karşı olmak - Turkish English Dictionary
History

karşı olmak



Meanings of "karşı olmak" in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
Common Usage
karşı olmak be against v.
karşı olmak face v.
General
karşı olmak go counter to v.
karşı olmak front v.
karşı olmak dissent v.
karşı olmak object v.
karşı olmak be opposed to v.
karşı olmak go against v.
karşı olmak overlook v.
karşı olmak front on to v.
karşı olmak impugn v.
karşı olmak set against v.
karşı olmak face v.
karşı olmak oppose v.
karşı olmak weigh against somebody v.
karşı olmak be down on somebody v.
karşı olmak repugnate v.
karşı olmak reluctate v.
karşı olmak disfavor [us] v.
karşı olmak disfavour [uk] v.
Phrasals
karşı olmak stand against v.
karşı olmak go against v.
Idioms
karşı olmak fly in the teeth of someone v.
karşı olmak death on v.
karşı olmak fly in the face of someone v.
karşı olmak go against the grain v.
Law
karşı olmak oppose v.
Archaic
karşı olmak traverse v.

Meanings of "karşı olmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 303 result(s)

Turkish English
General
karşı uyanık olmak get hip to v.
dayanıklı olmak (bir şeye karşı) stand up to v.
korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak have a strong stomach v.
değişikliğe karşı olmak hold the line v.
bir şeye karşı olmak be opposed to something v.
bir cezayla karşı karşıya olmak be in the doghouse v.
karşı karşıya olmak face v.
birine karşı sorumlu olmak be answerable to someone v.
birşeye karşı alerjisi olmak have an allergy against v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the edge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the verge of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be in danger of extinction v.
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak be on the brink of extinction v.
-e karşı ilgisiz olmak be indifferent to v.
-e karşı olmak be averse to v.
-e karşı olmak be down on v.
-e karşı şansı olmak have a chance against v.
-e karşı olmak go against v.
-e karşı olmak side against v.
-e karşı olmak oppose v.
-e karşı hazırlıklı olmak provide against v.
-e karşı ilgisiz olmak be insensitive to v.
-e karşı ilgisiz olmak be insensible to v.
zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya olmak be in danger of lapsing v.
topluma karşı sorumlu olmak be accountable to public v.
birine karşı sorumlu olmak be accountable to someone for something v.
-e karşı birlik olmak align against v.
birisine karşı dürüst olmak be honest with somebody v.
çocuklarına karşı aşırı derecede koruyucu olmak be too protective of one’s kids v.
(öğrencilere/sınıfa karşı) sert olmak get tough with the class v.
birine karşı hisleri olmak have feelings for someone v.
vurulma riskiyle karşı karşıya olmak be faced with the risk of being shot v.
vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olmak be faced with the risk of being shot v.
-e karşı kazanma şansı olmak have a chance to win against someone v.
rakiplerine karşı üç puan önde olmak have a three-point lead over his opponents v.
rakiplerine karşı altı puan önde olmak have a six-point lead over his opponents v.
birine karşı kibar olmak be polite to someone v.
katı bir şekilde karşı olmak be strictly against v.
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak have a decisive advantage over someone v.
kendine karşı sabırlı olmak be patient with yourself v.
birine karşı aşırı korumacı olmak nanny v.
karşı çıkanlara rağmen muvaffak olmak weather a point v.
birine karşı nazik olmak be kind to somebody v.
(bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak hold v.
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak mitigate against v.
-e karşı dikkatsiz olmak by-pass v.
(birine karşı) lütufkar olmak grace [obsolete] v.
karşı çıkılabilir olmak disrelish [obsolete] v.
'-e karşı tetikte olmak counterwait v.
'-e karşı hazırlıklı olmak foresee [obsolete] v.
birine karşı ön yargılı olmak prejudice against v.
sert bir şekilde karşı olmak oppose strongly v.
sert bir şekilde karşı olmak strongly oppose v.
Phrasals
'-e alenen karşı olmak clamor against n.
karşı taraftan biriyle aynı fikirde olmak pair off v.
tehlikeye/belaya karşı hazırlıklı olmak buckle up v.
(bir şeye) alenen karşı olmak clamor against (something) v.
birisine karşı dürüst olmak come clean (with someone) (about something) v.
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak get down on (someone or something) v.
elinde birine karşı suçlayıcı kanıt olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı kanıtı/delili olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı bir avantajı olmak get (something) on (someone) v.
birine karşı bir üstünlüğü olmak get (something) on (someone) v.
birine/bir şeye karşı olmak have something against someone or something v.
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against someone or something v.
birine karşı dürüst olmak square with someone v.
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak tune into (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak mount against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak slant against (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak report to someone or something v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak argue against someone or something v.
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak band together (against someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak conspire against (something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak conspire with (someone) against (something or someone) v.
(birine karşı) birlik olmak gang up (on someone) v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak gang up against (someone or something) v.
(birine karşı) birlik olmak gang up on (one) v.
birine karşı dürüst olmak give it to someone (straight) v.
