|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kazanmak |
gain v.
|
|
He was disappointed to see the opposition gain power.
Muhalefetin güç kazandığını görünce hayal kırıklığına uğramıştı.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kazanmak |
get v.
|
|
It can work, if it gets time.
Zaman kazanırsa işe yarayabilir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
kazanmak |
win v.
|
|
How does it feel to have won the gold medal?
Altın madalya kazanmış olmak nasıl bir duygu?
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
kazanmak |
earn v.
|
|
In other words, in their jargon, they want 'blockbusters' which earn more than one billion dollars per year.
Başka bir deyişle, kendi jargonlarında, yılda bir milyar dolardan fazla kazanan 'gişe rekortmenleri' istiyorlar.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
kazanmak |
reap v.
|
|
Those who have powerful hardware will reap rich rewards.
Güçlü donanıma sahip olanlar zengin ödüller kazanacak.
More Sentences
|
6 |
General |
kazanmak |
net v.
|
|
He was netting around 93,000 euros annually.
Yılda yaklaşık 93,000 Euro kazanıyordu.
More Sentences
|
7 |
General |
kazanmak |
take v.
|
|
This topic has taken on a whole new dimension since 11 September.
Bu konu 11 Eylül'den bu yana yepyeni bir boyut kazanmıştır.
More Sentences
|
8 |
General |
kazanmak |
earn v.
|
|
There are unscrupulous doctors and other individuals who earn between DM 1000 and 3000 per case.
Vaka başına 1000 ila 3000 DM arasında kazanan vicdansız doktorlar ve diğer kişiler vardır.
More Sentences
|
9 |
General |
kazanmak |
come by v.
|
|
How did he come by this money?
Bu parayı nasıl kazandı?
More Sentences
|
10 |
General |
kazanmak |
get v.
|
|
Only in this way can we create a new culture in the Commission and at the same time get public confidence restored.
Ancak bu şekilde Komisyon'da yeni bir kültür yaratabilir ve aynı zamanda kamuoyunun güvenini yeniden kazanabiliriz.
More Sentences
|
11 |
General |
kazanmak |
obtain v.
|
|
The Rugmark Foundation is helping children whose parents work in carpet factories to obtain educational qualifications.
Rugmark Vakfı, ebeveynleri halı fabrikalarında çalışan çocukların eğitim vasıfları kazanmalarına yardımcı oluyor.
More Sentences
|
12 |
General |
kazanmak |
bring in v.
|
|
Now that you've been promoted, how much are you bringing in each week?
Artık terfi ettiğinize göre, her hafta ne kadar kazanıyorsunuz?
More Sentences
|
13 |
General |
kazanmak |
garner v.
|
|
She garnered a reputation as a lawyer.
Avukat olarak ün kazandı.
More Sentences
|
14 |
General |
kazanmak |
achieve v.
|
|
This is the price of achieving legitimacy for the European Union.
Bu, Avrupa Birliği için meşruiyet kazanmanın bedelidir.
More Sentences
|
15 |
General |
kazanmak |
profit v.
|
|
What does one profit from this?
Birisi bundan ne kazanır?
More Sentences
|
16 |
General |
kazanmak |
realize v.
|
|
He fully realizes that he was the cause of the accident.
Kazanın nedeninin kendisi olduğunun tümüyle farkındadır.
More Sentences
|
17 |
General |
kazanmak |
make v.
|
|
She wanted to make a living as a writer.
Hayatını yazar olarak kazanmak istiyordu.
More Sentences
|
18 |
General |
kazanmak |
win v.
|
|
Richard has finally won the respect of his peers.
Richard sonunda akranlarının saygısını kazandı.
More Sentences
|
19 |
General |
kazanmak |
acquire v.
|
|
That this report should call for the procedure for acquiring refugee status to be speeded up is indeed a good thing.
Bu raporun mülteci statüsü kazanma prosedürünün hızlandırılması çağrısında bulunması gerçekten de iyi bir şeydir.
More Sentences
|
20 |
General |
kazanmak |
notch up v.
|
|
Consequently if this motion is passed, we will have notched up a victory.
Sonuç olarak bu önerge kabul edilirse bir zafer kazanmış olacağız.
More Sentences
|
|
21 |
General |
kazanmak |
win the day v.
|
|
Or will love eventually win the day?
Yoksa sonunda aşk mı kazanacak?
More Sentences
|
22 |
General |
kazanmak |
scoop v.
|
|
The actor scooped the Oscar prize.
Aktör Oscar ödülünü kazandı.
More Sentences
|
Idioms |
|
23 |
Idioms |
kazanmak |
win the day v.
|
|
In the US, picnics, instead of street protests, won the day.
ABD'de sokak protestoları yerine piknikler günü kazandı.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
24 |
Trade/Economic |
kazanmak |
acquire v.
|
|
And while their contribution is unique, the works which they produce only gradually acquire a market value.
Katkıları benzersiz olsa da, ürettikleri eserler ancak yavaş yavaş bir piyasa değeri kazanıyor.
More Sentences
|
25 |
Trade/Economic |
kazanmak |
gain v.
|
|
She is starting to gain a reputation as a civil rights lawyer.
Medeni haklar avukatı olarak ün kazanmaya başlıyor.
More Sentences
|
Law |
|
26 |
Law |
kazanmak |
acquire v.
|
|
It is to be feared that the next step will be for the law of the strongest to even acquire some sort of legitimacy.
Korkarız ki bir sonraki adım en güçlülerin hukukunun bir tür meşruiyet kazanması olacaktır.
More Sentences
|
Technical |
|
27 |
Technical |
kazanmak |
acquire v.
|
|
This issue acquires further significance when we now consider the fortunate decision from Copenhagen.
Kopenhag'dan çıkan talihli kararı göz önünde bulundurduğumuzda bu konu daha da önem kazanmaktadır.
More Sentences
|
28 |
Technical |
kazanmak |
gain v.
|
|
Otherwise we will essentially only have lost ground during the unofficial negotiations, and not gained anything at all.
Aksi takdirde, esasen gayri resmi müzakerelerde avantajımızı yitirdiğimizle kalacağız ve hiçbir şey kazanamayacağız.
More Sentences
|
Wagering |
|
29 |
Wagering |
kazanmak |
win v.
|
|
Whoever wins this battle between the institutions will make no difference to ordinary people.
Kurumlar arasındaki bu savaşı kim kazanırsa kazansın, sıradan insanlar için hiçbir fark yaratmayacaktır.
