ondan - Turkish English Dictionary
History

ondan



Meanings of "ondan" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
General
ondan thereof adv.
ondan from it adv.
ondan for that reason adv.
ondan from him adv.
ondan therefrom adv.
ondan thereout adv.
ondan her pron.
ondan so conj.
Archaic
ondan therethrough adv.

Meanings of "ondan" with other terms in English Turkish Dictionary : 133 result(s)

Turkish English
General
ziyaretçilerin bir spor veya rekreasyon etkinliğine katılma veya ondan keyif almasına odaklanan etkinlik sporting attraction n.
kutsal görülen bir şeyin adıyla aynı olan, ondan türetilmiş veya o şeyin adını içeren ifade oath n.
bir sıvıyı süzgeçten geçirip ondan bir şey çıkarmak strain something out of v.
insanların ondan (kendisinden) nefret ettiğini bilerek yaşayabilmek go through life knowing that people hate him v.
bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak walk off v.
kahve tanenine ait veya ondan türetilmiş caffetannic adj.
ondan dolayı her adj.
ondan dolayı hers [obsolete] adj.
yüz ondan beş fazla olan one hundred fifteen adj.
yüz ondan beş fazla olan one hundred five adj.
yüz ondan on fazla olan one hundred twenty adj.
ondan küçük single-digit adj.
ondan sonra next adv.
ondan sonra in the second place adv.
ondan dolayı so adv.
ondan sonra ever after adv.
ondan beri ever since adv.
ondan sonra then adv.
ondan dolayı for that reason adv.
ondan sonra daima ever after adv.
ondan sonra since adv.
ondan sonra afterwards adv.
ondan sonra thereafter adv.
ondan dolayı thence adv.
(ondan) sonra then adv.
ondan sonra after that adv.
ondan sonra second-best adv.
ondan sonra sene adv.
ondan sonra so adv.
ondan başka kim olsa anybody but he pron.
Phrasals
birinin tarafını tutmak/ondan yana olmak take up for v.
bir şeye yaklaşmamak/ondan geri durmak stay back (from something) v.
(birisinden) uzak durmak/ondan bahsetmemek skirt around someone v.
birini kızdırıp ondan bir bilgi almak worry something out of someone v.
birini taciz ederek ondan bir bilgi almak worry something out of someone v.
(birinin) altından girip üstünden çıkıp ondan bir bilgi almak/koparmak wrangle (something) out of (someone) v.
Phrases
hem ondan hem de şundan a little from column a, a little from column b expr.
ondan önceki the one before expr.
ondan iki çıkarsa sekiz kalır two from ten leaves eight expr.
(ondan) başka şey beklenmezdi zaten i wouldn't doubt (someone) [ireland] expr.
Proverb
tehlikenin farkında olmak ondan kaçınmanın yarısıdır a danger foreseen is half-avoided
Colloquial
ondan önce first up n.
ondan sorulmak ace it v.
biraz ondan biraz bundan a dash of this a pinch of that expr.
kurtul ondan! toss it! expr.
bundan/ondan sonra hep forever after expr.
bundan/ondan sonra daima forever after expr.
ondan bundan bir sürü şey this, that, and the other thing expr.
biraz ondan biraz şundan a little of this a little of that expr.
Idioms
suçu ondan ona atma blame shifting n.
gözü ondan başkasını görmemek only have eyes for someone v.
ondan ona dolaşmak do the rounds v.
ondan ona aktarılmak do the rounds v.
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsies v.
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsie v.
biraz ondan biraz bundan a little from column a, a little from column b expr.
biraz ondan biraz bundan a halfway house expr.
ondan sana fayda yok get no change out of somebody expr.
ondan sana hayır gelmez get no change out of somebody expr.
ondan sana hayır yok get no change out of somebody expr.
(tam da) ondan bekleyeceğim/ beklenecek bir hareket/davranış I wouldn't put it past somebody expr.
(ondan) hiç iz yok hide nor hair expr.
(ondan) hiç iz yok neither hide nor hair expr.
ondan sonrası felaket it's all downhill expr.
ondan sonra from that day forth expr.
ondan sonra from that time forth expr.
Speaking
aslında ondan bahsetmiyordum actually I wasn't talking about him expr.
aslında ondan hoşlanmaya başlamıştım I kinda started to like him expr.
benim için (onun) numarasını ister misin ondan? can you please ask her for his number for me? expr.
bıktım ondan I have had enough of him expr.
