|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
yaygın eğitim |
universal education n.
|
|
2 |
General |
müziği varolan hareketleri bilinmeyen 13.yüzyılda napoli'de yaygın olan hareketli bir dans türü |
saltarello n.
|
|
3 |
General |
yolcular ya da konaklayanlar anlamında yaygın kısaltma |
pax n.
|
|
4 |
General |
yaygın apse |
diffuse abscess n.
|
|
5 |
General |
yaygın yörünge |
delocalizer orbit n.
|
|
6 |
General |
yaygın tarım |
extensive agriculture n.
|
|
7 |
General |
yaygın kullanım |
common usage n.
|
|
8 |
General |
yaygın kullanım |
common use n.
|
|
9 |
General |
yaygın servis |
broad service n.
|
|
10 |
General |
yaygın servis |
widespread service n.
|
|
11 |
General |
yaygın kullanım |
extensive usage n.
|
|
12 |
General |
yaygın eğitim |
common-public education n.
|
|
13 |
General |
yaygın eğitim |
non-formal education n.
|
|
14 |
General |
yaygın olma |
distribution n.
|
|
15 |
General |
bar veya şarap dükkanı anlamına gelen ve özellikle meksika'da yaygın ispanyolca bir ifade |
cantina n.
|
|
16 |
General |
halk arasındaki yaygın inanış |
folk wisdom n.
|
|
17 |
General |
halk arasındaki yaygın inanış |
conventional wisdom n.
|
|
18 |
General |
yaygın eğitim |
informal education n.
|
|
19 |
General |
yaygın düşünce |
a common idea n.
|
|
|
20 |
General |
yaygın filler |
common verbs n.
|
|
21 |
General |
yaygın fiiler |
common verbs n.
|
|
22 |
General |
yaygın pişmanlık |
common regret n.
|
|
23 |
General |
doğada yaygın olarak bulunan |
common substance in nature n.
|
|
24 |
General |
yaygın destek |
widespread support n.
|
|
25 |
General |
yaygın kanı/inanış/bilgi |
popular wisdom n.
|
|
26 |
General |
patatesten damıtılan iskandinavya'da yaygın biçimde tüketilen alkollü bir içecek |
aquavit n.
|
|
27 |
General |
yaygın önyargı |
widespread prejudice n.
|
|
28 |
General |
brezilya'da yaygın olan bir dini inanç |
candomble n.
|
|
29 |
General |
yaygın şekilde paylaşılan ortak bir değer |
a commonly shared value n.
|
|
30 |
General |
yaygın gelenek |
common custom n.
|
|
31 |
General |
yaygın etki |
widespread impact n.
|
|
32 |
General |
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli |
meme n.
|
|
33 |
General |
yaygın süreli yayın |
vernacular publication n.
|
|
34 |
General |
hindistan ve burma'da yaygın olan haydut şebekesi |
dacoit n.
|
|
35 |
General |
en yaygın akne türü |
acne vulgaris n.
|
|
36 |
General |
yaygın rustik yaşamdan korkunç manzara temsili |
bambocciade n.
|
|
37 |
General |
iskoçya'da bir zamanlar yaygın olan bir ruh çağırma biçimi |
taghairm n.
|
|
38 |
General |
yaygın sistem |
regimen n.
|
|
39 |
General |
yaygın olarak bilinen ve genellikle iyi bir ünü olan marka adı |
name brand n.
|
|
40 |
General |
yaygın örgüt |
network n.
|
|
41 |
General |
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
hackney n.
|
|
42 |
General |
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
hackney carriage n.
|
|
43 |
General |
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
black cab n.
|
|
44 |
General |
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
hack n.
|
|
45 |
General |
(özellikle ingiltere'de yaygın olan) siyah taksi |
london taxi n.
|
|
46 |
General |
yaygın yaklaşım |
common approach n.
|
|
47 |
General |
spesifik örneklerden yaygın özelliklerin çıkartılması |
abstract entity n.
|
|
48 |
General |
yaygın olma |
ubiquitariness n.
|
|
49 |
General |
dağ eteği anlamına gelen yaygın bir japon soyadı |
yamamoto n.
|
|
50 |
General |
yaygın düşünceye ters düşünce |
undertow n.
|
|
51 |
General |
galler'de yaygın olan baba kökenli bir soyadı |
evans n.
|
|
52 |
General |
hindistan'da yaygın olarak giyilen bol ve yakasız bir gömlek |
kurta n.
|
|
53 |
General |
afrika ve güney asya ile bu kültürlerin etkisi altındaki bölgelerde yaygın oynanan mangala türevi çeşitli oyunlara verilen ad |
wari n.
|
|
54 |
General |
sabır, özveri, besleyici olma ve cinselliği sadece evlilikte yaşama gibi değerlere önem veren ve özellikle birtakım latin amerikalı kültürlerde yaygın olan, geleneksel dişiliğin güçlü veya abartılı bir formu |
marianismo n.
|
|
55 |
General |
kırmızımsı mor dalları ve beyaz çiçekleri olan yaygın bir kuzey amerika çalısı |
red osier dogwood n.
|
|
56 |
General |
yaygın bir soyisim |
hardy n.
|
|
57 |
General |
doğu asya'da yaygın bir soyadı |
hu n.
|
|
58 |
General |
almanca kökenli yaygın bir erkek ismi |
hugh n.
|
|
59 |
General |
irlanda'nın güneybatı bölümünde yaygın bir soyadı |
looney n.
|
|
60 |
General |
eski ahit'te geçen ve günümüzde yaygın olmayan bir erkek ismi |
lot n.
|
|
61 |
General |
genellikle eski akdeniz toplumlarında yaygın olan, tören ve ayinlerle nitelen bir kült |
mystery n.
|
|
62 |
General |
yaygın benimsenen yanlış inanış |
myth n.
|
|
63 |
General |
yaygın tarz |
garb n.
|
|
64 |
General |
(yaygın enfeksiyonun lokalize tahliyesi için hayvan derisi altına yerleştirilen kıl veya ipek) alet |
rowel n.
|
|
65 |
General |
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça |
ruff n.
|
|
66 |
General |
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça |
ruffle n.
|
|
67 |
General |
yaygın bir memnuniyetsizlik veya rahatsızlık ifadesi |
rumble n.
|
|
68 |
General |
kız öğrenci gruplarına ait yaygın sosyal aktivite |
rushing n.
|
|
69 |
General |
yaygın olmayan |
imprevalence n.
|
|
70 |
General |
yaygın şey |
old hat n.
|
|
71 |
General |
hindistan'da yaygın bir kadın ismi |
padma n.
|
|
72 |
General |
abd'nin doğu kıyısında yaygın olan düz tabanlı küçük bir tekne |
flattie n.
|
|
73 |
General |
kökeni ve doğruluğu şüpheli olan yaygın bilgi |
folklore n.
|
|
74 |
General |
yaygın olup temeli bulunmayan inanç |
folklore n.
|
|
75 |
General |
yaygın bir tatlı su salyangozu cinsi |
physa n.
|
|
76 |
General |
yaygın olma |
prevalency n.
|
|
77 |
General |
yaygın kullanım |
prevalency n.
