mouth - Turkish English Dictionary
History

mouth

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "mouth" in Turkish English Dictionary : 89 result(s)

English Turkish
Common Usage
mouth n. ağız
General
mouth n. ağız kımıldat
mouth n. akarsuların denize veya göle döküldüğü yer
mouth n. mağaraların giriş yeri
mouth n. karamsar
mouth n. haliç
mouth n. kapların veya içi boş şeylerin açık yanı
mouth n. kavşak
mouth n. kesici aletlerin keskin yanı
mouth n. giriş yeri
mouth n. akarsuyun denize döküldüğü yer
mouth n. boğaz
mouth n. akarsuyun göle döküldüğü yer
mouth n. gaga
mouth n. ağız
mouth n. giriş ağzı
mouth n. dudaklar
mouth n. birtakım hislerin ifadesi olarak yüzünü buruşturma
mouth n. hafifçe dudak bükme
mouth n. gemle yapılan yönlendirmelere karşılık verme (at)
mouth n. beslenmesi gereken birey
mouth n. tükürük bezleri
mouth n. tat alma organları
mouth n. damak zevki
mouth n. köpek uluması
mouth n. konuşmacı
mouth n. konuşan kimse
mouth n. fikir
mouth n. birine atfedilen beyan
mouth n. kelimelerle ifade etme
mouth n. söz söyleme
mouth n. başka birinin görüşlerini ifade eden veya yorumlayan kimse
mouth n. laubali şekilde konuşma
mouth n. saygısızca konuşma
mouth n. küstahça karşılık verme
mouth n. ara sokak ile caddenin birleştiği yer
mouth n. yeraltı kuyusunun veya geçidinin toprak üstüne açılan yüzeyi
mouth n. (mengene) aletin kesmeye veya sıkmaya yarayan uçları arasındaki boşluk
mouth n. savaş silahlarının ağzı
mouth n. marangoz rendesinin bıçağının ön tarafında yer alan, talaşların geçtiği boşluk
mouth n. üflemeli çalgının açık ucu
mouth n. üflemeli çalgıda çalgıcının üflediği yer
mouth n. orgun borularının uçları arasındaki açıklık
mouth n. atın alt dudağında gemin etki ettiği bölüm
mouth v. söylemek
mouth v. dudak bükmek
mouth v. geme alıştırmak
mouth v. tane tane söylemek
mouth v. dudaklarını oynatarak konuşur gibi yapmak
mouth v. kısa ve özlü bir şekilde ifade etmek
mouth v. ağdalı bir şekilde dile getirmek
mouth v. abartarak ifade etmek
mouth v. anlamadan tekrar etmek
mouth v. samimiyetsizce yinelemek
mouth v. ağza atmak
mouth v. ağza almak
mouth v. yemek
mouth v. ağız veya dişlerle çiğnemek
mouth v. ağızda parçalamak
mouth v. (at veya koyunun) yaşını tespit etme gibi amaçlarla dişlerini incelemek
mouth v. (metal tenekenin) kapağını çıkarmak için tepesine vurmak
mouth v. küstahça konuşmak
mouth v. daha büyük bir su kütlesine akmak
mouth v. (akarsu kolu) açıklığa çıkmak
mouth v. alçak sesle söylemek
mouth v. düşük sesle telaffuz etmek
mouth v. belli belirsiz söylemek
mouth v. mırıldanmak
Idioms
mouth n. boşboğazlık
mouth n. küstahlık
mouth n. patavatsızlık
mouth n. ceza avukatı
mouth n. avukat
Technical
mouth n. giriş açıklığı
Architecture
mouth n. taban oluğu
Dentistry
mouth n. ağız
Biology
mouth n. taç borusunun tepesi
mouth n. tek kabuklu deniz böceğinin dış ortama açıldığı boşluk
Linguistics
mouth n. ağız
Archaic
mouth n. sözlü iletişim
mouth n. lisan
mouth n. sözlü aktarım
mouth n. sohbet
mouth n. ahmak kimse
mouth n. enayi
mouth n. bakış
mouth n. görüş
mouth n. otorite alanı
mouth n. yetki alanı

Meanings of "mouth" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
mouth of a river n. nehir ağzı
mouth organ n. ağız mızıkası
word of mouth n. söylenti
roof of the mouth n. damak
mouth part n. ağız parçası
word of mouth n. dedikodu
mouth organ n. mızıka
mouth organ n. armonika
mouth spray n. ağız spreyi
mouth of a harbour n. liman ağzı
mouth of a cave n. mağara ağzı
mouth of a road n. yol ağzı
big mouth n. boşboğaz
big mouth n. boş boğaz
loud mouth n. boş boğaz
word of mouth n. dedikodu gazetesi
foot-and-mouth disease n. şap hastalığı
