etkili - Turkish English Dictionary
History

etkili



Meanings of "etkili" in English Turkish Dictionary : 84 result(s)

Turkish English
Common Usage
etkili efficient adj.
etkili effective adj.
etkili influential adj.
General
etkili hefty adj.
etkili forceful adj.
etkili swinging adj.
etkili important adj.
etkili pathetic adj.
etkili big adj.
etkili impressive adj.
etkili energetic adj.
etkili instrumental adj.
etkili trenchant adj.
etkili poignant adj.
etkili powerful adj.
etkili picturesque adj.
etkili prevalent adj.
etkili telling adj.
etkili forcible adj.
etkili moving adj.
etkili effectual adj.
etkili efficient adj.
etkili potent adj.
etkili sharp adj.
etkili operative adj.
etkili material adj.
etkili efficacious adj.
etkili penetrative adj.
etkili sonorous adj.
etkili vivid adj.
etkili penetrating adj.
etkili commanding adj.
etkili effective adj.
etkili touching adj.
etkili emphatic adj.
etkili influential adj.
etkili punchy adj.
etkili active adj.
etkili drastic adj.
etkili hard-hitting adj.
etkili profound adj.
etkili rancy adj.
etkili regnant adj.
etkili nuclear adj.
etkili trenchand [obsolete] adj.
etkili effectuose [obsolete] adj.
etkili exclamatory adj.
etkili virtuous [obsolete] adj.
etkili lively adj.
etkili home adj.
etkili reverend [midland] adj.
etkili classical adj.
etkili demonic adj.
etkili daemonic adj.
etkili direct adj.
etkili operant adj.
etkili robust adj.
etkili running adj.
etkili imperant adj.
etkili imperatorial adj.
etkili imperial adj.
etkili imperishable adj.
etkili ingoing adj.
etkili drive adj.
etkili feckful [scotland] adj.
etkili potence adj.
etkili potencee adj.
etkili deadly adj.
etkili pullman adj.
etkili singular [obsolete] adj.
etkili sublative adj.
etkili forcefully adv.
Idioms
etkili in play expr.
Politics
etkili efficient adj.
etkili effective adj.
Technical
etkili operative adj.
etkili efficacious adj.
Computer
etkili influential adj.
Medical
etkili potent adj.
Archaic
etkili facund adj.
etkili facundious adj.
etkili potential adj.
Slang
etkili kicky adj.
etkili socko adj.

Meanings of "etkili" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
etkili iletişim effective communication n.
gerçekte etkili olan virtual adj.
General
dönem (bir dinin etkili olduğu) dispensation n.
reklamı etkili kılan özel sunuş gimmick n.
güzel ve etkili konuşma oratory n.
belli bir süre etkili olan (moda vb) wave n.
etkili ve güzel konuşma tarzı elocution n.
etkili oluş impressiveness n.
etkili konuşma sanatı eloquence n.
ortalama etkili basınç mean effective pressure n.
cevabı beklenmeyen ve etkili olmak için sorulan soru rhetorical question n.
etkili süre değişmezleri effective time constants n.
bir kimsenin etkili olduğu zaman floruit n.
etkili ve güzel söz söyleme yeteneği eloquence n.
etkili konuşmacı showman n.
etkili yazma rhetoric n.
etkili olan kimse agent n.
etkili olmama inefficiency n.
etkili konuşma sanatı rhetoric n.
etkili yöntem efficient method n.
etkili yöntem effective method n.
karşıt etkili kas antagonist n.
etkili alan effective area n.
etkili güç real power n.
etkili iletişim impressive communication n.
çok etkili iş adamı baron n.
etkili konuşma eloquence n.
etkili konuşma rhetoric n.
etkili menzil accurate range n.
etkili rahatlama effective relief n.