|
|
78 |
General |
yaygın olan şey |
prevalent n.
|
|
79 |
General |
yaygın olmak |
come in v.
|
|
80 |
General |
yaygın olmak |
prevail in v.
|
|
81 |
General |
yaygın olmak |
go about v.
|
|
82 |
General |
yaygın olmak |
go around v.
|
|
83 |
General |
yaygın olmak |
come up v.
|
|
84 |
General |
yaygın olmak |
prevail among v.
|
|
85 |
General |
çok yaygın olmak |
be rife v.
|
|
86 |
General |
yaygın hale gelmek |
become widespread v.
|
|
87 |
General |
yaygın hale getirmek |
make something widespread v.
|
|
88 |
General |
yaygın olmak |
be common v.
|
|
89 |
General |
yaygın olmak |
be prevalent v.
|
|
90 |
General |
yaygın bir hal almak |
become prevalent v.
|
|
91 |
General |
yaygın bir hal almak |
become common v.
|
|
92 |
General |
yaygın hale gelmek |
become common v.
|
|
93 |
General |
yaygın hale gelmek |
become prevalent v.
|
|
94 |
General |
yaygın hale getirmek |
mainstream v.
|
|
95 |
General |
yaygın olmak |
obtain v.
|
|
96 |
General |
yaygın olandan kurtarmak |
devulgarise v.
|
|
97 |
General |
yaygın olmak |
domineer v.
|
|
98 |
General |
yaygın düşünceden uzaklaşmak |
stray v.
|
|
99 |
General |
geniş anlamda yaygın |
largely common adj.
|
|
100 |
General |
(belirli bir yerde) yaygın |
endemic adj.
|
|
101 |
General |
yaygın olarak kullanılan |
commonly used adj.
|
|
102 |
General |
en yaygın |
most common adj.
|
|
103 |
General |
yaygın kullanımlı |
widely-used adj.
|
|
104 |
General |
(bitki) sık ve yaygın |
rank adj.
|
|
105 |
General |
yaygın halde kullanılan |
commonly used adj.
|
|
106 |
General |
yaygın kullanılan |
commonly used adj.
|
|
107 |
General |
yaygın biçimde kullanılan |
commonly used adj.
|
|
108 |
General |
yaygın kullanımlı |
widely used adj.
|
|
109 |
General |
kullanımı yaygın |
widely used adj.
|
|
110 |
General |
yaygın kullanımlı |
commonly used adj.
|
|
111 |
General |
kullanımı yaygın |
commonly used adj.
|
|
112 |
General |
yaygın kabul gören |
broadly accepted adj.
|
|
113 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
broadly accepted adj.
|
|
114 |
General |
yaygın kabul gören |
widely accepted adj.
|
|
115 |
General |
yaygın olarak kabul gören |
widely accepted adj.
|
|
116 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
widely accepted adj.
|
|
117 |
General |
yaygın olarak kabul gören |
broadly accepted adj.
|
|
118 |
General |
yaygın konuşulan |
widely spoken adj.
|
|
119 |
General |
daha yaygın |
more common adj.
|
|
120 |
General |
yaygın kullanılan |
widely utilized adj.
|
|
121 |
General |
yaygın kullanılan |
widely used adj.
|
|
122 |
General |
son derece yaygın |
overbroad adj.
|
|
123 |
General |
yaygın olmayan |
unprevailing adj.
|
|
124 |
General |
yaygın olarak kabul gören |
established adj.
|
|
125 |
General |
yaygın olarak kullanılan |
vulgate adj.
|
|
126 |
General |
yaygın olarak kabul edilen |
vulgate adj.
|
|
127 |
General |
yaygın olmayan |
quiet adj.
|
|
128 |
General |
(bulaşıcı hastalık) çok yaygın |
brief [dialect] adj.
|
|
129 |
General |
eskiden ingiltere'de yaygın yapılan eski bir halk dansıyla ilgili |
morris adj.
|
|
130 |
General |
dakka'da yaygın olan |
dacca adj.
|
|
131 |
General |
sık ve yaygın sürgünler veren |
overbattle adj.
|
|
132 |
General |
aşırı yaygın |
overfrequent adj.
|
|
133 |
General |
çok yaygın |
overrife adj.
|
|
134 |
General |
yaygın olarak kabul edilmeyen |
illegitimate adj.
|
|
135 |
General |
daha yaygın |
commoner adj.
|
|
136 |
General |
kısmen yaygın olan |
commonish adj.
|
|
137 |
General |
dağılarak yaygın hale gelmiş |
disperse adj.
|
|
138 |
General |
aileler arasında yaygın |
familiar adj.
|
|
139 |
General |
cumberland'da yaygın olan tür veya tarzda |
cumbrian adj.
|
|
140 |
General |
yaygın olmayan |
geason adj.
|
|
141 |
General |
yaygın geleneklere karşı çıkan |
iconoclastic adj.
|
|
142 |
General |
yaygın olarak |
epidemically adv.
|
|
143 |
General |
yaygın biçimde |
largely adv.
|
|
144 |
General |
yaygın bir şekilde |
commonly adv.
|
|
145 |
General |
yaygın bir şekilde |
in a widespread manner adv.
|
|
146 |
General |
yaygın olarak |
commonly adv.
|
|
147 |
General |
yaygın olarak |
in a widespread manner adv.
|
|
148 |
General |
yaygın olarak |
prevalently adv.
|
|
149 |
General |
yaygın bir şekilde |
widely adv.
|
|
150 |
General |
yaygın biçimde |
widely adv.
|
|
151 |
General |
yaygın bir şekilde |
catholicly adv.
|
|
152 |
General |
yaygın olarak |
normally adv.
|
|
153 |
General |
yaygın bir biçimde |
extensively adv.
|
|
154 |
General |
yaygın olarak |
extensively adv.
|
|
155 |
General |
yaygın bir şekilde |
vulgo adv.
|
|
156 |
General |
yaygın uygulamada |
in practice [obsolete] adv.
|
|
157 |
General |
yaygın kültüre göre |
culturally adv.
|
|
158 |
General |
en yaygın |
prevailingly adv.
|
|
159 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
eury pref.
|
|
160 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
coen- pref.
|
|
161 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
coeno- pref.
|
|
162 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
cen- pref.
|
|
163 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
caen- pref.
|
|
164 |
General |
yaygın anlamı veren ön ek |
caeno- pref.
|
|
165 |
General |
çok yaygın |
a dime a dozen expr.
|
|
166 |
General |
birleşik krallık'ta yaygın kullanılan seçim tekniği |
pig (persuade identify gotv) abrev.
|
|
Phrasals |
|
167 |
Phrasals |
yaygın olarak dolaşmak |
send round v.
|
|
Phrases |
|
168 |
Phrases |
daha yaygın görülür |
it is more common to see expr.
|
|
Colloquial |
|
169 |
Colloquial |
sırt kısmı mavimsi ve alt kısımları beyaz olan, güney denizlerinde yaygın bulunan bir kuş |
blue billy [new zealand] n.
|
|
170 |
Colloquial |
yaygın olay |
standard fare n.
