zor - Turkish English Dictionary
History

zor



Meanings of "zor" in English Turkish Dictionary : 82 result(s)

Turkish English
Common Usage
zor difficult adj.
zor troublesome adj.
zor tough adj.
zor hard adv.
General
zor force n.
zor might n.
zor impetus n.
zor difficulty n.
zor constraint n.
zor compulsion n.
zor stress n.
zor strain n.
zor sticky adj.
zor tough adj.
zor parlous adj.
zor straitened adj.
zor rough adj.
zor main adj.
zor crucial adj.
zor knotty adj.
zor trickish adj.
zor arduous adj.
zor subtle adj.
zor formidable adj.
zor prickly adj.
zor troublesome adj.
zor tight adj.
zor uneasy adj.
zor mean adj.
zor stringent adj.
zor severe adj.
zor inconvenient adj.
zor cruel adj.
zor awkward adj.
zor trying adj.
zor baffling adj.
zor exacting adj.
zor stiff adj.
zor hairy adj.
zor problematic adj.
zor difficult adj.
zor austere adj.
zor heavy adj.
zor hard adj.
zor complicated adj.
zor ticklish adj.
zor painful adj.
zor effortful adj.
zor arduous adj.
zor hard going adj.
zor uneath adj.
zor messy adj.
zor rapeful [obsolete] adj.
zor taxing adj.
zor terrible adj.
zor uphill adj.
zor unconvenient adj.
zor knotted adj.
zor miseasy [obsolete] adj.
zor dere adj.
zor rum adj.
zor cramp adj.
zor difficile [obsolete] adj.
zor diffuse [obsolete] adj.
zor fashious [scotland] adj.
zor scabrous adj.
zor disconvenient [dialect] adj.
zor predicamental adj.
zor serious adj.
zor sinuous adj.
zor sore adj.
zor strict adj.
zor solid adj.
zor hardly adv.
zor barely adv.
zor diff (difficult) abrev.
Idioms
zor heavy going adj.
Technical
zor hard adj.
Slang
zor beef n.
zor mother n.
zor motherfucker n.
zor ball-busting adj.

Meanings of "zor" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
zor/güç durum strait n.
zar zor barely adv.
zar zor scarcely adv.
General
söylenmesi zor sözcükler jawbreakers n.
kazanma ihtimali zor olan dark horse n.
zor soru poser n.
zor kullanmadan direnen satyagrahi n.
uzun süren zor bir iş a long haul n.
zor beğenirlik daintiness n.
zor durum sad pickle n.
kısıtlamadan ileri gelen zor durum squeeze n.
uykusu zor gelen insomniac n.
zor zamanlar difficult times n.
çözümü zor mesele crux n.
telaffuzu zor kelimeler jawbreakers n.
zor durum hole n.
zor kullanan enforcer n.
kıtlıktan ileri gelen zor durum squeeze n.
sonucu şüpheli olan önemli ve zor iş enterprize n.
zor nefes alma labored breathing n.
zor durum dolorousness n.
zor durum grievousness n.
zor görev tall order n.
işin zor kısmı donkey work n.
zor bir durum distress n.
anlaşılması zor yazı hieroglyph n.
içinden çıkılması zor durum a can of worms n.
zor durum foul n.
zor iş long shot n.
zor iş sweat n.
zor soru twister n.
zor durum nice pickle n.
zor bir fransız dansı gavot n.
zor durum pickle n.
zor durum predicament n.
zor beğenme finicalness n.
zor durum push n.
zor ve tehlikeli bir durumda desteksiz olma out on a limb n.
zor ölüm violent death n.
zor şey stinker n.
çözülmesi zor durum crux n.
zor durum crunch n.
zor durumlarda ayakta kalmayı beceren kimse streetwise n.
zor durum lurch n.
zor durum impasse n.
zor durum spot n.
zor soru stumper n.
inanılması zor olma farfetchedness n.
zor durum den n.
külfetli ve zor isteklerde bulunma taxing n.
zor durum sorry pickle n.
zor beğenirlik finickiness n.
zor beğenirlik queasiness n.
söylenmesi zor sözcük jawbreaker n.
zor bir durumu atlatma negotiation n.
zor durum toughie n.
zor durum scrape n.
zor ve sıkıcı hazırlıklar spadework n.
işin en zor tarafı half the battle n.
deniz araçlarında zor hava şartlarına ve uzun fırtınalara dayanıklılık seakeeping n.
zor durum cleft stick n.
zor durum tight corner n.
zor bir sorun bugbear n.
zor mesele large order n.
zor günler difficult period n.
zor iş large order n.
zor günler hard times n.
