olumsuz - Turkish English Dictionary
History

olumsuz



Meanings of "olumsuz" in English Turkish Dictionary : 27 result(s)

Turkish English
Common Usage
olumsuz adverse adj.
olumsuz negative adj.
olumsuz unfavourable adj.
olumsuz unfavorable adj.
General
olumsuz privative adj.
olumsuz unfavourable adj.
olumsuz negatory adj.
olumsuz negative adj.
olumsuz damaging adj.
olumsuz unfavorable adj.
olumsuz doomy adj.
olumsuz deprecating adj.
olumsuz abnegative adj.
olumsuz null adj.
olumsuz hostile adj.
olumsuz impropitious [obsolete] adj.
olumsuz impropitious [obsolete] adj.
olumsuz disfavorable [us] adj.
olumsuz disfavourable [uk] adj.
olumsuz contrary adj.
olumsuz foul adj.
olumsuz untoward adj.
olumsuz poorly adv.
Trade/Economic
olumsuz unfavorable adj.
olumsuz unfavourable adj.
Law
olumsuz negative adj.
Linguistics
olumsuz negative adj.

Meanings of "olumsuz" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
(bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma implication n.
General
olumsuz bir şey ima eden söz innuendo n.
olumsuz oy veren kimse no n.
olumsuz kaydırma negative shift n.
bir şeyin olumlu ve olumsuz tarafları the pluses and minuses of something n.
olumsuz karar no n.
karıştırma (bir kimseyi olumsuz bir şeye) implication n.
olumsuz tümce negative sentence n.
olumsuz cevap negative n.
olumsuz etkileyici negative effector n.
olumsuz eylem negative verb n.
olumsuz söz negative n.
olumsuz oy no n.
olumsuz yaptırım negative sanction n.
olumsuz kanıt negative evidence n.
olumsuz oy veren kimse nay n.
olumsuz yanıt negative n.
olumsuz noktalar üzerinde duran kimse critic n.
olumsuz düşünce negative thought n.
olumsuz oy nay n.
olumsuz taraf downside n.
olumsuz etkiler negative impacts n.
olumsuz kimse negator n.
olumsuz olaylar adverse events n.
olumsuz vakalar adverse events n.
maruz kalma (olumsuz bir olaya) incurring n.
olumsuz değişim adverse change n.
olumsuz sonuç adverse outcome n.
olumsuz şart adverse condition n.
olumsuz şart dreadful condition n.
olumsuz şart negative condition n.
olumsuz şart freak (weather) condition n.
olumsuz şart awful condition n.
olumsuz tepki negative reaction n.
olumsuz tepki negative response n.
olumsuz mesaj negative message n.
olumsuz özellikleri olan kahraman antihero n.
olumsuz yanıt brush-off n.
olumsuz tutum negative attitude n.
olumsuz nitelikleri olan baş kahraman anti-hero n.
olumsuz etki negative influence n.
olumsuz eleştiri criticism n.
olumsuz nitelikleri olan baş kahraman anti heroic n.
olumsuz yanıt unfavourable reply n.
olumsuz alındı negative acknowledgement n.
olumsuz senaryo negative scenario n.
olumlu özellikleriyle birlikte olumsuz özellikleri de olan şey mixed blessing n.
olumsuz cevap unfavourable reply n.
olumsuz cevap unfavorable reply n.
olumsuz eleştiri negative criticism n.
olumsuz davranış negative behavior n.
olumsuz etkileşim negative interaction n.
olumsuz senaryo adverse scenario n.
olumsuz tanıtım adverse publicity n.
olumsuz reklam adverse publicity n.
olumsuz yön negative side n.
olumlu ve olumsuz yönler positive and negative aspects n.
olumlu ve olumsuz yönler positive and negative sides n.
olumsuz fikirlerin beyanı declaration of negative opinions n.
kötü/olumsuz fırsatlar bad opportunities n.
meydana gelen olumsuz durumda pay sahibi olma contributory fault n.
kötü/zayıf/olumsuz koşullar poor conditions n.
olumlu ve olumsuz yanlar positive and negative sides n.
