|
- Thursdays do not end with a few 4 o'clock flights; they should end at 6.30.
- Perşembe günleri saat 4'te birkaç uçuşla bitmez; 6.30'da bitmelidir.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den bu yana bilgisayarda çalışıyordum.
- If she has been studying since 9 o'clock, she will need to take a break.
- Eğer saat 9'dan beri ders çalışıyorsa ara vermesi gerekecek.
- If she has been studying since 9 o'clock, she will need to take a break.
- Saat 9'dan beri çalışıyorsa biraz ara vermesi gerekecek.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den beri bilgisayarda çalışıyorum.
- Every half an hour since seven o'clock this morning.
- Bu sabah saat yediden beri yarım saatte bir kez.
- I've been waiting since six o'clock and still my turn hasn't come.
- Saat 6'dan beri beklemekteyim ve hala sıram gelmedi.
- Every half an hour since seven o'clock this morning.
- Bu sabah saat yediden beri her yarım saatte bir.
- If she has been studying since 9 o'clock, she will need to take a break.
- Eğer saat 9'dan beri çalışıyorsa, biraz ara vermesi gerekecek.
- I had been working on the computer since 2 o'clock.
- Saat 2'den beri bilgisayarda çalışıyordum.
- I'll be waiting for Tom until 6 o'clock.
- Saat 6'ya dek Tom'u bekliyor olurum.
- He reached home shortly before five o'clock.
- Saat beşten kısa bir süre önce eve ulaştı.
- Wake me around seven o'clock.
- Beni saat yedi sularında uyandır.
- Please come to the lobby by 7 o'clock.
- Lütfen saat 7'de lobiye gel.
- Sami slept until 6 o'clock.
- Sami saat 6'ya kadar uyudu.
- He will be waiting for you about two o'clock.
- Saat iki gibi sizi bekliyor olacak.
- He came at about two o'clock.
- Saat iki gibi geldi.
- She will have planted roses tomorrow by 3 o'clock.
- Yarın saat 3'e kadar gülleri dikmiş olacak.
- We would like to reserve a table for 6 o'clock.
- Saat 6 için bir masa ayırtmak istiyoruz.
- If you can't come before lunch, how about 4 o'clock in the afternoon?
- Öğle yemeğinden önce gelemezseniz, öğleden sonra saat 4'e ne dersiniz?
- You should be back by 9 o'clock.
- Saat 9'da dönmüş olmalısın.
- In Spain they serve lunch at about two o'clock.
- İspanya'da öğle yemeğini yaklaşık saat iki'de servis ederler.
- He is in a hurry to catch the eight o'clock train.
- Saat sekiz trenine yetişmek için acele ediyor.
- Would nine o'clock be convenient for Tom?
- Saat dokuz Tom için uygun olur mu?
- It's nine o'clock.
- Saat dokuz.
- I can have dinner ready by 10 o'clock.
- Saat ona kadar akşam yemeğini hazırlayabilirim.
- Tom watched the 6 o'clock news.
- Tom saat 6 haberlerini izledi.
- Would 9 o'clock be all right?
- Saat 9 uyar mı?
- Around nine o'clock I'll be on my way back again.
- Saat dokuz gibi dönüş yolunda olacağım.
- I'll be waiting for him until 6 o'clock.
- Saat 6'ya kadar onu bekliyor olacağım.
- I was allowed to go there on condition that I came back by five o'clock.
- Saat beşe kadar dönmem şartıyla oraya gitmeme izin verildi.
- I missed the two o'clock plane.
- Saat ikideki uçağı kaçırdım.
- He said that it was nine o'clock.
- Saatin dokuz olduğunu söyledi.
- You must be at the station at five o'clock at the latest.
- En geç saat beşte istasyonda olmalısın.
- She came back soon after five o'clock.
- O saat beşten hemen sonra geri döndü.
- What should I do until 8 o'clock?
- Saat 8'e kadar ne yapacağım?
- It is just five o'clock.
- Saat daha beş.
- Don't let Tom stay up past nine o'clock.
- Tom'un saat dokuzdan sonra ayakta kalmasına izin verme.