More Sentences
|
General |
|
30 |
General |
kazanmak |
draw v.
|
|
31 |
General |
kazanmak |
purchase v.
|
|
32 |
General |
kazanmak |
attain v.
|
|
33 |
General |
kazanmak |
carry the day v.
|
|
34 |
General |
kazanmak |
carry away the bell v.
|
|
35 |
General |
kazanmak |
gross v.
|
|
36 |
General |
kazanmak |
procure v.
|
|
37 |
General |
kazanmak |
won v.
|
|
38 |
General |
kazanmak |
get out of v.
|
|
39 |
General |
kazanmak |
land v.
|
|
40 |
General |
kazanmak |
carry off v.
|
|
|
41 |
General |
kazanmak |
gather v.
|
|
42 |
General |
kazanmak |
pass v.
|
|
43 |
General |
kazanmak |
bear the bell v.
|
|
44 |
General |
kazanmak |
clear v.
|
|
45 |
General |
kazanmak |
take on something v.
|
|
46 |
General |
kazanmak |
gam v.
|
|
47 |
General |
kazanmak |
nett v.
|
|
48 |
General |
kazanmak |
conciliate v.
|
|
49 |
General |
kazanmak |
conquer v.
|
|
50 |
General |
kazanmak |
make profit v.
|
|
51 |
General |
kazanmak |
sack up v.
|
|
52 |
General |
kazanmak |
sack v.
|
|
53 |
General |
kazanmak |
realise v.
|
|
54 |
General |
kazanmak |
neat [obsolete] v.
|
|
55 |
General |
kazanmak |
ettle [obsolete] v.
|
|
56 |
General |
kazanmak |
man [dialect] v.
|
|
57 |
General |
kazanmak |
harvest v.
|
|
58 |
General |
kazanmak |
hustle v.
|
|
59 |
General |
kazanmak |
git [dialect] v.
|
|
60 |
General |
kazanmak |
come v.
|
|
61 |
General |
kazanmak |
fang [dialect] v.
|
|
62 |
General |
kazanmak |
clench v.
|
|
63 |
General |
kazanmak |
possess v.
|
|
64 |
General |
kazanmak |
pull in v.
|
|
65 |
General |
kazanmak |
bear [obsolete] v.
|
|
66 |
General |
kazanmak |
strike v.
|
|
Phrasals |
|
67 |
Phrasals |
kazanmak |
rack up v.
|
|
68 |
Phrasals |
kazanmak |
take out v.
|
|
69 |
Phrasals |
kazanmak |
nail down v.
|
|
70 |
Phrasals |
kazanmak |
throw off v.
|
|
71 |
Phrasals |
kazanmak |
chalk up v.
|
|
72 |
Phrasals |
kazanmak |
take in v.
|
|
73 |
Phrasals |
kazanmak |
peg up v.
|
|
74 |
Phrasals |
kazanmak |
pick up v.
|
|
75 |
Phrasals |
kazanmak |
nail down v.
|
|
Colloquial |
|
76 |
Colloquial |
kazanmak |
get the better of v.
|
|
77 |
Colloquial |
kazanmak |
get the w v.
|
|
78 |
Colloquial |
kazanmak |
have it v.
|
|
79 |
Colloquial |
kazanmak |
come up v.
|
|
80 |
Colloquial |
kazanmak |
take the w v.
|
|
|
Idioms |
|
81 |
Idioms |
kazanmak |
carry the day v.
|
|
82 |
Idioms |
kazanmak |
have the best of v.
|
|
83 |
Idioms |
kazanmak |
get the best of v.
|
|
84 |
Idioms |
kazanmak |
come off with flying colors v.
|
|
85 |
Idioms |
kazanmak |
come through with flying colors v.
|
|
Archaic |
|
86 |
Archaic |
kazanmak |
wone v.
|
|
87 |
Archaic |
kazanmak |
conquest v.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
geri kazanmak |
regain n.
|
|
She will regain everything she has lost.
Kaybettiği her şeyi geri kazanacaktır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
deneyim kazanmak |
gain experience v.
|
|
They have gained experience and have also had some success.
Deneyim kazanmışlar ve bazı başarılar da elde etmişlerdir.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
para kazanmak |
earn v.
|
|
People react by voting with their feet and go where they can earn a crust.
İnsanlar eylemleri üzerinden tepkilerini göstererek para kazanabilecekleri yerlere gidiyorlar.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
zaman kazanmak |
gain time v.
|
|
They are only there to gain time, to sweep the whole matter under the carpet.
Onlar sadece zaman kazanmak ve tüm meseleyi halının altına süpürmek için oradalar.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
kolay kazanmak |
win easily v.
|
|
Tom would've won easily.
Tom kolayca kazanırdı.
More Sentences
|
6 |
General |
zaman kazanmak |
buy time v.
|
|
She was clearly trying to buy time.
Açıkça zaman kazanmaya çalışıyordu.
More Sentences
|
7 |
General |
para kazanmak |
make money v.
|
|
These are poor countries that think that they can make money as low-cost competitors in the European market.
Bunlar, Avrupa pazarında düşük maliyetli rakipler olarak para kazanabileceklerini düşünen fakir ülkelerdir.
More Sentences
|
8 |
General |
zafer kazanmak |
gain a victory v.
|
|
They gained a victory.
Onlar bir zafer kazandılar.
More Sentences
|
9 |
General |
bahsi kazanmak |
win the bet v.
|
|
I won the bet.
Bahsi kazandım.
More Sentences
|
10 |
General |
hız kazanmak |
gather speed v.
|
|
The car slowly gathered speed.
Araba yavaş yavaş hız kazandı.
More Sentences
|
11 |
General |
zafer kazanmak |
triumph v.
|
|
Without government legislation, bad companies would triumph over the good ones in the competitive battle.
Hükümet mevzuatı olmasaydı, kötü şirketler rekabet savaşında iyilere karşı zafer kazanacaktı.
More Sentences
|
12 |
General |
adaylık seçimlerini kazanmak |
get the nomination v.
|
|
Tom failed to get the nomination.
Tom adaylık seçimlerini kazanmadı.
More Sentences
|
13 |
General |
vakit kazanmak |
buy time v.
|
|
Tom needs to buy time.
Tom'un vakit kazanması gerekiyor.
More Sentences
|
14 |
General |
ödül kazanmak |
carry off v.
|
|
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.
More Sentences
|
15 |
General |
zaman kazanmak |
gain time v.
|
|
To gain time we took the plane.
Zaman kazanmak için uçağa bindik.
More Sentences
|
16 |
General |
anlam kazanmak |
make sense v.
|
|
When I found my true identity, my life began to make sense.
Gerçek kimliğimi bulduğumda, hayatım anlam kazanmaya başladı.
More Sentences
|
17 |
General |
yeniden kazanmak |
recover v.
|
|
The aim of all this effort is to try to recover a political perspective.
Tüm bu çabaların amacı siyasi bir perspektifi yeniden kazanmaya çalışmaktır.
More Sentences
|
18 |
General |
ödül kazanmak |
win a prize v.
|
|
This number has won a prize.
Bu numara bir ödül kazandı.
More Sentences
|
19 |
General |
bilincini geri kazanmak |
regain consciousness v.
|
|
Sami didn't regain consciousness.
Sami bilincini geri kazanmadı.
More Sentences
|
20 |
General |
zafer kazanmak |
conquer v.
|
|
Our army will conquer our enemy forces!
Ordumuz düşman kuvvetlerine karşı zafer kazanacaktır!
More Sentences
|
21 |
General |
değer kazanmak |
appreciate v.
|
|
Such investments are likely to appreciate in value over time.
Bu tür yatırımların zaman içinde değer kazanması muhtemeldir.
More Sentences
|
22 |
General |
zaman kazanmak |
stall v.
|
|
Mr. Peters seems to be stalling for time on the new agreement.
Görünüşe bakılırsa Bay Peters yeni anlaşma konusunda zaman kazanmaya çalışıyor.
More Sentences
|
23 |
General |
para kazanmak |
earn money v.
|
|
It was easier to earn money that way.
