Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
zorlamak
Meanings of
"zorlamak"
in English Turkish Dictionary : 135 result(s)
Category
Turkish
English
Common Usage
1
Common Usage
zorlamak
compel
v.
2
Common Usage
zorlamak
force
v.
General
3
General
zorlamak
pluck
v.
4
General
zorlamak
worry
v.
5
General
zorlamak
crack
v.
6
General
zorlamak
impress
v.
7
General
zorlamak
drive
v.
8
General
zorlamak
lean upon
v.
9
General
zorlamak
force to be
v.
10
General
zorlamak
press into
v.
11
General
zorlamak
urge
v.
12
General
zorlamak
push somebody for
v.
13
General
zorlamak
stampede
v.
14
General
zorlamak
obligate
v.
15
General
zorlamak
clamour down
v.
16
General
zorlamak
push
v.
17
General
zorlamak
drag in
v.
18
General
zorlamak
oblige
v.
19
General
zorlamak
coerce
v.
20
General
zorlamak
sweat
v.
21
General
zorlamak
press
v.
22
General
zorlamak
enforce
v.
23
General
zorlamak
stretch
v.
24
General
zorlamak
compel to be
v.
25
General
zorlamak
make
v.
26
General
zorlamak
pressure
v.
27
General
zorlamak
bring pressure to bear on
v.
28
General
zorlamak
clamor down
v.
29
General
zorlamak
railroad into doing
v.
30
General
zorlamak
impose
v.
31
General
zorlamak
put
v.
32
General
zorlamak
compel to
v.
33
General
zorlamak
obtrude
v.
34
General
zorlamak
do violence to
v.
35
General
zorlamak
bully
v.
36
General
zorlamak
muscle in
v.
37
General
zorlamak
bludgeon
v.
38
General
zorlamak
exact
v.
39
General
zorlamak
force to
v.
40
General
zorlamak
outrage
v.
41
General
zorlamak
railroad
v.
42
General
zorlamak
cozen
v.
43
General
zorlamak
wrest
v.
44
General
zorlamak
edge on
v.
45
General
zorlamak
subdue
v.
46
General
zorlamak
constrain
v.
47
General
zorlamak
compel
v.
48
General
zorlamak
cow somebody into
v.
49
General
zorlamak
be urgent with somebody
v.
50
General
zorlamak
force
v.
51
General
zorlamak
strain
v.
52
General
zorlamak
come down
v.
53
General
zorlamak
press-gang somebody into doing something
v.
54
General
zorlamak
impel
v.
55
General
zorlamak
inflict
v.
56
General
zorlamak
demand
v.
57
General
zorlamak
bring to term
v.
58
General
zorlamak
solicit
v.
59
General
zorlamak
put a strain
v.
60
General
zorlamak
jimmy
v.
61
General
zorlamak
mandate
v.
62
General
zorlamak
jemmy
v.
63
General
zorlamak
influence
v.
64
General
zorlamak
reduce
v.
65
General
zorlamak
adact
v.
66
General
zorlamak
adaunt [obsolete]
v.
67
General
zorlamak
adaunt
v.
68
General
zorlamak
ram
v.
69
General
zorlamak
necessitate
v.
70
General
zorlamak
tie
v.
71
General
zorlamak
edge
v.
72
General
zorlamak
bend
v.
73
General
zorlamak
jet
v.
74
General
zorlamak
kvetch
v.
75
General
zorlamak
blitz
v.
76
General
zorlamak
move
v.
77
General
zorlamak
bring
v.
78
General
zorlamak
highjack
v.
79
General
zorlamak
hijack
v.
80
General
zorlamak
bull
v.
81
General
zorlamak
garre [scotland]
v.
82
General
zorlamak
muscle
v.
83
General
zorlamak
impeach
v.
84
General
zorlamak
importune
v.
85
General
zorlamak
ingeminate [rare]
v.
86
General
zorlamak
instance [obsolete]
v.
87
General
zorlamak
distress
v.
88
General
zorlamak
coact
v.
89
General
zorlamak
consist [obsolete]
v.
90
General
zorlamak
crowd
v.
91
General
zorlamak
flog [uk]
v.
92
General
zorlamak
perforce [obsolete]
v.
93
General
zorlamak
pheese
v.
94
General
zorlamak
shotgun
v.
95
General
zorlamak
press-gang
v.
96
General
zorlamak
spring
v.
97
General
zorlamak
strein
v.
98
General
zorlamak
stretch
v.
99
General
zorlamak
suck
v.
100
General
zorlamak
suppose
v.
Phrasals
101
Phrasals
zorlamak
screw up
v.
102
Phrasals
zorlamak
work into
v.
103
Phrasals
zorlamak
thrust on
v.
104
Phrasals
zorlamak
force into
v.
105
Phrasals
zorlamak
press on
v.
106
Phrasals
zorlamak
clamp (on)
v.
107
Phrasals
zorlamak
clamp (upon)
v.
Colloquial
108
Colloquial
zorlamak
run hard
v.
109
Colloquial
zorlamak
lean on
v.
110
Colloquial
zorlamak
bulldoze
v.
111
Colloquial
zorlamak
muscle up
v.
Idioms
112
Idioms
zorlamak
put the thumbscrews on
v.
113
Idioms
zorlamak
tighten the thumbscrews on
v.
114
Idioms
zorlamak
put under the screw
v.
115
Idioms
zorlamak
put the squeeze on (one)
v.
116
Idioms
zorlamak
put the squeeze on someone
v.
117
Idioms
zorlamak
give (one) a bumpy ride
v.
118
Idioms
zorlamak
give somebody a bumpy ride
v.
119
Idioms
zorlamak
twist someone's arm
v.
