hastalık - Turkish English Dictionary
History

hastalık



Meanings of "hastalık" in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

Turkish English
Common Usage
hastalık disease n.
hastalık illness n.
hastalık sickness n.
General
hastalık trouble n.
hastalık complaint n.
hastalık ill n.
hastalık infirmity n.
hastalık morbidity n.
hastalık passion n.
hastalık ill health n.
hastalık disorder n.
hastalık disease n.
hastalık malady n.
hastalık addiction n.
hastalık invalidity n.
hastalık ailment n.
hastalık bout n.
hastalık affliction n.
hastalık distemper n.
hastalık illness n.
hastalık sickness n.
hastalık affection n.
hastalık infection n.
hastalık bad blood n.
hastalık afflictedness n.
hastalık cause [obsolete] n.
hastalık egritude [obsolete] n.
hastalık unhealth n.
hastalık grief [obsolete] n.
hastalık diseasedness n.
hastalık infirmness n.
hastalık distressedness n.
hastalık poorliness n.
hastalık sick n.
hastalık sorance [obsolete] n.
hastalık sore n.
hastalık sorrance n.
Colloquial
hastalık pip n.
Medical
hastalık sickness n.
hastalık illness n.
hastalık disease n.
hastalık feblesse [obsolete] n.
Pathology
hastalık morbus n.
Food Engineering
hastalık morbidity n.
Slang
hastalık scrud n.

Meanings of "hastalık" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
hastalık taşıyıcı vector n.
bulaşıcı hastalık contagious disease n.
salgın hastalık epidemic n.
sarılık (hastalık) jaundice n.
geçirmek (hastalık) undergo v.
(hastalık) bulaştırmak infect v.
General
mahalli ve daimi hastalık endemic n.
mavi hastalık cyanosis n.
fazla miktarda glikojen depolanması şeklinde ortaya çıkan metabolik bir hastalık glycogenesis n.
zührevi hastalık venereal disease n.
salgın hastalık epidemic n.
hastalık belirtilerini ele alan bilim dalı symptomatology n.
neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok yayılmış olan salgın hastalık pandemic n.
ağır hastalık serious disease n.
cinsel hastalık sexual illness n.
hastalık numarası malingering n.
hastalık devresi siege n.
belirli bir topluluğa özgü hastalık endemic n.
hastalık sandığı sickness fund n.
cinsel hastalık kapma dose of clap n.
sosyal hastalık social disease n.
sürekli titremeye yol açan hastalık palsy n.
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi repatriation n.
hastalık yardımı sick allowance n.
ağır hastalık fatal disease n.
hastalık maaşı sick pay n.
hastalık ve yaralanmada ilkyardım first aid in illness and injury n.
hastalık yardımı sickness compensation n.
depreşme (hastalık) recurrence n.
hastalık raporu medical report n.
hastalık yardımı sick benefit n.
hastalık yardımı sickness benefit n.
hastalık sigortası sick insurance n.
hastalık sigortası health insurance n.
hayvanlarda salgın hastalık murrain n.
hastalık masrafları illness costs n.
hastalık raporu sickness certificate n.
hastalık süresi period of a disease n.
bir yer veya halka özgü hastalık endemic n.
bulaşıcı hastalık communicable disease n.
yöresel hastalık endemic n.
hastalık hastası valetudinary n.
ateşli ve salgın bir hastalık dang n.
bulaşıcı hastalık infectious disease n.
hastalık tazminatı sickness compensation n.
bulaşıcı hastalık contagion n.
öldürücü hastalık killer n.
genç kadınlarda kansızlıktan ileri gelen bir hastalık greensickness n.
hastalık ücreti sickness pay n.
hastalık tazminatı sickness indemnity n.
hastalık sigortası sickness cover n.
hastalık yüzünden on account of illness n.
sivrisineklerin bulaştırdığı viral bir hastalık dengue n.
hastalık eğilimi taint of morbidness n.
hastalık nöbeti fit n.
salgın ve öldürücü hastalık pestilence n.
hastalık fonu sick fund n.
