put out - Turco Inglés Diccionario
Historia

put out

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "put out" en diccionario turco inglés : 38 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
put out v. söndürmek
General
put out v. kapamak (ışığı)
put out v. vermek (ısı)
put out v. dışarı atmak
put out v. bir uzvun yerinden çıkması
put out v. bozmak
put out v. kızdırmak
put out v. yaymak
put out v. üretmek
put out v. ateş söndürmek
put out v. çıkarmak
put out v. üzmek
put out v. zahmet vermek
put out v. darıltmak
put out v. itfa etmek
put out v. rahatsızlık vermek
put out v. şaşırtmak
put out v. canını sıkmak
put out adj. sönmüş
Phrasals
put out v. anestezi yapmak
put out v. bayıltmak
put out v. bozmak
put out v. bildirmek
put out v. bir çuval inciri berbat etmek
put out v. dağıtmak
put out v. işlerini karıştırmak
put out v. keyfini bozmak
put out v. söndürmek
put out v. rahatsız etmek
put out v. uyuşturmak
put out v. uzatmak (bir yöne doğru)
put out v. (kemik) çıkmak
Idioms
put out v. (bildiri vb) yayınlamak
Medical
put out v. anestezi yapmak
put out v. narkoz vermek
put out v. uyuşturmak
put out v. uyutmak
Slang
put out v. birisiyle yatmayı kabul etmek

Significados de "put out" con otros términos en diccionario inglés turco: 411 resultado(s)

