koku - Turkish English Dictionary
History

koku



Meanings of "koku" in English Turkish Dictionary : 29 result(s)

Turkish English
Common Usage
koku fragrance n.
koku odour n.
koku scent n.
koku smell n.
koku odor n.
General
koku relish n.
koku smelling n.
koku aura n.
koku perfume n.
koku savour n.
koku whiff n.
koku pong n.
koku perfumery n.
koku touch n.
koku exhalation n.
koku flavour n.
koku flavor n.
koku stink n.
koku wind n.
koku savor n.
koku trail n.
koku breath n.
koku waff [scotland] n.
koku senteur n.
koku snuff n.
Technical
koku odor n.
koku odour n.
Automotive
koku odor n.
Tobacco
koku aroma n.

Meanings of "koku" with other terms in English Turkish Dictionary : 476 result(s)

Turkish English
Common Usage
güzel ve hoş koku fragrance n.
hoş koku scent n.
General
pis koku smell n.
zehirli pis koku mephitis n.
hoş koku sweetness n.
kötü koku reek n.
fena koku reek n.
hafif koku waft n.
koku duyusu sense of smell n.
kötü koku stench n.
koku alma organı organ of smell n.
pis koku stench n.
koku alma yeteneği nose n.
hoş koku redolence n.
keskin koku tang n.
güzel koku sweetness n.
pis koku stink n.
koku giderme deodorizing n.
güzel koku sweet n.
kötü koku malodor n.
koku alma organları olfactory organs n.
koku giderici deodorant n.
keskin koku redolence n.
koku giderici anti odor n.
güzel koku fragrance n.
koku bombası stink bomb n.
kötü koku effluvium n.
koku bombası stench bomb n.
güzel koku perfume n.
koku giderici deodoriser n.
kötü koku malodour n.
koku alma duyusu smell n.
bir şeyin yaydığı koku aura n.
güzel koku balm n.
koku sinirindeki kist epitheliomata n.
ağır/kötü koku foul smell n.
istenmeyen koku effluvia n.
kötü koku effluvia n.
güzel koku scent n.
pis koku niff n.
koku alma olfaction n.
hafif koku whiffet n.
güzel koku aroma n.
avını sadece gözlerini kullanarak avlayan yırtıcı (koku duyuları kullanmadan) gazehound n.
koku (güzel) scent n.
koku giderme deodorising n.
bir şaraba özgü koku bouquet n.
pis koku pong n.
koku (kuvvetli ve hoş) aroma n.
pis koku reek n.
koku dalgası whiff n.
avını koku ile değil görerek yakalayan tazı gazehound n.
hoş koku pleasant odor n.
koku verici aromatizer n.
koku verici aromatiser n.
uçucu koku volatile smell n.
kötü koku stinker n.
koku (av) drag n.
rahatsız edici koku obnoxious odour n.
rahatsız edici koku foul odour n.
rahatsız edici koku offensive odour n.
rahatsız edici koku unpleasant odour n.
aroma (güzel) koku aroma n.
yüksek koku önleyicili sifon deep-seal trap n.
şarap koku bouquet n.
koku gideren deodorant n.
koku önleyici filtre odour filter n.
pis koku taint n.
kötü koku fetid odor n.
pis koku fetid odor n.
keskin koku alma duyusu keen sense of smell n.
keskin koku alma özelliği keen sense of smell n.
keskin koku a strong odor n.
kötü koku stink n.
iyi koku alan burun sensitive nose n.
koku giderici deodorizer n.
kötü koku pong n.
kötü koku unpleasant smell n.
koku kesesi pomander n.
koku alma yeteneği sense of smell n.
vajinal koku vaginal smell n.
koku alma duyusu olfactory perception n.
koku alma duyusu olfaction n.
koku alma duyusu sense of smell n.
pis koku funk n.
rahatsız edici koku offensive smell n.
rahatsız edici koku odour nuisance n.
rahatsız edici koku odor nuisance n.
rahatsız edici koku odious smell n.
rahatsız edici koku repugnant odor n.
rahatsız edici koku repugnant odour n.
pis koku rammishness n.
soğanımsı koku oniony scent n.
soğan gibi koku oniony scent n.
hayvansal ürünler pişerken veya yanarken oluşan güçlü ve hoş olmayan koku nidor n.
rahatsız edici iğrenç koku nidor n.
keskin koku twang n.
pis koku malodour n.
nahoş koku malaroma n.
kötü koku malaroma n.
pis koku malaroma n.