|
|
171 |
Colloquial |
ingiltere'de yaygın bir soyadı |
clapham n.
|
|
172 |
Colloquial |
(şaka yollu) yaygın bir köpek ismi |
fido n.
|
|
173 |
Colloquial |
yaygın görüşe aykırı olsa da kendine has zevkleri olmak |
know what (one) likes v.
|
|
174 |
Colloquial |
yaygın kullanılan |
big adj.
|
|
175 |
Colloquial |
çok yaygın |
a dime a dozen expr.
|
|
Idioms |
|
176 |
Idioms |
yaygın yöntem |
time-honored practice n.
|
|
177 |
Idioms |
yaygın yöntem |
time-honoured practice n.
|
|
178 |
Idioms |
yaygın kullanılan/tercih edilen/revaçta olan ilaç tedavisi |
drug of choice n.
|
|
179 |
Idioms |
bir grup insanın geçmiş bir olayı/bir şeyi yanlış hatırladığı durum (nelson mandela'nın 1980'de hapishanede öldüğü konusundaki yaygın yanlış anlaşılmaya gönderme yapılarak türetilmiş bir ifade) |
mandela effect n.
|
|
180 |
Idioms |
(bir şeyin) yaygın olarak en iyisi/etkileyicisi olarak kabul edilen kimse |
the uncrowned king/queen of (something) n.
|
|
181 |
Idioms |
yaygın şey |
old-hat n.
|
|
182 |
Idioms |
yaygın/genel geçer görüşü kabul etmek |
go with the stream v.
|
|
183 |
Idioms |
(bir şeyin) yaygın olarak en iyisi/etkileyicisi olarak kabul edilen kimse olmak |
be the uncrowned king/queen (of something) v.
|
|
184 |
Idioms |
çok yaygın olmak |
be a dime a dozen v.
|
|
185 |
Idioms |
(bir şeyde) yaygın olmak |
be in the mainstream (of something) v.
|
|
186 |
Idioms |
çok yaygın olmak |
be ten a penny v.
|
|
187 |
Idioms |
çok yaygın olmak |
be two a penny v.
|
|
188 |
Idioms |
aşırı yaygın |
a dime a dozen adj.
|
|
189 |
Idioms |
son derece yaygın |
all the rage expr.
|
|
190 |
Idioms |
(bir alanda) yaygın |
in the mainstream (of something) expr.
|
|
191 |
Idioms |
eğitim farklı sosyal çevrelerden ve konumlardan insanlar arasında yaygın hale geldi |
the schoolmaster is abroad expr.
|
|
Trade/Economic |
|
192 |
Trade/Economic |
ekonominin genel durumu hakkında kişilerde yaygın olumsuz veya olumlu görüşler |
animal spirits n.
|
|
193 |
Trade/Economic |
fiyat düzeylerini ölçmek için yaygın olarak kullanılan bir indeks |
base pay n.
|
|
194 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri |
repair & maintenance cost for the years n.
|
|
195 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat enflasyon düzeltme hesabı |
inflation adjustments on contract progress n.
|
|
196 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri |
construction and repair costs spread over years n.
|
|
197 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım hakediş bedelleri |
progress payments for long-term construction and repair projects n.
|
|
198 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım hakedişleri |
contract progress income n.
|
|
199 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım hakedişleri |
construction and repair billings spread over years n.
|
|
200 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri |
contract progress costs n.
|
|
201 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat enflasyon düzeltme hesabı |
inflation adjustments on contract progress income n.
|
|
202 |
Trade/Economic |
yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyeti |
cost of long term construction contracts n.
|
|
203 |
Trade/Economic |
büyük britanya'da yaygın şekilde kullanılan kurumsal bir menkul kıymet türü |
debenture stock n.
|
|
204 |
Trade/Economic |
en yaygın |
most commonly adv.
|
|
Law |
|
205 |
Law |
yaygın ve kapsamlı şekilde ihlal |
widespread and gross violation n.
|
|
206 |
Law |
yaygın saldırı |
common assault n.
|
|
Institutes |
|
207 |
Institutes |
çıraklık ve yaygın eğitim genel müdürlüğü |
general directorate for apprenticeship and non-formal education n.
|
|
208 |
Institutes |
çıraklık ve yaygın eğitim genel müdürlüğü |
general directorate of apprenticeship and nonformal education n.
|
|
209 |
Institutes |
yaygın ve mesleki eğitim daire başkanlığı |
department for non-formal and vocational education n.
|
|
Tourism |
|
210 |
Tourism |
japonya'da yaygın bir konaklama türü |
capsule hotel n.
|
|
Media |
|
211 |
Media |
yaygın basın |
mainstream press n.
|
|
212 |
Media |
yaygın medya |
mainstream media n.
|
|
Technical |
|
213 |
Technical |
yaygın gün ışığı |
difused daylight n.
|
|
214 |
Technical |
yaygın riski |
fire risk n.
|
|
215 |
Technical |
yaygın küçük kabarcıklar |
dusty seed n.
|
|
216 |
Technical |
yaygın özellik |
extensive property n.
|
|
217 |
Technical |
yaygın olarak kullanılan ekipman |
commonly used equipment n.
|
|
218 |
Technical |
yıllara yaygın inşaat onarım hak ediş bedeli |
acceleration for repair & maintenance n.
|
|
219 |
Technical |
(ispanya'da yaygın kullanılan) masa altı ısıtıcı |
brasero n.
|
|
220 |
Technical |
eskiden yaygın şekilde ihraç edilen sırlı ve boyalı bir fayans |
dutch tile n.
|
|
221 |
Technical |
astronomi ve fotofluorografide yaygın kullanılan bir kamera |
schmidt camera n.
|
|
222 |
Technical |
yaygın olmak |
prevail v.
|
|
Computer |
|
223 |
Computer |
yaygın geçiş yolu arayüzü |
common gateway interface n.
|
|
224 |
Computer |
yaygın simgeler |
common symbols n.
|
|
225 |
Computer |
(özellikle iPhone veya iPad için) kullanıcının mesaj yazarken yaygın olarak kullandığı ifadeleri kaydedip bunları sonraki mesajlarda kullanıcıya sunan bir tür yazı tahmin sistemi |
predictive typing n.
|
|
226 |
Computer |
bilgisayarlarda yaygın kullanılan iki veya daha fazla giriş ve bir çıkış kablolu bir mantık devresi |
and circuit n.
|
|
227 |
Computer |
bilgisayarlarda yaygın kullanılan iki veya daha fazla giriş ve bir çıkış kablolu bir mantık devresi |
and gate n.
|
|
228 |
Computer |
yaygın olarak kullanılan ücretsiz bir web harita hizmeti |
mapquest® n.
|
|
229 |
Computer |
yaygın bulunan parçalardan yapılmış dizüstü bilgisayar |
white book n.
|
|
Informatics |
|
230 |
Informatics |
yaygın bir internet arama motoru |
yahoo n.
|
|
231 |
Informatics |
yaygın bilişim |
everyware n.
|
|
232 |
Informatics |
yaygın bilişim |
ubicomp n.
