yakın - Turkish English Dictionary
History

yakın



Meanings of "yakın" in English Turkish Dictionary : 109 result(s)

Turkish English
Common Usage
yakın close adj.
yakın near adv.
General
yakın connexion n.
yakın nearby place n.
yakın neighbourhood n.
yakın relation n.
yakın friend n.
yakın near future n.
yakın connection n.
yakın neighborhood n.
yakın pending adj.
yakın at hand adj.
yakın analogous with adj.
yakın hot adj.
yakın handy adj.
yakın relative adj.
yakın proximate adj.
yakın immediate adj.
yakın adjacent adj.
yakın near at hand adj.
yakın akin adj.
yakın familiar adj.
yakın contiguous adj.
yakın imminent adj.
yakın vicinal adj.
yakın convenient adj.
yakın nearby adj.
yakın round the corner adj.
yakın inseparable adj.
yakın approximate adj.
yakın connected adj.
yakın connate adj.
yakın hard adj.
yakın analogous adj.
yakın nigh adj.
yakın akin to adj.
yakın not far adj.
yakın close adj.
yakın bosom adj.
yakın near-by adj.
yakın neighboring adj.
yakın close-range adj.
yakın nr (near) adj.
yakın friendly adj.
yakın neighbouring adj.
yakın adjoinant adj.
yakın nerre [obsolete] adj.
yakın next door to adj.
yakın throng [scottish] adj.
yakın bain [dialect] adj.
yakın vicine adj.
yakın hairline adj.
yakın boon adj.
yakın home adj.
yakın homey adj.
yakın homish adj.
yakın hot adj.
yakın hairline adj.
yakın immediate adj.
yakın distanceless adj.
yakın good adj.
yakın pack [scotland] adj.
yakın contiguate adj.
yakın fast adj.
yakın intime [obsolete] adj.
yakın inward adj.
yakın fireside adj.
yakın shortish adj.
yakın sib [dialect] adj.
yakın sistering adj.
yakın sudden [obsolete] adj.
yakın at one's elbow adv.
yakın next door adv.
yakın within hail adv.
yakın hard by adv.
yakın by adv.
yakın in sight adv.
yakın near adv.
yakın hard adv.
yakın close to prep.
yakın anear [dialect] prep.
Phrases
yakın in/of the order of [uk] expr.
Colloquial
yakın cooee n.
Idioms
yakın hail-fellow-well-met adj.
yakın about the ears expr.
yakın not a hundred/thousand/million miles away expr.
yakın near to hand expr.
yakın (close/near) at hand expr.
yakın in the region of expr.
Trade/Economic
yakın approximate adj.
Law
yakın adjoinant adj.
yakın contiguous adj.
yakın imminent adj.
Technical
yakın neighboring adj.
yakın neighbouring adj.
Informatics
yakın short-range adj.
Construction
yakın intimate adj.
Medical
yakın juxta pref.
Food Engineering
yakın proximate adj.
Biochemistry
yakın proximal adj.
Linguistics
yakın proximate adj.
Art
yakın chief [scotland] adj.
Abbreviation
yakın nr adj.
Archaic
yakın hither adj.
yakın strict adj.
yakın anigh adv.
Slang
yakın next adj.
yakın tight adj.
yakın buddy-buddy adj.

Meanings of "yakın" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
yakın arkadaşlık intimacy n.
çok yakın (ilişki/kimse) intimate adj.
cana yakın friendly adj.
yakın (ilişki) intimate adj.
General
yakın plan çekim close shot n.
çok yakın dost alter ego n.
yakın olma proximity n.
yakın arkadaş boon companion n.
yakın doğu near east n.
yakın gelecekte foreseeable future n.
yakın koruma personal bodyguard n.
yakın dövüş infighting n.
yakın zamanda olma recency n.
yakın arkadaş chum n.
yakın tarih recent history n.
yakın arkadaş fella n.
zuhur ve vukuu yakın olma imminence n.
liman gibi kıyıya yakın veya kıyıda bulunan bölge waterfront n.
merkeze yakın bölge zone of interior n.
yakın arkadaş bosom friend n.
yakın çevre immediate surroundings n.
en yakın aile bireyleri immediate family n.
yakın yer vicinity n.
en yakın akraba next of kin n.
kıtaya yakın büyüklükte bir yer subcontinent n.