insanlar ondan nefret ediyor people hate him expr.
işte ondan sonra (bu konuyla ilgileneceğiz) it is time after that expr.
işte ondan sonra bu konuyla ilgileneceğiz it is time after that expr.
ondan pek hoşlanmıyorum I don't really like her expr.
ondan nefret etmek için pek çok sebebim var I have got lots of reason to hate her/him expr.
ondan hiç bahsetmiyorum bile to say nothing of him/her expr.
ondan bir süredir haber alamıyorum I haven't heard from him for a while expr.
ondan ayrıldım I broke up with him expr.
ondan hoşlanmıyorum bile I don't even like her at all expr.
ondan hünerli bir avcı yaratacağım I'll make an accomplished hunter of him expr.
ondan seni afftetmesini iste ask him to forgive you expr.
ondan seni afftetmesini iste ask her to forgive you expr.
ne zaman ondan numarasını istesem every time that i ask her for his number expr.
ondan nefret ediyorum I hate her expr.
ondan hoşlanmıyorum I don't like him expr.
ondan uzak dur get away from him expr.
ondan korkmamalısın you shouldn't be afraid of her/him expr.
ondan bir haber alabildin mi? have you heard from him yet? expr.
ondan gına geldi I've had it up to here with him expr.
ondan başkası değil none other than expr.
ondan haber var mı? any sign of the him yet? expr.
ondan emin ol be sure of that expr.
ondan neden hoşlanmıyorsun? why don't you like her? expr.
ondan hemen hoşlandım I liked him right off expr.
ondan nefret ettiğimi sanıyor he thinks that I hate him expr.
ondan ayrılalı çok oldu he/she is long gone expr.
ondan bir süredir haber alamıyorum I haven't heard from her for a while expr.
ondan hoşlanıyorum I like her expr.
ondan gerçekten nefret falan mı ediyordun? do you like really hate him or something? expr.
ondan nefret ediyorum I hate him expr.
ondan vazgeçmiyorum I'm not giving it up expr.
ondan çok hoşlanıyorum I like him/her a lot expr.
ondan hoşlanıyor musun? do you like him? expr.
ondan daha mı gençsin? are you younger than her? expr.
ondan pek hoşlanmıyorum I don't really like him expr.
ondan zaten hoşlanmıyorum I don't like her anyway expr.
ondan ayrıldım I broke up with her expr.
ondan kaçmayı seçseniz bile even if you choose to run from it expr.
ondan acil bir telefon geldi there was an urgent call from him expr.
ondan neden hoşlanmıyorsun? why don't you like him? expr.
ondan çok mu farklıyım? am I so different from him? expr.
ondan hoşlanıyor musun? do you like her? expr.
ondan hiçbir şey anlayamıyorum I can't make heads or tails of it expr.
ondan genç misin? are you younger than him? expr.
ondan daha mı gençsin? are you younger than him? expr.
ondan genç misin? are you younger than her? expr.
sen ondan vazgeçtin ve o da senden vazgeçti you gave up on her and she gave up on you expr.
tanrı ondan razı olsun thank god for her expr.
tanrı ondan razı olsun thank god for him expr.
Petrol
bir varil ham petrol ile ondan rafine edilen petrol ürünleri arasındaki genel fiyat farkı crack spread n.
Math
ona eşit veya ondan büyük tamsayı large integer n.
Chemistry
nitropruzik aside ait, ondan türemiş ya da ilgili nitroprussic adj.
Astronomy
başka bir gezegenin hareketine tabi ve ondan daha küçük olan gök cismi undersphere n.
Zoology
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen moco n.
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen rock cavy n.
güney amerika'ya özgü, hint domuzu ile akraba olup ondan daha büyük olan bir kemirgen cavia rupestris n.
Botanic
dişi üreme organlarının altındaki çiçek tablası veya saptan çıkıp ondan ayrı olan (çanak yaprak, taç yaprak ve erkek üreme organları) hypogynous adj.
Linguistics
şiirdeki hece sayısına uymak için m harfi ile ondan önce gelen sesli harfin atılması ecthlipsis n.
Military
düşmanın saldıracağını hissederek ondan önce saldırıya geçme preemptive attack n.
kraliyet hava kuvvetlerinde kıdemli subaya eşdeğer fakat ondan önde gelen rütbe master aircrew n.
Mythology
yarı tanrıça atalanta'yı kandırıp ondan daha hızlı koşan talibi hippomenes n.
Latin
suçun muhtemel sorumluluğu ondan fayda sağlayana aittir prensibi cui bono n.
Slang
(çaktırmadan birine) dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsie (with somebody) v.