çok etkili şey blockbuster n.
etkili anlatım compactness n.
etkili iletişimci effective communicator n.
etkili liderlik effective leadership n.
etkili konuşma ve hitabet uzmanı/öğretmeni rhetor n.
etkili iletişim articulacy n.
etkili olma efficacity n.
etkili olma efficience n.
etkili konuşma elocution [obsolete] n.
etkili konuşma eloquentness n.
etkili konuşma facound n.
etkili kuvvet virtue n.
etkili güç virtue n.
uzun mesafede etkili şey big bertha n.
etkili yönetme manage [obsolete] n.
etkili denetim manage [obsolete] n.
etkili baskı whammy n.
etkili saldırı whammy n.
etkili ama basit kimse bludgeon n.
etkili ama basit mantık bludgeon n.
kan basıncını düşürmede etkili bir renal prostaglandin medullin n.
zihinde oluşan net ve etkili imge mental picture n.
etkili darbe home thrust n.
doğrudan, etkili ve ikna edici konuşma home-speaking n.
etkili kimse honcho n.
etkili güç horse power n.
mö. 5. yüzyıldan ms. 16. yüzyıla kadar ohio ve mississippi vadilerinde etkili olmuş kızılderili kabilelerine mensup kimse mound-builder n.
dili etkili kullanma ve dinleyiciyi etkileme becerisi rhetoric n.
glasgow sanat okulu çevresinde toplanmış ve 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında etkili olmuş bir grup tasarımcı glasgow school n.
çok etkili alet go-devil [us] n.
insanların ön yargılarına hitap eden etkili konuşma demagoguery n.
etkili başlangıç running start n.
etkili kimse impactor n.
etkili şey impactor n.
(profesyonel, ticari, sosyal) bir grubun uzun süreli ve etkili üyesi olan erkek old boy n.
yardım edip etkili olabilecek kimseler connections n.
etkili konuşma disertitude [obsolete] n.
etkili kimse influence n.
etkili kimse influential n.
ezberden uygulanan etkili standart prosedür lockstep n.
başarılı ve etkili kimse cock n.
yıkıcı etkili sinsi saldırı pearl harbor n.
güçlü ve etkili siyasi atılım power play n.
etkili ve çeşitli unsurların karışımı cocktail n.
etkili ve güvenilir kullanım becerisi control n.
kısa ve etkili darbe fillip n.
alan etkili transistördeki akımı uygulanan voltaja göre modüle eden elektrot gate n.
etkili konuşma sanatı public speaking n.
etkili yazı yeteneği puissaunce n.
etkili olma puissantness n.
etkili olan şey prevalent n.
etkili ceza smackdown n.
güçlü ve etkili girişim push n.
çok etkili şey supergiant n.
etkili olmak work v.
etkili olmak have influence v.
etkili olmak apply v.
etkili olmak take v.
bir şeyi etkili bir şekilde açıklamak/söylemek put something over v.
etkili olmak influence v.
kanunu daha etkili bir hale getirmek tighten up on v.
etkili olmak come into play v.
etkili olmak be influential v.
etkili olmak be effective v.
etkili bir şekilde anlatmak put across v.
etkili olmak become effective v.
etkili bir görünüme sahip olmak have an influential complexion v.
etkili bir görünüme sahip olmak have a powerful complexion v.
etkili bir görünüme sahip olmak have a penetrative appearance v.
etkili bir görünüme sahip olmak have an outward appearance v.
etkili bir görünüme sahip olmak have an impressive appearance v.
etkili bir görünüme sahip olmak have an attractive appearance v.
etkili bir görünüme sahip olmak have an attractive view v.
etkili bir görünüme sahip olmak have a penetrative view v.
etkili olmak tell v.
işleri daha etkili çözebilmek için faaliyetlerini daha iyi düzenlemek get your act together v.
etkili olmak take effect v.
iyi/etkili bir şekilde yönetilmek be run efficiently v.
çok etkili olmak be very effective v.
üzerinde etkili olmak have an effect on v.
üzerinde etkili olmak be influence on v.
üzerinde etkili olmak have an impact upon v.
üzerinde etkili olmak have an effect upon v.
üzerinde etkili olmak have influence over v.