word-of-mouth advertising n. ağızdan ağıza reklam
mouth cavity n. ağız boşluğu
motor mouth n. çenesi durmayan
motor mouth n. çenesi düşmüş
motor mouth n. çenesi düşük
jungle mouth n. ağız kokusu
jungle mouth n. (pis) nefes kokusu
sleight of mouth n. laf cambazlığı
river mouth n. nehir ağzı
river mouth n. mansap
mouth breathing n. ağızdan soluma
breathing by mouth n. ağızla solunum
mouth breathing n. ağızla solunum
breathing by mouth n. ağızdan soluma
another mouth to feed n. doyurulacak bir boğaz daha
mouth-to-mouth resuscitation n. suni teneffüs
potty mouth n. lazımlık
downturned mouth n. aşağı doğru kıvrılmış dudak
mouth ulcer n. aft
loud-mouth n. geveze
loud-mouth n. boşboğaz
mouth [obsolete] n. tehlikeli muhit
mouth [obsolete] n. ses çıkarma aracı
mouth friend [obsolete] [uk] n. arkadaşlığı samimiyetsizce sürdüren kimse
mouth hole n. (kayak maskesinde) ağız için bırakılmış açıklık
mouth honor n. sözde verilen fakat samimi olmayan paye
mouth honor n. samimiyetsiz övgü
mouth organ n. ağza yakın bulunan yapı veya uzantı (böcek)
mouth–breather n. mankafa
mouth mask n. ağız maskesi
plaice mouth n. küçük ağız
plaice mouth n. yamuk ağız
pouch mouth n. şişkin dudaklı ağız
put words into someone's mouth v. uydurup birinin ağzından konuşmak
have one's mouth water v. ağzı sulanmak
shoot off one's mouth v. boşboğazlık etmek
laugh on the wrong side of one's mouth v. gülerken ağlamak
foam at the mouth v. ağzı köpürmek
put words into someone's mouth v. birinden izin almadan onun adına konuşmak
live from hand to mouth v. kazandığını yemek
have one's heart in one's mouth v. yüreği ağzına gelmek
shoot one's mouth off v. cart curt etmek
make one's mouth water for v. ağzını sulandırmak
make somebody drool at the mouth over something v. ağzını sulandırmak
put one's foot in one's mouth v. gaf yapmak
put one's head in the lion's mouth v. tehlikeye atılmak
spread by word of mouth v. ağızdan ağıza yayılmak
shoot off one's mouth v. abartmak
open one's mouth v. ağzını açmak
live from hand to mouth v. kıtı kıtına idare etmek
blow out liquid from one's mouth v. püskürmek
make one's mouth water v. imrendirmek
put one's foot in one's mouth v. pot kırmak
sneeze with the mouth shut v. tıksırmak
laugh on the other side of the mouth v. burnu sürtülmek
put foot in mouth v. patavatsızlık yapmak
live from hand to mouth v. elden ağıza yaşamak
take the words out of somebody's mouth v. lafı ağzından almak
foam at the mouth v. çok öfkeli olmak
take the bread out of somebody's mouth v. ekmeğine mani olmak
leave a bad taste in one's mouth v. kötü izlenim bırakmak
close one's mouth v. ağzını kapamak
have one's heart in one's mouth v. canı ağzına gelmek
put one's head in the lion's mouth v. kellesini koltuğuna almak
foam at the mouth v. köpürmek
live from hand to mouth v. kıt kanaat geçinmek
make one's water mouth v. ağzını sulandırmak
put one’s foot in one’s mouth v. pot kırmak
be down in the mouth v. kan ağlamak
make one's mouth water v. ağzını sulandırmak
leave a taste in the mouth v. damaklarda tat bırakmak
bad mouth v. kötülemek
breathe through one's mouth v. ağzından nefes almak
smack one's mouth v. ağzını şapırdatmak
slurp one's mouth v. ağız şapırdatmak
smack one's mouth v. ağız şapırdatmak
slurp one's mouth v. ağzını şapırdatmak
rinse one's mouth v. ağız çalkalamak
gargle one's mouth v. ağız çalkalamak
(one's mouth) go dry v. ağzı kurumak
make someone's mouth water v. birinin ağzını sulandırmak
turn to ashes in one's mouth v. tadı kaçmak
take the words out of someone’s mouth v. lafı ağızdan almak
duck-tape one's mouth v. ağzını bantlamak
breathe through the mouth v. ağızdan nefes almak