'-e karşı (bir şeyi) olmak have against v.
'-e karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have against v.
-e karşı olmak have something against v.
'-e karşı bir şeyi/bir sorunu olmak have something against v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak let up (on someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak let up (on someone or something) v.
'-e karşı daha hoşgörülü olmak let up on v.
'-e karşı daha az acımasız olmak let up on v.
(birine) karşı samimi olmak level with (one) v.
birine karşı samimi olmak level with someone v.
'-e karşı bir hazırlık içinde olmak mount against v.
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak mutiny against (someone or something) v.
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak prejudice (one) against (someone or something) v.
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak provide against (something) v.
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak provide for (something) v.
(birine) karşı olmak side against (one) v.
-e karşı önyargılı olmak slant against v.
(birine/bir şeye) karşı olmak stand up against (someone or something) v.
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/kalmak stare at (something) v.
ile karşı karşıya olmak stare into v.
(bir şeyle) karşı karşıya olmak stare into (something) v.
(birine) karşı düşman olmak take against (one) v.
(bir şeye) karşı uyanık olmak tune in (to something) v.
(bir şeye) karşı tetikte olmak tune in (to something) v.
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak work against (someone or something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak yearn over (someone or something) v.
'-e karşı çok hassas olmak yearn over v.
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse to be fair (to someone or something) expr.
Colloquial
birisine karşı başından beri dürüst olmak be honest with someone from the beginning v.
gebeliğe karşı önlem almış olmak be prepared v.
(birine) karşı avantaj sahibi olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı kanıtı/delili olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı bir üstünlüğü olmak have (something) on (one) v.
(birine) karşı hıncı olmak have got it in for (someone) v.
(oyun, yarışma veya savaşta) karşı olmak verse v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice-nice v.
birine karşı iyi/kibar olmak make nice-nice v.
'-e karşı sorumlu olmak answer to v.
(birine/bir şeye) karşı olmak be down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
karşısında/karşı tarafında olmak be over v.
(birine karşı) sert olmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (on somebody) v.
(birine karşı) sert olmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak be tough (with somebody) v.
(birine karşı) sert olmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (on somebody) v.
(birine karşı) sert olmak get tough (with somebody) v.
(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak get tough (with somebody) v.
(birine karşı) acımasız olmak/davranmak get tough (with somebody) v.
(birine/bir şeye karşı) sert olmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak be tough on (someone or something) v.
(kendine) karşı acımasız olmak beat (oneself) up v.
(birine) karşı dürüst olmak give it to (one) straight v.
birine karşı bir delili olmak have something on somebody v.
Idioms
aynı şartlarla karşı karşıya olmak be in the same boat v.
birine karşı tetikte olmak keep on one's guard against someone v.
bir şeye tamamen karşı olmak one's heart is set against something v.
birine karşı tetikte olmak stay on one's guard against someone v.
birine karşı zaafı olmak have a soft spot for someone v.
birine karşı nazik olmak do right by someone v.
birine karşı iyi olmak do right by someone v.
birisine karşı yeterli kanıta/delile sahip olmak have a case against someone v.
birine karşı iyi/nazik olmak be well disposed toward someone v.
birine karşı çok kötü olmak be hard on v.
birine karşı tetikte olmak keep on guard against someone v.
birine karşı tetikte olmak stay on guard against someone v.
birine karşı tetikte olmak remain on one's guard against someone v.
birine karşı iyi/nazik olmak be well disposed to someone v.
bir şeye karşı zayıflığı olmak have a weakness for v.
birine karşı tetikte olmak be on one's guard against someone v.
bir şeye tamamen karşı olmak one's heart is dead set against something v.
birisine karşı zaafı olmak have a weak spot for somebody v.
birilerine karşı sert olmak get tough with someone v.
birine karşı tetikte olmak remain on guard against someone v.
birine karşı avantajlı durumda olmak have the edge over v.
birine karşı avantajlı olmak have somebody on the run v.
birine karşı dürüst olmak give it to somebody straight v.
birine karşı sabırlı olmak be patient with somebody v.
birine karşı tetikte olmak be on guard against someone v.
karşı cinsten bir sürü arkadaşı olmak play the field v.
ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olmak be in grave peril v.
yaklaşan bir belaya/tehlikeye veya zorlu bir vaziyete karşı hazırlanmak/hazır olmak steel oneself for someone or something v.
(rakibine karşı) avantajlı olmak get a/the jump on somebody v.
-e karşı kazanma şansı olmak match up against somebody v.
-e karşı bir adım önde/avantajlı olmak hold upper hand against v.
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak take up (the) cudgels against (someone or something) v.
(bir şeye) çok karşı olmak be death on (someone or something) v.
(birine) karşı peşin hükümlü olmak have a derry on (one) [australia/new zealand] v.
birine karşı peşin hükümlü olmak have a derry on someone [australia/new zealand] v.
(birine) karşı avantajlı durumda olmak get a leg up on (someone) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get (one's) knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get (one's) knife into (someone) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get the knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get the knife into (someone) v.
