run on - Turkish English Dictionary
History

run on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "run on" in Turkish English Dictionary : 34 result(s)

English Turkish
General
run on v. konuşmak
run on v. devamlı konuşmak
run on v. devam etmek
run on v. ilerlemek
run on v. ilişkin olmak
run on v. sürmek
Phrasals
run on v. koşmaya devam etmek
run on v. uzun uzadıya konuşmak
run on v. uzun sürmek
run on v. aralıksız konuşmak
run on v. nefes almadan konuşmak
run on v. ara vermeden konuşmak
run on v. devam etmek
run on v. hiç durmadan konuşmak
run on v. belirli bir rotada devam etmek
run on v. alay etmek
run on v. alay ederek suiistimal etmek
run on v. (kayalara)
run on v. koşmaya devam etmek
run on v. tek bir paragraf yapmak
run on v. kesintisiz bir paragraf yapmak
run on v. tek bir paragraf
run on v. kesintisiz bir paragraf
run on v. not eklemek
run on v. ek yapmak
Idioms
run on v. aşırı konuşmak
run on v. sürekli söylenmek/sızlanmak/yakınmak/dert yanmak
run on v. bir şeyden güç alarak çalışmak
run on v. (bir şeyi) kullanarak çalışmak
run on v. (ile) çalışmak
Computer
run on n. çalıştırma zamanı
Printing
run on v. aynı satırdan devam etmek
run on v. ara vermeden veya yeni bir paragrafa başlamadan devam etmek
run on v. birleşik yazmak

Meanings of "run on" with other terms in English Turkish Dictionary : 128 result(s)