breathe in through the mouth v. ağzından nefes almak
breathe in through the mouth v. ağızdan nefes almak
tape one's mouth v. ağzını bantlamak
blow the ash off with one's mouth v. ağzıyla külleri üflemek
blood come out of one's back and mouth v. sırtından ve ağzından kan gelmek
put a cigarette in one's mouth v. ağzına bir sigara koymak
poor-mouth v. fakirlik edebiyatı yapmak
poor-mouth v. yoksulluk edebiyatı yapmak
poor-mouth v. fakir edebiyatı yapmak
be passed down by word of mouth v. dilden dile intikal etmek
give mouth-to-mouth resuscitation v. suni teneffüs yapmak
give mouth-to-mouth resuscitation v. yapay solunum yapmak
do mouth-to-mouth resuscitation v. yapay solunum yapmak
do mouth-to-mouth resuscitation v. suni teneffüs yapmak
froth at the mouth v. ağzından köpükler çıkmak/saçmak
mouth [obsolete] v. öpmek
down in the mouth adj. cesareti kırılmış
word of mouth adj. ağızdan ağıza
straight from the horse's mouth adj. en yetkili ağızdan öğrenilmiş
down in the mouth adj. karamsar
mouth-dissolvable adj. ağızda eriyen
mouth-watering adj. ağız sulandırıcı
mouth-soluble adj. ağızda eriyen
word-of-mouth (story etc.) adj. söylenegelen
word-of-mouth (story etc.) adj. söylenegelmiş
mouth-pleasing adj. lezzetli
mouth-pleasing adj. leziz
mouth-pleasing adj. damak tadına hitap eden
word of mouth adj. dilden dile
mouth-made [obsolete] adj. lafta olan
mouth-made [obsolete] adj. samimiyetsiz
mouth-made [obsolete] adj. ikiyüzlü
hand-to-mouth adj. kıt kanaat
hand-to-mouth adj. ucu ucuna
down-in-the-mouth adj. karamsar
down-in-the-mouth adj. kasvetli
down-in-the-mouth adj. efkarlı
down-in-the-mouth adj. kederli
hand to mouth adv. kazandığını boğazına sarfederek
by word of mouth adv. ağızdan ağıza
from mouth to mouth adv. ağızdan ağıza
hand to mouth adv. kıt kanaat geçinerek
by word of mouth adv. sözlü olarak
by word of mouth adv. ağızdan
by word of mouth adv. sözle
from hand to mouth adv. ilerisi için düşünmeyerek
from mouth to mouth adv. dilden dile
from hand to mouth adv. har vurup harman savurarak
by mouth adv. ağız ile
(straight) from the horse's mouth adv. ilk ağızdan
from mouth to mouth adv. ağızdan ağıza aktarılan
hand-to-mouth adv. kıtı kıtına
hand-to-mouth adv. kıt kanaat
full mouth [obsolete] adv. yüksek sesle
Phrasals
mouth off v. ağzına geleni söylemek
mouth off at someone v. birine sözle karşılık vermek
mouth off v. boş boş konuşmak
mouth off v. tantana etmek
mouth off at someone v. (birine veya biriyle ilgili olarak) söylenmek
mouth off v. yüksek sesle ve patavatsız bir tavırla konuşmak
rinse mouth out v. ağzını sabunla yıkayarak cezalandırmak
Phrases
the mouth waters expr. ağız sulandırıyor
birds fly not into our mouth ready roasted expr. armut piş ağzıma düş
Proverb
never look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
do not look a gift horse in the mouth misafir umduğunu değil bulduğunu yer
don't look a gift horse in the mouth bedava gelen şeyde kusur aranmaz
don't look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
a closed mouth gathers no feet pot kırmamak için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies boş boş konuşmaktansa en iyisi susmak
a closed mouth gathers no feet gaf yapmamak için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies söz gümüşse sükut altındır
a closed mouth gathers no feet çam devirmemek için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies sessizliğin içinden gelir bazen bilgelik
a closed mouth gathers no feet söz gümüşse sükut altındır
a closed mouth gathers no feet bilmiyorsan sus ki adam sansınlar
a closed mouth gathers no feet çam devirmek yerine susmak yeğdir
