The idea of slaughter in the immediate vicinity of the place of origin is also widely being put into practice.
Kesimin menşe yerin hemen yakınında yapılması fikri de yaygın olarak uygulanmaktadır.
I think that recognition of the country of origin is vital and should not be overlooked. Menşe ülkenin tanınmasının hayati önem taşıdığını ve göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
In the Seventeenth century, some 40% of all students at the universities in the Netherlands were of foreign origin.
On yedinci yüzyılda Hollanda'daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin yaklaşık %40'ı yabancı kökenliydi.
It was particularly with regard to the country of origin principle that we were more frank.
Özellikle menşe ülke ilkesi konusunda daha açık sözlü davrandık.
Your report contains no reference to an EU-wide list of safe third states and states of origin.
Raporunuzda AB çapında bir güvenli üçüncü devletler ve menşe devletler listesine atıfta bulunulmamaktadır.
Your report contains no reference to an EU-wide list of safe third states and states of origin.
Raporunuzda AB çapında bir güvenli üçüncü dünya ülkeleri ve menşe ülkeler listesine atıfta bulunulmamaktadır.
There are lots of theories about the origins of language, but, in fact, no one really knows. Dilin kökeni hakkında pek çok teori var ama aslında kimse gerçekten bilmiyor.