yakın arkadaş close friend n.
yakın kız arkadaş girlfriend in training n.
en yakın olma proximateness n.
yakın ilişki affiliation n.
yakın arkadaş intimate n.
denize yakın arsa waterfront n.
yakın benzerlik close resemblance n.
yakın arkadaş crony n.
yakın koruma (memuru) close protection officer n.
yakın arkadaş fellow n.
dijital yakın tonlamalı prova digital contone proofing n.
yakın akrabalar arasında evlenme intermarriage n.
yakın arkadaş alter ego n.
kutuplara yakın yerler high latitudes n.
yakın tarih late history n.
yakın dost familiar n.
yakın okuma close reading n.
kıyıya yakın seaboard n.
yakın dövüş clinch n.
yakın akraba close relative n.
ringe veya sirk sahnesine yakın (yer) ringside n.
çiftliğe yakın tarla infield n.
yakın koruma bodyguard n.
şişede ağza yakın dar bölüm strait n.
yakın arkadaşlık mateship n.
yakın taraf the on side n.
yakın akraba ile cinsel ilişki kurma incest n.
yakın dost compadre n.
yakın doğu the near east n.
iskelenin gemiye yakın tarafı shipside n.
dayı ile yeğenin yakın ilişkisi avunculate n.
birbirine yakın koyma juxtaposition n.
birbirine yakın bulunma juxtaposition n.
birbirine yakın bulundurma juxtaposition n.
yakın görüş close up n.
yakın dost intimate friend n.
yakın yerden alınan numune topotype n.
altın rengine yakın kahverengi titian n.
akraba ve yakın arkadaşlarını kayıran nepotist n.
akrabalara ve yakın arkadaşlara yapılan iltimas nepotism n.
yakın gelecek near future n.
en yakın çıkış the nearest exit n.
yakın ilişki affiliation n.
birbirine yakın olan gözler closely set eyes n.
yakın çağ modern age n.
yakın zamanlar tarihi recent history n.
yakın akraba near of kin n.
yakın münasebet close relation n.
yakın temas close contact n.
en yakın zaman soonest time n.
yakın arkadaşlar fast friends n.
yakın takipçi close follower n.
yakın çekim big close-up n.
birbirine yakın olan gözler close set eyes n.
birbirine yakın olan gözler narrow-set eyes n.
yakın hizmet service-friendliness n.
yakın ilişki (iki hayvan arasında) pair-bond n.
ölüme yakın deneyim near-death experience n.
çam türüne çok yakın bir orman ağacı ladin n.
yakın erkek dostluğu male bonding n.
erkekler arasındaki yakın arkadaşlık male bonding n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tender loving care n.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tlc (tender loving care) n.
en yakın komşu nearest neighbour n.
-e yakın olma approximation n.
-e yakın bir şey approximation n.
yakın zamanda yapılmış bir araştırma a recent study n.
saçının rengi beyaza yakın bir sarı olan kimse bottle blonde n.
yakın benzerlik close similarity n.
yakın temas close touch n.
yakın bağ close tie n.
bataklığa yakın bir bölgede yaşayan kimse swamper n.
en yakın mirasçı next to kin n.
en yakın akraba next to kin n.
yakın takip close follow-up n.
yakın ilgi close interest n.
yakın ve uzak görme alanı near and far visual space n.
yakın dönem recent period n.
yakın alaka close interest n.
yakın dönem recent era n.
yakın zamanda yapılan araştırmalar recent searches n.
en yakın komşu closest neighbour n.
en iyi/en yakın arkadaş best friend n.
yakın arkadaş a close friend n.
yakın bir arkadaş a close friend n.
yakın arkadaşlar close friends n.
yakın dostluk close friendship n.
siyaha yakın koyu kahverengi sepia n.
erkek arkadaşların birbirlerine çok yakın olması bromance n.
yakın benzeşim close analogy n.
yakın benzeştirme close analogy n.
yakın temas close encounter n.
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik inmarriage n.
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik intermarriage n.
sarıya yakın kumral saç fair hair n.
yakın çevre immediate vicinity n.
(birinin) yakın arkadaş çevresi someone's close circle of friends n.
yakın akrabası one's next of kin n.
yakın/birbirine kenetlenmiş aile close-knit family n.
sıfıra yakın saç kesimi buzz cut n.
sıfıra yakın saç kesimi wiffle n.
sıfıra yakın saç kesimi induction cut n.
iş yerinde veya iş yerine yakın bir tesiste yapılan bakım on-site daycare n.