- I have been writing since two o'clock without a break.
- Mola vermeden saat ikiden beri yazı yazıyorum.
- She's here since five o'clock.
- Saat beşten beri burada.
- It's eight o'clock in the morning.
- Saat sabah 08:00.
- The dentist gave me an appointment for seven o'clock.
- Dişçi bana saat yediye randevu verdi.
- I will have finished the work by eight o'clock.
- Saat sekize kadar işi bitirmiş olacağım.
- He did not come back until nine o'clock.
- Saat dokuza kadar gelmedi.
- I am at home at five o'clock.
- Saat beşte evde oluyorum.
- It's seven o'clock.
- Saat yedi oldu.
- If you want to be on time, you should be there by 11 o'clock.
- Zamanında orada olmak istiyorsan, saat 11'de orada olmalısın.
- I'll be back by seven or eight o'clock.
- Saat yedi ya da sekiz gibi dönerim.
- I got tickets for the six o'clock show.
- Ben saat 06.00'daki gösteri için biletler aldım.
- Then, we will go clothes shopping after five o'clock, alright?
- Öyleyse, saat beşten sonra kıyafet alış verişine gideceğiz, değil mi?
- Is 6 o'clock OK?
- Saat 6 uygun mu?
- The museum is open from nine o'clock in the morning.
- Müze sabah saat dokuzdan itibaren açık.
- It's twelve o'clock.
- Saat on iki.
- Dick promised to come back by three o'clock.
- Dick, saat üçe kadar döneceğine söz verdi.
- It's a few minutes before three o'clock.
- Saatin üç olmasına birkaç dakika kaldı.
- I always wake up before eight o'clock, but I never get up immediately.
- Her zaman saat sekizden önce uyanırım ama asla hemen kalkmam.
- I will have finished the work by eight o'clock.
- Saat sekizde işimi bitirmiş olacağım.
- This shop is open from 9 to 6 o'clock.
- Bu mağaza saat 9'dan 6'ya kadar açıktır.
- I barely managed to finish the letter by eleven o'clock.
- Mektubu saat 11'e kadar zar zor bitirebildim.
- It's already seven o'clock.
- Saat yedi oldu bile.
- We waited up for him until two o'clock and then finally went to bed.
- Saat ikiye kadar onu bekledik ve sonunda yattık.
- He said it was nine o'clock.
- Saatin dokuz olduğunu söyledi.
- If John phones me, please tell him I'll be back by seven o'clock.
- Eğer John beni ararsa, lütfen ona saat yedide döneceğimi söyle.
- I normally get off work at about 8 o'clock in the evening.
- Normalde akşam saat 8 gibi işten çıkarım.
- This shop is open from 9 to 6 o'clock.
- Bu dükkan saat 9'dan 6'ya kadar açık.
- The tourist office is open from nine o'clock to one o'clock.
- Turizm ofisi saat dokuzdan bire kadar açık.
- I went to sleep about 10 o'clock.
- Saat 10 gibi uyudum.
- She will have planted roses tomorrow by 3 o'clock.
- O, yarın saat 3.00'e kadar gülleri dikmiş olacak.
- It's three o'clock.
- Saat üç.
- I'll come back at around 7 or 8 o'clock.
- Ben yaklaşık olarak saat 7 veya 8'de geri geleceğim.
- It's a few minutes before three o'clock.
- Saat üçe birkaç dakika var.
- We're meeting at the station at nine o'clock.
- Saat dokuzda istasyonda buluşacağız.
- Are they arriving at ten o'clock in the morning or at night?
- Sabah mı yoksa gece mi saat onda varıyorlar?
- It is almost 12 o'clock.
- Saat neredeyse 12 oldu.
- It's ten o'clock sharp.
- Saat tam on.
- The video shop is open until 3 o'clock.
- Video dükkanı saat 3'e kadar açık.
- It's two o'clock in the morning.
- Saat sabahın ikisi.
- I can't leave work until five o'clock.
- Saat beşe kadar işten çıkamam.
- It's eight o'clock in the morning.