English Turkish
General
run-on sentence n. bağlaçsız birleşik cümle
run out on v. birini terketmek
run on the rocks v. kayalara oturmak (gemi)
run on lpg v. lpg'yle çalışmak
run on diesel v. mazotla çalışmak
run on lpg v. lpg ile çalışmak
run on battery v. pille çalışmak
run on gasoline v. benzinle çalışmak
run out of minutes on one's cell v. kontörü azalmak
run away/elope with a man she met online/on internet v. internette tanıştığı adama kaçmak
run away/elope with a man she met online/on internet v. internetten tanıştığı adama kaçmak
run on a treadmill v. koşu bandı üzerinde koşmak
run on a treadmill v. koşu bandında koşmak
run on petrol v. benzinle çalışmak
run on time v. (tren/otobüs) vaktinde hareket etmek
run-on adj. sürekli
run-on adj. kesintisiz devam
run-on adj. angajmanlı
run-on adj. ulantılı
on the run adv. geri çekilmekte
on the run adv. kaçmakta
on the run adv. koşarken
on the run adv. acelede
on the run adv. acele etmekte
Phrasals
run out on v. birini dımdızlak ortada bırakmak
run aground on v. karaya oturmak
run on (something) v. (bir şeyle) çalışmak
run on (something) v. (bir enerji kaynağıyla) çalışmak
run on (something) v. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) işlemek
run on (something) v. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) çalışmak
run on (something) v. (bir seviyede/hızda/verimlilikte) oynamak
run out on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) yüz üstü bırakmak
run out on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) dımdızlak ortada bırakmak
run out on (someone or something) v. (birini/bir şeyi) terk etmek
run up on (someone or something) v. koşup (birine/bir şeye) saldırmak
run up on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
run up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
run up on (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak
run up on (someone or something) v. (rakibiyle/rakibine karşı) arayı açmak
Colloquial
on the run expr. firarda
on the run expr. firari
on the run expr. kaçak
Idioms
a run on (something) n. (talep bakımından) hücum etme/saldırma
a run on (something) n. bir şeyin peynir ekmek gibi satılması
a run on (something) n. bir şeye büyük/yoğun talep/rağbet olması
a run on (something) n. bir şeyin revaçta olması
a run on (something) n. bir şeyin büyük/yoğun rağbet görmesi
a run on (something) n. kapış kapış giden/satılan şey
a run on (something) n. kapanın elinde kalan şey
run on something n. -e yoğun talep/akın
run on fumes v. benzin bitmek üzere olmak
have somebody on the run v. birine karşı avantajlı olmak
(there's is a) run on something v. birşeye büyük talep olmak
be on the run v. firarda olmak
be on the run v. kanundan kaçmak
run a make on someone v. kimlik kontrolü yapmak
run a make on someone v. kimliğini kontrol etmek
be on the run v. kaçak olmak
run on all cylinders v. sorunsuz çalışmak
run on fumes v. sürünerek/nefesi tükenmiş halde yapmaya devam etmek
run on all cylinders v. tıkır tıkır işlemek
run on all cylinders v. tıkır tıkır çalışmak
run on empty v. başarısız ilerlemek
run on empty v. zayıf olmak
run on empty v. etkisiz olmak
run on empty v. güçsüz ilerlemek
run on empty v. hevesi kaçmak
run on empty v. enerjisi/gücü azalmak
run on empty v. hevesi kalmamak
run on empty v. enerjisi/gücü kalmamak
run on empty v. rölantide yaşamak
run on empty v. el elde baş başta kalmak
run on empty v. sıfırı tüketmek
run on empty v. aç/tok karnına seyahat etmek
run on empty v. açken/tokken seyahat etmek
be on the run v. bir işten diğerine koşmak
be on the run v. koşuşturma içinde olmak
run a make on (someone or something) v. bilgisayar programcılığında, otomatik olarak çalıştırılabilir programlar oluşturabilmek için make adında bir otomasyon aracını bir programın kaynak dosyası üzerinde çalıştırmak
be on the run v. tehlikeye açık konumda olmak
be on the run v. savunmasız konumda olmak
be on the run v. savunmada olmamak
run out on someone v. birisini terk etmek
run out on someone v. birisini yüzüstü bırakmak
run out on someone v. kapıyı çekip gitmek
run out on someone v. protesto amacıyla çekip gitmek
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v. çok az yakıt harcamak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v. benzini/yakıtı koklamak (araç)
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v. fazla yakıt harcamamak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v. yüksek yakıt verimliliğiyle çalışmak
run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v. yakıt tasarrufu çok iyi olmak
run low (on something) v. (bir şey) fazla kalmamak
run low (on something) v. (bir şey) azalmak
run low (on something) v. (bir şey) az kalmak
run low (on something) v. (bir şey) bitmek/tükenmek üzere olmak
have (one) on the run v. (birine) karşı avantajlı olmak
have someone on the run v. birine karşı avantajlı olmak
have someone on the run v. birinden önde olmak
have someone on the run v. birinden güçlü bir konumda olmak
on the run expr. ayaküstü
Trade/Economic
on-the-run n. belli bir vadede en yeni çıkartılan hazine bonosu
run on a bank n. banka gişelerine akın
run on the bank n. bankaya hücum
run on a bank n. mevduatın çekilmesi
run on the bank n. mevduat sahiplerinin bankadan hesaplarını çekmek için yarattıkları kargaşa
run on a shoe-string v. az parayla işletmek
run on a bank v. bankaya akın etmek
run low on cash v. nakde sıkışmak
run low on cash v. nakiti tükenmeye/bitmeye başlamak
Technical
intended to run on solar power adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
designed to run on solar power adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
designed to run on solar energy adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
intended to run on solar energy adj. güneş enerjisiyle çalışmak üzere tasarlanmış
Computer
run macro on expr. makroyu çalıştır
Automotive
run on tire n. emniyetli duruş lastiği
Marine
to run on the rocks v. kayalıklara bindirmek
run on the rocks v. kayaya oturmak
Printing
run-on n. girintisiz yazılan sözcük
run-on n. anlamı baş sözcükten çıkarılabilen sözlük girdisinin sonuna eklenen kelime
Linguistics
run-on sentence n. virgül hatalı cümle
run-on sentence n. ayrı cümlelerin noktalama kullanılmaksızın birbirine bağlandığı cümle
run-on sentence n. noktalamasız birleşik cümle
Librarianship
run-on n. (sözlük girdisi gibi) ulantılı olan şey
Slang
run game on (someone) v. (birini) oyuna getirmek
run game on (someone) v. (birini) kandırmak
run game on (someone) v. (biriyle) oynamak
run game on (someone) v. (biriyle) oyun oynamak
run game on (someone) v. (birini) oynatmak
run game on (someone) v. (birini) aptal yerine koymak