|
- The other prisons should be converted to a room system with cells for 2, 4 or 6 prisoners, also by the end of 2000.
- Öteki cezaevleri ise, yine 2000 yılı sonuna kadar, 2, 4 veya 6 kişilik hücreler içeren oda sistemine dönüştürülecek.
- All of us here in this room spend far more time than we would like on planes and at airports.
- Bu odada bulunan hepimiz uçaklarda ve havaalanlarında istediğimizden çok daha fazla zaman geçiriyoruz.
- Experience shows that it is no use trying to dry out a flooded room without turning off the taps.
- Tecrübeler, su basmış bir odayı muslukları kapatmadan kurutmaya çalışmanın faydası olmadığını göstermektedir.
- Those who voted for me can meet in room R31 at midday and decide when I am to withdraw.
- Bana oy verenler öğle saatlerinde R31 numaralı odada toplanarak ne zaman çekileceğime karar verebilirler.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Demek istediğim, sadece ayakkabıların için koca bir odan var.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında, hiçbir şey, odamda geçireceğim uzun sürgün haricinde.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun evinizdeki diğer odalar kadar güzel ve konforlu olmasını istiyorsunuz.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında odama uzun bir sürgün dışında hiçbir şey olmadı.
- My mother locked herself in her room and cried for years.
- Annem kendini odasına kilitledi ve yıllarca ağladı.
- Besides that, nothing, except for a long exile to my room.
- Bunun dışında, odama uzun bir sürgün dışında hiçbir şey.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada olanların gerçek dünyada hiç anlamı yok ki.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden tamamen ayrı bir odam var.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odaya şöyle bir baktım ve orada başka bir ısıtıcının yanında Tom Moto şortuyla duruyordu.
- Just think, you'll get the room all to yourself again.
- Düşünsene, oda yine sana tamamen kalacak.
- Galardonne will show you to your room, so please come down when you're ready.
- Galardonne size odanızı gösterecek, lütfen hazır olduğunuzda aşağı inin.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun evinizdeki diğer tüm odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- The truth is, hard surfaces bounce sound around the room.
- Gerçek şu ki, sert yüzeyler sesi odanın her yerine yansıtır.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Geldi ve bütün bir ay için bir oda satın aldı.
- Galardonne will show you to your room, so please come down when you're ready.
- Galardonne sana odanı gösterecek, hazır olduğunda lütfen aşağı gel.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Sonra kızın öbür odadan gelen çığlıklarını duydu.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Sonra başka bir odada kızın çığlıklarını duydu.
- Sir, that's the adjoining room, just like you requested.
- İşte bitişik oda, efendim, tıpkı istediğiniz gibi.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada olanların gerçek dünyada hiçbir anlamı yok.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Yani, sadece ayakkabıların için bile kocaman bir odan var.
- A drug addict or a rapist broke into her room.
- Bir uyuşturucu bağımlısı ya da tecavüzcü odasına girmiş.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden apayrı bir odam var.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Geldi ve bir ay boyunca bir oda satın aldı.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Sonlandırma için hastanede özel bir oda var.
- What happened in that room means nothing in the real world.
- O odada yaşananların gerçek dünyada hiçbir anlamı yok.
- Just think, you'll get the room all to yourself again.
- Bir düşün, odayı yeniden tamamen kendine alacaksın.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odanın karşı tarafına baktım ve orada başka bir ısıtıcının yanında Tom Moto'nun şortu duruyordu.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temizdi ve bir gece kalmak için yeterince güzeldi.
- If more than three people are in a room, I start a black market.
- Eğer bir odada üçten fazla kişi varsa, karaborsayı başlatırım.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Sonlandırma için hastanede özel bir oda mevcut.
- That's why I got a whole separate room.
- Bu yüzden tamamıyla ayrı bir odam var.
- Please come out of your room and talk with me.
- Lütfen odanızdan çıkın ve benimle konuşun.
- Then I looked across the room and there by another heater stood Tom Moto is his shorts.
- Sonra odaya göz gezdirdim ve öbür sobanın yanında Tom Moto şortuyla duruyordu.
- I mean, you have a whole room for your shoes alone.
- Yani, sırf ayakkabıların için koca bir odan var.
- The truth is, hard surfaces bounce sound around the room.
- Gerçek şu ki, sert yüzeyler sesi odanın içinde yansıtır.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temiz ve bir gecelik konaklama için yeterince iyi.
- Then he heard the girl screaming in another room.
- Daha sonra başka bir odada kızın çığlık attığını duydu.
- There's a special room at the hospital for terminating.
- Hastanede sonlandırma için özel bir oda var.
- Room was clean and fine enough for one night's stay.
- Oda temizdi ve bir gecelik konaklama için yeterince iyiydi.
- You want your bathroom to be just as nice and comfortable as every other room in your house.
- Banyonuzun da evinizdeki diğer odalar gibi şık ve rahat olmasını istersiniz.
- He came in and bought out a room for the whole month.
- Buraya geldi ve bir ay boyunca bir oda kiraladı.
- This room is very small, so it is impossible to put more furniture in it.
- Bu oda çok küçük, bu yüzden içine daha fazla mobilya koymak mümkün değil.
- I see her sweeping the room.
- Onu odayı süpürürken görüyorum.
- I left the key in the room.
- Anahtarı odada unutmuşum.
- Tom was in the center of the room.
- Tom odanın ortasındaydı.
- Will the room be available for the meetings?
- Toplantılar için oda uygun olacak mı?
- Tom's room was the largest one in the house.
- Tom'un odası evdeki en büyük odaydı.
- Tom spends hours in his room drawing pictures.
- Tom odasında resim çizerek saatler geçiriyor.
- You can't smoke in this room.
- Bu odada sigara içemezsiniz.
- Come into the room at once.
- Derhal odaya gel.
- Tom promised to clean his room.
- Tom odasını temizlemek için söz verdi.
- Layla returned to her room.
- Layla odasına geri geldi.
- There's a huge black widow spider in my room!
- Odamda kocaman bir karadul örümceği var!
- Tom was the oldest person in the room.
- Odadaki en yaşlı kişi Tom'du.
- How did you get Tom out of that room?
- Tom'u o odadan nasıl çıkardın?
- Tom searched Mary's room.
- Tom Mary'nin odasını aradı.
- I spent the whole day cleaning up the room.
- Bütün günü odayı temizleyerek geçirdim.
- He came running into the room.
- O, koşarak odaya geldi.
- Tom wouldn't let anyone into his room.
- Tom odasına hiç kimsenin girmesine izin vermezdi.
- I may have put the key somewhere in this room.
- Anahtarı bu odada bir yere koymuş olabilirim.
- My son surprised me by tidying up his room without being told.
- Oğlum bana söylenmeden odasını toplayarak beni şaşırttı.
- Have you ever locked the door of your room at night?
- Sen hiç gece odanın kapısını kilitledin mi?
- I found her cat in an empty room.
- Kedisini boş bir odada buldum.
- She shut herself up in her room.
- Kendini odasına kapattı.
- This is the room where the author killed himself.
- Burası yazarın kendini öldürdüğü oda.
- Go back to your room.
- Odana geri dön.
- The room was all messed up.
- Oda tamamen darmadağınıktı.
- I helped Tom clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesine yardım ettim.
- Don't go in my room.
- Odama girme.
- He entered the room with his hat off.
- Odaya şapkasını çıkararak girdi.
- Who else uses this room?
- Bu odayı başka kim kullanıyor?
- Tom showed his room to me.
- Tom bana odasını gösterdi.
- It's very difficult to find a black cat in a dark room, especially if there is no cat.
- Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, hele odada hiç kedi yoksa.
- Your room is very big.
- Senin odan çok büyük.
- Tom asked me to sweep the room.
- Tom odayı süpürmemi istedi.
- I think there's somebody in the next room.
- Bence yan odada biri var.
- My brother's room is always untidy.
- Kardeşimin odası hep dağınıktır.
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönderin.
- I left my key in my room.
- Anahtarımı odamda unutmuşum.
- Did you hear a voice in the next room?
- Yan odadan bir ses duydun mu?
- This room does not get much sun.
- Bu oda fazla güneş almaz.
- Tom quietly sneaked out of the room.
- Tom sessizce odadan çıktı.
- Everyone in the room seemed to agree.
- Odadaki herkes aynı fikirde gibiydi.
- Do you have a double room?
- İki kişilik bir odan var mı?
- The ceiling is very low in this room.
- Bu odada tavan çok alçaktır.
- Your room is at the end of the corridor.
- Odan koridorun sonunda.
- He is now putting the things in his room in order.
- Artık odasındaki eşyaları düzene sokuyor.
- Tom didn't know anybody in the room.
- Tom odadaki hiç kimseyi tanımıyordu.
- I'd like the most inexpensive room you have for four nights.
- Dört gece için en ucuz odanızı istiyorum.
- Sami got in that room.
- Sami o odaya girdi.
- Tom and Mary are in the next room.
- Tom ve Mary yan odadalar.
- Just then she came into my room.
- Tam o sırada, odama girdi.
- Tom cleaned his room this morning.
- Tom bu sabah odasını temizledi.
- Tom has been in this room all day.
- Tom bütün gün bu odadaydı.
- You stood in the middle of the room, didn't you?
- Sen odanın ortasında durdun, değil mi?
- Tom sat alone in his room, waiting by the phone.
- Tom odasında yalnız oturdu, telefonun yanında bekliyordu.
- I have to go to the little boys' room.
- Küçük çocukların odasına gitmem gerekiyor.
- Sami was reading in his room.
- Sami odasında bir şeyler okuyordu.
- This room is for VIPs.
- Bu oda VIP'ler için.
- Tom told Mary to stay out of his room.
- Tom, Mary'ye odasından uzak durmasını söyledi.
- Tom told me he was going to clean up his room.
- Tom bana odasını temizleyeceğini söyledi.
- Is it possible to reserve a room at your hotel?
- Otelinizde bir oda rezervasyonu yaptırmak mümkün mü?
- Tom went into the adjoining room.
- Tom bitişikteki odaya girdi.
- This room is pretty much the way Tom left it.
- Bu oda neredeyse Tom'un onu bıraktığı şekilde.
- You can save energy by turning off the lights when you leave a room.
- Odadan çıkarken ışıkları kapatarak enerji tasarrufu yapabilirsiniz.
- The room has been empty for a long time.
- Oda uzun zamandır boştu.
- Now, why don't we continue this conversation in the other room?
- Şimdi, biz neden bu konuşmaya diğer odada devam etmiyoruz?
- Tom usually sleeps in this room.
- Tom genellikle bu odada uyur.
- There was no one in the room besides Mary and John.
- Odada Mary ve John'dan başka kimse yoktu.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
- Tom odayı araştırdı ama orada başka hiç kimse yoktu.
- This room is large enough.
- Bu oda yeterince büyük.
- Tom looked into the room and saw that nobody was there.
- Tom odaya baktı ve orada hiç kimsenin olmadığını gördü.
- I saw one just like it in the other room.
- Diğer odada da bunun gibi bir tane gördüm.
- He burst into the room.
- Odaya daldı.
- Tom is in the room, isn't he?
- Tom odada, değil mi?
- Tom might have left his car key in Mary's room.
- Tom arabasının anahtarını Mary'nin odasında unutmuş olabilir.
- Tom went back to his room and lay down.
- Tom odasına gitti ve uzandı.
- Leave my room immediately.
- Derhal odamı terk et.
- Tom has a room at the hotel near the river.
- Tom'un nehir kenarındaki otelde bir odası var.
- She has this big room all to herself.
- O, bu büyük odayı tamamen kendine aldı.
- Tom walked out of the room without looking back.
- Tom arkasına bakmadan odadan çıktı.
- Tom painted the room in a jungle motif.
- Tom odasını bir orman motifine boyadı.
- There's too much furniture in this room.
- Bu odada çok fazla mobilya var.
- He must clean his room.
- Odasını temizlemeli.
- Tom is in his room packing right now.
- Tom şimdi odasında bavul topluyor.
- I thought Tom would be in his room.
- Tom'un odasında olacağını düşündüm.
- Tom is going to need more room.
- Tom'un daha fazla odaya ihtiyacı olacak.
- There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
- Tom saw that Mary wasn't in the room.
- Tom, Mary'nin odada olmadığını gördü.
- I hope you were not in my room again.
- Umarım yine odama girmemişsindir.
- How many people in this room do you think know Tom's last name?
- Sizce bu odada kaç kişi Tom'un soyadını biliyordur?
- Tom stayed in his room by himself.
- Tom kendi başına odasında kaldı.
- He entered his room.
- O, odasına girdi.
- I saw something on the other side of the room.
- Odanın diğer tarafında bir şey gördüm.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka biri olduğunu anladı.
- Tom spent all afternoon cleaning his room.
- Tom tüm öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- Tom wasn't the only one in the room that couldn't speak French.
- Tom odada Fransızca konuşamayan tek kişi değildi.
- Tom helped Mary move the sofa to other side of the room.
- Tom Mary'nin kanepeyi odanın diğer tarafına taşımasına yardım etti.
- Leave the room as it is.
- Odayı olduğu gibi bırakın.
- Tom wasn't the only Canadian in the room.
- Odadaki tek Kanadalı Tom değildi.
- It's all in the room.
- Hepsi odada.
- The room was empty for quite a while.
- Oda bir süre boş kaldı.
- He has never cleaned his room.
- O, asla odasını temizlemedi.
- I don't clean their room.
- Onların odasını temizlemiyorum.
- I'd like a room with a sea view.
- Deniz manzaralı bir oda istiyorum.
- Alice is sleeping in her room.
- Alice odasında uyuyor.
- She looked around her room.
- O, odasında etrafına bakındı.
- He had his older sister help him paint the wall of his room.
- Odasının duvarını boyaması için ablasına yardım ettirdi.
- Tom sealed the room.
- Tom odayı mühürledi.
- He had to look for his room by himself.
- Odasını tek başına aramak zorunda kaldı.
- You should go back to your room.
- Odana geri dönmelisin.
- Tom and Mary spoke quietly in the corner of the room.
- Tom ve Mary odanın bir köşesinde sessizce konuştular.
- I'd like to go to my room.
- Odama gitmeyi isterim.
- You can have anything in this room.
- Bu odadaki her şeyi alabilirsin.
- Tom got up and limped out of the room.
- Tom kalktı ve topallayarak odadan çıktı.
- Tom wouldn't let me into his room.
- Tom odasına girmeme izin vermedi.
- Tom is in his room now.
- Tom şu an odasında.
- Tom speaks French as well as anybody else in this room.
- Tom bu odadaki herkes kadar iyi Fransızca konuşuyor.
- Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.
- Tom kapıyı sessizce kapattı ve parmak uçlarında odaya girdi.
- Bring my bags up to my room.
- Çantalarımı odama getirin.
- Do you have an extra room?
- Ekstra bir odan var mı?
- Layla was in the next room.
- Layla yan odadaydı.
- It's hot in this room.
- Bu oda çok sıcak.
- The police found Tom's footprint in Mary's room.
- Polis, Mary'nin odasında Tom'un ayak izini buldu.
- Tom is in the next room trying to get some sleep.
- Tom, yan odada, biraz uyumaya çalışıyor.
- It's very cold in this room, isn't it?
- Bu oda çok soğuk, değil mi?
- Mayuko came out of the room.
- Mayuko, odadan dışarı çıktı.
- Fighting is not permitted in the War Room.
- Savaş Odası'nda savaşmaya izin verilmemektedir.
- Tom went to his room, changed into his pajamas, and got into bed.
- Tom odasına gitti, pijamasını giydi ve yatağa uzandı.
- We found a room to rent in a guest house.
- Biz bir konuk evinde kiralık bir oda bulduk.
- The room looks different after I've changed the curtains.
- Perdeleri değiştirdikten sonra oda farklı görünüyor.
- Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
- Dan'ın odasında bir sürü stereo eğlence ekipmanı vardı.
- Sami was reading in his room.
- Sami odasında okuyordu.
- You may smoke in that room, but you mustn't smoke in this room.
- O odada sigara içebilirsin ama bu odada içmemelisin.
- Tom ran to his room, crying.
- Tom odasına koştu, ağlıyordu.
- None of you are allowed in my room.
- Hiçbirinize odamda izin verilmiyor.
- Dan walked into the room where Linda and Matt were talking.
- Dan, Linda ve Matt'in konuştuğu odaya girdi.
- I don't want to sleep in this room.
- Bu odada uyumak istemiyorum.
- How did you get out of your room?
- Odanızdan nasıl çıktınız?
- Stay with him in this room.
- Onunla bu odada kal.
- Dan found Linda crying in her room.
- Dan, Linda'yı odasında ağlarken buldu.
- His room is anything but neat.
- Odası hiç de düzenli değil.
- The room smelled like someone had been smoking.
- Oda sanki birisi sigara içiyormuş gibi kokuyordu.
- The room has two windows.
- Odada 2 tane pencere var.
- It took me several hours to paint that room.
- O odayı boyamak birkaç saatimi aldı.
- Tom is in his room, writing a letter to his grandmother.
- Tom odasında, büyük annesine bir mektup yazıyor.
- Tom carried Mary's suitcases to her room.
- Tom, Mary'nin valizlerini odasına taşıdı.
- He did not notice that there was a sick man sleeping in the next room.
- Yan odada uyuyan hasta bir adam olduğunu fark etmedi.
- How long did it take you to clean your room?
- Odanızı temizlemeniz ne kadar sürdü?
- This room is just about big enough.
- Bu oda neredeyse yeterince büyük.
- I thought I heard someone in the next room.
- Yan odada birinin sesini duyduğumu sandım.
- It's a big room.
- Burası büyük bir oda.
- I was in the teacher's room.
- Öğretmenler odasındaydım.
- Tom wouldn't let anybody into his room.
- Tom kimsenin odasına girmesine izin vermezdi.
- You can't go out with your friends until you clean your room.
- Odanızı temizleyene kadar arkadaşlarınızla dışarı çıkamazsınız.
- The room looks different, now I like it more.
- Oda farklı görünüyor, şimdi daha çok sevdim.
- Mary is studying in her room now.
- Mary şu anda odasında ders çalışıyor.
- He had to share his room with his sister.
- Odasını kız kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- Sami would always be in Layla's room.
- Sami daima Leyla'nın odasında olurdu.
- I should clean my room.
- Odamı temizlemeliyim.
- Tom doesn't want to clean his room.
- Tom odasını temizlemek istemiyor.
- He slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Sessizce kıyafetlerini giydi ve parmak uçlarında odadan çıktı.
- Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
- Dan'in odasında çok sayıda stereo eğlence ekipmanı vardı.
- Tom left the room angry.
- Tom odayı öfkeyle terk etti.
- From across the room, you look like Tom.
- Odanın diğer tarafından bakıldığında, sen Tom'a benziyorsun.
- Dan shot and killed himself in this room.
- Dan bu odada kendini vurdu ve öldürdü.
- I finished cleaning my room a half hour ago.
- Odamı temizlemeyi yarım saat önce bitirdim.
- We will tidy up our room so that Mom is satisfied.
- Annem memnun olsun diye odamızı toplayacağız.
- Tom is reading a book in his room.
- Tom odasında kitap okuyor.
- Can we speak in the other room?
- Diğer odada konuşabilir miyiz?
- The door to Tom's room was closed.
- Tom'un odasının kapısı kapalıydı.
- Nothing in the room matches with anything else.
- Odadaki hiçbir şey başka bir şeyle eşleşmiyor.
- There was a stack of newspapers in the corner of the room.
- Odanın köşesinde bir yığın gazete vardı.
- You're not allowed outside this room.
- Bu odanın dışına çıkamazsın.
- Everybody is in the other room eating.
- Herkes diğer odada yemek yiyor.
- Tom went directly to his room as soon as he got home.
- Tom eve gelir gelmez doğruca odasına gitti.
- The room was bare of furniture.
- Oda mobilyadan yoksundu.
- Tom is tidying up his room.
- Tom odasını topluyor.
- Tom's room wasn't clean.
- Tom'un odası temiz değildi.
- There was a lot of furniture in the room.
- Odada birçok mobilya vardı.
- I want to keep my room as neat as possible.
- Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.
- He was the only one in the room.
- Odadaki tek kişi oydu.
- Tom didn't remember whether the room was empty or not.
