her zamanki - Turkish English Dictionary
History

her zamanki



Meanings of "her zamanki" in English Turkish Dictionary : 14 result(s)

Turkish English
General
her zamanki stock adj.
her zamanki wonted adj.
her zamanki accustomed adj.
her zamanki late adj.
her zamanki ordinary adj.
her zamanki routine adj.
her zamanki habitual adj.
her zamanki usual adj.
her zamanki accustomable adj.
her zamanki uneventful adj.
her zamanki usu (usual) adj.
Trade/Economic
her zamanki regular adj.
Law
her zamanki habitual adj.
Technical
her zamanki usual adj.

Meanings of "her zamanki" with other terms in English Turkish Dictionary : 78 result(s)

Turkish English
General
her zamanki yol route n.
her zamanki iş routine work n.
her zamanki hikaye usual story n.
kişinin her zamanki standartlara uymadığı zaman off-hour n.
sahip olduğu kelimelerin her zamanki veya gerçek anlamlarının kullanılmayıp benzetme, metafor veya kişileştirme içeren ifade figure of speech n.
her zamanki seviyede olmak be up to par v.
yerinde olmamak (her zamanki) be out of place v.
her zamanki performansı göstermek do oneself justice v.
(bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak be out of character v.
her zamanki yoldan gitmek yerine yeni bir yol yaratmak detour v.
her zamanki yoldan gitmek yerine başka bir yoldan gitmek detour v.
(her zamanki gibi) erdi/ardı would v.
her zamanki miktardan az less than usual amount adj.
her zamanki gibi meşgul busy as usual adj.
her zamanki gibi as usual adv.
her zamanki gibi as always adv.
her zamanki gibi as ... as ever adv.
her zamanki çabuklukla with customary despatch adv.
her zamanki koşullarla on the usual terms adv.
her zamanki gibi as ever as adv.
her zamanki gibi unsurprisingly adv.
her zamanki sırayla in course adv.
her zamanki gibi inevitably adv.
her zamanki durumunda olmayan off prep.
her zamanki standartlarına uymayan off prep.
her zamanki halin yourself pron.
her zamanki gibi in the rough expr.
insanın her zamanki gibi başarılı olmadığı gün off day n.
Phrases
her zamanki gibi as per usual/normal adv.
her zamanki gibi aynı same as it ever was expr.
her zamanki gibi in the ordinary way expr.
her zamanki gibi as per usual expr.
Colloquial
her zamanki şeyler the usual n.
her zamanki şey war horse n.
her zamanki şey old war horse n.
her zamanki gibi up to the mark expr.
her zamanki gibi no more than I have to expr.
her zamanki hikaye (that's a) likely story expr.
her zamanki gibi as is his wont expr.
her zamanki gibi as is her wont expr.
her zamanki gibi as ever expr.
her zamanki şeyler it's business as usual expr.
her zamanki şey it's the old story expr.
Idioms
bildiğin/her zamanki tipler the usual suspects n.
her zamanki hikaye (birinin söylediğinin yalan olduğu düşünülerek söylenir) a likely story n.
her zamanki gibi anında tepki verme knee-jerk reaction n.
her zamanki tayfa the usual suspects n.
her zamanki hikaye likely story n.
her zamanki şey/hikaye old story n.
her zamanki şey the same old rigmarole n.
her zamanki performansını göstermek do oneself justice v.
her zamanki gibi olmak run to form v.
her zamanki gibi olmak (olumsuz anlamda) be par for the course v.
her zamanki gibi olmak (olumsuz anlamda) be (about) par for the course v.
her zamanki/eskisi kadar iyi olmamak be slipping v.
her zamanki performansını göstermek do yourself justice v.
her zamanki gibi once more adv.
her zamanki şeyler business as usual expr.
her zamanki gibi true to form expr.
her zamanki gibi true to type expr.
her zamanki şey it's the same old rigmarole expr.
her zamanki işler business as usual expr.
Speaking
her zamanki gibi yalnızdı she was alone as usual expr.
her zamanki gibi çok naziksiniz you are so kind as usual expr.
her zamanki gibi çok naziksin you are so kind as usual expr.
her zamanki gibi çok şirinsin you are pretty as usual expr.
her zamanki halim my usual self expr.
(bu benim) her zamanki halim my usual self expr.
Trade/Economic
her zamanki tedarikçi usual supplier n.
her zamanki toplantı stated meeting n.
her zamanki şartlarla on the usual terms n.
her zamanki koşullarda on the usual terms expr.
Law
atama yetkilerini her zamanki sahiplerinden başkana veya kuruma aktaran beyanname veya yasama işlemi ripper n.
atama yetkilerini her zamanki sahiplerinden başkana veya kuruma aktaran beyanname veya yasama işlemi ripper act n.
Marine
her zamanki hızlılık customary dispatch n.
her zamanki hızlılık usual and accustomed speed n.
Latin
her zamanki yerinde in loco adv.
Slang
her zamanki berbat durum snafu (situation normal all fucked up) expr.