in bad - Turkish English Dictionary
History

in bad

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "in bad" in Turkish English Dictionary : 4 result(s)

English Turkish
Colloquial
in bad expr. gözden düşmüş
in bad expr. güç durumda
in bad expr. kötü durumda
in bad expr. zor durumda

Meanings of "in bad" with other terms in English Turkish Dictionary : 238 result(s)

English Turkish
General
be in bad with something v. başı hoş olmamak
be mixed up in something bad v. adı karışmak
be in bad with v. arası iyi olmamak
leave a bad taste in one's mouth v. kötü izlenim bırakmak
be in a bad way v. ağır hasta olmak
be in bad odor v. kötü izlenim bırakmak
be in a bad way v. çok zor bir durumda olmak
be in bad odor with v. gözünden düşmek
be in bad with v. arası bozuk olmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in a bad condition v. kötü durumda olmak
be in a bad state v. kötü durumda olmak
be in bad condition v. kötü durumda olmak
be in bad state v. kötü durumda olmak
be in bad shape v. kötü durumda olmak
be financially in bad shape v. mali açıdan kötü durumda olmak
be in a bad way v. meydanda kalmak
look bad in a picture v. fotoğrafta kötü çıkmak
look bad in a photo v. fotoğrafta kötü çıkmak
look bad in a picture v. resimde kötü çıkmak
look bad in a photo v. resimde kötü çıkmak
be in bad (with someone) v. birisiyle sorunu olmak
get in bad (with someone) v. birisiyle sorunu olmak
get in bad (with someone) v. birisiyle kötü olmak
be in bad (with someone) v. birisiyle kötü olmak
be in a bad mood v. keyfi bozuk olmak
in bad repair adj. kötü durumda
in a bad way adj. tehlikede
in a bad mood adj. aksiliği üstünde
in a bad fix adj. sıkıntıda
in bad order adj. bozuk
in a bad way adj. çok hasta
in bad repair adj. iyi tamir edilmemiş
in bad repair adj. tamirsiz
in bad health adv. rahatsız
in bad faith adv. kötü niyetle
in bad health adv. hasta
in a bad fix adv. zor durumda
in good times and in bad times in sickness and in health adv. iyi günde kötü günde hastalıkta ve sağlıkta
in a bad way adv. kötü bir şekilde
Phrases
in bad circumstances expr. durumu olmayan
in bad circumstances expr. parasal açıdan kötü durumda
Colloquial
be in bad sorts v. heyheyleri üstünde olmak
hurt so bad in one's heart v. içi acımak
be in bad sorts v. kötü gününde olmak
be in bad sorts v. kötü bir ruh halinde olmak
hurt so bad in one's heart v. yüreği yanmak
in a bad temper expr. kızgınca
in a bad temper expr. öfkeli olarak
in a bad temper expr. öfkesi burnunda
in a bad temper expr. kızgın
in a bad temper expr. sinirli olarak
in a bad temper expr. sinirli
in bad form expr. uygunsuz davranmış
in bad form expr. antipatik
in bad form expr. kaba
in bad form expr. sevimsiz bir davranış sergilemiş
in bad form expr. münasebetsizlik yapmış
in bad form expr. formunda değil
in bad form expr. formu düşük
in bad form expr. kötü durumda
in bad with expr. ile sorunlu
in bad with expr. ile arası kötü/bozuk
in bad with expr. '-in gözünden düşmüş
in bad with expr. ile arası açık
in bad with expr. ile kötü
in bad with (one) expr. (biriyle) sorunlu
in bad with (one) expr. (biriyle) arası kötü/bozuk
in bad with (one) expr. (birinin) gözünden düşmüş
in bad with (one) expr. (biriyle) arası açık
in bad with (one) expr. (biriyle) kötü
Idioms
a bad taste in (one's) mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth n. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth n. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in the mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in the mouth n. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in the mouth n. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in someone's mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in someone's mouth n. kötü bir etki