- Tom odanın boş olup olmadığını hatırlamadı.
- This room is used for various purposes.
- Bu oda çeşitli amaçlar için kullanılıyor.
- Tom is in his room, isn't he?
- Tom odasında, değil mi?
- The room was fairly spacious.
- Oda oldukça genişti.
- Tom managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Tom onu kaçıranların kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- Should I clean my room?
- Odamı temizleyeyim mi?
- I have to finish cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirmek zorundayım.
- Since the light in his room is on, he must have come home.
- Odasının ışığı açık olduğuna göre, eve gelmiş olmalı.
- For the time being, I must share this room with my friend.
- Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- I'll see to it that Tom cleans his room.
- Tom'un odasını temizlediğinden emin olacağım.
- Sami's wife and baby were asleep in the next room.
- Sami'nin karısı ve bebeği yan odada uyuyordu.
- Tom heard Mary and John fighting in the next room.
- Tom, Mary ve John'un yan odada kavga ettiğini duydu.
- Your room is very messy.
- Odan çok dağınık.
- What's your favorite room in your house?
- Evinizde en sevdiğiniz oda hangisidir?
- She cleaned her room in a hurry.
- Aceleyle odasını temizledi.
- Nobody was allowed to go out of the room.
- Kimsenin odadan çıkmasına izin verilmedi.
- Tom smiled at Mary as he left the room.
- Tom odadan ayrılırken Mary'ye gülümsedi.
- He knows how to mop his room.
- Odasını nasıl paspaslayacağını biliyor.
- The room is too big.
- Oda çok büyük.
- She made a reservation for a room at the hotel.
- Otelde bir oda için rezervasyon yaptırdı.
- This room can hold three hundred people.
- Bu oda üç yüz kişi alabilir.
- I'd like breakfast in my room at 8 sharp.
- Tam sekizde odamda kahvaltı istiyorum.
- Layla went to Sami's room.
- Layla Sami'nin odasına gitti.
- Tom is in his room now, isn't he?
- Tom şu an odasında, değil mi?
- Sami often slept alone in that room.
- Sami sık sık o odada yalnız uyurdu.
- Tom looked around the room, but couldn't see Mary.
- Tom odanın etrafına baktı ama Mary'yi göremedi.
- The girl jumped to her feet and left the room.
- Kız ayağa fırladı ve odadan ayrıldı.
- Anne, go to your room and stay there until I come up.
- Anne odana git ve ben gelene kadar orada kal.
- We ate all the candies we found in her room.
- Odasında bulduğumuz tüm şekerleri yedik.
- Tom jumped to his feet and ran out of the room.
- Tom ayağa fırladı ve odadan dışarı koştu.
- Tom has been in his room all day.
- Tom bütün gün odasında.
- Tom is standing in the back of the room.
- Tom odanın arka tarafında duruyor.
- Each room has its own bathroom.
- Her oda kendi banyosuna sahiptir.
- His joke eased the tension in the room.
- Onun şakası odadaki gerginliği azalttı.
- She was crying in her room.
- O, odasında ağlıyordu.
- What's this room?
- Bu oda nedir?
- Tom took the only free seat left in the room.
- Tom odada kalan tek boş koltuğu aldı.
- He entered the room on tiptoes.
- Odaya parmak uçlarında girdi.
- Tom has already cleaned his room.
- Tom odasını çoktan temizledi.
- The room's getting hot.
- Oda ısınıyor.
- This used to be my room.
- Bu benim odamdı.
- Open the window and let some fresh air into the room, please.
- Pencereyi açın ve odaya biraz temiz hava girsin, lütfen.
- How many times do you think I'm going to have to ask Tom to clean his room before he cleans it?
- Sence Tom odasını temizlemeden önce ona kaç kez odasını temizlemesini söylemem gerekecek?
- You may leave the room.
- Odadan ayrılabilirsin.
- I'd like to change my room.
- Odamı değiştirmek istiyorum.
- I asked you to stay out of my room.
- Odamın dışında kalmanı istedim.
- She's in her room.
- O, odasında.
- His room was small but clean, and the food was good.
- Odası küçük ama temizdi ve yemekler de güzeldi.
- You must keep your room clean.
- Odanı temiz tutmalısın.
- Tom is listening to music in his room.
- Tom odasında müzik dinliyor.
- I'd like a corner room.
- Köşe oda istiyorum.
- Her beauty attracted everyone in the room.
- Güzelliği odadaki herkesi kendine çekiyordu.
- I found an old rusty key in that room.
- O odada eski bir paslı anahtar buldum.
- Please bring me a chair from the next room.
- Lütfen bana bitişik odadan bir sandalye getir.
- They usually sleep in this room.
- Genelde bu odada uyurlar.
- The room key, please.
- Oda anahtarı lütfen.
- She put her room in order.
- Odasını düzene soktu.
- There was a stack of newspapers in the corner of the room.
- Odanın köşesinde bir gazete yığını vardı.
- How much is a room for two people in this five-star hotel?
- Bu beş yıldızlı bir otelde iki kişilik bir oda ne kadar?
- He entered my room without permission.
- Odama izinsiz girdi.
- I'm going to be in my room.
- Odamda olacağım.
- He shares a room.
- Bir odayı paylaşıyor.
- Tom came out of the room first.
- Odadan ilk Tom çıktı.
- Everyone in the room checked their watches at the same time.
- Odadaki herkes aynı anda saatlerini kontrol etti.
- Just then she came into my room.
- Tam o sırada, odama geldi.
- Here's the room key.
- Oda anahtarı burada.
- I told you to stay in the room.
- Sana odada kalmanı söyledim.
- Laurie is tidying her room.
- Laurie odasını topluyor.
- I intend to clean my room.
- Ben odamı temizlemek niyetindeyim.
- Dan trashed his room.
- Dan odasını dağıttı.
- His room is always in good order.
- Odası her zaman düzenlidir.
- Tom and Mary were sitting together on the couch when I came into the room.
- Ben odaya girdiğimde Tom ve Mary kanepede birlikte oturuyorlardı.
- He carried the chairs out of the room.
- Sandalyeleri odanın dışına taşıdı.
- The room was cleaned by Tom.
- Oda Tom tarafından temizlendi.
- Tom is watching TV in his room.
- Tom odasında televizyon izliyor.
- Tom called the students back into the room to tell them about the plane crash.
- Tom uçak kazasını anlatmak için öğrencileri tekrar odaya çağırdı.
- They slept a little in the room.
- Odada biraz uyudular.
- The room is very dirty.
- Oda çok kirli.
- Tom sat motionless on a chair in the center of the room.
- Tom odanın ortasındaki bir sandalyede hareketsiz oturdu.
- Tom looked into the room.
- Tom odaya baktı.
- What's the room's price?
- Odanın fiyatı ne?
- Tom and John sleep in the same room.
- Tom ve John aynı odada uyuyorlar.
- Tom looked around the room.
- Tom odaya bakındı.
- The room was crowded with furniture.
- Oda, mobilya ile doluydu.
- Didn't you notice us going out of the room?
- Odadan çıkışımızı fark etmedin mi?
- Her clothes were strewn about the room, and she found her hat at the foot of the bed.
- Kıyafetleri odaya saçılmıştı ve şapkasını yatağın dibinde buldu.
- Tom wanted Mary to air out the room.
- Tom Mary'nin odayı havalandırmasını istedi.
- Your room gets more sun than mine.
- Senin odan benimkinden daha çok güneş alıyor.
- Tom is studying in his room now.
- Tom şu anda odasında çalışıyor.
- His room was brightly lit.
- Odası aydınlıktı.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
- Tom, Mary odadayken her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Dan walked into the room where Linda and Matt were talking.
- Dan, Linda ve Matt'in konuştukları odaya girdi.
- Let's go to my room.
- Benim odama gidelim.
- He and I share a room.
- O ve ben aynı odayı paylaşıyoruz.
- Tom is decorating his room.
- Tom odasını dekore ediyor.
- Please have the maid carry it to my room.
- Lütfen hizmetçi bunu odama taşısın.
- Tom went into his room.
- Tom odasına girdi.
- She reserved a room.
- Bir oda tutmuş.
- Sami locked himself in his room.
- Sami kendini odasına kilitledi.
- Tom hasn't left his room all day.
- Tom bütün gün odasından çıkmadı.
- There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- What were you doing in his room?
- Sen onun odasında ne yapıyordun?
- She has the big room entirely to herself.
- Onun tamamen kendine ait büyük bir odası var.
- I thought Tom would be in his room.
- Tom'un odasında olacağını düşünmüştüm.
- She always keeps her room neat and tidy.
- Odasını her zaman temiz ve düzenli tutar.
- Tom is upstairs in his room.
- Tom üst katta odasında.
- Layla was sleeping in her room.
- Layla onun odasında uyuyordu.
- If you go upstairs and turn right you will find your room.
- Yukarı çıkıp sağa dönersen odanı bulacaksın.
- Is your room quiet?
- Odan sessiz mi?
- I would like my breakfast in my room at eight o'clock sharp.
- Kahvaltımı saat tam sekizde odamda istiyorum.
- There isn't a table in the room.
- Odada masa yok.
- Please don't take the documents out of this room.
- Lütfen belgeleri bu odadan çıkarma.
- The young girl was in the next room playing with a doll.
- Genç kız yan odada oyuncak bir bebekle oynuyordu.
- Each room has a private bathroom.
- Her odanın özel banyosu var.
- He came out of the room.
- O odadan çıktı.
- Tom cleaned his room before dinner.
- Tom akşam yemeğinden önce odasını temizledi.
- Everybody in the room was stunned by what happened.
- Odadaki herkes olanlar karşısında şaşkına döndü.
- I told him to clean his room.
- Ona odasını temizlemesini söyledim.
- There were way too many people in the room.
- Odada çok fazla insan vardı.
- The room is anything but small.
- Oda hiç küçük değil.
- Tom stared at Mary from across the room.
- Tom odanın öbür ucundan Mary'ye baktı.
- Don't let anyone enter the room.
- Odaya kimsenin girmesine izin verme.
- Tom kicked the door open and went into the room.
- Tom tekmeleyerek kapıyı açtı ve odaya gitti.
- She left the room without saying goodbye.
- Veda etmeden ayrıldı odadan.
- Everything in this room is going to be thrown away.
- Bu odadaki her şey atılacak.
- He's renting the room.
- Odayı kiralıyor.
- We keep things like that in a locked room in the basement.
- Bunun gibi şeyleri bodrumda kilitli bir odada tutuyoruz.
- Who in this room is prepared to stand up for their rights?
- Bu odada kim haklarını savunmaya hazır?
- They stopped talking as soon as I came into the room.
- Ben odaya girer girmez onlar konuşmaktan vazgeçtiler.
- This room is pleasant to work in.
- Bu oda çalışmak için keyifli.
- Since the light in his room is on, he must have come home.
- Onun odasındaki lamba açık olduğu için, o eve gelmiş olmalı.
- Tom has been sitting in that room alone for five hours.
- Tom beş saattir o odada tek başına oturuyor.
- Is there any difference whether I clean my room today, tomorrow, or the day after tomorrow?
- Odamı bugün, yarın ya da öbür gün temizlemem arasında bir fark var mı?
- For the lack of something better to do, Tom started cleaning his room.
- Yapacak daha iyi bir şey olmadığı için Tom odasını temizlemeye başladı.
- Laughter filled the room.
- Kahkahalar odayı doldurdu.
- I want everybody out of this room as soon as possible.
- Herkesin bir an önce bu odadan çıkmasını istiyorum.
- The woman is in the room.
- Kadın odada.
- He will send Gilles up to the room.
- O, Gilles'i odasına kadar çıkaracak.
- Make sure Tom doesn't leave his room.
- Tom'un odasından çıkmadığından emin ol.
- Tom hardly ever leaves his room.
- Tom odasından neredeyse hiç çıkmıyor.
- Don't read in this room.
- Bu odada kitap okumayın.
- I had the porter carry my luggage to my room.
- Bavullarımı odama hamal taşıdı.
- Tom kicked the door open and went into the room.
- Tom kapıyı tekmeleyerek açtı ve odaya girdi.
- She has a large room all to herself.
- Kendisine ait büyük bir odası var.
- Tom excused himself and left the room.
- Tom özür diledi ve odadan ayrıldı.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
- Oda bu amaç için gayet uygun.
- Tom heard noise in the next room.
- Tom yan odada gürültü duydu.
- The room was so full of smoke that I could hardly breathe.
- Oda o kadar duman doluydu ki zorlukla nefes alabildim.
- It is hot in this room.
- Bu odada hava sıcak.
- Tom was in the room.
- Tom odadaydı.
- Ten people were packed into the small room.
- Küçük odaya on kişi doluşmuştu.
- May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için yedek anahtarı ödünç alabilir miyim?
- Mary broke into Tom's room using a lockpick.
- Mary bir maymuncuk kullanarak Tom'un odasına girdi.
- Each boy has his own room.
- Her çocuğun kendi odası var.
- Tom told everyone in the room about what had happened.
- Tom odadaki herkese ne olduğunu söyledi.
- She made a reservation for a room at the hotel.
- Otelde bir oda için rezervasyon yaptı.
- I share a room with my brother.
- Kardeşimle aynı odayı paylaşıyorum.
- Tom didn't want to be in the same room as Mary.
- Tom Mary ile aynı odada olmak istemiyordu.
- I need a room for six nights.
- Altı gece için bir odaya ihtiyacım var.
- Before long he came into the room.
- O, çok geçmeden odaya geldi.
- Tom went into the next room.
- Tom yan odaya gitti.
- Layla was the only girl in the room.
- Layla odadaki tek kızdı.
- Tom thought the room was empty.
- Tom odanın boş olduğunu düşündü.
- Tom came out of the room last.
- Tom odadan en son çıktı.
- The room was dark and cold.
- Oda karanlık ve soğuktu.
- Tom is rooming with John.
- Tom, John'la aynı odada kalıyor.
- Tom had the whole room to himself.
- Tom bütün odayı kendine ayırdı.
- He expelled the students from the room.
- O, öğrencileri odadan kovdu.
- I have to help Tom clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmeliyim.
- I looked around the room to see who was there.
- Orada kim olduğunu görmek için odaya baktım.
- The room is very hot.
- Oda çok sıcak.
- The room had a nice cozy feel.
- Odanın hoş ve rahat bir havası vardı.
- Your room is big.
- Senin odan büyük.
- You can have anything in this room.
- Bu odadaki her şeye sahip olabilirsin.
- This room is very warm.
- Bu oda çok sıcak.
- You will be in charge of the babies in this room.
- Bu odada bebeklerden sorumlu olacaksın.
- My brother's room is always untidy.
- Kardeşimin odası her zaman dağınıktır.
- I wasn't aware Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunu fark etmemiştim.
- You are to shut the door after you enter a room.
- Odaya girdikten sonra kapıyı kapatacaksın.
- Tom and I decorated the room ourselves.
- Tom ve ben odayı kendimiz dekore ettik.
- It's not a big room, but it's beautiful.
- Büyük bir oda değil ama güzel.
- Did you find anything in the room?
- Odada herhangi bir şey buldun mu?
- They rushed out of the room.
- Odadan dışarı fırladılar.
- Someone cleaned my room while I was gone.
- Ben yokken birisi odamı temizledi.
- Someone's in my room.
- Odamda biri var.
- Tom spent the whole day in his room crying.
- Tom bütün günü odasında ağlayarak geçirdi.
- There was absolutely nothing inside the room.
- Odanın içinde kesinlikle hiçbir şey yoktu.
- Don't leave the room.
- Odadan ayrılma.
- I heard laughter in the next room.
- Yan odada kahkahalar duydum.
- One mouse is running around in the room.
- Odada bir fare koşturuyordu.
- I won't sleep in this room.
- Bu odada uyumayacağım.
- I'd like to change the way my room looks.
- Odamın görüntüsünü değiştirmek istiyorum.
- She put her room in order.
- O, odasını düzenledi.
- I thought maybe I'd better not clean my room.
- Odamı temizlemesem daha iyi olur diye düşündüm.
- They stood in the middle of the room.
- Odanın ortasında durdular.
- It is the first time I have seen such a gorgeous room.
- İlk defa böyle devasa bir oda görüyorum.
- Let's go to your room.
- Senin odana gidelim.
- Do not run in this room.
- Bu odada koşmayın.
- What are you looking for in my room?
- Odamda ne arıyorsun?
- Sami and Layla shared a room.
- Sami ve Layla aynı odayı paylaşıyorlardı.
- Is the room big enough for you?
- Oda senin için yeterince büyük mü?
- Tom sat motionless on a chair in the center of the room.
- Tom odanın ortasındaki bir sandalyede hareketsiz oturuyordu.
- She went out of the room with downcast eyes.
- Kederli gözlerle odadan çıktı.
- There are some bags in the room.
- Odada birkaç çanta var.
- I'd like to have a single room with a bath for two nights.
- İki gece için banyolu tek kişilik bir oda istiyorum.
- This room is very hot.
- Bu oda çok sıcak.
- I don't want him in this room.
- Onu bu odada istemiyorum.
- Would you like a single room?
- Tek kişilik bir oda ister misin?
- This room has a balcony.
- Bu odanın balkonu var.
- Tom was the only person in the room at the time.
- Tom o sırada odadaki tek kişiydi.
- Follow me into the room.
- Beni odaya kadar takip edin.
- Everyone in the room looked at Tom.
- Odadaki herkes Tom'a baktı.
- It took me longer to clean my room than it usually does.
- Odamı temizlemem her zaman olduğundan daha uzun sürdü.
- Stay with her in this room.
- Bu odada onunla kal.
- Tom was caught sneaking out of the room.
- Tom odadan gizlice çıkarken yakalandı.
- I told Tom to stay in his room.
- Tom'a odasında kalmasını söyledim.
- Come into the room after me.
- Benden sonra odaya gel.
- Tom looked around his room.
- Tom odasına bakındı.
- How much is the room charge?
- Oda ücreti ne kadar?
- It was hot in the room.
- Oda sıcaktı.
- You can wait in this room.
- Sen bu odada bekleyebilirsin.
- Why don't you go to your room, Tom?
- Neden odana gitmiyorsun, Tom?
- I'm cleaning my room.
- Odamı temizliyorum.
- Mary doesn't light the candles in her room.
- Mary odasındaki mumları yakmaz.
- He rushed into the room with his coat on.
- Paltosunu giyerek odaya koştu.
- Apparently, the murder happened in a locked room.
- Görünüşe göre, cinayet kilitli bir odada işlenmiş.
- Could you bring my breakfast to room 305?
- Kahvaltımı 305 numaralı odaya getirebilir misiniz?
- You shouldn't be here in this room.
- Burada, bu odada olmamalısın.
- I know the person in the next room is either Tom or Mary.
- Yan odadaki kişinin Tom ya da Mary olduğunu biliyorum.
- His room was covered with dust.
- Onun odası tozla kaplıydı.
- I really don't want to clean my room.
- Gerçekten odamı temizlemek istemiyorum.
- How on earth did you get into our room?
- Odamızın içine nasıl girdin?
- I'm sure my passport is in this room somewhere.
- Pasaportumun bu odada bir yerde olduğundan eminim.
- He was caught sneaking out of the room.
- Odadan gizlice çıkarken yakalandı.
- Sami took the shahada in the privacy of his own room.
- Sami kendi odasının mahremiyetinde şehadet getirdi.
- Tom found Mary crying in her room.
- Tom, Mary'yi odasında ağlarken bulmuş.
- I don't keep my room very clean.
- Odamı pek temiz tutmam.
- What's Tom doing in Mary's room?
- Tom Mary'nin odasında ne yapıyor?
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
- Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- She cleaned her room in a hurry.
- O aceleyle odasını temizledi.
- I'll be in my room if you need me.
- Bana ihtiyacın olursa odamda olacağım.
- Tom and his dog sleep in the same room.
- Tom ve köpeği aynı odada uyuyor.
- Is your room warm?
- Odan sıcak mı?
- Tom has been in his room all day.
- Tom bütün gün odasındaydı.
- Tom is in his room, changing clothes.
- Tom odasında, kıyafetlerini değiştiriyor.
- Keep your room clean.
- Odanızı temiz tutun.
- Your room is a pigsty.
- Odan domuz ahırı gibi.
- Isn't it easier to find your stuff when your room's tidy?