120
Idioms
zorlamak
force hand
v.
121
Idioms
zorlamak
twist arm
v.
Law
122
Law
zorlamak
enjoin
v.
123
Law
zorlamak
constrain
v.
124
Law
zorlamak
coerce
v.
125
Law
zorlamak
extort
v.
126
Law
zorlamak
force
v.
Technical
127
Technical
zorlamak
strain
v.
128
Technical
zorlamak
constrain
v.
129
Technical
zorlamak
impel
v.
Military
130
Military
zorlamak
herry
v.
Archaic
131
Archaic
zorlamak
compulse
v.
132
Archaic
zorlamak
overwrest
v.
Slang
133
Slang
zorlamak
bust (one's) butt
v.
134
Slang
zorlamak
bust (one's) hump
v.
135
Slang
zorlamak
ride (someone's) butt
v.
Meanings of
"zorlamak"
with other terms in English Turkish Dictionary : 483 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
birinin sabrının sınırlarını zorlamak
test someone's patience
v.
2
General
kapasitesini zorlamak
place great demands on
v.
3
General
kapıyı zorlamak
force the door
v.
4
General
birini aç bırakarak teslim olmaya zorlamak
starve someone out
v.
5
General
sınırını zorlamak
press in upon
v.
6
General
zorlamak (takat/sabır vb'ni)
tax
v.
7
General
şansını zorlamak
press one's luck
v.
8
General
zorlamak (birisini birşey yapmaya)
force one's hand
v.
9
General
şartlarını zorlamak
strain every nerve (to do something)
v.
10
General
aşırı zorlamak
overstrain
v.
11
General
aşırı derecede zorlamak (vücudun bir organını)
overtax
v.
12
General
kendini zorlamak
strain
v.
13
General
birini bir şey yapmaya zorlamak
bludgeon someone into doing something
v.
14
General
şansını zorlamak
push one's luck
v.
15
General
üzülmemek için kendini zorlamak
snap out of something
v.
16
General
zorlamak (işe vb)
press into
v.
17
General
kapasitesini zorlamak
overburden
v.
18
General
şartlarını zorlamak
overstrain one's capacity
v.
19
General
kaba kuvvetle başkasını boyun eğmeye zorlamak
jackboot
v.
20
General
kendini zorlamak
exert oneself
v.
21
General
düşünmeye zorlamak
compel someone to think
v.
22
General
limiti zorlamak
push the limit
v.
23
General
sınırlarını zorlamak
push the limits
v.
24
General
şartları zorlamak
push the limits
v.
25
General
istifaya zorlamak
force to resign
v.
26
General
birini zorlamak
force someone
v.
27
General
sınırı zorlamak
push the limit
v.
28
General
sınırları zorlamak
push the limits
v.
29
General
sabrının sınırlarını zorlamak
try one's patience
v.
30
General
sabrını zorlamak
try one's patience
v.
31
General
limitleri zorlamak
push the limits
v.
32
General
bir şey yapmaya zorlamak
chivy into
v.
33
General
bir şeyi kabule zorlamak
coerce
v.
34
General
birini bir şey yapmaya zorlamak
place someone under an obligation
v.
35
General
istifaya zorlamak
force someone to resign
v.
36
General
birisini bir şeye yapmaya zorlamak
drive someone to do something
v.
37
General
sınırlarını zorlamak
push oneself beyond one’s boundaries
v.
38
General
sınırlarını zorlamak
push one's personal limits
v.
39
General
aşırı zorlamak
overextend
v.
40
General
birinin sabrını zorlamak
push one's patience
v.
41
General
sınırları zorlamak
push to the limits
v.
42
General
elini zorlamak
force someone’s hand
v.
43
General
geçişe zorlamak
ramrod
v.
44
General
geri çekilmeye zorlamak
recoil [obsolete]
v.
45
General
kendi sınırlarını zorlamak
pain one's self
v.
46
General
durmaya zorlamak
bail [australia]
v.
47
General
(kadını) grup sekse zorlamak
jackroll [south africa]
v.
48
General
süngü ile zorlamak
bayonet
v.
49
General
süngü kullanırmışçasına zorlamak
bayonet
v.
50
General
teslim olmaya zorlamak
bend
v.
51
General
son raddeye kadar zorlamak
extend
v.
52
General
sonuna kadar zorlamak
extend oneself
v.
53
General
tehdit veya baskı yoluyla zorlamak
blackjack
v.
54
General
gereksiz yere zorlamak
wiredraw
v.
55
General
gitmeye zorlamak
hale
v.
56
General
(kırbaçlayarak) zorlamak
whip (on)
v.
57
General
(kırbaçlayarak) zorlamak
whip (out)
v.
58
General
(kırbaçlayarak) zorlamak
whip (off)
v.
59
General
göz kırparak zorlamak
wink (back)
v.
60
General
göz kırparak zorlamak
wink (away)
v.
61
General
düşünmesine izin vermeden harekete zorlamak
blitz
v.
62
General
ileri gitmeye zorlamak
hark [uk]
v.
63
General
geri dönmeye zorlamak
hark [uk]
v.
64
General
kapıyı zorlamak
break down
v.
65
General
kendini zorlamak
bring
v.
66
General
hareket halindeyken zorlamak
brush
v.
67
General
(atı) kısa mesafede yüksek hıza çıkmaya zorlamak
brush
v.
68
General
yeniden zorlamak
reurge
v.
69
General
ağır çalışmaya zorlamak
yoke
v.
70
General
boyun eğmeye zorlamak
yoke
v.
71
General
köleliğe zorlamak
yoke
v.
72
General
(birini bir şeye) zorlamak
gar [scotland]
v.
73
General
konuşmaya zorlamak için yakasına yapışmak
buttonhole
v.
