oluşumuna neden olup gözleri ve akciğerleri etkileyen sülfit bazlı toksik bir savaş gazı mustard agent n.
kan ve sinir zehri olup gözleri ve akciğerleri etkileyen deri kabartıcı bir savaş gazı dichloroethyl sulfide n.
kan ve sinir zehri olup gözleri ve akciğerleri etkileyen deri kabartıcı bir savaş gazı dichlorethyl sulfide n.
Biology
sinir dokularını etkileyen toksinlere verilen ad neurolysin n.
kalitatif bir özelliğin dışavurumunu büyük ölçüde etkileyen gen oligogene n.
hem sinirleri hem de kasları etkileyen neuromuscular adj.
belirli bir bezin aktivitesini etkileyen (hormon) trophic adj.
mitoz bölünmeyi etkileyen antimitotic adj.
sıçan veya fareleri etkileyen murine adj.
türdeki tüm üyeleri etkileyen infraspecific adj.
organ veya parçanın ara dokularını etkileyen interstitial adj.
organ veya parçanın ara dokularını etkileyen intersticial adj.
somatik hücreleri etkileyen somatogenetic adj.
aynı anda etkileyen symmetric adj.
her iki uzvu etkileyen symmetric adj.
aynı anda etkileyen symmetrical adj.
her iki uzvu etkileyen symmetrical adj.
Biochemistry
sinir hücrelerinde sinaptik aktarımı etkileyen kimyasal bir madde veya tıbbi cihaz neuromodulator n.
organizmanın salgıladığı, fizyolojisini veya davranışını etkileyen kimyasal allelochemical n.
bazı hayvanların dışarıdan salgıladığı ve başka türlerin fizyolojisini etkileyen kimyasal madde allomone n.
yavrudaki gen ifadesini etkileyen gende meydana gelen kimyasal değişiklik emprint [obsolete] n.
Zoology
güvercin gibi kuşları etkileyen bir akar dove tick (argas reflexus) n.
Botanic
kereviz yapraklarını etkileyen mantar hastalığı celery blight n.
domatesleri etkileyen bir virüs tip blight n.
çeşitli bitkileri etkileyen bir viral hastalık tomato streak n.
çeşitli bitkileri etkileyen bir viral hastalık spotted wilt n.
narenciye ağaçlarını etkileyen bir hastalık tristeza n.
kışın meydana gelen ve bir ağacın gövdesini etkileyen güneş yanığı trunk scald n.
kaba yoncayı etkileyen bakteriyel bir hastalık alfalfa dwarf n.
buğday yaprakları ve saplarını etkileyen bir mantar wheat flag smut (urocystis tritici) n.
çeşitli bitkileri etkileyen bir viral hastalık yellow spot n.
bitki büyümesini etkileyen madde growth substance n.
otsu bitkileri etkileyen bir gövde hastalığı dieback n.
tatlı patatesleri etkileyen bir hastalık soil rot n.
lobu etkileyen lobar adj.
narenciye üretimini etkileyen citrous adj.
Agriculture
tatlı patatesleri etkileyen bir hastalık pox n.
Social Sciences
farklı ırklar arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan eylemleri etkileyen prensipler interracialism n.
bireyi etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenler situation n.
davranış şeklini etkileyen koşullar situation n.
Linguistics
komşu dili etkileyen dil adstrate n.
komşu dili etkileyen dil adstratum n.
sözcüğün çekimini ve yapısal özelliklerini etkileyen dilbilimsel cinsiyet natural gender n.
dilin ses yapısını etkileyen değişim shift n.
dilin ses yapısını etkileyen birbirine paralel değişimler sistemi shift n.
Philosophy
ahlakı inşa ederek (başkalarını) etkileyen bir kimse veya şey morale builder n.
(faaliyet) eylemi gerçekleştireni etkileyen self-regarding adj.
Geology
birden fazla ortamı etkileyen kirlenme transmedia pollution n.
dünya kabuğunun büyük kara alanlarını veya okyanus tabanını etkileyen düşey ve dikey hareketleri epirogeny n.
Military
gece görüşünü etkileyen faktörler factors effecting night vision n.
görev, hedef ve harekat planlarını etkileyen geniş stratejik faktörlere yönelik değerlendirme strategic estimate n.
Sport
bazı oyunlarda rakibin yaptığı ve topu geri döndürme şansını etkileyen kazara müdahale hinder n.
sporcunun performansını olumsuz etkileyen gerginlik yips n.
(golf) konsantrasyonu bozup performansı etkileyen stres the yips n.
(dartta) konsantrasyonu ve performansı kötü etkileyen sinir gerginliği dartitis n.
Music
iki sesi eş zamanlı olarak etkileyen füg double fugue n.
temel bir tonla karışarak tınısını etkileyen üst ton veya harmonikler partial tones n.
Theatre
tiyatro gösterisinin veya sanatçısının çekiciliğini etkileyen faktör box office n.
Ornithology
belirli kümes hayvanlarının ibiklerini etkileyen bir mantar hastalığı whitecomb n.
Entomology
evcil ve yabani hayvanları etkileyen bir tür sinek larvası wormal n.
evcil ve yabani hayvanları etkileyen bir sinek larvası wormul n.
evcil ve yabani hayvanları etkileyen bir sinek larvası wornil n.
narenciye ağaçlarını etkileyen bir beyaz sinek dialeurodes citri n.
narenciye ağaçlarını etkileyen bir beyaz sinek citrus whitefly n.
sivrisinekleri etkileyen culicine adj.
Slang
merkezi sinir sistemini etkileyen ağır/güçlü uyuşturucu monster n.
British Slang
(özellikle erkekleri etkileyen) cinsel yolla bulaşan hastalık knob-rot n.