- Odan düzenli olduğunda eşyanı bulmak daha kolay değil mi?
- I'd rather have a room of my own, no matter how small it is.
- Ne kadar küçük olursa olsun, kendime ait bir odam olmasını tercih ederim.
- How big is your room?
- Odanız ne kadar büyüktür?
- She keeps his room clean.
- Odasını temiz tutuyor.
- Tom is the only adult in the room.
- Tom odadaki tek yetişkindir.
- Is this your room?
- Bu oda senin mi?
- Tom stayed in his room all day.
- Tom bütün gün odasında kaldı.
- No sooner had she entered her room than she began to cry.
- Odasına girer girmez ağlamaya başladı.
- It was hot in the room.
- Oda çok sıcaktı.
- Tom was sound asleep when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom mışıl mışıl uyuyordu.
- I'm cleaning my room.
- Ben odamı temizliyorum.
- There was blood spatter everywhere in the room.
- Odanın her yerinde kan lekeleri vardı.
- Tom's room is messy.
- Tom'un odası dağınık.
- Now that we've bought new furniture for the room, why not throw away this old, worn-out furniture?
- Madem odaya yeni mobilyalar aldık, neden bu eski, yıpranmış mobilyaları atmıyoruz?
- I got him to clean my room.
- Odamı temizlettim.
- They stayed in the room with me for the whole night.
- Onlar bütün gece boyunca odada benimle kaldılar.
- Didn't I tell you not to leave your room?
- Sana odanı terk etme demedim mi?
- This is the room where the body was found.
- Bu, cesedin bulunduğu oda.
- The room is empty apart from the speck of dust floating in the air.
- Havada uçuşan toz zerrecikleri dışında oda bomboş.
- He was the first to enter the room.
- Odaya ilk giren oydu.
- There was no one in that room when I went.
- Ben gittiğimde o odada kimse yoktu.
- Get a room, you two.
- Bir oda bulun, siz ikiniz.
- What were you doing in his room?
- Onun odasında ne yapıyordun?
- I'm looking for a room for rent.
- Kiralık bir oda arıyorum.
- Dan shot and killed himself in this room.
- Dan bu odada kendini vurup öldürdü.
- White paint will brighten the room.
- Beyaz boya odayı aydınlatacaktır.
- Take the cat to my room.
- Kediyi odama götür.
- This room smells funny.
- Bu oda tuhaf kokuyor.
- The room is cleaned by me.
- Oda benim tarafımdan temizlendi.
- How often do you clean your room?
- Siz odanızı ne sıklıkla temizliyorsunuz?
- Your room is dirty.
- Odan kirli.
- You were in this room with Tom when he was killed.
- O öldürüldüğünde Tom'la bu odadaydın.
- I spent a whole day in cleaning up my room.
- Odamı temizlemek, bütün bir günümü aldı.
- She promised me to clean my room.
- O, odamı temizlemeye söz verdi.
- Do you share a room?
- Aynı odayı mı paylaşıyorsunuz?
- I told them to stay in his room.
- Onlara odasında kalmalarını söyledim.
- Sami never left his room.
- Sami odasından hiç çıkmadı.
- Was there anybody else in the room?
- Odada başka kimse var mıydı?
- You're not going anywhere until your room is clean.
- Odan temiz olana kadar hiç bir yere gitmiyorsun.
- Tom didn't know anyone in the room.
- Tom odadaki kimseyi tanımıyordu.
- I wasn't aware Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunu bilmiyordum.
- You must take off your hat in the room.
- Odada şapkanı çıkarmak zorundasın.
- His room is anything but neat.
- Odası hiç de temiz değil.
- Tom smiled at Mary when she came into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom ona gülümsedi.
- The dancer in the middle of the room is ready to begin.
- Odanın ortasındaki dansçı başlamak için hazır.
- Should I clean my room?
- Ben odamı temizlemeli miyim?
- There's a woman in the room.
- Odada bir kadın var.
- My father's room is very big.
- Babamın odası çok büyüktür.
- He must have entered this room.
- O, bu odaya girmiş olmalı.
- A couple of new guests entered the room.
- Odaya birkaç yeni misafir girdi.
- When was the last time this room was cleaned?
- Bu oda en son ne zaman temizlendi?
- Tom booked a room for me at a hotel near where he lived.
- Tom yaşadığı yere yakın bir otelde benim için bir oda ayırttı.
- Don't enter the room without leave.
- Odaya izinsiz girme.
- What a beautiful room!
- Ne güzel bir oda!
- Smoke was coming out of Dan's room.
- Dan'in odasından dumanlar çıkıyordu.
- From now on, we'll meet in this room.
- Bundan sonra bu odada buluşacağız.
- Your room is bigger than mine.
- Senin odan benimkinden büyük.
- Be quiet and go to your room!
- Sessiz ol ve odana git!
- There is an empty room in the house.
- Evde boş bir oda var.
- When I woke up, there was a burglar in my room.
- Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.
- I sent them out of the room.
- Onları odadan dışarı gönderdim.
- Tom is playing in his room.
- Tom odasında oynuyor.
- She gave me a large room while I stayed at her house.
- Evinde kaldığım süre boyunca bana geniş bir oda verdi.
- Tom is cleaning his room, isn't he?
- Tom odasını temizliyor, değil mi?
- Please change my room?
- Lütfen odamı değiştirir misin?
- The hotel charged me 8,000 yen for the room.
- Otel benden oda için 8,000 yen aldı.
- The room is in immaculate order.
- Oda tertemiz bir düzen içindeydi.
- The room was full of people.
- Oda insanlarla doluydu.
- Tom's room is very small.
- Tom'un odası çok küçük.
- He was the only person in the room at the time.
- O sırada odadaki tek kişi oydu.
- Follow me into the room.
- Odaya kadar beni izleyin.
- I forbid smoking in my room.
- Odamda sigara içilmesini yasaklıyorum.
- I had my suitcase carried to my room.
- Bavulumu odama taşıttım.
- When was the last time you tidied your room?
- Odanızı en son ne zaman topladınız?
- I entered someone else's room by mistake.
- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- The room is furnished with two beds.
- Odada iki yatak var.
- I am looking for room with twin beds.
- İkiz yataklı bir oda arıyorum.
- He ran out of the room in anger.
- O, öfkeyle odadan dışarı koştu.
- Tom is rooming with John.
- Tom, John'la aynı odayı paylaşıyor.
- Your room looks like a pigsty.
- Odan domuz ahırına benziyor.
- My room has three windows.
- Odamda üç pencere vardır.
- Tom was just about to say something when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom tam bir şey söylemek üzereydi.
- Report to the emergency room.
- Acil durum odasına görününüz.
- There was nobody else in the room except Tom.
- Odada Tom'dan başka kimse yoktu.
- Sami remained in his room.
- Sami odasında kaldı.
- Do you want to see my room?
- Odamı görmek istiyor musun?
- The man entered the next room.
- Adam, yan odaya girdi.
- The people in the rear of the room could not hear the speaker.
- Odanın arkasındaki kişiler konuşmacıyı duyamıyordu.
- The room is cleaned by me.
- Oda benim tarafımdan temizleniyor.
- You came out of the room.
- Odadan çıktın.
- Where is Room 105?
- Oda 105 nerede?
- Why is this room locked?
- Bu oda neden kilitli?
- It's somewhere in this room.
- Bu odada bir yerde.
- He was alone in the room.
- O, odada yalnızdı.
- Please air the room.
- Lütfen odayı havalandırın.
- The room was in disorder.
- Oda düzensizdi.
- Tom's room was the largest one in the house.
- Tom'un odası, evdeki en büyük odaydı.
- Tom looked around the room.
- Tom odanın etrafına baktı.
- He lives in a rented room.
- Kiralık bir odada yaşıyor.
- The light is on in Tom's room.
- Tom'un odasının ışığı yanıyor.
- This room is for VIPs.
- Bu oda VIP'ler içindir.
- She came into the room.
- Odaya girdi.
- She will clean my room.
- Odamı temizleyecek.
- Your room is at the end of the corridor.
- Odanız koridorun sonunda.
- He complained about the room being too hot and humid.
- Odanın çok sıcak ve nemli olmasından şikayet etti.
- Your room is really clean.
- Odan gerçekten temiz.
- Just tell me which room Tom is in.
- Tom'un hangi odada olduğunu söyle.
- He retired to his own room after supper.
- Akşam yemeğinden sonra odasına çekildi.
- Have you ever seen Tom and Mary in the same room together?
- Sen hiç Tom ve Mary'yi aynı odada birlikte gördün mü?
- She called the students into the room.
- Öğrencileri odaya çağırdı.
- He got out of the room in anger.
- Öfkeyle odadan dışarı çıktı.
- She lives alone in this room.
- Bu odada yalnız yaşıyor.
- Tom might have left his car key in Mary's room.
- Tom araba anahtarını Mary'nin odasında bırakmış olabilir.
- Tom was the only other person in the room.
- Tom odadaki diğer tek kişiydi.
- She made reservations for a room at the hotel.
- Otelde bir oda için rezervasyonlar yaptı.
- Sami often slept in this room.
- Sami sık sık bu odada uyurdu.
- The air in this room isn't good.
- Bu odanın havası iyi değil.
- He had to clean his room.
- Odasını temizlemek zorundaydı.
- There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
- The room is fully furnished.
- Oda tamamen döşenmiştir.
- A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom.
- Soluk tenli uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
- Tom refused to allow me to enter his room.
- Tom odasına girmeme izin vermeyi reddetti.
- I don't mind sharing a room with her.
- Onunla aynı odayı paylaşmayı dert etmiyorum.
- He entered my room without permission.
- İzinsiz olarak odama girdi.
- He came into my room.
- O benim odama geldi.
- I'm not the only Canadian in the room.
- Ben odadaki tek Kanadalı değilim.
- Mayuko came out of the room.
- Mayuko odadan çıktı.
- She shared the room with two other sisters.
- Odayı diğer iki kız kardeşle paylaştı.
- I'd like a room with a view of the sea.
- Deniz manzaralı bir oda istiyorum.
- This room is awfully cold.
- Bu oda çok soğuk.
- Tom wanted Mary to air out the room.
- Tom, Mary'nin odayı havalandırmasını istedi.
- She rents the room to a student for seventy thousand yen a month.
- Odayı ayda yetmiş bin yen karşılığında bir öğrenciye kiralıyor.
- Tom came into the room, sobbing.
- Tom hıçkıra hıçkıra ağlayarak odaya geldi.
- He is now setting things in order in his room.
- Şimdi odasındaki eşyaları düzenliyor.
- Tom said he thought the room was too small.
- Tom, odanın çok küçük olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom was asleep in his room.
- Tom odasında uyuyordu.
- There are some magazines in my room.
- Odamda birkaç dergi var.
- The room was kept warm for the guests.
- Oda misafirler için sıcak tutuluyordu.
- There were various objects in the room.
- Odada çeşitli nesneler vardı.
- The apartment has both a storage room and a balcony.
- Dairenin hem bir depolama odası hem de bir balkonu var.
- I told Tom to clean his room, but he didn't.
- Tom'a odasını temizlemesini söyledim ama temizlemedi.
- Tom went to his room to study.
- Tom ders çalışmak için odasına gitti.
- Two boys came running out of the room.
- İki çocuk koşarak odadan çıktı.
- He went into the room with guns blazing.
- Odaya silahlarla girdi.
- It was very dark in Susan's room.
- Susan'ın odası çok karanlıktı.
- Tom and Mary have been in the next room talking for quite a while.
- Tom ve Mary uzunca bir süredir yan odada konuşuyorlar.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Tom, anne babasının yan odada konuştuklarını duyup duymadığını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- You came into my room.
- Odama girdin.
- Your room is down the hall.
- Senin odan koridorun sonunda.
- I have to finish cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirmeliyim.
- I'll give the room a good cleaning.
- Odayı iyice temizleyeceğim.
- Tom spent all day in his room.
- Tom bütün gününü odasında geçirdi.
- Alice rushed into her room.
- Alice odasına koştu.
- Tom was in the room by himself.
- Tom odada tek başınaydı.
- The room is too small to play in.
- Oda oyun oynamak için çok küçük.
- Tom plugged in the vacuum cleaner and started vacuuming the room.
- Tom elektrik süpürgesini fişe taktı ve odayı süpürmeye başladı.
- He quickly went out of the room.
- Hemen odadan çıktı.
- Books occupy most of his room.
- Kitaplar odasının çoğunu kaplıyor.
- Tom wants to throw it across the room.
- Tom onu odanın öbür ucuna fırlatmak istiyor.
- Tom snuck into the room.
- Tom odaya gizlice girdi.
- This room is used by teachers.
- Bu oda öğretmenler tarafından kullanılıyor.
- You're not allowed to leave this room.
- Bu odadan çıkmana izin yok.
- Tom heard noise in the next room.
- Tom yan odadaki gürültüyü duydu.
- The room will be painted tomorrow.
- Oda yarın boyanacak.
- Tom stopped talking when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom konuşmayı bıraktı.
- Tom usually cleans his room at least once a week.
- Tom en azından haftada bir kez odasını temizler.
- The room wasn't cleaned by Kate.
- Oda Kate tarafından temizlenmedi.
- I'll show you my room.
- Ben sana odamı göstereceğim.
- I was cleaning my room for that time.
- Ben o zaman odamı temizliyordum.
- They slept in the same room.
- Onlar aynı odada uyudular.
- Tom isn't the only boy in the room.
- Odadaki tek çocuk Tom değil.
- I thought there was somebody in the room.
- Odada biri olduğunu düşündüm.
- He says the room will be ready in twenty minutes, but I doubt it.
- O, odanın yirmi dakika içinde hazır olacağını söylüyor ama bundan şüpheliyim.
- This room is pretty much the way Tom left it.
- Bu oda Tom'un bıraktığı gibi duruyor.
- We've got a room for you.
- Senin için bir odamız var.
- There is a man in this room.
- Odada bir adam var.
- I want this luggage carried to my room at once.
- Bu valizin bir an önce odama taşınmasını istiyorum.
- Tom awoke to find himself in a strange room.
- Tom, uyandığında, kendini garip bir odada buldu.
- The boy looked into the room.
- Çocuk odanın içine baktı.
- Tom quietly opened the door and tiptoed into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve parmak uçlarında odaya girdi.
- You must go out of the room.
- Odadan dışarı çıkmalısınız.
- There was a lot of furniture in the room.
- Odada bir sürü mobilya vardı.
- I kicked Tom out of my room.
- Tom'u odamdan kovdum.
- Tom was pacing in his room, unable to calm himself down.
- Tom odasında volta atıyor, kendini sakinleştiremiyordu.
- This room is too big.
- Bu oda çok büyük.
- He listened to music in his room.
- O, odasında müzik dinledi.
- They complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olmasından şikayet ettiler.
- The window in my room is dirty.
- Odamdaki pencere kirli.
- He bowed to me as he left the room.
- O, odadan ayrılırken başıyla beni selamladı.
- He came into the room.
- Odaya geldi.
- I want this luggage taken to my room at once.
- Bu bagajın derhal odama götürülmesini istiyorum.
- There were five boys in the room.
- Odada beş çocuk vardı.
- I had my suitcase carried up to my room.
- Valizimi odama taşıttım.
- Tom walked into his room.
- Tom odasına girdi.
- Tom is in the next room.
- Tom yan odada.
- Was anyone in the room with Tom?
- Tom'la birlikte odada kimse var mıydı?
- There's no furniture in the room.
- Odada hiç mobilya yok.
- Single or double room?
- Tek ya da çift kişilik oda?
- Tom wasn't the only Canadian in the room.
- Tom odadaki tek Kanadalı değildi.
- Tom stays in his room most of the time.
- Tom çoğu zaman odasında kalıyor.
- How could Tom and Mary even stay in the same room?
- Tom ve Mary nasıl aynı odada kalabilirler?
- I'd like a room for tonight.
- Bu gece için bir oda istiyorum.
- This room is used as a kitchen.
- Bu oda mutfak olarak kullanılıyor.
- The candles lighted the room.
- Mumlar odayı aydınlattı.
- They stood in the middle of the room.
- Onlar odanın ortasında duruyorlardı.
- The room is anything but small.
- Oda hiç de küçük değil.
- This room is hot.
- Bu oda sıcak.
- He ran into the room.
- Odaya koşarak girdi.
- This room commands a fine view of the city.
- Bu oda şehrin güzel bir manzarasını sunmaktadır.
- There were a few children in the room.
- Odada birkaç çocuk vardı.
- Tom told me not to go into that room.
- Tom bana o odaya girmememi söyledi.
- I recognized Tom as soon as he walked into the room.
- Tom'u odaya girer girmez tanıdım.
- Tom added a room to his house.
- Tom evine bir oda ekledi.
- He's going to his room.
- O, odasına gidiyor.
- He remembered that Room 418, a very small room, was empty.
- Çok küçük bir oda olan 418 numaralı odanın boş olduğunu hatırladı.
- I have my own room.
- Kendi odam var.
- I was out of the room.
- Ben odanın dışındaydım.
- He ran out of the room in anger.
- Öfkeyle odadan dışarı koştu.
- First, he entered the room.
- Odaya ilk o girdi.
- Do you want to see your room?
- Odanı görmek istiyor musun?
- The room was empty.
- Oda boştu.
- He is listening to music in his room.
- O, odasında müzik dinliyor.
- Tony ate his meals in the kitchen and he slept in a little room at the top of the farmhouse.
- Tony mutfakta yemeğini yedi ve çiftliğin üstündeki küçük bir odada uyudu.
- Tom came into the room quietly.
- Tom sessizce odaya girdi.
- Tom walked to the other side of the room.
- Tom odanın diğer tarafına doğru yürüdü.
- Tom slept in the other room.
- Tom diğer odada uyudu.
- This is the room where Tom killed himself.
- Burası Tom'un kendini öldürdüğü oda.
- The police searched Tom's room, but didn't find anything.
- Polis Tom'un odasını aradı ama bir şey bulamadı.
- Tom can sleep in my room.
- Tom benim odamda uyuyabilir.
- There was a tense atmosphere in the room.
- Odada gergin bir hava vardı.
- Tom left his hat in my room.
- Tom şapkasını odamda bıraktı.
- Tom is crying in his room.
- Tom odasında ağlıyor.
- Sami caged Layla in a room.
- Sami, Leyla'yı bir odaya hapsetti.
- Tom could hear everything the people in the next room were saying.
- Tom yan odadaki insanların söylediği her şeyi duyabiliyordu.
- Tom said he thought Mary was in her room studying.
- Tom, Mary'nin odasında ders çalıştığını düşündüğünü söyledi.
- He left the room the moment he saw me.
- Beni gördüğü anda odadan ayrıldı.
- I wasn't aware that Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunun farkında değildim.
- I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı toplamak zorunda olduğum için dışarı çıkmıyorum.
- We keep things like that in a locked room in the basement.
- Biz böyle şeyleri bodrumda kilitli bir odada saklarız.
- I'd like it if you would clean this room before I get back.
- Ben dönmeden önce bu odayı temizlersen sevinirim.
- In most Japanese companies, only a few executives have a room to themselves.
- Çoğu Japon şirketinde sadece birkaç yöneticinin kendine ait bir odası vardır.
- Did you find anything in the room?
- Odada bir şey buldun mu?
- I wasn't the only Canadian in the room.
- Odadaki tek Kanadalı değildim.
- He was sitting on the sofa in our room.
- Odamızdaki kanepede oturuyordu.
- I saw her leaving the room.
- Onun odadan ayrıldığını gördüm.
- Tom is studying in his room now.
- Tom şu anda odasında ders çalışıyor.
- Don't play ball in this room.
- Bu odada top oynamayın.
- Tom wanted to see Mary's room.
- Tom Mary'nin odasını görmek istedi.
- Tom and his friends are in the next room singing drinking songs.
- Tom ve arkadaşları yan odada meyhane şarkıları söylüyorlar.
- Your room is out of order.
- Sizin oda dağınık.
- Mary walked into her room and closed the door.
- Mary odasına yürüdü ve kapıyı kapattı.
- I'd like a room with a good view, please.
- Manzaralı bir oda istiyorum, lütfen.
- Tom cringed when he saw Mary walk into the room.
- Tom, Mary'nin odaya girdiğini görünce irkildi.
- My dog sleeps in the same room I do.