üzerinde etkili olmak have an impact on v.
etkili/yeterli hale gelmek become efficient v.
etkili olmak be efficient v.
etkili olmak exert an influence on v.
etkili olmak exert an influence over v.
bir dereceye kadar etkili olmak carry weight v.
etkili biçimde temsil etmek catch v.
etkili olmak make v.
etkili biçimde yönetmek jockey v.
etkili hale getirmek virtuate v.
(silah olarak) daha etkili hale getirmek weaponize v.
(silah olarak) daha etkili hale getirmek weaponise v.
etkili bir şekilde engellemek mate [obsolete] v.
etkili bir şekilde başa çıkmak meet v.
etkili olduğunu kanıtlamak hold up v.
daha yoğun ve etkili hale getirmek hone v.
etkili biçimde halletmek dispatch [us] v.
etkili biçimde halletmek despatch [uk] v.
mümkün olan en etkili hale getirmek optimalise v.
mümkün olan en etkili hale getirmek optimalize v.
aşırı etkili olmak overact [obsolete] v.
belirli bir seviyede etkili olmak rule v.
etkili olmak impact v.
etkili olmak inflect v.
bir şeyi etkili hale getirmek potentiate v.
(felsefi, sanatsal, bilimsel akımlar) en etkili olduğu dönemi yaşamak flourish v.
daha etkili konuşmak outtongue v.
gerçekte etkili olan virtual adj.
etkili ve güzel (sözler konuşma tarzı) eloquent adj.
pek etkili drastic adj.
en etkili predominant adj.
etkili ve güzel söz söyleyen eloquent adj.
etkili (ilaç) sovereign adj.
ileriye etkili proactive adj.
kısmen etkili partial adj.
etkili olmayan ineffectual adj.
etkili olan determinant adj.
etkili olan effective adj.
son derece etkili impelling adj.
çok etkili deadly adj.
kepeğe karşı etkili anti-dandruff adj.
-e kadar etkili as effective as adj.
çift etkili double-acting adj.
kendini açıkça etkili olarak ifade eden smooth-spoken adj.
iki etkili two-edged adj.
çok etkili impactful adj.
etkili ve verimli efficient and productive adj.
çok güçlü veya etkili compelling adj.
açık ve etkili clear and emphatic adj.
büyük ölçüde etkili largely effective adj.
hayli etkili highly effective adj.
oldukça etkili highly effective adj.
etkili ve aktif effective and active adj.
bir hayli etkili highly influential adj.
nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu post-truth adj.
savaşta kullanılmak suretiyle güvenilir ve etkili olduğu gösterilmiş battle tested adj.
sürekli aktif/etkili constitutively active adj.
gözle görülür düzeyde etkili/verimli transeunt adj.
gözle görülür düzeyde etkili/verimli transient adj.
aşırı etkili ultraefficient adj.
etkili olmayan unbusinesslike adj.
en etkili the most efficacious adj.
etkili olmayan unefectual adj.
kepeğe karşı etkili effective against dandruff adj.
oldukça etkili epidemic adj.
eş etkili equipotent adj.
eşit etkili equipotent adj.
etkili ve güzel konuşamayan unvocal adj.
geniş alanda etkili olan buckshot adj.
farklı etkili heteropathic adj.
büyük etkili high-powered adj.
normalden etkili hyperefficient adj.
son derece etkili moving adj.
(koku) etkili rich adj.
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan fair-weather adj.
küçük ve etkili dapper adj.
aşırı etkili (müzik ve tiyatroda) overemphatic adj.
son derece etkili impellent adj.
etkili ve güzel söz söyleyen disert [obsolete] adj.
tanrı'dan bağımsız olarak dünyanın oluşumunda etkili olan (şekillendirme kuvveti) cosmoplastic adj.
son derece etkili drive adj.
çabuk etkili olan fast-action adj.
yatıştırıcı etkili salving adj.
kısmen etkili part adj.
güçlü ve etkili şekilde ikna edici silver adj.
enerjik veya etkili (konuşma, tarz, üslup) sinewy adj.
tek etkili single-action adj.
etkili bir şekilde çalışan smooth-running adj.
laksatif etkili soluble [obsolete] adj.
(alkol, ilaç) etkili stiff adj.
biraz etkili stiffish adj.
çok etkili superefficient adj.
