have in - Turkish English Dictionary
History

have in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "have in" in Turkish English Dictionary : 4 result(s)

English Turkish
Phrasals
have in v. (birinden) hizmet talep etmek
have in v. evine davet etmek
have in v. (bir iş için) birini eve getirtmek
have in v. hazır bulundurmak

Meanings of "have in" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
have in mind v. hatırında tutmak
have in view v. planlamak
have something in prospect v. ummak
have one's hand in v. karışmak
have faith in god v. iman etmek
have its source in v. kaynaklanmak
have a finger in every pie v. her işte parmağı olmak
have a part in v. rol almak
have in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
have bats in the belfry v. aklından zoru olmak
have something in common with someone v. biriyle ortak bir özellik taşımak
have a special place in one's heart v. birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
have friends in the right places v. torpili olmak
have always in stock v. eksik etmemek
have one's heart in one's mouth v. canı ağzına gelmek
have a tickle in one's throat v. gıcık duymak
have a lump in one's throat v. boğazı düğümlenmek
have a dispute to be settled in court v. mahkemelik olmak
have confidence in v. güvenmek
have a share in v. payı olmak
have a bee in one's bonnet about something v. aklını takmak
have it in for v. birine kin beslemek
have an in v. bir yerde torpili olmak
have in one's sights v. hedeflemek
have blind confidence in v. körü körüne inanmak
have one's head in the clouds v. aklı bir karış havada olmak
have it in one v. yeteneği olmak
have a bee in one's bonnet v. aklını takmak
have one's hand in v. bulaşmak
have in mind v. akılda tutmak
have in mind v. niyet etmek
have a bee in one's bonnet v. kafasını takmak
have a tickle in one's throat v. birinin boğazı gıcıklanmak
have confidence in v. güveni olmak
have it in for somebody v. takmak
have in stock v. bulundurmak
have difficulty in v. zorluk çekmek
not have credit in one's phone v. telefonunda kontör olmamak
have a foot in both camps v. ikili oynamak
have one's heart in one's mouth v. yüreği ağzına gelmek
have difficulty in standing v. ayakta durmakta zorlanmak
have the last word in v. nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
have an ace in the hole v. elinde kozu olmak
have a bee in one's bonnet v. kafaya takmak
have a bee in one's bonnet about something v. kafasını takmak
have in mind v. aklında olmak
have somebody in one's pocket v. parmağında oynatmak
have something in prospect v. beklemek
have a hand in v. bir işte parmağı olmak
have a bun in the oven v. karnı burnunda olmak
have difficulty in standing v. ayakta zor durmak
have a snag in plans v. altından çapanoğlu çıkmak
have a finger in v. parmağı olmak
have a finger in a matter v. eli olmak
have a bee in one's bonnet about something v. kafaya takmak
have a special place in one's life v. hayatında özel bir yere sahip olmak
have confidence in v. birine itimadı olmak
have no strength in one's muscles v. elinde ayağında dermak olmamak
have a broad repercussion in press v. basında geniş yankı bulmak
have a say in a field v. alanında söz sahibi olmak
have a crick in one's neck v. boynu tutulmak
not to have a care in the world v. hiç derdi olmamak
have difficulty in v. bir şeyi yapmada zorluk yaşamak
have difficulty in doing something v. bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
have more in common with someone v. biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
have difficulty (in) v. güçlük çekmek
(for someone) have a part in v. yer almak
have a role in v. rol oynamak
have in mind v. niyeti olmak
have in view v. niyeti olmak
have faith in v. inanç duymak
have one's name written in gold letters v. adını altın harflerle yazdırmak
have one's name written in letters of gold v. adını altın harflerle yazdırmak
have a hand in v. parmağı olmak
have one's hand in v. parmağı olmak
have a bitter end end in a calamity v. acı sonla bitmek
have a bitter end end in a calamity v. acı son ile bitmek
have one's hair cut in layers v. saçını kat kat kestirmek
have one's hair cut in layers v. saçını katlı kestirmek
have bats in the belfry v. kafayı çizmek
have bats in the belfry v. kafayı yemek
have bats in the belfry v. balatayı sıyırmak
have a voice in v. -de söz sahibi olmak
have a voice in v. -de sözü geçmek
have a run-in with someone v. biriyle atışmak
have some say in v. -de söz sahibi olmak
have the title to the land (property) registered in one’s name v. tapuyu üzerine geçirmek
have the title to the land (property) registered in one’s name v. tapuyu üzerine almak
have an interest in v. (bir şeyle) ilgilenmek
have cash in hand v. parası olmak
have a share in a business v. hissedar olmak
have in view v. tasavvur etmek
have several characteristics in common v. birçok benzer özellik taşımak