74
General
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak
ideologise
v.
75
General
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak
ideologize
v.
76
General
(kişi veya kuruluşu) belirli bir ideolojiye zorlamak
ideologise
v.
77
General
savunmayı aynı anda çok fazla iş yapmaya zorlamak
open up
v.
78
General
makul olmayan hedefler için kendini aşırı zorlamak
overachieve
v.
79
General
aşırı derecede zorlamak (organı)
overdo
v.
80
General
(görevleri yerine getirmede) sınırlarını zorlamak
overdrive
v.
81
General
kendini sağlıksız şekilde zorlamak
overexert oneself
v.
82
General
(kendini) mali konularda aşırı zorlamak
overextend
v.
83
General
sınırını zorlamak
overpress
v.
84
General
fazla zorlamak
overrack [dialect]
v.
85
General
kendini zorlamak
overreach
v.
86
General
satışı zorlamak
oversell
v.
87
General
(kaynakları) zorlamak
overstrain
v.
88
General
fazla zorlamak
overwrest
v.
89
General
köyde yaşamaya zorlamak
rusticate
v.
90
General
avantajdan vazgeçmeye zorlamak
dislodge
v.
91
General
elverişli pozisyonu terk etmeye zorlamak
dislodge
v.
92
General
(insanları) hizmet etmeye zorlamak
inspan
v.
93
General
imkanları zorlamak
beggar
v.
94
General
zihinsel olarak zorlamak
commend
v.
95
General
(birini bir şeye) zorlamak
condemn
v.
96
General
(siyasi, ekonomik) baskı nedeniyle gitmeye zorlamak
drive
v.
97
General
hal değişikliğine zorlamak
drive
v.
98
General
daha fazla çabalamaya zorlamak
drive
v.
99
General
(birini) devlet memuru adayı olmak için zorlamak
draft
v.
100
General
ısrar ederek zorlamak
drum
v.
101
General
kapasitesini zorlamak
incumber
v.
102
General
harekete zorlamak
crowd
v.
103
General
(tozu) delikler üzerinden zorlamak
pounce
v.
104
General
asimile olmaya zorlamak
pound
v.
105
General
mahmuzla zorlamak (atı)
prick
v.
106
General
önceden zorlamak
preimpose
v.
107
General
(birini) özel müfreze ile orduya katılmaya zorlamak
press gang
v.
108
General
sürekli denetleyip hata bularak uygun davranmaya zorlamak
schoolmaster
v.
109
General
kabule zorlamak
press-gang
v.
110
General
limitleri zorlamak
slop
v.
111
General
olağan sınırların ötesine zorlamak
push
v.
112
General
(tr) risk alarak şansını zorlamak
push
v.
113
General
geri çekilmeye zorlamak
push off
v.
114
General
bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak
push past
v.
115
General
kabule zorlamak
push through
v.
116
General
bir yerden geçmeye zorlamak
squeeze
v.
117
General
bir yere zorlamak
squeeze
v.
118
General
para için zorlamak
squeeze for
v.
Phrasals
119
Phrasals
boyun eğmeye zorlamak
buy off
v.
120
Phrasals
boyun eğmeye zorlamak
buy out
v.
121
Phrasals
çevirerek zorlamak
screw in
v.
122
Phrasals
(insanları) ev veya iş yerlerini yakarak kaçmaya zorlamak
burn out
v.
123
Phrasals
bükerek zorlamak
screw in
v.
124
Phrasals
eğilmeye zorlamak
buy off
v.
125
Phrasals
eğilmeye zorlamak
buy out
v.
126
Phrasals
(yarış atının) sınırını zorlamak
ride out
v.
127
Phrasals
boyun eğmeye zorlamak
buy off
v.
128
Phrasals
boyun eğmeye zorlamak
buy out
v.
129
Phrasals
vurarak zorlamak
knock off
v.
130
Phrasals
döverek zorlamak
knock off
v.
131
Phrasals
(pazarlık yaparak) daha yüksek bir fiyata zorlamak
beat up
v.
132
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
beat (someone or something) into (something)
v.
133
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
beat someone into (doing) something
v.
134
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
beat into
v.
135
Phrasals
bir yeri yakarak (birini) dışarı çıkmaya zorlamak
burn (one) out of (something)
v.
136
Phrasals
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak
put (one) out of (something or some place)
v.
137
Phrasals
(birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak
put (someone or an animal) out of something
v.
138
Phrasals
beyzbolda topu vurucunun üstüne doğru atmak/atarak geriye kaçmaya zorlamak
brush back
v.
139
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak
coax (someone or something) in (something)
v.
140
Phrasals
içeriye girmeye zorlamak
coax (someone or something) in (something)
v.
141
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak
coax (someone or something) into (something)
v.
142
Phrasals
içeriye girmeye zorlamak
coax (someone or something) into (something)
v.
143
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir yere) girmeye ikna etmek ya da zorlamak
coax (someone or an animal) in (to something)
v.
144
Phrasals
içeriye girmeye zorlamak
coax (someone or an animal) in (to something)
v.
145
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
coerce (one) into (something)
v.
146
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey yapmaya) zorlamak
coerce (one) into (something)
v.
147
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey yapmaya) zorlamak
coerce (someone or an animal) into something
v.
148
Phrasals
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
nail someone down on something
v.
149
Phrasals
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak
starve someone out of some place
v.
150
Phrasals
birini bir şey yapmaya zorlamak
push someone to do something
v.
151
Phrasals
birini aç bırakarak bir şey yapmaya zorlamak
starve someone into something
v.
152
Phrasals
birini bir şey yapmaya zorlamak
urge someone to do something
v.