a closed mouth gathers no feet pot kırmamak için en iyisi susmak
a closed mouth gathers no feet bilmiyorsan sus ki bir şey sansınlar
a closed mouth gathers no feet söz gümüşse sükut altındır
a shut mouth catches no flies söz gümüşse sükut altındır
a shut mouth catches no flies söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan söyleme adam sansınlar
a shut mouth catches no flies sözünü bil pişir, ağzını der devşir
a closed mouth gathers no feet gereksiz bir şey söylemektense susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet boş konuşmaktansa susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet boş boğazlık etmektense susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet sırf bir şey söylemiş olmak için konuşmamak gerekir
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın
a fly will not get into a closed mouth çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın
a fly will not get into a closed mouth çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın
a fly will not get into a closed mouth söz gümüşse sükut altındır
a fly will not get into a closed mouth sözünü bil pişir, ağzını der devşir
a fly will not get into a closed mouth boş boş konuşmaktansa/pot kırmaktansa en iyisi susmak
Colloquial
muckle-mouth n. geveze
muckle-mouth n. çenesi düşük
motor-mouth n. çenesi düşük
motor-mouth n. geveze
a mouth to feed n. beslenecek bir boğaz
a mouth to feed n. doyurulacak bir boğaz
poor mouth n. fakir edebiyatı
poor mouth n. mağdur edebiyatı
foul mouth n. küfürbaz kişi
foul mouth n. ağzı bozuk kişi
foul mouth n. küfürlü konuşan kişi
foul mouth n. ağzından küfür eksik olmayan kişi
foul mouth n. küfürlü konuşmayı alışkanlık haline getirmiş kişi
dirty-mouth n. ağzı bozuk kişi
dirty-mouth n. küfürlü konuşan kişi
dirty-mouth n. küfürbaz
north and south (north and south rhyming with mouth) [uk] n. ağız
a big mouth n. gevşek ağız
a big mouth n. geveze
a big mouth n. gevşek ağızlı kimse
a big mouth n. geveze kimse
bad-mouth n. ağzı bozuk
bad-mouth n. küfürbaz
dissolve in the mouth v. ağızda dağılmak
melt in the mouth v. ağızda dağılmak
dissolve in the mouth v. ağızda erimek
melt in the mouth v. ağızda erimek
shut one's mouth v. bir şey söylememek
be down in the mouth v. çok mutsuz olmak
be down in the mouth v. çok mutsuz gözükmek
shut one's mouth v. çenesini kapamak
stick to the roof of one’s mouth v. damağına yapışmak
shut someone's mouth v. çenesini kapatmak
be down in the mouth v. melankolik bir halde olmak
be down in the mouth v. neşesiz olmak
be down in the mouth v. melankoliye düşmek
shut one's mouth v. susmak
shut someone's mouth v. susturmak
dirty-mouth v. biri hakkında kötü konuşmak
dirty-mouth v. biri hakkında olumsuz konuşmak
dirty-mouth v. birini kötülemek
bad-mouth v. kötülemek
bad-mouth v. bok atmak
poor mouth v. kötülemek
poor mouth v. ileri geri konuşmak
poor mouth v. küçümseyerek konuşmak
poor mouth v. bok atmak
mouth on v. -i ihbar etmek/ele vermek
mouth on (one) v. (birini) ihbar etmek/ele vermek
down at the mouth adj. kederli görünen
down at the mouth adj. keyifsiz görünen
down at the mouth adj. hüzünlü/üzgün görünen
down at the mouth adj. depresif/morali bozuk görünen
down at the mouth adj. mutsuz görünen
down at the mouth adj. yüzünden düşen bin parça
down at the mouth adj. karadeniz'de gemileri batmış
down at the mouth adj. yüzü/suratı asık
down at the mouth adj. yüzü/suratı düşük
foul mouth adj. küfürbaz
foul mouth adj. ağzı bozuk
open your mouth expr. ağzını aç
don't smart-mouth me expr. bana bilmişlik taslama
down in the mouth expr. cesareti kırılmış
well, shut my mouth expr. çok şaşırdım!/ağzım açık kaldı!