çok etkili superpowerful adj.
tamamında etkili olan systemic adj.
hafif etkili mild adj.
etkili bir biçimde poignantly adv.
etkili bir şekilde heftily adv.
etkili olarak efficaciously adv.
etkili bir biçimde picturesquely adv.
etkili bir biçimde powerfully adv.
etkili bir şekilde tellingly adv.
etkili bir biçimde instrumentally adv.
etkili bir şekilde effectively adv.
etkili biçimde efficiently adv.
etkili bir biçimde influentially adv.
etkili bir şekilde effectually adv.
etkili bir şekilde efficaciously adv.
etkili olarak effectively adv.
güçlü ve etkili bir biçimde eloquently adv.
etkili biçimde in an effective manner adv.
etkili bir biçimde pointedly adv.
etkili bir biçimde affectingly adv.
etkili bir şekilde avaiably adv.
etkili bir şekilde effectuously [obsolete] adv.
etkili bir şekilde with a witness adv.
etkili biçimde operatively adv.
güçlü ve etkili bir biçimde diserty [obsolete] adv.
belirli bir alan veya bölge boyunca etkili olan wide suf.
Phrasals
etkili olmak go over v.
etkili olduğunu kanıtlamak work out v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
(bir şeyde) etkili olmak work for (something) v.
(bir şey) için/üzerinde etkili olmak work for (something) v.
(biri/bir şey) üzerinde etkili olmak work on (someone or something) v.
(bir şey) üzerinde etkili olmak work on (something) v.
Phrases
(bir şeyin) coşkulu/heyecanlı/etkili bir şekilde birden bitmesini anlatan bir söz elvis has left the building expr.
etkili bir şekilde to good effect expr.
etkili ölçüde/derecede to good effect expr.
etkili olarak to good effect expr.
Colloquial
önemli ve etkili kimse leading light n.
etkili hareket slam dunk n.
etkili çıkış slam dunk n.
etkili/bomba gibi şey (uyuşturucu, haber, kişi) dynamite n.
etkili kişi great gun n.
etkili kimse great gun n.
etkili bir negatif eleştiri takedown n.
çok etkili içki oof n.
etkili konuma sahip kimse high-up n.
(etkili bir ilacın yarattığı) uyarma org n.
etkili olmak play v.
etkili sonuçlar elde etmek için gelişmiş teknoloji kullanan whizzy adj.
büyük etkili high-impact adj.
yüksek etkili high-impact adj.
üzerinde etkili control over adj.
(biri/bir şey) üzerinde etkili control over (someone or something) adj.
aşırı etkili supereffective adj.
çok etkili supereffective adj.
Idioms
kısa ve özlü/etkili ceza a short, sharp shock [brit] n.
çok etkili 110 proof n.
okulun (genelde üniversitenin) en meşhur ve etkili kız öğrencisi big woman on campus n.
en büyük/en etkili savaş war to end all wars n.
çok önemli ve etkili kimse big bug n.
en etkili nokta sweet spot n.
etkili isim a name to conjure with n.
etkili bir an hallmark moment n.
etkili kimse, grup, kurum powerhouse n.
etkili bir işaret/mesaj a kick in the pants n.
(bir şeydeki) en etkili kişi the uncrowned king of (something) n.
(bir şeydeki) en etkili kişi the uncrowned queen of (something) n.
devlet başkanının resmi olmayan fakat çok etkili olduğu düşünülen danışman grubu kitchen cabinet n.
etkili çift the old one-two (punch) n.
konuşmaktan daha etkili suskunluk an eloquent silence n.
kelimelerden daha çok şey anlatan/daha etkili olan suskunluk an eloquent silence n.
güçlü/etkili kimse a brass hat n.
güçlü ve etkili konuşma a silver tongue n.
güçlü ve etkili konuşma a smooth tongue n.
eskisi kadar etkili olmayan kimse/şey a spent force n.
en büyük/en etkili savaş a war to end all wars n.
etkili darbe telling blow n.
en etkili silah big gun n.
en etkili yöntem big gun n.
konuşmaktan daha etkili suskunluk eloquent silence n.
kelimelerden daha çok şey anlatan/daha etkili olan suskunluk eloquent silence n.
dokunaklı/anlamlı/etkili sözler winged words n.
etkili olmak carry weight v.
(başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak put (something) into play v.
(başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak bring something into play v.
(başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak call something into play v.
(başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak put something into play v.
çok etkili olmak work a treat v.
etkili bir biçimde devam etmek go over with a bang v.
etkili bir biçimde devam etmek go with a bang v.
mesajın/konunun önemini etkili bir şekilde anlatmak drive your message/point home v.
karşısında etkili olmak avail against v.
(bir şeyi) (daha) etkili/etkin kılmak put some teeth into something v.
(etkili/verimli olarak) çalışmaya başlamak get in gear v.
(etkili/verimli olarak) çalışmaya başlamak get into gear v.
etkili bir adım atmak go nuclear v.
güçlü ve etkili konuşabilmek have a silver tongue v.
(biri) için etkili bir unsur olmak weigh heavily with (one) v.
etkili/etkileyici olmak ring the bell v.
çok etkili olmak kick like a mule v.
çok etkili olmak kick like a steer v.
(bir şeydeki) en etkili kişi (olmak) (be) the uncrowned king/queen (of something) v.
etkili hale getirmek make stick v.
(birinin/bir şeyin) yanında pek etkili görünmemek pale next to (someone or something) v.
(biri/bir şey) için etkili olmak carry weight with (someone or something) v.
(biri) üzerinde etkili olmamak cut no ice (with somebody) v.
(biri) üzerinde etkili olmamak cut no ice with (one) v.
(biri) üzerinde etkili olmamak cut no ice (with someone) v.
işleri daha etkili çözebilmek için faaliyetlerini daha iyi düzenlemek get act together v.
biri/bir şey üzerinde etkili olmak have an impact on someone or something v.
(biri/bir şey) üzerinde etkili olmak have an effect on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hiç etkili olmamak have no effect on (someone or something) v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili çalışmak hold up as (something) v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili işlemek hold up as (something) v.
(bir şey) olarak düzgün/efektif/etkili iş görmek hold up as (something) v.
(bir şey yapmada) özellikle etkili instrumental in (doing) (something) v.
-i (daha) etkili/etkin kılmak put some teeth into v.
etkili hareket etmek cut the buck v.
çok etkili/tesirli bonejarring adj.
çok etkili/tesirli bone-jarring adj.
konusunda ön sıralarda gelen/etkili ahead of the curve adj.
küçük ama etkili mini yet mighty adj.
yapmada özellikle etkili instrumental in doing adj.
eskisi kadar güçlü/etkili değil in the wilderness expr.
en etkili düzeye/düzeyde up to speed expr.
etkili (biri/bir şey) (someone or something) to be reckoned with expr.
etkili (biri/bir şey) a ... to be reckoned with expr.
etkili (biri/bir şey) a ... to reckon with expr.
Trade/Economic
eş etkili vergiler taxes with equivalent effect n.
eş etkili vergiler charges having an effect equivalent to customs duties n.
eş etkili vergi charges having equivalent effect n.
ekonomik etkili gümrük rejimi customs regime with economic impact n.
eş etkili vergiler equivalent effect taxes n.
etkili kişi power n.
etkili yönetim efficient management n.
etkili tahminci efficient estimator n.
etkili estimatör efficient estimator n.
vergi etkili muhasebe yöntemi tax-effect accounting n.
küresel sağlık sektöründe etkili ilaç firması pharma n.
geçmişe etkili retrospective adj.
geçmişe etkili retroactive adj.
eş etkili equivalent-effect adj.
Law
etkili bir hukuk yoluna başvurma hakkı right to an effective remedy n.
etkili eylem battery n.
etkili bir kanuni yola başvurma hakkı right to an effective remedy n.
etkili başvuru hakkı right to an effective remedy n.
etkili kontrol effective control n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş united states marshals service n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş marshals n.
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş us marshals service n.
etkili bir düzenlemesi olmayan open adj.