olumlu ve olumsuz yanlar positive and negative aspects n.
olumsuz hava koşulları bad weather conditions n.
olumsuz hava şartları bad weather conditions n.
olumsuz hava koşulları unfavorable weather conditions n.
olumsuz hava şartları unfavorable weather conditions n.
olumsuz duygular negative feelings n.
olumsuz duygular negative emotions n.
olumsuz bulgu red flag n.
olumsuz bulgu negative finding n.
olumsuz cümle negative sentence n.
teklonojinin olumsuz etkileri negative effects of technology n.
hem olumlu hem olumsuz tepkiler mixed reactions n.
(olumsuz anlamda) halk/güruh yönetimi mob rule n.
geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimleri hatırlatabilir (uyarısı) trigger warning n.
olumsuz etki negative effect n.
olumsuz etki adverse impact n.
olumsuz senaryo downside scenario n.
olumsuz risk negative risk n.
olumsuz etki ill effect n.
olumsuz görünüm negative outlook n.
olumsuz değişiklik negative change n.
olumsuz yönü the negative side of n.
olumsuz tarafı the negative side of n.
belli bir kesim için incitici, kaba veya olumsuz bulunacak söz a taboo word n.
olumsuz anlam negative meaning n.
olumsuz özellik rap n.
olumsuz yönde oy kullanma naysaying n.
olumsuz yönde görüş nayward [obsolete] n.
olumsuz durum adverse condition n.
olumsuz veya düşmanca düşünce tarzı attitude n.
olumsuz karar unfavorable judgment n.
olumsuz değerlendirme unfavorable judgment n.
olumsuz bir şeye karışma enmeshment n.
olumsuz enerji negative energy n.
büyük ve genellikle olumsuz etkiye sahip şey whammy n.
olumsuz beden algısı negative body image n.
olumsuz etkileri azaltarak koruyan şey buffer n.
öngörülen olumsuz sonuç horrible n.
olumsuz nokta lowlight n.
(olumsuz) tavır ve davranışlar goings on n.
olumsuz durum debit n.
olumsuz izlenim dent n.
olumsuz durum overthwart [obsolete] n.
olumsuz olay overthwart [obsolete] n.
ihmal sonucu ortaya çıkan olumsuz etki rust n.
olumsuz değer disvalue n.
üstü kapalı olumsuz söz inuendo n.
olumsuz ifade privative n.
olumsuz önyargı scunner n.
olumsuz eleştiri yapma sniping n.
olumsuz duygulardan kaçınma becerisi prudence n.
(olumlu/olumsuz) etki influence n.
olumsuz etkilemek affect negatively v.
olumsuz noktaları üzerinde durmak criticize v.
(olumsuz yönleri) çok olmak be beset by v.
çıkar amacıyla birinin olumsuz bir eğilimini tatmin etmeye çalışmak pander to v.
olumsuz cevap vermek negative v.
birine karşı olumsuz fikirler aşılamak prejudice someone against v.
(olumsuz yönleri) çok olmak be beset with v.
yapmak (birine olumsuz bir şey) subject to v.
karıştırmak (birini olumsuz bir şeye) implicate v.
karıştırmak (olumsuz bir şeye) entangle in v.
biri için olumsuz bir puan olmak speak ill for v.
olumsuz bir duruma düşmek be enmeshed in v.
düşürmek (birini olumsuz bir duruma) enmesh in v.
olumsuz izlenim uyandırmak create a negative impression v.
olumsuz izlenim bırakmak leave a negative impression v.
olumsuz izlenim uyandırmak leave a negative impression v.
olumsuz sonuç vermek backfire v.
olumsuz cevap vermek give a negative answer v.
fazlasıyla olumsuz düşünmek awfulize v.
olumsuz bir duyguyu veya düşünceyi törpülemek smooth ruffled feathers v.
olumsuz bir duyguyu bastırmak smooth ruffled feathers v.
piyasalara olumsuz yansımak have negative effect on the markets v.
piyasalara olumsuz yansımak have negative impact on the markets v.
olumsuz etkilenmek be affected negatively v.
olumsuz yönde etkilemek affect adversely v.
olumsuz yönde etkilemek affect negatively v.
olumsuz etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz yönde etkilemek affect in a negative way v.