öldürücü salgın hastalık pestilence n.
hastalık fonu sickness fund n.
lenf boğumlarındaki hastalık lymphogranulomata n.
hastalık oranı sickness rate n.
psikosomatik hastalık psychosomatic illness n.
hastalık hastası valetudinarian n.
hastalık ücreti sick pay n.
bulaştırma/bulaşma (hastalık) transmission n.
hastalık bulaştırma communication of disease n.
cinsel hastalık kapma dose n.
hastalık yardımı sickness allowance n.
hastalık giderleri cost of illness n.
geçici akli hastalık aberration n.
hastalık yardımı sickness relief n.
hastalık nöbeti seizures n.
güneşe fazla maruz kalmaktan kaynaklanan hastalık ve halsizlik hissi touch of the sun n.
ateşli hastalık inflammatory disease n.
yaşlılık ya da hastalık sebeplerinden dolayı yarı zamanlı çalışma semiretirement n.
grevde toplu olarak işçilerin protesto için hastalık izni alması sickout n.
hastalık izni sick leave n.
hastalık şeklinde cinsel ilişki arzusu duyan kadın nympho n.
hastalık başlangıç yaşı age of onset n.
hastalık hastası hyppish n.
hastalık iyileştirme disease healing n.
hastalık nöbeti access n.
besin kaynaklı hastalık foodborne illness n.
besin kaynaklı hastalık foodborne disease n.
hastalık yayan infector n.
hastalık bulaştıran infector n.
hastalık kontrolü disease control n.
(hastalık) kapma contraction n.
(hastalık) bulaşma contagion n.
hastalık ihbarı disease warning n.
hastalık ihbarı reporting of disease n.
hapşırıkla hastalık bulaştırma droplet infection n.
öksürükle hastalık bulaştırma droplet infection n.
belirli bir yere özgü hastalık endemic n.
belirli topluluğa özgü hastalık endemic n.
kan yoluyla geçen hastalık blood-borne disease n.
kan yoluyla bulaşan hastalık blood-borne disease n.
yüksek ısıya fazla maruz kalmaktan kaynaklanan ateşli hastalık heat-stroke n.
psiko-somatik hastalık psychosomatic disorder n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-communicable disease n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-contagious disease n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-infectious disease n.
salgın hastalık plague n.
hastalık belirtileri syndrome n.
hastalık oranı morbidity n.
hastalık hastası hypochondriacal n.
hastalık hastası hypochondriac n.
tropikal bir hastalık a tropical disease n.
ek/yan/ilave (hastalık) comorbid n.
tedavisi olmayan hastalık incurable disease n.
hastalık taşıyıcı a disease carrier n.
(çok) hızlı şekilde ilerleyen hastalık rampant disease n.
gizemli bir hastalık a mysterious illness n.
güçten düşüren hastalık decline n.
hafif hastalık ailment n.
ölümcül hastalık fatal disease n.
hastalık ve ölüm oranı morbidity and mortality n.
hastalık izni medical leave n.
(hastalık) nöbet seizure n.
öfke veya hastalık nedeniyle ani patlama veya kriz access n.
aniden iyileşme (hastalık, başarısızlık vb.) rally n.
birçok meyveli çalının saplarını etkileyen bir hastalık cane blight n.
hastalık veya kullanmama sebebiyle vücut bölümlerinin güçten düşmesi natural wastage n.
belli belirsiz hastalık tout [scottish] n.
hafif hastalık unease n.
(hastalık) riske açık olmama unsusceptibility n.
hastalık hastası kimse valetudinarian n.
hastalık hastası olma valetudinarianism n.
hastalık hastası kimse valetudinary n.
ölümcül hastalık sebebiyle hayat sigortası poliçesini satan ya da satmaya hazırlanan kimse viator n.
hastalık çığırtkanlığı disease mongering n.
hastalık tüccarlığı disease mongering n.
daha yüksek dereceli hastalık worse n.
gıda kökenli hastalık foodborne illness n.
hastalık nöbeti brash [scotland] n.
kısa süreli şiddetli hastalık brash [scotland] n.
hayali hastalık humdudgeon [scotland] n.
hastalık hastalığı hypochondriacism n.
hastalık sebebi mischief n.
atların gözlerinde görülen bir hastalık moon-eye n.
iltihaplı hastalık burning [obsolete] n.
zührevi hastalık burning [obsolete] n.
inatçı hastalık obstinacy n.
hastalık nöbeti go n.
gizemli hastalık oncome [dialect] n.
quebec ulusal bayramı'nda hastalık ve uğursuzluğu defetmek için gece yakılan ateş needfire n.
hastalık hali distemperance [obsolete] n.
hastalık hali distemperature n.
hastalık hali distemperment [obsolete] n.
hastalık derecesinde duygusallık goo n.
hastalık nöbeti conceit [obsolete] n.
hastalık nöbeti drow n.
hastalık krizi drow n.
hastalık atağı drow n.