- Saat sabahın sekizi.
- He'll be back by five o'clock.
- Saat beşe kadar dönmüş olur.
- Breakfast will not be served after ten o'clock.
- Kahvaltı saat ondan sonra servis edilmeyecek.
- He is always here between 5 and 6 o'clock.
- Saat 5 ile 6 arası hep buradadır.
- I missed the two o'clock plane.
- Saat iki uçağını kaçırdım.
- I have been here since five o'clock.
- Saat beşten beri buradayım.
- Be at the station at 11 o'clock sharp.
- Saat tam 11'de istasyonda ol.
- I have dinner between seven and eight o'clock.
- Ben akşam yemeğini saat yedi ve sekiz arasında yerim.
- I waited for you till ten o'clock.
- Saat 10'a kadar seni bekledim.
- It's two o'clock in the afternoon.
- Öğleden sonra saat iki.
- He went out a little before five o'clock.
- Saat beşten biraz önce dışarı çıktı.
- I've been waiting for you since two o'clock.
- Saat ikiden beri sizi bekliyorum.
- I am meeting my mother at the station at 4 o'clock.
- Annemi saat 4'te istasyonda karşılıyorum.
- The meeting kicks off around 9 o'clock in the morning.
- Toplantı sabah saat 9'da başlayacak.
- I am free till 6 o'clock this evening.
- Bu akşam saat altıya kadar boşum.
- Eleven o'clock is good for me.
- Saat on bir benim için iyidir.
- I sat up last night until two o'clock watching the Olympic Games on TV.
- Dün gece saat ikiye kadar oturup televizyonda Olimpiyat Oyunlarını izledim.
- She has been planting roses since 12 o'clock.
- Saat 12'den beri gülleri dikiyor.
- It's nearly six o'clock.
- Saat neredeyse altı.
- The express train from Paris arrives at ten o'clock.
- Paris'ten gelen ekspres tren saat 10'da varıyor.
- As a rule, I go to school before eight o'clock.
- Kural olarak, saat sekizden önce okula giderim.
- It's seven o'clock.
- Saat yedi.
- I'm sorry we're late, but we were caught up in the five o'clock traffic.
- Geç kaldığımız için üzgünüm ama saat beş trafiğine yakalandık.
- He did not come back before ten o'clock.
- Saat ondan önce dönmedi.
- It is seven o'clock.
- Saat yedi.
- What were you doing between two and four o'clock yesterday afternoon?
- Dün öğleden sonra saat iki ile dört arasında ne yapıyordun?
- The train will arrive at ten o'clock.
- Tren, saat onda varacak.
- Don't call me up after ten o'clock.
- Saat ondan sonra beni arama.
- I didn't fall asleep until two o'clock last night.
- Dün gece saat ikiye kadar uyuyamadım.
- I'll be waiting for him until 6 o'clock.
- Saat altıya kadar onu bekleyeceğim.
- I'll be waiting for him until 6 o'clock.
- Saat 6'ya kadar onu bekleyeceğim.
- You must be back by 10 o'clock.
- Saat ona kadar geri dönmelisin.
- I got tickets for the six o'clock show.
- Saat 6'daki gösteri için bilet aldım.
- It's about eleven o'clock.
- Saat 11 civarı.
- I waited up for him until ten o'clock.
- Saat ona kadar onu bekledim.
- I leave home before eight o'clock every morning.
- Her sabah saat sekizden önce evden çıkarım.
- I usually go home soon after five o'clock.
- Genellikle saat beşten hemen sonra eve giderim.
- It's already 7 o'clock.
- Saat 7 oldu bile.
- It is already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
- It is almost 12 o'clock.
- Saat yaklaşık 12:00.
- It's already 7 o'clock.
- Saat zaten 7:00'dir.
- It is close to seven o'clock.
- Saat yediye geliyor.
- I am forbidden to stay out after 10 o'clock.
- Saat 10'dan sonra dışarıda kalmam yasak.
- It is exactly three o'clock now.
- Şu an saat tam üç.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzik eğlencesi var.
- It's already ten o'clock at night.