straight from the horse's mouth expr. en yetkili ağızdan öğrenilmiş
right from the horse's mouth expr. en yetkili ağızdan öğrenilmiş
put your money where your mouth is! expr. lafı bırak icraata bak!
down in the mouth expr. morali bozuk
down in the mouth expr. karamsar
shut your mouth! expr. kes sesini!
shut your filthy mouth expr. kapa şu pis çeneni
shut your mouth! expr. kapa çeneni!
put your money where your mouth is expr. söylediklerini uygula lafta bırakma
born with a silver spoon in one's mouth expr. şanslı doğmuş
born with a silver spoon in one's mouth expr. varlıklı bir ailede doğmuş
down in the mouth expr. üzgün
I don't need your smart mouth expr. ukalalığın lüzumu yok
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your granny with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your granny with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your mama with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your mama with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
(do) you kiss your mother with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun?
(do) you kiss your mother with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
do you kiss your momma with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
took the words right out of my mouth expr. lafı ağzımdan aldın
you eat with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı yemek yiyorsun?
you eat with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
you kiss your momma with that mouth? expr. ağzına hiç yakışıyor mu?
you kiss your momma with that mouth? expr. (küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun?
zip (up) your mouth! exclam. kapat çeneni
zip (up) your mouth! exclam. sus
zip (up) your mouth! exclam. konuşmayı kes
zip your mouth! exclam. kapat çeneni
zip your mouth! exclam. sus
zip your mouth! exclam. konuşmayı kes
Idioms
a mouth n. akşamdan kalmalık
a mouth full of south n. güney aksanı
a plum in (one's) mouth [brit] n. ağzında sakız varmış gibi konuşma
a mouth n. içki mahmurluğu
a mouth full of south n. güney (abd) mutfağı/lezzeti
a plum in (one's) mouth [brit] n. üst perdeden konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] n. kibirli kibirli konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] n. böbürlenerek konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] n. üstünlük taslayarak konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] n. üstten üstten konuşma
a big mouth n. boşboğaz
foot-in-mouth disease n. patavatsızlık
a big mouth n. patavatsız
a smart mouth n. ukalaca konuşan
all (one's) taste is in (one's) mouth n. zevksiz
all (one's) taste is in (one's) mouth n. zevk yoksunu
all (one's) taste is in (one's) mouth n. zevk fakiri
ratchet-mouth n. çenesi düşük kimse
ratchet-mouth n. aralıksız olarak konuşan kimse
ratchet-mouth n. çok konuşan kimse
ratchet-mouth n. sürekli konuşan kimse
ratchet-mouth n. taramalı tüfek gibi konuşan kimse
ratchet-mouth n. carcar konuşan kimse
ratchet-mouth n. çençen konuşan kimse
ratchet-mouth n. çenebaz
motor-mouth n. çenesi düşük kimse
motor-mouth n. aralıksız olarak konuşan kimse
motor-mouth n. çok konuşan kimse
motor-mouth n. sürekli konuşan kimse
motor-mouth n. taramalı tüfek gibi konuşan kimse
motor-mouth n. carcar konuşan kimse
motor-mouth n. çençen konuşan kimse
motor-mouth n. çenebaz
ratchet mouth n. çenesi düşük kimse
ratchet mouth n. aralıksız olarak konuşan kimse
ratchet mouth n. çok konuşan kimse
ratchet mouth n. sürekli konuşan kimse
ratchet mouth n. taramalı tüfek gibi konuşan kimse
ratchet mouth n. carcar konuşan kimse
ratchet mouth n. çençen konuşan kimse
ratchet mouth n. çenebaz
ratchet-mouth n. çenesi düşük
ratchet-mouth n. çenebaz
motor-mouth n. çenesi düşük
motor-mouth n. çenebaz