|
|
Telecom |
|
233 |
Telecom |
doğrudan sıralı yaygın spektrum |
direct sequence spread spectrum n.
|
|
234 |
Telecom |
yaygın nedenler |
common causes n.
|
|
235 |
Telecom |
zaman kapılı doğrudan sıralı yaygın spektrum |
time-gated direct-sequence spread spectrum n.
|
|
Textile |
|
236 |
Textile |
nijeryalı keçilerin yaygın olarak ciltçilikte kullanılan derisi |
niger n.
|
|
237 |
Textile |
19. yüzyılda yaygın olan kenarsız kadın şapkası |
turban n.
|
|
238 |
Textile |
19. yüzyılda yaygın olan kenarsız kadın şapkası |
pillbox n.
|
|
239 |
Textile |
pamuk ya da ketenden yapılan küba ve meksida'ya yaygın olarak giyilen bir gömlek |
guayabera n.
|
|
240 |
Textile |
komünist çin'de yaygın olarak giyilen, bol pantolon ve gömleğe benzer, dik yakalı ve düz bir ceketten oluşan basit bir giyim tarzı |
mao suit n.
|
|
241 |
Textile |
yaygın kullanılan orta kalınlıkta bir tür örgü yünü |
double knitting n.
|
|
242 |
Textile |
direktuvar döneminde yaygın olup yunan ve roma kıyafetlerini andıran bir stil |
directoire style n.
|
|
243 |
Textile |
türkler ve tunguz halkları arasında yaygın olarak giyilen ve pamuk |
deel n.
|
|
Architecture |
|
244 |
Architecture |
orta çağ kiliselerinde yaygın görülen özgün bir pencere tasarımı |
low side window n.
|
|
245 |
Architecture |
16. yüzyıla ait ingiliz konutlarında yaygın olarak görülüp ağır aralıklı iksa içeren bir mimari tarz |
old english n.
|
|
246 |
Architecture |
new england eyaletinde yaygın bir konut mimarisi türü |
salt-box n.
|
|
Woodworking |
|
247 |
Woodworking |
17. ve 18. yüzyılın başlarında marangozlukta yaygın bir oyma tekniği |
nicking n.
|
|
Automotive |
|
248 |
Automotive |
yaygın servis ağı |
broad service network n.
|
|
Aeronautic |
|
249 |
Aeronautic |
uçakların iş yolcularına ayrılan kısmı için en yaygın kullanılan isim |
club class n.
|
|
Marine |
|
250 |
Marine |
bir dizi (beyaz ve kırmızı renkli) lambanın gemi direğine dikey yerleştirildiği yaygın bir gece sinyal sistemi |
ardois system n.
|
|
251 |
Marine |
kanoya benzeyip melanezya'da yaygın kullanılan büyük tahta tekne |
mon n.
|
|
252 |
Marine |
eskiden abd'nin chesapeake körfezi'nde yaygın bir şekilde kullanılan bir tür kano |
cunner n.
|
|
253 |
Marine |
bahama adaları'nda yaygın görülen bir yelkenli |
sharpshooter n.
|
|
Petrol |
|
254 |
Petrol |
çelik halat veya gerdirme gibi yaygın teknikleri içeren her tür petrol kuyusu müdahalesi |
workover n.
|
|
Mining |
|
255 |
Mining |
nevada'da yaygın olan bir tür granitik riyolit |
nevadite n.
|
|
256 |
Mining |
kilermeni (ermenistan'da yaygın olan kırmızı renkli kil) |
armenian bole n.
|
|
257 |
Mining |
kilermeni (ermenistan'da yaygın olan kırmızı renkli kil) |
bolus armenus n.
|
|
258 |
Mining |
kilermeni (ermenistan'da yaygın olan kırmızı renkli kil) |
bole armoniac n.
|
|
Medical |
|
259 |
Medical |
adjuvan tedavinin yaygın kullanımı |
widespread use of adjuvant treatment n.
|
|
260 |
Medical |
bebeklerde şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olan bulaşıcı ve yaygın bir virüs |
respiratory syncytial virus n.
|
|
261 |
Medical |
en yaygın komplikasyon |
most common complication n.
|
|
262 |
Medical |
en yaygın üç beyin kanseri |
the three most prevalent brain cancers n.
|
|
263 |
Medical |
iyi tanımlanmış yaygın olmayan bir nörovasküler sendrom |
an uncommon well-defined neurovascular syndrome n.
|
|
264 |
Medical |
insüline bağımlı olmayan diyabet (yaygın kullanım) |
non-insulin-dependent diabetes mellitus (niddm) n.
|
|
265 |
Medical |
insüline bağımlı olmayan diyabet (yaygın kullanım) |
non-insulin-dependent diabetes (niddm) n.
|
|
266 |
Medical |
kronik yaygın ağrı |
chronic widespread pain n.
|
|
267 |
Medical |
kronik yaygın damar içi pıhtılaşma |
chronic disseminated intravascular coagulopathy n.
|
|
268 |
Medical |
mide duvarını yaygın şekilde tutan mide kanseri |
linitis plastica n.
|
|
269 |
Medical |
olan iyi tanımlanmış yaygın olmayan bir nörovasküler sendrom |
an uncommon well-defined neurovascular syndrome n.
|
|
270 |
Medical |
ön üretranın yaygın genişlemesi |
diffuse dilatation of the anterior urethra n.
|
|
271 |
Medical |
yaygın büyük hücreli lenfoma |
diffuse large cell lymphoma n.
|
|
272 |
Medical |
yaygın vaksinia |
generalized vaccinia n.
|
|
273 |
Medical |
yaygın zona zoster |
disseminated herpes zoster n.
|
|
274 |
Medical |
yaygın anksiyete bozukluğu |
generalized anxiety disorder n.
|
|
275 |
Medical |
yaygın inflamatuar bir deri hastalığı |
a common inflammatory skin disease n.
|
|
276 |
Medical |
yaygın enkondroma |
enchondromatosis n.
|
|
277 |
Medical |
yaygın tüberoz ksantomlar |
generalized tuberous xanthomas n.
|
|
278 |
Medical |
vücutta yaygın koyu renkli plaklar |
generalized poikiloderma n.
|
|
279 |
Medical |
yaygın osteomiyelit |
diffuse osteomyelitis n.
|
|
280 |
Medical |
yaygın alerjik fungal sinüzit |
extensive allergic fungal sinusitis n.
|
|
281 |
Medical |
yaygın idiyopatik iskelet hiperostozu |
diffuse idiopathic skeletal hyperostosis n.
|
|
282 |
Medical |
yaygın eritem |
generalized erythema n.
|
|
283 |
Medical |
yaygın semptomlar |
common symptoms n.
|
|
284 |
Medical |
yaygın ur |
sarcomatosis n.
|
|
285 |
Medical |
yaygın hastalıklar |
common diseases n.
|
|
286 |
Medical |
yaygın gelişimsel bozukluk |
pervasive developmental disorder n.
|
|
287 |
Medical |
yaygın fibroma |
fibromatosis n.
|
|
288 |
Medical |
yaygın eklem ağrısı |
arthralgia n.
|
|
289 |
Medical |
yaygın bronşektazi |
disseminated bronchiectasis n.