üç ihtimalden birinin seçilmesi gerektiği zor durum trilemma n.
zor zamanlar hard knocks n.
işin zor tarafı nitty gritty n.
zor çocukluk difficult childhood n.
zor durum difficult situation n.
zor hayat hard life n.
zor hayat tuff life n.
cevaplaması zor soru brainteaser n.
zor dönem a rough time n.
zor zamanlar a rough time n.
bir insandan yapılması zor şeyler isteyen ballbreaker n.
zor dönemler bed of nails n.
zor beğenme state of being finicky n.
zor beğenme selectiveness n.
zor beğenme choosiness n.
zor beğenme pickiness n.
zor insan difficult person n.
uzun ve zor iş grind n.
zor durum dilemma n.
zor soru teaser n.
zor sorun teaser n.
çıkarılması zor lekeler tenacious stains n.
kontrolü zor saç fly-away hair n.
zor iş toil n.
en zor zamanlar the hardest times n.
zor karar difficult decision n.
zor durum plight n.
zor durum duress situation n.
zor elde edilmiş zafer purple victory n.
zor soru difficult question n.
zor soru tough question n.
zor/karmaşık mesele tough question n.
zor iş tall order n.
zor iş hard work n.
zor zamanlar trying times n.
zor zamanlar bad times n.
zor zamanlar tough times n.
zor zamanlar hard times n.
zor kadın a hard woman n.
zor beğenen kimse prima donna n.
çok zor bir karar a very difficult decision n.
zor kazanılmış güven hard-won trust n.
zor kazanılmış güven hard-earned trust n.
zor insan tough person n.
zor bir dil a hard language n.
zor görev a hard mission n.
zor görev a hard task n.
zor görev a difficult task n.
zor görev a difficult mission n.
zor soru hard question n.
zor uçuş koşullarında pilotu destekleyen bir diğer pilot wingmate n.
zor hayat tough life n.
zor beğenirlik squeamishness n.
zor bir durum a difficult situation n.
para karşılığı zor işler yapan kişi hack n.
zor karar tough decision n.
zor zaman difficult time n.
çözümü zor sorun brain twister n.
rehine kurtarma operasyonları gibi zor durumlarda nihai çare olarak kullanılan askeri kuvvet in-extremis force n.
zor iş hard job n.
zor iş tough job n.
zor iş difficult job n.
söylemesi zor kelime mouthful n.
zor durum tough situation n.
zor gelin bridezilla n.
zor koşul difficult condition n.
zor şart hard condition n.
zor koşul hard condition n.
zor şart difficult condition n.
anlaşılması zor fikir complex idea n.
zor bir meslek a difficult job n.
zor bir görevi yerine getirmek için kurulmuş ekip hit squad n.
gizli, zor ve ezoterik konularda uzmanlaşmış kişi cabalist n.
anlaşılması zor olma abstrusity n.
anlaşılması zor teknik dil ya da jargon technobabble n.
zor dönemlerde destek sağlayan kimse backstop n.
zor durumda başvurulacak çare refuge n.
(zor durumlarda başvurulan) çare refuge n.
çok çaba ve zahmetle üstesinden gelinen zor görev laboring oar n.
zor insan hard person n.
içinden çıkılması zor mesele nodus n.
yenip içilmesi zor olma nauseatingness n.
zor durum need n.
zor yoldan the hard way n.
(ironik olarak) içinden çıkılması zor sorun the little matter n.
uzak ve zor hedef thule n.
tırmanılması zor yokuş toboggan n.
zor ve düzensiz ilerleme toddle n.
telaffuz etmesi zor ifade tongue twister n.