üzerinde olumsuz bir etkisi olmak have a negative effect on v.
olumsuz etkilemek affect adversely v.
olumsuz etkilemek influence negatively v.
olumsuz yönde etkilemek influence negatively v.
olumsuz bir izlenim bırakmak leave a negative impression v.
olumsuz bir iz bırakmak leave a negative mark v.
olumsuz iz bırakmak leave a negative mark v.
olumsuz etkilenmek be adversely affected v.
kötü/olumsuz sonuçlanmak come out badly v.
(genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak (never/hardly) miss a trick v.
(olumsuz anlamda) değiştirmek spoil v.
olumsuz noktaları üzerinde durmak criticise v.
olumsuz anlamda etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz anlamda etkilemek affect negatively v.
olumsuz anlamda etkilemek impair v.
olumsuz anlamda cık cık cık diye ses çıkarmak click one's tongue v.
olumsuz cevap almak be met with refusal v.
yetersizlik ya da izin vermemeyi anlatan olumsuz yardımcı fiil cannot v.
(olumsuz anlam) sonunu getirmek doom v.
tahammül etmek (olumsuz bir etkiye) carry v.
yakından (ve olumsuz) etkilemek regard v.
olumsuz davranışa dönmek regress v.
(olumsuz anlamda) tamamen değişmek transmogrify v.
kendine (olumsuz) bir şey yaptırmak bring oneself v.
olumsuz yönde etkilemek misaffect [obsolete] v.
(bir şeye) olumsuz bakmak missee v.
olumsuz şartlar sebebiyle karşı karşıya gelmek rencontre v.
olumsuz bir şey yüklemek load v.
olumsuz bir şekilde konuşarak küçük düşürmek debauch [obsolete] v.
üzerinde olumsuz etkiye sahip olmak impact v.
olumsuz etkiye sahip olmak impact v.
olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek fish in troubled waters v.
(olumsuz duygular) yaratmak loose v.
ne olumlu ne de olumsuz (cevap vb) noncommittal adj.
olumsuz biçimde etkilenmiş empoisoned adj.
olumsuz nitelikleri olan baş kahraman anti-heroic adj.
olumsuz etki eden prejudicial adj.
aşırı duygusal (olumsuz anlamda) treacly adj.
ne olumlu ne de olumsuz (cevap vb) agnostic adj.
ne olumlu ne de olumsuz (cevap vb) agnostical adj.
(olumsuz anlamda) asil hightoned adj.
(olumsuz anlamda) asil high-toned adj.
olumsuz eleştiride bulunmayan uncritical adj.
olumsuz etkilenemeyen unimpairable adj.
olumsuz bir şeye karıştırılmamış (kimse) unimplicate adj.
olumsuz izlenim bırakan unpresentable adj.
olumsuz etkilenemez untouchable adj.
(olumsuz anlamda) fazla ayrıntılı lengthy adj.
olumsuz veya kötücül bir etkiye ait malefic adj.
olumsuz veya kötücül bir etkiye sahip malefic adj.
olumsuz veya kötücül bir etki ortaya koyan malefic adj.
bazı faal değişkenlerden olumsuz etkilenmiş performansı düzelten (yardımcı ünite) compensating adj.
olumsuz etkileyen infectious adj.
olumsuz sonucu olan dim adj.
olumsuz tavırlı dim adj.
(bitki) olumsuz çevresel faktörlere çok dayanıklı ironclad adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonous adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonsome [obsolete] adj.
olumsuz yanlarını gizlemeden warts and all adv.
olumsuz bir şekilde in ill part adv.
olumsuz yönde negatively adv.
olumsuz durumda in the negative case adv.
olumsuz şekilde negatively adv.
olumsuz şekilde in a negative way adv.
olumsuz şekilde in a negative manner adv.
olumsuz olarak in a harmful way adv.
