turn to - Turkish English Dictionary
History

turn to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "turn to" in Turkish English Dictionary : 55 result(s)

English Turkish
General
turn to v. dikkatini vermek
turn to v. açmak (belirli bir sayfayı)
turn to v. çark etmek
turn to v. çevirmek
turn to v. yardımını istemek
turn to v. aklını vermek
turn to v. değişmek
turn to v. dönüşmek
turn to v. dönüştürmek
turn to v. uzatmak
turn to v. başvurmak
turn to v. yardım istemek
Phrasals
turn to v. kendini işe vermek
turn to v. çalışmaya başlamak
turn to v. hitap etmek
turn to v. yönelmek
turn to v. akıl danışmak
turn to v. -e dönmek
turn to v. '-e doğru dönmek
turn to v. yüzünü bir şeye dönmek
turn to v. '-e döndürmek
turn to v. '-e doğru döndürmek
turn to v. yüzünü bir şeye döndürmek
turn to v. sığınmak
turn to v. güvenmek
turn to v. '-den medet ummak
turn to v. '-in yardımına başvurmak
turn to v. işe koyulmak
turn to v. işe girişmek
turn to v. bir şeyi yapmaya başlamak
turn to v. bir dine dönmek
turn to v. bir dini benimsemek
turn to v. -e çevirmek
turn to v. '-e getirmek
turn to v. -den destek almak/istemek
turn to v. '-e müracaat etmek
turn to v. ayarını değiştirmek
turn to v. ayarını bir seviyeye
turn to v. konuma getirmek
turn to v. sayfa çevirmek
turn to v. bakışlarını yöneltmek
turn to v. -i bir şeye/birine adamak
turn to v. '-i bir şeye/birine vermek
turn to v. kendini adama
turn to v. kendini vermek
turn to v. dikkatini/ilgisini bir şeye kanalize etmek
turn to v. sadakatini/bağlılığını başkasına/başka bir şeye çevirmek
turn to v. başkasını/başka bir şeyi desteklemeye başlamak
turn to v. başka yöne dönmek
turn to v. taraf/saf değiştirmek
turn to v. -e dönüştürmek
turn to v. bir şey haline getirmek
turn to v. -e dönüşmek
turn to v. bir şey haline gelmek
turn to v. bir şey halini almak

Meanings of "turn to" with other terms in English Turkish Dictionary : 218 result(s)

English Turkish
General
turn something to one's purpose v. bir şeyden yararlanmak
turn to sugar v. bal vb şekerlenmek
turn to account v. kullanmak
not to turn a hair v. kılını bile kıpırdatmamak
not to turn a hair v. aldırış etmemek
turn a hand to v. bir işe el atmak
turn to good purpose v. yararı dokunmak
turn one's hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
turn over the management to v. yönetimi devretmek
turn something to good account v. bir şeyi değerlendirmek
not to turn a hair v. tınmamak
turn a deaf ear to v. kulaklarını tıkamak
turn a deaf ear to v. kulak asmamak
not to turn a hair v. kılını kıpırdatmamak
turn one's mind to v. kafasına takmak
turn to account v. yararlanmak
turn one's hand to v. bir işe el atmak
turn out to be tasteless v. kabak çıkmak
turn to a threat v. tehdit eder hale gelmek
turn out to be in the wrong v. haksız çıkmak
turn a deaf ear to v. işitmezlikten gelmek
turn somebody over to somebody v. teslim etmek
cause to turn v. dönmesine neden olmak
turn out to be v. çıkmak
turn a hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
turn to account v. değerlendirmek
turn a hand to v. el atmak
turn out to be right v. haklı çıkmak
turn out to be clear v. netlik kazanmak
turn against (for one person to another) v. aleyhine dönmek
not to turn a hair not v. kılını bile kıpırdatmamak
turn to hell v. cehenneme döndürmek
turn to hell v. cehenneme çevirmek
turn out to be profitable v. karlı çıkmak
turn to violence v. şiddet uygulamak
turn to violence v. şiddet göstermek
turn to a desert v. çöl olmak
turn out to be a mafia v. mafyalaşmak
turn a blind eye to v. arka plana atmak
turn a deaf ear to v. arka plana atmak
have nobody to turn to v. tutunacak dalı kalmamak
have nobody to turn to v. tutunacak dalı olmamak
turn a blind eye to something v. görmezlikten gelmek
turn a blind eye to something v. görmezden gelmek
turn a blind eye to something v. bir şeye göz yummak
turn to ashes in one's mouth v. tadı kaçmak
turn to dust v. toz olmak
turn to dust v. toza dönüşmek
(one's luck) to turn v. şeytanın bacağını kırmak
forget to turn the lights off v. ışığı kapatmayı unutmak
turn to advantage v. lehe dönmek
one's turn to come v. sıra gelmek
one's turn to come v. sırası gelmek
turn to vinegar v. sirkeye dönüşmek
want to turn oneself in v. teslim olmayı istemek
want to turn oneself in v. teslim olmak istemek
turn out to be a blessing in disguise v. bir şerrin hayırla sonuçlanması
turn out to be a blessing in disguise v. sonu hayra çıkmak
turn one's attention to something v. dikkatini (başka) bir şeye çevirmek/yöneltmek