(hastalık) elden ayaktan düşürücü olma consumptiveness n.
şiddet, hastalık gibi durumların patlak vermesi flareup n.
hastalık için çare physics n.
geniş bir alanı etkileyen bir hastalık türü scourge n.
ani hastalık surprise [obsolete] n.
ani hastalık surprize n.
(hastalık) sebep bilgisi aetiology n.
(hastalık) sebep bilgisi etiology n.
hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek called in sick v.
hastalık geçirmek transmit a disease v.
ciddi bir hal almak (hastalık) become severe (illness) v.
davet etmek (tehlike/hastalık vb'ni) court v.
ciddi bir hal almak (hastalık) become serious (illness) v.
hastalık geçirmek have an illness v.
(hastalık vb yüzünden) çok çekmek be wracked by v.
bağlamak (birini eve/yatağa) (bir hastalık) confine to v.
hafifletmek (hastalık/zorluk vb'ni) palliate v.
geçmek (bir hastalık) get over v.
yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with v.
(hastalık) tamamen gelişmek become full blown v.
geçirmek (hastalık/sıkıntı vb'ni) go through v.
iyileşmek (hastalık vb) come around v.
evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with v.
kapmak (hastalık) contract v.
bulaşmak (hastalık vb) infect v.
depreşmek (hastalık) recur v.
sirayet etmek (hastalık) spread v.
çopurlaştırmak (hastalık birinin yüzünü) pit v.
geçmek (hastalık) clear up v.
çok kişiye bulaşmak (hastalık) go around v.
hastalık bulaştırmak taint v.
zarar vermek (hastalık) affect v.
hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek call in sick v.
hastalık nedeniyle işe gelmemiş olmak be off sick v.
(hastalık vb yüzünden) çok çekmek be wracked with v.
kapmak (hastalık) catch v.
(hastalık) yakalanmak catch v.
(hastalık vb'den ötürü) yataktan kalkamamak be confined to v.
hastalık taşımak carry the disease v.
hastalık yaymak spread the disease v.
hastalık bulaştırmak transmit the disease v.
hastalık bulaştırmak pass on the disease v.
hastalık tanımlamak diagnose v.
hastalık kapmak become sick v.
(hastalık) kapmak contract v.
(hastalık) geçirmek give v.
(hastalık) bulaştırmak infect v.
(hastalık) yatağa düşürmek lay up v.
normal seyrini izlemek (hastalık) run its course v.
hastalık kapmak pick up an illness v.
hastalık yaşamak suffer from a disease v.
hastalık yaşamak have a disease v.
hastalık yaşamak suffer from an illness v.
hastalık yaşamak have an illness v.
hastalık çekmek suffer from an illness v.
hastalık çekmek suffer from a disease v.
bir kaza ya da hastalık nedeniyle ölmek die of something v.
işten hastalık izni almak call in sick v.
hastalık kapmak get a disease v.
hastalık belirtileri göstermek show disease symptoms v.
(hastalık vs.) nüksetmek act up v.
bir hastalık kapmak pick up a disease v.
hastalık taşımak carry a disease v.
(travma/hastalık) yaşamak get v.
bir durumu hastalık olarak görmek pathologize v.
bir durumu hastalık olarak görmek pathologise v.
(hastalık) etkilemek attaint v.
(hastalık) cilt döküntüleriyle kendini göstermek break out v.
hastalık hastası hale getirmek hip v.
hastalık yaymak impest [obsolete] v.
hastalık bulaştırmak impest [obsolete] v.
(hastalık) yataklara düşürmek bed v.
hastalık bulaştırmak smittle [dialect] [uk] v.
bulaşıcı hastalık getiren pestilent adj.
yakalanmış (hastalık) affected adj.
salgın (hastalık) epidemic adj.
hastalık getiren morbific adj.
aileden gelen (hastalık vb) run in the family adj.