(olumsuz anlamda) herkesin bildiği gibi notoriously adv.
olumlu veya olumsuz positive or negative adv.
olumlu ya da olumsuz positive or negative adv.
olumsuz yönde negatively adv.
olumsuz cevap vererek in the negative adv.
olumsuz yönde in the negative adv.
olumsuz sonuçla only adv.
olumsuz şekilde privatively adv.
(olumsuz) de/da either adv.
ben de (olumsuz) not myself either pron.
ben de (olumsuz) me neither interj.
olumsuz anlamı veren ön ek dys- pref.
bir şeyin olumsuz niteliklerine sahip anlamı veren son ek -ish suf.
Phrasals
olumsuz bir duruma hazırlamak brace up v.
(bir ticari girişim olumlu veya olumsuz biçimde) sonuçlanmak come out on something v.
dışa vurmak (olumsuz hisleri) act out v.
dışa vurmak/eyleme dökmek (olumsuz hisleri) act something out v.
harekete geçirmek (olumsuz) agitate against v.
birine karşı (olumsuz) bir şeyi (koz olarak) kullanmak hold something over somebody v.
fayda sağlamak için olumsuz bir durumu kabul etmek lean into v.
(insanı olumsuz etkileyen) güçlü bir duyguyla dolu olmak be devoured by v.
olumsuz bir etken yüzünden sıçramak jump for (something) v.
olumsuz bir şey yaşamak/deneyimlemek go through v.
olumsuz bir deneyimden geçmek go through v.
(aracı zor/olumsuz bir koşulda) sürebilmek steer through (something) v.
eliyle olumsuz işaret yapmak wave off v.
olumsuz hava koşullarından dolayı içeride tıkılıp kalmak weather in v.
olumsuz hava koşulları dışarı çıkmasına izin vermemek weather in v.
olumsuz hava koşulları faaliyet gösterememesine neden olmak weather in v.
olumsuz hava koşulları ulaşmasına engel olmak weather in v.
olumsuz hava koşulları hareketini kısıtlamak weather in v.
olumsuz hava koşulları olduğu yerde kalmasına neden olmak weather in v.
olumsuz hava koşulları iş görmesini engellemek weather in v.
olumsuz hava koşulları nedeniyle ulaşılmaz hale gelmek weather in v.
olumsuz hava koşulları bir şeyi mahsur bırakmak weather in v.
olumsuz hava koşulları bir şeyin mahsur kalmasına neden olmak weather in v.
olumsuz hava koşulları bir şeyi içeride mahsur bırakmak weather in v.
olumsuz hava koşulları nedeniyle ertelenmek/iptal edilmek weather out v.
(olumlu ve olumsuz özelliği) karşılaştırmak balance (something) against (something else) v.
olumlu ve olumsuz yanını/yanlarını tartmak balance (something) against (something else) v.
bir şeyi olumsuz bir bağlamda yaymak bandy something about v.
olumsuz bir bağlamda yaymak bandy around v.
(bir kimseyle ilgili) olumsuz bilgi sızdırmak brief (against] v.
(psikolojik olarak olumsuz bir duruma) girmek/düşmek collapse into (something) v.
bir şeyi biri için olumsuz olarak kabul etmek count something against someone v.
biri için olumsuz olarak kabul edilmek count against someone v.
(biri) hakkında olumsuz düşünmek count against (one) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek detract from (someone or something) v.
olumsuz etkilemek ding up v.
(birini) fiziksel olarak olumsuz etkilemek/rahatsız etmek disagree with (someone) v.
(özellikle olumsuz) etkilemek get into v.
(birine/bir şeye şiddetle, olumsuz şekilde) karşılık vermek hit back (at someone or something) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz/fena/çok kötü eleştirmek rip (someone or something) to shreds v.
(birini olumsuz bir şey) olarak değerlendirmek set (one) down as (something) v.
(birini olumsuz bir şey olarak) düşünmek set (one) down as (something) v.
(birini olumsuz bir şey) olarak farz etmek set (one) down as (something) v.
(birini olumsuz bir şey) olarak görmek set (one) down as (something) v.
