tam olarak - Turkish English Dictionary
History

tam olarak



Meanings of "tam olarak" in English Turkish Dictionary : 68 result(s)

Turkish English
General
tam olarak completely adv.
tam olarak outrightly adv.
tam olarak to a t adv.
tam olarak right adv.
tam olarak implicitly adv.
tam olarak truly adv.
tam olarak straight adv.
tam olarak consummately adv.
tam olarak plumb adv.
tam olarak positively adv.
tam olarak in depth adv.
tam olarak rightdown adv.
tam olarak in full adv.
tam olarak accurately adv.
tam olarak definitively adv.
tam olarak strictly adv.
tam olarak flat adv.
tam olarak rootedly adv.
tam olarak fully adv.
tam olarak roundly adv.
tam olarak quite adv.
tam olarak straightly adv.
tam olarak smack adv.
tam olarak precisely adv.
tam olarak literally adv.
tam olarak fairly adv.
tam olarak every bit adv.
tam olarak evenly adv.
tam olarak sheerly adv.
tam olarak to be precise adv.
tam olarak exactly adv.
tam olarak slap-bang adv.
tam olarak faithfully adv.
tam olarak entirely adv.
tam olarak specifically adv.
tam olarak nice adv.
tam olarak nicely adv.
tam olarak nose adv.
tam olarak to a crum adv.
tam olarak algates [brit] adv.
tam olarak merely adv.
tam olarak rightly adv.
tam olarak imprescriptibly adv.
tam olarak inwardly [obsolete] adv.
tam olarak finely adv.
tam olarak preciso adv.
tam olarak slap bang adv.
tam olarak slapdash adv.
tam olarak spang [dated] adv.
tam olarak streite adv.
tam olarak actually adv.
tam olarak by the square [obsolete] expr.
Phrases
tam olarak to be (more) exact expr.
Colloquial
tam olarak bang on expr.
tam olarak slap-dab expr.
tam olarak as such expr.
Idioms
tam olarak the full monty n.
tam olarak to the teeth adv.
tam olarak to be exact expr.
tam olarak down to the ground expr.
tam olarak at the dot expr.
tam olarak at length expr.
tam olarak by heart expr.
tam olarak smack-bang expr.
tam olarak with a capital (some letter) expr.
Technical
tam olarak purely adv.
Archaic
tam olarak clean adv.
tam olarak to point adv.

Meanings of "tam olarak" with other terms in English Turkish Dictionary : 257 result(s)

Turkish English
General
eski düzeni tam anlamıyla yıkmadan, buna ek olarak yapıcı yenilikler getirmek isteyen reformist n.
yukarı enlemlerde havanın tam olarak kararmadığı gecelere verilen isim white night n.
tam olarak nüfuz etme interpenetration n.
tam olarak anlama clear understanding n.
çiçeğin tam olarak açtığı dönem anthesis n.
tam olarak doğru olmayan şey half-lie n.
tam olarak büyümemiş kimse halfling n.
yayı okla tam olarak germek için gereken ağırlık bow weight n.
yuvadan ayrılmış olup tam olarak uçamayan yavru kuş brancher n.
değerini tam olarak anlayamama misappreciation n.
kendinin tam olarak nerede bulunduğunu saptamak orient oneself v.
tam olarak bilmemek not to be sure v.
tam olarak yazmak write out v.
tam olarak kullanmamak underutilise v.
tam olarak kullanmamak underutilize v.
tam olarak belirtmek indicate clearly v.
tam olarak belirtmek specify exactly v.
tam olarak belirtmek specify precisely v.
tam olarak belirtmek specify fully v.
tam olarak belirtmek pin something down v.
tam olarak anlamak gain a clear understanding v.
tam olarak anlayamamak not quite understand v.
birisini gördüğüne tam olarak sevinmemek be not exactly overjoyed to see someone v.
tam olarak açıklamak set out in full v.
yerini tam olarak belirlemek pinpoint v.
haklarını tam olarak vermek give full credit v.
tam olarak anlamak have a firm understanding v.