çözümü zor problem toughy n.
eli/kolu zor kullanarak bükmeye yarayan işkence aleti twister n.
zor durum twister n.
telaffuzu zor tekerleme twister n.
zor meslek difficult job n.
zor meslek difficult profession n.
zor bir şeyi başarırken ya da ustalaşırken alınan yardım ancilla n.
önceden element olarak kabul edilen ve indirgenmesi zor olan metal oksitler earth n.
yaklaşması zor olma unapproachability n.
kırılması zor olan eşya veya nesne unbreakable n.
idaresi zor olma uncontrollableness n.
idaresi zor olma untowardness n.
idaresi zor olma unmanageability n.
idaresi zor olma ungovernableness n.
idaresi zor olma uncontrollability n.
yönetilmesi zor olma unhandiness n.
tehlike veya zor durumdan kurtulmak için yapılan zekice hamle end-run n.
idaresi zor olma unmanageability n.
idaresi zor olma untowardness n.
idaresi zor olma ungovernableness n.
içimi zor olma unpalatability n.
(söz) sindirilmesi zor olma unpalatability n.
zor çiğnenebilirlik chewiness n.
taşıması zor olma unwieldiness n.
tutması zor olma unwieldiness n.
yönetilmesi zor olma unwieldiness n.
zor zamanda birinin yardımına yetişen kimse lifesaver n.
zor zamanda birinin yardımına yetişen kimse life-saver n.
zor veya argo sözcüklerin olduğu özel bir jargon jive n.
sonucunu tahmin etmesi zor yarışma jump ball n.
ön görmesi zor olay knuckleball n.
erişilmesi ve fethi zor olduğu için yasak şehir olarak bilinen, tibet budizmi'nin kutsal kenti lassa n.
girdap gibi içinden çıkılamaz zor durum vortex n.
zor durum vortex n.
zor dönüşler ve atlayışlar içeren bir rönesans dansı lavolta n.
yakalanması zor hareket manoeuver n.
zor problem why n.
zor soru why n.
(salon, yol) görmenin veya duymanın zor veya imkansız olduğu yer blind spot n.
zor durumda olan kimse hard case n.
zor satan şey hard sell n.
tırmanması veya yürümesi zor olan yer mauvais pas n.
zar zor duyulabilme faintness n.
(gemi tayfasına) gereksiz, zor veya sıkıcı işler vererek eziyet etme hazing n.
zor mafsal head n.
zor durumun iyi yanı bright side n.
zor sorun bugaboo n.
anlaşılması zor sembol hieroglyphic n.
zor şey hoor n.
zor durum hornet's nest n.
izlemesi zor şey horror show n.
(mecazi anlamda) zor bir işi başaran kimse miracle worker n.
tamamlanması aşırı zor görev mission impossible n.
ağır ve zor işler yapan kimse galley slave n.
çok yönlü çaba gerektiren zor sorun hydra n.
tedavisi zor olma obstinacy n.
rahatlatması zor olma obstinacy n.
hafifletmesi zor olma obstinacy n.
idaresi zor olma obstinateness n.
anlaşılması zor kimse riddle n.
anlaşılması zor şey riddle n.
zor koşul rigor n.
zor koşul rigour n.
dayanması zor şey rigourousness n.
katlanması zor şey rigourousness n.
çok zor şey chinese puzzle n.
zor tırmanış clamber n.
açıklaması zor deyiş dark sentence n.
anlaşılması zor metinleri okuyabilen kimse decipherer n.
zor beğenirlik delicacy n.
zor veya utandırıcı bir durumdan kurtulma yöntemi get-out n.
katlanılması zor şey grimness n.
zor nefes alan kimse heavy breather n.
konuşmacıyı zor duruma düşüren kimse heckle n.
zor problemlerle uğraşması için görevlendirilen kimse hired gun n.
zor durum hobble [dialect] [uk] n.
aşırı zor iş murder n.
başa çıkılması zor şey ogre n.
zor zaman rough passage n.
zor durum rub-out n.
zor duruma düşme impalement n.
çok zor şey devil n.
