1 |
cane |
baston |
n. |
|
- Give me that cane.
- Şu bastonu bana ver.
- Tom whacked the dog with his cane.
- Tom köpeğe bastonuyla vurdu.
- An old man walking with a cane asked Tom to help him across the street.
- Bastonuyla yürüyen yaşlı bir adam Tom'dan caddenin karşısına geçmesine yardım etmesini istedi.
- I started walking with a cane three years ago.
- Üç yıl önce bastonla yürümeye başladım.
- Tom can walk only if he has his cane.
- Tom sadece bastonu varsa yürüyebilir.
- I need my cane.
- Bastonuma ihtiyacım var.
- Tom doesn't usually need to use a cane.
- Tom'un genellikle baston kullanması gerekmez.
- Is this cane Tom's?
- Bu baston Tom'un mu?
- Tom said he can't walk without a cane.
- Tom bastonsuz yürüyemediğini söyledi.
- Give me my cane.
- Bana bastonumu ver.
- I used to walk with a cane.
- Ben bir bastonla yürürdüm.
- Tom walked slowly down the road using his cane.
- Tom bastonunu kullanarak yolda yavaşça yürüdü.
- He carried a cane.
- Bir baston taşıyordu.
- Tom pounded his cane on the floor.
- Tom bastonunu yere vurdu.
- He carried a cane.
- O bir baston taşıyordu.
- Tom can no longer walk without a cane.
- Tom artık baston olmadan yürüyemiyor.
- Tom said he can't walk without a cane.
- Tom bir baston olmadan yürüyemeyeceğini söyledi.
- The umbrella is also a cane sometimes.
- Şemsiye de bazen bir bastondur.
- Tom couldn't walk without a cane.
- Tom baston olmadan yürüyemiyordu.
- Tom killed the rat with his cane.
- Tom fareyi bastonuyla öldürdü.
- Bring me my cane.
- Bastonumu getir.
- Tom carried a cane.
- Tom bir baston taşıyordu.
- My grandfather can't walk without his cane.
- Büyükbabam bastonu olmadan yürüyemiyor.
- I started walking with a cane three years ago.
- Üç yıl önce bir bastonla yürümeye başladım.
- Tom was leaning on a cane.
- Tom bir bastona dayanıyordu.
- Tom can no longer walk without a cane.
- Tom artık bastonsuz yürüyemiyor.
- I don't think Tom can walk without a cane.
- Tom'un baston olmadan yürüyebileceğini sanmıyorum.
- Tom killed the rat with his cane.
- Tom bastonuyla fareyi öldürdü.
- Give me my cane.
- Bastonumu ver.
- Tom doesn't need to use a cane.
- Tom'un baston kullanmaya ihtiyacı yok.
- Tom wondered where Mary had put his cane.
- Tom, Mary'nin bastonunu nereye koyduğunu merak etti.
- The old lady had a cane.
- Yaşlı kadının bastonu vardı.
- Tom wondered where Mary had put his cane.
- Tom Mary'nin onun bastonunu nereye koyduğunu merak ediyordu.
- Tom leaned on his cane.
- Tom bastonuna yaslandı.
- Tom doesn't need a cane.
- Tom'un bastona ihtiyacı yok.
- I don't know where I left my cane.
- Bastonumu nerede bıraktığımı bilmiyorum.
- Tom needs to use a cane.
- Tom'un bir baston kullanması gerekiyor.
- Tom was leaning on a cane.
- Tom bir bastona yaslanmıştı.
- Bring me my cane.
- Bastonumu getirin bana.
- Tom doesn't need to use a cane.
- Tom'un baston kullanmasına gerek yok.
- I don't think Tom can walk without a cane.
- Tom'un bastonsuz yürüyebileceğini sanmıyorum.
- Tom killed the rat with a cane.
- Tom bastonla sıçanı öldürdü.
- Tom reached for his cane.
- Tom bastonuna uzandı.
- Tom doesn't use a cane anymore.
- Tom artık baston kullanmıyor.
- He's leaning on a cane.
- Bir bastona dayanıyor.
- Tom whacked the dog with his cane.
- Tom bastonu ile köpeğe vurdu.
- Where's my cane?
- Bastonum nerede?
- Please hand me my cane.
- Lütfen bana bastonumu uzat.
- Tom walked slowly down the road using his cane.
- Tom bastonunu kullanarak yavaşça yoldan aşağıya doğru yürüdü.
- Please hand me my cane.
- Lütfen bastonumu ver.
- Bring me my cane.
- Bana bastonumu getir.
- What happened to your cane?
- Bastonuna ne oldu?
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
- Bebekken dört ayak üzerinde emekler, sonra iki ayak üzerinde yürümeyi öğrenir ve nihayet yaşlılıkta bir bastona ihtiyaç duyar.
- I don't need a cane.
- Bir bastona ihtiyacım yok.
- I don't need a cane.
- Bastona ihtiyacım yok.
- Tom can walk only if he has his cane.
- Tom sadece bastonu olursa yürüyebilir.
- Tom killed the rat with a cane.
- Tom fareyi bastonla öldürdü.
- Tom walks with a cane.
- Tom bastonla yürüyor.
- I don't use a cane anymore.
- Artık baston kullanmıyorum.
- Tom doesn't need a cane.
- Tom'un bir bastona ihtiyacı yok.
- Tom doesn't usually need to use a cane.
- Tom'un genellikle bir baston kullanmasına gerek yok.
- Tom needs to use a cane.
- Tom'un baston kullanması gerekiyor.
- I used to walk with a cane.
- Eskiden bastonla yürürdüm.
Show More (60)
|
2 |
cane |
kamış |
n. |
|
- The baskets they use to transport fruit are made with strips of cane.
- Meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.
- The baskets they use to transport fruit are made with strips of cane.
- Onların meyve taşımak için kullandıkları sepetler kamış şeritlerinden yapılır.
Show More (-1)
|
3 |
cane |
değnek |
n. |
|
- Give me that cane.
- Bana o değneği ver.
Show More (-2)
|
4 |
cane |
sopa |
n. |
|
- Tom walks with a cane.
- Tom bir sopayla yürür.
Show More (-2)
|
5 |
cane |
sopayla dövmek |
v. |
|
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
- Öğretmen, yaramazlık yapan ya da çarpım tablosunu okuyamayan çocukları sopayla döverdi.
Show More (-2)
|
6 |
cane |
dövmek |
v. |
|
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
- Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
Show More (-2)
|