(aroma, tat) kendini tam olarak göstermek bloom v.
değerini tam olarak anlayamamak misappreciate v.
tam olarak uygulamak give v.
tam olarak ortaya sunmak delineate v.
tam olarak ayarlamak fine-tune v.
tam olarak yetkilendirilmiş duly-authorized adj.
tam olarak açıklanmamış ill-defined adj.
tam olarak uymayan off-key adj.
ölçü olarak tam (şiir) acatalectic adj.
tam olarak sınırlandırılmamış undefined adj.
tam olarak belirlenmemiş undefined adj.
tam olarak ayırt edilmemiş undefined adj.
tam olarak dürüst olmayan underhonest adj.
tam olarak keşfedilmemiş unplumbed adj.
tam olarak asimile edilmemiş half-digested adj.
tam olarak akla yatmayan half-mad adj.
standartları tam olarak karşılamayan borderline adj.
(bir şeyin) değerini tam olarak kavrayamamış misappreciative adj.
tam olarak tanımlanan delineated adj.
dil bilgisi kurallarına tam olarak uygun olan kelimelere göre grammatic adj.
dil bilgisi kurallarına tam olarak uygun olan kelimelere göre grammatical adj.
tam olarak bilinmeyen iffy adj.
tam olarak birbirine bağlı interlinking adj.
tam olarak gelişmeyen ingrowing adj.
tam olarak değil not necessarily adv.
çok dikkatli ve tam olarak minutely adv.
tam olarak değil not really adv.
tam olarak sığacak şekilde cleanlily adv.
tam olarak karışacak şekilde cleanlily adv.
tam anlamıyla bilincinde olarak taking full account of prep.
Phrasals
(parça) birbirine tam olarak yerleştirmek bed in v.
tam olarak yazmak/girmek type out v.
(bir şeyi birine) tam olarak söylemek enunciate (something) to (one) v.
-e tam olarak söylemek enunciate to v.
tam olarak neyse o does (exactly) what it says on the box expr.
Phrases
tam gün esasına dayalı olarak on a full-time basis adv.
tam olarak söylemek/belirtmek gerekirse to be (more) exact expr.
tam olarak söylemek gerekirse to be more precise expr.
tam olarak belirtmek gerekirse to be more precise expr.
tam olarak böyle ifade etmezdim I wouldn't have put it quite like that expr.
Colloquial
(birini/bir şeyi) tam (birine/bir şeye) biçilmiş kaftan olarak düşünmek think (someone or something) is fit for (someone or something) v.
birini/bir şeyi tam birine/bir şeye biçilmiş kaftan olarak görmek think someone or something fit for someone or something v.
(bir şeyi) kesin/tam olarak bilmek be certain of (something) v.
(tam olarak) hazır olmak get (all) set v.
tam olarak bilmiyorum can't rightly say expr.
tam olarak anlamadan without fully understanding expr.
tam olarak şimdi değil not really now expr.
senin dikkat çekmek istediğin nokta neydi tam olarak? aypi (and your point is?) expr.
tam olarak doğru right on the nail expr.
(biri) tam olarak anlamıyor (one) catch no ball expr.
tam olarak hatırlayamıyorum I cannot put my finger on it expr.
tam/kesin olarak bilmiyorum (I) can't say for sure expr.
tam/kesin olarak bilmiyorum (I) can't say's I do expr.
ne demek istediğini (tam olarak) anlıyorum I know (just) what you mean expr.
ben de (tam olarak) öyle düşünüyorum I know (just) what you mean expr.
tam olarak bir şey little/nothing short of something expr.
tam olarak doğru exactly right exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! time (for you) to get a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! time (for you) to get a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! time you got a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! time you got a watch! exclam.
Idioms
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan şey black box n.
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem black box n.
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan şey a black box n.