- Köpeğim benimle aynı odada uyuyor.
- The room is now ready for you.
- Oda şimdi sizin için hazırdır.
- She went upstairs to her room.
- Üst kattaki odasına çıktı.
- Tom thought Mary was in the room.
- Tom, Mary'nin odada olduğunu sandı.
- Don't go in that room.
- O odaya girmeyin.
- While cleaning my room yesterday evening, I happened to find an old photograph of my mother.
- Dün akşam odamı temizlerken annemin eski bir fotoğrafını buldum.
- You searched every room in my apartment.
- Evimdeki her odayı aradınız.
- What's going on in the next room?
- Bitişik odada neler oluyor?
- The atmosphere in the room was hot and smoky.
- Odadaki atmosfer sıcak ve dumanlıydı.
- I've been banned from the art room.
- Sanat odasına girmem yasaklandı.
- Can I use this room freely?
- Bu odayı istediğim gibi kullanabilir miyim?
- Don't let her into this room.
- Onun bu odaya girmesine izin vermeyin.
- Tom quietly opened the door and looked into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve odayı inceledi.
- Tom is alone in his room.
- Tom odasında yalnız.
- Tom spent the whole day in his room crying.
- Tom tüm günü odasında ağlayarak geçirdi.
- Another nurse came into the room.
- Başka bir hemşire odaya geldi.
- I thought Tom was asleep, so I tiptoed out of the room.
- Tom'un uyuduğunu sandım ve sessizce odadan çıktım.
- Why can't I have my own room?
- Neden benim kendime ait bir odam yok?
- Tom heard some music coming from the next room.
- Tom yan odadan gelen bir müzik sesi duydu.
- Tom refused to let Mary in his room.
- Tom, Mary'nin odasına girmesine izin vermedi.
- I like to decorate my room with flowers.
- Odamı çiçeklerle süslemeyi seviyorum.
- There was little furniture in the room.
- Odada çok az mobilya vardı.
- It's not a big room, but it's beautiful.
- Büyük bir oda değil ama çok güzel.
- His room is twice as large as mine.
- Onun odası benimkinden iki kat daha büyük.
- The people in the other room are speaking French.
- Diğer odadaki insanlar Fransızca konuşuyor.
- Dan decorated the walls of his room with racist symbols.
- Dan odasının duvarlarını ırkçı sembollerle süsledi.
- You shouldn't be in this room.
- Bu odada olmamalısın.
- Allocate a room for research purposes.
- Araştırma için bir oda tahsis edin.
- You should keep your room clean.
- Odanı temiz tutmalısın.
- Can I eat in my room?
- Odamda yiyebilir miyim?
- Could you change my room for me?
- Benim için odamı değiştirir misiniz?
- Search everyone who comes into this room.
- Bu odaya gelen herkesi ara.
- She went out of the room in anger.
- O, öfkeyle odadan çıktı.
- We were in the room, and we danced.
- Odadaydık ve dans ediyorduk.
- How big is your room?
- Odan ne kadar büyük?
- Please send someone to my room.
- Lütfen odama birini gönder.
- This room can hold three hundred people.
- Bu oda üç yüz kişiliktir.
- There is a man in this room.
- Bu odada bir erkek var.
- I'll show you to your room.
- Sana odanı göstereyim.
- Tom put his room in order.
- Tom odasını düzenledi.
- Tom walked in the room.
- Tom odaya girdi.
- Do you always help Tom clean his room?
- Tom'un odasını temizlemesine hep yardım ediyor musun?
- He was going to clean up his room.
- Odasını temizleyecekti.
- Tom left Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasından çıktı.
- Mary went up to her room and didn't come down, even for supper.
- Mary odasına çıktı ve akşam yemeği için bile aşağı inmedi.
- Tom is now in Mary's room.
- Tom şu anda Mary'nin odasında.
- I don't ever want to leave this room.
- Bu odadan hiç çıkmak istemiyorum.
- The room is spacious and light.
- Oda, geniş ve aydınlıktır.
- Tom stormed into the room.
- Tom hışımla odaya girdi.
- Tom searched Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasını araştırdı.
- As long as you keep quiet, you can stay in this room.
- Sessiz kaldığın sürece bu odada kalabilirsin.
- Let's go in the other room.
- Diğer odaya gidelim.
- Tom didn't want to go to his room.
- Tom odasına gitmek istemedi.
- Don't let anyone enter or approach this room.
- Herhangi birinin bu odaya girmesine ya da yaklaşmasına izin verme.
- Sami kept many drugs in his room.
- Sami odasında birçok uyuşturucu bulunduruyordu.
- Now, I'm going to my room.
- Şimdi odama gidiyorum.
- I haven't left my room in three days.
- Üç gündür odamdan çıkmadım.
- Tom was the only other person in the room.
- Tom odadaki tek kişiydi.
- In this city, there are thousands who live eight or ten to a room.
- Bu kentte, bir odada sekiz ya da on kişi yaşayan binlercesi var.
- Tom told Mary to stay out of his room.
- Tom, Mary'ye odasından uzak kalmasını söyledi.
- Do you have a double room?
- Çift kişilik odanız var mı?
- Go out of the room at once.
- Hemen odadan çık.
- Emily is studying in her room right now, so please do not disturb her.
- Emily şu anda odasında ders çalışıyor, bu yüzden lütfen onu rahatsız etmeyin.
- Tom stood up and walked out of the room.
- Tom ayağa kalktı ve odadan çıktı.
- It would take at least three hours to paint this room.
- Bu odayı boyamak en az üç saat alır.
- She stood in the middle of the room.
- Odanın ortasında durdu.
- He entered his room.
- Odasına girdi.
- You should turn off the lights when you leave a room.
- Bir odadan çıktığınızda ışıkları kapatmalısınız.
- The room was bare.
- Oda çıplaktı.
- Tom and Mary are in the next room with John.
- Tom ve Mary, John'la birlikte yan odadalar.
- In which room would you like to stay?
- Hangi odada kalmak istersiniz?
- Tom's room smells really bad.
- Tom'un odası gerçekten kötü kokuyor.
- This large sofa would be out of place in a small room.
- Bu büyük kanepe küçük bir odaya sığmaz.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Birden kalktı ve odadan çıktı.
- I'd like a room with a good view, please.
- Ben güzel manzaralı bir oda istiyorum, lütfen.
- The room originally had no furniture.
- Odanın aslında hiç mobilyası yoktu.
- Come into the room at once.
- Hemen odaya gel.
- Search everyone who comes into this room.
- Bu odaya giren herkesi arayın.
- We heard something moving in the next room.
- Yan odada bir şeyin hareket ettiğini duyduk.
- Tom laughed and walked out of the room.
- Tom güldü ve odadan çıktı.
- You are not to leave this room without my permission.
- İznim olmadan bu odadan çıkmayacaksın.
- Tom could hear Mary talking in the next room.
- Tom, Mary'nin yan odada konuştuğunu duyabiliyordu.
- Fadil returned to the main room.
- Fadıl ana odaya döndü.
- She snuck into the room.
- Odaya gizlice girdi.
- Don't come into my room.
- Odama girme.
- Tom just cleaned his room.
- Tom az önce odasını temizledi.
- I noticed him sneak into the room.
- Odaya gizlice girdiğini fark ettim.
- Tom keeps his room tidy.
- Tom odasını düzenli tutar.
- What's going on in the next room?
- Yan odada neler oluyor?
- Tom didn't seem to be aware that Mary was in the room.
- Tom, Mary'nin odada olduğunun farkında gibi görünmüyordu.
- Ken shared the room with his older brother.
- Ken odayı ağabeyi ile paylaşıyordu.
- Tom's mother told him to clean his room.
- Tom'un annesi ona odasını temizlemesini söyledi.
- I thought I heard voices in the next room.
- Yan odada sesler duyduğumu sandım.
- She always keeps her room in good order.
- Odasını daima düzenli tutuyor.
- I locked myself in my room.
- Kendimi odama kilitledim.
- The two of them are in the room.
- Onlardan ikisi odadadır.
- Tom isn't sure who's in the room.
- Tom odada kimin olduğundan emin değil.
- I love the rain while I'm studying in my room.
- Odamda çalışırken yağmuru severim.
- He always keeps his room clean.
- Odasını her zaman temiz tutar.
- The neglected room remained unoccupied.
- İhmal edilen oda boş kaldı.
- Tom heard some music coming from the next room.
- Tom bitişik odadan gelen bir müzik duydu.
- The room's area is two and half square meters.
- Odanın alanı iki buçuk metrekare.
- Tom ran back to his room.
- Tom odasına geri koştu.
- Don't you ever knock before you enter a room?
- Bir odaya girmeden önce hiç kapıyı çalmaz mısın?
- Leave the room immediately.
- Hemen odayı terk et.
- He was listening to music in his room.
- O, odasında müzik dinliyordu.
- Please come into my room to help me.
- Bana yardım etmek için odama gel lütfen.
- There is a television in my room.
- Odamda bir televizyon var.
- Tom says he hates cleaning his room.
- Tom odasını temizlemekten nefret ettiğini söylüyor.
- They just cleaned their room.
- Az önce odalarını temizlediler.
- Tom said that he thought the room was too hot.
- Tom odanın çok sıcak olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom is standing at the back of the room.
- Tom odanın arkasında duruyor.
- Everyone in the room was arrested.
- Odadaki herkes tutuklandı.
- I was told to stay in my room.
- Odamda kalmam söylendi.
- Go to your room and wait there until I call you.
- Odana git ve ben seni çağırıncaya kadar orada bekle.
- Please come into my room to help me.
- Lütfen odama gelip bana yardım edin.
- Do you have a room that's a little cheaper?
- Biraz daha ucuz olan bir odanız var mı?
- Tom opened his eyes and looked around the room.
- Tom gözlerini açtı ve odaya baktı.
- There was a piano in the room, but no one was playing it.
- Odada bir piyano vardı ama hiç kimse onu çalmıyordu.
- Tom's room is a real mess.
- Tom'un odası gerçek bir karmaşa.
- It was difficult to tell if Tom was in his room.
- Tom'un odasında olup olmadığını söylemek zordu.
- The walls of Tom's room are covered with posters.
- Tom'un odasının duvarları posterlerle kaplı.
- The heater is warming up the room.
- Isıtıcı odayı ısıtıyor.
- Tom came into the room without knocking on the door.
- Tom kapıyı çalmadan odaya girdi.
- Is your room warm?
- Odanız sıcak mı?
- You're free to use this room.
- Bu odayı kullanabilirsin.
- Tom was cleaning his room.
- Tom odasını temizliyordu.
- They went out of the room, one after another.
- Birbiri ardına odadan çıktılar.
- Tom hasn't cleaned his room yet.
- Tom henüz odasını temizlemedi.
- The whole room became silent.
- Bütün oda sessizleşti.
- Do you have a cheaper room?
- Daha ucuz bir odanız var mı?
- Layla poked her head into Sami's room.
- Leyla başını Sami'nin odasına soktu.
- The moon is lighting the room.
- Ay, odayı aydınlatıyor.
- His mum doesn't remember what she found in that room.
- Annesi o odada ne bulduğunu hatırlamıyor.
- He carried the suitcases to our room.
- Bavulları odamıza taşıdı.
- Tom has just walked into the room.
- Tom az önce odaya girdi.
- I'll be in my room if you need me.
- Bana ihtiyacın olursa odamdayım.
- I know my room's a mess.
- Odamın dağınık olduğunu biliyorum.
- I let the cat into my room.
- Kedinin odama girmesine izin verdim.
- Come into the room.
- Odaya gir.
- You are not to sleep in this room.
- Bu odada uyumayacaksın.
- All future meetings will be held in this room.
- Tüm gelecek toplantılar bu odada düzenlenecek.
- I'm supposed to help Tom clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmem gerekiyor.
- Sami came out of the room.
- Sami odadan çıktı.
- Tom is in his room, changing clothes.
- Tom, odasında, giysileri değiştiriyor.
- Sami returned to the main room.
- Sami ana odaya döndü.
- I never had a room of my own.
- Hiç kendime ait bir odam olmadı.
- Tom has been studying in his room since dinner.
- Tom akşam yemeğinden beri odasında ders çalışıyor.
- This is the guest room.
- Bu konuk odası.
- Tom and Mary can't be in the same room.
- Tom ve Mary aynı odada olamaz.
- Do you have any idea who's in the next room?
- Bitişik odada kimin olduğu hakkında bir fikrin var mı?
- She came out of the room.
- Odadan çıktı.
- She had to share her room with her brother.
- O da odasını kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
- Sami often slept alone in that room.
- Sami o odada genellikle yalnız uyudu.
- I'll go see if people are having fun in the other room.
- Diğer odada insanlar eğleniyor mu diye bakmaya gidiyorum.
- I'm going to put them in a room and let them battle it out.
- Onları bir odaya koyacağım ve savaşmalarına izin vereceğim.
- Whose room is this?
- Bu oda kimin?
- Let me see what's going on in the next room.
- Bakalım yan odada neler oluyor.
- I added a room to my house.
- Evime bir oda ekledim.
- She went into her room to dress herself.
- Giyinmek için odasına gitti.
- All of the women in the room turned and glared at Tom.
- Odadaki bütün kadınlar döndü ve Tom'a baktı.
- He tidied up his room.
- Odasını topladı.
- Jim entered the room quietly so he wouldn't wake the baby.
- Jim bebeği uyandırmamak için odaya sessizce girdi.
- Preparing a room for painting is the most important step in the process.
- Bir odayı boyamaya hazırlamak süreçteki en önemli adımdır.
- Do you have any idea who's in the next room?
- Yan odada kimin olduğuna dair bir fikrin var mı?
- The room exploded in laughter.
- Oda kahkahalara boğuldu.
- He's the only Algerian in the room.
- Odadaki tek Cezayirli odur.
- Is Tom still in his room?
- Tom hâlâ odasında mı?
- I sent him out of the room.
- Onu odadan dışarı gönderdim.
- As I was waking up, I saw a burglar in my room.
- Uyanırken odamda bir hırsız gördüm.
- The room was as still as the grave.
- Oda mezar gibi hareketsizdi.
- Tom looked around the room, but couldn't see Mary.
- Tom odada etrafa bakındı ama Mary'yi göremedi.
- Mary just cleaned her room.
- Mary az önce odasını temizledi.
- Do you want us to leave the room?
- Odadan ayrılmamızı istiyor musun?
- This room does not get much sun.
- Bu oda fazla güneş almıyor.
- Tom is asleep in his room.
- Tom odasında uyuyor.
- This room gets sunshine.
- Bu oda güneş alır.
- Tom wouldn't let anyone in his room.
- Tom kimsenin odasına girmesine izin vermedi.
- I can hear Tom talking in the other room.
- Tom'un diğer odada konuştuğunu duyabiliyorum.
- It looks like you changed the whole room.
- Bütün odayı değiştirmişsin gibi görünüyor.
- Did anyone else come into the room?
- Odaya başka biri geldi mi?
- Someone's in the next room.
- Yan odada biri var.
- Is there a room available for tonight?
- Bu gece için müsait bir oda var mı?
- Tom sat alone in his room, waiting by the phone.
- Tom odasında tek başına oturmuş, telefonun başında bekliyordu.
- Tom is in his room.
- Tom odasında.
- You must keep your room tidy.
- Odanı düzenli tutmalısın.
- What does a room cost?
- Bir oda ne kadara mal olur?
- The room is light.
- Oda aydınlık.
- Where's room 303?
- Oda 303 nerede?
- Tom wasn't in his room this morning.
- Tom bu sabah odasında değildi.
- Pardon me, I came in because I thought the room was free.
- Affedersiniz, odanın boş olduğunu düşündüğüm için geldim.
- Tom took a look around the room.
- Tom odaya bir göz attı.
- That man standing near the door and that woman on the opposite side of the room next to the window have photographic memories.
- Kapının yanında duran adamın ve odanın karşı tarafında pencerenin yanında duran kadının fotoğrafik hafızaları var.
- We can not carry on conversation in such a noisy room.
- Böyle gürültülü bir odada konuşmaya devam edemeyiz.
- Tom cleaned his room.
- Tom odasını temizledi.
- It took Tom an hour to clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesi bir saat sürdü.
- Tom promised me that he'd clean my room.
- Tom bana odamı temizleyeceğine söz verdi.
- He brought the diamond to the exhibition room.
- Elması sergi odasına getirdi.
- Tom picked up his bag and walked out of the room.
- Tom çantasını aldı ve odadan çıktı.
- A house without books is like a room without windows.
- Kitapsız bir ev penceresiz bir oda gibidir.
- Come into the room.
- Odaya gel.
- You shouldn't be here in this room.
- Bu odada burada olmamalısın.
- He burst into the room.
- O, aceleyle odaya daldı.
- I'll be in the other room.
- Ben diğer odada olacağım.
- I had my suitcase carried to my room.
- Valizimi odama taşıttım.
- Tom heard Mary snoring in the next room.
- Tom, Mary'nin yan odada horladığını duymuş.
- The flowers brightened the room.
- Çiçekler odayı aydınlattı.
- She was locked up in a room.
- Bir odaya kilitlendi.
- This room has three windows.
- Bu odanın üç penceresi var.
- We'd like a room for two with a bath.
- Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.
- I'd like a corner room.
- Köşede bir oda istiyorum.
- Tom's room was very clean.
- Tom'un odası çok temizdi.
- Tom needs to clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesi gerekiyor.
- Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
- There may be somebody in the next room.
- Yan odada birisi olabilir.
- This room is not suitable for sleeping.
- Bu oda uyumak için uygun değil.
- Tom's room is across the hall from mine.
- Tom'un odası benim odamın karşısındaki koridordadır.
- This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda fazla güneş ışığı almaz.
- Tom's room was very small.
- Tom'un odası çok küçüktü.
- Tom went to his room to get a blanket.
- Tom battaniye almak için odasına gitti.
- I smelled Mary's perfume, so I knew she'd been in the room.
- Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, o yüzden odada olduğunu biliyordum.
- The room was a complete mess.
- Oda tamamen dağınıktı.
- There isn't much furniture in my room.
- Odamda fazla mobilya yok.
- My son came to my room.
- Oğlum odama geldi.
- Was there anyone in the room?
- Odada kimse var mıydı?
- Wait for a moment outside the room.
- Odanın dışında bir süre bekleyin.
- Please book a room for her.
- Lütfen onun için bir oda ayır.
- She closed all the windows in the room.
- Odadaki bütün pencereleri kapattı.
- Tom crushed the sheet of paper up into a ball and threw it across the room.
- Tom kâğıdı ezerek top haline getirdi ve odanın öbür ucuna fırlattı.
- We must buy a new carpet for this room.
- Bu oda için yeni bir halı almalıyız.
- The room was packed.
- Oda tıka basa doluydu.
- Tom is the only man in the room.
- Tom odadaki tek adam.
- She looked around her room.
- Odasına baktı.
- The door swung open and Tom walked into the room.
- Kapı açıldı ve Tom odaya girdi.
- Tom came back into the room.
- Tom odaya geri geldi.
- Tom walked into the room, carrying a bouqet of flowers.
- Tom elinde bir buket çiçekle odaya girdi.
- What was she doing in his room?
- Odasında ne yapıyordu?
- She measured the length of the room.
- Odanın uzunluğunu ölçtü.
- I want my own room.
- Kendi odamı istiyorum.
- You should be in your room.
- Odanızda olmalısınız.
- Tom sat alone in the room.
- Tom odada tek başına oturuyordu.
- Please leave this room.
- Lütfen bu odayı terk et.
- Tom rushed into the room.
- Tom aceleyle odaya girdi.
- Tom wasn't the only one in the room that couldn't speak French.
- Odada Fransızca konuşamayan tek kişi Tom değildi.
- The police found Linda's shirt in Dan's room.
- Polis Linda'nın gömleğini Dan'ın odasında buldu.
- It was a bag that I lost in the room yesterday.
- Dün odada kaybettiğim bir çantaydı.
- Tom needs to organize his room.
- Tom'un odasını düzenlemesi gerekiyor.
- She managed to escape from the room where her kidnappers had kept her locked up.
- Kendisini kaçıranların onu kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- The room gradually got hotter.
- Oda gittikçe ısındı.
- Tom left his hat in my room.
- Tom şapkasını odamda unutmuş.
- She's painting her room white.