153
Phrasals
birini konuşmaya/belli ayrıntıları ifade etmeye zorlamak
pin someone down on something
v.
154
Phrasals
birini bir şey yapmaya zorlamak
force someone to do something
v.
155
Phrasals
birini aç bırakarak bir yerden çıkmaya zorlamak
starve someone out
v.
156
Phrasals
birini bir şeye zorlamak
force somebody into something
v.
157
Phrasals
birini bir işe müdahale etmeye zorlamak
interject someone into something
v.
158
Phrasals
dışarı çıkmaya zorlamak
force out
v.
159
Phrasals
(birini) bir işi yapmaya/bir gruba katılmaya zorlamak
co-opt someone into something
v.
160
Phrasals
içeriye doğru zorlamak
crush something in
v.
161
Phrasals
kendini yutmaya zorlamak
force something down
v.
162
Phrasals
kendini yemeye zorlamak
force something down
v.
163
Phrasals
alçalmaya zorlamak
force something down
v.
164
Phrasals
inişe zorlamak
force something down
v.
165
Phrasals
kendini yutmaya zorlamak
force something down
v.
166
Phrasals
bulmak için zorlamak
dredge someone or something
v.
167
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
entrap (someone) in (something)
v.
168
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
entrap (someone) into (something)
v.
169
Phrasals
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak
entrap (someone) in (something) with (something)
v.
170
Phrasals
(birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak
entrap (someone) into (something) with (something)
v.
171
Phrasals
(birini başka birini kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak
entrap (someone) with (something)
v.
172
Phrasals
(bir suçluyu bir yerden) suçu işlediği yere gitmeye zorlamak
extradite (someone) from (some place) to (some place)
v.
173
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir yere girmeye zorlamak
force (someone or something) in
v.
174
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir gruptan ayrılmaya zorlamak
force (someone or something) off (of) (something)
v.
175
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir gruptan vazgeçmeye zorlamak
force (someone or something) off (of) (something)
v.
176
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak
force (someone or something) off (of) (something)
v.
177
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir gruptan ayrılmaya zorlamak
force off
v.
178
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir gruptan vazgeçmeye zorlamak
force off
v.
179
Phrasals
(birini/bir şeyi) bir yerden el çekmeye zorlamak
force off
v.
180
Phrasals
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya zorlamak
force someone or something off (of) something
v.
181
Phrasals
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden vazgeçmeye zorlamak
force someone or something off (of) something
v.
182
Phrasals
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak
force someone or something off (of) something
v.
183
Phrasals
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden ayrılmaya zorlamak
and force someone or something off
v.
184
Phrasals
birini/bir şeyi bir gruptan, komiteden vazgeçmeye zorlamak
and force someone or something off
v.
185
Phrasals
birini/bir şeyi bir yerden, komiteden el çekmeye zorlamak
and force someone or something off
v.
186
Phrasals
(birini/bir şeyi) devam etmeye zorlamak
force on (someone or something)
v.
187
Phrasals
(birini/bir şeyi) zorlamak
force on (someone or something)
v.
188
Phrasals
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
press forward
v.
189
Phrasals
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward
v.
190
Phrasals
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward
v.
191
Phrasals
bilgi vermeye zorlamak
pry from
v.
192
Phrasals
(birini/bir grubu) yaşadığı yerden gitmeye zorlamak
uproot (someone or something) from (something or some place)
v.
193
Phrasals
birini yaşadığı yerden gitmeye zorlamak
uproot someone from
v.
194
Phrasals
bir şey yapmaya zorlamak
coax (someone or something) to (do something)
v.
195
Phrasals
(bir kişiyi ya da bir hayvanı bir şey) yapmaya ikna etmek ya da zorlamak
coax (someone or something) to (do something)
v.
196
Phrasals
öksürerek atmaya zorlamak
hack up
v.
197
Phrasals
öksürerek çıkarmaya zorlamak
hack up
v.
198
Phrasals
birini bir yere gitmeye/girmeye zorlamak
haul in
v.
199
Phrasals
birini bir yere gitmeye/girmeye zorlamak
haul into (some place)
v.
200
Phrasals
bir şeyle birini veya bir şeyi zorlamak
press something against someone or something
v.
201
Phrasals
kendini zorlamak
press on
v.
202
Phrasals
kendini zorlamak
press on
v.
203
Phrasals
(birini/bir şeyi) zorlamak
prod into (someone or something)
v.
204
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya/vermeye zorlamak
squeeze (something) out of (someone)
v.
205
Phrasals
bilgi vermesi için zorlamak
squeeze out (of something)
v.
206
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
terrify (one) into (something)
v.
207
Phrasals
birini bir şey yapmaya zorlamak
terrify someone into something
v.
208
Phrasals
birini bir şey yapmaya zorlamak
terrorize someone into something
v.
209
Phrasals
(birini bir şeyden/yerden) çıkmaya zorlamak
terrify (one) out of (something or some place)
v.
210
Phrasals
(birini bir şeyi/yeri) terk etmeye zorlamak
terrify (one) out of (something or some place)
v.
211
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
terrorize (one) into (something)
v.
212
Phrasals
(birini bir şeyden) çıkmaya zorlamak
terrorize (one) out of (something)
v.
213
Phrasals
(birini bir şeyi) terk etmeye zorlamak
terrorize (one) out of (something)
v.
214
Phrasals
sıkışık/kalabalık bir yerde kalmaya zorlamak
stuff in
v.
215
Phrasals
çok yemeye zorlamak
stuff in
v.
216
Phrasals
(birini) sıkışık/kalabalık (bir yerde/şeyde) kalmaya zorlamak
stuff into (something)
v.
217
Phrasals
(birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak
stuff into (something)
v.