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem a black box n.
tam olarak doğru/gerçek the straight goods n.
tam olarak doğru spot on the mark n.
tam olarak emin olmama a question mark n.
durumun ne olduğunu tam olarak anlamak put one's finger on v.
tam olarak kapmak have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
tam olarak kapmak have (solid) grasp of something v.
tam olarak idrak etmek have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
tam olarak idrak etmek have (solid) grasp of something v.
durumu tam olarak anlamak have the right sow by the ear v.
tam olarak ne dediğini anlamak hear (one) loud and clear v.
ne kastedildiğin tam olarak anlamak hear (one) loud and clear v.
tam olarak belirleyememek can't nail (something) down v.
tam olarak bitirememek can't nail (something) down v.
birinin bir şeyi tam olarak anlamasını sağlamak set something straight v.
bir şeyi yapmaya tam olarak hazır olmak get all set (to do something) v.
bir şeyi yapmaya tam olarak hazır olmak be all set (to do something) v.
tam olarak gerçekleştirememek go off at half cocked v.
tam olarak sonlandıramamak go off at half cocked v.
tam olarak kavramak make out v.
tam olarak sonlandıramamak go off half-cocked v.
tam olarak başaramamak go off at half cocked v.
tam olarak gerçekleştirememek go off half-cocked v.
tam olarak başaramamak go off half-cocked v.
(tam olarak) aklına yatmamak/kafasına uymamak/kabullenmemek not sit well with somebody v.
tam olarak bilmek know for a fact v.
tam olarak nerede olduğunu bulmak/anlamak find/get your bearings v.
(bir şeyi) tam olarak hatırlamamak not put (one's) finger on (something) v.
neyin yanlış/farklı olduğunu tam olarak söyleyememek not put your finger on something v.
(bir şeyi) tam olarak kavramak be across (something) v.
bir şeyi tam olarak kavramak be across something v.
tam olarak/bütünüyle hazır olmak arm to the teeth v.
tam olarak eşit/denk olmak be even steven v.
tam olarak eşit/denk olmak be even stevens v.
tam olarak hazır olmak be in good condition v.
tam olarak uygun olmak be tailor-made v.
(birini/bir şeyi) eksiksiz/tam olarak temsil etmek do (someone or something) justice v.
(birini/bir şeyi) tam/doğru olarak yansıtmak do (someone or something) justice v.
(birini/bir şeyi) tam olarak göstermek do justice to (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) tam olarak anlatmak do justice to (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) doğru/tam olarak yansıtmak do justice to (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) tam olarak resmetmek/tanımlamak do justice to (someone or something) v.
birini/bir şeyi tam olarak göstermek do justice to v.
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak do justice to v.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do justice to v.
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak do justice to v.
birini/bir şeyi tam olarak göstermek do justice to something/someone v.
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak do justice to something/someone v.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do justice to something/someone v.
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak do justice to something/someone v.
birini/bir şeyi tam olarak göstermek do someone or something justice v.
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak do someone or something justice v.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do someone or something justice v.
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak do someone or something justice v.
birini/bir şeyi tam olarak göstermek do someone or something justice v.
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak do someone or something justice v.
birini/bir şeyi tam olarak göstermek do justice to someone or something v.
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak do justice to someone or something v.
bir şeyi tam olarak kapmak have a (solid) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek have a (solid) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak kapmak have a (sound) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek have a (sound) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak kapmak have a (good) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek have a (good) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak kapmak get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak kapmak get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak kapmak get a (good) grasp of something v.
bir şeyi tam olarak idrak etmek get a (good) grasp of something v.
fikrini tam olarak dile getirmek make your point v.
tam olarak ne demek istediğini söylemek make your point v.
(birinin) tam olarak aklına yatmamak/kafasına uymamak not sit well (with one) v.