Politics
eş etkili düzenlemeler arrangements having similar effect n.
etkili hale getirme enforcement n.
sorumluluğu etkili biçimde yerine getirme effective discharge of responsibility n.
sosyal örgütte en etkili üyelerin bulunduğu bölüm bag n.
etkili önlemler almak institute effective actions v.
Industry
etkili koruma sağlayan esnek plastikten bir ambalaj türü shrink-wrapping n.
Advertising
çekici hale getirerek veya etkili şekilde arz etmek merchandize v.
çekici hale getirerek veya etkili şekilde arz etmek merchandise v.
Technical
kimyasal olarak en etkili ışınların görsel olarak etkili olanlardan ayrılarak bir araya getirildiği odak chemical focus n.
ani etkili türbin impulse turbine n.
alan etkili transistör field-effect transistor n.
alan etkili transistörler field-effect transistors n.
alan etkili transistör field effect transistor n.
alan etkili varistör field effect varistor n.
anı etkili röle instantaneous relay n.
basınç etkili evre pressure-induced phase n.
basınç etkili süneklik pressure-induced ductility n.
çift etkili kesme makinesi double-acting cutting machine n.
çekiş etkili araç thrust effective vehicle n.
çift etkili pompa double acting pump n.
çarpma etkili türbin impulse turbine n.
çift etkili çekiç double-acting hammer n.
çift etkili pompa double-acting pump n.
çift etkili biçimlendirme double action forming n.
çift etkili davranım amphotheric behavior n.
çift etkili kalıp double action die n.
çift etkili hidrolik silindir double-acting hydraulic cylinder n.
çift etkili tulumba double-action pump n.
çift etkili kompresör dual effect compressor n.
çift etkili kontrol dual effect control n.
çok etkili dövme kalıpları multiple- impression forging dies n.
çift etkili tulumba double action pump n.
çift etkili şahmerdan double-acting piling hammer n.
çok etkili buharlaştırma istasyonu evaporator station n.
darbe etkili ses izolasyon değeri footstep sound reduction index n.
darbe etkili sesin aktarılması footstep sound transmission n.
darbe etkili ses yalıtımı footstep sound insulation n.
darbe etkili ses korunumu footstep sound insulation n.
direkt etkili basınç ayar vanası direct acting pressure-regulating valve n.
dönüşüm etkili yoğrukluklu çelikler transformation induced plasticity steels n.
doğrudan etkili elektriksel yazıcı ölçme cihazları direct acting recording electrical measuring instruments n.
doğrudan etkili pompa direct-acting pump n.
dönüşüm etkili yoğrukluk transformation induced plasticity n.
direkt etkili regülatör direct action regulator n.
etkili atomik yarıçap effective atomic radius n.
etkili kondüktans effective conductance n.
etkili doku effective case n.
etkili yükseklik effective height n.
etkili ısı available heat n.
etkili a-ağırlıklı ses basınç seviyeleri effective a-weighted sound pressure levels n.
etkili güç real power n.
etkili elektromotor kuvvet effective electromotive force n.
etkili güç effective power n.
etkili akım effective current n.
etkili pervane itmesi effective propeller thrust n.
etkili kontrol dual effect control n.
etkili buhar transferi effective vapour transfer n.
etkili basınç effective pressure n.
etkili alan effective area n.
hava etkili ses airborne sound n.
manyetik etkili kaptör hall effect sensor n.
metal-oksit-silis etkili transistör metal-oxide-silicon field effect transistor n.
ortalama etkili basınç mean effective pressure n.
tek etkili kompresör single acting compressor n.
tek kapılı alan etkili transistör single gate field-effect transistor n.
teorik ortalama etkili basınç indicated mean effective pressure n.
tek etkili teleskopik hidrolik silindir single-acting telescopic hydraulic cylinder n.
tek etkili tulumba single-action pump n.
vuru etkili sesin aktarılması footstep sound transmission n.
yalıtılmış kapılı alan etkili transistör insulated-gate field-effect transistor n.
vuru etkili ses yalıtım değeri footstep sound reduction index n.
vuru etkili ses footstep sound n.