- Saat gece 10 oldu.
- Eleven o'clock is good for me.
- Saat 11 benim için iyi.
- It's nearly three o'clock.
- Saat neredeyse üç.
- We waited up for him until two o'clock and then finally went to bed.
- Saat ikiye kadar yatmadan onu bekledik ve sonra nihayet yatmaya gittik.
- It's six o'clock already.
- Saat zaten altı.
- Would three o'clock be all right?
- Saat üç uygun mu?
- Is it possible that it's already eight o'clock?
- Saatin sekiz olması mümkün mü?
- Most dinner parties end about eleven o'clock.
- Çoğu akşam yemeği partisi saat on bir gibi biter.
- Come here before seven o'clock.
- Saat yediden önce buraya gel.
- It's two o'clock.
- Saat iki.
- I will finish this work by 5 o'clock.
- Bu işi saat 5'e kadar bitireceğim.
- It seemed that Jim had missed the seven o'clock train.
- Görünüşe göre Jim saat yedi trenini kaçırmıştı.
- Tanaka has said that he got up this morning around eight o'clock.
- Tanaka bu sabah saat sekiz civarında kalktığını söyledi.
- It was already after 8 o'clock, so we called it a day.
- Saat sekizi çoktan geçmişti bu yüzden paydos ettik.
- You must be back by 10 o'clock.
- Saat 10'da dönmüş olmalısın.
- Seeing that it is 8 o'clock, I think you should leave for school soon.
- Saat 8 olduğuna göre, bence bir an önce okula gitmek için yola çıkmalısın.
- Once it hits two o'clock, I'll go to bed.
- Saat ikiyi vurduğunda yatacağım.
- I've been waiting for you since two o'clock.
- Saat ikiden beri seni bekliyorum.
- I think that I'll be in Modena at around 9 o'clock.
- Ben yaklaşık saat 9.00'da Modena'da olacağımı düşünüyorum.
- According to your story, Tom left this bakery around 7 o'clock.
- Anlattığınıza göre, Tom bu fırından saat 7 civarında ayrılmış.
- The conference continued till 5 o'clock.
- Konferans saat 5'e kadar devam etti.
- Is it about ten o'clock?
- Saat 10 civarı mı?
- He never appears before nine o'clock.
- O saat dokuzdan önce asla görünmez.
- He never appears before nine o'clock.
- Saat dokuzdan önce asla ortaya çıkmaz.
- As a rule, I go to school before eight o'clock.
- Kural olarak, okula saat sekizden önce giderim.
- We'll meet at the station at nine o'clock.
- Saat dokuzda istasyonda buluşacağız.
- It's about eleven o'clock.
- Saat on bire geliyor.
- After 11 o'clock the guests began to leave by twos and threes.
- Saat 11'den sonra konuklar ikişer üçer ayrılmaya başladı.
- My bicycle had a flat tire, so I missed the seven o'clock train.
- Bisikletimin lastiği patladı, bu yüzden saat yedi trenini kaçırdım.
- He is always here between 5 and 6 o'clock.
- Saat 5 ile 6 arasında hep burada olur.
- I am free till 6 o'clock this evening.
- Bu akşam saat 6'ya kadar boşum.
- The dentist gave me an appointment for seven o'clock.
- Dişçi bana saat yedi için randevu verdi.
- In the morning I always wake up around seven o'clock.
- Sabahları her zaman saat yedi civarında uyanırım.
- It's already nine o'clock.
- Zaten saat 9:00.
- You'll get there by three o'clock.
- Saat üçte orada olursun.
- It's two o'clock in the morning.
- Saat sabah ikidir.
- I am at home at five o'clock.
- Saat beşte evdeyim.
- Tom took the eight o'clock train.
- Tom saat sekiz trenine bindi.
- Two o'clock would be OK.
- Saat iki iyi olurdu.
- He will arrive there about five o'clock.
- Saat beş gibi oraya varacak.
- He did not come back before ten o'clock.
- O saat ondan önce geri gelmedi.
- It is almost ten o'clock.
- Saat neredeyse 10 oldu.