(bir şeye/birine) karşı avantajlı konumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the weather gage of (someone or something) v.
(birine) karşı açık olmak be open with (one) v.
eleştirilere karşı hassas olmak live in a glass house v.
eleştirilere karşı duyarlı olmak live in a glass house v.
birine karşı olmak go green on someone v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak harden (one's) heart against (someone or something) v.
'-e karşı dayanıklı olmak have a head for v.
'-e karşı dayanıklı olmak have a good head for v.
'-e karşı dayanıklı olmak have a strong head for v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will toward (someone or something) v.
hırsızlara karşı kale gibi olmak be like fort knox v.
hırsızlara karşı kale gibi olmak be as safe as fort knox v.
bir şeye karşı isteksiz olmak have no stomach for something v.
(bir şeye) çok karşı olmak be death on (something) v.
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak steel (one's) heart against (someone or something) v.
-e karşı taş kalpli olmak steel one's heart against v.
'-e karşı merhamet etmemek/merhametsiz olmak steel one's heart against v.
'-e karşı acımasız olmak steel one's heart against v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of arguing v.
sırf karşı çıkmış olmak için tartışmak be arguing for the sake of argument v.
(birine/bir şeye) karşı olmak be against (someone or something) v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak be dead set against (someone or something) v.
bir şeye tamamen karşı olmak be dead set against something v.
hırsızlara karşı güvenli olmak be as safe as fort knox v.
hırsızlara karşı güvenli olmak be like fort knox v.
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak be on the watch (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak be on the watch (for someone or something) v.
(bir şeye) tamamen/kesinlikle karşı olmak be set against (something) v.
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak be set against something/against doing something v.
bir şeye/bir şey yapmaya tamamen/kesinlikle karşı olmak be (dead) set against something/against doing something v.
(bir şeyle) karşı karşıya olmak/gelmek be staring (something) in the face v.
bir şeyle karşı karşıya olmak/gelmek be staring something in the face v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be wise to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak be/get wise to somebody/something v.
bir şeye karşı hazırlıklı olmak brace oneself for something v.
(birine karşı bir konuda) dürüst olmak come clean (with somebody) (about something) v.
bir şeye karşı olmak fly in the face of something v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek get the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek have the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/durma geçmek gain the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get one's knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get one's knife into (someone) v.
(birine karşı) iğneleyici olmak get the knife into (someone) v.
(birine karşı) kırıcı olmak get the knife into (someone) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak get the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak get hip to (someone or somebody) v.
(birine karşı) avantaj sahibi olmak, kazanmak, elde etmek get/have/gain the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) avantajlı durumda olmak/duruma gelmek get/have/gain the upper hand (over somebody) v.
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak harbor ill will against (someone or something) v.
(birine) karşı avantajlı olmak have (one) on the run v.
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak have a case (against someone or something) v.
'-e karşı olmak have a down on v.
'-e karşı çekimser olmak have a down on v.
'-e karşı olmak be down on v.
'-e karşı çekimser olmak be down on v.
(birine/bir şeye) karşı olmak have a down on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak have a down on (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a down on someone/something v.
birine/bir şeye karşı olmak have a downer on someone/something [uk] v.
birine/bir şeye karşı çekimser olmak have a downer on someone/something [uk] v.
çetin bir görevle karşı karşıya olmak have a mountain to climb v.
- karşı zaafı olmak have a soft spot for v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for someone/something v.
birine/bir hayvana karşı zaafı olmak have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v.
birine/bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v.
bir hayvana karşı zaafı olmak have a soft spot for or an animal v.
bir hayvana karşı sevgi dolu/şefkatli olmak have a soft spot for or an animal v.
birine/bir şeye karşı zaafı olmak have a soft spot for somebody/something v.
'-e karşı önyargılı olmak have a thing about v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weak spot for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak have a weakness for someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak have the edge over (someone or something) v.
(birine) karşı hıncı olmak have got it in for (one) v.
birine karşı avantajlı olmak have someone on the run v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak keep a sharp lookout (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye out for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
(birine karşı) sinirine hakim olmak keep your temper (with somebody) v.
(birine karşı) garezi olmak nurse a grudge (against one) v.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak pay attention (to someone or something) v.
bir şeyle yüz yüze/karşı karşıya olmak stare something in the face v.
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak strike a blow against (something) v.
(bir şeye) karşı mücadeleye destek olmak strike a blow at (something) v.
Politics
düzene karşı olmak oppose the system v.
karşı fikirde olmak dissent v.
Social Sciences
kişisel mülkiyete karşı olmak aspheterize v.
kişisel mülkiyete karşı olmak aspheterise v.
Slang
hem hemcinslerine hem de karşı cinse karşı çekim duymak/ilgisi olmak play for both teams v.
birisine karşı zaafı olmak think the sun shines out of somebody's arse [uk] v.
birisine karşı zaafı olmak think the sun shines out of somebody's backside [us] v.