(bir şeyi) tam olarak tespit etmek/hatırlamak/anımsamak put (one's) finger on (something) v.
tam olarak çıkarmak/belirlemek put your finger on v.
tam olarak tanımlamak/tespit etmek put your finger on v.
tam olarak çıkarmak/belirlemek put your finger on something v.
tam olarak tanımlamak/tespit etmek put your finger on something v.
tam olarak uymak suit down to the ground v.
henüz tam olarak hazır değil not ready for prime time adj.
henüz sıkıntıdan tam olarak kurtulamamış not out of the woods adj.
henüz sıkıntıdan tam olarak kurtulamamış not out of the wood adj.
tam olarak doğru on-target adj.
tam olarak (o kadar yıl) to the day adv.
tam olarak bu işte about the size of it expr.
kelimenin tam anlamıyla ödül olarak kek kazanma taking the cake expr.
tam olarak doğru on target expr.
tam olarak reşit ve özgür free, white, and twenty-one expr.
tam olarak (belirtilen saatte/zamanda) at (some time) sharp expr.
tam olarak belirtilen saatte/zamanda at some time sharp expr.
kesin/tam olarak (belli bir zamanda/saatte) at the stroke of (some specific time) expr.
Speaking
aklından tam olarak ne geçiyor? what exactly do you have in mind? expr.
belirtileriniz tam olarak neler? what exactly are your symptoms? expr.
bundan tam olarak emin değilim I am not so sure about that expr.
bu tam olarak ne anlama geliyor? what does that mean exactly? expr.
bunu tam olarak bir ofis işi olduğu söylenemez it's not exactly an office work expr.
ihtiyacımız olan şey tam olarak bu it's exactly what we need expr.
işte tam olarak bu demek that's exactly what it means expr.
ne yapmamız gerektiğinden tam olarak emin değilim I'm not really sure what we're supposed to be doing expr.
nerede olduğumuzu tam olarak biliyorlar they know exactly where we are expr.
senden bunu tam olarak anlamanı beklemiyorum I don't expect you to fully understand expr.
sizi tam olarak çıkaramadım I can't quite place you expr.
tam olarak ihtiyacımız olan şey bu it's exactly what we need expr.
tam olarak bilmiyorum I don't rightly know expr.
tam olarak ne olduğuna dair araştırmalar devam ediyor what exactly happened is still being investigated expr.
tam olarak neler olduğunu bilip anlamam gerekiyor I need to know and understand exactly what happened expr.
tam olarak bilmiyorum I can't rightly say expr.
tam olarak ne diyorsun? what exactly are you saying? expr.
tam olarak ne demek istiyorsun? what do you mean exactly? expr.
tam olarak neden bahsettiğini bilmeden sana yardım edemem I cannot help you if I don't understand what you are talking about expr.
tam olarak değil not exactly expr.
tam olarak ne diyorsunuz? what exactly are you saying? expr.
Trade/Economic
bir kararın tek bir sonucu olması ve o sonucun da tam olarak bilinmesi certainty n.
hata olasılığı önceden tam olarak bilinen örnekleme precision sampling n.
mülkiyet hakkı başkasına ait olsa bile o maldan tam olarak yararlanan kimse beneficial owner n.
tam olarak tahmin edilen enflasyon perfectly anticipated inflation n.
tam rücu hakkı saklı olarak with full recourse expr.
Law
sigortalının gemiyi tam hasarlı olarak düşünerek sigortacıya terki ile teminatın tamamını talep etmesi abandonment n.
tam olarak yürürlükte in full force and effect n.
(vergiye tabi mülkleri) tam olarak beyan etmek declare v.
mülkten tam olarak yararlanan sahip beneficial owner adj.
Politics
yasama meclislerinde komitenin parçası olarak önergelerin detaylarını tartışma yetkisini içeren tam üyelik committee of the whole n.
Tourism
normal olarak seyahat hizmetlerine tam ücret ödemesi gereken kişi adult n.
tam pansiyon olarak en pension adv.
Technical
tam olarak dengeye getiren, denge sağlayan ağırlık casting weight n.
gaz kanunlarına tam olarak uyan ideal gaz perfect gas n.
henüz tam olarak bilinmeyen olası bir insan türü homo-floresiensis n.