be in a bad temper v. pirelenmek
be in bad odor v. itibarı düşük olmak
leave a bad taste in someone's mouth v. ağzında kötü bir tat bırakmak
be in bad odour with v. arası açık olmak
be in bad odour with somebody (british) v. arası açık/bozuk olmak
be in bad odor with somebody (american) v. arası açık/bozuk olmak
be in bad odour with v. arası bozuk olmak
be in bad odour with somebody v. arası bozuk olmak
be in bad odor with somebody v. arası bozuk olmak
be in someone's bad books v. birinin gözünden düşmek
not to have a bad bone in one's body v. çok iyi niyetli olmak
get in a bad mood v. havasında olmamak
be in someone's bad books v. gözünden düşmek
be in a bad way v. heyheyleri üzerinde olmak
be in a bad mood v. havasında olmamak
be in bad odour with v. gözden düşmüş olmak
be in someone's bad books v. kara listeye alınmak
get in a bad mood v. keyfi yerinde olmamak
leave a bad taste in someone's mouth v. kötü bir izlenim bırakmak
leave a bad taste in someone's mouth v. kötü hatırlamak
get in a bad mood v. keyifsiz olmak
be in a bad mood v. keyfi yerinde olmamak
be in a bad way v. kötü gününde olmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in a bad mood v. keyifsiz olmak
leave a bad taste in the mouth v. kötü bir tat bırakmak
be in a bad way v. mutsuz bir ruh halinde olmak
be in bad odour with v. saygınlığını yitirmiş olmak
be in a bad way v. zorluklar/sorunlar yaşıyor olmak
be in the bad graces of (one) v. (birinin) gözünden düşmek
be in the bad graces of (one) v. (birinin) hoşnutsuzluğunu kazanmak
be in the bad graces of (one) v. (birinin) saygısını kaybetmek
be in somebody’s bad books v. birinin gözünden düşmek
be in somebody’s bad books v. birinin gözündeki değerini kaybetmek
leave a bad taste in the/your mouth v. kötü izlenim bırakmak
leave a bad taste in the/your mouth v. kızgın hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth v. kötü hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth v. mide bulandırmak
put (one) in a bad mood v. (birinin) keyfini kaçırmak
put (one) in a bad mood v. (birini) mutsuz etmek
put (one) in a bad mood v. (birini) kızdırmak
be in bad taste v. yerinde olmamak
be in bad taste v. düzeyli olmamak
be in bad taste v. seviyeli olmamak
be in bad taste v. kırıcı olmak
be in bad taste v. kaba olmak
be in bad taste v. yakışıksız olmak
be in bad taste v. kötü olmak
be in someone's bad graces v. birinin gözünden düşmek
be in someone's bad graces v. birinin gözünde değer kaybetmek
be in a bad way v. başı belada olmak
be in a bad way v. darda/sıkıntıda olmak
be in bad shape v. doğru düzgün çalışmamak
be in bad shape v. bozuk olmak
be in bad taste v. yerinde olmamak
be in bad taste v. düzeyli olmamak
be in bad taste v. seviyeli olmamak
be in bad taste v. kırıcı olmak
be in bad taste v. kaba olmak
be in bad taste v. yakışıksız olmak
be in bad taste v. kötü olmak
be in bad odour with someone v. biriyle arası kötü olmak
be in bad odour with someone v. biriyle iyi anlaşamamak
be in bad odour with someone v. biriyle ilişkisi kötü olmak
be in bad odour with someone v. biriyle iyi geçinememek
be in bad odour v. gözünden düşmek
be in bad odour v. arası kötü olmak
be in bad odour (with somebody) v. (birinin) gözünden düşmek
be in bad odour (with somebody) v. (biriyle) arası kötü olmak
be in bad shape v. formda olmamak
be in bad shape v. kötü durumda olmak
be in bad shape v. formsuz olmak
be in somebody's bad books v. birinin gözünden düşmek
be in somebody's bad books v. birinin gözünde değer kaybetmek
get in bad (with someone) v. (biriyle) kötü olmak
get in bad (with someone) v. (biriyle) sorunu olmak