218
Phrasals
'-e zorlamak
push toward
v.
219
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
push (something) into (something)
v.
220
Phrasals
(birini) ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak
urge (one) along
v.
221
Phrasals
birini ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak
urge someone along
v.
222
Phrasals
birini daha hızlı ilerlemesi için teşvik etmek/zorlamak/dürtmek
urge someone along
v.
223
Phrasals
birini istifaya zorlamak
force out
v.
224
Phrasals
birini yetkili konumunu bırakmaya zorlamak
force out
v.
225
Phrasals
(birini) bir şey yapmaya zorlamak/itmek
bounce into (someone)
v.
226
Phrasals
korkutarak yapmaya zorlamak
bully into
v.
227
Phrasals
bir şeyi yakıp birini dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak
burn someone out of something
v.
228
Phrasals
yakıp dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak
burn out of
v.
229
Phrasals
(birini/bir şeyi bir yerden) dışarı çıkmaya zorlamak
clear (someone or something) out of (some place)
v.
230
Phrasals
girmeye ikna etmek/zorlamak
coax in
v.
231
Phrasals
-e zorlamak
coerce into
v.
232
Phrasals
(birini bir şey yapmaya) zorlamak
compel (someone) to (do something)
v.
233
Phrasals
yapmaya zorlamak
compel to do
v.
234
Phrasals
'-i yapmaya ikna etmek/zorlamak
co-opt into
v.
235
Phrasals
'-e katılmaya ikna etmek/zorlamak
co-opt into
v.
236
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
cow (someone) into (something)
v.
237
Phrasals
'-e zorlamak
cow into
v.
238
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
dragoon (someone) into (something)
v.
239
Phrasals
-e zorlamak
dragoon into
v.
240
Phrasals
-e zorlamak
drive to
v.
241
Phrasals
(birini) istifaya zorlamak
elbow (one) out
v.
242
Phrasals
birini bir şeyden istifa etmeye zorlamak
elbow someone out of something and elbow someone out
v.
243
Phrasals
(birini bir şeyden) istifa etmeye zorlamak
elbow (one) out of (something)
v.
244
Phrasals
'den istifaya zorlamak
elbow out of
v.
245
Phrasals
'den istifaya zorlamak
elbow out
v.
246
Phrasals
(yarış atını) zorlamak
ride off
v.
247
Phrasals
(yarış atının) sınırlarını zorlamak
ride off
v.
248
Phrasals
(birini) istifaya zorlamak
force (someone) out of (something)
v.
249
Phrasals
(birini pozisyonunu/koltuğunu) bırakmaya zorlamak
force (someone) out of (something)
v.
250
Phrasals
(birini pozisyonundan) ayrılmaya zorlamak
force (someone) out of (something)
v.
251
Phrasals
(birini bir yerden) el çekmeye zorlamak
force (someone) out of (something)
v.
252
Phrasals
(birini/bir şeyi) devam etmeye zorlamak
force (someone or something) on
v.
253
Phrasals
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden çıkmaya/ayrılmaya zorlamak
force someone or something out of something
v.
254
Phrasals
birini/bir şeyi konumunu bırakmaya zorlamak
force someone or something out of something
v.
255
Phrasals
birini/bir şeyi konumundan ayrılmaya zorlamak
force someone or something out of something
v.
256
Phrasals
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden çıkmaya/ayrılmaya zorlamak
force someone or something out
v.
257
Phrasals
birini/bir şeyi konumunu bırakmaya zorlamak
force someone or something out
v.
258
Phrasals
birini/bir şeyi konumundan ayrılmaya zorlamak
force someone or something out
v.
259
Phrasals
(birini) zorlamak
get after (someone)
v.
260
Phrasals
(birini) devam etmeye zorlamak
goad (someone) on
v.
261
Phrasals
(birini bir şey) söylemesi/(bir bilgi) vermesi için zorlamak
hound (something) out of (one)
v.
262
Phrasals
(birini) korkutarak/tehditle (bir şeye) zorlamak
intimidate (one) into (something)
v.
263
Phrasals
(birini bir şey yapmaya) zorlamak
pressure (one) into (doing something)
v.
264
Phrasals
(bir şey) yapmaya zorlamak
pressure into
v.
265
Phrasals
-i zorlamak
prod into
v.
266
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
push (someone) into (something)
v.
267
Phrasals
(bir şeyin) olması için zorlamak/uğraşmak
push for (something)
v.
268
Phrasals
(birini bir şey) yapmaya itmek/zorlamak
put (one) up to (something)
v.
269
Phrasals
(birini bir şeye) zorlamak
railroad (one) into (something)
v.
270
Phrasals
-e zorlamak
railroad into
v.
271
Phrasals
(birini) aç bırakarak (bir şeyden/bir yerden) çıkmaya zorlamak
starve (one) out of (something or some place)
v.
272
Phrasals
aç bırakarak dışarı çıkmaya zorlamak
starve out
v.
273
Phrasals
(bir şeyi) zorlamak
strain at (something)
v.
274
Phrasals
yapmaya zorlamak
terrify into
v.
275
Phrasals
kalabalık halde (bir şeye) dayanıp zorlamak/baskı yapmak
throng against (something)
v.
276
Phrasals
(birini bir şey yapmaya) zorlamak
torment (one) into (doing something)
v.
277
Phrasals
(birini bir şey yapmaya) zorlamak
torture (one) into (doing something)
v.
278
Phrasals
-e zorlamak
torture into
v.
279
Phrasals
ilerlemeye/hareket etmeye devam etmesi için zorlamak
urge along
v.
280
Phrasals
(birini/bir şeyi kırbaçlayarak) zorlamak
whip (someone or something) on
v.