Bu şekilde para kazanmak daha kolaydı.
More Sentences
|
24 |
General |
saygı kazanmak |
earn respect v.
|
|
You will earn respect by acting respectfully.
Saygılı davranarak saygı kazanırsınız.
More Sentences
|
25 |
General |
davayı kazanmak |
win a case v.
|
|
A great lawyer will do anything to win a case.
İyi bir avukat davayı kazanmak için her şeyi yapar.
More Sentences
|
26 |
General |
savaş kazanmak |
win a war v.
|
|
Sometimes it is better to lose than to win a war.
Bazen bir savaşı kazanmaktansa kaybetmek daha iyidir.
More Sentences
|
27 |
General |
zaman kazanmak |
save time v.
|
|
Parliament has given it its full backing and has even waived its codecision powers in order to save time.
Parlamento buna tam destek vermiş ve hatta zaman kazanmak için kodifikasyon yetkilerinden feragat etmiştir.
More Sentences
|
28 |
General |
hak kazanmak |
qualify v.
|
|
I really wish to qualify for financial aid.
Mali yardım almaya hak kazanmayı cidden istiyorum.
More Sentences
|
29 |
General |
yeterlik kazanmak |
qualify v.
|
|
I will sue you as soon as I qualify as a lawyer!
Avukatlıkta yeterlik kazanır kazanmaz sizi dava edeceğim!
More Sentences
|
30 |
General |
iyi kazanmak |
doing well v.
|
|
The company, wholly owned by NTT, is doing well.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
More Sentences
|
31 |
General |
yetenek kazanmak |
gain the ability v.
|
|
Thus, it gains the ability to fight stress.
Böylece stresle mücadele etme yeteneği kazanır.
More Sentences
|
32 |
General |
hayatını kazanmak |
earn a living v.
|
|
It is scandalous that workers continue to risk their health in order to earn a living.
İşçilerin hayatlarını kazanmak için sağlıklarını riske atmaya devam etmeleri skandaldır.
More Sentences
|
33 |
General |
yeniden kazanmak |
regain v.
|
|
I am therefore convinced that with this reform of the CFP, Europe has to regain credibility.
Bu nedenle, OBP'de yapılacak bu reformla Avrupa'nın güvenilirliğini yeniden kazanması gerektiğine inanıyorum.
More Sentences
|
34 |
General |
netlik kazanmak |
become clear v.
|
|
During this debate, certain things have become clear and have enjoyed general consensus.
Bu tartışma sırasında bazı şeyler netlik kazanmış ve genel bir uzlaşıya varılmıştır.
More Sentences
|
35 |
General |
çok kazanmak |
earn a lot v.
|
|
I have friends who have earned a lot.
Çok kazanan arkadaşlarım var.
More Sentences
|
36 |
General |
direnç kazanmak |
gain resistance v.
|
|
In general, the sauna is an alternative treatment method that allows the body to gain resistance against diseases.
Genel olarak sauna vücudun hastalıklara karşı direnç kazanmasını sağlayan alternatif bir tedavi yöntemidir.
More Sentences
|
37 |
General |
servet kazanmak |
acquire wealth v.
|
|
I am not interested in acquiring wealth.
Servet kazanmakla ilgilenmiyorum.
More Sentences
|
38 |
General |
güç kazanmak |
gain strength v.
|
|
This agreement means our position and our demands will gain strength.
Bu anlaşma, konumumuzun ve taleplerimizin güç kazanacağı anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
39 |
General |
maç kazanmak |
win the match v.
|
|
Both teams want to win the match.
Her iki takım da maçı kazanmak istiyor.
More Sentences
|
40 |
General |
güven kazanmak |
win trust v.
|
|
Winning trust is the most difficult job.
Güven kazanmak en zor iştir.
More Sentences
|
41 |
General |
yarışmayı kazanmak |
win the competition v.
|
|
He got a prize for winning the competition.
Yarışmayı kazandığı için ödül aldı.
More Sentences
|
42 |
General |
yarışmayı kazanmak |
win the contest v.
|
|
I hope you do win the contest.
Umarım yarışmayı kazanırsınız.
More Sentences
|
43 |
General |
savaşı kazanmak |
win the war v.
|
|
Personally speaking, I think that we perhaps have won the war, but there is a risk we might lose peace.
Şahsen ben savaşı kazanmış olabileceğimizi düşünüyorum, ancak barışı kaybetme riskimiz var.
More Sentences
|
44 |
General |
güvenilirlik kazanmak |
gain credibility v.
|
|
That is the price that Europe will have to pay in order to gain credibility.
Avrupa'nın güvenilirlik kazanmak için ödemesi gereken bedel budur.
More Sentences
|
45 |
General |
ihaleyi kazanmak |
win the tender v.
|
|
Have you already heard that your firm has won the tender?
Firmanızın ihaleyi kazandığını duydunuz mu?
More Sentences
|
46 |
General |
hız kazanmak |
gain speed v.
|
|
The market penetration of electromobility continues to gain speed.
Elektromobilitenin pazara girişi hız kazanmaya devam ediyor.
More Sentences
|
47 |
General |
para kazanmak |
make a buck v.
|
|
I'm just trying to make a buck.
Sadece para kazanmaya çalışıyorum.
More Sentences
|
48 |
General |
geri kazanmak |
recover v.
|
|
He slipped on the wet floor but quickly recovered his balance.
Islak zeminde kaysa da dengesini hemen geri kazandı.
More Sentences
|
49 |
General |
yasal statü kazanmak |
gain legal status v.
|
|
That year, the Geneva seal gained legal status.
O yıl Cenevre mührü yasal statü kazandı.
More Sentences
|
50 |
General |
para kazanmak |
earn v.
|
|
A patently fraudulent firm earns tremendous amounts of money out of contracts with the Commission.
Açıkça dolandırıcılık yapan bir firma, Komisyon ile yaptığı sözleşmelerden muazzam miktarlarda para kazanmaktadır.
More Sentences
|
51 |
General |
hayatını kazanmak |
make a living v.
|
|
Tom found it hard to make a living as a street musician.
Tom bir sokak müzisyeni olarak hayatını kazanmayı zor buldu.
More Sentences
|
52 |
General |
popülerlik kazanmak |
gain popularity v.
|
|
These desktop business analytics tools have gained popularity over the past few years, particularly in the cloud.
Bu masaüstü iş analitiği araçları son birkaç yılda özellikle bulutta popülerlik kazandı.
More Sentences
|
53 |
General |
geri kazanmak |
reclaim v.
|
|
We're trying to help Tom reclaim his masculinity.
Tom'un erkekliğini geri kazanmasına yardım etmeye çalışıyoruz.
More Sentences
|
54 |
General |
(sayı/puan) kazanmak |
score v.
|
|
The new product is expected to score some success in the market.
Yeni ürünün pazarda başarı kazanması bekleniyor.
More Sentences
|
55 |
General |
ödül kazanmak |
win an award v.
|
|
I won an award for it.
Ben bunun için bir ödül kazandım.
More Sentences
|
56 |
General |
burs kazanmak |
win a scholarship v.
|
|
He expects to succeed in winning a scholarship by studying hard.
Çok çalışarak bir burs kazanmayı başaracağını umuyor.
