|
- There's no way I could beat Tom.
- Tom'u yenmemin imkanı yok.
- There's no way you can do that by yourself.
- Bunu tek başına yapmanın imkanı yok.
- There's no way to please everyone in this industry.
- Bu sektörde herkesi memnun etmenin imkanı yok.
- There's no way I'm going in there.
- Oraya girmemin imkanı yok.
- There's no way to know.
- Bilmenin imkanı yok.
- There's no way I'll get there in time.
- Oraya zamanında varmamın imkanı yok.
- There's no way I'm doing that.
- Bunu yapmamın imkanı yok.
- There's no way I could beat Tom.
- Tom'u yenebilmemin imkanı yok.
- There's no way you can do that.
- Bunu yapabilmenin imkanı yok.
- There's no way Tom would ever do that.
- Tom'un bunu yapmasının imkanı yok.
- There's no way that could happen.
- Onun olabilmesinin imkanı yok.
- There's no way I can catch him.
- Onu yakalamamın imkanı yok.
- There's no way I can get this done by tomorrow.
- Bunu yarına kadar bitirebilmemin imkanı yok.
- There's no way I'm going to find Tom in this place.
- Tom'u burada bulmamın imkanı yok.
- There's no way we can get this done by next Monday.
- Bunu gelecek pazartesiye kadar halletmemizin imkanı yok.
- There's no way I can handle this by myself.
- Tek başıma bununla başa çıkabilmemin imkanı yok.
- There's no way I can catch Tom.
- Tom'u yakalayabilmemin imkanı yok.
- There's no way I can catch her.
- Onu yakalamamın imkanı yok.
- There's no way I'm leaving you here alone with Tom.
- Seni burada Tom'la yalnız bırakmamın imkanı yok.
- There's no way we can get that done by tomorrow.
- Bunu yarına kadar halletmemizin imkanı yok.
- There's no way I'm leaving you here alone with Tom.
- Seni Tom'la burada yalnız bırakmamın imkanı yok.
- There's no way I can handle this by myself.
- Bunu tek başıma halletmemin imkanı yok.
- There's no way to know who's coming.
- Kimin geldiğini bilmenin imkanı yok.
- There's no way that Tom could have stolen the money without being seen.
- Tom'un görünmeden parayı çalmış olmasının imkanı yok.
- There's no way I'm going to let you do that.
- Sizin onu yapmanıza izin vermemin imkanı yok.
- There's no way Tom did that himself.
- Tom'un onu kendinin yapmasının imkanı yok.
- There's no way to foresee the consequences.
- Sonuçları öngörmenin imkanı yok.
- There's no way I'll ever do that.
- Bunu yapmamın imkanı yok.
- There's no way he's going to win the election.
- Seçimi kazanmasının imkanı yok.
- There's no way Tom will win.
- Tom'un kazanmasının imkanı yok.
- There's no way Tom could've done this by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapabilmesinin imkanı yok.
- There's no way Tom will win the race.
- Tom'un yarışı kazanmasının imkanı yok.
- There's no way Tom would've done what you say he did.
- Tom'un yaptığını söylediği şeyi yapmış olmasının imkanı yok.
- There's no way I can do it.
- Bunu yapabilmemin imkanı yok.
- There's no way I can catch you.
- Seni yakalayabilmemin imkanı yok.
- There's no way we can get this done.
- Bunu yapmamızın imkanı yok.
- There's no way I can catch them.
- Onları yakalayabilmemin imkanı yok.
- There's no way Tom could've done this without help.
- Tom'un yardım olmadan bunu yapabilmiş olmasının imkanı yok.
- There's no way I'm going to do that.
- Bunu yapmamın imkanı yok.
- There's no way to do this without Tom.
- Bunu Tom'suz yapmanın imkanı yok.
- There's no way I can understand his speech.
- Onun konuşmasını anlayabilmemin imkanı yok.
- There's no way I'm going to leave you alone here.
- Seni burada yalnız bırakmamın imkanı yok.
- There's no way I'm letting you spend your birthday alone.
- Doğum gününü yalnız geçirmene izin vermemin imkanı yok.
- There's no way to know where he went.
- Onun nereye gittiğini bilmenin imkanı yok.
- There's no way I can catch them.
- Onları yakalamamın imkanı yok.
- There's no way I can catch him.
- Onu yakalayabilmemin imkanı yok.
Show More (43)
|