281
Phrasals
(birine/bir şeye) vurarak devam etmeye zorlamak
whip (someone or something) on
v.
282
Phrasals
tamamlamaya zorlamak
bear on
v.
Proverb
283
Proverb
zorlamak yerine ikna yöntemiyle başarıya ulaşmak daha olasıdır
persuasion is better than force
Colloquial
284
Colloquial
gündemi zorlamak
force an issue
v.
285
Colloquial
hayal gücünü zorlamak
stretch the imagination
v.
286
Colloquial
konuyu zorlamak
force an issue
v.
287
Colloquial
bir meblağı/tutarı ödemesi için zorlamak
shake down
v.
288
Colloquial
birini kendine borç vermeye zorlamak
shake someone down
v.
289
Colloquial
kendini zorlamak
be hard pushed
v.
290
Colloquial
korkutarak yapmaya zorlamak
browbeat into
v.
291
Colloquial
yapmaya zorlamak
coax to do
v.
292
Colloquial
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
drive (one) to (do something)
v.
293
Colloquial
yapmaya zorlamak
drive to do
v.
294
Colloquial
kendini zorlamak
push yourself
v.
295
Colloquial
birini istifaya zorlamak
clean out
v.
296
Colloquial
(bir şey yapmaya) zorlamak
get to (do something)
v.
297
Colloquial
birini zorlamak
hound someone
v.
298
Colloquial
bir kasını aşırı zorlamak
pull something
v.
299
Colloquial
bir yerlerini zorlamak
pull something
v.
300
Colloquial
(birini) zorlamak
railroad (one)
v.
301
Colloquial
yapmaya zorlamak
urge to do
v.
302
Colloquial
kendini devam etmeye zorlamak
will on
v.
Idioms
303
Idioms
sınırları zorlamak
drive to the wall
v.
304
Idioms
birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on (one)
v.
305
Idioms
birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on someone/something
v.
306
Idioms
birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on someone/something
v.
307
Idioms
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak
browbeat (one) into (something)
v.
308
Idioms
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak
browbeat someone into something
v.
309
Idioms
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak
bully (one) into (something)
v.
310
Idioms
(birini) korkutarak (bir şey) yapmaya zorlamak
bully someone into something
v.
311
Idioms
egzersizde kendini zorlamak
go for the burn
v.
312
Idioms
sınırları zorlamak
color outside the lines
v.
313
Idioms
sınırları zorlamak
be the (absolute) limit
v.
314
Idioms
birisini istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak
force someone's hand
v.
315
Idioms
birisine bir şey yapmaya zorlamak
put the arm on
v.
316
Idioms
birinin sabrını zorlamak
try somebody's patience
v.
317
Idioms
birini bir şey yapmaya zorlamak
hold a gun to someone's head
v.
318
Idioms
birisine bir şey yapmaya zorlamak
put the arm on someone
v.
319
Idioms
birisini bir şey yapmaya zorlamak/mecbur etmek
force someone's hand
v.
320
Idioms
birini bir şeye zorlamak
put the screws on
v.
321
Idioms
birini istifaya zorlamak
force someone off
v.
322
Idioms
bir şeyi sonuna kadar zorlamak
push something all the way through
v.
323
Idioms
birini istifaya zorlamak
force someone off something
v.
324
Idioms
birini yaptığı işe bütün enerjisini ve dikkatini vermeye zorlamak
keep somebody on their toes
v.
325
Idioms
birinin sabrının sınırılarını zorlamak
try the patience of somebody
v.
326
Idioms
birinin sabrının sınırılarını zorlamak
try somebody's patience
v.
327
Idioms
birinin sabrını zorlamak
try the patience of somebody
v.
328
Idioms
birisini bir şey yapmaya zorlamak
twist somebody's arm
v.
329
Idioms
emekli olmaya zorlamak
put out to pasture
v.
330
Idioms
hata yapmaya zorlamak
trip up somebody
v.
331
Idioms
hata yapmaya zorlamak
trip somebody up
v.
332
Idioms
fiziksel olarak kendini zorlamak
break a sweat
v.
333
Idioms
istifaya zorlamak
elbow someone out of something
v.
334
Idioms
istifaya zorlamak
force someone out of office
v.
335
Idioms
istifaya zorlamak
drive someone out
v.
336
Idioms
istifaya zorlamak
elbow someone out
v.
337
Idioms
istifaya zorlamak
drive someone out of office
v.
338
Idioms
istifaya zorlamak
edge someone out of something
v.
339
Idioms
kapasiteyi zorlamak
stretch oneself too thin
v.
340
Idioms
kendini sıkmak/zorlamak
gulp something back
v.
341
Idioms
kendi düşüncelerini paylaşmaya zorlamak
bend to one's will
v.
342
Idioms
şansını zorlamak
push one’s luck
v.
343
Idioms
şansını zorlamak
press one's luck
v.
344
Idioms
sınırı zorlamak
go the limit
v.
345
Idioms
sınırı zorlamak
go to the limit
v.
346
Idioms
şansını zorlamak
push one's luck
v.
347
Idioms
sınırları zorlamak
push the edge of the envelope
v.
348
Idioms
sınırları zorlamak
push the envelope
v.
349
Idioms
sesini zorlamak
strain one's voice
v.
350
Idioms
sınırlarını zorlamak
max oneself out
v.
351
Idioms
tüm şartları zorlamak
strain every sinew
v.
352
Idioms
tüm şartları zorlamak
strain every nerve
v.
353
Idioms
tüm şartları zorlamak
pull out all the stops
v.
354
Idioms
(bir şeyi görmek için) gözlerini zorlamak
strain one's eyes
v.