More Sentences
|
57 |
General |
bahsi kazanmak |
win a bet v.
|
|
The president started to laugh and told the woman that it was impossible to win a bet like that.
Başkan gülmeye başladı ve kadına böyle bir bahsi kazanmanın imkansız olduğunu söyledi.
More Sentences
|
58 |
General |
maçı kazanmak |
win the game v.
|
|
They gave their best in order to win the game.
Maçı kazanmak için ellerinden geleni yaptılar.
More Sentences
|
59 |
General |
önem kazanmak |
gain importance v.
|
|
At this point, industrial property rights and the preservation of the values we produce gain importance.
Bu noktada sınai mülkiyet hakları ve ürettiğimiz değerlerin korunması önem kazanmaktadır.
More Sentences
|
60 |
General |
hız kazanmak |
pick up speed v.
|
|
It was not until Parliament became vociferous on the subject that the investigations picked up speed.
Soruşturmaların hız kazanması, Parlamento'nun konuyla ilgili sesini yükseltmesine kadar sürdü.
More Sentences
|
61 |
General |
önem kazanmak |
become crucial v.
|
|
The harmonisation of current legislation is becoming crucial in light of the new state of affairs.
Yeni durum ışığında mevcut mevzuatın uyumlaştırılması büyük önem kazanmaktadır.
More Sentences
|
62 |
General |
lotoyu kazanmak |
win the lottery v.
|
|
He won the lottery.
O lotoyu kazandı.
More Sentences
|
63 |
General |
müşteri kazanmak |
gain customer v.
|
|
When users trust you, you gain customers.
Kullanıcılar size güvendiğinde müşteri kazanırsınız.
More Sentences
|
64 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
achieve its independence v.
|
|
Algeria achieved its independence in 1962.
Cezayir 1962 yılında bağımsızlığını kazandı.
More Sentences
|
65 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
gain its independence v.
|
|
Suriname gained its independence from the Netherlands.
Surinam Hollanda'dan bağımsızlığını kazandı.
More Sentences
|
66 |
General |
seçimi kazanmak |
win the election v.
|
|
Bill Clinton won the election over George Bush.
Bill Clinton, George Bush'a karşı seçimi kazandı.
More Sentences
|
67 |
General |
davayı kazanmak |
win the case v.
|
|
After three months, I won the case.
Üç ay sonra davayı kazandım.
More Sentences
|
68 |
General |
harvard'ı kazanmak |
get into harvard v.
|
|
I'll never forget the look on Tom's face when I told him he had gotten into Harvard.
Harvard'ı kazandığını ona söylediğimde Tom'un yüzündeki ifadeyi asla unutmayacağım.
More Sentences
|
69 |
General |
(telefonda vb) yer kazanmak |
save space v.
|
|
This type of storage is ideal to save space in your home.
Bu tür bir depolama, evinizde yer kazanmak için idealdir.
More Sentences
|
70 |
General |
güvenini kazanmak |
gain confidence v.
|
|
People buying cars in other countries will also gain confidence from this measure.
Diğer ülkelerde otomobil satın alan kişiler de bu önlemden güven kazanacaktır.
More Sentences
|
71 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetize v.
|
|
She decided to monetize her blog.
Bloğu üzerinden para kazanmaya karar verdi.
More Sentences
|
72 |
General |
ivme kazanmak |
gather momentum v.
|
|
This shows that the European research community and the European Research Area are gathering momentum.
Bu durum Avrupa araştırma topluluğunun ve Avrupa Araştırma Alanının ivme kazanmakta olduğunu göstermektedir.
More Sentences
|
73 |
General |
ivme kazanmak |
gain momentum v.
|
|
Since 1997 privatisation has gained momentum.
1997'den bu yana, özelleştirme ivme kazanmıştır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
74 |
Common Usage |
tecrübe kazanmak |
gain experience v.
|
|
75 |
Common Usage |
vakit kazanmak |
gain time v.
|
|
General |
|
76 |
General |
başlıca amacı para kazanmak olan kimse |
huckster n.
|
|
77 |
General |
oyalama (vakit kazanmak için birini) |
stall n.
|
|
78 |
General |
işi savsaklama (vakit kazanmak için) |
stall n.
|
|
79 |
General |
bir kurumda daha fazla güç kazanmak isteyen bir kimsenin yaptığı eylemler |
empire-building n.
|
|
80 |
General |
işçi partisi'nin 1997 seçimlerini kazanmak için örnek seçmen tipi olarak tanımladığı basmakalıp erkek |
mondeo man [uk] n.
|
|
81 |
General |
kazanmak için gereken skor sayısı |
game n.
|
|
82 |
General |
para kazanmak için herhangi bir meslek icra etmeyen, zengin bir erkek |
gentleman n.
|
|
83 |
General |
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek |
gentleman n.
|
|
84 |
General |
kazanmak için uğraşma |
double cross n.
|
|
85 |
General |
yeterlilik kazanmak için öğrenen kimse |
practitioner [obsolete] n.
|
|
86 |
General |
eski dönemlerde kadınların elbise astarı kazanmak için yaptığı bir koşu yarışı |
smock race n.
|
|
87 |
General |
kazanmak için her yolu mübah sayan yarışmacı |
street fighter n.
|
|
88 |
General |
çok para kazanmak |
be coining it v.
|
|
89 |
General |
çok para kazanmak |
make the big buck v.
|
|
90 |
General |
avantadan para kazanmak |
feather one's own nest v.
|
|
91 |
General |
ciddiyet kazanmak |
become serious v.
|
|
92 |
General |
beğeni kazanmak |
win recognition v.
|
|
93 |
General |
alışkanlık kazanmak |
gain the habit of something v.
|
|
94 |
General |
kolay kazanmak |
earn easily v.
|
|
95 |
General |
güvenini kazanmak |
disarm v.
|
|
96 |
General |
rağbet kazanmak |
gain ground v.
|
|
97 |
General |
geri kazanmak |
recycle v.
|
|
98 |
General |
beğeni kazanmak |
receive appreciation v.
|
|
99 |
General |
şöhret kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
100 |
General |
şan kazanmak |
become famous v.
|
|
101 |
General |
geçerlilik kazanmak (yasa vb) |
enter into force v.
|
|
102 |
General |
kolay kazanmak |
romp v.
|
|
103 |
General |
güvenini kazanmak |
win confidence v.
|
|
104 |
General |
güvenini kazanmak |
earn one's trust v.
|
|
105 |
General |
kolay kazanmak |
romp through v.
|
|
106 |
General |
ün kazanmak |
become famous v.
|
|
107 |
General |
ödül kazanmak |
win a reward v.
|
|
108 |
General |
eleme müsabakasını kazanmak |
win the elimination contest v.
|
|
109 |
General |
kolayca kazanmak |
win in a walk v.
|
|
110 |
General |
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak |
be on one's own v.
|
|
111 |
General |
çok para kazanmak |
make a pile v.
|
|
112 |
General |
kalbini kazanmak |
win one's heart v.
|
|
113 |
General |
yeniden kazanmak |
recuperate v.
|
|
114 |
General |
kötü şöhret kazanmak |
acquire a bad reputation v.
|
|
115 |
General |
güncellik kazanmak |
gain currency v.
|
|
116 |
General |
avantadan para kazanmak |
feather one's nest v.