get in bad (with someone) v. (biriyle) arası bozulmak
in (one's) bad graces adj. gözünden düşmüş
in (one's) bad graces adj. kara listeye girmiş
in someone's bad graces adj. gözünden düşmüş
in someone's bad graces adj. kara listeye girmiş
in bad shape expr. kötü durumda
in bad faith expr. kötü niyetle
in bad taste expr. kaba
in a bad way expr. kötü durumda
in bad faith expr. kötü amaçla
in a bad way expr. kötü bir durumda
in bad shape expr. sarhoş
in a bad way expr. sarhoş
in bad taste expr. yakışıksız
in bad taste expr. uygunsuz
in a bad light expr. olumsuz/kötü durumda (gösterilmek)
in a bad light expr. uygunsuz durumda (gösterilmek)
in a bad light expr. olumsuz/kötü şartlarda (gösterilmek)
in a bad light expr. uygunsuz şartlarda (gösterilmek)
in a bad light expr. olumsuz şekilde/olarak (gösterilmek)
in a bad light expr. kötü şekilde/olarak (gösterilmek)
in a bad light expr. uygunsuz şekilde/olarak (gösterilmek)
in bad nick [uk] expr. kötü durumda
in bad nick [uk] expr. durumu kötü
in a bad spot expr. kötü durumda
in a bad spot expr. sıkıntılı durumda
in a bad spot expr. zor durumda
in a bad spot expr. sıkışık durumda
in a bad spot expr. problemli durumda
in a bad spot expr. dar zamanda
in a bad spot expr. dar vakitte
in the bad graces of expr. gözünden düşmüş
in the bad graces of expr. hoşnutsuzluğunu kazanmış
in the bad graces of expr. saygısını kaybetmiş
in (someone's) bad books expr. (birinin) gözünden düşmüş
in (someone's) bad books expr. (birinin) kara listesinde
in a bad light expr. kötü bir şekilde
in a bad light expr. kötü bir yönden
in a bad light expr. kötü bir açıdan
in bad odor expr. kötü izlenim bırakmış
in bad odor expr. arası bozuk/açık
in bad odor expr. gözünden düşmüş
in bad odor expr. ilişkisi kötü
in bad odour [old-fashioned] expr. kötü izlenim bırakmış
in bad odour [old-fashioned] expr. arası bozuk/açık
in bad odour [old-fashioned] expr. gözünden düşmüş
in bad odour [old-fashioned] expr. ilişkisi kötü
in bad shape expr. formu/fiziği bozulmuş
in bad shape expr. formundan düşmüş
in bad shape expr. düzgün çalışmaz halde
in bad shape expr. düzgün çalışmayan
in bad shape expr. darda
in bad shape expr. mali sıkıntıda
in bad shape expr. mali açıdan kötü durumda
in bad sorts expr. heyheyleri üstünde
in bad sorts expr. kötü gününde
in bad sorts expr. kötü bir ruh halinde
in bad nick expr. kötü durumda
in bad nick expr. zayıf durumda
in bad nick expr. sağlıksız durumda
in someone's bad books [uk] expr. birinin gözünden düşmüş
in someone's bad books [uk] expr. birinin kara listesinde
in the bad graces of (one) expr. ( birinin) gözünden düşmüş
in the bad graces of (one) expr. (birinin) saygısını kaybetmiş
in the bad graces of (one) expr. (birinin) hoşnutsuzluğunu kazanmış
Speaking
are you in a bad mood? expr. canın mı sıkkın senin?
I'm in a really bad mood expr. gerçekten keyfim yerinde değil
not too bad just hanging in there expr. iyidir nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz
I'm in a bad mood expr. keyfim yok
what makes you feel better when you are in a bad mood? expr. kötü bir ruh hali içinde olduğunuzda size kendinizi ne iyi hissettirir?
Trade/Economic
be in bad shape v. mali durumu kötü olmak
in bad condition expr. kötü durumda
Law
possession in bad faith n. kötü niyetli zilyetlik
possessor in bad faith n. kötü niyetli zilyet
be in bad conditions v. fena durumda olmak
Technical
in bad repair adj. kötü onarılmış
Computer
bad pointer in message expr. iletide hatalı işaretçi
Railway
track in bad condition n. kötü durumda olan hat
Modern Slang
a bad taste in my mouth n. burnuma gelen kötü koku/kokular
a bad taste in my mouth n. içimde kötü bir his
a bad taste in my mouth n. kötü bir izlenim