- Odasını beyaza boyuyor.
- Tom got up and limped out of the room.
- Tom ayağa kalkıp topallayarak odadan çıktı.
- How big is your room?
- Senin odan ne kadar büyük?
- As long as you keep quiet, you can stay in this room.
- Sessiz olduğun sürece bu odada kalabilirsin.
- I was in the room.
- Odadaydım.
- Sweep my room.
- Odamı süpür.
- She's alone in her room reading a book.
- Odasında tek başına kitap okuyor.
- Tom needs to clean his room.
- Tom odasını temizlemeli.
- I'll show you to your room.
- Ben size odanızı göstereceğim.
- The room was very untidy.
- Oda çok savruktu.
- I tidied up the room.
- Odayı toparladım.
- Tom doesn't like being told to clean his room.
- Tom odasını temizlemesinin söylenmesinden hoşlanmıyor.
- Tom searched the room.
- Tom odayı aradı.
- Tom walked to the front of the room.
- Tom odanın önüne doğru yürüdü.
- Has Tom already cleaned his room?
- Tom odasını önceden temizledi mi?
- I'll get a room at a motel.
- Bir motelde oda tutacağım.
- There isn't a table in the room.
- Odada hiç bir masa yok.
- Tom stood in the corner of the room with a gin and tonic in his hand.
- Tom elinde bir cin tonikle odanın köşesinde durdu.
- I need to clean my room.
- Odamı temizlemem lazım.
- What on earth are you doing in my room?
- Benim odamda ne işin var?
- I have a magazine in my room.
- Odamda bir dergi var.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
- Tüm pencereler kapalıyken o oda çok havasızdı.
- I suggest you return to your room.
- Odanıza dönmenizi öneririm.
- Do you know which room the meeting will be in?
- Toplantının hangi odada olacağını biliyor musun?
- Tom is now straightening up his room.
- Tom şimdi odasını düzenliyor.
- Don't forget to open the window in your room.
- Odanın penceresini açmayı unutma.
- Tom and Mary are waiting in the next room.
- Tom ve Mary bitişik odada bekliyorlar.
- Tom peeked inside the room.
- Tom odanın içine bir göz attı.
- I was in my room studying.
- Odamda ders çalışıyordum.
- Tom always keeps his room clean.
- Tom her zaman odasını temiz tutar.
- A mouse came into the room.
- Odaya bir fare girdi.
- There is no TV in my room.
- Odamda televizyon yok.
- Her room is very small.
- Odası çok küçük.
- Tom crawled silently into Mary's room.
- Tom sessizce Mary'nin odasına girdi.
- I have a telephone in my room.
- Odamda bir telefonum var.
- This room will soon heat up.
- Bu oda yakında ısınacak.
- The pictures are hanging in the big room.
- Resimler büyük odada asılı.
- She cleaned her room before her guests arrived.
- Misafirleri gelmeden önce odasını temizledi.
- I knew there would be trouble when Tom walked into the room.
- Tom odaya girdiğinde sorun çıkacağını biliyordum.
- What's the room's price?
- Odanın fiyatı nedir?
- I'd like to reserve a single room.
- Tek kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.
- Everyone in the room was doing the same thing.
- Odadaki herkes aynı şeyi yapıyordu.
- My brothers and I all share a room.
- Kardeşlerim ve ben aynı odayı paylaşıyoruz.
- After slapping Tom, Mary ran out of the room.
- Tom'u tokatladıktan sonra, Mary odadan dışarıya doğru koştu.
- His room is always out of order.
- Odası her zaman düzensizdir.
- Tom stays in his room most of the time.
- Tom çoğu zaman odasında durur.
- I heard him go out of the room.
- Onun, odadan çıktığını duydum.
- Take off your hat when you come into a room.
- Odaya girerken şapkanı çıkar.
- Does the room have air conditioning?
- Odanın kliması var mı?
- What was she doing in his room?
- Onun odasında ne işi vardı?
- No one else noticed that Tom had snuck into the room.
- Tom'un odaya gizlice girdiğini başka hiç kimse farketmedi.
- The room charge is 100 dollars a night.
- Oda ücreti gecelik 100 dolar.
- He lit candles in his room.
- O, odasında mumlar yaktı.
- Sami was interrogated in this small room.
- Sami bu küçük odada sorguya çekildi.
- Did you have to share a room with your brother?
- Kardeşinizle aynı odayı paylaşmak zorunda mıydınız?
- I want to move the furniture in the room.
- Odadaki mobilyaları taşımak istiyorum.
- I'll see to it that Tom cleans his room.
- Tom'un odasını temizlemesini sağlayacağım.
- She went out of the room in anger.
- Öfkeyle odadan çıktı.
- There was a tense atmosphere in the room.
- Odada gergin bir atmosfer vardı.
- When I was fifteen, I got a room of my own.
- On beş yaşıma geldiğimde kendime ait bir odam oldu.
- Which way is Tom's room?
- Tom'un odası ne tarafta?
- In most Japanese companies, only a few executives have a room to themselves.
- Çoğu Japon şirketinde, sadece birkaç yöneticinin kendisine ait bir odası vardır.
- Tom lives in the room above us.
- Tom bizim üstümüzdeki odada yaşıyor.
- Go back in the room.
- Odaya geri dön.
- Go to your room and stay there until your father comes home.
- Odana git ve baban eve gelinceye kadar orada kal.
- I want to move out of this cramped room as soon as I can.
- Bu sıkışık odadan bir an önce çıkmak istiyorum.
- Tom spends a lot of time in his room studying.
- Tom odasında çalışarak çok zaman harcar.
- There is no electricity in the room.
- Odada elektrik yok.
- Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
- Tom crossed the room.
- Tom odanın karşısına geçti.
- Tom wondered how many times he'd have to tell Mary to clean her room before she finally did it.
- Tom, Mary'ye odasını temizlemesini kaç kez söylemek zorunda kalacağını ve sonunda Mary'nin bunu nasıl yapacağını merak ediyordu.
- When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.
- Çocukken odamda tek başıma kitap okuyarak saatler geçirirdim.
- The book is in the room.
- Kitap odada.
- She furnished the room with beautiful furniture.
- Odayı güzel mobilyalarla döşedi.
- Layla returned to her room.
- Leyla odasına geri döndü.
- He complained of his room being small.
- Odasının küçük oluşundan şikayetçiydi.
- I just cleaned my room.
- Ben az önce odamı temizledim.
- My father's room is very big.
- Babamın odası çok büyük.
- He awoke to find himself in a strange room.
- Kendisini garip bir odada bularak uyandı.
- The room is richly ornamented.
- Oda zengin bir şekilde süslenmiş.
- Clean out the room in the morning.
- Sabah odayı temizle.
- He always keeps his room clean.
- O, her zaman odasını temiz tutar.
- He listened to music in his room.
- Odasında müzik dinliyordu.
- It's hot in this room.
- Bu odada hava sıcak.
- This room smells terrible.
- Bu oda berbat kokuyor.
- Tom spent all afternoon cleaning his room.
- Tom bütün öğleden sonrayı odasını temizleyerek geçirdi.
- He must have entered this room.
- Bu odaya girmiş olmalı.
- Why do I have to go to my room?
- Neden odama gitmek zorundayım?
- I don't like the way Tom decorated his room.
- Tom'un odasını dekore etme tarzını sevmiyorum.
- I heard a strange sound coming from the room above.
- Yukarıdaki odadan gelen garip bir ses duydum.
- Tom described how he was able to escape from the locked room.
- Tom kilitli odadan nasıl kaçabildiğini anlattı.
- Tom went back to his room and lay down.
- Tom odasına geri gitti ve uzandı.
- Everyone in the room laughed.
- Odadaki herkes güldü.
- He knows how to tidy his room.
- Odasını nasıl toplayacağını biliyor.
- The room was packed.
- Oda tıklım tıklımdı.
- I found my father neither in his room nor in the garden.
- Babamı ne odasında ne de bahçede bulabildim.
- Tom didn't let Mary in his room.
- Tom, Mary'nin odasına girmesine izin vermedi.
- I'll ask around and see if anyone I know has a room you can rent.
- Tanıdığım birinin kiralayabileceğiniz bir odası var mı diye etrafa soracağım.
- I'll wait for you in my room.
- Seni odamda bekleyeceğim.
- The only room available is a double.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
- I'm going to put it in my room.
- Onu odama koyacağım.
- The room was quiet.
- Oda sessizdi.
- Tom looked around the room carefully.
- Tom odaya dikkatlice baktı.
- This room gets little sunshine.
- Bu oda çok az güneş ışığı alır.
- He is always complaining about how small his room is.
- Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.
- How much is a room for two people in this five-star hotel?
- Bu beş yıldızlı otelde iki kişilik oda ne kadar?
- He spoke to whoever came into the room.
- Odaya giren kişiyle konuştu.
- Get the hell out of my room!
- Siktir git odamdan!
- Go to your room and wait there until I call you.
- Odana git ve ben seni çağırana kadar orada bekle.
- Tom looked around the room for his keys.
- Tom odanın içinde anahtarlarını aradı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
- John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- He entered the room in his coat and hat.
- Odaya palto ve şapkasıyla girdi.
- The number of pupils in this room is 25.
- Bu odadaki öğrenci sayısı 25'tir.
- He confined himself to his room.
- O kendisini odasına kapatmıştı.
- The room is too small to play in.
- Oda, oynamak için çok fazla küçük.
- There is almost no oxygen in the room.
- Odada neredeyse hiç oksijen yok.
- Go to your room and don't come out until I say so!
- Odana git ve ben söyleyene kadar dışarı çıkma!
- I don't want them in this room.
- Onları bu odada istemiyorum.
- I'll get a room at a motel.
- Bis otelde bir oda tutacağım.
- Several people are sleeping in the next room.
- Yan odada birkaç kişi uyuyor.
- Don't run about wildly in the room.
- Odada çılgınca koşma.
- Everyone in the room seemed to agree.
- Odadaki herkes katılıyor gibi görünüyordu.
- Stay out of my room.
- Odamdan uzak dur.
- The old person died in their room.
- Yaşlı adam onların odasında öldü.
- His room was small but clean, and the food was good.
- Odası küçük ama temizdi ve yemek de iyiydi.
- When I was little, I read for hours alone in my room.
- Küçükken odamda tek başıma saatlerce kitap okurdum.
- I sent him out of the room.
- Onu odadan gönderdim.
- This is the room where the author killed himself.
- Burası yazarın kendini öldürdüğü odadır.
- My sister always keeps her room clean.
- Kız kardeşim her zaman odasını temiz tutar.
- Your fingerprints were all over Tom's room.
- Tom'un odasının her yerinde parmak izlerin vardı.
- There's something moving in the next room.
- Yan odada hareket eden bir şey var.
- My father is in his room.
- Babam odasında.
- Has Tom already cleaned his room?
- Tom odasını temizledi mi?
- He went upstairs to her room.
- O yukarı odasına çıktı.
- The room is covered with dust.
- Oda tozla kaplı.
- The room is stuffy.
- Oda çok havasız.
- I knew what was in the other room.
- Diğer odada ne olduğunu biliyordum.
- The Wi-Fi is weak in the next room.
- Yan odada Wi-Fi zayıf.
- Take off your hat when you come into a room.
- Odaya girdiğinde şapkanı çıkar.
- The room exploded in laughter.
- Oda kahkahalarla patladı.
- She looked around the room.
- Odanın etrafına baktı.
- Smoking is not allowed in this room.
- Bu odada sigara içmek yasaktır.
- I wasn't in the room when Tom asked Mary to help him.
- Tom, Mary'den yardım istediğinde odada değildim.
- Don't come into my room without knocking.
- Kapıyı çalmadan odama girme.
- Tom tried to get into the locked room.
- Tom kilitli odaya girmeye çalıştı.
- Tom stormed into the room.
- Tom odaya hücum etti.
- There are a lot of girls in the room.
- Odada bir sürü kız var.
- Sami slept in that room.
- Sami o odada uyudu.
- Tom and Mary walked out of the room, leaving John alone.
- Tom ve Mary John'u yalnız bırakarak odadan çıktılar.
- The room was all messed up.
- Oda darmadağındı.
- He entered the room in his coat and hat.
- Odaya paltosu ve şapkasıyla girdi.
- I tidy my room almost every day.
- Ben hemen hemen her gün odamı toplarım.
- Tom and Mary walked out of the room, leaving John alone.
- Tom ve Mary, John'u yalnız bırakarak odadan çıktılar.
- He complained about the room being too hot and humid.
- Çok sıcak ve nemli olduğu için odadan şikayetçi oldu.
- This room's toilet is dirty.
- Bu odanın tuvaleti kirli.
- I'd like the most inexpensive room you have for four nights.
- Dört gece için sahip olduğunuz en ucuz odayı istiyorum.
- I share a room with Tom.
- Tom'la aynı odayı paylaşıyorum.
- Leave the room immediately.
- Odayı derhal terket.
- Tom has a mini-fridge in his room.
- Tom'un odasında mini buzdolabı var.
- Tom is painting his room.
- Tom odasını boyuyor.
- White paint will brighten the room.
- Beyaz boya odaya ışık katacaktır.
- By the time our mother came, we had cleaned our room.
- Annemiz geldiğinde odamızı temizlemiştik.
- I don't ever want to leave this room.
- Asla bu odadan ayrılmak istemiyorum.
- We can paint your room any color you want.
- Odanı istediğin renge boyayabiliriz.
- I roomed with Tom while I was in college.
- Üniversitedeyken Tom'la aynı odada kalmıştım.
- He was cleaning his room.
- Odasını temizliyordu.
- They barricaded themselves in the room.
- Odaya barikat kurdular.
- Is there a TV in the room?
- Odada televizyon var mı?
- He complained of his room being small.
- Odasının küçük olmasından yakındı.
- The room is light.
- Oda aydınlıktır.
- They stopped talking as soon as I came into the room.
- Ben odaya girer girmez konuşmayı kestiler.
- I didn't want to go to my room.
- Odama gitmek istemedim.
- We gathered all the books together and put them in the spare room.
- Bütün kitapları bir araya topladık ve boş odaya koyduk.
- I don't want to share my room with Tom.
- Odamı Tom'la paylaşmak istemiyorum.
- There was hardly anyone in the room.
- Odada neredeyse hiç kimse yoktu.
- The air in this room isn't good.
- Bu odadaki hava iyi değil.
- The room charge is $100 a night plus tax.
- Oda ücreti gecelik 100 dolar artı vergi.
- She lives alone in this room.
- O bu odada yalnız yaşıyor.
- I used to work in a noisy room.
- Gürültülü bir odada çalışırdım.
- Didn't you notice us going out of the room?
- Odadan çıktığımızı fark etmedin mi?
- I introduced myself to everybody in the room.
- Kendimi odadaki herkese tanıttım.
- You may go to your room.
- Odana gidebilirsin.
- I have a lot of books in my room.
- Odamda bir sürü kitap var.
- Everyone is waiting in the other room.
- Herkes diğer odada bekliyor.
- I would like to have a room of my own.
- Kendime ait bir odam olmasını istiyorum.
- It's dark in this room.
- Bu oda karanlık.
- There isn't anyone in the room.
- Odada kimse yok.
- I want you to have this room clean and tidy.
- Bu odayı temiz ve düzenli tutmanı istiyorum.
- The room has been empty for a long time.
- Oda, uzun süredir boş.
- It is hot in this room.
- Bu oda çok sıcak.
- I just needed more room.
- Daha fazla odaya ihtiyacım vardı.
- Don't run around in the room.
- Odanın içinde oraya buraya koşup durma.
- Come to my room between three and four.
- Saat üç ile dört arasında odama gel.
- Mary stood in the middle of the room.
- Mary odanın ortasında durdu.
- She decorated her room with roses.
- Odasını güllerle süsledi.
- Everyone in the room looked bored.
- Odadaki herkes sıkılmış görünüyordu.
- We had the porter carry our luggage to our room.
- Kapıcıya bavullarımızı odamıza taşıttık.
- Is there something in your room you don't want me to see?
- Odanızda görmemi istemediğiniz bir şey mi var?
- Leave my room immediately.
- Hemen odamı terk edin.
- Tom didn't want to be in the same room as Mary.
- Tom, Mary ile aynı odada olmak istemedi.
- Can I go play in my room?
- Gidip odamda oynayabilir miyim?
- We're going to go into the other room.
- Diğer odaya geçiyoruz.
- Paint this room with a brush.
- Bu odayı fırçayla boya.
- They are both in the room.
- Onların her ikisi de odadalar.
- I'd like to reserve a room in a hotel.
- Ben bir otelde oda ayırtmak istiyorum.
- There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John dışında odada kimse yoktu.
- Tom went inside the dark room and switched on the lights.
- Tom karanlık odaya girdi ve ışıkları açtı.
- Tom, with whom I am sharing a room, is messy.
- Aynı odayı paylaştığım Tom dağınık.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
- Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- This room's location is great.
- Bu odanın konumu harika.
- The room is rather small.
- Oda oldukça küçük.
- Is it in the room?
- O, odada mı?
- There is a desk in a corner of the room.
- Odanın köşesinde bir masa var.
- I was in my room studying.
- Ben odamda çalışıyordum.
- He did not notice that there was a sick man sleeping in the next room.
- O, yan odada uyuyan hasta bir adam olduğunu fark etmedi.
- How long would it take you to paint this room?
- Bu odayı boyaman ne kadar sürerdi?
- You're not allowed outside this room.
- Bu odanın dışına çıkmanıza izin yok.
- She always keeps her room clean.
- Odasını her zaman temiz tutar.
- They rented the upstairs room to a student.
- Üst kattaki odayı bir öğrenciye kiraladılar.
- Tom quietly opened the door and looked into the room.
- Tom sessizce kapıyı açtı ve odaya baktı.
- Tom heard strange noises coming from the next room.
- Tom yan odadan gelen garip sesler duydu.
- She complained of the room being too hot.
- Odanın çok sıcak olduğundan şikayet etti.
- Tom went to his room and sat down on his bed.
- Tom odasına gitti ve yatağına oturdu.
- I don't keep my room very tidy.
- Odamı pek düzenli tutmuyorum.
- Tom walked out of the room.
- Tom odadan çıktı.
- Tom doesn't keep his room very clean.
- Tom odasını pek temiz tutmaz.
- You can wait in this room.
- Bu odada bekleyebilirsin.
- Stay with them in this room.
- Bu odada onlarla kal.
- The room has two windows.
- Odanın iki penceresi var.
- She ordered the room to be swept.
- Odanın süpürülmesini buyurdu.
- You always reserve the same room.
- Her zaman aynı odayı tutuyorsun.
- It was very dark inside the room.
- Odanın içi çok karanlıktı.
- One mouse is running around in the room.
- Odanın içinde bir fare dolaşıyor.
- There're more than 100 people in the room.
- Odada 100'den fazla insan var.
- I want a single room if possible.
- Mümkünse tek kişilik bir oda istiyorum.
- He quit school and started staying in his room.
- Okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.
- Tom doesn't keep his room very clean.
- Tom odasını çok temiz tutmaz.
- There is a boy in this room.
- Bu odada bir çocuk var.
- You may not smoke in this room.
- Bu odada sigara içemezsin.
- He forced his way into the room.
- O yolunu odanın içine zorladı.
- Tom came back inside the room.
- Tom odaya geri döndü.
- It's a very quiet room.
- Çok sessiz bir oda.
- I came into the room to find him watching TV.
- Odaya girdiğimde onu televizyon izlerken buldum.
- This room's orientation is great.
- Bu odanın yönü harika.
- I'd like to book a double room.
- İki kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.
- I didn't know anyone in the room.
- Odadaki kimseyi tanımıyordum.
- I'll be in my room.
- Odamda olacağım.
- I'll go see if people are having fun in the other room.
- İnsanların diğer odada eğlenip eğlenmediklerini görmeye gideceğim.
- She softly stole out of the room.
- Odadan dışarı usul usul çıktı.
- For the lack of something better to do, Tom started cleaning his room.
- Tom yapacak daha iyi bir şey olmadığı için, odasını temizlemeye başladı.
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada yokken Tom bilgisayarımı bozmuş.
- There is a lot of furniture in his room.
- Odasında bir sürü mobilya var.
- I should help Tom clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesine yardım etmeliyim.
- His room is untidy.