(kötü veya zor bir şeye ait) öne çıkan örnek devil n.
kontrolü zor şey devil n.
anlaması zor şey devil n.
tedavisi zor olduğundan gitgide zararlı hale gelme insidiousness n.
anlaşılması zor şey insolubility n.
zor durumdaki birini istismar eden şaka bar [scottish] n.
hemen cevaplanması zor soru good question n.
telaffuzu zor ifade crackjaw n.
zor durum doghouse n.
para karşılığı zor işler yapan kimse drudge n.
tarifi zor gariplik fantom n.
tanımlanması zor olma indefinability n.
tanımlanması zor kavram indefinable n.
zor tanımlanabilen kelime indefinable n.
kavranması zor büyüklükte olan sınırlı miktar indefinitude [obsolete] n.
anlaşması zor kimse piece of work n.
zor durum pinch n.
zor beğenirlik fastidiosity n.
zor beğenirlik fastidiousness n.
zor durumlarla başa çıkma becerisi resourcefulness n.
zor kullanma coercion n.
zor durumda bırakan şey disadvantage n.
bir şeyi kasten zor anlaşılacak şekilde söyleme fibbing n.
anlaşılması zor bilgi fine print n.
zor durum fix n.
zor veya tehlikeli duruma düşme plunge n.
zor durum plunge n.
zor kullanarak alma prensation [obsolete] n.
(kuru temizlemede) ulaşılması zor yerleri ütülemede kullanılan ısıtılmış demir çubuk puffer n.
zor durum schtook n.
zor durum schtuck n.
zar zor yeten sermaye shoestring n.
çok zor durum crucifixion n.
telafisi zor hata foul-up n.
zor kazanılan bahis skinner n.
para ve kariyer derdi olmadığı için ilerlenmesi zor işlerde vakit öldüren genç ve eğitimli kimse slacker n.
zor ve monoton işte çalışan kimse slave n.
para karşılığı zor işler yapan kimse slave n.
zor atış trick shot n.
kontrolü zor şey beast n.
başa çıkılması zor şey beast n.
araştırılması zor bir örnek için model olarak kullanılan unsur proxy n.
zor beğenme squeasiness n.
algılanması zor şey subtlety n.
dikkat edilmesi zor şey subtlety n.
zor kullanma force n.
uzun soluklu zor süreç marathon n.
zor durumda bırakmak leave someone in a difficult situation v.
zor bir durumu atlatmak get through v.
geçirmek (zor bir zamanı) get through v.
zor durumda kalmak be stuck in a difficult situation v.
zar zor başarmak skin through v.
(zor durumlara alışarak) daha dayanıklı/güçlü olmak toughen v.
zor bir durumda olmak be up a gum tree v.
zor durumdan çıkarmak extricate v.
zor bir hayat geçirmek have a rough time v.
çok zor bir durumda olmak be at bay v.
yarışın veya zor bir olayın sonuna kadar dayanmak stay the course v.
zor bir işe hazırlanmak gird one's loins v.
zor durumda olmak be in a tight corner v.
geçirmek (zor bir zamanı) go through v.
çok zor bir durumda olmak be in dire straits v.
zor bir duruma sokmak squeeze v.
zor bir probleme çözüm yolu bulmak grasp the nettle v.
zar zor para biriktirmek scratch together v.
güç kazandırmak (zor bir olay) temper v.
çözülmek (zor bir şey) unravel v.
zor durumdaki birine yardım etmek go to bat for someone v.
zor bir duruma düşmek be in a fix v.
zor bir zamanı geçirmek get through v.
için çok zor olmak be too much for v.
(avukat stajyeri vb gibi) zor/angarya dolu bir iş yapmak devil v.
zor gelmek baffle v.
bir şeylerin aşırı miktarda olması sıkışık/zor bir duruma sokmak swamp v.
çok zor bir karar almak bite the bullet v.
zor nefes almak breathe hard v.
görülmesi zor hale getirmek make hard to see v.
kelimeleri zor bulmak grope for words v.
zar zor biriktirmek scratch together v.
zar zor geçinmek scrape a living v.
zor duruma düşmek get into a scrape v.
maruz kalmak (katlanılması zor bir şeye) undergo v.
kendini zor bir duruma sokmak get oneself in a fix v.
zor durumda kalmak hard up v.
yumuşatmak (gergin/zor bir durumu) help v.
zor bir durumu atlatmak negotiate v.
sokmak (birini zor bir işe) embroil v.