have several characteristics in common v. benzer özellikleri taşımak
have several characteristics in common v. birçok ortak özellik taşımak
have several characteristics in common v. benzer özellikler taşımak
have faith in v. inanmak
have faith in v. güvenmek
have faith in v. inancı olmak
have faith in v. güveni olmak
have no hesitation in v. tereddütü olmamak
have an interest in v. ilgilenmek
have an interest in v. alakadar olmak
have in tow v. yedekte bulundurmak
have a part in v. pay sahibi olmak
have in tow v. yedeğe almak
have nothing in common v. hiçbir ortak yanı bulunmamak
have absolute confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have full confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have total confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have complete confidence in something v. birşeye güveni tam olmak
have great difficulty in v. çok zorlanmak
have something taken in v. elbise daraltmak
have something taken in v. elbiseyi daraltmak
have difficulty in v. (bir şeyi yapmada) zorlanmak
have little in common v. çok az ortak yönleri olmak
have a degree in medicine v. tıp diploması olmak
have a strong interest in something v. bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
have a cramp in one's leg v. ayağına kramp girmek
have an experienced lawyer in one's corner v. deneyimli bir avukatın desteğini almak
have all sizes and colors in stock v. stokunda tüm ebatlarından/boylarından ve renklerinden bulunmak
have difficulty in understanding v. anlamakta zorluk çekmek
have little value in itself v. fazla bir değeri olmamak
have little faith in drugs v. ilaçlara pek güvenmemek
have no such word in one's vocabulary v. lügatında öyle bir kelime olmamak
not have such a word in one's vocabulary v. lügatında öyle bir kelime olmamak
have a splinter in one's finger v. parmağına kıymık batmak
have a hole in one's budget of v. bütçesinde ...'lık açık olmak
have difficulty in deciding v. karar vermekte zorlanmak
have difficulty in deciding v. zor karar vermek
have an interest in v. (bir şeye) ilgisi olmak
have sex in public v. insan içinde seks yapmak
have confidence in v. güven duymak
have trouble in reverse v. geri geri gitmede sorun yaşamak
have their origins in v. kökenleri...'e dayanmak
have their origins in v. kökleri ...e'ye dayanmak
have in common v. ortak bir yana sahip olmak
have support in v. (bir şey yaparken) destek almak
have a quiet night in v. sessiz bir gece geçirmek
have much in common v. çok ortak yanı bulunmak
have in contemplation v. dikkate almak
have in hand v. hakimiyeti altına almak
have in contemplation v. göz önünde bulundurmak
have in hand v. kontrolü altında tutmak
have in hand v. meşgul olmak
have in contemplation v. niyetinde olmak
have in hand v. iştigal etmek
have a lot in common v. birçok ortak özelliği olmak
have many things in common v. birçok ortak özelliği olmak
have difficulty in v. güçlük çekmek
Phrases
I should have stayed in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stayed in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stayed in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stayed in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stayed in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stayed in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
I should have stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
I should have stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
I should have stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
I should have stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
I should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
I should have stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
should have stood in bed expr. bugün evden hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
should have stood in bed expr. yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
should have stood in bed expr. zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
should have stood in bed expr. zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
should have stood in bed expr. yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
should have stood in bed expr. keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
we have one suspect in custody expr. gözaltında bir şüpheli var
in case you have noticed expr. fark ettiysen
in case you have noticed expr. fark ettiyseniz
i have a feeling in my guts that expr. içimden bir ses diyor ki
in witness whereof i have hereunto set my hand affixed my seal this expr. imzam ve mührüm buna tanıktır
Proverb
(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it kendi düşen ağlamaz
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes yaşamadan yargılama
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes birini anlayıp dinlemeden yargılama
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes kendini birinin yerine koymadan yargılama
