| 1 |
budge |
kımıldamak |
v. |
|
- They won't budge.
- Kımıldamayacaklar.
- I didn't budge.
- Kımıldamadım.
- They didn't budge.
- Onlar kımıldamadılar.
- Tom didn't budge.
- Tom kımıldamadı.
- Tom isn't budging.
- Tom kımıldamıyor.
- The door won't budge.
- Kapı kımıldamıyor.
- Tom tried to turn the doorknob, but it wouldn't budge.
- Tom kapı kolunu çevirmeye çalıştı ama o kımıldamadı.
- It won't budge.
- O kımıldamayacak.
- Tom won't budge.
- Tom kımıldamayacak.
- Tom isn't going to budge.
- Tom kımıldamayacak.
- I didn't budge.
- Ben kımıldamadım.
- Tom and his friends pushed as hard as they could, but the car wouldn't budge.
- Tom ve arkadaşları itebildikleri kadar ittiler ama araba kımıldamadı.
- They didn't budge.
- Kımıldamadılar.
Show More (10)
|
| 2 |
budge |
hareket etmek |
v. |
|
- Tom refused to budge.
- Tom hareket etmeyi reddetti.
- Tom and his friends pushed as hard as they could, but the car wouldn't budge.
- Tom ve arkadaşları ellerinden geldiğince ittiler, ama araba hareket etmedi.
- The door won't budge.
- Kapı hareket etmeyecek.
- They won't budge.
- Onlar hareket etmeyecekler.
Show More (1)
|
| 3 |
budge |
kıpırdamak |
v. |
|
- Tom refused to budge.
- Tom yerinden kıpırdamayı reddetti.
- Tom hasn't budged for over an hour.
- Tom bir saattir yerinden kıpırdamadı.
- It won't budge.
- Kıpırdamayacak.
Show More (0)
|
| 4 |
budge |
yerinden oynatmak |
v. |
|
- Tom tried to turn the doorknob, but it wouldn't budge.
- Tom kapı kolunu çevirmeye çalıştı ama yerinden oynamadı.
- I can't budge it.
- Onu yerinden oynatamam.
Show More (-1)
|
| 5 |
budge |
kımıldatmak |
v. |
|
- I can't budge it.
- Onu kımıldatamıyorum.
Show More (-2)
|