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi) sugarcoat v.
zor bir durumu atlatmak go through v.
zor bir zamanı geçirmek go through v.
çok zor bir durumda olmak be in a bad way v.
zor bir durumdan sağ olarak çıkmak live through v.
zor kullanmak use force v.
zor kullanarak kontrol altına almak (bir yeri/halkı) subdue v.
ayakta zor durmak have difficulty in standing v.
işin en zor tarafını atlatmış olmak be over the hump v.
anlaşılması zor hale getirmek darken v.
çözmek (zor bir şeyi) unravel v.
zor gelmek be difficult for v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
çok zor bir durumda olmak be in desperate straits v.
birine zor bir iş yüklemek saddle someone with a task v.
zor kullanmak lay hands on v.
zor bir durum karşısında cesaret göstermek put a bold face on v.
yerini belirlemek (özellikle de uzaktan veya zor görülebilir olanları) spot v.
sağ olarak çıkmak (zor bir durumdan) come through v.
zor durumda bırakmak strand v.
zar zor kazanmak (yarışı) barely win (the race) v.
zor duruma düşmekten korunmaya çalışmak run for cover v.
zor gelmek be difficult for (someone) v.
(zor bir durumu) atlatmak get through v.
(zor bir zamanı) geçirmek get through v.
inanması zor olmak be hard to believe v.
(katlanılması zor bir şeye) maruz kalmak undergo v.
zor duruma düşürülmek be put on the spot v.
zor durumda bırakılmak be put on the spot v.
zor şartlar altında yaşamak live in hard conditions v.
zor bir dönem süresince dişini sıkmak stand the gaff v.
zor duruma düşürmek paint into a corner v.
zor bir zamanda metin olmak stand the gaff v.
zor durumda bırakmak leave someone in a tight spot v.
zor durumda bırakmak put someone in a tight spot v.
zor durumda bırakmak leave someone in the lurch v.
ağır ve zor iş yapmak drudge v.
zor bir durumdan kurtulmak get off the hook v.
zor bir durumdan çıkarmak extricate v.
zor durumda bırakmak leave in the lurch v.
zor durumda olmak be on the hook v.
zor bir duruma hazırlanmak batten down the hatches v.
birşeyin en zor kısmını atlatmak pass the most difficult part of something v.
zor duruma düşürülmek be put in an awkward position v.
zor durumda bırakılmak be put in an awkward position v.
linç edilmekten zor kurtulmak narrowly escape a lynching attempt v.
zor duruma sokmak put into trouble v.
zor duruma sokmak put in a difficult position v.
zor bir evreden geçmek go through a difficult phase v.
zor bir evreden geçmek go through a difficult period v.
zor bir evreden geçmek go through a rough phase v.
zor bir evreden geçmek go through a rough period v.
zor bir evreden geçmek go through a difficult time v.
zor bir çalışma günü geçirmek do a hard day's work v.
kendini zor tutmak hardly contain oneself v.
zor bela başarıya ulaşmak muddle through v.
zor şartlar altında görev yapmak work under harsh conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under harsh conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under difficult conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under difficult conditions v.
zor görünmek seem difficult v.
zor görünmek seem hard v.
zor görünmek look difficult v.
zor kullanarak yenmek overpower v.
zor anlamak hardly understand v.
zor durumda olmak be in a difficult situation v.
zor durumda olmak be in an awkward situation v.
birisine zorla/zor kullanarak bir şey yaptırmak torment someone into doing something v.
yapması (çok) zor olmak be (very) hard to do v.
gelmek için benzin parasını zar zor denkleştirmek barely had enough gas money to come v.
zor günler beklemek have hard times ahead v.
zor günler beklemek have difficult days ahead v.
zor karar vermek have difficulty in deciding v.
zor bir soru sormak ask a tough question v.
zor bir soru sormak ask a difficult question v.
zor bir sual sormak ask a difficult question v.
zor bir sual sormak ask a hard question v.
zor bir sual sormak ask a tough question v.
zor bir soru sormak ask a hard question v.
anlatması/betimlemesi (çok) zor olmak defy description v.
zor bulunmak be in short supply v.
açıklaması zor olmak defy easy explanation v.
zor günler geçirmek have hard days v.
zor günler geçirmek have difficult times v.
zor günler geçirmek have hard times v.
zor günler geçirmek have difficult days v.
zor olan bir şeyi/şeyleri kısa sürede öğrenmek durumunda kalmak be on a steep learning curve v.
hayatını zor kurtarmak barely escape with one’s life v.
kulağa zor gelmek sound difficult v.
zor görünmek sound difficult v.
anlaşılması zor bir dil kullanmak cabalize v.