(bir kurumda) (birinin) yakın çevresi inner circle n.
yakın çevre inner circle n.
yakın olma impendency n.
yakın olma imminence n.
yakın olma impendence n.
yakın olma imminency n.
yakın olma imminentness n.
yakın olma forthcomingness n.
yakın dövüş silahı melee weapon n.
yakın plan close-up n.
yakın dövüş melee n.
yakın bağlantı close link n.
yakın dost olmaları mümkün olmayan unlikely bedfellows n.
yakın çevre immediate environment n.
ölüme yakın deneyim near-death experience (nde) n.
yakın mesafeden çekilen fotoğraf closeup n.
yakın bağ close bond n.
yakın ilişki close link n.
yakın izleme close monitoring n.
güneşe en yakın gezegen the nearest planet to the sun n.
güneşe en yakın gezegen the closest planet to the sun n.
kısa erkek saçına yakın kısalıkta kesilmiş saç pixie cut n.
yakın anlam close meaning n.
tek yakın only relative n.
(savaşta) yakın dövüş bıçağı trench knife n.
yakın dövüş bıçağı punch knife n.
yakın çevre immediate circle n.
(birinin) yakın çevresi immediate circle n.
(çekirdek aile bireyleri dışındaki) yakın akrabalar wider family n.
(çekirdek aile bireyleri dışındaki) yakın akrabalar extended family n.
yakın komşu immediate neighbour n.
yakın komşu immediate neighbor n.
filipin yerlileri olan visayanlara yakın yaşayan malezya ırkı tagal n.
ölümü yakın bir kişinin hayaleti taisch n.
doğu myanmar ve tayland'ın yakın kısımlarında yaşayan budist halk talaing n.
doğu myanmar ve tayland'ın yakın kısımlarında yaşayan budist halk mon n.
yakın takip close watch n.
yakın ilişki adfiliation n.
bayraklarda üst köşede, gönder direğine yakın bulunan dikdörtgen kısım canton n.
şimdiye çok yakın zaman dilimi recency n.
yakın geçmişte olma recency n.
yakın zamanda olma recentness n.
şimdiye çok yakın zaman dilimi recentness n.
bir kurum tarafından hizmet verilen yakın alan/çevre (okul, hastane, sosyal hizmetler vs.) catchment area n.
brezilya'ya özgü, partnerlerin birbirine sıkıca sarılıp yakın temasta bulunduğu balo salonu dansı lambada n.
yakın gözlüğü reading glasses n.
temsilin orijinaline olabildiğince yakın olması naturalness n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbor n.
yakın konuma yerleştirmek neighbor n.
yakın olma neighborship n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbour n.
yakın konuma yerleştirmek neighbour n.
birbirine yakın olacak veya birbiri içine sığacak şekilde yerleştirilmiş bir grup nesne nest n.
yakın zamanda ortaya çıkmış new-sprung n.
yakın zamanda var olmuş new-sprung n.
(liderin/birincinin) en yakın rakibi someone’s nearest rival​/​challenger n.
(lidere/birinciye) en yakın rakip someone’s nearest rival​/​challenger n.
akla yakın şey thinkable n.
yakın sesleri art arda söyleme zorluğu cacophony n.
başın tepe noktasına yakın bukle tourbillion n.
başın tepe noktasına yakın bukle tourbillon n.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipi type b n.
cana yakın olma associableness n.
en yakın yerleşim nearest inhabited area n.
en yakın yerleşim bölgesi nearest inhabited area n.
cana yakın olmama unapproachability n.
cana yakın olunmadığı için sevilmeme unfriendliness n.
yakın çevre bailiwick n.
yakın takip hot pursuit n.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilog n.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilogue n.
cana yakın olmama unwelcomeness n.
cana yakın olmama unreceptiveness n.
ipin veya telin bitmeye yakın bükülmesi kneck n.
yakın arkadaş belamy n.
bir yerin yakın çevresi verge [obsolete] n.
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer vicinage n.
yakın ilişki vicinity n.
yakın zamanda sütten kesilmiş çocuk weanel [dialect] n.
