zorunda kalmak - Turkish English Dictionary
History

zorunda kalmak



Meanings of "zorunda kalmak" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
zorunda kalmak have to v.
zorunda kalmak be obliged to v.
zorunda kalmak be obliged to do v.
zorunda kalmak commit v.

Meanings of "zorunda kalmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 41 result(s)

Turkish English
General
evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with v.
kabul etmek zorunda kalmak concede v.
yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) be laid up with v.
başarısızlıktan dolayı okulu bırakmak zorunda kalmak flunk out v.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak be thrown back on one's own resources v.
bir şey yapmak zorunda kalmak be forced into doing something v.
bel bağlamak zorunda kalmak throw back v.
açlık nedeniyle bir şey yapmak zorunda kalmak hunger v.
Phrasals
yangın nedeniyle bulunduğu yeri terk etmek zorunda kalmak burn (one) out of (something) v.
vermek zorunda kalmak yield up v.
sürekli giymek zorunda kalmak keep on v.
başarısızlıktan dolayı (okulu) bırakmak zorunda kalmak flunk out (of something) v.
(birini bir şeye) sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate (one) to v.
'-e sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate to v.
Colloquial
-mak zorunda/mecburiyetinde kalmak cannot but v.
-mak zorunda/mecburiyetinde kalmak can't but expr.
Idioms
(şirket için) bir projeden/ihaleden çekilmek zorunda kalmak be put out of business v.
(şirket için) işi bırakmak zorunda kalmak be put out of business v.
evlenmek zorunda kalmak have to get married v.
söylediğini (lafını) yutmak (geri almak) zorunda kalmak gulp something back v.
zirvede bırakmak zorunda kalmak cut (one) down in (one's) prime v.
fikrini değiştirmek zorunda kalmak sing a different song/tune v.
görüşünü/düşüncesini değiştirmek zorunda kalmak sing a different song/tune v.
kötünün iyisini seçmek zorunda kalmak be scraping the bottom of the barrel v.
bir şeyi üstlenmek/yapmak zorunda kalmak fall heir to something v.
istemediği bir şeye eyvallah demek zorunda kalmak kiss someone’s hind tit v.
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish v.
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish v.
(bir şey yapmak) zorunda/mecburiyetinde kalmak can't help (doing something) v.
(bir şey yapmak) zorunda/mecburiyetinde kalmak can't help but (do something) v.
yapmak zorunda/mecburiyetinde kalmak can't help but do v.
fikrini değiştirmek zorunda kalmak laugh out of the other side of one's face v.
fikrini değiştirmek zorunda kalmak laugh out of the other side of one's mouth v.
fikrini değiştirmek zorunda kalmak laugh out of the other side of mouth v.
Speaking
kalmak zorunda değildin you didn't have to stay expr.
neden burada kalmak zorunda kalıyorum? how come I have to stay here? expr.
Slang
bir şeyi kaybettiğini kabullenmek zorunda kalmak kiss off n.
bir şeyin bitişini kabullenmek zorunda kalmak kiss off n.
istemediği bir şeye eyvallah demek zorunda kalmak suck someone's hind tit v.
özür dilemek zorunda kalmak eat dirt v.
başarısızlık nedeniyle istifa etmek zorunda kalmak bilge v.