(for a road) turn to the right v. yola sağa dönmek
(for a road) turn to the left v. yol sola dönmek
turn out to be v. olduğu ortaya çıkmak
turn out to one's advantage v. birinin lehine dönmek
turn people to stone v. insanları taşa çevirmek
turn to account v. karlı hale getirmek
turn to account v. avantajlı hale getirmek
turn out to be v. olup çıkmak
turn to mush v. lapaya dönmek
done to a turn adj. tam kararında pişmiş
done to a turn adj. kıvamında pişmiş
to a turn adv. tamamen
to a turn adv. mükemmel bir şekilde
to a turn adv. kusursuzca
Phrasals
turn (oneself to) v. (bir şeye kendini) adamak
turn over to v. (belirli bir yeri bulmak için) sayfaları karıştırmak
turn over to v. emanet etmek
turn over to v. sorumluluk yüklemek
turn over to v. kullanımını değiştirmek
turn over to [brit] v. kanal değiştirmek
turn (one) on to (something) v. (birini bir şeyden) haberdar etmek
turn (one) on to (something) v. (birini) ilgilenebileceği, sevebileceği bir şeyle tanıştırmak
turn (one) on to (something) v. (birine) ilgilenebileceği, sevebileceği bir şey önermek
turn someone or something to something v. birini/bir şeyi bir şeye döndürmek/çevirmek
turn someone or something to something v. birinin/bir şeyin yüzünü bir şeye döndürmek/çevirmek
turn someone or something to something v. birini/bir şeyi bir şeye doğru döndürmek/çevirmek
turn on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) ilgi duymak
turn on to (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilgilenmek
turn on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) yönelmek
turn on to (someone or something) v. (birine/bir şeye) hayran olmak/bayılmak
turn over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) emanet etmek
turn over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) teslim etmek
turn over to (someone or something) v. sorumluluğunu/gözetimini (birine/bir şeye) vermek/bırakmak
turn over to (someone or something) v. (birine/bir şeye) vermek/bırakmak
Colloquial
done to a turn adj. iyice pişmiş
done to a turn adj. güzel pişmiş
done to a turn adj. dövülmüş
done to a turn adj. dayak yemiş
done to a turn adj. bir güzel benzetilmiş
done to a turn adj. evire çevire dövülmüş
Idioms
turn a cold shoulder to v. ihmalkar davranmak
turn a cold shoulder to v. kayıtsız kalmak
turn a cold shoulder to v. yüz vermemek
turn one's mind to v. dikkatini yöneltmek
turn one's mind to v. üzerinde çalışmaya başlamak
turn (someone) on to (something) v. (birinin) ilgisini (bir şeye) çekmek
lose everything one has and have nowhere to turn v. arafat´ta soyulmuş hacıya dönmek
turn to dust v. beş para etmemek
turn to dust v. boşa gitmek
turn to jelly v. dizlerinin bağı çözülmek
turn something to good account v. değerlendirmek
turn to dust v. heba olmak
turn one's hand to v. el attığı her işin altından başarıyla kalkmak
not to turn a hair v. istifini bozmamak
not know which way to turn v. ne yapacağını bilmemek
not know where to turn v. ne yapacağını bilmemek
not to turn a hair v. kılını kıpırdatmamak
turn a deaf ear to v. kulak asmamak
turn a deaf ear to v. kulak tıkamak
turn one's hand to v. kalkıştığı her işi halletmek/başarmak
turn something to good account v. kendi yararına kullanmak
turn to jelly v. pelteye dönmek
be cooked to a turn v. tam kıvamında pişmek
be cooked to a turn v. tam zamanında pişmek
turn something to good account v. yararlı biçimde kullanmak
turn the page to a new life v. yeni bir hayata yelken açmak
turn something to good account v. yararına kullanmak
turn (one's) face to the wall v. ölmek
turn somebody out to grass v. birini emekli etmek
turn somebody out to grass v. birini emekliye ayırmak
turn somebody out to grass v. birini emekli olmaya zorlamak
turn somebody out to grass v. birini ıskartaya çıkarmak
turn (something) out to grass v. (hayvanı/hayvanları) çayıra salmak
turn (something) out to grass v. (hayvanı/hayvanları) otlatmak
turn (someone) out to grass v. (birini) emekli etmek
turn (someone) out to grass v. (birini) emekliye ayırmak
turn (someone) out to grass v. (birini) emekli olmaya zorlamak
turn (someone) out to grass v. (birini) ıskartaya çıkarmak
turn (something) out to grass v. (bir şeyi) ıskartaya çıkarmak
turn (something) out to grass v. (bir şeyi) yenisiyle değiştirmek
turn (one's) hand to (something) v. (kendini bir şeye) vermek
turn (one's) hand to (something) v. bir girişimde bulunmak
turn (one's) hand to (something) v. (bir şeye) kalkışmak
turn (one's) hand to (something) v. (bir şey) yapabilmek
turn to windward v. rüzgara doğru dönmek