you have made your bed and must lie in it kendi düşen ağlamaz
Colloquial
have bats in the belfry v. aklından zoru olmak
have one thing in common v. bir ortak noktası olmak
have bats in the belfry v. çıldırmak
have bats in the belfry v. deli olmak
have bats in the belfry v. fıttırmak
have bats in the belfry v. kafayı yemek
have bats in the belfry v. kafayı üşütmek
have certain problems in the class v. sınıf içinde bazı sorunlar yaşamak
have bats in the belfry v. tırlatmak
have someone in v. birini evine kabul etmek
have someone in v. birini evine davet etmek
have someone in v. birini evine çağırmak
have got it in (one) v. (birinin) içinde olmak
have got it in (one) v. belli bir yeteneğe sahip olmak
have got it in (one) v. bir yeteneği içinde barındırmak
have it (all) over someone or something (in something) v. (bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something) v. (bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak
have it (all) over someone or something (in something) v. (bir şeyde) birini/bir şeyi solda sıfır bırakmak
have it (all) over someone or something (in something) v. (bir şeyde) birini/bir şeyi ezmek
have one's heart in it v. hevesli olmak
have one's heart in it v. istekle yapmak
have one's heart in it v. dört elle sarılmak
have one's heart in it v. içten istemek
have one's heart in it v. gönülden yapmak
have got it in for (someone) v. (birine) takmak
have got it in for (someone) v. (birine) kafayı takmak
have got it in for (someone) v. (birine) garezi olmak
have got it in for (someone) v. (birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (someone) v. (birine) karşı kin beslemek
have got it in for (someone) v. (biriyle) uğraşmak
have it in you v. 'de böyle bir kapasitesi olmak
have an in with (someone) v. (birinden) torpilli olmak
have an in with (someone) v. (birinden) torpili olmak
have an in with (someone) v. yüksek bir mevkideki (birini) tanımak
have an in with (someone) v. güçlü bir konumdaki (biriyle) iletişimi/bağlantısı olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma yeteneği olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma becerisi içinde olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) yeteneği olmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) becerisi içinde olmak
have it in you (to do something) v. (bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
have it in one to do something v. birinin bir şey yapma yeteneği olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma becerisi birinin içinde olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in mind to do something v. bir şey yapmak aklında olmak
have it in mind to do something v. bir şey yapmaya niyeti olmak
have it in mind to do something v. bir şey yapmayı düşünmek
have it in one to do v. yapma yeteneği olmak
have it in one to do v. yapma becerisine sahip olmak
have it in one to do v. yapmak birinin içinde olmak
have it in one to do v. yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in one to do v. yapma kapasitesi olmak
have it in one to do v. yapma potansiyeli olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma yeteneği olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have it in one to do something v. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma kapasitesi olmak
have it in one to do something v. bir şey yapma potansiyeli olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma yeteneği olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have it in you to do something v. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you to do something v. bir şey yapma kapasitesi olmak
have it in you to do something v. bir şey yapma potansiyeli olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma kapasitesi olmak
have (got) it in you to do something v. bir şey yapma potansiyeli olmak
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. akılsızın teki
come in and have a seat expr. buyrun gelin oturun
have bats in the belfry expr. delilik
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. hiç aklı yok
have we ever met in real life? expr. gerçek hayatta karşılaştık mı hiç?
in case you have noticed expr. fark ettiysen
have we ever met in real life? expr. gerçek hayatta tanıştık mı hiç?
not that i have any intention in marrying with her/him expr. gerçi onunla evlenmeye de niyetim yok elbette
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. iki gıdım aklı yok
have i offended you in some way? expr. yoksa seni kırdım mı?
what does that have to do with the price of tea in china? expr. ne alaka?
what does that have to do with the price of tea in china? expr. ne alakası var?
what does that have to do with the price of tea in china? expr. alakaya çay demle?
what does that have to do with the price of tea in china? expr. ne ilgisi var?
what does that have to do with the price of tea in china? expr. kel alaka?