(birine olumsuz bir şey) olarak bakmak set (one) down as (something) v.
(birine olumsuz bir şey) gözüyle bakmak set (one) down as (something) v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz bir görüntü çizmek speak against (someone or something) v.
(birini/kendini) olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı hazırlamak steel (someone or oneself) against (someone or something) v.
olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı güçlü hale gelmek/getirmek steel (someone or oneself) against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) saygınlığını olumsuz yönde etkilemek weigh against (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz değerlendirilmesine yol açmak weigh against (someone or something) v.
(birini/bir grubu/kendini) kötü/olumsuz bir ruh haline sokmak work (someone or something) up into (something) v.
Phrases
belli (olumsuz) özelliklerine ya da sorunlarına rağmen … for all (one's) (something) expr.
olumsuz anlamda in a less than flattering manner expr.
olumsuz taraflarını ortaya çıkaracak şekilde in a less than flattering manner expr.
olumsuz şartlar altında under adverse circumstances expr.
olumsuz koşullar altında under adverse circumstances expr.
olumsuz hava durumunda in case of adverse weather expr.
(olumsuz) için in order not to expr.
olumsuz oylar çoğunlukta the noes have it expr.
olumsuz olandansa olumlu olana odaklan accentuate the positive and eliminate the negative expr.
olumsuz olana değil olumluya odaklan accentuate the positive and eliminate the negative expr.
olumsuz olandansa olumlu olana odaklan eliminate the negative and accentuate the positive expr.
olumsuz olana değil olumluya odaklan eliminate the negative and accentuate the positive expr.
oldukça (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum) a bit of a... expr.
epey (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum) a bit of a... expr.
olumsuz/istenmeyen bir sonuçla at a price expr.
Colloquial
trump'ın gazetecilere hakaret etmek amacıyla söylediği olumsuz bir ifade covfefe n.
toplumdan gelen olumsuz tepki a hue and cry n.
(özellikle internet forumlarında) provokatif veya olumsuz içerikler üreten kullanıcı edgelord n.
olumsuz sonuç no good n.
olumsuz geri bildirim hate n.
olumsuz yönlerini görmezden gelmek look past your flaws v.
ters/olumsuz bir neticeyi kabullenmek cop it sweet v.
biri hakkında olumsuz konuşmak dirty-mouth v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek mean (one) no harm v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek not mean (one) any harm v.
olumsuz etkilenmek take a hit v.
biri hakkında olumsuz bilgiye sahip olmak have on v.
olumsuz eleştirilerin/yorumların önünü kesmek shush (up) v.
olumsuz eleştirileri/yorumları susturmak shush (up) v.
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak be down on (someone or something) v.
çevreye olumsuz etkisi olmayan green adj.
(olumsuz bir şeye) dahil olmuş mixed up in (something) adj.
bir şeyin en olumsuz kısmı worst of something adj.
(bir şeyin) en ağır/olumsuz yönleri worst of something adj.
felaket/müthiş (bir şey veya kişi) (olumlu ve olumsuz anlamda) a hell of a someone or something adv.
felaket/müthiş (bir şey veya kişi) (olumlu ve olumsuz anlamda) a helluva someone or something adv.
olumsuz cevap anlamına gelen bir ünlem uh-uh interj.
beklenen (olumsuz bir şey için) par for the course expr.
kötü bir davranışın yapan kişiye ileride bazı olumsuz sonuçlar getireceğini belirten bir söz come back to bite you/someone expr.
olağan (olumsuz bir şey için) par for the course expr.
zerre kadar (olumsuz) not even a tiny bit expr.
hem olumlu hem olumsuz it cuts both ways expr.
Idioms
amel defteri kabarık (olumsuz anlamda) lost soul n.
cv'lerdeki yazım hatası kaynaklı olumsuz izlenim death by spell check n.
aynı anda veya arka arkaya meydana gelen iki olumsuz durum a one-two punch n.
birbirini ardına veya aynı anda meydana gelen iki olumsuz durum a double whammy n.
olumsuz ve ters durum a balls-up n.