put/turn something to good account v. yararlanmak
put/turn something to good account v. değerlendirmek
put/turn something to good account v. iyi kullanmak
be done to a turn v. kıvamında pişmiş olmak
be done to a turn v. tam kararında pişmiş olmak
be done to a turn v. iyice pişmiş olmak
be done to a turn v. güzel pişmiş olmak
be done to a turn v. doğru sürede pişmiş olmak
be done to a turn v. doğru/istenen sürede yapılmış olmak
be done to a turn v. gereken şekilde/sürede yapılmış olmak
be done to a turn v. kusursuz bir şekilde yapılmış olmak
turn to jelly (of legs or knees) v. dizlerinin bağı çözülmek
turn to jelly (of legs or knees) v. pelteye dönmek
not know where to turn v. çaresiz kalmak
not know where to turn v. nereden yardım isteyeceğini bilememek
put/set/turn your mind to something v. bir şeyi aklına koymak
put/set/turn your mind to something v. aklını bir işe vermek
put/set/turn your mind to something v. kendini bir işe adamak
put/set/turn your mind to something v. bir şeyi kafaya koymak
turn (one's) back to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sırtını dönmek
turn (one's) back to (someone or something) v. (birine/bir şeye) arkasını dönmek
turn (one's) back to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sırtını çevirmek
turn (one's) back to (someone or something) v. (birine/bir şeye) sırt çevirmek
turn (one's) back to (someone or something) v. (birine/bir şeye) aldırış etmemek
turn (one's) back to (someone or something) v. (birini/bir şeyi) geri çevirmek
turn (one's) mind to (something) v. dikkatini (bir şeye) yöneltmek
turn (one's) mind to (something) v. aklını (bir şeye) vermek
turn (one's) mind to (something) v. (bir şeye) odaklanmak
turn (something) to (one's) advantage v. (bir şeyi birinin) avantajına çevirmek
turn (something) to (one's) advantage v. (bir şeyi birinin) lehine çevirmek
turn (something) to (one's) advantage v. bir şeyi avantaja/fırsata çevirmek
turn (something) to (one's) advantage v. (bir şeyi birinin) yararına çevirmek
turn (something) to account v. (bir şeyden) fayda sağlamak
turn (something) to account v. (bir şeyden) kar sağlamak
turn (something) to account v. (bir şeyden) kazanç sağlamak
turn (something) to account v. (bir şeyden) yararlanmak
turn (something) to account v. (bir şeyi) karlı/avantajlı hale getirmek
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birini/bir şeyi) kulak ardı etmek
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birine/bir şeye) kulak asmamak
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birine/bir şeye) aldırmamak
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birini/bir şeyi) duymazdan gelmek
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birini/bir şeyi) duymazdan gelmek
turn a deaf ear (to someone or something) v. (birine/bir şeye) kulaklarını tıkamak
turn hand to v. -e el atmak
turn hand to v. ile uğraşmaya başlamak
turn out to be (someone or something) v. (biri/bir şey) çıkmak
turn out to be (someone or something) v. (biri/bir şey) olduğu ortaya çıkmak
turn something to advantage v. bir şeyi avantaja/fırsata çevirmek
turn something to your advantage v. bir şeyi lehine/avantajına çevirmek
turn to good account v. değerlendirmek
turn to good account v. yararına kullanmak
turn to good account v. iyi kullanmak
turn to good account v. yararlanmak
turn to good account v. yararına çevirmek
turn your hand to something v. bir şeye el atmak
turn your hand to something v. bir şeye girişmek
turn your hand to something v. bir şeye kalkışmak
turn your hand to something v. bir şey yapmaya başlamak
(enough to make one) turn over in one's grave expr. birini mezarında ters çevirmeye yetecek kadar
(enough to make one) turn over in one's grave expr. birinin mezarında kemiklerini sızlatacak kadar
Speaking
turn on the lights to save your eyes expr. gözlerinizi yormamak için ışığı açın
turn it to the right expr. sağa çevir
your turn to choose expr. seçme sırası sende
turn it to the left expr. sola döndür
turn it to the right expr. sağa döndür
turn it to the left expr. sola çevir
Law
turn to prosecution v. savcılığa şikayet etmek
turn to prosecution v. savcılığa başvurmak
Politics
these possibilities and circumstances may turn out to be extremely unfavourable expr. bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir
Technical
turn to turn fault n. sargılar arası kısa devre
Automotive
days to turn n. stok devir süresi
Sport
turn to the right v. sağa dönmek
turn to the left v. sola dönmek
Slang
turn/go to mush v. (beyin/akıl) ambale olmak