Idioms
have the game in one's hand n. kazanılması kesin olan şey
have (one's) nose in a book v. kitaplara dalmak
have a say (in something) v. söz sahibi olmak
have a say (in something) v. sözü geçmek
have a say (in something) v. nüfuzlu olmak
have a say (in something) v. etkisi olmak
have a bee in the bonnet v. bir şey ile aklını bozmak
have a bee in the head v. sinirli olmak
have a brick in one's hat v. sarhoş olmak
have in the heart v. amaçlamak
have the cards in one's own hands v. kazanan ata oynamak
have the heart in the mouth v. ödü kopmak
have a bee in the head v. aceleci olmak
have a bee in the bonnet v. kafaya takmak
have in the heart v. niyet etmek
have the heart in the mouth v. yüreği ağzına gelmek
have a bee in the head v. hafif deli olmak
have a bee in the bonnet v. takıntılı olmak
have in the heart v. tasarlamak
have in the heart v. planlamak
have (one's) nose in a magazine v. sürekli okumak
have (one's) nose in a magazine v. kafasını dergisinden kaldırmamak
have (one's) nose in a magazine v. dergiye dalıp gitmek
have a light bulb go off in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a moonflaw in the brain v. ay çıkınca tuhaf davranışlar sergilemek
have a light bulb go on in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have money burning a hole in (one's) pocket v. para harcama isteği duymak
have money burning a hole in (one's) pocket v. cebindeki/elindeki parayı tutamamak
have money burning a hole in (one's) pocket v. cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
have money burning a hole in (one's) pocket v. cebinde para durmamak
have money burning a hole in (one's) pocket v. har vurup harman savurmak
have money burning a hole in (one's) pocket v. cebi delik olmak
have windmills in (one's) head v. hayal kurmak
have windmills in (one's) head v. hayaller aleminde yaşamak
have a skeleton in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeleton in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeleton in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeletons in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeletons in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have one's hand in the cookie jar v. çalıştığı işletmeden para çalmak
have one's hand in the cookie jar v. patronu tırtıklamak
have one's hand in the cookie jar v. kasadan para çalmak
have (one's) hand in the cookie jar v. kirli işlere bulaşmak
have (one's) hand in the cookie jar v. rüşvet almak
have (one's) hand in the cookie jar v. yolsuzluk yapmak
have one's fingers in the till v. suçüstü yakalamak
have one's fingers in the till v. para çalarken yakalamak
have one's fingers in the till v. para çaldığını anlamak
have (someone) laughing in the aisles v. deli gibi güldürmek
have (someone) laughing in the aisles v. deli gibi kahkaha attırmak
have (someone) laughing in the aisles v. kahkahalara boğmak
have (someone) laughing in the aisles v. gülmekten kırmak/çatlatmak
not have a cat in hell's chance v. açık kapısı olmamak
have got one's mind in the gutter v. açık saçık konuşmak
have one's mind in the gutter v. açık saçık konuşmak
have a bee in one's bonnet v. aklında tuhaf bir fikir olmak
have bees in one's head v. aklında tuhaf bir fikir olmak
have a maggot in one's brain v. aklından zoru olmak
have a maggot in one's mind v. aklından zoru olmak
have rocks in one's head v. aklından zoru olmak
have bats in the belfry v. aklından zoru olmak
have bats in one's belfry v. aklından zoru olmak
have something in the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
have something in the back of someone's mind v. aklının köşesinde bulundurmak
have rocks in one's head v. aptalca davranmak
not have a shy bone in one's body v. ar damarı çatlamak
have eyes in the back of one's head v. arkada gözü olmak
have eyes in the back of one's head v. arkasında gözleri olmak
have one's heart in one's mouth v. aşırı heyecan/coşku duymak
have one's heart in one's mouth v. aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak
have one's heart in one's boots v. aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak
have marbles in one's mouth v. atıp tutmak
have a plum in one's mouth v. atıp tutmak
have one's head in the clouds v. ayakları yere basmamak
