romantik - Turkish English Dictionary
History

romantik



Meanings of "romantik" in English Turkish Dictionary : 21 result(s)

Turkish English
Common Usage
romantik romantic adj.
General
romantik escapist n.
romantik romanticist n.
romantik romance n.
romantik dreamy adj.
romantik poetical adj.
romantik poetic adj.
romantik romanesque adj.
romantik starry-eyed adj.
romantik amorant adj.
romantik lovesome adj.
romantik idyllic adj.
romantik operatic adj.
romantik gauzy adj.
romantik romancy adj.
romantik romantical adj.
Literature
romantik poet n.
romantik novelettish adj.
romantik novelish adj.
romantik novelistic adj.
romantik romantic adj.

Meanings of "romantik" with other terms in English Turkish Dictionary : 200 result(s)

Turkish English
General
romantik bir çekicilik glamor n.
romantik melodi nocturne n.
romantik nesir gest n.
romantik şiir romance poetry n.
romantik ilişki romantic relationship n.
romantik-komedi romantic comedy n.
romantik kaçamak a romantic escape n.
romantik kimse romantic n.
romantik evlenme teklifi romantic proposal n.
romantik evlenme teklifi romantic marriage proposal n.
romantik bir çekicilik glamour n.
romantik gemi turu romantic cruise n.
romantik ilişkide bulunulan genç kadın lady friend n.
romantik ilgi duyulan genç kadın lady friend n.
edebiyat, film, mimarlık, müzik gibi alanlarda romantik stile dönüşü yansıtan bir akım neoromanticism n.
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi sapiophile n.
romantik ve mantıksız davranış knight errantry n.
içinde potansiyel romantik partnerlerin telefon numaralarının olduğu fihrist black book n.
romantik ve çekici bir hava verme glamourization n.
romantik ve çekici bir hava verme glamourisation n.
kısa süren romantik ilişki idyl n.
bir sonuca bağlanmayan romantik ilişki idyl n.
kısa süren romantik ilişki idyll n.
romantik bakış goo-goo eyes n.
romantik şiir romant n.
romantik hikaye romant n.
romantik eserlere özgü özellik romantic n.
romantik mizacı olan kimse romantic n.
romantik olma romanticness n.
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek glamorize v.
romantik bir şekilde yazmak romanticize v.
romantik bir şekle sokmak romanticize v.
romantik ve çekici bir hava vermek glamorize v.
romantik yalanlar söylemek tell romantic lies v.
romantik bir şekilde yazmak romanticise v.
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek glamourize v.
romantik ve çekici bir hava vermek glamorise v.
romantik ve çekici bir hava vermek glamourise v.
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek glamourise v.
romantik ve çekici bir hava vermek glamourize v.
romantik ve çekici bir şekilde tarif etmek glamorise v.
romantik bir şekle sokmak romanticise v.
romantik ilişki aramak woo v.
romantik ve çekici bir hava vermek glamour v.
aşırı romantik ve çekici bir hava vermek overglamorize v.
aşırı romantik ve çekici bir hava vermek overglamorise v.
şık giyinip romantik davranmak dash v.
daha romantik olmak outromance v.
romantik ilişki içinde olmak romance v.
romantik fikirlere kapılmak romanticize v.
romantik fikirlere sahip olmak romanticize v.
romantik hayallere dalmak romanticize v.
romantik fikirlere kapılmak romanticise v.
romantik fikirlere sahip olmak romanticise v.
romantik hayallere dalmak romanticise v.
romantik bir çekiciliği olan glamorous adj.
romantik olmayan unromantic adj.
en romantik olanı dreamiest adj.
daha romantik dreamier adj.
aşırı romantik intensely romantic adj.
aşırı romantik extremely romantic adj.
aşırı romantik ultraromantic adj.
(romantik) ilişkiye açık available adj.
romantik ve çekici bir hava verilmemiş unglamorized adj.
romantik hale getirilmemiş unromanticized adj.
romantik olmayan unromanticized adj.
romantik hale getirilmemiş unromanticised adj.
romantik olmayan unromanticised adj.
tipik bir şekilde romantik boy-meets-girl adj.
aşırı derecede romantik hyperromantic adj.
çok romantik hyperromantic adj.
romantik duygularla sersemlemiş moonstricken adj.
romantik duygularla şaşkına dönmüş moonstricken adj.
romantik duygularla dolu moonstruck adj.