ölümcül (hastalık) terminal adj.
ilerleyici (hastalık) progressive adj.
hastalık yapan sickly adj.
evde hapis olan (hastalık vb nedeniyle) housebound adj.
sirayet edici (hastalık) transmissible adj.
sinsi (hastalık vb) insidious adj.
habis (ur/hastalık) malign adj.
hastalık bulaştıran contagious adj.
hastalık derecesinde sickly adj.
nükseden (hastalık) recurrent adj.
hastalık sigortalı sick insured adj.
hafifletici (hastalık) palliative adj.
hastalık arazına ait semeiotic adj.
daha hastalık yapan sicklier adj.
hastalık bulaşmış sickened adj.
daha hastalık derecesinde sicklier adj.
bulaşıcı (hastalık) communicable adj.
(hastalık) doğuştan congenital adj.
hastalık bulaştıran (insan) contagious adj.
(hastalık) temasla geçen contagious adj.
bir süreliğine devam eden hastalık self-limited adj.
(hastalık) çeken stricken adj.
(hastalık) çeken afflicted adj.
hastalık taşıyan disease carrying adj.
(hastalık vb) riskine açık susceptible adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi görmemiş drug-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi almamış drug-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi almamış treatment-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi görmemiş treatment-naive adj.
seyri kısaltılmış (hastalık) abortive adj.
seyri kısaltılmış (hastalık) aborsive adj.
uzun süreli tedavi veya iş göremezlik raporu ile sonuçlanan hastalık veya yaralanma ile ilgili catastrophic adj.
maddi olarak yıkıma uğratan (hastalık) catastrophic adj.
(hastalık yüzünden) elden ayaktan düşmüş laid low adj.
zührevi hastalık bulaşmış venereal adj.
(hastalık) riske açık olmayan unsusceptible adj.
hastalık hastası olan valetudinarian adj.
hastalık hastası valetudinous adj.
hastalık hastası vaporish adj.
hastalık hastası vapourish adj.
(bulaşıcı hastalık) çok yaygın brief [dialect] adj.
hastalık nedeniyle (bir yere) bağlı olan homebound adj.
gerekli otoritelere bildirilmesi zorunlu (hastalık) reportable adj.
(hastalık) hızla ilerleyen galloping adj.
ölümcül (hastalık) desinential adj.
ölüm hakkında hastalık derecesinde meraklı ghoulish adj.
yaşlılık ya da hastalık sebeplerinden dolayı yarı zamanlı çalışan semiretired adj.
bulaşıcı hastalık kapmış contagioned adj.
hastalık yapıcı contagious [obsolete] adj.
(sorun, hastalık) kolay çare bulunamayan intractable adj.
hastalık hastası invaletudinary [obsolete] adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki döneme ait postexposure adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki dönem ile ilgili postexposure adj.
(hastalık, deneyim) maruz kaldıktan sonraki dönemde gelişen postexposure adj.
(zührevi hastalık tedavisi için) terleme küvetine yatırılmış powdered [obsolete] adj.
(hastalık) bulaşmış contracting adj.
(özellikle hastalık adlarında) gerçek türe yakından benzeyen anlamına gelen ön ek par- pref.
belirli bir şeyden kaynaklanan hastalık anlamı veren son ek -itis suf.
belirtilen mantardan kaynaklı hastalık anlamı veren son ek -osis suf.
yasal hastalık ödeneği ssp (statutory sick pay) abrev.
Phrasals
(hastalık) bünyeye yapışıp kalmak hang on v.
birinden bir hastalık kapmak catch something from someone v.
birinden bir hastalık bulaşmak catch something from someone v.
birinden bir hastalık geçmek catch something from someone v.
hastalık nedeniyle işten bir süreliğine izin almak book off v.
birinden/bir şeyden bir hastalık kapmak get something from someone or something v.
(birine) hastalık bulaştırmak afflict (one) with (something) v.
(birine bir şey/ hastalık) geçirmek afflict (one) with (something) v.
(birine) hastalık bulaştırmak afflict (one) with (something) v.
(birine bir şey/ hastalık) geçirmek afflict (one) with (something) v.
(bir şey, hastalık) bulaştırmak infect with v.
(birine/bir şeye bir hastalık) boyunca bakmak nurse (someone or something) through (something) v.
(bir hastalık, sorun) için (bir ilaç) yazmak prescribe (something) for (something) v.
(bir hastalık, sorun) için reçeteyle (bir ilaç) vermek prescribe (something) for (something) v.
(birine bir hastalık) bulaştırmak transmit (something) to (someone) v.
(hastalık, rahatsızlık) etkilemeye başlamak come on v.