a bad taste in (one's) mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth n. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth n. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in the mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in the mouth n. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in the mouth n. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in someone's mouth n. kötü bir izlenim
a bad taste in someone's mouth n. kötü bir etki
a bitter taste in the mouth n. kötü bir izlenim
a bitter taste in the mouth n. kötü bir etki
a bitter taste in someone's mouth n. kötü bir izlenim
a bitter taste in someone's mouth n. kötü bir etki
a nasty taste in the mouth n. kötü bir izlenim
a nasty taste in the mouth n. kötü bir etki
a nasty taste in someone's mouth n. kötü bir izlenim
a nasty taste in someone's mouth n. kötü bir etki
a motor mouth n. çenesi düşük kimse
a motor mouth n. geveze
a motor mouth n. çenesi durmayan kimse
a motor mouth n. aralıksız olarak konuşan kimse
a motor mouth n. motor gibi konuşan kimse
a motor mouth n. taramalı tüfek gibi konuşan kimse
a motor mouth n. geveze kimse
a motor mouth n. çok konuşan kimse
a motor mouth n. sürekli konuşan kimse
a motor mouth n. carcar/çençen konuşan kimse
a motor mouth n. çenebaz
a motor mouth n. motor ağızlı
a plum in your mouth [uk] n. havalı havalı konuşma
a plum in your mouth [uk] n. kibirli kibirli konuşma
a plum in your mouth [uk] n. üst perdeden konuşma
a plum in your mouth [uk] n. böbürlenerek konuşma
a plum in your mouth [uk] n. üstten üstten konuşma
a plum in your mouth [uk] n. üstünlük taslayarak konuşma
big mouth n. gevşek ağız
mouth of a sailor n. kaba/şiddet içeren bir dil kullanmaya meyilli
mouth of a sailor n. ağzı bozuk
smart mouth n. ukala kimse
smart mouth n. iğneli/kinayeli konuşan kimse
smart mouth n. saygısız kimse
smart mouth n. kaba kimse
smart mouth n. küstah kimse
smart mouth n. bilmiş kimse
smart mouth n. ukala
smart mouth n. çok bilmiş
smart mouth n. küstah
smart mouth n. ukalalık
smart mouth n. iğneli/kinayeli konuşma
smart mouth n. saygısızlık
smart mouth n. kabalık
smart mouth n. küstahlık
smart mouth n. bilmişlik
the horse's mouth n. en yetkili ağız
the horse's mouth n. ilk ağız
the lion's mouth n. tehlikeli yer/durum
the lion's mouth n. aslanın ağzı
the lion's mouth n. riskli yer/durum
flap in the mouth v. alay etmek
have the heart in the mouth v. ödü kopmak
look a gift horse in the mouth v. bulup da bunamak
run off at the mouth v. zevzeklik yapmak
run off the mouth v. zevzeklik yapmak
stop the mouth v. utandırmak
talk out of both sides of one's mouth v. çelişkili şeyler söylemek
flap in the mouth v. başına kakmak
talk out of both sides of one's mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
stop the mouth v. susturmak
have the heart in the mouth v. yüreği ağzına gelmek
stop the mouth v. sesini kesmek
flap in the mouth v. yüzüne vurmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzı çirişçi çanağına dönmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzı zehir gibi olmak
open (one's) big mouth v. ağzını tutamamak
open (one's) big mouth v. (bir lafı) yetiştirmek
open (one's) big mouth v. ağzından kaçırmak
open (one's) big mouth v. ağzında bakla ıslanmamak
take the bit in (one's) mouth v. dizginleri ele almak
take the bit in one's mouth v. dizginleri ele almak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. akşamdan kalma olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzının içi bok çuvalı gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzı çirişçi çanağına dönmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzı zehir gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth v. ağzının içi çarşamba pazarına dönmek
shoot off one's mouth v. abartmak
talk out of both sides of your mouth v. adamına göre konuşmak
speak out of both sides of your mouth v. adamına göre konuşmak
laugh out of the other side of one's mouth v. ağız değiştirmek
have one's mouth hit the floor v. ağzı bir karış açık kalmak
have one's mouth gaped open wide v. ağzı bir karış açık kalmak
wash someone's mouth out with soap v. ağzına (acı) biber sürmek/çalmak