- Would three o'clock be all right?
- Saat üç uyar mı?
- Two o'clock would be OK.
- Saat iki iyi olur.
- It's already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
- I have dinner between seven and eight o'clock.
- Saat yedi ile sekiz arasında yemek yerim.
- It's two o'clock.
- Saat iki oldu.
- He has been sleeping since around 8 o'clock.
- Saat 8'den beri uyuyor.
- I want this work completed by two o'clock tomorrow afternoon.
- Bu işin yarın öğleden sonra saat ikiye kadar tamamlanmasını istiyorum.
- I can't see myself lying in bed until eleven o'clock.
- Saat on bire kadar kendimi yatakta yatarken düşünemiyorum.
- It's five o'clock somewhere now.
- Şimdi bir yerlerde saat beştir.
- It is close to seven o'clock.
- Saat neredeyse yedi.
- It's two o'clock in the afternoon.
- Saat öğleden sonra 2:00.
- You have to be home by nine o'clock.
- Saat dokuzda evde olmalısın.
- It is seven o'clock.
- Saat yedidir.
- It was already after 8 o'clock, so we called it a day.
- Saat 8'i çoktan geçmişti, biz de paydos ettik.
- Please give me a ticket for the seven o'clock show.
- Lütfen bana saat yedideki gösteri için bir bilet verin.
- It's a minute to three o'clock.
- Saat üçe bir dakika var.
- Is it possible that it's already eight o'clock?
- Saatin çoktan sekiz olması mümkün mü?
- Tom's bedtime is nine o'clock on school nights.
- Tom'un yatma saati okul geceleri saat dokuzdur.
- I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station.
- İstasyona kadar koşarak saat 8 trenini yakalamayı başardım.
- She came back soon after five o'clock.
- Saat beşten hemen sonra geri geldi.
- The ship will arrive by five o'clock.
- Gemi saat beşte varacak.
- I must get there by 9 o'clock.
- Saat 9'da orada olmalıyım.
- I don't have to get up until 1 o'clock tomorrow.
- Yarın saat 1'e kadar kalkmam gerekmiyor.
- He reached home shortly before five o'clock.
- Saat beşten hemen önce eve vardı.
- It's nearly six o'clock.
- Saat neredeyse altı oldu.
- You missed your ten o'clock appointment.
- Saat 10.00 randevunu kaçırdın.
- He said it was nine o'clock.
- O saatin dokuz olduğunu söyledi.
- Would 9 o'clock be all right?
- Saat 9 uygun mu?
- The tourist office is open from nine o'clock to one o'clock.
- Turizm bürosu, saat dokuzdan saat bire kadar açıktır.
- It's already 11 o'clock.
- Saat 11 oldu bile.
- It's eleven o'clock.
- Saat on bir.
- It is dangerous for us to be out after eight o'clock.
- Saat sekizden sonra dışarıda olmak bizim için tehlikeli.
- I arrived here about five o'clock.
- Yaklaşık saat beşte buraya vardım.
- I arrived here about five o'clock.
- Buraya saat beş gibi geldim.
- You can go out, as long as you promise to be back by 11 o'clock.
- Saat 11'e kadar döneceğinize söz verdiğiniz sürece dışarı çıkabilirsiniz.
- I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock.
- Saat 6'da uyanıyorum ama saat 7'de kalkıyorum.
- I can have dinner ready by 10 o'clock.
- Saat 10'a kadar yemeği hazırlayabilirim.
- It's almost six o'clock.
- Saat neredeyse altı.
- I'll call you around five o'clock.
- Seni saat beş gibi arayacağım.
- It is dangerous for us to be out after eight o'clock.
- Saat sekizden sonra dışarıda olmamız tehlikelidir.
- He's always here between five and six o'clock.
- Saat beş ile altı arasında hep burada olur.
- I'll be waiting for Tom until 6 o'clock.
- Ben saat altıya kadar Tom'u bekliyor olacağım.
- He slept until ten o'clock.
- Saat ona kadar uyudu.
- If John phones me, please tell him I'll be back by seven o'clock.