- Onun odası dağınık.
- This room is capable of holding fifty persons.
- Bu oda elli kişi alabilecek kapasitede.
- Someone in this room needs a good deodorant.
- Bu odadaki birinin iyi bir deodoranta ihtiyacı var.
- Do you share a room?
- Bir odayı paylaşır mısın?
- Please leave this room.
- Lütfen bu odayı terk edin.
- Your room must always be kept clean.
- Odanız her zaman temiz tutulmalıdır.
- Tom came into the room, followed by John and Mary.
- Tom odaya girdi, ardından John ve Mary geldi.
- What are you doing in my room?
- Odamda ne yapıyorsun?
- She grinned at me when she came into the room.
- Odaya girdiğinde bana sırıttı.
- Tom isn't in his room.
- Tom odasında değil.
- The room was so quiet you could hear a pin drop.
- Oda o kadar sessizdi ki iğne düşse duyulurdu.
- When I entered his room, I found him reading a book.
- Onun odasına girdiğimde onu bir kitap okurken buldum.
- The room was very clean.
- Oda çok temizdi.
- I finished cleaning my room a half hour ago.
- Yarım saat önce odamı temizlemeyi bitirdim.
- Is there someone in the next room?
- Yan odada biri var mı?
- Open the window and let some fresh air into the room, please.
- Pencereyi aç ve odaya biraz temiz hava girsin, lütfen.
- Tom isn't the only man in the room.
- Odadaki tek erkek Tom değil.
- The spare room is ready for guests.
- Boş oda misafirler için hazır.
- There was almost nothing in the room.
- Odada neredeyse hiçbir şey yoktu.
- Have you finished cleaning your room yet?
- Odanızı temizlemeyi henüz bitirmediniz mi?
- Your room is out of order.
- Odan hizmet dışı.
- I thought I heard music coming from Tom's room.
- Tom'un odasından müzik sesi geldiğini sandım.
- I shouldn't have to tell you to keep your room clean.
- Odanı temiz tutmanı söylemek zorunda kalmamalıydım.
- The room is extremely small.
- Oda çok küçük.
- Mary hastened back to her room.
- Mary aceleyle odasına döndü.
- The room was illuminated with red lights.
- Oda kırmızı ışıklarla aydınlatılmıştı.
- They holed up in a room.
- Bir odaya kapandılar.
- It's cold outside, so he came inside the room.
- Dışarısı soğuk, o yüzden odaya girdi.
- I don't like the color of my room.
- Odamın rengini sevmiyorum.
- I made the best of my small room.
- Küçük odamı en iyi şekilde değerlendirdim.
- My room has two windows.
- Odamda iki pencere var.
- Tom's room is full of toys.
- Tom'un odası oyuncaklarla dolu.
- He listened to music in his room until late at night.
- Gece geç saatlere kadar odasında müzik dinledi.
- Here's your room key.
- İşte oda anahtarınız.
- The room was dark.
- Oda karanlıktı.
- Go to your room and don't come out until I say so!
- Odana git ve ben söyleyinceye kadar çıkma!
- Tom had just started to clean his room when Mary came over to visit.
- Mary ziyarete geldiğinde Tom odasını temizlemeye yeni başlamıştı.
- Get the hell out of my room!
- Odamdan defol git.
- I wanted Tom to clean his room.
- Tom'un odasını temizlemesini istedim.
- He probably entered this room.
- O muhtemelen bu odaya girdi.
- He ran out of the room.
- Odadan kaçtı.
- I heard a noise coming from the next room.
- Bitişik odadan gelen bir gürültü duydum.
- He could write off his work room's furnishing from his taxes.
- Çalışma odasının mobilyasını vergiden düşürebildi.
- He must clean his room.
- O, odasını temizlemeli.
- He came into my room.
- Odama geldi.
- Tom peeked inside the room.
- Tom odayı gözetledi.
- Tom peeked into Mary's room, but she wasn't there.
- Tom, Mary'nin odasına çaktırmadan baktı ama orada değildi.
- She has this big room all to herself.
- Kendine ait büyük bir odası var.
- Tom told Mary to go back to her room.
- Tom, Mary'ye odasına dönmesini söyledi.
- Tom's room was a large room.
- Tom'un odası geniş bir odaydı.
- I need a room for two people.
- Bana çift kişilik bir oda lazım.
- I'd like to have a room with a nice view.
- Güzel manzaraya sahip bir oda isterim.
- The room was kept warm for the guests.
- Oda misafirler için sıcak tutuldu.
- I showed my room to her.
- Ben de ona odamı gösterdim.
- The room is too small.
- Oda çok küçük.
- What are you doing in my room?
- Benim odamda ne yapıyorsunuz?
- He managed to escape from the room where his kidnappers had kept him locked up.
- Kendisini kaçıranların onu kilitli tuttuğu odadan kaçmayı başardı.
- I want my dinner brought to my room.
- Akşam yemeğimin odama getirilmesini istiyorum.
- I had her sweep my room.
- Ona odamı temizlettim.
- Have you seen Tom's room?
- Tom'un odasını gördün mü?
- When was the last time you slept in this room?
- En son ne zaman bu odada uyudun?
- They hurried out of the room.
- Aceleyle odadan çıktılar.
- I had my room cleaned.
- Odamı temizlemiştim.
- The dancer in the middle of the room is ready to begin.
- Odanın ortasındaki dansçı başlamaya hazır.
- It's a big room.
- O büyük bir oda.
- This room looks like a pigsty.
- Bu oda domuz ahırına benziyor.
- This room is the coldest in the house.
- Bu oda evdeki en soğuk oda.
- This used to be my room.
- Burası eskiden benim odamdı.
- Tom wants this room spotless.
- Tom bu odanın tertemiz olmasını istiyor.
- They were in that room with me all night.
- Onlar bütün gece benimle birlikte o odadaydılar.
- My dorm room was very small.
- Yurt odam çok küçüktü.
- The room is starting to warm up now.
- Oda ısınmaya başladı.
- Does the room have air conditioning?
- Odada klima var mı?
- However, the princess had barricaded herself in her room and wouldn't come out.
- Ancak prenses kendini odasına kapatmıştı ve dışarı çıkmıyordu.
- This room is used for various purposes.
- Bu oda birçok amaçla kullanılır.
- Tom's room is quite small.
- Tom'un odası oldukça küçük.
- Don't you want to see your room?
- Odanı görmek istemiyor musun?
- Would you please air the room while I'm out?
- Ben dışarıdayken odayı havalandırır mısın?
- Tom should clean his room.
- Tom odasını temizlemeli.
- It is dark in that room.
- O odada hava karanlık.
- Tom ran out of the room.
- Tom odadan kaçtı.
- She beckoned me into the room.
- O, beni odaya çağırdı.
- Fingerprints left in the room proved the murderer's guilt.
- Odada bırakılan parmak izleri katilin suçlu olduğunu kanıtladı.
- I had my brother clean my room.
- Erkek kardeşime odamı temizlettim.
- How many boys are there in the room?
- Odada kaç çocuk var?
- Tom has been busy decorating his room.
- Tom odasını dekore etmekle meşgul.
- I found this in Tom's room.
- Bunu Tom'un odasında buldum.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
- Sonunda Tom'u odasını temizlemesi için ikna etmeye çalışmaktan vazgeçtim.
- This room has fine view of the mountain.
- Bu oda güzel bir dağ manzarasına sahip.
- Tom was caught sneaking out of the room.
- Tom, odadan sinsice çıkarken yakalandı.
- The room is at the end of the hall.
- Oda koridorun sonunda.
- My brother's room is always a mess.
- Kardeşimin odası her zaman dağınıktır.
- They adorned the room with flowers.
- Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.
- She beckoned me into the room.
- Beni odaya davet etti.
- The room is full of flowers.
- Oda çiçeklerle dolu.
- Don't play in this room.
- Bu odada oynamayın.
- I don't want to have anything that reminds me of you in this room.
- Bu odada bana seni anımsatacak hiçbir şey istemem.
- She is now putting the things in her room in order.
- Artık odasındaki eşyaları düzene sokuyor.
- She gave me a large room while I stayed at her house.
- Onun evinde kalırken bana büyük bir oda verdi.
- Tom stopped talking as soon as Mary came into the room.
- Mary odaya girer girmez Tom konuşmayı kesti.
- Tom started to laugh and was joined by everyone in the room.
- Tom gülmeye başladı ve odadaki herkes katıldı.
- I am having a nap in my room.
- Odamda kestiriyorum.
- Sami and Layla were found shot in their room.
- Sami ve Leyla odalarında vurulmuş bulundular.
- I had my suitcase carried up to my room.
- Bavulumu odama kadar taşıttım.
- Tom said Mary is probably still in her room.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ odasında olduğunu söyledi.
- We kept quiet in the room.
- Biz odada sessiz kaldık.
- Tom could hear Mary snoring loudly in the next room.
- Tom yan odada Mary'nin yüksek sesle horladığını duyabiliyordu.
- Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Tom sessizce giysilerini giydi ve parmak uçlarında odadan çıktı.
- Don't you smell something burning in the next room?
- Yan odada yanan bir şeyin kokusunu almıyor musun?
- The room was devoid of furniture.
- Oda, mobilyasızdı.
- I'll put the suitcases in Tom's room.
- Valizleri, Tom'un odasına koyacağım.
- There are three men in the next room waiting for you.
- Yan odada seni bekleyen üç adam var.
- I heard screaming in the next room.
- Yan odadan çığlık sesleri duydum.
- We just cleaned our room.
- Az önce odamızı temizledik.
- Take your hat off in the room.
- Odaya girerken şapkanı çıkar.
- Heat was spread throughout the room by the electric stove.
- Elektrikli soba sayesinde ısı tüm odaya yayılırdı.
- This room has a balcony.
- Bu odada bir balkon var.
- It's nice if a child can have a room of his own.
- Bir çocuğun kendine ait bir odası olması güzel bir şey.
- We decorated the room ourselves.
- Biz odayı kendimiz dekore ettik.
- Tom had to clean his room.
- Tom odasını temizlemek zorunda kaldı.
- My dog sleeps in the same room I do.
- Köpeğim benim yattığım odada uyuyor.
- Are you sure this is the right room?
- Buranın doğru oda olduğuna emin misin?
- She ordered him to clean up his room.
- Ona odasını temizlemesini emretti.
- Everybody in the room got very quiet.
- Odadaki herkes çok sessizleşti.
- A room for two with bath, please.
- Banyolu iki kişilik bir oda lütfen.
- Tom left the room in a hurry.
- Tom aceleyle odadan ayrıldı.
- The room that the kidnappers locked me in had no windows.
- Kaçıranların beni kilitledikleri odanın penceresi yoktu.
- She led the old man into the room.
- O, yaşlı adamı odasına götürdü.
- Tom opened the windows to air out the room.
- Tom odayı havalandırmak için pencereleri açtı.
- There is a lot of furniture in this room.
- Bu odada bir sürü mobilya var.
- Tom said he wanted to be alone, and then went up to his room.
- Tom yalnız kalmak istediğini söyledi ve sonra odasına çıktı.
- We went in the room and saw Tom and Mary dancing.
- Odaya girdik ve Tom ile Mary'yi dans ederken gördük.
- Didn't you hear the voice in the next room?
- Yan odadaki sesi duymadın mı?
- Tom filled the room with cardboard boxes.
- Tom odayı karton kutularla doldurdu.
- Holmes went out of the room without being noticed by anyone.
- Holmes, kimse tarafından fark edilmeden odadan çıktı.
- Whose room is this?
- Bu kimin odası.
- There were a desk and a chair in the room.
- Odada bir masa ve bir sandalye vardı.
- You aren't allowed in this room.
- Bu odaya girmene izin verilmez.
- You'd better go back to your room.
- Odanıza geri dönseniz iyi olur.
- I went to the room.
- Odaya gittim.
- I can't be in the same room as Tom without getting into a fight.
- Kavga etmeden Tom ile aynı odada kalamam.
- I heard someone come into the room.
- Birinin odaya girdiğini duydum.
- Please put a pitcher of water in my room.
- Lütfen odama bir sürahi su koyun.
- Tom promised he'd clean his room.
- Tom odasını temizleyeceğine söz verdi.
- I'll clean my room tomorrow.
- Yarın odamı temizleyeceğim.
- I always lock my room.
- Ben her zaman odamı kilitlerim.
- He has a large desk in his small room.
- Küçük odasında büyük bir masası var.
- What room would you like to reserve?
- Hangi odayı rezerve etmek istersiniz?
- I am heating the room.
- Odayı ısıtıyorum.
- He went out of the room.
- Odadan dışarı çıktı.
- While cleaning my room yesterday evening, I happened to find an old photograph of my mother.
- Dün akşam odamı temizlerken tesadüfen annemin eski bir fotoğrafını buldum.
- How much time did it take Tom to clean his room?
- Tom'un odasını temizlemesi ne kadar zaman aldı?
- Tom has been in this room all morning.
- Tom sabahtan beri bu odadaydı.
- Don't forget to open the window in your room.
- Odandaki pencereyi açmayı unutma.
- My brother and I shared the room.
- Erkek kardeşim ve ben, odayı paylaştık.
- Tom has a room at the hotel near the river.
- Tom'un nehrin yanındaki otelde bir odası var.
- Where's room 303?
- 303 numaralı oda nerede?
- Here's the key to your room.
- İşte odanızın anahtarı.
- Few children were in the room.
- Birkaç çocuk odadaydı.
- Don't run about wildly in the room.
- Odada çılgın gibi koşuşturma.
- He awoke to find himself in a strange room.
- Uyandığında kendini yabancı bir odada buldu.
- Don't let anyone in this room.
- Bu odaya kimseyi sokma.
- Could you change my room to one with a view of the ocean?
- Odamı okyanus manzaralı bir oda ile değiştirebilir misiniz?
- Tom shut himself up in his room.
- Tom kendini odasına kapattı.
- Tom ate all his meals in his room.
- Tom tüm yemeklerini odasında yedi.
- Several primeval vases stand in this room.
- Bu odada birkaç ilkel vazo duruyor.
- This big sofa is really not suitable for a small room.
- Bu büyük kanepe küçük bir oda için gerçekten uygun değil.
- Tom's eyes lit up when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom'un gözleri parladı.
- The room is full of people.
- Oda insanlarla dolu.
- Tom was locked up in a room.
- Tom bir odada kilitliydi.
- She has a large room all to herself.
- Kendine ait büyük bir odası var.
- Why can't I have my own room?
- Neden kendi odam yok?
- Do you have the key to this room?
- Bu oda için anahtarın var mı?
- Bring the suitcase down from my room.
- Bavulu odamdan aşağı getir.
- The room is full of flowers.
- Oda çiçeklerle doluydu.
- This room is my bedroom, and the other one is my office.
- Bu oda benim yatak odam, diğeri ise ofisim.
- Tony ate his meals in the kitchen and he slept in a little room at the top of the farmhouse.
- Tony yemeklerini mutfakta yiyordu ve çiftlik evinin tepesindeki küçük bir odada uyuyordu.
- Tom is the only one who saw Mary sneak into the room.
- Mary'nin odaya gizlice sızdığını gören tek kişi Tom'dur.
- Tom told me that I could use his room.
- Tom bana odasını kullanabileceğimi söyledi.
- Two boys came running out of the room.
- İki çocuk odadan dışarı koşarak geldi.
- Tom stayed in his room by himself.
- Tom odasında tek başına kaldı.
- Don't anybody leave this room.
- Kimse bu odadan çıkmasın.
- Tom quickly went in the room.
- Tom hızla odaya girdi.
- Will the room be available for the meetings?
- Oda toplantılar için müsait olacak mı?
- This room's pretty awesome, eh?
- Bu oda harika, değil mi?
- The room was so quiet you could hear a pin drop.
- Oda o kadar sessizdi ki bir iğnenin düşmesini bile işitebilirdin.
- Tom didn't know what language the people in the next room were speaking.
- Tom yan odadaki insanların hangi dilde konuştuğunu bilmiyordu.
- He came out of the room at last.
- Nihayet odadan çıktı.
- Tom and John sleep in the same room.
- Tom ve John aynı odada uyur.
- The guests are sleeping in this room.
- Misafirler bu odada uyuyor.
- Tom and Mary have been in the next room talking for quite a while.
- Tom ve Mary bitişik odada uzunca bir süredir konuşuyorlardı.
- I spent the whole day cleaning up the room.
- Bütün günümü odayı temizleyerek geçirdim.
- Go to your room now!
- Şimdi odana git.
- I noticed him sneak into the room.
- Onun odaya gizlice girdiğini fark ettim.
- Mr Johnson's was a large room.
- Bay Johnson'ın odası geniş bir odaydı.
- Do you know what room Tom is in?
- Tom'un hangi odada olduğunu biliyor musunuz?
- No one gets in this room.
- Bu odaya kimse giremez.
- I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
- He came into the room first.
- Odaya ilk o geldi.
- Tom is cleaning his room.
- Tom odasını temizliyor.
- He has his own room.
- Kendi odası var.
- She was locked up in a room.
- Bir odaya kapatılmıştı.
- Books are scattered around the room.
- Kitaplar odanın her tarafına dağılmış.
- Tom and Mary shared a room.
- Tom ve Mary aynı odayı paylaşıyorlardı.
- A room without books is like a body without a soul.
- Kitapsız bir oda, ruhsuz bir beden gibidir.
- She entered her room.
- Odasına girdi.
- Take off your hat in the room.
- Odada şapkanı çıkar.
- He will send Gilles up to the room.
- Gilles'i odaya gönderecek.
- Tom didn't want Mary to leave the room.
- Tom Mary'nin odadan ayrılmasını istemedi.
- Fadil started to hear horrifying sounds coming from his room.
- Fadıl odasından gelen korkunç sesler duymaya başladı.
- Where is your room?
- Odanız nerede?
- What's Tom doing in his room?
- Tom odasında ne yapıyor?
- I'm the only one with a key to this room.
- Bu odanın anahtarı sadece bende var.
- Tom is the only person in the room.
- Odadaki tek kişi Tom'dur.
- Jim awoke and found himself alone in the room.
- Jim uyandı ve kendini odada yalnız buldu.
- Don't smoke in this room.
- Bu odada sigara içmeyin.
- The fire started in Dan's room.
- Yangın Dan'ın odasında başladı.
- No one else was in the room.
- Odada başka kimse yoktu.
- Sami was too afraid to go into the room.
- Sami odaya girmekten çok fazla korkuyordu.
- Tom trashed his room.
- Tom odasını dağıttı.
- The police searched Tom's room for three hours.
- Polis üç saat boyunca Tom'un odasını aradı.
- You're free to use this room.
- Bu odayı kullanmakta özgürsün.
- Tom snuck out of the room.
- Tom gizlice odadan çıktı.
- The room was full of smoke.
- Oda duman doluydu.
- I'm accustomed to sleeping in a room without air conditioning.
- Klimasız bir odada uyumaya alışkınım.
- There is a desk in a corner of the room.
- Odanın bir köşesinde bir masa var.
- I didn't know Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunu bilmiyordum.
- She took the bigger room.
- Büyük odayı aldı.
- Your room is ready.
- Odan hazır.
- This room is capable of holding fifty persons.
- Bu oda elli kişi alabilecek kapasitededir.
- She decorated her room with roses.
- Odasını güllerle dekore etti.
- Tom is standing at the back of the room.
- Tom odanın arka tarafında duruyor.
- Tom went back into the other room.
- Tom diğer odaya geri döndü.
- Tom keeps his room clean.
- Tom odasını temiz tutar.
- Is this your room?
- Burası senin odan mı?
- Tom was the only man in the room.
- Tom odadaki tek adamdı.
- Tom and Mary are waiting in the next room.
- Tom ve Mary yan odada bekliyorlar.
- Go to your room and think about what you've done!
- Odana git ve ne yaptığını düşün!
- She doesn't want to go to her room by herself.
- O, odasına kendi başına gitmek istemiyor.
- Tom and Mary were also in the room.
- Tom ve Mary de odadaydılar.
- Tom's smile lit up the room.
- Tom'un gülümsemesi odayı aydınlattı.
- Tom stepped inside the room.
- Tom odaya girdi.
- You should go back to your room.
- Odanıza geri dönmelisiniz.
- If Ted were here, he could help us clean our room.
- Ted burada olsaydı, odamızı temizlememize yardım edebilirdi.