(zor/kolay) olduğunu düşünmek call v.
zor bir şeyi yapmaya kendini hazırlamak regather v.
anlaşılması zor hale gelmek thicken v.
zor bir evreden geçmek turn a corner v.
kendini zor duruma düşürmek pain one's self v.
zar zor ilerlemek toddle v.
zor duruma sokmak tree v.
zor yoldan işini halletmek twist v.
zor şartlarda mücadele etmek baffle v.
(bir şeyin) yükünü zor taşımak undergroan [obsolete] v.
zor bir işe girişmek enterprise v.
zor duruma düşürmek entrap v.
zor durumda bırakılmak sack v.
zor zamanlar için saklamak uphoard v.
zor tutmak juggle v.
zor durumda kalmak land [uk] v.
zar zor yürümek billow v.
nahoş veya zor bir deneyime maruz bırakarak üyeliğe kabul etmek blood v.
çözmesi zor bir durumda olmak hard put v.
zor duruma sokmak have v.
gereksiz veya zor işlerle bezdirmek haze v.
(gemi tayfasına) gereksiz, zor veya sıkıcı işler vererek eziyet etmek hazle v.
(kendini) zor durumdan çıkarmak help v.
(kendini) zor durumdan kurtarmak help v.
zor beğenmek minnick v.
zor kullanarak hile yapmak highjack v.
zor kullanarak dolandırmak highjack v.
zar zor dahil etmek lug v.
isabeti zor mesafeyi hedeflemek ride v.
(anlaşılması zor bir şeyi) inceleyip anlamını ortaya çıkarmak decipher v.
zor veya keskin sorularla karşılaşmak oppose [obsolete] v.
zor bir zamanı geçirmek overpass v.
zar zor devam etmek rub v.
(birini) zor veya kötü duruma düşürmek cinch v.
(birini) zor duruma sokmak imbrangle v.
içinden çıkılması zor durumlara girmek immesh v.
anlaşılması zor hale getirmek disilluminate v.
tutunarak zar zor hareket etmek climb v.
zar zor hareket etmek potter v.
zar zor bilgi edinmek corkscrew v.
aniden zor duruma sokmak plunge v.
iki yakasını zar zor bir araya getirmek scuffle v.
zor duruma sokmak scupper v.
zor duruma sokmak snooker v.
zar zor görünmek poke out v.
zar zor geçinmek squeak v.
zar zor atlatmak squeak v.
zar zor idare etmek squeak v.
(örtük hamleler ile) kendini zor bir durumdan kurtarmak squirm v.
zor bir durumdan çıkmak squirm v.
(zor kullanarak) engellemek restrain v.
sözünü keserek zor duruma düşürmek heckle v.
zor beğenen difficult adj.
anlatılması zor indefinable adj.
zor beğenen exacting adj.
yakalanması zor elusive adj.
zor beğenen finicky adj.
aşılması zor formidable adj.
zor işiten hearing impaired adj.
uygulanması zor unwieldy adj.
arkadaşlık kurması zor angular adj.
taşınması zor unwieldy adj.
zor beğenen choosy adj.
hatırlanması zor immemorial adj.
telaffuzu zor obscure adj.
kontrolü zor hard to control adj.
hatırlanması zor forgettable adj.
zor beğenir picky adj.
idaresi zor unruly adj.
anlaşılması zor muddy adj.
kavranması zor abstruse adj.
anlaşılması zor hermetic adj.
tarifi zor elusive adj.
zor anlaşılır unclear adj.
kullanılması zor awkward adj.
zor beğenen queasy adj.
idaresi zor troublesome adj.
inanılması zor farfetched adj.
zor inanan incredulous adj.
hatırlanması zor slippery adj.
zor beğenen finicking adj.
zor unutulan haunting adj.