(olumsuz bir olayın) baş sorumlusu the villain of the piece n.
hataların, yanlış kararların, kötü davranışların, olumsuz durumların, söylentilerin listesi dirt file n.
olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir eşleşme/beraberlik a match made in hell n.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkileyecek bilgiler the goods on (someone or something) n.
olumsuz olaylar silsilesi one-two punch n.
negatif/olumsuz bir izlenim a bad taste in (one's) mouth n.
kötü/olumsuz bir etki a bad taste in (one's) mouth n.
negatif/olumsuz bir izlenim a bad taste in the mouth n.
kötü/olumsuz bir etki a bad taste in the mouth n.
uzun süren olumsuz etki a black mark n.
bir hatanın gölgesi/olumsuz etkisi a black mark n.
(birinin) itibarını zedeleyen olumsuz etki a black mark against (one) n.
birinin itibarını zedeleyen olumsuz etki a black mark against someone n.
negatif/olumsuz bir bakış açısı/bakış a jaundiced eye n.
hem olumlu hem olumsuz bir durum a mixed blessing n.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum a mixed blessing n.
hem olumlu hem olumsuz yanları olan bir durumun tasviri a mixed picture n.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı a mixed picture n.
olumsuz intiba black mark n.
olumsuz yanıt brush-off n.
birinin/bir şeyin olumsuz yanı/tarafı dark side of someone or something n.
çağrışımı olumsuz olan kelime four-letter word n.
aynı anda hem olumlu hem olumsuz duygular/hisler mixed feelings n.
olumlu ve olumsuz yanları olan durum swings and roundabouts [uk] n.
olumsuz etki the dead hand [uk] n.
(bir şeyin) en olumsuz kısmı the worst of (something) n.
(olumsuz anlamda) şansı dönmek (one's) venus turns out a whelp [outdated] v.
olumsuz/fena/çok kötü eleştirmek rip (someone or something) apart v.
olumsuz/fena/kötü eleştirmek rip somebody/something to shreds v.
olumsuz/fena/kötü eleştirmek rip somebody/something to bits v.
olumsuz/fena/çok kötü eleştirmek rip (someone or something) to pieces v.
kısmen olumsuz bir özelliği olmak be on the (something) side v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end v.
birisinin olumsuz taraflarını ifşa etmek dig some dirt up on someone v.
birinin aklına (olumsuz/kötü şeyler) sokmak put ideas into someone's head v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end v.
başına kötü/olumsuz bir şey gelmek woe betide somebody v.
birisinin olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak dig some dirt up on someone v.
birinin aklına (olumsuz/kötü şeyler) sokmak put ideas into somebody's head v.
başına kötü/olumsuz bir şey gelmek woe be unto somebody v.
hem olumlu hem olumsuz olmak work both ways v.
hatalardan kaynaklanan olumsuz sonuçları kabul etmek face the music v.
hakkında kötü ve olumsuz konuşmak cast aspersions on v.
hem olumlu hem olumsuz olmak cut two ways v.
insanların unutmayacağı kötü/olumsuz bir şey yapmış olmak never live something down v.
olumsuz yansımak reflect badly on something v.
olumsuz/ters bir tavır takınmak cop an attitude v.
kötü/olumsuz sonuçlanmak go down in flames v.
olumsuz bir mizaca sahip olmak have a bad attitude v.
olumsuz bulmak turn thumbs down on something v.
olumsuz anlamda etkilemek take a toll v.
olumsuz bakmak take a dim view of v.
kötü/olumsuz sonuçlanmak go up in flames v.
olumsuz eleştirilerde bulunmak pick apart v.
kötü/olumsuz tavır/tutum/davranış sergilemek have a bad attitude v.
olumsuz eleştirilerde bulunmak pick something apart v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak get the short end of the stick v.
olumsuz anlamda etkilemek take (quite) a toll (on someone or something) v.
olumsuz bir durumu kabullenmek take something sitting down v.
kendini olumsuz bir şeye hazırlamak steel oneself against v.
kendini olumsuz bir şeye hazırlamak prepare for v.
kendini olumsuz bir şeye hazırlamak brace oneself for v.
kendini olumsuz bir şeye hazırlamak steel onself for v.
olumsuz karşılamak look askance at v.
kötü/olumsuz düşünmek think less of someone v.
olumsuz anlamda etkilemek take its toll v.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know something only too well v.