(asansör) ani frenlemeli tampon etkili güvenlik tertibatı instantaneous safety gear buffered effect n.
birleşim yüzeyli alan etkili transistör jfed (junction field-effect transistor) n.
uzun mesafede etkili olan şey bertha n.
uzun mesafede etkili olan şey big bertha n.
etkili hale getirmek activate v.
etkili işlev görmek function effectively v.
etkili olmak prevail v.
elektriği çok etkili bir şekilde iletmek superconduct v.
çift etkili double-acting adj.
çift etkili amphoteric adj.
doğrudan etkili direct-action adj.
dört etkili quadruple-acting adj.
çift etkili double-action adj.
havalı çift etkili pneumatic double acting adj.
tek etkili single-acting adj.
ortalama etkili basınç mep (mean effective pressure) abrev.
yer etkili makine gem (ground-effect machine) abrev.
Computer
etkili programlama efficient programming n.
etkili bir programlama konsepti idiom n.
program kodu üzerinde etkili olan bilgi grubu concern n.
geçici ve etkili olmayan bir yama yapmak kluge v.
geçici ve etkili olmayan bir yama yapmak a quick-and-dirty solution v.
geçici ve etkili olmayan bir yama yapmak kludge v.
Telecom
etkili algılamalı gürültü seviyesi effective perceived noise level n.
Electric
alan etkili transistor field effect transistor n.
alan etkili varistör field effect varistor n.
ani etkili röle instantaneous relay n.
etkili elektromotor kuvvet effective electromotive force n.
etkili akım effective current n.
tek kapılı alan etkili transistör single-gate field effect transistor n.
yalıtılmış kapılı alan etkili transistor insulated-gate field-effect transistor n.
(alan etkili transistörde) çıkış terminali drain n.
metal-oksit-silis etkili transistör mosfet (metal-oxide-silicon field-effect transistor) abrev.
yalıtılmış kapılı alan etkili transistör igfet (insulated-gate field-effect transistor) abrev.
Mechanic
çift etkili double acting n.
Construction
etkili su içeriği effective water content n.
çift etkili amphoteric adj.
Automotive
alan etkili transistör field effect transistor n.
atalet etkili marş motoru inertia-drive starting motor n.
atalet etkili marş motoru inertia drive starter n.
çift etkili amortisör double acting shock absorber n.
çift etkili amortisör direct-acting shock absorber n.
çift etkili fren düzeni duplex brake system n.
çift etkili fren double piston wheel brake cylinder n.
çift etkili amortisör double-acting shock absorber n.
çift etkili hidrolik hydraulic double-acting n.
çift etkili fren double-acting brake n.
darbeli elektromanyetik etkili korna impact horn n.
darbe etkili emme düzeni ram induction n.
darbe etkili emme manifoldu ram intake manifold n.
darbe etkili hava ram air n.
darbe etkili hava ayarı ram air tuning n.
darbe etkili hava filtresi ram air filter n.
etkili kullanım effective work n.
etkili strok effective stroke n.
fren ortalama etkili basıncı brake mean effective pressure n.
fren ortalama etkili basıncı brake mean effective pressure n.
hall etkili elektronik ateşleme inductive semiconductor ignition with hall generator n.
metal oksit yarı iletken alan etkili transistor metal oxide semiconductor field-effect transistor n.
plancer etkili stroku plunger effective stroke n.
tek etkili amortisör single acting shock absorber n.
tek etkili fren düzeni simplex brake system n.
Aeronautic
düzeltilmiş etkili sıcaklık corrected effective temperature n.
etkili kanat yüzey boyut oranı effective aspect ratio n.
yüksek etkili elektromanyetik alan high intensity radiated fields n.
yüksek etkili iniş yaklaşma aydınlatması high intensity approach lighting n.
Marine
dalga etkili afetler wave-induced disasters n.
dalga etkili akıntı wave-induced current n.
girdap etkili titreşim vortex-induced vibration n.
rüzgar etkili sirkülasyon akıntısı wind-induced current n.
rüzgar etkili sirkülasyon akıntısı wind-induced circulation n.