hülyalı şekilde romantik moonstruck adj.
romantik bir çekiciliği olan glammy adj.
yalnızca tek bir erkekle romantik ilişki yaşayan one-man adj.
yalnızca tek bir kadınla romantik ilişki yaşayan one-woman adj.
romantik kimseye ait romance adj.
romantik romantik kimseye özgü romance adj.
romantik komedi kahramanına ait veya ilgili romantic adj.
romantik özelliklere göre yorumlanan romanticized adj.
romantik özelliklere göre yorumlanan romanticised adj.
aşırı romantik superromantic adj.
fazla romantik superromantic adj.
aşırı romantik super-romantic adj.
fazla romantik super-romantic adj.
romantik bir şekilde dreamfully adv.
romantik bir biçimde romantically adv.
romantik olmayan bir şekilde unromantically adv.
romantik olmayan bir şekilde platonically adv.
romantik bir şekilde romanticaly adv.
romantik bir şekilde romanticly adv.
Phrasals
(romantik olarak) peşine takılmak call on v.
(romantik olarak) peşinden gitmek call on v.
istikrarlı/sabit romantik bir ilişki içerisinde olmak go out v.
(birine) romantik hisler beslemek interest in (someone) v.
romantik/heyecanlı bir seyahate çıkarmak whisk away v.
(birinin romantik/seksüel açıdan) ilgisini kazanmaya çalışmak toss at (someone) v.
(romantik/seksüel olarak biri) tarafından fark edilmeye çalışmak toss at (someone) v.
(romantik/seksüel olarak birini) etkilemeye çalışmak toss at (someone) v.
(birini) romantik bir amaçla biriyle tanıştırmak suggest for (someone) v.
birini romantik bir seyahate götürmek/çıkarmak sweep off v.
birini romantik bir seyahate çıkarmak whisk off v.
biriyle romantik bir kaçamak yapmak whisk off v.
(birini) sürpriz bir romantik geziye çıkarmak whisk off v.
(sosyal veya romantik olarak) ilişki kurmak mix up (with) v.
Colloquial
(romantik anlamda) birlikte olan a thing n.
romantik çift hot item n.
aynı cinsiyetten kurgusal karakterler arasındaki romantik veya cinsel ilişkilere dayalı hayran kurgusu türü slash n.
çekim gücü (romantik anlamda) rizz n.
romantik çekim squish n.
romantik çekim squoosh n.
biriyle romantik bir ilişkiye girmek hook up v.
arasında/aralarında (romantik) bir şeyler olmaya başlamak get something going v.
cinsel/romantik açıdan tutkulu hot and heavy adj.
buraya sık gelir misin? (cinsel/romantik anlamda hoşlanılan kimseyle muhabbete girmek için sorulan soru) (do) (you) come here often? [cliché] expr.
iki kişi arasında romantik bir ilişkinin kurulup kurulmayacağı sorusunu bildiren ifade will-they-won't-they expr.
Idioms
birbirini tanımayan iki kişinin aralarında romantik bir ilişki başlaması ihtimaliyle ilk buluşması a blind date n.
iki kişinin birlikte vakit geçirip romantik bağlamda birbirini tanımak için ilk buluşması a blind date n.
iki karakter arasındaki cinsel veya romantik bir ilişki arayan bir hayran kurgusu slash fic n.
(romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak (have) got a thing going (with someone) v.
(romantik ilişki) aralarında bir şeyler olmak (have) got something going (with someone) v.
kendini romantik hayallere kaptırmak have stars in one's eyes v.
romantik hayaller kurmak have stars in one's eyes v.
(birine) duygusal, romantik, cinsel açıdan bağlanmak get involved (in or with someone) v.
utançtan, sinirden, romantik etkileşimden dolayı yüzü kızarmak go red v.
romantik ilişki içinde olmak hang together v.
aktif olarak romantik ilişki arayan on the make adj.
(birine) karşı yoğun cinsel/romantik arzu besleyen thirsty for (someone) adj.
Speaking
kulağa çok romantik geliyor it sounds so romantic expr.
Computer
romantik kartlar romance cards n.
romantik çift romantic couple n.
romantik büyük başlıklar romance banners n.
Television
romantik film romancer n.
romantik dizi romancer n.
Psychology
romantik aşk romantic love n.
çift cinsiyetli/üçüncü cinsiyetten kimselere karşı romantik bir çekim duyan kimse androgynoromantic n.
erkeklere karşı romantik çekim hisseden kimse androromantic n.
Social Sciences
birden fazla insanla aynı anda romantik bir ilişki sürdürme polyamory n.
cinsel ve romantik azınlıklar gender, sexual, and romantic minorities n.
Literature
idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil etmeyi amaçlayan yazar realist n.
amerika'da başlayan bir antirealist, antinatüralist ve anti-romantik edebi ve eleştirel hareket new humanism n.
romantik yazarların bir araya geldiği ortam cenacle n.
romantik roman romantic novel n.
romantik bir talip lochinvar n.
romantik interlüd idyll n.
romantik ara müziği idyll n.
romantik müzik yapıtı idyll n.
(romantik edebi eleştiride) pasif ve aktif unsurları birleştiren yaratıcı bir algı eylemi imagination n.
romantik niteliklere veya özellikleri olan düzyazı romance n.
romantik roman romantic fiction [uk] n.
abartılı veya romantik hikayeler kurgulamak romance v.
edebiyatta idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil eden realistic adj.
romantik tarzda gothic adj.
romantik içeriğe sahip gothic adj.
romantik tarzda novelistically adv.
Art
idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil etmeyi amaçlayan sanatçı realist n.
gotik ortaçağ sanatını canlandırmaya yönelik tarihsel, romantik ve dini üslûptaki girişimler neo-gothic style n.
romantik interlüd idyl n.
romantik ara müziği idyl n.
romantik müzik yapıtı idyl n.
post-romantik postromantic n.
romantik dönem öncesine ait sanatçı preromantic n.
romantik doktrin veya varsayımlara bağlılık romanticism n.
romantik doktrin veya varsayımları uygulama romanticism n.
sanatta idealleştirilmiş veya romantik yorum yerine gerçek hayata ait olanı temsil eden realistic adj.
romantik dönem öncesine ait preromantic adj.
romantik dönem öncesi ile ilişkili preromantic adj.
Music
romantik veya dramatik piyano bestesi ballade n.
aralarda şarkı ve orkestra müziği bulunan romantik ve duygusal piyesler yazma melodramaticism n.
özellikle romantik bestecilerce kullanılan bir alman şarkı stili lieder n.
genellikle romantik bestecilerin yazdığı alman şarkı stilindeki şarkıları seslendiren kimse lieder singer n.
Theatre
romantik dram romantic drama n.
romantik tiyatro romantic theater n.
konusu romantik olup dans sahneleri ve diyalog içeren müzikli eser operetta n.
Cinema
romantik komedi romcom n.
romantik komedi romantic comedy n.
romantik film romance film n.
romantik film romance movie n.
(romantik komedide) iki kahramanın beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışması motifi meet-cute n.
romantik komedi rom-com n.
Archaic
romantik bir dize romaunt n.
romantik bir şiir romaunt n.
Slang
homoseksüel bir erkeğin cinsel tercihini saklamak amacıyla topluma romantik bir ilişki yaşıyormuş gibi gösterdiği kız beard n.
tv programlarında ya da filmlerde romantik ilişkisi olan veya olması istenen çiftlerin isimlerinin birleşiminden oluşan takma ad ship name n.
bir cinsel/romantik ilişkiyi unutmak için yeni bir ilişkiye girmek rebound from (someone or something) v.
bir romantik/cinsel ilişkiyi başka bir ilişki yaşayarak unutmaya çalışmak rebound from (someone or something) v.
(birinin) biriyle romantik ya da cinsel ilişki içerisine girmesine engel olmak throw salt on (one's) game v.
(biriyle) romantik bir ilişki içerisine girmek get with (someone) v.
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki otp (one true pairing) v.
(birinin) biriyle romantik ya da cinsel ilişki içerisine girmesine engel olmak salt (one's) game v.
aşırı romantik sappy adj.
(romantik anlamda) son durak (someone) is endgame expr.
asla iş arkadaşınla cinsel ya da romantik ilişkiye girme never dip your pen into the company's ink expr.
bir hayranın bir tv programında/dizide desteklediği veya olmasını istediği romantik ilişki one true pairing expr.
Modern Slang
bir kadına romantik/duygusal olarak çekim hisseden ama cinsel çekim hissetmeyen lezbiyen ace lesbian n.
romantizm fikrinden hoşlanan fakat romantik aktiviteler yapmak istemeyen kimse aegoromantic n.
biriyle arkadaşlıkla romantik bir ilişki arasında yakın olma isteği uyandıran bir duygu alterous attraction n.
tiktok'ta amerikalılar'ın asya kültürünü fetişleştirerek estetik bir içerik olarak yorumlaması gibi amerikan marketlerine gidip amerikan atıştırmalıklarıyla romantik bir müzikle yapılan hicivli bir video akımı americacore n.