|
|
117 |
General |
seçim kazanmak |
vote out v.
|
|
118 |
General |
ün kazanmak |
acquire fame v.
|
|
119 |
General |
geçimini kazanmak |
make one's living v.
|
|
120 |
General |
başarı kazanmak |
carry v.
|
|
121 |
General |
şöhret kazanmak |
become famous v.
|
|
122 |
General |
ün kazanmak |
make one's mark v.
|
|
123 |
General |
arkadaşlığını kazanmak |
get in with v.
|
|
124 |
General |
soluklanıp tekrar eski formunu kazanmak (koşucu vb ilk kez yorulup soluğu kesildikten sonra) |
get one's second wind v.
|
|
125 |
General |
arazi kazanmak (bataklığı kurutarak/denizi doldurarak) |
reclaim v.
|
|
126 |
General |
deneyim kazanmak |
become experienced v.
|
|
127 |
General |
ağırlık kazanmak |
gain weight v.
|
|
128 |
General |
anlam kazanmak |
have a meaning v.
|
|
129 |
General |
birden çok para kazanmak |
be in the money v.
|
|
130 |
General |
başarı kazanmak |
score v.
|
|
131 |
General |
saygısını kazanmak |
earn one's respect v.
|
|
132 |
General |
bir puan kazanmak |
gain a point v.
|
|
133 |
General |
büyük başarı kazanmak |
have a great success v.
|
|
134 |
General |
yeniden güç kazanmak |
rally v.
|
|
135 |
General |
önem kazanmak |
come into prominence v.
|
|
136 |
General |
başarı kazanmak |
be successful v.
|
|
137 |
General |
alın teri ile kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
138 |
General |
para kazanmak |
coin v.
|
|
139 |
General |
başarı kazanmak |
arrive v.
|
|
140 |
General |
güvenini kazanmak |
win somebody's confidence v.
|
|
141 |
General |
çok para kazanmak |
make a bundle v.
|
|
142 |
General |
ün kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
143 |
General |
kalıtımla kazanmak |
inherit v.
|
|
144 |
General |
hayatını kazanmak |
earn one's living v.
|
|
145 |
General |
puan kazanmak |
chalk up v.
|
|
146 |
General |
dostluğunu kazanmak |
gain over v.
|
|
147 |
General |
hak kazanmak |
deserve v.
|
|
148 |
General |
yarışma kazanmak |
win a competition v.
|
|
149 |
General |
yazı turada kazanmak |
win the toss v.
|
|
150 |
General |
burs kazanmak |
earn a scholarship v.
|
|
151 |
General |
para kazanmak |
make buck v.
|
|
152 |
General |
ehliyet kazanmak |
qualify v.
|
|
153 |
General |
seçimde kazanmak |
head the poll v.
|
|
154 |
General |
çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak |
be minting it v.
|
|
155 |
General |
dürüstçe ve alın teri ile para kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
156 |
General |
yeniden kazanmak |
retrieve v.
|
|
157 |
General |
teveccühünü kazanmak |
win favour in somebody's eyes v.
|
|
158 |
General |
kolay kazanmak |
walk over v.
|
|
159 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the jackpot v.
|
|
160 |
General |
dostluğunu kazanmak |
win v.
|
|
161 |
General |
zafer kazanmak |
bear the palm v.
|
|
162 |
General |
ekmeğini kazanmak |
earn one's bread v.
|
|
163 |
General |
davayı kazanmak |
recover v.
|
|
164 |
General |
takdir kazanmak |
win appreciation v.
|
|
165 |
General |
nam kazanmak |
become famous v.
|
|
166 |
General |
dostluğunu kazanmak |
conciliate v.
|
|
167 |
General |
davayı kazanmak |
succeed in an action v.
|
|
168 |
General |
zafer kazanmak |
pull off v.
|
|
169 |
General |
deneyim kazanmak |
practice v.
|
|
170 |
General |
bir kimsenin sevgisini kazanmak |
win someone's affection v.
|
|
171 |
General |
kolay kazanmak |
run away v.
|
|
172 |
General |
burs kazanmak |
be awarded a scholarship v.
|
|
173 |
General |
dostluğunu kazanmak |
win over v.
|
|
174 |
General |
adaylık seçimlerini kazanmak |
win the nomination v.
|
|
175 |
General |
takdir kazanmak |
gain appreciation v.
|
|
176 |
General |
dostluğunu kazanmak |
lenify v.
|
|
177 |
General |
rüştünü kazanmak |
come of age v.
|
|
178 |
General |
açıklık kazanmak |
clarify v.
|
|
179 |
General |
kuvvet kazanmak |
gain vigor v.
|
|
180 |
General |
maharet kazanmak |
become skillful v.
|
|
181 |
General |
ikramiye kazanmak |
win a prize v.
|
|
182 |
General |
sayı ile kazanmak |
win on points v.
|
|
183 |
General |
artı kazanmak |
get a plus v.
|
|
184 |
General |
deneyim kazanmak |
practise v.
|
|
185 |
General |
vakit kazanmak |
gain time v.
|
|
186 |
General |
ün kazanmak |
earn reputation v.
|
|
187 |
General |
namusu ile ekmeğini kazanmak |
turn an honest penny v.
|
|
188 |
General |
sayı ile kazanmak ya da kaybetmek |
point v.
|
|
189 |
General |
hak kazanmak |
have a right to v.
|
|
190 |
General |
büyük başarı kazanmak |
make a great success v.
|
|
191 |
General |
takdirini kazanmak |
win somebody's approval v.
|
|
192 |
General |
bir şeyi kazanmak için biriyle yazı tura atmak |
toss someone for something v.
|
|
193 |
General |
çok para kazanmak |
rake in money v.
|
|
194 |
General |
ödül kazanmak |
pick up v.
|
|
195 |
General |
sağlığını yeniden kazanmak |
recuperate v.
|
|
196 |
General |
zaman aşımı ile hak kazanmak |
prescribe v.
|
|
197 |
General |
ustalık kazanmak |
acquire skills v.
|
|
198 |
General |
ya kazanmak ya batırmak |
make or break v.
|
|
199 |
General |
sıhhat kazanmak |
rally v.
|
|
200 |
General |
para kazanmak |
knock up v.
|
|
201 |
General |
zafer kazanmak |
win a victory v.
|
|
202 |
General |
ayrıcalık kazanmak |
obtain a concession v.
|
|
203 |
General |
yeterlik kazanmak |
habilitate v.
|
|
204 |
General |
seçmelerde kazanmak |
qualify v.
|
|
205 |
General |
iyi kazanmak |
going well v.
|
|
206 |
General |
kazanmak (ödül) |
pull off v.
|
|
207 |
General |
yeteneği kazanmak |
obtain the ability of v.
|
|
208 |
General |
yetenek kazanmak |
obtain the ability v.
|
|
209 |
General |
yeteneği kazanmak |
gain the ability to v.
|
|
210 |
General |
puan kazanmak |
score v.
|
|
211 |
General |
sayı kazanmak |
score v.
|
|
212 |
General |
seçim kazanmak |
carry an election v.
|
|
213 |
General |
başarı kazanmak |
succeed v.
|
|
214 |
General |
başarı kazanmak |
earn success v.