|
|
290 |
Medical |
yaygın kronik hastalıklar |
common chronic diseases n.
|
|
291 |
Medical |
yaygın serbest mayi |
free abdominal fluid n.
|
|
292 |
Medical |
yaygın nodüler lezyonlar |
common nodular lesions n.
|
|
293 |
Medical |
yaygın gelişimsel bozukluk |
diffused developmental disorder n.
|
|
294 |
Medical |
yaygın larengeal tüberküloz |
diffused laryngeal tuberculosis n.
|
|
295 |
Medical |
yaygın parankim lezyonları |
invasive parenchymal lesions n.
|
|
296 |
Medical |
yaygın makulopapüler döküntü |
widespread maculopapular rash n.
|
|
297 |
Medical |
yaygın hemoliz |
massive hemolysis n.
|
|
298 |
Medical |
yaygın reaksiyonları olan hasta |
patient with generalized reactions n.
|
|
299 |
Medical |
yaygın damariçi pıhtılaşma |
dic (dissemine intravascular coagulation) n.
|
|
300 |
Medical |
yaygın damariçi pıhtılaşması |
consumptive coagulopathy n.
|
|
301 |
Medical |
yaygın damariçi pıhtılaşması |
disseminated intravascular coagulation n.
|
|
302 |
Medical |
yaygın pigmente villonodüler sinovit |
diffuse pigmented villonodular synovitis n.
|
|
303 |
Medical |
yaygın anestezi |
local anaesthesia n.
|
|
304 |
Medical |
yaygın doku hasarı |
disseminated tissue injury n.
|
|
305 |
Medical |
yaygın püstüler psoriazis |
generalized pustular psoriasis n.
|
|
306 |
Medical |
yaygın değişken immün yetmezlik |
common variable immunodeficiency n.
|
|
307 |
Medical |
yaygın psoriasiform deri lezyonları |
common psoriasiform skin lesions n.
|
|
308 |
Medical |
yaygın peritonit |
generalized peritonitis n.
|
|
309 |
Medical |
yaygın nörofibromlarla oluşan hastalık |
neurofibromatosis n.
|
|
310 |
Medical |
yaygın radyolojik tutulum |
extensive radiologic involvement n.
|
|
311 |
Medical |
yaygın lenfadenopatilli sinus histiositozisi |
sinus histiocytosis with massive lymphadenopathy n.
|
|
312 |
Medical |
yaygın eritroderm |
predominating erythroderma n.
|
|
313 |
Medical |
yaygın ilaç dirençli tüberkuloz |
extensive drug-resistant tuberculosis n.
|
|
314 |
Medical |
yaygın tedavi endikasyonları |
common treatment indications n.
|
|
315 |
Medical |
özellikle dirsek ve dizlerde görülen yaygın ksantomlar |
cholesterosis cutis n.
|
|
316 |
Medical |
insan parmak izinde u şeklindeki çıkıntılardan oluşan yaygın desen |
loop n.
|
|
317 |
Medical |
bir tür yaygın enfeksiyon rahatsızlığı |
suppurative fever n.
|
|
318 |
Medical |
yaygın görülen |
endemic adj.
|
|
319 |
Medical |
ortak, yaygın anlamı veren ön ek |
ceno- pref.
|
|
Psychology |
|
320 |
Psychology |
bireyde yaygın olarak ortaya çıkan kişilik özellikleri |
character type n.
|
|
321 |
Psychology |
yaygın gelişim bozukluğu |
pervasive development disorder n.
|
|
322 |
Psychology |
yaygın anksiyete bozukluğu |
gad (generalized anxiety disorder) n.
|
|
323 |
Psychology |
yaygın kullanılan sözcüklerin anlamlarını hatırlayamama |
paramnesia n.
|
|
Dentistry |
|
324 |
Dentistry |
oral mukozanın en yaygın premalign veya potansiyel malign lezyonu |
the most common premalign or potentially malign lesion of the oral mucosa n.
|
|
Physiology |
|
325 |
Physiology |
refleksoloji tedavilerinde yaygın olarak uyarılan sinir uçları |
reflex point n.
|
|
Pathology |
|
326 |
Pathology |
cilt kalınlaşması ve sivilceli renk değişikliğine sebep olan tropik amerika'da yaygın ve bulaşıcı cilt hastalığı |
carate n.
|
|
327 |
Pathology |
soluk borusu ve bronş iltihabı ile karakterize yaygın bir solunum yolu enfeksiyonu |
tracheobronchitis n.
|
|
328 |
Pathology |
asya'da yaygın olan akut bulaşıcı bir hastalık |
tsutsugamushi disease n.
|
|
329 |
Pathology |
asya'da yaygın olan akut bulaşıcı bir hastalık |
scrub typhus n.
|
|
330 |
Pathology |
yaygın deri döküntüsü |
general skin eruption n.
|
|
331 |
Pathology |
yaygın değişken immün yetmezlik |
common variable immunodeficiencies n.
|
|
332 |
Pathology |
yaygın püstüler psoriazis |
generalised pustular psoriasis n.
|
|
333 |
Pathology |
yaygın büyümüş lenf nodları |
generalised enlarged lymph nodes n.
|
|
334 |
Pathology |
yaygın korioretinal enflamasyon |
disseminated chorioretinal inflammation n.
|
|
335 |
Pathology |
yaygın hiperhidroz |
generalised hyperhidrosis n.
|
|
336 |
Pathology |
zorlu antrenmanlar yapan sporcularda yaygın görülen genişlemiş kalp rahatsızlığı |
athlete's heart n.
|
|
337 |
Pathology |
orta ve güney amerika'da yaygın olarak görülen bir tür layşmanyaz hastalığı |
forest yaws n.
|
|
338 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
kenya fever n.
|
|
339 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
boutonneuse fever n.
|
|
340 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
indian tick fever n.
|
|
341 |
Pathology |
köpekler ve diğer memelilerden insana bir tür kene ile geçen riketsiyanın sebep olduğu, hindistan ve akdeniz bölgesinde yaygın olan bir hastalık |
marseilles fever n.
|
|
342 |
Pathology |
özellikle dirsek ve dizlerde görülen yaygın ksantomlar |
xanthoma multiplex n.
|
|
343 |
Pathology |
yaygın ksantomlar |
lipoid granulomatosis n.
|
|
344 |
Pathology |
yaygın ksantomlar |
cholesterosis cutis n.
|
|
345 |
Pathology |
yaygın ksantomlar |
xanthoma multiplex n.
|
|
346 |
Pathology |
treponema pallidumun yol açtığı yaygın bir veneral hastalık |
lues venerea n.
|
|
347 |
Pathology |
granüler lökositlerle karakterize olup erişkinlerde yaygın olarak görülen kronik lösemi |
myeloid leukemia n.
|
|
348 |
Pathology |
afrika ve güneydoğu asya'da yaygın görülen bulaşıcı bir hastalık |
pian n.
|
|
349 |
Pathology |
i̇nce bağırsak parazitinin yol açtığı, doğu asya'da yaygın bir hastalık |
fasciolopsiasis n.