çok yakın bitiş blanket finish n.
yakın ilişki habitude [obsolete] n.
yakın dövüş half-sword n.
bir yere yakın olma whereabout n.
çok yakın ve uzak mesafelerin arası midfield n.
yakın birliktelik harness n.
saman yığınına yağmur suyu girmemesi için yüzeye yakın samanları çapraz yerleştirme haystack dressing n.
yakın çevre bosom n.
yakın arkadaş buddie n.
tepede veya tepeye yakın yaşayan birine verilen bir soyadı hill n.
yakın izleyen mücadele horse race n.
yakın yarış horserace n.
yakın izleyen mücadele horserace n.
yakın izleyen mücadele horse-race n.
yakın dövüş mix-up n.
yok olmaya yakın olma moribundity n.
ağza yakın bulunan yapı veya uzantı (böcek) mouth organ n.
yakın geçmiş yesterdays n.
yakın geçmiş yesteryear n.
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı lip n.
yakın çevre loop n.
yakın ilişki loved one n.
yakın zamanda vefat etmiş kimse loved one n.
yakın ilişkiler loved ones n.
misyalıların konuştuğu, frigce'ye yakın olduğu düşünülen dil mysian n.
fıçının ortasına en yakın demir çember bulge hoop n.
yakın birliktelik lockstep n.
yakın arkadaş musketeer n.
en yakın arkadaş musketeer n.
(kılıç veya bıçak) sapa yakın bilenmeyen bölüm ricasso n.
ölüme yakın hasta near-death patient n.
elin bileğe yakın kısmı butt n.
yakın akraba german [obsolete] n.
yakın arkadaş buluşması gossiping n.
yakın dövüş graplement n.
yakın dövüşte karşıdakini sımsıkı tutma graplement n.
yakın dövüş grapplement [obsolete] n.
yüzeye yakın toprak grass roots n.
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah gravity-assist n.
yere yakın duran şey groundling n.
yakın taraf hitherside n.
yakın gelecek offing n.
yakın gelecekte offing n.
tek bir kişinin filme alındığı yakın çekim one-shot n.
yakın kimse running mate n.
yakın kimse running-mate n.
yakın arkadaş chummy n.
yakın ilişki consanguinity n.
yakın münasebet consanguinity n.
yetkili makama ve iktidara yakın kimse in n.
cana yakın olmama inaffability n.
yakın akrabasıyla çiftleşen kimse inbreeder n.
birbirine yakın veya paralel yerleştirilen iki küçük parmaklık bars gemel n.
bilinen bir türün çok yakın benzeri bastard n.
yakın dövüş close quarters n.
rahatsız edici derecede yakın durma close quarters n.
yakın plan çekim closeup n.
yakın mesafe efekti vermek için yükseltilmiş ses close-up n.
yakın dövüş close-quarter fighting n.
(bir şeye) yakın özellikte olan şey coadjacent n.
yakın olduğu biriyle ilişkisini kesen kimse cutter n.
yakın arkadaş family n.
(i. ve ii. dünya savaşında ölenlerin anıldığı) 11 kasıma en yakın pazar günü poppy day n.
iki nesnenin en yakın yüzeyleri arasındaki mesafe clear n.
yakın kadın arkadaş cummer [scotland] n.
yakın arkadaşlar cup and can n.
yakın mesafe takip insecution [obsolete] n.
en yakın nokta inside n.
en yakın bölüm inside n.
yakın ilişki internection [obsolete] n.
(bir kişiyle, durumla) yakın ilişkili kimse intimate n.
yakın arkadaş inward [obsolete] n.
hırvatistan'da veya yakın çevresinde çalışan silahlı memur pandoor n.
yakın arkadaş cod [dialect] n.
yakın tehlike uyarısı code red n.
yakın tehlike sinyali code red n.
yakın yaştaki kimseler coevals n.
yakın ilişki converse [obsolete] n.
yakın dost fly [obsolete] n.
yakın dikkat focus n.
yakın temas osculation n.