- Eğer John beni ararsa, lütfen ona saat yediye kadar geri döneceğimi söyle.
- It's eight o'clock.
- Saat sekiz.
- What should I do until 8 o'clock?
- Saat sekize kadar ne yapmalıyım?
- It'll soon be three o'clock.
- Yakında saat üç olacak.
- You missed your ten o'clock appointment.
- Saat 10'daki randevunuzu kaçırdınız.
- I have been writing since two o'clock without a break.
- Saat ikiden beri hiç ara vermeden yazıyorum.
- It's ten o'clock.
- Saat 10.
- He didn't get in until 2 o'clock in the morning.
- Sabah saat 2'ye kadar eve girmezdi.
- I am meeting my mother at the station at 4 o'clock.
- Saat 4'te annemle istasyonda buluşacağım.
- I wake up 6 o'clock but I get up 7 o'clock.
- Saat 6.00'da uyanırım fakat 7.00'de kalkarım.
- In this hotel, you have to check out by nine o'clock.
- Bu otelde saat 9'da çıkış yapmak zorundasınız.
- I'll be waiting for Tom until 6 o'clock.
- Saat 6'ya dek Tom'u bekleyeceğim.
- We're meeting at the station at nine o'clock.
- Biz saat dokuzda istasyonda buluşuyoruz.
- He went to bed at about 10 o'clock.
- Saat 10 gibi yatmaya gitmiş.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzikli eğlence var.
- I don't have to get up until 1 o'clock tomorrow.
- Yarın saat 1'e kadar uyanmak zorunda değilim.
- The express train from Paris arrives at ten o'clock.
- Paristen gelen ekspres tren saat onda varır.
- I'll be back by 6 o'clock every day.
- Her gün en geç saat 6'da döneceğim.
- The work will be finished by 8 o'clock.
- İş saat 8'de bitmiş olacak.
- Rosie was allowed to stay up till eleven o'clock.
- Rosie'ye saat on bire kadar yatmaması için izin verildi.
- She's here since five o'clock.
- Saat beşten beri o burada.
- I waited for you till ten o'clock.
- Seni saat ona kadar bekledim.
- It's almost six o'clock.
- Saat neredeyse altı oldu.
- Don't call me up after ten o'clock.
- Saat 10'dan sonra beni arama.
- Would nine o'clock be convenient for Tom?
- Saat 09.00 Tom için uygun olur mu?
- It's only ten o'clock.
- Saat daha on.
- Fadil had to leave to motel at 1 o'clock.
- Fadıl'ın saat 1'de motele gitmek üzere ayrılması gerekiyordu.
- Dick promised to come back by three o'clock.
- Dick, saat üçe kadar geri gelmek için söz verdi.
- The video shop is open until 3 o'clock.
- Video mağazası saat 3'e kadar açık.
- It is 7 o'clock.
- Saat yedi.
- I arrive between noon and two o'clock.
- Öğlenle saat iki arasında gelirim.
- Tom's bedtime is nine o'clock on school nights.
- Tom'un yatma zamanı okul geceleri saat dokuzdur.
- Then, we will go clothes shopping after five o'clock, alright?
- O zaman saat beşten sonra kıyafet alışverişine gideriz, tamam mı?
- They should arrive by ten o'clock.
- Saat onda varmaları gerekiyor.
- You can go out, as long as you promise to be back by 11 o'clock.
- Saat 11'e kadar geri döneceğine söz verdiğin sürece, dışarı çıkabilirsin.
- If you can't come before lunch, how about 4 o'clock in the afternoon?
- Öğle yemeğinden önce gelemiyorsanız, öğleden sonra saat 4'e ne dersiniz?
- I want this work completed by two o'clock tomorrow afternoon.
- Ben yarın öğleden sonra saat 2.00'ye kadar bu işin tamamlanmasını istiyorum.
- Wake me around seven o'clock.
- Beni saat yedi gibi uyandır.
- Rosie was allowed to stay up till eleven o'clock.
- Rosie'nin saat 11'e kadar yapmamaya izni vardı.
Show More (245)
|