Phrases
hastalık vukuunda in the event of sickness expr.
Colloquial
farelerin taşıdığı bir hastalık a disease carried by rats n.
bilinmeyen ya da teşhis konamayan hastalık creeping crud n.
bilinmeyen ya da teşhis konamayan hastalık creeping-crud n.
(genellikle ciltte kızarıklık olarak kendini gösteren) bilinmeyen ya da teşhis konamayan hastalık creeping crud n.
bilinmeyen ya da teşhis konamayan hastalık creeping-crud n.
hafif (bir şey/hastalık, kırgınlık) a touch of (something) n.
ciddi olmayan (bir şey/hastalık, kırgınlık) a touch of (something) n.
hafif bir hastalık, kırgınlık, rahatsızlık touch of something n.
ciddi olmayan bir hastalık, kırgınlık, rahatsızlık touch of something n.
(bir hastalık) krizi an attack of (some illness) n.
(bir hastalık) atağı an attack of (some illness) n.
(bir hastalık) nöbeti, krizi, atağı an attack of (some illness) n.
mikrobiyal hastalık bug n.
romatizmal bir hastalık veya bozukluktan kaynaklanan ağrılara verilen ad rheumatic n.
romatizmal bir hastalık veya bozukluktan kaynaklanan ağrılara verilen ad rheumatics n.
zührevi hastalık good-year n.
hastalık izninde olanlar listesi sick list n.
(bir hastalık nedeniyle) ölmek üzere olmak be dying of (something) v.
hastalık yardımı alan on the panel [uk] expr.
Idioms
(bir hastalık) vakası (türkçede genelde "vakası" kullanılmayıp sadece hastalığın adı söylenir) a case of (something) n.
(bir hastalık) vakası (türkçede genelde "vakası" kullanılmayıp sadece hastalığın adı söylenir) case of something n.
ciddi olmayan ama kolay bulaşan hastalık the dreaded lurgy (brit) n.
hafif bir hastalık touch of something n.
önemsiz/ciddi olmayan bir hastalık touch of something n.
bir hastalık nedeniyle yataklara düşmek be down with (something) v.
bir hastalık nedeniyle yataklara/yatağa düşmek be down with v.
(hastalık yüzünden) evde yatmak down with v.
birine bir şey (hastalık vs.) bulaştırmak infect someone with something v.
biriden bir hastalık kapmak catch a disease from someone v.
biriden bir hastalık kapmak get a disease from someone v.
hastalık kapmak take sick v.
hastalık kapmak take ill v.
normal seyrini izlemek (hastalık) take its course v.
sakatlık/hastalık gibi durumları istismar etmek play it for all it's worth v.
(hastalık) bir yeri telef etmek cut a swath through something v.
(hastalık) bir yeri telef etmek cut a swathe through something v.
(hastalık) bir yeri kırıp geçirmek cut a swathe through something v.
(hastalık) bir yeri kırıp geçirmek cut a swath through something v.
(bir hastalık yüzünden) yatağa düşmek be laid low with v.
(hastalık/sakatlık nedeniyle) yatağa bağlanmak lay up v.
hastalık izninde olmak be on the sick list v.
(bir hastalık) atağı/krizi geçirmesine neden olmak produce an attack (of some illness) v.
(bir hastalık) atağı/krizi yaratmak produce an attack (of some illness) v.
(bir hastalık) atağına/krizine yol açmak produce an attack (of some illness) v.
çalışmamak (hastalık, yaralanma dolayısıyla) be out of action v.
hastalık kapmak catch death v.
hastalık kapmak catch (one's) death v.
(bir hastalık) atağı/nöbeti geçirmek suffer an attack of (some illness) v.
(hastalık yüzünden) evde yatan down with (an illness) adj.
(hastalık yüzünden) evde yatan down with a disease adj.
hastalık bulgusuna rastlanmadı ned (no evidence of disease) expr.
hastalık izninde on the sick list expr.
Speaking
(bir hastalık anlamında) hastasıyım I'm a patient with/of expr.
Trade/Economic
özellikle grevlerin yasak olduğu zamanlarda polislerin operasyonları kesintiye uğratmak için yakalandıklarını söyledikleri hayali/uydurma hastalık blue flu n.