|
|
350 |
Pathology |
afrika'da yaygın görülen bir aids formu |
slim disease n.
|
|
351 |
Pathology |
bir tür yaygın enfeksiyon rahatsızlığı |
surgical fever n.
|
|
Pharmaceutics |
|
352 |
Pharmaceutics |
dışarıdan sürülen doğum kontrol ürünlerinde yaygın olarak kullanılan bir sperm öldürücü madde |
nonoxynol-9 n.
|
|
353 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan beyaz ve kristalli bir bileşik |
aspirin n.
|
|
354 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan beyaz ve kristalli bir bileşik |
acetylsalicylic acid n.
|
|
355 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan bir ilaç markası |
st. joseph n.
|
|
356 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan bir ilaç markası |
empirin n.
|
|
357 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan bir ilaç markası |
bayer n.
|
|
358 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan beyaz ve kristalli bir bileşik |
aspirin powder n.
|
|
359 |
Pharmaceutics |
salisilik asitten türetilen, yaygın olarak hap şeklinde kullanılan beyaz ve kristalli bir bileşik |
headache powder n.
|
|
360 |
Pharmaceutics |
tarımsal herbisit olarak yaygın kullanılan sentetik bir bileşik |
atrazine n.
|
|
361 |
Pharmaceutics |
artık yaygın kullanılmayan sefalosporin türü bir antibiyotik |
kafocin n.
|
|
362 |
Pharmaceutics |
türkler tarafından yaygın olarak kullanılan, afyon içeren bir uyarıcı madde |
maslach n.
|
|
363 |
Pharmaceutics |
en yaygın yirmi üç pnömokok zincirine karşı etkili bir aşı markası |
pneumovax® n.
|
|
Dermatology |
|
364 |
Dermatology |
yaygın bir cilt kisti |
pilar cyst n.
|
|
365 |
Dermatology |
yaygın bir cilt kisti |
steatocystoma n.
|
|
366 |
Dermatology |
hindistan'da yaygın görülen bir cilt hastalığı |
courap n.
|
|
Parasitology |
|
367 |
Parasitology |
yaşam döngüsünün her evresinde diğer eklembacaklılarla beslenen büyük ve yaygın bir mayt familyası |
trombidiidae n.
|
|
368 |
Parasitology |
çeşitli hastalıklar taşıyabilen yaygın bir kene |
american dog tick (dermacentor variabilis n.
|
|
369 |
Parasitology |
çeşitli hastalıklar taşıyabilen yaygın bir kene |
wood tick n.
|
|
370 |
Parasitology |
kayalık dağlar benekli humması ve tavşan ateşi hastalığı taşıyabilen yaygın bir kene |
dog tick n.
|
|
371 |
Parasitology |
laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere, tavuk ve kertenkele gibi hayvanları beslemek için veya olta yemi olarak yetiştirilen açık kahverengi ya da sarımsı olabilen yaygın bir ekin kurdu |
meal worm n.
|
|
372 |
Parasitology |
laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere, tavuk ve kertenkele gibi hayvanları beslemek için veya olta yemi olarak yetiştirilen yaygın bir ekin kurdu veya larvası |
yellow mealworm n.
|
|
373 |
Parasitology |
laboratuvar çalışmalarında kullanılmak üzere, tavuk ve kertenkele gibi hayvanları beslemek için veya olta yemi olarak yetiştirilen yaygın bir ekin kurdu veya larvası |
tenebrio molitor n.
|
|
374 |
Parasitology |
solucanlar üzerinden beslenen yaygın bir avrupa sülüğü |
horse-leech (haemopis gulo) n.
|
|
375 |
Parasitology |
insan ve hayvanlara saldıran yaygın bir pire familyası |
pulicidae n.
|
|
376 |
Parasitology |
insan ve hayvanlara saldıran yaygın bir pire familyası |
family pulicidae n.
|
|
Optics |
|
377 |
Optics |
yaygın koroidal atrofi |
diffuse choroidal atrophy n.
|
|
Veterinary |
|
378 |
Veterinary |
belirli bir bölgede yaygın olan hastalık |
enzootic n.
|
|
379 |
Veterinary |
sığırlarda yaygın görülen aşırı molibden tüketiminden kaynaklı bir zehirlenme şekli |
molybdenosis n.
|
|
Food Engineering |
|
380 |
Food Engineering |
yaygın olarak kullanılan |
conventional adj.
|
|
Gastronomy |
|
381 |
Gastronomy |
kuzey afrika'da yaygın olan geniş bir tencere |
tagine n.
|
|
382 |
Gastronomy |
kuzey afrika'da yaygın olan geniş bir tencere |
tajine n.
|
|
383 |
Gastronomy |
patatesten damıtılan iskandinavya'da yaygın biçimde tüketilen alkollü bir içecek |
akvavit n.
|
|
384 |
Gastronomy |
italya'da şarap ve balzamik sirke üretiminde yaygın olarak kullanılan beyaz üzüm |
trebbiano n.
|
|
385 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
chawarma n.
|
|
386 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shawerma n.
|
|
387 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shuarma n.
|
|
388 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shwarma n.
|
|
389 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shawarma n.
|
|
390 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shaorma n.
|
|
391 |
Gastronomy |
genelde orta doğu ülkelerinde yaygın olan koyun veya tavuklu sandviç |
shoarma n.
|
|
392 |
Gastronomy |
meksika'da yaygın bir sıcak çikolata |
champorado n.
|
|
393 |
Gastronomy |
meksika'da yaygın bir sıcak çikolata |
champurrado n.
|
|
394 |
Gastronomy |
meksika mutfağında yaygın olarak kullanılan bir salsa türü |
pico de gallo n.
|
|
395 |
Gastronomy |
filipinler'de yaygın bir pişirme muzu |
saba n.
|
|
396 |
Gastronomy |
hindistan'da yaygın olarak tüketilen süt ürünü |
khoa n.
|
|
397 |
Gastronomy |
hindistan'da yaygın olarak tüketilen süt ürünü |
khoya n.
|
|
398 |
Gastronomy |
hindistan'da yaygın olarak tüketilen süt ürünü |
khowa n.
|
|
399 |
Gastronomy |
hindistan'da yaygın olarak tüketilen süt ürünü |
mawa n.
|
|
400 |
Gastronomy |
denizciler arasında yaygın bir yemek |
sea pie n.
|
|
Statistics |
|
401 |
Statistics |
yaygın dağılım |
prevalency n.
|
|
Physics |
|
402 |
Physics |
yaygın yansıma |
diffuse reflection n.
|
|
403 |
Physics |
yaygın temel parçacıklardan biriyle aynı kütleye sahip temel parçacık |
antiparticle n.
|
|
Chemistry |
|
404 |
Chemistry |
eskiden sülfürik eter adı verilen yaygın bir eter |
naphtha vitrioli n.
|
|
405 |
Chemistry |
cilt bakım preparatlarında yaygın kullanılan bir organik asit |
alpha-hydroxy acid n.
|
|
406 |
Chemistry |
anestezide kullanılan yaygın eter |
sulphuric ether n.
|
|
Biology |
|
407 |
Biology |
yaygın tür |
common species n.