have many irons in the fire v. aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak
have a finger in every pie v. aynı anda bir sürü işle uğraşmak
have many irons in the fire v. aynı anda bir sürü planı olmak
keep/have balls in the air v. aynı anda birçok iş yapmak
have one's words stick in one's throat v. boğazında düğümlenmek
have windmills in one's head v. başında kavak yelleri esmek
have a storm in a teacup v. bir bardak suda fırtına koparmak
have a hand in something v. bir şeyde payı olmak
have a lump in the throat v. boğazı düğümlenmek
have someone in one's spell v. birini büyülemek
have a part in something v. bir şeyde parmağı olmak
have someone in the palm of one's hand v. birisini avucunun içine almak
have someone in one's spell v. birini etkisi altına almak
have one's nose in the air v. burnu havada olmak
have one's head in the clouds v. başında kavak yelleri esmek
have bats in one's belfry v. bir tahtası eksik olmak
have a run-in with someone v. biriyle arası bozuk olmak
have rocks in one's head v. bir tahtası eksik olmak
have one foot in the grave v. bir ayağı mezarda olmak
have fire in one's belly v. bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
have a part in something v. bir şeyde eli olmak
have a bun in the oven v. bebek beklemek
have somebody in the palm of one's hand v. birini kontrolü altında tutmak
have someone in one's spell v. birini çekim alanına almak
have a word in somebody's ear v. biriyle özel konuşmak
have got it made in the shade v. başarmak
have a bee in one's bonnet v. bir şey ile aklını bozmak
have fire in one's belly v. bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
have one's head in the sand v. başını kuma gömmek
have one in the oven v. bir bebeğe hamile olmak
have someone in one's pocket v. birini parmağında oynatmak
have several irons in the fire v. birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek
have a lump in one's throat v. boğazı düğümlenmek
have something in common (with) v. bazı ortak yanları olmak/bulunmak
have a frog in one's throat v. boğazı gıcık yapmak
have someone in the palm of one's hand v. birisini denetimi altında bulundurmak
have someone in one's sights v. birini gözüne kestirmek
have a place in something v. bir şeyde rolü/yeri/payı olmak
have it made in the shade v. başarmak
have a run-in with someone v. biriyle papaz olmak
have bats in the belfry v. balataları sıyırmak
have one's head in the clouds v. bulutlarda gezinmek
not have a pot to piss in v. bir dikili ağacı olmamak
have the ball in one's court v. bir işi yapma sorumluluğu gelmek
have it in for v. bile bile zarar vermek istemek
have got one's ass in a sling v. başı ciddi şekilde belada olmak
have one foot in the grave v. bir gözü toprağa bakmak
have fire in the belly v. bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
have someone in one's corner v. birinin desteğini almak
have something in one's sights v. bir şeyi hedefine almak
have something in one's sights v. bir şeyi hedeflemek
have a part in something v. bir şeyde payı olmak
have someone in one's spell v. birini çok etkilemek
have fire in the belly v. bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
have faith in someone v. birine inancı olmak
have a frog in one's throat v. boğazında gıcık olmak
have a word in somebody's ear v. birisinin kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
have one foot in the grave v. bir ayağı çukurda olmak
have someone in one's pocket v. birini avucunun içine almak
have it in one v. beceriye sahip olmak
have one in the oven v. bebek beklemek
have one's words stick in one's throat v. boğazı düğümlenmek
have someone in the palm of one's hand v. birini avucunun içinde tutmak
have one's ass in a sling v. başı ciddi şekilde belada olmak
have something in common v. bir/bazı ortak noktaları bulunmak
have a lot in common with somebody v. birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak
have a keen interest in something v. bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
not have a pot to piss in v. çok fakir olmak
have someone in one's corner v. destekleyeni olmak
have one's fingers in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
not have a care in the world v. dünya umrunda olmamak