Computer
dosya yolunu tam olarak verin enter complete pathname of file expr.
Telecom
hizmetlerin tam olarak ayrıştırılması full unbundling n.
Textile
tam olarak bir kalıbı olmayan giyim tube n.
eklemesiz olarak tam genişlikte dokunmuş seamless adj.
Construction
yerine tam olarak monte edilmiş pencereler ve kapılar completely assembled windows and doors n.
Woodworking
tam olarak desteklenen yapısal olmayan yüzer döşeme fully supported non-structural floating floor n.
Automotive
deponun tam olarak doldurulması top off n.
motorun şartnamelere tam uygun olarak sökülmesi ve montajı blueprinting n.
Transportation
araç kapasitesini tam olarak dolduran yük full truckload (ftl) n.
Marine
geminin veya yükün tam olarak kaybı total loss n.
tam yüklü olarak izin verilen yükleme sınırına kadar batmış gemi full and down n.
Medical
tüm renklerin grinin tonu olarak algılandığı tam renk körlüğü monochromasy n.
Math
tam olarak iki elemanı olan küme doubleton [rare] n.
tam sayı çifti olarak alınan reel sayı floating-point number n.
aynı birime tam olarak bölünebilen (iki sayı) commensurable adj.
integral veya polinom köklerine tam olarak bölünebilen perfect adj.
Logic
giriş ifadesinin tam tersini çıktı olarak veren mantıksal operatör not n.
Chemistry
sistemdeki her fazın bileşimini tam olarak tanımlamak için gereken minimum sayıda farklı kimyasal bileşenden her biri component n.
Biology
bireyin, üreme hücresinde bulunan tam olarak oluşmuş bir organizmanın büyümesiyle geliştiğine dair teori theory of preformation n.
yapısal olarak eksik olmasına rağmen tam dişi görevi gören canlı birey gynecoid n.
biyolojik olarak fazla farklılaşmamış olup, belirli bir ortama da tam olarak uyarlanmamış generalized adj.
Marine Biology
(yengeç) kabuk dökmeye tam olarak hazır olmayan green adj.
Astronomy
ayakucu: bir gözlemcinin düşey olarak tam altında bulunan nokta nadir n.
Botanic
çiçekleri yapısal olarak tam olup uygulamada ikievcikli olan dioeciously hermaphrodite adj.
Breeding
atın arka ayaklarını pivot olarak kullandığı tam dönüş pirouette n.
Military
hedefi tam olarak göremediği halde orada olduğunu bildiği için ateş etme cannot observe n.
tam olarak hedefi vurmayan bir bomba, mermi near miss n.
tam olarak göreve hazır fully mission capable n.
tam olarak ateşin edildiği yer fire support station n.
mevcut yerden tam olarak ayrılmadan aynı veya başka bir silahlı kuvvetlere geçmek desert v.
Music
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği absolute pitch n.
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği perfect pitch n.
Archaic
ölçü veya boyut olarak tam tamına olan meet adj.
Engineering
elektronik çoğaltma sisteminde çıkış sinyalinin giriş sinyalini tam olarak üretememesi nonlinearity n.
Ornithology
tüyleri tam olarak gelişmemiş kar kiraz kuşu pied finch [dialect] [uk] n.
Slang
kırmızı ışıkta yandaki arabanın sürücüsü ile yaşanacak tuhaf göz temasından kaçınmak amacıyla yan pencerelerin tam hizaya gelmesini önleyecek şekilde arabayı kademeli olarak durdurma stoplight stagger n.
Modern Slang
tam olarak porno sayılamayacak erotik video/görsel almost porn n.
tam olarak erkek veya tam olarak kadın cinsel organı olarak gelişmemiş cinsel organ ambiguous genitals n.
neyin kısaltması olduğu/açılımı tam olarak hatırlanmayan/bilinmeyen/önemli olmayan kısaltma anacronym n.