impaired - Turkish English Dictionary
History

impaired

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "impaired" in Turkish English Dictionary : 13 result(s)

English Turkish
General
impaired n. engelliler
impaired adj. bozulan
impaired adj. bozulmuş
impaired adj. sarhoş
impaired adj. uyuşturucu etkisi altında olan
impaired adj. hatalı hareket eden
impaired adj. yetersiz hareket eden
impaired adj. patavatsız
impaired adj. kusurlu
impaired adj. yetersiz
impaired adj. fiziksel engelli
impaired adj. zihinsel engelli
Law
impaired n. sarhoş veya uyuşturucu etkisi altında araba kullanma cezası

Meanings of "impaired" with other terms in English Turkish Dictionary : 65 result(s)

English Turkish
General
impaired credit n. zedelenmiş itibar
persons having impaired hearing n. işitme engelli kimseler
persons having impaired hearing n. işitme özürlü kimseler
impaired driver n. sarhoş sürücü
visually impaired people n. görme engelli insanlar
hearing-impaired n. işitme engelliler
hearing impaired adj. duyma engelli
hearing impaired adj. zor işiten
hearing impaired adj. işitme engelli
hearing impaired adj. duyma bozukluğu olan
health-impaired adj. sağlığı bozulmuş
physically impaired adj. fiziksel özürlü
physically impaired adj. bedensel özürlü
visually impaired adj. görme engelli
Colloquial
dwai (driving while ability impaired) expr. alkollü/uyuşturucu etkisinde araç kullanma
Idioms
living impaired adj. ölmüş
living impaired adj. ölü
living impaired adj. hayatını yitirmiş/kaybetmiş
Speaking
technologically impaired adj. teknoloji özürlü
Trade/Economic
impaired credit history n. kötü kredi geçmişi
Law
drug-impaired driving n. uyuşturucu etkisi altında araç kullanma
Politics
impaired recruitment n. bozulan dağılım türü
impaired asset n. değer kaybetmiş aktif/varlık
impaired assets n. değer kaybetmiş aktifler
Medical
impaired fertility n. azalan doğurganlık
impaired intestinal absorption of zinc n. bağırsaklarda çinko emilimi bozukluğu
impaired consciousness n. bilinç bozukluğu
impaired eye n. bozuk göz
impaired contractility n. bozulmuş kontraktilite
impaired glucose tolerance n. bozulmuş glikoz toleransı
impaired immune function n. bozulmuş bağışıklık fonksiyonu
impaired fasting glucose n. bozulmuş açlık glukozu
impaired glucose tolerance n. bozulmuş glukoz toleransı
impaired oral glucose tolerance test n. bozuk oral glukoz tolerans testi
impaired lymphatic drainage n. bozulmuş lenfatik süzülme
impaired immune function n. bozuk bağışıklık fonksiyonu
impaired glucose tolerance n. bozuk glikoz toleransı
impaired glucose metabolism n. bozulmuş glukoz metabolizması
impaired tissue oxygenation n. doku oksijenlenmesinin bozulması
impaired fertility n. doğurganlıkta bozulma
impaired fertility n. doğurganlıkta azalma
impaired wall motion n. duvar hareket bozukluğu
impaired gas exchange n. gaz degişimindeki bozukluk
impaired fasting glucose n. gizli şeker
visually impaired person n. görme bozukluğuna sahip kişi
visually impaired person n. görme bozukluğu olan kişi
person with impaired insulin sensitivity n. insülin duyarlılığı bozulmuş birey
impaired bone mineralization n. kemik mineralizasyonunun bozulması
impaired blood clotting n. pıhtılaşma bozukluğu
impaired pulmonary function n. solunum fonksiyon bozukluğu
impaired sweating n. terleme bozukluğu
impaired curve negotiation n. viraj dönme yetisinde azalma
impaired quality of life n. yaşam kalitesinde bozulma
visually impaired adj. görme engelli
visually impaired adj. görme özürlü
visually impaired adj. gözü bozuk
hearing-impaired adj. işitme güçlüğü olan
hearing-impaired adj. işitme engelli
Psychology
impaired mental development n. bozuk zihinsel gelişim
impaired insight n. içgörü azlığı
impaired judgement n. yargı bozukluğu
Pathology
impaired renal tubular adj. bozulmuş renal tübüler
Food Engineering
impaired glucose tolerance n. eksilmiş/bozulmuş glukoz toleransı
Chemistry
impaired glucose tolerance n. bozulmuş ya da uyumsuz glukoz toleransı
Education
school for the visually impaired n. görme engelliler okulu