have something burning a hole in your pocket v. cebi delik olmak
have one's finger in the pie v. çorbada tuzu olmak
have a death adder in one's pocket v. cebinde akrep olmak
have it in for someone v. diş bilemek
have one's heart in one's boots v. çok korkmak
not have a care in the world v. çok rahat ve gamsız olmak
have a death adder in one's pocket v. cebinde akrep beslemek
have something in order v. düzenli tutmak
not to have a bad bone in one's body v. çok iyi niyetli olmak
have fire in the belly v. çok azimli olmak
have one's heart in v. dört elle sarılmak
have it in for v. canını yakmak
have many irons in the fire v. değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak
have all the time in the world v. çok zamanı olmak
have all the time in the world v. dünya kadar vakti olmak
have the game in one's hand v. çantada keklik
have one's heart in one's mouth v. çok korkmak
have one's hand in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have a hand in v. çorbada tuzu olmak
have one's finger in the till v. çalıştığı şirketten para çalmak
have one's heart in v. çok hevesi olmak
have a hand in v. çorbada tuzu bulunmak
have one's head in the sand like an ostrich v. devekuşu gibi başını kuma gömmek
have one's finger in too many pies v. çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
have one's head in the clouds v. düş dünyasında yaşamak
have fire in one's belly v. çok azimli olmak
have one's ducks in a row v. deveyi düze çıkarmak
have one's finger in the pie v. çorbada tuzu bulunmak
have a soft spot in one's heart for (someone) v. düşkün olmak
have one's heart in one's mouth v. çok endişeli olmak
not have a stick in this world v. dikili ağacı olmamak
have a finger in the pie v. çorbada tuzu bulunmak
have one's head in the sand like an ostrich v. devekuşu gibi başını kuma sokmak
not have a care in the world v. dünya yansa umrunda olmamak
have somebody in your sights v. göz koymak
have ants in one's pants v. huzursuz veya sabırsız olmak
not have a hope in hell v. hiç umudu olmamak
have one's head in the clouds v. hayal aleminde yaşamak
have several irons in the fire v. elde birden fazla seçenek bulundurmak
have it made in the shade v. hayatı kurtulmak
have somebody in your sights v. görüş mesafesine almak veya hedeflenmek
not have a cat in hell's chance v. hiçbir şansı kalmamak
have one foot in the grave v. gözü toprağa bakmak
have one foot in the grave v. gidici olmak
have a bun in the oven v. hamile kalmak
don't have a pot to piss in v. fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
have one's ducks in a row v. hazırlıklarını tamamlamak
have a bun in the oven v. hamile olmak
have something in one's sights v. gözüne kestirmek
have a lie-in v. geç saatlere kadar yatakta çıkmamak
have stars in one's eyes v. gözü yükseklerde olmak
have a finger in every pie v. her köfteye maydanoz olmak
have a hand in v. emeği geçmek
have ants in the pants v. götünde kurt olmak
have somebody rolling in the aisles v. gülmekten yerlere yatırmak
have got it made in the shade v. hayatı kurtulmak
not have a cat in hell's chance v. hiç şansı olmamak
have them rolling in the aisles v. gülmekten yerlere yatırmak
have a death adder in one's pocket v. günahını vermemek
have in hand v. el koymak
have it in one v. gerekli cesareti olmak
have one's name inscribed in the book of life v. hakk'ın rahmetine kavuşmak
have ants in one's pants v. huzursuz halde olmak
not have a cat in hell's chance v. hiç umudu olmamak
not have a hope in hell v. hiç şansı olmamak
have a lie-in v. geç saatlere kadar yatakta oyalanmak
have as much chance as a one-legged man in a butt kicking contest v. hiç şansı olmamak
have marbles in one's mouth v. havalı havalı konuşmak
have a finger in every pie v. her tarakta bezi olmak
have ants in the pants v. endişeden kıvranmak
have a plum in one's mouth v. havalı havalı konuşmak
have bats in one's belfry v. garip davranmak
not have a snowball's chance in hell of winning v. hiç kazanma şansı olmamak
have one foot in the grave v. elden ayaktan düşmek
don't have a pot to piss in v. fakirlikten kırılmak
not have a cat in hell's chance v. hiçbir şansı olmamak
have in hand v. ele almak
have a finger in every pie v. her işe bulaşmak
not have a snowball's chance in hell v. hiç şansı olmamak