çalışanın çalıştığı yere verilmek üzere sağlığının iyi olmadığını kanıtlamak için doldurduğu hastalık beyan formu self-certification n.
hastalık oranı morbidity n.
hastalık sebebiyle işe gidememe sickness absence n.
hayvanlardan insanlara geçen hastalık zoonose n.
hayvanlardan insanlara geçen hastalık zoonosis n.
hastalık tablosu sickness table n.
hastalık sigortası sickness insurance n.
hastalık haddi morbidity n.
hastalık masrafları sigortası hospital benefit insurance n.
hastalık izni sick leave n.
hastalık izni sick day n.
hastalık tazminatı sickness allowance n.
hastalık ödeneği sick pay n.
hastalık yardımı fonu sickness benefit fund n.
hastalık sigortası illness insurance n.
hastalık rizikosu sickness risk n.
hastalık sigortası disease insurance n.
mesleki hastalık industrial disease n.
mesleki hastalık occupational disease n.
ücretli hastalık izni paid sick leave n.
yasal hastalık ödeneği statutory sick pay n.
Law
hastalık sigortası illness insurance n.
ölümcül hastalık halinde yaşamı uzatmak için alınacak tıbbi önlemleri reddetme hakkı right to die n.
Politics
ferdi kaza ve hastalık sigortası personal accident and sickness insurance n.
Insurance
hastalık sigortası sickness insurance n.
hastalık sigortası disease insurance n.
kaza ve hastalık sigortası accident and sickness insurance n.
sigorta poliçesinin imza edilmesinden önce hastalık gibi bir koşulun var olması pre-existing condition n.
Technical
organik hastalık organic disease n.
sudan geçen salgın hastalık water-borne epidemics n.
sudan geçen hastalık water-borne disease n.
bulaşıcı (hastalık) communicable adj.
Aeronautic
basınç farkından meydana gelen hastalık barotrauma n.
irtifada basınç düşmesinden hasıl olan hastalık altitude decompression sickness n.
yüksek irtifada hava basıncı yetersizliği nedeniyle baş gösteren hastalık altitude sickness n.
Marine
aşırı ısı kaybından doğan bir hastalık hypothermia n.
güvertede hastalık olduğunu bildirmek için kullanılan sarı bayrak yellow jack n.
Medical
göz kapaklarının kenarlarında oluşan döküntülü bir hastalık tarsal tetter n.
hastalık tanısının kesinlik kazanmaması acrisia n.
gastroenterit ve hafif sarılık ile karakterize insanlarda ve köpeklerde görünen akut ateşli bir hastalık canicola fever n.
beyindeki sinir hücrelerinin ve omuriliğin tahrip olmasına neden olan genetik bir hastalık tay-sachs disease n.
beyindeki sinir hücrelerinin ve omuriliğin tahrip olmasına neden olan genetik bir hastalık tay-sachs n.
dilin çatlayıp yarıldığı bir tür hastalık agrom n.
yaralanma veya hastalık nedeniyle tahrip olmuş göz kapağı birleşim noktasının operasyonla düzeltilmesi canthoplasty n.
uzun süreli tedavi veya hastanede yatış gerektiren yüksek maliyetli hastalık catastrophic illness n.
hiv hastalarında hastalık gelişimini takip amacıyla yapılan cd4 kan sayımı cd4 count n.
hastanın zararlı olduğuna şartlanmasından ötürü hastalık semptomları yaratan zararsız ilaç/madde nocebo n.
verilen ilaç ya da maddenin zararlı olduğunu düşünen hastanın bu şartlanmadan ötürü hastalık semptomları göstermesi nocebo effect n.
yeniden (hastalık) bulaştırma reinfection n.
yeniden (hastalık) bulaşma reinfection n.
kaza veya hastalık nedeniyle vücut kısmında kopma perforation n.
hastalık teşhisi için enjekte edilen izotop tracer n.
avrupa hastalık önleme ve kontrol merkezi european centre for disease prevention and control n.
acısız seyreden hastalık indolent disease n.
adını o hastalığı ilk keşfeden kişi tarafından alan hastalık eponymous disease n.
ağır seyirli hastalık severe disease n.
ağrıyla giden kronik yangısal bir hastalık a chronic inflammatory disease characterized by painful n.
aktif olmayan hastalık delitescent n.
akut ateşli hastalık acute pyretic disease n.
akut başlangıçlı bir hastalık a disease with acute onset n.
akut başlangıçlı bir hastalık a disease of acute onset n.
