yararına - Turkish English Dictionary
History

yararına



Meanings of "yararına" in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

Turkish English
General
yararına behoveful adj.
yararına in aid of prep.
yararına for sake of prep.
yararına on behalf of prep.
yararına for the sake of prep.
yararına in support of prep.
yararına for the benefit of prep.
yararına for the good of prep.
yararına for prep.
yararına for the welfare of prep.
yararına to prep.
yararına by prep.
yararına in favor of prep.
Phrases
yararına in the interest of expr.
yararına in someone's favor expr.
yararına in someone's favour expr.
Colloquial
yararına in aid of expr.
yararına of benefit (to someone) expr.
yararına all to the good expr.
yararına all to the good expr.
yararına of benefit expr.
Idioms
yararına grist for the mill expr.
yararına grist to the mill expr.
yararına in favour of expr.
yararına in aid of expr.
yararına grist for someone's mill expr.
yararına for sake expr.
Abbreviation
yararına in [uk] adv.

Meanings of "yararına" with other terms in English Turkish Dictionary : 182 result(s)

Turkish English
General
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına satılmak üzere biriktirilen kullanılmış eşya jumble n.
kamu yararına çalışan grup public interest group n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble sale n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı jumble sale n.
bir hayır kurumu vb yararına ikinci el eşya satışı rummage sale n.
kamu yararına dernek public benefit society n.
kamu yararına çalışan kişi public benefactor n.
kamu yararına açılmış ve abd hükümeti tarafından korunan sahil dinlence alanı national seashore n.
hayırsever bir kurum yararına satılan eşyalar jumble [uk] n.
kamu yararına olan bazı sorunların serbestçe tartışılması ventilation n.
(eskiden ingiltere'de) düşkün bir kimsenin yararına düzenlenen bir festival bidale [obsolete] n.
yardım dernekleri yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage n.
yararına olmak pay v.
yararına olmak benefit v.
yararına olmak be for the benefit of v.
bir şeyi kendi yararına kullanmak trade on v.
yararına sunmak provide something for the use of somebody v.
bir şeyi yararına kullanmak feed off v.
kendi yararına kullanmak avail oneself of v.
yararına sunmak offer something for the benefit of someone v.
faydasına/yararına olmak advantage v.
kendi yararına kullanmak advantage one's self of v.
yararına olmak gain v.
yararına olmak deserve [obsolete] v.
yararına olmak profit v.
yararına olan committed adj.
yararına olan good adj.
kamu yararına public adj.
toplum yararına hizmet eden prosocial adj.
birinin/bir şeyin yararına to advantage adv.
kendi yararına on one's own account adv.
-in yararına on behalf of prep.
(birinin) yararına in behalf of prep.
Phrasals
yararına kullanmak trade upon v.
biri yararına politik konuşmalar yapmak stump for someone v.
(birini/bir şeyi) kendi yararına kullanmak feed off (of) (someone or something) v.
(birinin yararına olacak bir şey) teklif etmek offer for (one) to (do something) v.
biri/bir şey yararına (para) toplamak collect (money) for someone or something v.
bir şey yararına (para) toplamak collect (money) for something v.
(biri/bir şey) lehine/yararına (bir şey) söylemek say (something) for (someone or something) v.
yararına politik konuşmalar yapmak stump for v.
(biri) yararına politik konuşmalar yapmak stump for (one) v.
(birinin/bir grubun) yararına olmak work for (someone or something) v.
Phrases
halkın yararına in the public interest expr.
in yararına in the interest of expr.
kamu yararına for the public weal expr.
kendi yararına for his own benefit expr.
-nın yararına for the benefit of expr.
(birinin) yararına in (one's) behalf expr.
biri yararına in behalf of somebody expr.
biri yararına in somebody's behalf [us] expr.
(birinin) yararına in the interest of (one) expr.
biri yararına on behalf of somebody expr.
biri yararına on somebody's behalf expr.
yararına söylenecek (şey) to be said for expr.
Proverb
sonraki neslin yararına bir şeyler yap/bırak plant pears for your heirs