|
|
408 |
Biology |
bazı yaygın küfleri de içine alan küf mantarıgiller familyası |
aspergillaceae n.
|
|
409 |
Biology |
bazı yaygın küfleri de içine alan küf mantarıgiller familyası |
family aspergillaceae n.
|
|
410 |
Biology |
gıdaların bozulmasına neden olan, bazı bitki ve hayvanlarda hastalık yapan yaygın bir küf mantarı cinsi |
genus aspergillus n.
|
|
411 |
Biology |
kumlu topraklarda yaygın yetişen bir yıldız mantar |
hygroscopic earthstar (astraeus hygrometricus) n.
|
|
412 |
Biology |
kumlu topraklarda yaygın yetişen bir yıldız mantar |
barometer earthstar n.
|
|
413 |
Biology |
kumlu topraklarda yaygın yetişen bir yıldız mantar |
false earthstar n.
|
|
414 |
Biology |
yaygın bir organizma grubunun coğrafi bir bariyerle bölünmesi |
vicariance n.
|
|
415 |
Biology |
bir yerde yaygın bulunan canlı |
habitant n.
|
|
416 |
Biology |
belirli bir organizma türünün en yaygın olduğu bölge |
metropolis n.
|
|
417 |
Biology |
yaygın görülen organizma |
cosmopolite n.
|
|
418 |
Biology |
yaygın görülmeyen |
ecdemic adj.
|
|
419 |
Biology |
yaygın görülen (canlı) |
cosmopolitan adj.
|
|
Biochemistry |
|
420 |
Biochemistry |
biyokimyada yaygın bir şekilde kullanılan mavi bir boya |
azurine n.
|
|
Marine Biology |
|
421 |
Marine Biology |
avrupa'da yaygın eti yenen bir midye |
edible cockle (cardium edule) n.
|
|
422 |
Marine Biology |
hint okyanusunda yaygın görülen bir tür ustura balığı |
razor fish (aeoliscus punctulatus) n.
|
|
423 |
Marine Biology |
hint okyanusunda yaygın görülen bir tür ustura balığı |
razor-fish (aeoliscus punctulatus) n.
|
|
424 |
Marine Biology |
amerika kıyılarında yaygın olarak görülen, çok büyük ve çok ağır bir balık türü |
cephaloptera (manta birostris) n.
|
|
425 |
Marine Biology |
avrupa'nın kuzeyinde yaygın görülen, toz haline getirilip ciltteki morlukları gidermede kullanılan bir tatlı su süngeri |
badiaga (spongilla) n.
|
|
426 |
Marine Biology |
önceden littorinidae, günümüzde ise lacunidae familyası içinde sınıflandırılan geniş ve yaygın bir deniz salyangozu cinsi |
lacuna n.
|
|
427 |
Marine Biology |
önceden littorinidae, günümüzde ise lacunidae familyası içinde sınıflandırılan geniş ve yaygın bir deniz salyangozu cinsi |
lacune n.
|
|
428 |
Marine Biology |
kuzey abd ve kanada’daki birçok gölde bulunan, yaygın beyaz balıklardan daha narin olan bir amerikan beyaz balığı |
lake whiting (coregonus labradoricus) n.
|
|
429 |
Marine Biology |
orta abd'de yaygın, ete yenen bir tatlı su balığı |
channel cat [ictalurus punctatus] n.
|
|
430 |
Marine Biology |
orta abd'de yaygın, ete yenen bir tatlı su balığı |
channel catfish n.
|
|
431 |
Marine Biology |
kaplumbağa kabuğuna yapışan kabuklu deniz hayvanlarının yaygın bir cinsi |
chelonibia n.
|
|
432 |
Marine Biology |
kuzey amerika’ya özgü, yem balığı olarak kullanılan yaygın bir balık |
notemigonus n.
|
|
433 |
Marine Biology |
kuzey amerika’ya özgü, yem balığı olarak kullanılan yaygın bir balık |
golden shiner (notemigonus crysoleucas) n.
|
|
434 |
Marine Biology |
bazen yemek olarak da kullanılan yaygın bir salyangoz |
tegula n.
|
|
435 |
Marine Biology |
uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık |
teraglin (atractoscion aequidens) n.
|
|
436 |
Marine Biology |
uskumru şeklinde olan, güney afrika ve avustralya'da yiyecek ve av için yaygın olarak tercih edilen büyük bir balık |
geelbec n.
|
|
437 |
Marine Biology |
yemeklerde yaygın olarak kullanılan, hint ve pasifik okyanusu'na özgü geniş ve çizgili bir karides |
tiger shrimp (penaeus monodon) n.
|
|
438 |
Marine Biology |
afrika'daki nehirlerde yaygın olarak yetişen yırtıcı bir tatlı su av balığı cinsi |
tiger fish (hydrocyon) n.
|
|
439 |
Marine Biology |
amerika'nın güney sahillerinde yaygın olarak yetişen iri bir balık |
trigger fish (balistes capriscus) n.
|
|
440 |
Marine Biology |
amerika'nın güney sahillerinde yaygın olarak yetişen iri bir balık |
leather jacket n.
|
|
441 |
Marine Biology |
amerika'nın güney sahillerinde yaygın olarak yetişen iri bir balık |
turbot n.
|
|
442 |
Marine Biology |
amerika'nın güney sahillerinde yaygın olarak yetişen iri bir balık |
balistes carolinensis n.
|
|
443 |
Marine Biology |
yaygın bir yassı solungaçlı vatoz familyası |
trygonidae n.
|
|
444 |
Marine Biology |
yaygın bir yassı solungaçlı vatoz familyası |
dasyatidae n.
|
|
445 |
Marine Biology |
kuzey atlantik ve akdeniz'de yaygın bulunan, genellikle su parklarında canlı gösteriler için eğitilen bir yunus balığı |
atlantic bottlenose dolphin (tursiops truncatus) n.
|
|
446 |
Marine Biology |
batı hint adaları'nda yaygın olarak yetişen çimi andıran yaprakları olan bir deniz bitkisi |
turtle grass (thalassia testudinum) n.
|
|
447 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
turtle crab (planes minutus) n.
|
|
448 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
gulf-weed crab n.
|
|
449 |
Marine Biology |
sargasso denizinde yaygın olan ve bazen de kuzey amerika kıyılarında bulunan bir yengeç |
gulfweed crab n.
|
|
450 |
Marine Biology |
abd'nin doğusunda yaygın bulunan bir yayın balığı |
black bullhead (ameiurus melas) n.
|
|
451 |
Marine Biology |
abd'nin doğusunda yaygın bulunan bir yayın balığı |
pout n.
|
|
452 |
Marine Biology |
abd'nin doğusunda yaygın bulunan bir yayın balığı |
hornpout n.
|
|
453 |
Marine Biology |
abd'nin doğusunda yaygın bulunan bir yayın balığı |
horned pout n.
|
|
454 |
Marine Biology |
abd'nin doğusunda yaygın bulunan bir yayın balığı |
black bullhead catfish n.
|
|
455 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın doğusunda yaygın olarak yetişen büyük bir kerevit |
american crayfish (pacifastacus leniusculus) n.