çok kötü koku male-odor n.
nahoş koku male-odor n.
güçlü koku bite n.
keskin koku bite n.
kötü koku mephitism n.
kusursuz koku alma duyusu perfect sense of smell n.
kusursuz koku alma duyusu immaculate sense of smell n.
çok güçlü tat veya koku hogo [dialect] [uk] n.
uyuduktan sonra ağızda oluşan kötü koku morning breath n.
güzel koku scent n.
keskin ve pis koku graveolence [obsolete] n.
keskin ve pis koku graveolency [obsolete] n.
koku duyusuyla algılanan his odor n.
hoş koku odor n.
nahoş koku odor n.
kötü koku odor n.
güçlü koku odorament n.
pis koku roke [dialect] [uk] n.
hoş koku incense n.
nahoş koku goo [scotland] n.
yabancı koku unfamiliar odor n.
tazılara koku izi bırakması için yere sürtülen nesne drag n.
koku kesesini andıran şey pomander n.
belli belirsiz koku pouf n.
belli belirsiz koku pouffe n.
belli belirsiz koku pouff n.
koku duyusu üzerine çalışan bir bilim dalı osmics n.
hoş koku senteur n.
koku alan kimse smeller n.
yakıldığında hoş koku veren bitki tütsüsü smudge stick n.
keskin veya hoş koku spice n.
kötü koku vermek taint v.
kötü koku yaymak reek of v.
çıkarmak (koku) exhale v.
yayılmak (koku) pervade v.
koku almak smell v.
güzel koku saçmak scent v.
koku almak nose around v.
koku vb'ni yaymak give off v.
koku saçmak scent v.
yaymak (fena koku) reek of v.
koku almak nose v.
hafifçe havaya yayılmak (koku vs) tinge with v.
koku vermek smell v.
koku yapmak stink v.
koku duymak catch a smell v.
koku vermek give off smell v.
koku salmak emit odour v.
koku duymak pick up a scent v.
koku vermek emit odour v.
koku vermek give off odour v.
koku salmak give off smell v.
koku duymak catch a scent v.
koku duymak detect a smell v.
koku salmak give off odour v.
koku bırakmak leave scent on something v.
koku bırakmak leave smell v.
koku yaymak give off smell v.
koku sinmek become permeated with a strong unpleasant odor v.
koku sinmek reek v.
koku yaymak emit odour v.
koku yaymak give off odour v.
koku sıkmak dab on perfume v.
koku sıkmak put on perfume v.
koku sıkmak spray on perfume v.
bodrumdan tuhaf bir koku gelmek a strange smell to emanate from the basement v.
kötü koku vermek effluviate v.
hoş bir koku vermek embalm v.
hoş koku yaymak perfume v.
burnuna koku gelmek smell v.
kötü koku yaymak whiff v.
koku çıkarmak whiff v.
(koku) salınmak breathe v.
(koku) içine çekmek breathe v.
(bir şeye) koku vermek odorize v.
(bir şeye) koku eklemek odorize v.
güvenlik önlemi olarak özel ve algılanabilir koku eklemek odorize v.
(bir şeye) koku vermek odourise v.
(bir şeye) koku eklemek odourise v.
güvenlik önlemi olarak özel ve algılanabilir koku eklemek odourise v.
koku vermek imbalm v.
avın (koku) izini sürmek draw v.
koku ile doldurmak scent v.
(kokarca) koku püskürtmek skunk v.
kötü koku yaymak skunk v.
(koku vb.) çarpmak hit v.
ağır (koku) strong adj.
hafif (koku/tat) delicate adj.
kuvvetli ve hoş (koku) aromatic adj.
kötü koku veren effluvial adj.
bayıltıcı (koku) overpowering adj.
keskin (tat/koku) tangy adj.
hoş bir acılığı olan (tat/koku) piquant adj.
koku sinirindeki kist şeklinde epitheliomatous adj.
her tarafa nüfuz eden (koku, hata vb) permeative adj.
koku gideren deodorizing adj.
çıkarılmış (duman/gaz/koku vb) exhaled adj.
boğucu (koku) heavy adj.
koku giderici antiodor adj.
keskin (zeka/koku/ses) penetrating adj.
koku veren odourising adj.
koku alma ile ilgili olfactory adj.
koku giderici anti-odor adj.
(koku/tat) kötü rank adj.
koku gideren deodorising adj.
balsamsı koku balsamy adj.
kötü koku yayabilir effluviable adj.
kötü koku çıkarabilir effluviable adj.
kötü koku salabilir effluviable adj.
iyi koku alan sagacious adj.
(koku) etkili rich adj.
(koku) güçlü rich adj.
kötü koku yayan ripe adj.
keskin (koku) ripe adj.
nahoş (koku) ripe adj.
(köpek) iyi koku alan chokebore adj.
kendine özgü koku yayan odorate adj.
koku yayan odorating adj.
koku salgılayan odorating adj.
koku yayan odoriferous adj.
kendine özgü koku yayan odorous adj.
koku duyusuyla algılanan his odour adj.
hoş koku odour adj.
farklı koku ile çevrelenen overscented adj.
koku ile eşlik edilen overscented adj.
farklı bir koku yayan overscented adj.
koku yayan olent adj.
koku yaymayan inodorate [obsolete] adj.
zayıf (koku) cool adj.
(tat, koku) balığımsı fishily adj.
(tat, koku) balık gibi fishily adj.
koku alma duyusu keskin olan scentful adj.
koku alma duyusu olmayan scentless adj.
koku alma duyusu keskin olan sharp-nosed adj.
(hafif) koku delicate adj.
(kötü) koku yayarak areek adv.
koku yaymadan inodorously adv.
koku ile scentingly adv.
(burada) garip bir koku var there's a funny smell expr.
Phrasals
kötü koku yaymak reek of something v.
alttan alttan kötü bir koku/izlenim yaymak reek of something v.
yoğun koku yaymak reek of v.
kötü koku yaymak reek of v.
kötü koku yaymak smell up v.
(kötü bir) koku yaymak stink of (something) v.
Colloquial
koku uzmanı odor specialist n.
zengin (koku) tangy adj.
kötü (koku) funky adj.
hoş olmayan (koku) funky adj.
fena (koku) funky adj.
ekşi (koku) funky adj.
ağır (koku) funky adj.
Idioms
burnu iyi koku alma a nose for something n.
'-de burnu iyi koku alma nose for n.
bir şeyin taze olup olmadığını anlamak için koklama/koku testi yapma sniff test n.
köpeğin koku almasın önlemek put a dog off the scent v.
(olaylar konusunda) burnu iyi koku almak have a nose for v.
inceden bir koku almak get a whiff of (something) v.
hafif bir koku almak get a whiff of (something) v.
belli belirsiz bir koku almak get a whiff of (something) v.
(av köpeği) koku aldığı yeri hızlı hızlı koklamak make game v.
(bir şey konusunda) burnu iyi koku almak have a nose for something v.
Speaking
bir koku alıyor musun? do you smell something? expr.
ne pis bir koku what a stink expr.
Industry
koku veren odorizer n.
Technical
arıkovanı koku beehive coke n.
arıkovanı koku fırını beehive coke oven n.
boru sistemleriyle taşınan sudaki koku ve lezzet tayini determination of odor and flavor of water in piping systems n.
ceviz koku coke nut n.
döküm koku foundry coke n.
düşük sıcaklık koku low-temperature coke n.
gaz koku gas coke n.
güzel koku scent n.
istenmeyen koku effluvium n.
kalsine petrol koku calcined petroleum coke n.
keskin koku tang n.
koku kontrolü ve havalandırma odour control and ventilation n.
koku giderici deodorant n.
koku giderme deodorization n.
kupol ocağı koku cupola coke n.
koku verici madde odorizer n.
koku iletimi odour transmission n.
koku şişesi perfume bottle n.
koku ve tat bulunmaması deneyi test for absence of odor and taste n.
koku giderici madde deodorant n.
koku duyma smell n.
koku şişesi scent bottle n.
koku önleyici filtre odour filter n.
koku giderme deodorisation n.
koku yayar odorant n.
koku birimi olf n.
kötü koku mephitis n.
linyit koku lignite coke n.
sudaki koku odor in water n.
yatak koku bed coke n.
yüksek sıcaklık koku high-temperature coke n.
yüksek fırın koku blast furnace coke n.
yüksek fırın koku metallurgical coke n.
buharlaştırarak koku çıkarmak decoct v.
Telecom
koku algılayan telefon smell-o-phone n.
elektronik koku algılayıcı electronic nose n.
Electric
elektriksel koku electric odor n.
Marine
kötü koku offensive odor n.
kötü koku yayan madde offensive odor substance n.
Petrol
kalsine edilmiş petrol koku calcined petroleum coke n.
petrol koku petroleum coke n.
Mining
kötü koku yayan bir mineral necrolite n.
kötü koku yayan bir mineral necronite n.
döküm koku foundry coke n.
petrol koku petroleum coke n.
petrol koku petcoke n.
petrol koku pet coke n.
yeryağı koku petroleum coke n.
yakıldığında sert, keçi gibi bir koku açığa çıkaran bir fosil reçine hircine n.
Medical
ağızda kötü koku oral malodor n.
koku siniri first cranial nerve n.
kötü koku foetor n.
koku soğancığı olfactory bulb n.
koku alma smell n.
koku kontrolü odor control n.
koku alma olfaction n.
kötü koku fetor n.
koku siniri olfactory nerve n.
koku bezesi scent bag n.
koku belirleme testi smell identification test n.
koku duyarlıkölçeri olfactometer n.
koku alma hücresi olfactory cell n.
koku kontrolü odour control n.
koku bilimi olfactronics n.
koku alamama anosmia n.
koku bezesi scent gland n.
koku almazlık anosmia n.
koku siniri nervii olfactorii n.
koku korkusu osmophobia n.
koku alma sense of smell n.
koku deneyi scent test n.
koku tomurcukları olfactory knobs n.
koku alma siniri olfactory nerve n.
koku alma olfactory modality n.
koku testi smell test n.
tat ve koku alma duyusunda azalma diminished taste and smell perception n.
tat ve koku testleri taste and smell tests n.
belirli bir duyuya (koku, ses) aşırı duyarlılık hyperesthesia n.
koku duyusunun azalması hyposmia n.
koku alma duyusu uzmanı olfactologist n.
koku bilimi olfactology n.
koku alma duyusu hassasiyetinin test edilip ölçülmesi olfactometry n.
koku duyusu keskinliğini ölçmede kullanılan bir cihaz olfactometry n.
koku alma duyusunda keskinlik oxyosphresia n.
koku duyusunun ve ilişkili bozuklukların incelenmesi osmonosology n.
koku hassasiyeti osmophobia n.
koku nefreti osmophobia n.
kokular ve koku almaya ilişkin bilgilerin tamamı osphresiology n.
koku alma ile ilgili olfactory adj.
Anatomy
beynin koku alma korteksi archipallium n.
beynin koku alma korteksi paleocortex n.
sürüngenlerde ağız çatısında bulunan bir çift koku alma cebi jacobsons organ n.
sürüngenlerde ağız çatısında bulunan bir çift koku alma cebi jacobson's organ n.
koku organı olfactor n.
koku alma duyusuna ilişkin organ olfactory n.
koku alma duyusuna ilişkin sinir olfactory n.
koku siniri olfactory n.
koku alma siniri olfactory n.
beyin tabanında burun boşluklarının hemen üzerinde bulunan koku alma sinirinin ucundaki iki genişlikten her biri olfactory bulb n.
her iki serebral yarımkürenin alt ön kısmında bulunup koku almada işlev gören bir çıkıntı olfactory lobe n.
koku soğancığından çıkıp lifleri beyin tabanına girecek şekilde arkaya doğru uzanan uzun, dar ve üçgen formlu, beyaz renkli bir doku bandı olfactory tract n.
Psychology
koku varsanısı olfactory hallucination n.
koku siniri olfactory nerve n.
koku takıntısı osphresiophilia n.
koku düşkünlüğü osphresiophilia n.
koku fobisi osphresiophobia n.
Physiology
burundaki koku alma reseptörleri gaz halindeki belirli kimyasallarla uyarıldığında ortaya çıkan his olfactory sensation n.
koku alma duyusu olfactory sense n.
koku duyusuna ait osmic adj.
koku duyusuyla ilgili osmic adj.
Pathology
koku duyusunda bozukluk dysomia n.
koku duyusunda bozulma dysomia n.
koku duyusunda bozukluk dysosmia n.
koku duyusunda bozulma dysosmia n.
koku duyusunda bozukluk parosamia n.
koku duyusunda bozulma parosamia n.
koku duyusunda bozukluk olfactory impairment n.
koku duyusunda bozulma olfactory impairment n.
koku alma duyusunda bozukluk parosmia n.
koku alma duyusunda bozukluk parosphresia n.
koku alma duyusunda bozukluk parosphresis n.
koku duyusunun bozulması ile ilgili anosmatic adj.
koku duyusunun kaybı ile ilgili anosmatic adj.
koku duyusunun bozulması ile ilgili anosmic adj.
koku duyusunun kaybı ile ilgili anosmic adj.
Food Engineering
istenmeyen koku off odor n.
istenmeyen koku off odour n.
koku giderme deodorization n.
koku ve tat bulunmama deneyi test for absence of odour and taste n.
koku giderme deodorisation n.
lezzet ve koku verici bileşikler flavouring and perfuming compounds n.
brettanomyces mayasının fermantasyonundan elde edilen tat ve koku brett n.
(peyniri) istenilen tat, koku, kıvam ve renge getirmek için yıllandırmak ripen v.
(peyniri) istenilen tat, koku, kıvam ve renge getirmek için tütsülemek ripen v.
(peyniri) istenilen tat, koku, kıvam ve renge getirmek için salamurada bekletmek ripen v.
Gastronomy
pis koku dirty smell n.
Chemistry
kloroformunkine benzer koku ve toksik buhar oluşturan simetrik iki izomerden her biri tetrachloroethane n.
hoş koku aroma n.
limon kabuğunun yapısında bulunan koku verici ve tatlandırıcı olarak kullanılan bir izomer neral n.
koku giderici antibromic n.
tıpta kullanılan, koku ve serinletme özelliğine sahip bahçe nanesi yağının kristali mint camphor n.
tıpta kullanılan, koku ve serinletme özelliğine sahip bahçe nanesi yağının kristali peppermint camphor n.
Biology
koku duyusu eksikliği anosmia n.
koku alma hücresi olfactory cell n.
koku siniri olfactory nerve n.
koku alabilme osmatism n.
koku izi scent trail n.
koku üreten salgı bezi pod n.
erkek misk geyiğinin koku üreten salgı bezi pod n.
yön bulması koku duyusuna dayanan osmatic adj.
Marine Biology
sternotherus cinsinden olup güçlü ve kötü bir koku salgılayan çeşitli küçük kaplumbağalara verilen ad common musk turtle n.
Zoology
(hayvanlarda) koku alma organı olfactory organ n.
koku üreten salgı bezi musk bag n.
erkek misk geyiğinin koku bezi musk bag n.
koku üreten salgı bezi musk gland n.
erkek misk geyiğinin koku bezi musk gland n.
geyik ve antilopların gözünün altında bulunan ve koku salgılayan yağ bezi tear bag n.
geyik ve antilopların gözünün altında bulunan ve koku salgılayan yağ bezi lacrimal sinus n.
korktuğunda ekşi bir koku salgılayan, abd'nin güneyine ve meksika'ya özgü büyük bir kamçılı akrep vinegarroon (mastigoproctus giganteus) n.
egemen olunan bölgeyi işaretleyen koku marker n.
güney afrika'ya özgü siyah üzerine beyaz çizgileri olan ve rahatsız edildiğinde kötü bir koku salgılayan iki gelincik türüne verilen ad muishond n.
Botanic
güney amerika'ya özgü, geceleri koku yayan yeşilimsi beyaz çiçekli, tek yıllık bir süs bitkisi flowering tobacco (nicotiana alata) n.
güney amerika'ya özgü, geceleri koku yayan yeşilimsi beyaz çiçekli, tek yıllık bir süs bitkisi jasmine tobacco n.
sıkıştırıldığında hoş bir koku yayan yaprak dökmeyen anthospermum cinsi çalı amber tree n.
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği wild water lemon n.
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği passiflora foetida n.
amerika'ya özgü, gövdesi ezildiğinde kötü koku yayan tropikal bir çarkıfelek çiçeği running pop n.
Apiculture
koku yayma havalandırması fan n.
koku bezi scent gland n.
Tobacco
koku maddelerinin alkol veya uygun bir çözücüde çözünmüş durumu top flavour n.
tütüne koku ve tad vermek veya bazı özelliklerini düzeltmek amacıyla kullanılan maddeler additive n.
Environment
dinamik oflaktometre ile koku derişiminin belirlenmesi determination of odour concentration by dynamic olfactometry n.
koku emisyonu odor emission n.
koku sayısı odour number n.
koku giderme deodorisation n.
koku maddesi odorant n.
koku giderme deodorization n.
rahatsız edici koku odor nuisance n.
Geology
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer anthraconite n.
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer swinestone n.
ovuşturulduğunda kötü bir koku yayan kömür siyahı bir mermer stinkstone n.
ince ve esnek tabakalar halinde meydana gelip yakıldığında oldukça kötü koku yayan bir hidrokarbon minerali dysodile n.
(koku) nahoş fat adj.
Military
koku arama sistemi olfactory detection system n.
(yandığında kötü bir koku yayan) ateş mızrağı stink-fire lance n.
Hunting
hayvanın bıraktığı koku drag n.
yapay koku bırakmak için yere sürülen şey drag n.
tazıların avı yapay koku yardımıyla takip ettiği avlanma drag hunt n.
tazıların yapay oluşturulmuş koku izini takip ettiği av drag hunt n.
tazıların yapay oluşturulmuş koku izini takip ettiği avları düzenleyen topluluk drag hunt n.
avlanmış bir hayvanın gerisinde bıraktığı izi gizleyen koku foil n.
görme duyusundan ziyade koku duyusu ile avlanan tazı scenthound n.
(köpek) koku kaybolduğunda av kovalamayı bırakmak check v.
(tazı) koku alma duyusuyla avlanmak scent v.
Archaic
koku kesesi sweet bag n.
koku yayan şey odorament n.
tatlı koku yayan şey odour n.
koku kesesi pouncet box n.
(koku) keskin poignant adj.
(koku) ortalığa sinen poignant adj.
Slang
nahoş koku hum [uk] [ireland] n.
baygın koku shmek n.
hafif koku shmek n.
British Slang
kötü koku honk n.
kötü koku pen and ink n.
kötü koku niff n.
pis/kötü koku ronk n.
Modern Slang
burnuma gelen kötü koku/kokular a bad taste in my mouth n.
uyuduktan sonra ağızda oluşan kötü koku a bowl of assholes n.
biri kakasını yaptıktan sonra tuvalette kalan koku afterpoop n.