Colloquial
(birinin) çıkarına/yararına olabilecek bir şey anything in it for (one) n.
birinin yararına ilerleyen bir şey olmak have something going v.
kendi yararına ilerleyen/faydalanabildiği bir düzeneği olmak have something going v.
kendi yararına göre kullanmak work v.
kendi yararına göre manipüle etmek work v.
(birini/bir şeyi) kendi yararına kullanmak/çevirmek work (someone or something) v.
birinin yararına for the sake of someone expr.
birinin yararına for someone's sake expr.
kendi yararına for her own benefit expr.
birinin çıkarına/yararına olabilecek bir şey anything/nothing/something in it for somebody expr.
(birinin kendi) yararına for (one's) (own) good expr.
(birinin/bir şeyin) yararına for the good of (someone or something) expr.
(birinin kendi) yararına in (one's) (own) interest expr.
(birinin) yararına/avantajına to (one's) advantage expr.
Idioms
ilgili tüm partilerin yararına olan iş caucus race n.
bir haberi/bilgiyi alıp kendi yararına çeviren kitlesel grup hareketi spin machine n.
olayların bir tarafın yararına olacak şekilde yön değiştirmesi turn of the tide n.
olayların bir tarafın yararına olacak şekilde yön değiştirmesi turning of the tide n.
kendi yararına kullanmak use something to good account v.
kendi yararına kullanmak turn something to good account v.
rakibinin yararına çalışmak play into someone's hands v.
rakibinin yararına çalışmak play into somebody's hands v.
rakibinin yararına çalışmak play into the hands of somebody v.
yararına kullanmak use something to good account v.
yararına kullanmak turn something to good account v.
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek stack the cards in the favor of (someone or something) v.
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek stack the cards in the favor of (someone or something) v.
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek stack the deck in the favor of (someone or something) v.
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek stack the deck in the favor of (someone or something) v.
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek stack the odds in (someone's or something's) favor v.
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek stack the odds in (someone's or something's) favor v.
sadece (birinin/bir şeyin) yararına yapmak/çevirmek stack the odds in the favor of (someone or something) v.
durumu (başka birinin/bir şeyin) yararına olacak şekilde düzenlemek stack the odds in the favor of (someone or something) v.
kuralları birinin yararına olacak şekilde değiştirmek move the goal line [uk] v.
(birinin/bir şeyin) başarısını/popülerliğini başka birinin/bir şeyin yararına kullanmak make ground on (someone or something) v.
tek tarafın yararına bir anlaşma/durum olmak be a one-way street v.
(birinin) yararına olmak be in (one's) favor v.
-in yararına olmak be in aid of v.
sıkıntılı bir durumu kendi yararına çevirmek make the best of a bad bargain v.
(birinin) yararına olacak şekilde ilerlemek go (someone's) way v.
(birinin) yararına olmak go in (one's) favor v.
birinin yararına olmak go somebody's way v.
yararına ilerleyen (bir şey) olmak have going v.
yararına ilerleyen/faydalanabildiği bir düzeneği olmak have going v.
birinin yararına ilerleyen (bir şey) olmak have going for one v.
birinin yararına ilerleyen/faydalanabildiği bir düzeneği olmak have going for one v.
rakibinin yararına çalışmak play (right) into (one's) hands v.
rakibinin yararına çalışmak play (right) into the hands of (one) v.
(bir şeyi birinin) yararına çevirmek turn (something) to (one's) advantage v.
yararına kullanmak turn to good account v.
yararına çevirmek turn to good account v.
birinin yararına for the good of someone expr.
kendi yararına in one's best interest expr.
kendi yararına in one's own best interests expr.
kendi yararına in one's own best interest expr.
kendi yararına in one's best interests expr.
kendi yararına in one's own interests expr.
-in yararına in favour of expr.
(birinin) yararına/çıkarına of benefit (to someone) expr.
(birinin) yararına in (one's) own name expr.
