sınırlandırmak - Turkish English Dictionary
History

sınırlandırmak



Meanings of "sınırlandırmak" in English Turkish Dictionary : 40 result(s)

Turkish English
Common Usage
sınırlandırmak limit v.
General
sınırlandırmak narrow down v.
sınırlandırmak delimit v.
sınırlandırmak pale v.
sınırlandırmak line off v.
sınırlandırmak confine v.
sınırlandırmak cramp v.
sınırlandırmak delimitate v.
sınırlandırmak qualify v.
sınırlandırmak border v.
sınırlandırmak restrict v.
sınırlandırmak hold down v.
sınırlandırmak reduce v.
sınırlandırmak chain v.
sınırlandırmak narrow v.
sınırlandırmak emborder [obsolete] v.
sınırlandırmak imborder [obsolete] v.
sınırlandırmak imbound [obsolete] v.
sınırlandırmak immure v.
sınırlandırmak improper [obsolete] v.
sınırlandırmak thirl [uk] v.
sınırlandırmak include v.
sınırlandırmak distrain [obsolete] v.
sınırlandırmak coarct v.
sınırlandırmak inhoop [obsolete] v.
sınırlandırmak finite v.
sınırlandırmak stiffen v.
sınırlandırmak still v.
Phrasals
sınırlandırmak hem about v.
sınırlandırmak narrow down v.
sınırlandırmak tamp down v.
sınırlandırmak pull in v.
sınırlandırmak hedge in v.
Idioms
sınırlandırmak pare (something) to the bone v.
sınırlandırmak cut something to the bone v.
sınırlandırmak pare something to the bone v.
Politics
sınırlandırmak restrict v.
Technical
sınırlandırmak restrain v.
sınırlandırmak restrict v.
Archaic
sınırlandırmak bail v.

Meanings of "sınırlandırmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

Turkish English
General
sayısını sınırlandırmak number v.
bir sınır çizerek faaliyeti veya etkiyi sınırlandırmak box v.
ufuk ile sınırlandırmak horizon v.
yüklenicinin edeceği fazladan karı sınırlandırmak veya geri kazandırmak için şartları gözden geçirerek düzeltmek renegotiate v.
iyice sınırlandırmak pinch v.
ifadesini sınırlandırmak constrain v.
(mirası) belirli varis grubuna sınırlandırmak fee tail v.
Phrasals
bir şeyi biriyle/bir şeyle sınırlamak/sınırlandırmak confine something to someone or something v.
(bir şeyi biriyle/bir şeyle) sınırlamak/sınırlandırmak confine (something) to (someone or something) v.
Formal
yeniden sınırlandırmak reconfine v.
Trade/Economic
birkaç büyük firmanın rekabeti sınırlandırmak ve yüksek fiyat uygulamak üzere bir araya gelip oluşturdukları birlik business trust n.
Politics
kendini tavsiyede bulunmakla sınırlandırmak confine oneself to making a recommendation v.
Technical
spektroskopun mikroskop alanını veya yarık uzunluğunu sınırlandırmak için kullanılan opak diyafram decker n.
özellikle boyutu sınırlandırmak veya notu belirtmek için çizimlerde kullanılan bir işaret crow's-foot n.
Biology
protein sentezini sınırlandırmak repress v.
Breeding
(ortak mera alanını) belirli sayıda sığır ile sınırlandırmak stint [uk] v.
Military
(askeri birlik veya teçhizatın) hareketini sınırlandırmak immobilize v.
(askeri birlik veya teçhizatın) hareketini sınırlandırmak immobilise v.
Sport
sayı tıraşlama ile yapılan skor sayısını sınırlandırmak shave v.