(olumsuz bir şekilde eleştirerek) hevesini kırmak pour cold water on v.
(olumsuz anlamda) biriyle işbirliği yapmak be in bed with somebody v.
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek learn to live with something v.
(olumsuz anlamda) hakkettiğini bulmak serve someone right v.
(olumsuz anlamda) çok komik olmak be a laugh a minute v.
(olumsuz bir şeyi) hak etmiş olmak had it coming v.
olumsuz bir izlenim bırakmak cut a sorry figure v.
olumsuz bir davranışı tekrar etmeye son vermek break the cycle v.
(biri) hakkında olumsuz görüşleri olmak have a derry on (one) [australia/new zealand] v.
biri hakkında olumsuz görüşleri olmak have a derry on someone [australia/new zealand] v.
harika olur (olumlu veya olumsuz anlamda) be the living end v.
(birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak have a bad opinion of (someone or something) v.
olumsuz bir duyguyu/tepkiyi saklamak için yüzündeki ifadeyi değiştirmek rearrange someone's face v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak take a poor view of (someone or something) [uk] v.
bir şeye olumsuz bakmak take a poor view of something [uk] v.
birine/bir şeye karşı olumsuz bir şey yöneltmek direct something against someone or something v.
birine/bir şeye olumsuz bir şey yöneltmek direct something at someone or something v.
olumsuz/fena/çok kötü eleştirmek rip someone to bits v.
(birini/bir şeyi) olumsuz değerlendirmek give bad marks to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak give bad marks to (someone or something) v.
(olumsuz bir durumu) kabullenmemek not take (something) sitting down v.
olumsuz hava koşullarıyla iyi baş etmek make good weather of it [obsolete] v.
olumsuz hava koşullarına iyi ayak uydurmak make good weather of it [obsolete] v.
olumsuz bir şey havada asılı kalmak hang heavy v.
(bir şeyi) olumsuz etkilemek play old harry with (something) v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak pour scorn on somebody/something v.
olumsuz şekilde çökmek lie heavy v.
olumsuz baskı yaratmak lie heavy v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak look askance upon (someone or something) v.
kafasını olumsuz anlamda sallamak shake (one's) head no v.
kafasını olumsuz anlamda iki yana sallamak/çevirmek shake (one's) head no v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmak think poorly of (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz/kötü konuşmak put the mouth on (someone or something) v.
bir şey üzerinde negatif/olumsuz bir etkisi olmak put a crimp in something [us] v.
bir şeyi kötü/olumsuz etkilemek put a crimp in something [us] v.
bir şey üzerinde negatif/olumsuz bir etkisi olmak put a crimp on something [us] v.
bir şeyi kötü/olumsuz etkilemek put a crimp on something [us] v.
birinin ya da bir şeyin olumsuz taraflarını hesaba katmak make allowance v.
birinin ya da bir şeyin olumsuz taraflarını hesaba katmak make allowances v.
olumsuz şeyler yaşayacağı kesin olmak be in for a shock v.
olumsuz şeyler yaşayacağı kesin olmak be in for a surprise v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalan tarafta olmak be at the receiving end v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be at the receiving end v.
bir olayın olumsuz sonuçlarına maruz kalan tarafta olmak be on the receiving end v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be on the receiving end v.
olumlu özellikleriyle birlikte olumsuz özellikleri de olmak be a mixed blessing v.
hem olumlu hem olumsuz yanları/sonuçları olmak be a mixed blessing v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end (of something) v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end (of something) v.
(olumsuz bir şeye) dahil olmak be mixed up in (something) v.
olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be on the receiving end (of something) v.