- You were in this room with Tom when he was killed.
- Öldürüldüğünde Tom'la birlikte bu odadaydın.
- You shouldn't read a book in a room this dim.
- Bu kadar loş bir odada kitap okumamalısın.
- Holmes went out of the room without being noticed by anyone.
- Holmes, kimse fark etmeden odadan dışarı çıktı.
- Your room isn't empty any more.
- Odanız artık boş değil.
- They hurried out of the room.
- Onlar aceleyle odadan çıktı.
- Tom walked around the room.
- Tom odanın içinde dolaştı.
- My sister always keeps her room clean.
- Kız kardeşim odasını hep temiz tutar.
- Tom, the guy I'm sharing a room with, is messy.
- Tom, aynı odayı paylaştığım adam, dağınık.
- Can I eat in my room?
- Odamda yemek yiyebilir miyim?
- Which room do you want me to clean first?
- Önce hangi odayı temizlememi istersin?
- Is there a TV in the room?
- Odada bir televizyon var mı?
- The room is fully furnished.
- Oda tamamen mobilyalı.
- Tom was escorted from the room.
- Tom odadan çıkarıldı.
- We caught him trying to go out of his room.
- Onu odasından çıkmaya çalışırken yakaladık.
- Fadil retired to his room.
- Fadıl kendi odasına çekildi.
- Whenever I leave my window open, bugs fly into my room.
- Ne zaman penceremi açık bıraksam, odama böcekler giriyor.
- Tom will help me clean my room.
- Tom odamı temizlememe yardım edecek.
- Cigarette smoke fouls the air in a room.
- Sigara dumanı, odadaki havayı kirletir.
- Tom came into the room and started yelling.
- Tom odaya geldi ve bağırmaya başladı.
- Sami locked himself in his room.
- Sami kendisini odasına kilitledi.
- Would you go to your room?
- Odana gider misin?
- Tom didn't know what language the people in the next room were speaking.
- Tom bitişik odadaki insanların hangi dili konuştuğunu bilmiyordu.
- This room has air conditioning.
- Bu odada klima var.
- Tomorrow I'll clean my room.
- Yarın odamı temizleyeceğim.
- Do you hear someone moving around in the next room?
- Yan odada birinin hareket ettiğini duyuyor musun?
- I had to get something from my room.
- Odamdan bir şeyler almalıydım.
- Tom is in the other room getting dressed.
- Tom diğer odada giyiniyor.
- Tom started walking across the room.
- Tom odanın içinde yürümeye başladı.
- Tom went directly to his room as soon as he got home.
- Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.
- Tom keeps his room tidy.
- Tom odasını düzenli tutuyor.
- Tom went out of the room.
- Tom odadan çıktı.
- I was cleaning my room for that time.
- O sırada odamı temizliyordum.
- Tom was alone in the room.
- Tom odada yalnızdı.
- Tom's room was a large room.
- Tom'un odası büyük bir odaydı.
- Tom noticed that Mary wasn't in the room.
- Tom, Mary'nin odada olmadığını fark etti.
- I see her sweeping the room.
- Odayı süpürdüğünü görüyorum.
- Sami and Layla shared the same room.
- Sami ve Layla aynı odayı paylaşıyorlardı.
- Don't let him into this room.
- Onun bu odaya girmesine izin verme.
- I had my brother clean my room.
- Kardeşime odamı temizlettim.
- I am quite comfortable in this room.
- Bu odada oldukça rahatım.
- Don't let anyone in this room.
- Kimsenin bu odaya girmesine izin verme.
- Tom searched Mary's room again.
- Tom yine Mary'nin odasını aradı.
- My book has to be somewhere in the room.
- Kitabım odada bir yerde olmalı.
- Tom was left alone in the room.
- Tom odada yalnız bırakılmıştı.
- Sami was interrogated in this small room.
- Sami bu küçük odada sorgulandı.
- She breaks something every time she cleans the room.
- O, odayı her temizlemesinde bir şey kırar.
- The room commands a fine view of the lake.
- Oda, güzel bir göl manzarasına hakim.
- We don't have time to search every room carefully.
- Her odayı dikkatlice arayacak vaktimiz yok.
- How many times have I told you guys to stay out of my room?
- Size kaç kere odamdan uzak durmanızı söyledim?
- The room is covered with dust.
- Oda tozla kaplıdır.
- The room was decorated with flowers for the party.
- Oda, parti için çiçeklerle süslendi.
- I found an old rusty key in that room.
- O odada eski paslı bir anahtar buldum.
- Tom has painted his room white.
- Tom odasını beyaza boyamış.
- That room is very long.
- O oda çok uzun.
- All you have to do is to clean your room.
- Yapmanız gereken tek şey odanızı temizlemektir.
- I share a room with my brother.
- Erkek kardeşimle bir oda paylaşıyorum.
- Help me find an empty room for myself.
- Kendim için boş bir oda bulmama yardım et.
- A few years ago, our room had little furniture in it.
- Birkaç yıl önce, odamızda küçük mobilyalar vardı.
- OK, are you going to return to your room or not?
- Tamam, odana dönecek misin, dönmeyecek misin?
- No one gets in this room.
- Bu odaya hiç kimse girmesin.
- The guests are sleeping in this room.
- Konuklar bu odada uyuyor.
- Why don't you go to your room and play?
- Neden odana gidip oynamıyorsun?
- Tom went out of the room.
- Tom odadan dışarı çıktı.
- Someone's in the other room.
- Diğer odada biri var.
- Why don't we share a room?
- Neden bir odayı paylaşmıyoruz?
- This room is very stuffy.
- Bu oda çok havasız.
- Be sure to turn out the light when you go out of the room.
- Odadan çıkarken ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
- How many nights would you like the room for?
- Odayı kaç gecelik istiyorsun?
- There is someone in this room.
- Bu odada birisi var.
- Tom took nothing of value from Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasından değerli hiçbir şey almadı.
- I don't have enough space in my room for that desk.
- Odamda o masa için yeterli yer yok.
- Tom locked himself in his room and cried.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.
- Tom is in his room now.
- Tom şu anda odasında.
- What were you doing in my room?
- Odamda ne yapıyordun?
- Someone locked me in the room.
- Biri beni odaya kilitledi.
- Do you have your own room?
- Senin kendi odan var mı?
- Layla was in the next room.
- Leyla yan odadaydı.
- I would like to have a room of my own.
- Kendime ait bir odam olsun istiyorum.
- The key was left in the room.
- Anahtar odada unutulmuştu.
- She showed me her room.
- Bana odasını gösterdi.
- It was really noisy in the room so Tom covered his ears.
- Oda çok gürültülüydü, bu yüzden Tom kulaklarını kapattı.
- The room is quite small.
- Oda oldukça küçük.
- Tom and Mary barricaded themselves in the room.
- Tom ve Mary kendilerini odaya kapattılar.
- Stay with him in this room.
- Bu odada onunla kal.
- What was he doing in his room?
- Odasında ne yapıyordu?
- The room was completely silent and everyone stared at us.
- Oda tamamen sessizdi ve herkes bize bakıyordu.
- Sweeping the room is my daughter's job.
- Odayı süpürmek kızımın işi.
- This is Tom's room.
- Burası Tom'un odası.
- Tom spends hours in his room drawing pictures.
- Tom odasında resim çizerek saatler harcar.
- He awoke to find himself in a strange room.
- Uyanınca tanımadığı bir odada bulmuştu kendini.
- I don't have any books in my room.
- Odamda hiç kitap yok.
- She complained that it was too hot in the room.
- Odanın çok sıcak olduğundan şikayet etti.
- Apparently, the murder happened in a locked room.
- Görünüşe göre cinayet kilitli bir odada gerçekleşti.
- Tom is sweeping his room.
- Tom odasını süpürüyor.
- I thought you went to your room to sleep.
- Uyumak için odana gittiğini düşündüm.
- This room heats easily.
- Bu oda kolayca ısınır.
- He ran out of the room.
- Odadan koşarak çıktı.
- The room's area is two and half square meters.
- Odanın alanı iki buçuk metre karedir.
- Where is your room?
- Odan nerede?
- I'll sleep in my room.
- Odamda uyuyacağım.
- Tom rushed out of his room.
- Tom odadan dışarı fırladı.
- Tom was the only one who saw Mary sneak into the room.
- Tom, Mary'nin odaya gizlice girdiğini gören tek kişiydi.
- I'm not the only Canadian in the room.
- Odadaki tek Kanadalı ben değilim.
- The room is hot.
- Oda sıcak.
- Don't enter that room.
- O odaya girmeyin.
- Tom and I share a room.
- Tom ve ben bir odayı paylaşıyoruz.
- I introduced myself to everyone in the room.
- Odadaki herkese kendimi tanıttım.
- There is too much furniture in this room.
- Bu odada çok fazla mobilya var.
- I have to go up to our room and I forgot my key.
- Odama çıkmak zorunda kaldım ama anahtarımı unutmuştum.
- I ordered dinner to my room, but I was brought only champagne and fruit.
- Odama akşam yemeği istedim ama bana sadece şampanya ve meyve getirildi.
- They lit candles in their room.
- Odalarında mum yaktılar.
- If you go upstairs and turn right you will find your room.
- Yukarı çıkıp sağa dönün, odanızı bulacaksınız.
- Are you sure this is the room we're supposed to be in?
- Bu odada olmamız gerektiğine emin misin?
- A cat dashed out of the room.
- Bir kedi odadan dışarıya hızla koştu.
- Tom is sitting all day in his room accomplishing nothing.
- Tom bütün gün odasında oturup hiçbir şey yapmıyor.
- I have already cleaned my room.
- Odamı çoktan temizledim.
- The fire started in Dan's room.
- Yangın Dan'in odasında başlamış.
- She sweeps the room with a broom.
- O bir süpürgeyle odayı süpürüyor.
- Please book a room for her.
- Lütfen onun için bir oda ayırtın.
- Tom burst into the room.
- Tom odaya daldı.
- The moment I walked into the room, I knew something was wrong.
- Odaya girdiğim an, bir şeyin hatalı olduğunu biliyordum.
- Tom went back into his room.
- Tom odasına geri döndü.
- Please clean up this room before everyone arrives.
- Lütfen herkes gelmeden önce bu odayı temizleyin.
- Do you want to see your room?
- Odanı görmek ister misin?
- The children were assigned to sweep the room.
- Çocuklara odayı temizleme görevi verildi.
- She left her dog in my room.
- Köpeğini benim odamda bırakmış.
- We have an emergency in room 17.
- 17 numaralı odada acil bir durumumuz var.
- Your room is ready now.
- Odan şu an hazır.
- The fire started in Tom's room.
- Yangın Tom'un odasında başladı.
- The room was empty for quite a while.
- Oda bir süre boştu.
- Go out of the room at once.
- Bu odadan hemen dışarı çık.
- Do you have a table in your room?
- Odanızda masa var mı?
- A hush fell over the room.
- Odaya bir sessizlik çöktü.
- Tom showed me his room.
- Tom bana odasını gösterdi.
- He looked around the room for his keys.
- Odanın içinde anahtarlarını aradı.
- Tom put his room in order.
- Tom odasını düzene soktu.
- He was the only one in the room.
- O, odadaki tek kişiydi.
- The room is shrouded in smoke.
- Oda dumanla kaplanmış.
- Tom heard strange noises coming from the next room.
- Tom yan odadan gelen tuhaf sesler duydu.
- This room is cramped.
- Bu oda sıkışık.
- He retired to his own room after supper.
- Akşam yemeğinden sonra kendi odasına çekilirdi.
- The table in that room is very nice.
- Şu odadaki masa çok iyi.
- Tom has been sitting in that room alone for five hours.
- Tom beş saattir o odada yalnız oturuyor.
- We want a room for four nights.
- Biz dört gece için bir oda istiyoruz.
- Tom saw Mary across the room and went over to talk to her.
- Tom odanın öbür ucunda Mary'yi gördü ve onunla konuşmak için yanına gitti.
- This is the room where the body was found.
- Burası cesedin bulunduğu oda.
- There are no chairs in this room.
- Bu odada hiç sandalye yok.
- This room is empty.
- Bu oda boş.
- We have to buy a new rug for this room.
- Bu oda için yeni bir halı almalıyız.
- Good morning, I would like to reserve a room.
- Günaydın, bir oda ayırtmak istiyorum.
- Tom tiptoed into the room.
- Tom parmak ucunda odaya girdi.
- My mom walked into my room.
- Annem odama girdi.
- Tom was in the room by himself.
- Tom kendi başına odadaydı.
- There was absolutely no furniture in that room.
- O odada kesinlikle hiç mobilya yoktu.
- Tom pushed the door open and stepped into the room.
- Tom kapıyı iterek açtı ve odaya girdi.
- There may be something in the next room.
- Yan odada bir şey olabilir.
- Tom explained his plan to everyone in the room.
- Tom odadaki herkese planını açıkladı.
- Tom sneaked back into the room.
- Tom gizlice odaya geri girdi.
- I've cleaned my room.
- Odamı temizledim.
- She called the students into the room.
- Öğrencileri odanın içine çağırdı.
- They rushed out of the room.
- Onlar odadan dışarıya koştular.
- Tom and Mary don't sleep in the same room.
- Tom ve Mary aynı odada uyumaz.
- She wouldn't let him in the room no matter what.
- Ne olursa olsun odaya girmesine izin vermezdi.
- He was listening to music in his room.
- Odasında müzik dinliyordu.
- The furnishing of his work room was tax deductible.
- Çalışma odasının döşenmesi vergiden düşülebilirdi.
- I don't mind sharing a room with Tom.
- Tom'la aynı odayı paylaşmanın bir sakıncası yok.
- As I was waking up, I saw a burglar in my room.
- Uyandığımda odamda bir hırsız gördüm.
- I'm going to my room, because I can study there.
- Odama gidiyorum, çünkü orada çalışabilirim.
- Tom promised to stay in his room.
- Tom odada kalmaya söz verdi.
- There's enough room for everybody.
- Herkes için yeterli oda var.
- Tom always keeps his room neat.
- Tom her zaman odasını düzenli tutar.
- What is the difference between a deluxe room and a standard room?
- Lüks oda ve standart oda arasındaki fark nedir?
- I couldn't take my eyes off of you from the minute I entered this room.
- Bu odaya girdiğim andan itibaren gözlerimi senden alamadım.
- Do not run in this room.
- Bu odada koşma.
- Tom doesn't like being told to clean his room.
- Tom odasının temizlenmesinin söylenmesinden hoşlanmaz.
- She left her dog in my room.
- O, köpeğini odamda bıraktı.
- The boy came running into the room.
- Çocuk odaya koşarak geldi.
- Your room is very messy.
- Senin odan çok dağınık.
- Tom is in his room doing his homework.
- Tom odasında ödevini yapıyor.
- Tom had the room to himself.
- Tom'un kendisi için odası vardı.
- The police found nothing suspicious in Dan's room.
- Polis Dan'in odasında şüpheli bir şey bulamadı.
- When will we repaint her room?
- Odasını ne zaman boyayacağız?
- Layla went to Sami's room.
- Leyla, Sami'nin odasına gitti.
- Tom came into the room carrying three bottles of wine.
- Tom elinde üç şişe şarapla odaya girdi.
- I wish I had my own room.
- Keşke benim kendi odam olsa.
- Your room isn't empty any more.
- Odan artık boş değil.
- You will be in charge of the babies in this room.
- Bu odadaki bebeklerden sen sorumlu olacaksın.
- Um, is the room quiet?
- Oda sessiz mi?
- I found her in tears in her room.
- Onu odasında gözyaşları içinde buldum.
- When I entered his room, he was reading a book.
- Odasına girdiğimde kitap okuyordu.
- How much is the rent for this room?
- Bu odanın kirası ne kadar?
- When I was a child, I used to spend time reading alone in my room.
- Çocukken odamda tek başıma kitap okuyarak vakit geçirirdim.
- People in the room didn't say anything.
- Odadaki insanlar hiçbir şey söylemedi.
- I looked into the next room.
- Yan odaya baktım.
- I wasn't the only Canadian in the room.
- Odadaki tek Kanadalı ben değildim.
- Sweeping the room is my daughter's job.
- Odayı süpürmek kızımın işidir.
- What color are the walls in your room?
- Odanızın duvarları ne renk?
- Tom spent all day alone in his room.
- Tom bütün günü odasında yalnız geçirdi.
- Tear gas filled the room.
- Göz yaşartıcı gaz odayı doldurdu.
- The fire started on a sofa in Dan's room.
- Yangın Dan'in odasındaki kanepede başladı.
- Don't let anyone in this room.
- Bu odaya kimseyi almayın.
- If a burglar came into my room, I would throw something at him.
- Odama bir hırsız girse, ona bir şey fırlatırdım.
- Tom heard a couple of people talking in the next room.
- Tom yan odada birkaç kişinin konuştuğunu duydu.
- Has Tom cleaned his room yet?
- Tom odasını temizledi mi?
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Sami was in the next room.
- Sami yan odadaydı.
- A room with bath, please.
- Banyolu bir oda lütfen.
- Tom and Mary are the only ones still in the room.
- Tom ve Mary odada kalan tek kişiler.
- Tom cleaned his room in a hurry.
- Tom aceleyle odasını temizledi.
- Here's the key to your room.
- İşte odanın anahtarı.
- Let's clean our room.
- Odamızı temizleyelim.
- Sami checked Layla's room.
- Sami, Layla'nın odasını kontrol etti.
- We entered the room by the back door.
- Odaya arka kapıdan girdik.
- Every woman in the room turned to look at Tom.
- Odadaki her kadın Tom'a bakmak için döndü.
- We'd like a double room with bath.
- Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.
- I'm sure my passport is in this room somewhere.
- Pasaportumun bu odada bir yerlerde olduğuna eminim.
- You may smoke in that room, but you mustn't smoke in this room.
- O odada sigara içebilirsiniz ama bu odada içmemelisiniz.
- He lit candles in his room.
- Odasında mumlar yaktı.
- Tom and I were alone in the room.
- Tom ve ben odada yalnızdık.
- Tom kicked down the door and entered Mary's room.
- Tom kapıyı tekmeledi ve Mary'nin odasına girdi.
- Don't leave the room with the window open.
- Odayı penceresi açıkken terk etme.
- I've already cleaned my room.
- Odamı çoktan temizledim.
- Don't let anyone into the room.
- Kimsenin odaya girmesine izin verme.
- Go to your room and think about what you did.
- Odana git ve ne yaptığını düşün.
- He cleaned his room on Sunday.
- Pazar günü odasını temizledi.
- He looked around the room for his keys.
- Odada anahtarlarını arandı.
- There were few children in the room.
- Odada birkaç çocuk vardı.
- I want you to go to your room and lock the door.
- Odana gitmeni ve kapıyı kilitlemeni istiyorum.
- Tom's keys are somewhere in this room, I think.
- Tom'un anahtarları bu odada bir yerde sanırım.
- Tom said that he thought Mary was in her room sleeping.
- Tom, Mary'nin odasında uyuduğunu düşündüğünü söyledi.
- You came into my room.
- Odama geldin.
- The table takes up a lot of space in this room.
- Masa bu odada çok yer kaplıyor.
- I'll be in the other room.
- Diğer odada olacağım.
- Is this Tom's room?
- Burası Tom'un odası mı?
- He left the room without saying a word.
- Tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
- Tom refused to let me in his room.
- Tom odasına girmemi reddetti.
- Do you have an alarm clock in your room?
- Odanızda çalar saatiniz var mı?
- I would like an air-conditioned room.
- Klimalı bir oda istiyorum.
- I heard Tom singing in the next room.
- Tom'un yan odada şarkı söylediğini duydum.
- Tom forced me to follow him to his room.
- Tom odasına kadar onu takip etmem için beni zorladı.
- Tom has been spending a lot of time alone in his room.
- Tom odasında tek başına çok zaman geçiriyor.
- I cleaned my room last night.
- Dün gece odamı temizledim.
- Please report to the briefing room.
- Lütfen brifing odasına gelin.
- There were a lot of people in the room.
- Odada bir sürü insan vardı.
- She left the room without saying goodbye.
- Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.
- Lisa's room needs to be cleaned again.
- Lisa'nın odası yeniden temizlenmeli.
- Tom's room is across the hall from mine.