birinin yararına for someone sake expr.
bir şeyin yararına for something's sake expr.
birinin/bir şeyin yararına for the sake of someone or something expr.
birinin yararına for somebody's benefit expr.
birinin (veya bir şeyin) yararına for someone (or something's) sake expr.
birinin (veya bir şeyin) yararına for the sake of someone or something expr.
(birinin) yararına for (one's) benefit expr.
(bir şey) yararına for the love of (something) expr.
birinin/bir şeyin yararına for the sake of somebody/something expr.
birinin/bir şeyin yararına for somebody's/something's sake expr.
birinin yararına grist for somebody's mill expr.
birinin yararına grist to somebody's mill expr.
(birinin) yararına in (one's) favor expr.
biri/bir şey yararına in aid of somebody/something expr.
birinin yararına in one's interest expr.
birinin yararına in the interest of one expr.
birinin yararına in one's own interest expr.
birinin yararına in one's best interest expr.
birinin/bir şeyin avantajına/yararına in somebody's/something's favour expr.
(birinin) yararına on (one's) behalf expr.
kendi yararına on own account expr.
kendi yararına on your own account expr.
başkasının yararına yapılmış bir şey one for the gipper expr.
(birinin) çıkarına/yararına olacak bir şey something in it for (one) expr.
(birinin) yararına bir şey something in it for (one) expr.
Speaking
yararına çok şey söylenebilir there is something to be said for expr.
Trade/Economic
devlet otoritesinin özel şirketlere verdiği kamu yararına çalışır belgesi certificate of public convenience and necessity n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı rummage sale n.
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı jumble sale n.
kamu yararına çalışan veya bir davaya hizmet amacında olan kuruluşlar nonprofit organizations n.
kamu yararına çalışan ticari girişim business affected with a public interest n.
kamu yararına çalışır sertifikası certificate of public convenience and necessity n.
kamu yararına çalışan özel şirket quasi public company n.
kendi yararına işlem self-dealing n.
bankanın mevduat sahipleri yararına hareket etme sorumluluğu bank-depositor relation n.
gelirlerini ve varlıklarını kamu yararına kullanmak isteyen sosyal girişimler için tasarlanmış şirket türü community interest company n.
yararına hüküm ifade etmek enure to the benefit of v.
kamu yararına çalışan public spirited adj.
Law
işletme yararına suç corporate crime n.
kamu yararına dernek public benefit association n.
kanun yararına temyiz appeal for the sake of law n.
üçüncü şahıs yararına akit contract for benefit of third person n.
yararına ekspertiz yapılan alacaklı appriser [scottish] n.
yararına ekspertiz yapılan alacaklı apprizer [scottish] n.
yedieminin hak sahibi yararına hareket etme yükümlülüğü fiduciary duty n.
kimin yararına? cui bono (to whose profit?) expr.
Politics
kamu yararına irtifak public easement n.
toplum yararına çalışan kuruluşlar utility corporations n.
kamu yararına tahsis etmek dedicate v.
kamu yararına uygun weal-balanced adj.
kamu yararına göre düşünülen weal-balanced adj.
kamu yararına for the public weal expr.
Agriculture
meyve sebze yetiştirmeyi topluluktaki herkesin yararına olacak bir sorumluluk olarak gören tarım topluluğu agrihood n.
Social Sciences
örgüt yararına sessizlik pro-social silence n.
halkın tutumunu değerlendiren, askeri organizasyonun görevini kamu yararına göre belirleyen ve halkın onayını kazanmak üzere çalışmalar yapan bir program community relations program n.
halk yararına işler konusunda gönüllü olma community spirit n.
Religious
bireylerin manevi yararına düzenlenen törenler sacraments n.
Military
harekat emniyeti yararına askeri yanıltma military deception in support of operations security n.
askeriyenin kamu yararına kullanımı civic action n.
Latin
bir tarafın yararına ex parte expr.
şüphe varsa davalının yararına karar verilir in dubio pro reo expr.
Archaic
yararına kullanamamak slack v.
British Slang
hayırsever bir kurum yararına yapılan kullanılmış eşya satışı/veya bu etkinlikte satılan şeyler jumbly n.