(bir şeyin) olumsuz sonuçlarına maruz kalmak be at the receiving end (of something) v.
normal olmak (olumsuz anlamda) be par for the course v.
beklendiği gibi olmak (olumsuz anlamda) be par for the course v.
her zamanki gibi olmak (olumsuz anlamda) be par for the course v.
normal olmak (olumsuz anlamda) be (about) par for the course v.
beklendiği gibi olmak (olumsuz anlamda) be (about) par for the course v.
her zamanki gibi olmak (olumsuz anlamda) be (about) par for the course v.
hakkında olumsuz konuşmak cast aspersions v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz konuşmak cast aspersions on (someone or something) v.
iyi, zayıf, olumsuz bir izlenim bırakmak cut a fine, poor, sorry figure v.
hem olumlu hem olumsuz olmak cut both ways v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek deal (someone or something) a blow v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek deal somebody/something a blow v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek deal a blow to somebody/something v.
olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak dig some dirt up v.
olumsuz taraflarını ifşa etmek dig some dirt up v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak dig up dirt on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz taraflarını ifşa etmek dig up dirt on (someone or something) v.
(bir şeyi) en ağır/olumsuz şekilde yaşamak get the worst of (something) v.
(bir şeyin) en ağır/olumsuz yönlerini yaşamak/deneyimlemek get the worst of (something) v.
(bir şeyin) en ağır/olumsuz yönlerine maruz kalmak get the worst of (something) v.
en ağır/olumsuz yönlerini yaşamak/deneyimlemek get the worst of it v.
en ağır/olumsuz yönlerine maruz kalmak get the worst of it v.
olumsuz karşılanmak go down badly v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak heap scorn on somebody/something v.
biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak pour scorn on somebody/something v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek hit (someone or something) hard v.
(özellikle geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler neticesinde) bir şeyi çok iyi bilmek know only too well v.
(birini/bir şeyi) olumsuz karşılamak look askance at (someone or something) v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak look askance at (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz karşılamak look sideways at (someone or something) v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak look sideways at (someone or something) v.
olumsuz etkilemek istememek mean no harm v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşünceleri olmak not think much of (someone or something) v.
aklına (olumsuz/kötü şeyler) sokmak put ideas into head v.
olumsuz işaret vermek raise a red flag v.
olumsuz bir duyguyu/tepkiyi saklamak için yüzündeki ifadeyi değiştirmek rearrange (one's) face v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak have the short end of the stick v.
(birine/bir şeye) olumsuz bakmak take a dim view (of someone or something) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz/kötü etkilemek take a toll (on someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşünceleri olmamak think much of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz bulmak/değerlendirmek turn thumbs down (on someone/something) v.
(olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak/gururla taşımak wear (something) as a badge of honor v.
(olumsuz) bir şeyi onur nişanesi olarak kabul etmek/saymak wear (something) as a badge of honor v.
(olumsuz) bir şeyiyle gurur duymak wear (something) as a badge of honor v.
her şey tıkırında (olumsuz anlamda) life is just a bowl of cherries expr.
olumsuz sonuçlanacağını bile bile like turkeys voting for an early christmas expr.
olumsuz sonuçlanacağını bile bile like turkeys voting for christmas expr.
(bir kimseyi tanımlarken herhangi bir olumsuz durum için) hiç eser yok not have a type of bone in one's body expr.
zerre kadar (olumsuz) not one iota expr.
ufukta kara bulutlar belirmek (olumsuz bazı durumların yaşanacığını gösterir) clouds on the horizon expr.
ufukta kara bulutlar belirmek (olumsuz bazı durumların yaşanacığını gösterir) dark clouds on the horizon expr.
olumsuz/kötü durumda (gösterilmek) in a bad light expr.
olumsuz/kötü şartlarda (gösterilmek) in a bad light expr.
olumsuz şekilde/olarak (gösterilmek) in a bad light expr.
(bir olayın olumsuz sonuçlarına) maruz kalan on the receiving end expr.
(olumsuz bir şeye) maruz kalan/bırakılan on the receiving end expr.
durumun kötü/olumsuz tarafı the glass is half empty expr.
durumun olumsuz yanı the glass is half empty expr.