(yol, kaldırım) yola en yakın kısım outside n.
en yakın nokta perigee n.
yakın arkadaş pewfellow n.
ham haline yakın kıymetli taş preform n.
sosyal çevreyle kurulan yakın bağ root n.
yakın bağlar root n.
kırılma anının yakın olduğu durum scale n.
yakın alan shadow n.
yakın çevre suburb n.
yakın mıntıka suburb n.
yakın bölge suburb n.
yakın çevre surrounding n.
yakın ilişki sympathy n.
erkekler arası yakın dostluk bromance n.
akla yakın olmak be believable v.
akla yakın olmak add up v.
birbirine yakın koymak juxtapose v.
birbirine yakın bulunmak be in juxtaposition v.
yarış alanının en iç kısmına yakın olmak have the inside track v.
yakın olmak overhang v.
çok yakın olmak be hard by v.
yakın olmak be in sight v.
yakın olmak impend v.
yakın olduğu için işitebilmek be within earshot v.
ile yakın ilişki içinde olmak be hand in and glove with v.
yakın hissetmek feel close to v.
yakın hissetmek feel intimate with v.
yakın hissetmek feel drawn to v.
yakın hissetmek feel intimate v.
yakın davranmak act in a warm way v.
yakın davranmak behave sympathetically v.
yakın akraba olmak be closely related v.
yakın takibe almak follow someone closely v.
yakın takibe almak not to let someone off the sight v.
yakın mesafeden ateş etmek (shoot a weapon) at close range v.
yakın mesafeden ateş etmek shoot a weapon at close range v.
yakın takipçisi olmak be a close follower v.
-e yakın olmak be close to v.
-e yakın olmak be in the same ballpark v.
-e yakın olmak approximate v.
yakın ilişki kurmak (iki hayvan arasında) pair-bond v.
yakın arkadaşlık kurmak get off with v.
ile yakın çalışmak work closely with v.
ile yakın çalışmalar içinde olmak work closely with v.
yakın ilgi göstermek devote close attention to v.
yakın ilgi göstermek give close attention to v.
en yakın arkadaşlarından birisi olarak saymak count someone among one's closest friends v.
çok yakın birisini/birini kaybetmek lose someone so close v.
yakın takibe almak watch/monitor closely v.
yakın takibe almak scrutinize v.
her iki tarafa yakın olmak straddle v.
akla yakın gelmek find something believable v.
akla yakın gelmek sound believable v.
akla yakın gelmemek be hardly believable v.
akla yakın bulmak find something believable v.
akla yakın gelmemek sound unbelievable v.
birine yakın durmak remain close to someone v.
yakın arkadaş olmak chum v.
çok yakın mesafeden takip etmek follow too close v.
yakın takibe almak scrutinise v.
yakın olmaya devam etmek remain close v.
yakın ilişkiler kurmak forge closer ties v.
bir kişi ya da grubu yakın takip altına almak surveil v.
birbirlerine yakın durmak stand close to one another v.
yakın ilişki kurmak truck v.
yakın ilişki kurmak apparent v.
yakın ilişkide olmak jostle v.
yakın işbirliğinde bulunmak match [obsolete] v.
yakın çevreye yerleştirmek match [obsolete] v.
birbirine yakın koymak juxtaposit v.
olması yakın ve kesin olmak brew v.
yakın çalışmak buddy v.
(rotasız bir şekilde) zemine yakın uçmak mosquito v.
güneşe çok yakın uçmak fly too close to the sun v.
(kalem, fırça) parmağını ucuna yakın tutmak choke v.
yakın olmak depend [obsolete] v.
yakın arkadaş olmak hobanob v.
yakın ilişki kurmak crony v.
birbirine yakın şekilde tutturmak fay v.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postpone v.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postpose [obsolete] v.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postposit v.
kaynamaya yakın suda pişirmek codle v.
rüzgara daha yakın seyretmek outpoint v.
yakın takibe almak scrutiny [obsolete] [rare] v.
sınıra yakın hareket etmek snug v.
yakın durmak snuggle v.
yakın pozisyonda yerleştirmek snuggle v.
yakın bir şekilde sosyalleşmek sororise [uk] v.
yakın bir şekilde sosyalleşmek sororize [us] v.
cana yakın mellow adj.
cana yakın sympathetic adj.
akla yakın reasonable adj.
cana yakın homely adj.
birbirine çok yakın dikilmiş (bitkiler) thickset adj.
yakın (arkadaş) close adj.
olması yakın impendent adj.
olması yakın ve muhakkak imminent adj.
sahile yakın littoral adj.
cana yakın pleasant adj.
akla yakın plausible adj.
daha yakın closer adj.
