| 1 |
korean |
korece |
n. |
|
- The name of this metropolis, where more than ten million people live, also means the "capital city" in Korean.
- On milyondan fazla insanın yaşadığı bu metropolün adı Korece'de "başkent" anlamına da gelmektedir.
- I speak Korean.
- Korece biliyorum.
- I speak Korean.
- Korece konuşuyorum.
- It's a Korean name.
- Korece bir isim.
- I will teach you Hausa and you will teach me Korean.
- Sana Hausaca öğreteceğim, sense bana Korece öğreteceksin.
- Yumi keeps getting better at Korean.
- Yumi Korece'de ilerlemeye devam ediyor.
- I will teach you Hausa and you will teach me Korean.
- Ben sana Hausa dilini öğretirim, sen de bana Korece öğretirsin.
- Korean is a puzzling language to learn, isn't it?
- Korece öğrenmesi zor bir dil, değil mi?
- I study Korean.
- Korece öğreniyorum.
- My friend studies Korean.
- Arkadaşım Korece çalışıyor.
- I have just started to study Korean.
- Ben Korece çalışmaya yeni başladım.
- I need an assistant who speaks Korean.
- Korece bilen bir asistana ihtiyacım var.
- I'm learning Korean.
- Ben Korece öğreniyorum.
- It's difficult to learn Korean.
- Korece öğrenmek zordur.
- I'm learning Korean.
- Korece öğreniyorum.
- My friend studies Korean.
- Arkadaşım Korece öğreniyor.
- I study Korean.
- Korece çalışırım.
- I need an assistant who speaks Korean.
- Korece konuşan bir yardımcıya ihtiyacım var.
- I can understand Korean, but I can't speak it.
- Korece anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- We can speak both Japanese and Korean.
- Biz hem Japonca hem de Korece konuşabiliriz.
- I have just started to study Korean.
- Korece öğrenmeye yeni başladım.
- Japanese has something in common with Korean.
- Japoncanın Korece ile ortak bir yönü vardır.
- She is interested in Korean because of Korean drama.
- Kore draması nedeniyle Korece ile ilgileniyor.
- I can understand Korean, but I can't speak it.
- Koreceyi anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- I am studying Korean.
- Korece öğreniyorum.
- I don't speak Korean.
- Korece bilmiyorum.
- I want to learn Korean.
- Korece öğrenmek istiyorum.
- I am studying Korean.
- Korece çalışıyorum.
- I don't speak Korean.
- Ben Korece bilmiyorum.
- She is interested in Korean because of Korean drama.
- Kore dizileri yüzünden Korece'ye ilgi duyuyor.
- I study Korean.
- Korece çalışıyorum.
- My friend is studying Korean.
- Arkadaşım Korece öğreniyor.
- Learning Korean is difficult.
- Korece öğrenmek zordur.
- My friend is studying Korean.
- Arkadaşım Korece eğitimi alıyor.
- We can speak both Japanese and Korean.
- Biz hem Japonca hem de Korece konuşabiliyoruz.
Show More (32)
|
| 2 |
korean |
kore |
adj. |
|
- The background remains the same - dumping prices in the Korean shipyards.
- Arka plan aynı kalmıştır: Kore tersanelerindeki dampingli fiyatlar.
- You, the Members of the European Parliament are genuine friends of the Korean people.
- Sizler, Avrupa Parlamentosu Üyeleri, Kore halkının gerçek dostlarısınız.
- Neither the Korean people nor I will ever forget your friendly help.
- Dostane yardımlarınızı ne Kore halkı unutacak ne de ben.
- It is therefore specifically designed to counter unfair Korean practices.
- Bu nedenle özellikle Kore'nin haksız uygulamalarına karşı koymak üzere tasarlanmıştır.
- I support this measure but I would add that Korean competition also affects oil tankers.
- Bu önlemi destekliyorum ancak Kore rekabetinin petrol tankerlerini de etkilediğini eklemek isterim.
- I have no doubt that while we are here splitting hairs, Korean shipyards will be working at full capacity.
- Biz burada kılı kırk yararken Kore tersanelerinin tam kapasite çalışacağından hiç şüphem yok.
- The Korean people and I will do our utmost to make the 2002 World Cup games the safest games ever.
- Kore halkı ve ben 2002 Dünya Kupası maçlarının şimdiye kadarki en güvenli maçlar olması için elimizden geleni yapacağız.
- This does not mean that the Korean problem is being ignored.
- Bu, Kore sorununun görmezden gelindiği anlamına gelmez.
- The Korean threat has persisted in spite of the contract-related operating aid.
- Kore tehdidi, sözleşmeye bağlı işletme yardımına rağmen devam etmiştir.
- The background remains the same - dumping prices in the Korean shipyards.
- Arka plan aynı kalmıştır; Kore tersanelerindeki damping fiyatları.
- The Korean people lived in a unified country for over 1 300 years from the seventh century.
- Kore halkı yedinci yüzyıldan itibaren 1300 yılı aşkın bir süre boyunca birleşik bir ülkede yaşamıştır.
- Do you know any good Korean restaurants.
- Bildiğin iyi bir Kore restoranı var mı?
- Why did you buy a Korean car?
- Neden Kore arabası aldın?
- I like Korean cuisine.
- Kore yemeklerini severim.
- Does John want to see a Korean movie?
- John bir Kore filmi izlemek istiyor mu?
- Why did you buy a Korean car?
- Neden bir Kore arabası satın aldın?
- Kimchi is a traditional Korean dish.
- Kimchi geleneksel bir Kore yemeğidir.
- Can you recommend a good Korean restaurant?
- İyi bir Kore lokantası tavsiye edebilir misiniz?
- The youth in Malaysia really like Korean and Japanese celebrities.
- Malezya'daki gençlik Kore ve Japonya'daki ünlülerden gerçekten hoşlanıyor.
- Can you recommend a good Korean restaurant?
- İyi bir Kore restoranı önerebilir misiniz?
- Do you know a delicious Korean restaurant?
- Lezzetli bir Kore restoranı biliyor musunuz?
- Do you know a delicious Korean restaurant?
- Lezzetli bir Kore restoranı biliyor musun?
- Does John want to see a Korean movie?
- John Kore filmi izlemek istiyor mu?
Show More (20)
|
| 3 |
korean |
koreli |
n. |
|
- Chen is not Korean.
- Chen Koreli değil.
- I am Korean.
- Ben Koreliyim.
- Who's your favorite Korean musician?
- En sevdiğiniz Koreli müzisyen kim?
- He is a Korean.
- O bir Koreli.
- She is a Korean.
- O bir Koreli.
- It's a Korean name.
- O bir Koreli adıdır.
- Who's your favorite Korean musician?
- Favori Koreli müzisyenin kimdir?
- I'm Korean.
- Ben Koreliyim.
- The youth in Malaysia really like Korean and Japanese celebrities.
- Malezya'daki gençler Koreli ve Japon ünlüleri çok seviyor.
- Samsung is a Korean company.
- Samsung Koreli bir şirket.
- Those students are Korean.
- Bu öğrenciler Koreli.
- Those students are Korean.
- O öğrenciler Koreli.
Show More (11)
|