|
|
215 |
General |
yetenek kazanmak |
gain ability v.
|
|
216 |
General |
zar zor kazanmak (yarışı) |
barely win (the race) v.
|
|
217 |
General |
yürürlük kazanmak |
come into force v.
|
|
218 |
General |
netlik kazanmak |
be clarified v.
|
|
219 |
General |
netlik kazanmak |
turn out to be clear v.
|
|
220 |
General |
zamandan kazanmak |
save time v.
|
|
221 |
General |
sırtından para kazanmak |
make money at the expense of others v.
|
|
222 |
General |
süreklilik kazanmak |
gain continuity v.
|
|
223 |
General |
beğeni kazanmak |
be adored v.
|
|
224 |
General |
beceri kazanmak |
become skilful (at something) v.
|
|
225 |
General |
umulmadık bir anda başarı kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
226 |
General |
büyük ikramiye kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
227 |
General |
büyük bir başarı kazanmak |
hit the bullseye v.
|
|
228 |
General |
ağırlık kazanmak |
gain importance v.
|
|
229 |
General |
derece kazanmak |
place (in a competition) v.
|
|
230 |
General |
devamlılık kazanmak |
acquire continuity v.
|
|
231 |
General |
derinlik kazanmak |
gain depth v.
|
|
232 |
General |
devamlılık kazanmak |
gain continuity v.
|
|
233 |
General |
ekmek parasını kazanmak |
earn one's keep v.
|
|
234 |
General |
duyarlılık kazanmak |
gain awareness v.
|
|
235 |
General |
duyarlılık kazanmak |
get sensitive to v.
|
|
236 |
General |
indirim almaya hak kazanmak |
be entitled to a discount v.
|
|
237 |
General |
beğeni kazanmak |
gain appreciation v.
|
|
238 |
General |
anlamını kazanmak |
take on meaning v.
|
|
239 |
General |
anlam kazanmak |
find meaning v.
|
|
240 |
General |
mülkiyet hakkı kazanmak |
gain property right v.
|
|
241 |
General |
mülkiyet hakkı kazanmak |
acquire ownership right(s) v.
|
|
242 |
General |
geri kazanmak |
recuperate v.
|
|
243 |
General |
eski sıhhatini kazanmak |
recuperate v.
|
|
244 |
General |
güven kazanmak |
earn trust v.
|
|
245 |
General |
güvenini kazanmak |
gain one's trust v.
|
|
246 |
General |
hak kazanmak |
gain right v.
|
|
247 |
General |
güven kazanmak |
gain trust v.
|
|
248 |
General |
çok para kazanmak |
earn a lot of money v.
|
|
249 |
General |
güç kazanmak |
gather strength v.
|
|
250 |
General |
hakkı kazanmak |
gain right v.
|
|
251 |
General |
çok para kazanmak |
earn a fortune v.
|
|
252 |
General |
nobel ödülü kazanmak |
win the nobel prize v.
|
|
253 |
General |
güvenini kazanmak |
win one's trust v.
|
|
254 |
General |
barış ödülü kazanmak |
win the peace prize v.
|
|
255 |
General |
bağlılığını kazanmak |
win one's loyalty v.
|
|
256 |
General |
doğal rengini geri kazanmak |
grow back to one's natural colour v.
|
|
257 |
General |
ivme kazanmak |
gather speed v.
|
|
258 |
General |
ivme kazanmak |
gain speed v.
|
|
259 |
General |
ivme kazanmak |
gain acceleration v.
|
|
260 |
General |
piyango kazanmak |
win lottery v.
|
|
261 |
General |
çeşitlilik kazanmak |
get diversified v.
|
|
262 |
General |
çeşitlilik kazanmak |
vary v.
|
|
263 |
General |
kimlik kazanmak |
develop identity v.
|
|
264 |
General |
kimlik kazanmak |
create identity v.
|
|
265 |
General |
iddia kazanmak |
win a claim v.
|
|
266 |
General |
boyut kazanmak |
acquire dimension v.
|
|
267 |
General |
boyut kazanmak |
take on dimension v.
|
|
268 |
General |
geçerlilik kazanmak |
gain validity v.
|
|
269 |
General |
geçerlilik kazanmak |
become valid v.
|
|
270 |
General |
işlerlik kazanmak |
become functional v.
|
|
271 |
General |
işlerlik kazanmak |
become operative v.
|
|
272 |
General |
işlerlik kazanmak |
gain functionality v.
|
|
273 |
General |
yasallık kazanmak |
legalize v.
|
|
274 |
General |
yasallık kazanmak |
legalise v.
|
|
275 |
General |
yasallık kazanmak |
become legalised v.
|
|
276 |
General |
yasallık kazanmak |
become legalized v.
|
|
277 |
General |
yasallık kazanmak |
gain legalisation v.
|
|
278 |
General |
hayatını kazanmak |
make one's living v.
|
|
279 |
General |
burs kazanmak |
win scholarship v.
|
|
280 |
General |
resmiyet kazanmak |
become official v.
|
|
281 |
General |
resmiyet kazanmak |
formalize v.
|
|
282 |
General |
sınavı kazanmak |
pass the exam v.
|
|
283 |
General |
kesinlik kazanmak |
be final v.
|
|
284 |
General |
kesinlik kazanmak |
become definite v.
|
|
285 |
General |
kesinlik kazanmak |
be conclusive v.
|
|
286 |
General |
kesinlik kazanmak |
be decisive v.
|
|
287 |
General |
kesinlik kazanmak |
become final v.
|
|
288 |
General |
işlerlik kazanmak |
become effective v.
|
|
289 |
General |
tecrübe kazanmak |
sophisticate v.
|
|
290 |
General |
büyük başarı kazanmak |
achieve a great success v.
|
|
291 |
General |
kupa kazanmak |
win a cup v.
|
|
292 |
General |
yarışı kazanmak |
outrace v.
|
|
293 |
General |
görünürlük kazanmak |
become apparent v.
|
|
294 |
General |
kuvvet kazanmak |
gain strength v.
|
|
295 |
General |
görünürlük kazanmak |
become visible v.
|
|
296 |
General |
hız kazanmak |
accelerate v.
|
|
297 |
General |
hız kazanmak |
pick speed v.
|
|
298 |
General |
uzmanlık kazanmak |
gain expertise v.
|
|
299 |
General |
yetenek kazanmak |
acquire ability v.
|
|
300 |
General |
güvenini kazanmak |
gain somebody's trust v.
|
|
301 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a few bucks v.
|
|
302 |
General |
hızlı para kazanmak |
make a fast buck v.
|
|
303 |
General |
birkaç kuruş para kazanmak |
make a buck or two v.
|
|
304 |
General |
insanların sevgisini ve güvenini kazanmak |
win the hearts and minds of people v.
|
|
305 |
General |
sempati kazanmak |
earn sympathy v.
|
|
306 |
General |
sempati kazanmak |
gain sympathy v.
|
|
307 |
General |
bir baş farkı ile kazanmak |
win by a head v.
|
|
308 |
General |
bir baş farkıyla kazanmak |
win by a head v.
|
|
309 |
General |
lotoyu kazanmak |
win lottery v.
|
|
310 |
General |
yasal statü kazanmak |
be legalized v.
|
|
311 |
General |
yasal statü kazanmak |
be legalised v.