melt in one's mouth v. ağzında erimek
melt the mouth v. ağzında erimek
leave a bad taste in someone's mouth v. ağzında kötü bir tat bırakmak
not open one's mouth v. ağzını açmamak
keep one's mouth trap shut v. ağzını kapalı tutmak
keep one's mouth shut v. ağzını kapalı tutmak
rinse someone's mouth out with soap v. ağzını sabunla yıkayarak cezalandırmak
wash someone's mouth out with soap v. ağzını sabunla yıkayarak cezalandırmak
make someone's mouth water v. ağzını sulandırmak
make one's mouth water v. ağzını sulandırmak
keep one's mouth shut v. ağzını tutmak
make someone's mouth water v. ağzının suyunu akıtmak
have one's heart in one's mouth v. aşırı heyecan/coşku duymak
have one's heart in one's mouth v. aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak
have marbles in one's mouth v. atıp tutmak
be all mouth and trousers v. atıp tutmak
have a plum in one's mouth v. atıp tutmak
shout one’s mouth off v. avazı çıktığı kadar bağırmak
be laughing out of the other side of one's mouth v. burnu sürtülmek
be all mouth and trousers v. boş keseden sallamak
open one’s mouth to someone v. birilerine ağzını açmak (bilgi vermek)
put words in someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
shoot off one's mouth v. bilip bilmeden konuşmak
speak with a plum in mouth v. böbürlene böbürlene konuşmak
mouth on someone v. birini ihbar etmek/ele vermek
shoot off one's mouth v. boşboğazlık etmek
laugh out of the other side of one's mouth v. burnu sürtülmek
hold one's mouth the right way v. bir işi titizlikle yapmak
put words into someone's mouth v. birinin avukatlığını yapmak
have a big mouth v. boşboğaz olmak
smart mouth someone v. birine bilmişlik/ukalalık etmek
put words into someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
put words into someone's mouth v. birine söylemediği sözleri atfetmek
run off at the mouth v. çok konuşmak
keep one's mouth shut v. dilini tutmak
heart in your mouth v. çok korkmak
feel down in the mouth v. çok üzgün olmak
put your foot in your mouth (american) v. çam devirmek
keep one's mouth trap shut v. çenesini tutmak
keep one's mouth shut v. çenesini tutmak
keep one's mouth shut v. çenesini kapalı tutmak
have one's heart in one's mouth v. çok endişeli olmak
stick one's foot in one's mouth v. çam devirmek
have one's mouth hit the floor v. çok şaşırmak
have one's heart in one's mouth v. çok korkmak
shoot off one's mouth v. desteksiz atmak
have one's mouth gaped open wide v. çok şaşırmak
shut one's mouth v. çenesini kapamak
put one's foot in one's mouth v. çam devirmek
keep one's mouth trap shut v. dilini tutmak
have a big mouth v. dedikoducu olmak
run off at the mouth v. çenesi düşük olmak
have marbles in one's mouth v. havalı havalı konuşmak
be laughing out of the other side of one's mouth v. gününü görmek
live from hand mouth v. elden ağıza yaşamak
have a plum in one's mouth v. havalı havalı konuşmak
take the bread out of someone's mouth v. ekmeğiyle oynamak
look as if butter wouldn't melt in one's mouth v. hissiz görünmek
stick one's foot in one's mouth v. gaf yapmak
take the bread out of someone's mouth v. ekmeğini elinden almak
laugh on the wrong side of one's mouth v. güvendiği dağlara kar yağmak
laugh out of the other side of one's mouth v. gününü görmek
make one's mouth water v. imrendirmek
down in the mouth v. karadenizde gemileri batmak
place one's head in the lion's mouth v. kendisini aslanın ağzına atmak
put one's head in the lion's mouth v. kendisini aslanın ağzına atmak
place one's head in the lion's mouth v. kendisini tehlikeye atmak
speak out of both sides of your mouth v. ona öyle buna böyle konuşmak
live from hand to mouth v. kazandığıyla ancak karnını doyurmak
leave a bad taste in the mouth v. kötü bir tat bırakmak
live from hand to mouth v. kıt kanaat geçinmek
put one's head in the lion's mouth v. kendini tehlikeye atmak
shoot off one's mouth v. konuşulmaması gereken şeyler hakkında konuşmak