çiçekli ksımları yumurtalığa yakın olan epigynous adj.
doruğa yakın zenithal adj.
yakın arkadaş hail fellow well met adj.
akla yakın sensible adj.
cana yakın olmayan frigid adj.
kıça en yakın olan sternmost adj.
en yakın closest adj.
günümüze en yakın tarihte hazırlanmış updated adj.
yakın ilişkili affined adj.
cana yakın affable adj.
sınıra yakın olan borderline adj.
cana yakın lovable adj.
cana yakın charming adj.
cana yakın forthcoming adj.
yere yakın yerde yetişen bitki epigeal adj.
mektup niteliğine yakın near letter quality adj.
cana yakın conversable adj.
kıyıya yakın olan onshore adj.
göbeğe yakın umbilical adj.
yakın civar ambient adj.
yakın kızılaltı near infrared adj.
cana yakın warmhearted adj.
cana yakın approachable adj.
cana yakın companionable adj.
birbirine yakın close adj.
zirveye yakın zenithal adj.
denize yakın maritime adj.
cana yakın personable adj.
cana yakın outgoing adj.
en yakın proximate adj.
yakın (arkadaş) thick adj.
en yakın nearest adj.
cana yakın amiable adj.
kadar yakın as near as adj.
cana yakın congenial adj.
olması yakın impending adj.
çok yakın (arkadaş) intimate adj.
cana yakın genial adj.
çok yakın too close adj.
cana yakın warm adj.
cana yakın gracious adj.
en yakın next adj.
kıyıya yakın littoral adj.
olması yakın imminent adj.
yakın akraba closely related adj.
yakın aralıkta closely spaced adj.
akraba ve yakın arkadaşları kayırma ile ilgili nepotistic adj.
bu tarafa en yakın hithermost adj.
tamamına yakın almost all adj.
bir adım daha yakın one step closer adj.
yakın ilişki affinitative adj.
tamamına yakın almost whole adj.
tamamına yakın almost entire adj.
kutuplara yakın high adj.
öne yakın olan anterior adj.
-e yakın closed by adj.
cana yakın hail-fellow-well-met adj.
yakın menzilli point-blank adj.
cana yakın warm-hearted adj.
-e yakın neighboring on adj.
yakın mesafeden yapılan point-blank adj.
performansta en iyiye bir yakın başarı second-best adj.
çok yakın geçen point-blank adj.
pek yakın imminent adj.
cana yakın likable adj.
aşırı yakın overfamiliar adj.
yakın mesafe close-range adj.
gerçeğe yakın real-like adj.
yakın geçmiş the recent past adj.
yakın zamana ait (olan) of recent vintage adj.
(kişinin kendisine) en yakın ownmost adj.
kırka yakın fortyish adj.
sahile yakın beachfront adj.
sahile yakın beachside adj.
kıyıya yakın near-coastal adj.
beyaza yakın toz pembe pinkish-white adj.
yere yakın low-slung adj.
ışık hızına yakın hızda ultrarelativistic adj.
en uyguna yakın suboptimal adj.
yakın tehdit (altında) near threatened adj.
tolstoy'un tarzına yakın tolstoyesque adj.
oldukça yakın pretty close adj.
cana yakın friendful adj.
olması yakın upcoming adj.
gerçekleşmesi yakın upcoming adj.
özellikle samimi veya yakın ilişkide olan iki kişiye özgü à deux adj.
yakın ilişkili affinitive adj.
cana yakın acquaintable adj.
uzaktan (yakın olmayan) casual adj.
siyaha yakın koyu kahverengi seal-brown adj.
daha yakın narre [obsolete] adj.
cana yakın nice adj.
yakın olmayan (samimi olmayan) nodding adj.
özellikleri çok yakın olan near adj.
yakın olan nearer adj.
yakın gelecekte nearer adj.
daha yakın nerre [obsolete] adj.
zemine yakın terre à terre adj.
ayaklar zemine yakın olacak şekilde dans eden terre à terre adj.
birbirine yakın ekilmiş thick-sown adj.
akla yakın thinkable adj.
akla yakın bir şekilde thinkably adj.
yakın geçmişe/geleceğe ait this adj.
cana yakın towardly adj.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipine ait type b adj.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipiyle ilgili type b adj.
cana yakın associable adj.
en yakın eftest [obsolete] adj.
yakın olmayan unakin adj.
yakın olmayan unalike adj.