akut hastalık acute disease n.
akut nörolojik hastalık acute neurologic disease n.
akut venöz tromboembolik hastalık acute venous thromboembolic disease n.
altta yatan hastalık underlying disease n.
altta yatan hastalık triggering disease n.
ani hastalık sudden illness n.
aniden ortaya çıkan hastalık fulminant n.
apse oluşturan hastalık abscess forming disease n.
araya giren hastalık intercurrent illness n.
aşıyla önlenebilir hastalık vaccine-preventable disease n.
aterosklerotik hastalık atherosclerotic disease n.
beşinci hastalık slapcheek n.
balantidiyazis (dizanteri gibi bir hastalık) balantidiasis n.
beşinci hastalık slapped cheek syndrome n.
beşinci hastalık fifth disease n.
beşinci hastalık parvovirus B19 n.
beşinci hastalık slapped cheek n.
beşinci hastalık slapped face n.
beşinci hastalık slap face n.
bağırsak parazitlerinin neden olduğu hastalık bilharziasis n.
beşinci hastalık erythema infectiosum n.
bulaşık hastalık korkusu fear of contagious disease n.
beyaz cevherin demiyelinizasyonu ile karakterize hastalık demyelinating disease of white matter n.
bilinmeyen etiyolojili hastalık disease of unknown etiology n.
bulanın/keşfedenin adını taşıyan hastalık eponymous disease n.
bulaşıcı olmayan hastalık noncommunicable disease n.
bildirilmesi zorunlu hastalık notifiable disease n.
bulaşıcı ve öldürücü hastalık pestilence n.
bulaşıcı hastalık communicable disease n.
bulaşıcı hastalık infectious disease n.
birden gelen ve ciddi seyreden hastalık fulminant n.
bir tür antikor klonunun çoğaldığı durum/hastalık monoclonal gammopathy n.
bir hastalık sonrasında ortaya çıkan patolojik değişimler sequela n.
bulaşıcı hastalık epidemy n.
bulaşıcı hastalık kontrolü communicable disease control n.
bulaşıcı hastalık zymosis n.
bulaşıcı olmayan hastalık non-communicable disease n.
bulaşıcı hastalık contagious disease n.
bulaşıcı hastalık zymotic disease n.
cinsel yolla bulaşan hastalık cupid's disease n.
cinsel yolla bulaşan hastalık cupid's itch n.
ciltte bulunan hastalık acanthoma n.
ciddi hastalık serious illness n.
cinsel yolla geçen hastalık cupid's disease n.
cerrahi girişim gerektiren hastalık surgical disease n.
cinsel yolla bulaşan hastalık sexually transmitted disease n.
çok genli hastalık polygenic disease n.
cinsel yolla bulaşan hastalık venereal disease n.
cinsel yolla geçen hastalık cupid's itch n.
cinsel yolla geçen hastalık venereal disease n.
çok çeşitli ve değişken semptomlar gösteren kronik nörolojik hastalık chronic neurologic disease with diverse variable symptoms n.
cinsel yolla geçen hastalık social disease n.
cinsel yolla geçen hastalık venus's curse n.
cinsel yolla geçen hastalık sexually transmitted disease n.
cinsel ilişki ile bulaşan hastalık sexually transmitted disease n.
cinsel yolla bulaşan hastalık venus's curse n.
cinsel yolla bulaşan bir hastalık taşımayan kişi sexually transmitted disease free n.
cinsel yolla bulaşan hastalık social disease n.
demyelinizan hastalık demyelinating disease n.
dışkı yoluyla bulaşan hastalık excrement-borne disease n.
deriyi kurutup kabuklaştıran bir hastalık xeroderma n.
dejeneratif hastalık degenerative disease n.
düşük everli hastalık low-stage disease n.
dominant geçişli hastalık dominantly inherited disease n.
doğumsal hastalık congenital disorder n.
dördüncü hastalık fourth disease n.
doğumsal hastalık congenital disease n.
ek atopik hastalık mevcudiyeti presence of additional atopic disease n.
endemik hastalık endemic disease n.
eşlik eden hastalık coexistent disease n.
eşlik eden hastalık comorbid disease n.
eşlik eden hastalık accompanying disease n.
epidemik hastalık epidemy n.
eşzamanlı hastalık comorbidity n.
edinsel kistik hastalık acquired cystic disease n.
eşlik eden hastalık coexisting disease n.