|
|
456 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın doğusunda yaygın olarak yetişen büyük bir kerevit |
signal crayfish n.
|
|
457 |
Marine Biology |
kuzey amerika'da bulunan levrek familyasından yaygın bir tatlı su balığı |
american perch n.
|
|
458 |
Marine Biology |
kuzey amerika'da bulunan levrek familyasından yaygın bir tatlı su balığı |
yellow perch (perca flavescens) n.
|
|
459 |
Marine Biology |
kuzey amerika'da bulunan levrek familyasından yaygın bir tatlı su balığı |
striped perch n.
|
|
460 |
Marine Biology |
yeni zelanda'da yaygın bir deniz salyangozu cinsi |
amphibola n.
|
|
461 |
Marine Biology |
dünya çapında yaygın bir yumuşakça alt takımı |
anatinacea n.
|
|
462 |
Marine Biology |
massachusetts'in güneyindeki atlantik sularında yaygın bulunan ufak gümüşi bir balık |
atlantic croaker (micropogonias undulatus) n.
|
|
463 |
Marine Biology |
meksika körfezi'nde ve abd'nin güney kıyılarında yaygın bulunan bir vatoz |
atlantic manta (manta birostris) n.
|
|
464 |
Marine Biology |
meksika körfezi'nde ve abd'nin güney kıyılarında yaygın bulunan bir vatoz |
giant oceanic manta ray n.
|
|
465 |
Marine Biology |
meksika körfezi'nde ve abd'nin güney kıyılarında yaygın bulunan bir vatoz |
giant manta ray n.
|
|
466 |
Marine Biology |
meksika körfezi'nde ve abd'nin güney kıyılarında yaygın bulunan bir vatoz |
oceanic manta ray n.
|
|
467 |
Marine Biology |
silüriyen kireçtaşlarında çok yaygın olan soyu tükenmiş bir dallı bacaklı cinsi |
atrypa n.
|
|
468 |
Marine Biology |
pasifik kıyılarında yaşayan yaygın bir kıyı levreği |
black perch (embiotoca jacksoni) n.
|
|
469 |
Marine Biology |
pasifik kıyılarında yaşayan yaygın bir kıyı levreği |
pogy (embiotoca jacksoni) n.
|
|
470 |
Marine Biology |
pasifik kıyılarında yaşayan yaygın bir kıyı levreği |
black surfperch n.
|
|
471 |
Marine Biology |
pasifik kıyılarında yaşayan yaygın bir kıyı levreği |
butterlips n.
|
|
472 |
Marine Biology |
abd’nin büyük göller bölgesi’ne ve kanada'ya özgü olup başka yerlerde de yaygın bir tatlı su av balığı |
mackinaw trout (salvelinus namaycush) n.
|
|
473 |
Marine Biology |
abd’nin büyük göller bölgesi’ne ve kanada'ya özgü olup başka yerlerde de yaygın bir tatlı su av balığı |
salvelinus namaycush n.
|
|
474 |
Marine Biology |
abd’nin büyük göller bölgesi’ne ve kanada'ya özgü olup başka yerlerde de yaygın bir tatlı su av balığı |
salmon trout (salvelinus namaycush) n.
|
|
475 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeydoğu kıyılarında yaygın olarak bulunan, yılan balığı benzeri vücuda sahip macrozoarces cinsi bir balık |
ocean pout (macrozoarces americanus) n.
|
|
476 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeydoğu kıyılarında yaygın olarak bulunan, yılan balığı benzeri vücuda sahip macrozoarces cinsi bir balık |
ocean pout (zoarces americanus) n.
|
|
477 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeydoğu kıyılarında yaygın olarak bulunan, yılan balığı benzeri vücuda sahip macrozoarces cinsi bir balık |
muttonfish (zoarces americanus) n.
|
|
478 |
Marine Biology |
yaygın yunus balığı |
mahi-mahi (coryphaena hippurus) n.
|
|
479 |
Marine Biology |
ılıman sularda yaygın bir şekilde görülen, dünyanın en büyük merlin balığı unvanına sahip bir balık |
makaira nigricans n.
|
|
480 |
Marine Biology |
ılıman sularda yaygın bir şekilde görülen, dünyanın en büyük merlin balığı unvanına sahip bir balık |
blue marlin (makaira nigricans) n.
|
|
481 |
Marine Biology |
yaygın kılıç balıklarından oluşan bir familya |
xiphiidae n.
|
|
482 |
Marine Biology |
yaygın kılıç balıklarından oluşan bir familya |
family xiphiidae n.
|
|
483 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeyinde ve doğu asya'da yaygın görülen büyük bir tatlısu balığı |
malma n.
|
|
484 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeyinde ve doğu asya'da yaygın görülen büyük bir tatlısu balığı |
malma trout n.
|
|
485 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeyinde ve doğu asya'da yaygın görülen büyük bir tatlısu balığı |
dolly varden n.
|
|
486 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeyinde ve doğu asya'da yaygın görülen büyük bir tatlısu balığı |
dolly varden trout n.
|
|
487 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın kuzeyinde ve doğu asya'da yaygın görülen büyük bir tatlısu balığı |
salvelinus malma n.
|
|
488 |
Marine Biology |
güney kaliforniya kıyısında görülen yaygın bir sarıağız balığı |
yellowfin (umbrina roncador) n.
|
|
489 |
Marine Biology |
yaygın bufalo balığı |
bigmouth n.
|
|
490 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın pasifik kıyısına özgü yaygın bir kaya balığı |
black bass n.
|
|
491 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın pasifik kıyısına özgü yaygın bir kaya balığı |
priestfish n.
|
|
492 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın pasifik kıyısına özgü yaygın bir kaya balığı |
sebastodes mystinus n.
|
|
493 |
Marine Biology |
new england kıyılarında yaygın bir şekilde görülen siyahımsı bir balık |
black rudder fish (palinurichthys perciformis) n.
|
|
494 |
Marine Biology |
bacakları paletlere evrilmiş, sıcak denizlerde yaygın olarak görülen çeşitli büyük kaplumbağalara verilen ad |
marine turtle n.
|
|
495 |
Marine Biology |
ılıman sularda yaygın bir şekilde görülen, dünyanın en büyük merlin balığı unvanına sahip bir balık |
marlin (makaira nigricans) n.
|
|
496 |
Marine Biology |
pasifik kıyılarında yaşayan yaygın bir kıyı levreği |
pogie (embiotoca jacksoni) n.
|
|
497 |
Marine Biology |
abd'nin atlantik kıyılarında yaygın olarak bulunan, siyah şeritleri veya küçük beyaz benekleri bulunan koyu mavi bir yemeklik balık |
black perch (centropristes striatus) n.
|
|
498 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın pasifik kıyılarında yaygın görülen bir kaya balığı |
blue perch n.
|
|
499 |
Marine Biology |
kuzey amerika'nın pasifik kıyılarında yaygın görülen bir kaya balığı |
sebastodes mystinus n.
|
|
500 |
Marine Biology |
güneybatı pasifik kıyılarında yaygın bir şekilde görülen mavimsi gri bir köpekbalığı |
blue pointed n.
|
|