|
|
312 |
General |
okuma alışkanlığı kazanmak |
acquire reading habit v.
|
|
313 |
General |
okuma alışkanlığı kazanmak |
gain reading habit v.
|
|
314 |
General |
birinin kalbini kazanmak |
win the heart of somebody v.
|
|
315 |
General |
kıl payı kazanmak |
win by a nose v.
|
|
316 |
General |
bütün ödülleri kazanmak |
clear the deck v.
|
|
317 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
intensify abrubtly v.
|
|
318 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
intensify suddenly v.
|
|
319 |
General |
hız kazanmak |
gather pace v.
|
|
320 |
General |
başarı kazanmak |
go over v.
|
|
321 |
General |
kendine olan saygısını kazanmak |
regain one's self-respect v.
|
|
322 |
General |
kendine olan saygısını yeniden kazanmak |
regain one's self-respect v.
|
|
323 |
General |
formunu kazanmak |
get into shape v.
|
|
324 |
General |
yapma alışkanlığı kazanmak |
get into the hang of v.
|
|
325 |
General |
alışkanlık kazanmak |
get into the hang of v.
|
|
326 |
General |
yeniden sağlığını kazanmak |
get well v.
|
|
327 |
General |
güvenini kazanmak |
get around v.
|
|
328 |
General |
dostluğunu kazanmak |
cultivate v.
|
|
329 |
General |
hız kazanmak |
pick up v.
|
|
330 |
General |
itibar kazanmak |
establish a reputation v.
|
|
331 |
General |
itibar kazanmak |
earn a reputation v.
|
|
332 |
General |
itibar kazanmak |
gain a reputation v.
|
|
333 |
General |
itibar kazanmak |
make a reputation v.
|
|
334 |
General |
itibar kazanmak |
build (up) a reputation v.
|
|
335 |
General |
itibar kazanmak |
acquire a reputation v.
|
|
336 |
General |
ün kazanmak |
make a name for oneself v.
|
|
337 |
General |
(sınav) kazanmak |
pass v.
|
|
338 |
General |
çaba ve mücadeleyle şöhret kazanmak |
win one's spurs v.
|
|
339 |
General |
çaba harcamadan kazanmak |
win in a center v.
|
|
340 |
General |
çok kolay kazanmak |
win hands down v.
|
|
341 |
General |
yeniden kazanmak |
regenerate v.
|
|
342 |
General |
güç kazanmak |
strengthen v.
|
|
343 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly become intense v.
|
|
344 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly intensify v.
|
|
345 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
suddenly become dense v.
|
|
346 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to take v.
|
|
347 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to obtain v.
|
|
348 |
General |
önem kazanmak |
become more of an issue v.
|
|
349 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to receive v.
|
|
350 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to acquire v.
|
|
351 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to purchase v.
|
|
352 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to get v.
|
|
353 |
General |
almaya hak kazanmak |
become entitled to buy v.
|
|
354 |
General |
kolayca kazanmak |
walk off with v.
|
|
355 |
General |
kolayca kazanmak |
walk over v.
|
|
356 |
General |
anlam kazanmak |
reach significance v.
|
|
357 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn reputation v.
|
|
358 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn esteem v.
|
|
359 |
General |
saygınlık kazanmak |
gain prestige v.
|
|
360 |
General |
saygınlık kazanmak |
earn respect v.
|
|
361 |
General |
-e karşısında zafer kazanmak |
win a victory over v.
|
|
362 |
General |
dürüst olmayan yollarla para kazanmak |
make money for oneself in a dishonest way v.
|
|
363 |
General |
rüşvetle kazanmak |
buy over v.
|
|
364 |
General |
çok para kazanmak |
make a lot of money v.
|
|
365 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different point of view v.
|
|
366 |
General |
yeniden hak kazanmak |
requalify v.
|
|
367 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different viewpoint v.
|
|
368 |
General |
eski seyrini kazanmak |
back on track v.
|
|
369 |
General |
eski seyrini kazanmak |
back to track v.
|
|
370 |
General |
yaygınlık kazanmak |
gain wide currency v.
|
|
371 |
General |
geçerlilik kazanmak |
gain wide currency v.
|
|
372 |
General |
özgürlüğünü kazanmak |
gain one's freedom v.
|
|
373 |
General |
istikrar kazanmak |
gain stability v.
|
|
374 |
General |
üyeliğe hak kazanmak |
be entitled to membership v.
|
|
375 |
General |
özgürlüğünü kazanmak |
win one's freedom v.
|
|
376 |
General |
anlam kazanmak |
become meaningful v.
|
|
377 |
General |
ünvan kazanmak |
assume the title of v.
|
|
378 |
General |
şöhret kazanmak |
make one's mark v.
|
|
379 |
General |
ünvanını kazanmak |
assume the title of v.
|
|
380 |
General |
burs kazanmak |
get a scholarship v.
|
|
381 |
General |
burs kazanmak |
gain a scholarship v.
|
|
382 |
General |
geri kazanmak |
gain back v.
|
|
383 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
gain sudden intensity v.
|
|
384 |
General |
birden yoğunluk kazanmak |
gain a sudden intensity v.
|
|
385 |
General |
bahis kazanmak |
win a bet v.
|
|
386 |
General |
ihtisas kazanmak |
specialize v.
|
|
387 |
General |
güvenlerini kazanmak |
win their confidence v.
|
|
388 |
General |
üniversiteyi kazanmak |
get into university v.
|
|
389 |
General |
bilinç kazanmak |
acquire awareness v.
|
|
390 |
General |
bilinç kazanmak |
gain awareness v.
|
|
391 |
General |
bir tazminata hak kazanmak |
be entitled to indemnity v.
|
|
392 |
General |
puan kazanmak |
rack up v.
|
|
393 |
General |
sayı kazanmak |
rack up v.
|
|
394 |
General |
nitelik kazanmak |
obtain qualification v.
|
|
395 |
General |
nitelik kazanmak |
acquire qualification v.
|
|
396 |
General |
nitelik kazanmak |
gain qualification v.
|
|
397 |
General |
yeni bir anlam kazanmak |
take on a new meaning v.
|
|
398 |
General |
ekonomik özgürlüğünü kazanmak |
become self-supporting v.
|
|
399 |
General |
ekonomik özgürlüğünü kazanmak |
become financially independent v.
|
|
400 |
General |
internetten para kazanmak |
earn money from internet v.
|
|
401 |
General |
internetten para kazanmak |
earn money from the internet v.
|
|
402 |
General |
-den para kazanmak |
earn money from v.
|
|
403 |
General |
kişiyi kazanmak |
win the person v.
|
|
404 |
General |
değer kazanmak |
raise in value v.
|
|
405 |
General |
değer kazanmak |
rise in value v.
|
|
406 |
General |
değer kazanmak |
increase in value v.
|
|
407 |
General |
gönül kazanmak |
win someone's heart v.
|
|
408 |
General |
bedava tatil kazanmak |
win a free vacation v.
|
|
409 |
General |
hediye tatil kazanmak |
win a free vacation v.
|
|
410 |
General |
değer kazanmak |
gain value v.
|
|
411 |
General |
maçı kazanmak |
win the match v.
|
|
412 |
General |
hakkını kazanmak |
come into its own v.
|
|
413 |
General |
ödül almaya hak kazanmak |
be granted an award v.
|
|
414 |
General |
üzerinden güç kazanmak |
gain ground upon v.
|
|
415 |
General |
gücünü geri kazanmak |
get back one's strength v.
|
|
416 |
General |
yasal nitelik kazanmak |
become legitimate v.
|
|
417 |
General |
yasal nitelik kazanmak |
gain legal status v.
|
|
418 |
General |
ihtisas kazanmak |
specialise v.
|
|
419 |
General |
bilinç kazanmak |
become self-aware v.
|
|
420 |
General |
kendine olan güvenini kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
421 |
General |
özgüven kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
422 |
General |
kendi güvenini kazanmak |
gain self-confidence v.
|
|
423 |
General |
çok/yığınla para kazanmak |
make loads of money v.
|
|
424 |
General |
işten deneyim kazanmak |
gain experience from the job v.
|
|
425 |
General |
önem kazanmak |
become important v.
|
|
426 |
General |
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak |
landslide v.
|
|
427 |
General |
seçimi ezici bir çoğunlukla kazanmak |
win a landslide victory v.
|
|
428 |
General |
birinin bir yılda kazandığından fazlasını bir haftada kazanmak |
make more money in a week than you earn in a year v.
|
|
429 |
General |
kötü şöhret kazanmak |
gain infamy v.
|
|
430 |
General |
gördüğü evi almaya yetecek kadar para kazanmak |
make enough money to buy the house she/he saw v.
|
|
431 |
General |
tempo kazanmak |
gain speed v.
|
|
432 |
General |
tempo kazanmak |
speed up v.
|
|
433 |
General |
peş peşe beş maç kazanmak |
win five games in a row v.
|
|
434 |
General |
arka arkaya beş maç kazanmak |
win five games in a row v.
|
|
435 |
General |
bir şeyden para yapmak/kazanmak |
make money off something v.
|
|
436 |
General |
biraz daha tecrübe kazanmak |
get some more experience v.
|
|
437 |
General |
biraz daha deneyim kazanmak |
get some more experience v.
|
|
438 |
General |
nefretini kazanmak |
gain hatred of v.
|
|
439 |
General |
nefretini kazanmak |
gain one's hatred v.
|
|
440 |
General |
şöhret kazanmak |
burst into prominence v.
|
|
441 |
General |
sağlığını yeniden kazanmak |
get healthy v.
|
|
442 |
General |
anlam kazanmak |
gain meaning v.
|
|
443 |
General |
çekilişe katılmak için hak kazanmak |
be eligible for the lottery v.
|
|
444 |
General |
çekiliş için hak kazanmak |
be eligible for the lottery v.
|
|
445 |
General |
yeniden fonksiyon/işlev kazandırmak/kazanmak |
refunction v.
|
|
446 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
achieve one's independence v.
|
|
447 |
General |
bağımsızlığını kazanmak |
gain one's independence v.
|
|
448 |
General |
birinin güvenini kazanmak |
win the trust of someone v.
|
|
449 |
General |
müşterilerinin güvenini kazanmak |
win the trust of one's customers v.
|
|
450 |
General |
üniversiteye girmeye hak kazanmak |
be eligible to attend the university v.
|
|
451 |
General |
üniversiteye girmeye hak kazanmak |
be eligible to enter the university v.
|
|
452 |
General |
hızlı bir ivme kazanmak |
gain acceleration v.
|
|
453 |
General |
sonradan kazanmak |
acquire v.
|
|
454 |
General |
birine karşı zafer kazanmak |
achieve victory over someone v.
|
|
455 |
General |
yarışmada bir şey kazanmak |
win something at the contest v.
|
|
456 |
General |
gönlünü/beğenisini/takdirini tekrar kazanmak |
win back the favor of v.
|
|
457 |
General |
(bir şeye karşı) direnç kazanmak |
develop resistance to v.
|
|
458 |
General |
öncelik kazanmak |
take primacy v.
|
|
459 |
General |
hacim kazanmak (vücut geliştirme) |
gain muscle v.
|
|
460 |
General |
güvenlerini kazanmak |
earn their trust v.
|
|
461 |
General |
resmiyet kazanmak |
officialise v.
|
|
462 |
General |
resmiyet kazanmak |
formalise v.
|
|
463 |
General |
mahkemeyi kazanmak |
win the case v.
|
|
464 |
General |
üniversite kazanmak |
get into university v.
|
|
465 |
General |
büyük bir şöhret kazanmak |
become a huge celebrity v.
|
|
466 |
General |
okul kazanmak |
get accepted into school v.
|
|
467 |
General |
bağışıklık kazanmak |
acquire immunity to v.
|
|
468 |
General |
bağışıklık kazanmak |
develop immunity to v.
|
|
469 |
General |
bağışıklık kazanmak |
build up immunity to v.
|
|
470 |
General |
bağışıklık kazanmak |
become immune to v.
|
|
471 |
General |
saygısını kazanmak |
win the respect of v.
|
|
472 |
General |
emekliliğe hak kazanmak |
qualify for a pension v.
|
|
473 |
General |
(telefonda vb) yer kazanmak |
free up space v.
|
|
474 |
General |
gayrimeşru / yasadışı yoldan para kazanmak |
make an illicit profit v.
|
|
475 |
General |
popülarite kazanmak |
gain popularity v.
|
|
476 |
General |
tüzel kişilik kazanmak |
gain legal entity status v.
|
|
477 |
General |
tüzel kişilik kazanmak |
acquire legal entity status v.
|
|
478 |
General |
daha da önem kazanmak |
become even more important v.
|
|
479 |
General |
karşısında zafer kazanmak |
win a victory over v.
|
|
480 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetise v.
|
|
481 |
General |
bilgelik kazanmak |
gain in wisdom v.
|
|
482 |
General |
hız kazanmak |
gather momentum v.
|
|
483 |
General |
hız kazanmak |
gain momentum v.
|
|
484 |
General |
kurumsal kimlik kazanmak |
gain a corporate identity v.
|
|
485 |
General |
bilgi kazanmak |
gain knowledge v.
|
|
486 |
General |
ek gelir kazanmak |
earn an extra revenue v.
|
|
487 |
General |
ek gelir kazanmak |
earn a side income v.
|
|
488 |
General |
vatandaşlık kazanmak |
acquire citizenship v.
|
|
489 |
General |
ülkeyi kazanmak |
win the country v.
|
|
490 |
General |
kendi parasını kazanmak |
earn one's own money v.
|
|
491 |
General |
daha fazla kazanmak |
outearn v.
|
|
492 |
General |
nüfuz kazanmak |
acquire influence v.
|
|
493 |
General |
ehemmiyet kazanmak |
gain prominence v.
|
|
494 |
General |
önem kazanmak |
gain prominence v.
|
|
495 |
General |
gittikçe önem kazanmak |
become more and more important v.
|
|
496 |
General |
(kuzey ingiltere) geçimini kazanmak |
addle v.
|
|
497 |
General |
para kazanmak |
addle v.
|
|
498 |
General |
ün kazanmak |
develop reputation v.
|
|
499 |
General |
ün kazanmak |
develop reputation v.
|
|
500 |
General |
ivme kazanmak |
accelerate v.
|
|