355
Idioms
(duymak için) kulaklarını zorlamak
strain one's ears
v.
356
Idioms
(satıcı/tezgahtar) satın alması için zorlamak
give someone the hard sell
v.
357
Idioms
yemeye/yutmaya zorlamak
stuff (something) down (one's) throat
v.
358
Idioms
sınırlarını zorlamak/esnetmek
bend (one's) efforts
v.
359
Idioms
aklını/zihnini zorlamak
bend (one's) mind
v.
360
Idioms
bir konuda sınırlarını zorlamak
bend your mind/efforts to something
v.
361
Idioms
sınırlarını zorlamak
go for the fences
v.
362
Idioms
sınırlarını zorlamak
swing for the fences
v.
363
Idioms
gündemi zorlamak
force the issue
v.
364
Idioms
konuyu zorlamak
force the issue
v.
365
Idioms
bir konuda karar vermeye zorlamak
force the issue
v.
366
Idioms
hızlıca bir karar vermeye zorlamak
force the issue
v.
367
Idioms
bir konuda insanları acele karar vermeye zorlamak
force the issue
v.
368
Idioms
zihinsel veya fiziksel olarak kendini zorlamak
dig deep
v.
369
Idioms
birinin zihnini zorlamak
get under your skin
v.
370
Idioms
ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak/zorlamak
gulp back (one's) tears
v.
371
Idioms
hıçkırmamak için (kendini) zorlamak
gulp back (one's) sobs
v.
372
Idioms
tüm imkanları zorlamak
try (one's) utmost
v.
373
Idioms
tüm imkanları zorlamak
do/try your utmost (to do something)
v.
374
Idioms
birini emekli olmaya zorlamak
put somebody out to grass
v.
375
Idioms
birini emekli olmaya zorlamak
turn somebody out to grass
v.
376
Idioms
birini emekli olmaya zorlamak
send somebody out to grass
v.
377
Idioms
(birini) emekli olmaya zorlamak
turn (someone) out to grass
v.
378
Idioms
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
have a gun to (one's) head
v.
379
Idioms
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
hold a pistol to (one's) head
v.
380
Idioms
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
put a pistol to (one's) head
v.
381
Idioms
(birini) sürekli kendi isteklerine uymaya zorlamak
have (someone) under (one's) thumb
v.
382
Idioms
(birini) tehditle bir şey yapmaya zorlamak
turn the screws (on someone)
v.
383
Idioms
(birini) tehditle bir şey yapmaya zorlamak
turn the screw (on someone)
v.
384
Idioms
birini tehditle bir şey yapmaya zorlamak
turn the screw on someone
v.
385
Idioms
birini tehditle bir şey yapmaya zorlamak
tighten the screw on someone
v.
386
Idioms
(birini bir şeyden) çok yemeye zorlamak
stuff (someone) full of (something)
v.
387
Idioms
(birini) emekli olmaya zorlamak
put (someone) out to pasture
v.
388
Idioms
(birini) emekli olmaya zorlamak
send (someone) out to grass
v.
389
Idioms
kapıyı/(birinin) kapısını zorlamak
kick the door down
v.
390
Idioms
kapıyı/(birinin) kapısını zorlamak
kick one's door down
v.
391
Idioms
bir şeyin kapısını zorlamak
be knocking on the door
v.
392
Idioms
kapılarını zorlamak
be knocking on the door
v.
393
Idioms
zihnini zorlamak
beat one's brains (out)
v.
394
Idioms
zihnini zorlamak
beat your brains out [us]
v.
395
Idioms
zihnini zorlamak
beat (one's) brain
v.
396
Idioms
(birini) zorlamak
bring (someone) to terms
v.
397
Idioms
müzakereyi devam ettirmeye zorlamak
bring to terms
v.
398
Idioms
(birini) istifaya zorlamak
drive (one) out of office
v.
399
Idioms
birini bir şey yapması için zorlamak
exhort someone to do something
v.
400
Idioms
yapması için zorlamak
exhort to do
v.
401
Idioms
(birini) istifaya zorlamak
force (one) out of office
v.
402
Idioms
(birini) pozisyonunu/koltuğunu bırakmaya zorlamak
force (one) out of office
v.
403
Idioms
(birini) pozisyonundan ayrılmaya zorlamak
force (one) out of office
v.
404
Idioms
(birini) el çekmeye zorlamak
force (one) out of office
v.
405
Idioms
(birini bir şeyi) kabul etmeye zorlamak
force (something) down (one's) throat
v.
406
Idioms
elini zorlamak
force hand
v.
407
Idioms
istifaya zorlamak
force out of office
v.
408
Idioms
(satıcı/tezgahtar) (birinin) satın alması için zorlamak
give (one) the hard sell
v.
409
Idioms
birini zorlamak/zorlanmak
give somebody a bumpy ride
v.
410
Idioms
birini zorlamak/zorlanmak
have a bumpy ride
v.
411
Idioms
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
hold a gun to (one's) head
v.
412
Idioms
(birini) bir şey yapmaya zorlamak
hold a gun to head
v.
413
Idioms
birini (bir şey) yapmaya zorlamak
hold/put a gun to somebody's head
v.
414
Idioms
(birini) belli kurallara uymaya zorlamak
keep (someone) within bounds
v.
415
Idioms
yaptığı işe bütün enerjini ve dikkatini vermeye zorlamak
keep you on your toes
v.
416
Idioms
(birinin) sabrını zorlamak
try it on [uk]
v.
417
Idioms
(birini/bir şeyi) bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek
press (someone or something) into service
v.
418
Idioms
bir şeyi yapmaya zorlamak/mecbur etmek
press into service
v.
419
Idioms
tüm şartları zorlamak
pull all the stops out
v.
