zor durum - Turkish English Dictionary
History

zor durum



Meanings of "zor durum" in English Turkish Dictionary : 57 result(s)

Turkish English
General
zor durum sorry pickle n.
zor durum lurch n.
zor durum sad pickle n.
zor durum foul n.
zor durum hole n.
zor durum nice pickle n.
zor durum scrape n.
zor durum toughie n.
zor durum grievousness n.
zor durum dolorousness n.
zor durum push n.
zor durum predicament n.
zor durum crunch n.
zor durum pickle n.
zor durum spot n.
zor durum den n.
zor durum impasse n.
zor durum tight corner n.
zor durum cleft stick n.
zor durum difficult situation n.
zor durum dilemma n.
zor durum plight n.
zor durum duress situation n.
zor durum tough situation n.
zor durum need n.
zor durum twister n.
zor durum vortex n.
zor durum hornet's nest n.
zor durum hobble [dialect] [uk] n.
zor durum rub-out n.
zor durum doghouse n.
zor durum pinch n.
zor durum fix n.
zor durum plunge n.
zor durum schtook n.
zor durum schtuck n.
Colloquial
zor durum a hot potato n.
zor durum bad boy n.
zor durum in deep expr.
Idioms
zor durum a fine kettle of fish n.
zor durum behind the eight ball n.
zor durum a pretty kettle of fish n.
zor durum hot water n.
zor durum a tight corner n.
zor durum a tight corner n.
zor durum a tight spot n.
zor durum a tight place n.
zor durum a tight spot n.
zor durum a tough spot n.
zor durum deep water n.
zor durum pretty kettle of fish [us] n.
zor durum on thin ice expr.
Technical
zor durum emergency n.
Automotive
zor durum mess n.
Archaic
zor durum boggle n.
Slang
zor durum hairy situation v.
British Slang
zor durum sticky wicket n.

Meanings of "zor durum" with other terms in English Turkish Dictionary : 63 result(s)

Turkish English
Common Usage
zor/güç durum strait n.
General
kısıtlamadan ileri gelen zor durum squeeze n.
zor bir durum distress n.
içinden çıkılması zor durum a can of worms n.
çözülmesi zor durum crux n.
kıtlıktan ileri gelen zor durum squeeze n.
üç ihtimalden birinin seçilmesi gerektiği zor durum trilemma n.
zor bir durum a difficult situation n.
girdap gibi içinden çıkılamaz zor durum vortex n.
çok zor durum crucifixion n.
zor bir durum karşısında cesaret göstermek put a bold face on v.
Phrases
durum zor bir hal aldığında when the balloon goes up expr.
durum zor bir hal aldığında/almadan before the balloon goes up expr.
Colloquial
zor bir durum a sticky situation n.
çözülmesi zor durum bind n.
başa çıkılması zor problem/durum/kimse/şey a tough nut n.
çözülmesi zor problem/durum/kimse/şey a tough nut n.
birinin zor bir durum karşısındaki tepkisi what somebody is made of expr.
Idioms
zor biri/mesele/durum/iş a hard egg to crack n.
hazmı zor olan durum a tough pill to swallow n.
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi moving the goalposts n.
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi shifting the goalposts n.
içinden çıkılması/çözülmesi zor durum tar baby n.
üstesinden gelinmesi zor durum a tough row to hoe n.
üstesinden gelinmesi zor durum a hard/tough row to hoe n.
üstesinden gelinmesi zor durum a hard row to hoe n.
zor/güç durum a hard/tough row to hoe n.
yerine getirilmesi gereken sorumluluk/zor durum a cross somebody has to bear n.
yerine getirilmesi gereken sorumluluk/zor durum a cross somebody has to carry n.
kaçışı/kurtuluşu olmayan zor durum shirt of nessus n.
kaçışı/kurtuluşu olmayan zor durum the shirt of nessus n.
zor bir durum a catch-22 situation n.
hazmetmesi zor bir durum a bitter pill n.
kabul etmesi/kabullenmesi zor bir durum a bitter pill n.
zor/güç bir durum a catch 22 n.
üstesinden gelinmesi zor durum a hard row to hoe n.
üstesinden gelinmesi zor durum a tough row to hoe n.
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum a juggling act n.
zor bir durum a pretty pass n.
işlerin zor bir aşamaya geldiği durum a pretty state of affairs n.
zor bir durum a sticky wicket [uk/australia] n.
devam ettirmenin bırakmaktan daha güvenli olduğu zor/tehlikeli bir iş/durum a tiger by the tail n.
üstesinden gelinmesi zor durum a tough row to hoe n.
üstesinden gelinmesi zor durum a hard row to hoe n.
üstesinden gelinmesi zor durum a long row to hoe n.
(biri için sindirmesi) zor bir durum a bitter pill (for somebody) (to swallow) n.
içinden çıkılması zor durum can of worms n.
birinin yerine getirmesi gereken sorumluluk/zor durum cross (somebody has) to carry n.
zor veya istenmeyen bir durum karşısında hayallere dalmak close (one's) eyes and think of england v.
zor bir durum karşısında çıt çıkartmamak keep a stiff upper lip v.
zor bir durum üstüne kalmak be hung out to dry v.
zor bir dönemin/durum sonuna yaklaşmış olmak be in the short strokes v.
zor veya istenmeyen bir durum karşısında hayallere dalmak lie back and think of england v.
zor veya istenmeyen bir durum karışışında hayallere dalmak shut (one's) eyes and think of england [uk] v.
zor bir durum karşısında neşeli bir tavır takınmak put on a brave face v.
içinden çıkılması zor/güç bir durum/hal nedeniyle between the jigs and the reels adv.
zor/tehlikeli bir durum atlatmış been to hell and back expr.
Technical
zor durum çıkış yeri emergency exit n.
Baseball
atıcı veya savunma takımı için zor olan durum jam n.
Slang
zor/zorlu/güç durum conk-buster n.
zor/zorlu/güç durum konk-buster n.
zor durum/sorun conk-buster n.
üstesinden gelinmesi zor durum/sorun conk-buster n.