- Tom'un odası benim karşımdaki koridorda.
- Bring my bags up to my room.
- Çantalarımı odama getir.
- The policeman escorted Tom out of the room.
- Polis Tom'a odadan çıkmasına eşlik etti.
- Mary needs to organize her room.
- Mary'nin odasını düzenlemesi gerekiyor.
- You should always keep the room clean.
- Odanı her zaman temiz tutmalısın.
- I don't want Tom to be in the room while I'm on the phone.
- Ben telefonda konuşurken Tom'un odada olmasını istemiyorum.
- I have to go to the little boys' room.
- Küçük çocukların odasına gitmek zorundayım.
- Don't play catch in the room.
- Odada yakalamaca oynamayın.
- There were only three people in the room.
- Odada sadece üç kişi vardı.
- Helen always keeps her room clean.
- Helen odasını her zaman temiz tutar.
- Tom turned and walked out of the room.
- Tom döndü ve odadan çıktı.
- Few children were in the room.
- Odada çok az çocuk vardı.
- He stood in the middle of the room.
- Odanın ortasında durdu.
- He came up to my room.
- O benim odama geldi.
- What is he doing in his room?
- Odasında ne yapıyor?
- You stood in the middle of the room, didn't you?
- Odanın ortasında durdun, değil mi?
- Don't let anyone in this room.
- Bu odaya hiç kimseyi sokmayın.
- Your room is down the hall.
- Odanız koridorun sonunda.
- I need help moving this table into my room.
- Bu masanın odama taşınması için yardıma ihtiyacım var.
- Tom left the room without saying a word to anyone.
- Tom kimseye tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
- You must go out of the room.
- Siz odadan dışarı çıkmalısınız.
- His room was covered with dust.
- Odası tozla kaplıydı.
- I don't keep my room very tidy.
- Odamı pek düzenli tutmam.
- When I went into his room, he showed me the numerous trophies he had won during the twenty years he had played golf.
- Onun odasına girdiğimde, golf oynadığı yirmi yıl süresince kazandığı çok sayıda kupayı bana gösterdi.
- From across the room, you look like Tom.
- Odanın diğer ucundan bakınca Tom'a benziyorsun.
- He put his room in order.
- Odasını düzene soktu.
- There is someone in this room.
- Bu odada biri var.
- I had my room cleaned.
- Odamı temizlettim.
- Sami was too afraid to go into the room.
- Sami odaya giremeyecek kadar korkuyordu.
- Your room's ready.
- Odan hazır.
- If you don't have anything to do, look at the ceiling of your room.
- Yapacak bir şeyiniz yoksa, odanızın tavanına bakın.
- Tom spent all morning cleaning his room.
- Tom bütün sabahı odasını temizleyerek geçirdi.
- We're going to go into the other room.
- Başka odaya gideceğiz.
- What in the hell are you doing in my room?
- Odamda ne halt ediyorsun?
- Don't look into my room.
- Odama bakmayın.
- Almost everyone in this room is taller than I am.
- Bu odadaki neredeyse herkes benden uzun.
- The room is a mess.
- Oda karışık.
- Jamal went to his room.
- Jamal odasına gitti.
- Tom shared a room with his brother.
- Tom kardeşiyle aynı odayı paylaştı.
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada değilken Tom bilgisayarımı kurcalayıp bozmuş.
- Tom is studying in his room.
- Tom odasında çalışıyor.
- The police found nothing suspicious in Dan's room.
- Polis, Dan'ın odasında şüpheli hiçbir şey bulmadı.
- Go and get a chair from the next room, please.
- Git ve yan odadan bir sandalye getir, lütfen.
- The room was filled with computers.
- Oda bilgisayarlarla doluydu.
- She has the big room entirely to herself.
- Büyük oda tamamen ona ait.
- Tom doesn't want anyone in his room while he's away.
- Tom o yokken kimsenin odasına girmesini istemiyor.
- Tom is still in his room.
- Tom hala odasında.
- This room has fine view of the mountain.
- Bu odanın güzel bir dağ manzarası var.
- This is our room.
- Bu bizim odamız.
- The light is on in Tom's room.
- Tom'un odasındaki ışık yanıyor.
- He sashayed around the room.
- Odanın içinde dolaştı.
- You sleep in my room.
- Odamda uyuyorsun.
- Since the light in his room is on, he must have come home.
- Odasının ışığı açık olduğuna göre, gelmiş olmalı.
- I clean up my room every Sunday.
- Her Pazar odamı temizlerim.
- Everything in this room is going to be recorded.
- Bu odadaki her şey kaydedilecek.
- He had the maid sweep his room.
- O, hizmetçiye odasını süpürttü.
- We found a room to rent in a guest house.
- Bir misafir evinde kiralık bir oda bulduk.
- Mary walked into her room and closed the door.
- Mary odasına girdi ve kapıyı kapattı.
- Don't enter that room.
- O odaya girme.
- Tom went to his room to study.
- Tom çalışmak için odasına gitti.
- This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
- A mirror wall in the room creates an illusion of spaciousness.
- Odadaki ayna duvar ferahlık yanılsaması yaratıyor.
- Tom went back into his room.
- Tom odasına döndü.
- Let's go to your room.
- Hadi odana gidelim.
- Tom looked around the room carefully.
- Tom odaya dikkatlice bakındı.
- I want you out of my room.
- Odamdan çıkmanı istiyorum.
- Is there a bathroom in the room?
- Odada bir banyo var mı?
- Everyone in the room was stunned by what happened.
- Odadaki herkes olanlar karşısında şaşkına döndü.
- She came into the room.
- Odaya geldi.
- At home I have a room of my own.
- Evde benim kendi odam var.
- She promised me that she would clean my room.
- Bana odamı temizleyeceğine söz vermişti.
- Tom was sitting alone in his room.
- Tom odasında tek başına oturuyordu.
- Tom is tidying his room.
- Tom odasını topluyor.
- Mary doesn't light the candles in her room.
- Mary odasındaki mumları yakmıyor.
- She was the only person in the room at the time.
- O sırada odada bulunan tek kişi oydu.
- Stay out of Tom's room.
- Tom'un odasından uzak dur.
- I found the book easily though it was dark in the room.
- Odada hava karanlık olmasına rağmen kitabı kolayca buldum.
- Tom is reading in his room.
- Tom odasında okuyor.
- I came into the room to find him watching TV.
- Odaya girdiğimde onu televizyon seyrederken buldum.
- Tom is the only one who saw Mary sneak into the room.
- Mary'nin odaya gizlice girdiğini gören tek kişi Tom.
- He tiptoed into the room.
- Parmak ucunda odaya girdi.
- I heard Mary crying in her room, so I went to check on her to see if she was OK.
- Mary'nin odasında ağladığını duydum ve iyi olup olmadığını görmek için ona bakmaya gittim.
- Tom could hear voices in the next room.
- Tom bitişik odadaki sesleri duyabiliyordu.
- I want you to have this room clean and tidy.
- Bu odayı temiz ve düzenli tutmanızı istiyorum.
- Tom shared a room with his younger sister Mary.
- Tom küçük kız kardeşi Mary ile bir oda paylaştı.
- Tom isn't the only one in the room.
- Odadaki tek kişi Tom değil.
- Tom saw that Mary wasn't in the room.
- Tom Mary'nin odada olmadığını gördü.
- Sami could hear what was being said in the next room.
- Sami yandaki odada ne söylenmekte olduğunu duyabildi.
- Dan took Linda to his room.
- Dan Linda'yı odasına götürdü.
- A single room with bath, please.
- Banyolu tek kişilik bir oda, lütfen.
- I told you to stay in the room.
- Odada kalmanı söyledim.
- They are both in the room.
- İkisi de odada.
- Will you open the window and air out this stuffy room?
- Pencereyi açar mısın ve bu havasız odayı havalandırır mısın?
- Tom thought he heard some voices in the next room.
- Tom yan odadan bazı sesler duyduğunu düşündü.
- She's alone in her room reading a book.
- O, odasında tek başına bir kitap okuyordu.
- Tom and I roomed together in college.
- Tom ve ben üniversitede aynı odada kaldık.
- There were books lying here and there in the room.
- Odada tek tük kitaplar vardı.
- The room warmed slightly.
- Oda hafifçe ısındı.
- What is the difference between a deluxe room and a standard room?
- Deluxe oda ile standart oda arasındaki fark nedir?
- Tom put everything in the middle of the room.
- Tom her şeyi odanın ortasına koydu.
- There was nobody in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- Is your room as big as mine?
- Senin odan benimki kadar büyük mü?
- I am looking for room with twin beds.
- İkiz yataklı oda arıyorum.
- The room had only a bed, a table and a chair.
- Odada sadece bir yatak, bir masa ve bir sandalye vardı.
- I found her cat in an empty room.
- Onun kedisini boş bir odada buldum.
- Layla was in the next room.
- Leyla yan odada idi.
- I'm going to go to my room.
- Ben odama gidiyorum.
- Tom is upstairs in his room, crying.
- Tom yukarıda, odasında ağlıyor.
- Allow me to show you to your room.
- Sana odanı göstermeme izin ver.
- Tom's room was surprisingly tidy.
- Tom'un odası şaşırtıcı şekilde düzenliydi.
- He was listening to the music in his room.
- Odasında müzik dinliyordu.
- She shares a room with her sister.
- Kız kardeşiyle aynı odayı paylaşıyor.
- His joke eased the tension in the room.
- Şakası odadaki gerginliği azalttı.
- Tom slept in the other room.
- Tom öbür odada uyudu.
- This room is a mess.
- Bu oda çok dağınık.
- There's no air in this room.
- Bu odada hava yok.
- Dan took Linda to his room.
- Dan, Linda'yı odasına götürdü.
- She grinned at me when she came into the room.
- O, odaya geldiğinde bana sırıttı.
- You are not allowed to enter that room.
- O odaya girmenize izin yok.
- Tom pushed open the door and walked into the room.
- Tom kapıyı itti ve odaya doğru yürüdü.
- The light in Tom's room is on.
- Tom'un odasının ışığı yanıyor.
- Go to your room now!
- Hemen odana git!
- I'm waiting for you in my room.
- Seni odamda bekliyorum.
- There is a television in the room.
- Odada bir televizyon var.
- He ordered me to sweep the room.
- O bana odayı süpürmemi emretti.
- There is a piano in the room.
- Odada bir piyano var.
- I'll take your suitcase to your room.
- Bavulunuzu odanıza götüreceğim.
- Someone's in the next room.
- Biri yan odada.
- He could deduct the furnishing of his work room from his taxes.
- Çalışma odasının mobilyasını vergiden düşebilirdi.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
- Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- Tom's parents found him unconscious in his room.
- Tom'un ailesi onu odasında baygın buldu.
- Tom was sleeping on the sofa when I walked into the room.
- Odaya girdiğimde Tom kanepede uyuyordu.
- She came back in the room when we spoke ill of her.
- Onun arkasından konuşuyorduk ki odaya geri döndü.
- Tom is standing in the back of the room.
- Tom odanın arkasında duruyor.
- Ken shared the room with his older brother.
- Ken ağabeyi ile odasını paylaştı.
- Tom's room was surprisingly tidy.
- Tom'un odası şaşırtıcı derecede düzenliydi.
- Tom and Mary shared a room.
- Tom ve Mary bir odayı paylaştılar.
- I didn't know that Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunu bilmiyordum.
- Do you have a tatami room for ten people?
- On kişilik bir tatami odan var mı?
- Do you have a tatami room for ten people?
- On kişilik tatami odanız var mı?
- Tom and Mary are playing cards in the next room.
- Tom ve Mary yan odada kâğıt oynuyorlar.
- Sami and Layla were found shot in their room.
- Sami ve Layla odalarında vurulmuş olarak bulundu.
- The room was crowded.
- Oda kalabalıktı.
- I need a room for two people.
- Çift kişilik bir odaya ihtiyacım var.
- This room will do for large meetings.
- Bu oda büyük toplantılar için uygun.
- Please change my room?
- Odamı değiştirir misiniz lütfen?
- The room is a mess.
- Oda dağınık.
- She is in her room now.
- O şimdi odasında.
- Tom was looking around the room.
- Tom odaya bakıyordu.
- Tom left the room in a hurry.
- Tom odadan aceleyle çıktı.
- Well, are you going to clean up your room or not?
- Pekala, odanı temizleyecek misin yoksa temizlemeyecek misin?
- Tom and Mary were sitting together on the couch when I came into the room.
- Odaya geldiğimde Tom ve Mary kanepede birlikte oturuyorlardı.
- Don't let anybody in this room.
- Bu odaya kimseyi almayın.
- This room is very cold.
- Bu oda çok soğuk.
- Tom could hear Mary talking in the next room.
- Tom Mary'yi yan odada konuşurken duyabiliyordu.
- There's a lot of furniture in the room.
- Odada bir sürü mobilya var.
- He has this large room to himself.
- Bu büyük odayı kendine ayırdı.
- We're going to need to clean out this room.
- Bu odayı temizlemeye ihtiyacımız olacak.
- Please carry the chair into the adjacent room.
- Lütfen sandalyeyi yan odaya taşıyın.
- It is very hot in this room, isn't it?
- Bu odada hava çok sıcak değil mi?
- There were three men in the room.
- Odada üç adam vardı.
- Did you clean your room?
- Odanızı temizlediniz mi?
- Fadil took his children to a back room.
- Fadıl çocuklarını arkadaki bir odaya götürdü.
- How much is a room?
- Bir oda ne kadar?
- Don't let anybody in this room.
- Bu odaya hiç kimse girmesin.
- All of the women in the room turned and glared at Tom.
- Odadaki bütün kadınlar dönüp Tom'a baktı.
- I went off into my room as soon as I entered the house.
- Eve girer girmez odama çıktım.
- The smell of the roses filled the whole room.
- Güllerin kokusu tüm odayı doldurdu.
- Tom went into the room first.
- Odaya önce Tom girdi.
- You came out of the room.
- Sen odadan çıktın.
- There's nobody else in the room.
- Odada başka kimse yok.
- I was in the room.
- Ben odadaydım.
- The desk seems small in this room.
- Masa bu odada küçük görünüyor.
- Tom wouldn't come out of his room.
- Tom odasından çıkmazdı.
- Tom's keys are somewhere in this room, I think.
- Tom'un anahtarları bu odada bir yerde, sanırım.
- I used to work in a noisy room.
- Eskiden gürültülü bir odada çalışırdım.
- Don't let anybody in this room.
- Kimsenin bu odaya girmesine izin vermeyin.
- I asked you to stay out of my room.
- Senden odamdan uzak durmanı istemiştim.
- She keeps his room clean.
- O, odasını temiz tutar.
- Tom had to clean his room.
- Tom odasını temizlemek zorundaydı.
- Tom is in my room.
- Tom benim odamda.
- There's a lot of room in here.
- Burada bir sürü oda var.
- There are way too many people in this room.
- Bu odada çok fazla insan var.
- Tom was still sleeping the last time I looked into his room.
- Odasına son kez baktığımda Tom hâlâ uyuyordu.
- Tom's room isn't very clean.
- Tom'un odası pek temiz değil.
- An intruder entered Dan's room.
- Davetsiz bir misafir Dan'ın odasına girdi.
- She looked around the room.
- O odada etrafına bakındı.
- Your room is dirty.
- Odanız kirli.
- I'll show you up to your room.
- Sana odanı göstereceğim.
- Tom ate all his meals in his room.
- Tom bütün yemeklerini odasında yedi.
- I roomed with Tom.
- Tom'la aynı odada kaldım.
- He was all alone in the room.
- Odada tek başınaydı.
- There was an alarm clock in Dan's room.
- Dan'ın odasında bir çalar saat vardı.
- It was very dark in Susan's room.
- Susan'ın odasında hava çok karanlıktı.
- His room is always tidy.
- Odası her zaman düzenlidir.
- Come into my room.
- Odama gel.
- You are not to leave your room.
- Odandan dışarı çıkmayacaksın.
- Your room is always so neat.
- Odan her zaman çok düzenli.
- Layla came back to her room.
- Layla odasına geri döndü.
- He's renting the room.
- O, odayı kiralıyor.
- Tom looked into the rec room.
- Tom dinlenme odasına baktı.
- Sami could hear what was being said in the next room.
- Sami yan odada söylenenleri duyabiliyordu.
- Tom asked Mary to help him clean his room.
- Tom, Mary'nin onun odasını temizlemesine yardım etmesini istedi.
- Stay with Tom in this room.
- Tom'la bu odada kal.
- I have finished cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirdim.
- You are free to use this room.
- Bu odayı kullanabilirsin.
- How long will it take you to clean your room?
- Odanızı temizlemeniz ne kadar sürer?
- The room is very cold.
- Oda çok soğuk.
- I just cleaned my room.
- Odamı yeni temizledim.
- I put your suitcases in your room.
- Valizlerini odana koydum.
- There are no tables in the room.
- Odada hiç masa yok.
- The room was devoid of furniture.
- Odada hiç mobilya yoktu.
- This room is used by teachers.
- Bu oda öğretmenler tarafından kullanılır.
- Well, are you going to clean up your room or not?
- Odanı temizleyecek misin, temizlemeyecek misin?
- She came into the room with her hat on.
- Şapkasını giymiş olarak odaya geldi.
- I heard him go out of the room.
- Odadan çıktığını duydum.
- I clean my room almost every day.
- Neredeyse her gün odamı temizliyorum.
- Do you know any of the children in the room?
- Odadaki çocuklardan herhangi birini tanıyor musunuz?
- There is a cat in this room.
- Bu odada bir kedi var.
- You can't leave this room.
- Bu odadan çıkamazsın.
- I told her to clean her room.
- Ona odasını temizlemesini söyledim.
- She is in her room now.
- Şu anda odasında.
- Tom hinted that we should pay for the room.
- Tom odanın parasını ödememiz gerektiğini ima etti.
- The room was bare of furniture.
- Odada mobilya yoktu.
- She sweeps the room with a broom.
- Süpürge ile odayı süpürüyor.
- Mary didn't light any candles in her room.
- Mary odasında hiç mum yakmadı.
- Mary lights the candles in her room.
- Mary odasındaki mumları yakıyor.
- Tom had the whole room to himself.
- Tom bütün odayı kendine ayırmıştı.
- Heat was spread throughout the room by the electric stove.
- Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
- Dün gece Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- He pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
- Anne babasının yan odada ne konuştuğunu acaba duyabilir miyim diye kullağını duvara dayadı.
- The room is very clean.
- Oda çok temiz.
- Put your room in order.
- Odana çekidüzen ver.
- Mary is in the other room trying on her wedding dress.
- Mary diğer odada gelinliğini deniyor.
- Can you show me another room?
- Bana başka bir oda gösterebilir misin?
- Do you have your own room?
- Kendi odan var mı?
- Clean up the room.
- Odayı temizleyin.
- Make sure Tom doesn't leave his room.
- Tom'un odasından çıkmadığından emin olun.
- There's a meeting going on in the next room.
- Yan odada bir toplantı var.
- I wasn't aware that Tom was in the room.
- Tom'un odada olduğunu fark etmemiştim.
- I asked him to go to my room for my glasses.
- Gözlüklerimi almak için odama gitmesini istedim.
- Tom went to his room, changed into his pajamas, and got into bed.
- Tom odasına gitti, pijamalarını giydi ve yatağa girdi.
- Emily went to her room.
- Emily odasına gitti.
- She made reservations for a room at the hotel.
- Otelde bir oda için rezervasyon yaptırdı.
- My dog sleeps in the same room that I do.
- Köpeğim benimle aynı odada uyuyor.
- I suggest you return to your room.
- Ben odana geri dönmeni öneririm.
- There's a meeting going on in the next room.
- Yan odada devam eden bir toplantı var.
- Are you really afraid to be in the same room with Tom?
- Tom'la aynı odada olmaktan gerçekten korkuyor musun?
- My sister has been studying in her room since this morning.
- Kız kardeşim sabahtan beri odasında ders çalışıyor.
- Tom wanted to see Mary's room.
- Tom, Mary'nin odasını görmek istedi.
- Tom is in the next room, talking with Mary.
- Tom yan odada Mary ile konuşuyor.
- Tom is probably still in his room.
- Tom muhtemelen hala odasındadır.
- Tom roomed with John.
- Tom, John ile aynı odada kalıyordu.
Show More (1969)
|