420
Idioms
şansını zorlamak
push your luck
v.
421
Idioms
(birini) zorlamak
put (one) on (one's) mettle
v.
422
Idioms
(birini) emekliliğe zorlamak
put (someone) out to grass
v.
423
Idioms
(rakibini) zorlamak
put the heat on (one)
v.
424
Idioms
(birini) zorlamak
put the screws on (one)
v.
425
Idioms
(birini) zorlamak
put the screws to (someone)
v.
426
Idioms
birini bir yeri terk etmeye zorlamak
run someone out of town [us]
v.
427
Idioms
yemeye/yutmaya zorlamak
stuff down throat
v.
428
Idioms
sınırlarını zorlamak
swing for the bleachers
v.
429
Idioms
sabrını zorlamak
try patience
v.
430
Idioms
sabrının sınırlarını zorlamak
try patience
v.
431
Idioms
bir şey yapmaya zorlamak
twist arm
v.
Speaking
432
Speaking
sınırlarını zorlamak iyidir
there's a first time for everything
expr.
Trade/Economic
433
Trade/Economic
borcunu ödemeye zorlamak
dun
v.
434
Trade/Economic
kredisini zorlamak
strain one's credit
v.
435
Trade/Economic
ödemeye zorlamak
enforce
v.
436
Trade/Economic
satış opsiyonu kullanarak satın almaya zorlamak
put
v.
437
Trade/Economic
ekonomik açıdan zorlamak
squeeze
v.
Law
438
Law
fermanla bir görevi yapmaya zorlamak
mandamus
v.
Politics
439
Politics
görevini bırakmaya zorlamak
depose
v.
440
Politics
istifaya zorlamak
depose
v.
441
Politics
sınırlarını zorlamak
push back the frontiers of
v.
442
Politics
(kamu çalışanlarını) siyasi destek vermeye zorlamak
mace
v.
443
Politics
(tasarı) geçmesi için zorlamak
lobby
v.
Computer
444
Computer
kullanıcının bilgisi olmadan yazılım ayarlarını değiştirip belirli siteye girmeye zorlamak
highjack
v.
445
Computer
kullanıcının bilgisi olmadan yazılım ayarlarını değiştirip belirli siteye girmeye zorlamak
hijack
v.
Aeronautic
446
Aeronautic
uçağın performans sınırlarını zorlamak
wring out
v.
447
Aeronautic
sınırlarını zorlamak
wring out
v.
Marine
448
Marine
iskota halatını çekerek (sereni) aşağıya doğru zorlamak
clew down
v.
Psychology
449
Psychology
(birini) çocuk gibi davranmaya zorlamak
infantilize
v.
450
Psychology
(birini) çocuk gibi davranmaya zorlamak
infantilise
v.
Veterinary
451
Veterinary
(çiftlik hayvanı) kalçasını zorlamak
hip
n.
Social Sciences
452
Social Sciences
zihinsel problemi olan birini hastaneye götürüp tedavi altına almaya zorlamak
section [uk]
v.
453
Social Sciences
(birini) evinden çıkmaya zorlamak
displace
v.
Geology
454
Geology
(kayaç kütlesi) aşırı zorlamak
overthrust
v.
Military
455
Military
emniyet tedbirlerini zorlamak
force a safeguard
v.
456
Military
mutlak yenilgiden kurtulmak için mümkün olduğunca geri çekilmeye zorlamak
dunkirk
v.
Hunting
457
Hunting
(avı kovalayarak) ağaca çıkmaya zorlamak
tree
v.
458
Hunting
(av hayvanını) saklandığı yerden çıkmaya zorlamak
draw
v.
Sport
459
Sport
(yarış atını) zorlamak
ride
v.
460
Sport
(yarış atının) sınırlarını zorlamak
ride
v.
461
Sport
(yarış atını) tükenme noktasına kadar zorlamak
pinch [uk]
v.
Tennis
462
Tennis
rakibi aniden yön değiştirmeye zorlamak için topu beklenmedik bir yöne atmak
wrong-foot
v.
Chess
463
Chess
genellikle pat etmek veya sürekli şah çekerek rakibi beraberliğe zorlamak için feda edilen taş
desperado
n.
Card
464
Card
(belirli bir kartı) oynamaya zorlamak
draw
v.
Wagering
465
Wagering
stratejik olarak rakibi taş yemeye zorlamak
sacrifice
v.
Archaic
466
Archaic
bağırarak zorlamak
brawl
v.
467
Archaic
azarlayarak zorlamak
brawl
v.
468
Archaic
acele etmeye zorlamak
hurry
v.
469
Archaic
kapasitesini zorlamak
overburthen
v.
470
Archaic
toplanmaya zorlamak
compel
v.
471
Archaic
aşırı zorlamak
outstrain
v.
472
Archaic
günaha zorlamak
sin
v.
Slang
473
Slang
homoseksüel/homo gibi davranmaya zorlamak
queen up
n.
474
Slang
bir kimseyi zorlamak
flexin'
v.
475
Slang
birine (zor) sorular sorarak beynini yormak/zorlamak
give someone a brain boner
v.
476
Slang
(birini) zorlamak
bust (one's) ass
v.
477
Slang
(birini) zorlamak
bust (one's) balls
v.
478
Slang
kendini zorlamak
bust (one's) chops
v.
479
Slang
(birini) zorlamak
bust (one's) chops
v.
480
Slang
birini okulu bırakmaya zorlamak
bust someone out of some place
v.
481
Slang
birini okulu bırakmaya zorlamak
bust someone out
v.
482
Slang
fahişeliğe/orospuluğa zorlamak
whore out
v.
British Slang
483
British Slang
sınırı zorlamak
rag it
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of zorlamak
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy