| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | martyr n. | şehit | ||
|
He was courageous enough to be the martyr of such a significant cause. Böylesine büyük bir davanın şehidi olacak kadar cesurdu. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | martyr n. | şehit | ||
|
All of those who make up the anonymous population of Angola are, quite simply, heroes and martyrs. Angola'nın isimsiz nüfusunu oluşturan herkes, tek kelimeyle, kahramanlar ve şehitlerdir. More Sentences |
||||
| General | martyr n. | kurban | ||
|
Mrs. Clark can sometimes act as if she is the martyr. Bayan Clark bazen kurbanı oynayabiliyor. More Sentences |
||||
| General | martyr v. | şehit etmek | ||
|
Many people were martyred for their faith in that war. Bu savaşta çok sayıda insan inançları uğruna şehit edildi. More Sentences |
||||
| General | martyr n. | işkence çekerek ölen kimse | ||
| General | martyr n. | inancı veya davası için ölen kimse | ||
| General | martyr n. | sempati toplamak için açı çekiyormuş gibi yapan kimse | ||
| General | martyr v. | işkence etmek | ||
| Military | ||||
| Military | martyr v. | şehit etmek | ||
| Archaic | ||||
| Archaic | martyr v. | öldürene kadar işkence etmek | ||
| Archaic | martyr v. | zalim yöntemlerle öldürmek | ||
