karşılığını ödemek - Turkish English Dictionary
History

karşılığını ödemek



Meanings of "karşılığını ödemek" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
karşılığını ödemek atone v.
Idioms
karşılığını ödemek oil someone's hand v.
karşılığını ödemek grease someone's palm v.
karşılığını ödemek oil someone's palm v.
karşılığını ödemek grease someone's hand v.
Trade/Economic
karşılığını ödemek commute v.
karşılığını ödemek honor v.
karşılığını ödemek honour v.

Meanings of "karşılığını ödemek" with other terms in English Turkish Dictionary : 27 result(s)

Turkish English
General
kabul edip karşılığını ödemek (bono/çek) honor v.
ödemek (yaptığının karşılığını) remunerate for v.
emeğinin karşılığını ödemek remunerate v.
kabul edip karşılığını ödemek (bono/çek) honour v.
Phrasals
(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek repay (one) by (doing something) v.
(iğneleyici/sitemkar bir şekilde) (bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek repay (one) by (doing something) v.
(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek repay someone by something v.
(bir şeyi yapmak) karşılığını vermek/ödemek pay to (do something) v.
birine bir şekilde karşılığını ödemek repay someone by something v.
bir şeyin karşılığını bir şeyle vermek/ödemek return something for something v.
bir şeyin karşılığını ödemek atone for something v.
-in karşılığını/bedelini ödemek recompense for v.
(bir şeyin) karşılığını/bedelini ödemek recompense for (something) v.
(birine) emeğinin karşılığını vermek/ödemek remunerate (one) for (something) v.
(bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek repay by v.
karşılığını vermek/ödemek return for v.
Colloquial
yaptıklarının karşılığını ödemek pay the fiddler v.
yolculuğun karşılığını çalışarak ödemek work (one's) passage v.
yolculuğun karşılığını çalışarak ödemek work your passage v.
Idioms
karşılığını fazlasıyla ödemek give back with interest v.
(aldığı hizmetin) karşılığını ödemek cross someone's palm with silver v.
(birinin) yaptıklarının karşılığını/hakkını ödemek make it up to (one) v.
harcadığı zamanın/emeğin karşılığını vermek/ödemek make it worth while v.
yaptığı işin karşılığını vermek/ödemek make it worth while v.
harcadığı vaktin karşılığını vermek/ödemek make something worth somebody's while v.
yaptığı işin karşılığını vermek/ödemek make something worth somebody's while v.
işinin/emeğinin karşılığını vermek/ödemek make something worth somebody's while v.