Inglés Turco
General
put out to loan v. ödünç vermek
put out a feeler v. nabzını yoklamak
put one's nose out of joint v. kıskandırmak
put out one's tongue v. dilini çıkarmak
put out to grass v. otlatmak
put somebody out of work v. avare etmek
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama attırmak
put out of mind v. aklından çıkarmak
put out of action v. bozmak
put someone out to pasture v. birini emekliye ayırmak
put somebody out of countenance v. şaşırtmak
put somebody out v. darıltmak
put out of commission v. mahvetmek
be put out v. gönüllenmek
put somebody's nose out of joint v. ayağını kaydırmak
put somebody's nose out of joint v. kırmak
put out at interest v. faize yatırmak
put out to grass v. çayıra salmak
put out to sea v. alarga etmek
put out to grass v. emekli etmek
put one's nose out of joint v. birisini gözden düşürmek
put out to nurse v. emzirmek
put someone's nose out of joint v. birinin pabucunu dama atmak
put out of sight v. saklamak
put out a feeler v. ağız aramak
put out of commission v. işlemez hale getirmek
put somebody's nose out of joint v. burnunu sürtmek
put out to sea v. denize açılmak
put somebody out of temper v. kızdırmak
put out of sight v. ortadan kaldırmak
put somebody out of temper v. sinirlendirmek
put out to nurse v. bakmak
put one's nose out of joint v. birisinin ayağını kaydırmak
put out of commission v. yıkmak
put one's nose out of joint v. birisinin işini bozmak
put out the fire v. yangını söndürmek
put oneself out v. zahmete girmek
put something out of one's mind v. aklından çıkarmak
put an animal out of its misery v. hayvanı öldürerek acılarına son vermek
put something out v. üretmek
put somebody's nose out of joint v. gözden düşürmek
put someone out of one's misery v. birini öldürmek
put someone out of one's misery v. öldürerek acılarına son vermek
put someone out of one's misery v. çaresine bakmak
put someone out of one's misery v. birini sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
be put out with someone v. dargın olmak
put something out to tender v. ihaleye çıkartmak
put out of v. hariç tutmak
put out of v. hariç bırakmak
put something out to tender v. ihaleye çıkarmak
put out of action v. saf dışı etmek
put out of action v. saf dışı bırakmak
put out the bait v. yem takmak
put out of action v. pasif kılmak
put out album v. albüm çıkarmak
put out cigarette v. sigara söndürmek
put out one's cigarette v. sigarasını söndürmek
be put out to tender v. ihale edilmek
put out a cigarette v. sigara söndürmek
put out a cigarette on somebody's flesh v. üzerinde sigara söndürmek
put the rubbish out v. çöpü dışarı çıkarmak
put the rubbish out v. çöpü dışarı koymak
put an animal out v. bir evcil hayvanı dışarıya çıkarmak
put someone's eye out v. gözünü çıkarmak
keep/leave/put someone out in the cold v. birini soğukta dışarıda bekletmek/tutmak/bırakmak
put out an mpr on someone v. birisi için kayıp ilanı vermek
put the rubbish out v. çöpü dışarı koymak
put out a hand v. elini uzatmak
put out of one's way v. huzurunu kaçırmak
put out of the way v. birini mahvetmek
put out of one's way v. başını belaya sokmak
put out of the way v. huzurunu kaçırmak
put out of the way v. başını belaya sokmak
put out a fire v. ateşi söndürmek
put out a fire v. yangını söndürmek
put out the fire v. ateşi söndürmek
put out the fire v. yangını söndürmek
Phrasals
put (one) out of (something or some place) v. (birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak
put (one) out of (something or some place) v. (birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak
put (someone or an animal) out of something v. (birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak
put (someone or an animal) out of something v. (birini/bir hayvanı bir yerden) çıkmaya zorlamak
put (someone or an animal) out v. dışarıya çıkarmak/atmak
put (someone or an animal) out of something v. dışarıya çıkarmak/atmak
put somebody out v. rahatsız etmek
get/put something out of perspective v. bazı şeyleri önemsiz olarak algılamak
get/put something out of perspective v. bazı şeylerin anlamını yitirmek
get/put something out of perspective v. bazı şeyleri anlamsızlaştırmak/anlamsız görmek
get/put something out of perspective v. bazı şeyler anlamsız gelmek
put (one) out of (something or some place) v. (birini bir şeyden/yerden) kapı dışarı etmek
put (one) out of (something or some place) v. (birini bir şeyin/yerin) dışına atmak
put (someone or an animal) out of something v. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden atmak
put (someone or an animal) out of something v. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek
put (someone or an animal) out v. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden atmak
put (someone or an animal) out v. (birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek
put one out v. biri için zor olmak
put one out v. biri için sıkıntı olmak
put one out v. biri için uygunsuz olmak
put one out v. birini sinir etmek
put one out v. birini kırmak
put one out v. birini rahatsız etmek
put one out v. birinin kalbini kırmak
put one out v. birinin canını sıkmak
put one out v. birini gıcık etmek
put one out v. birini sinirlendirmek
Colloquial
put the flags out expr. as bayrakları
put the flags out expr. asın bayrakları
put out the flags [uk] expr. as bayrakları
put out the flags [uk] expr. asın bayrakları
Idioms
put someone out on front street v. ipliğini pazara çıkarmak
put one out of conceit with v. birini bir şeye kayıtsız bırakmak
put one out of conceit with v. umursamaz hale getirmek
put (someone) out of business v. birisini işten/ticaretten saf dışı etmek
put someone out of business v. birini bir işten el çektirmek
be put out of business v. işleri durmak/azalmak
be put out of business v. işleri kesat gitmek
be put out of business v. satışları azalmak/durmak
be put out of business v. satışların/işin önü kesilmek
be put out of business v. (şirket için) bir projeden/ihaleden çekilmek zorunda kalmak
be put out of business v. (şirket için) kapanmak/işi bırakmak
be put out of business v. (şirket için) işi bırakmak zorunda kalmak
put (out) on the street v. sokağa/dışarı çıkarmak/atmak
put (out) on the street v. kaldırıma koymak
put (out) on the street v. evsiz bırakmak
put (out) on the street v. evsiz kalmasına neden olmak
put (out) on the street v. sokağa atmak
put (out) on the street v. sokakta kalmasına neden olmak
put (out) on the street v. herkese söylemek/duyurmak
put (out) on the street v. bir haberi açıklamak
put (out) on the street v. ifşa etmek
put (someone or something) out of business v. işlerin durmasına neden olmak
put (someone or something) out of business v. işlerin azalmasına neden olmak
put (someone or something) out of business v. işlerin kesat gitmesine neden olmak
put (someone or something) out of business v. satışları azaltmak
put (someone or something) out of business v. satışları durdurmak
put (someone or something) out of business v. ticari faaliyeti azaltmak/durdurmak
put (someone or something) out of business v. satışların/işin önünü kesmek
put (someone or something) out of business v. (şirket vb. için) projeden/ihaleden çekilmesine neden olmak
put (someone or something) out of business v. (şirket vb. için) işi bıraktırmak
put (someone or something) out of business v. (şirket vb. için) kapanmasına neden olmak
put (someone or something) out of business v. (şirket vb. için) işi bırakmasına neden olmak
put out of the way v. ortalıktan/ortadan/kenara kaldırmak
put out of the way v. ortalıktan/ortadan çekmek
put out of the way v. hapse atmak
put out of the way v. hapsetmek
put out of the way v. deliğe atmak/tıkmak
put out of the way v. öldürmek
put out of the way v. ortadan kaldırmak
put out the red carpet (for someone) v. kırmızı halılar sermek
put out the red carpet (for someone) v. ayağının altına kırmızı halı sermek
put out the red carpet (for someone) v. yoluna kırmızı halılar sermek
put out the red carpet (for someone) v. krallar gibi karşılamak
put out the red carpet (for someone) v. krallar gibi ağırlamak
put out the red carpet (for someone) v. coşkuyla karşılamak
put out the red carpet (for someone) v. dört başı mamur bir şekilde ağırlamak
put out the red carpet (for someone) v. birini ağırlamak için çok hazırlanmak
put out of one's misery v. acısına son vermek
put out feelers v. ağız aramak
put the flags out v. ağzı kulaklarına varmak
put out feelers v. ağzından laf almaya çalışmak
put out feelers v. ağzını aramak
put out feelers v. ağzını yoklamak
put something out of one's mind v. bir şeyi aklından çıkarmak
put one's prayers out for someone v. biri icin dua etmek
put someone out on a limb v. birini riske/tehlikeye sokmak
put somebody out to grass v. birini ıskartaya çıkarmak
put something out of the way v. bir şeyi yoldan/önünden çekmek
put someone's nose out of joint v. birini gücendirmek
put a horse out to pasture v. bir atı (çok yaşlı olduğundan) serbest bırakmak
put an animal out v. bir evcil hayvanı dışarıya salmak
put someone's nose out of joint v. birisini rahatsız etmek
put someone's nose out of joint v. birinin ayağını kaydırmak
put out of service v. battal etmek
put out a contract on somebody v. birini öldürmek için kiralık katil tutmak
put someone out of the way v. birini temizlemek/öldürmek
put out to pasture v. emekliye ayırmak
put one's nose out of joint v. hayal kırıklığına neden olmak
put one's nose out of joint v. gururunu incitmek
put oneself out v. elinden geleni yapmak
put the word out v. haberi/bilgiyi yaymak/iletmek
put out to pasture v. emekli olmaya zorlamak
put one's nose out of joint v. gururunu kırmak
put out the word v. haberi/bilgiyi yaymak/iletmek
put out feelers v. nabız yoklamak
put out of countenance v. rahatını bozmak
put someone's nose out of joint v. pabucunu dama atmak
put one's nose out of joint v. planlarını bozmak
put oneself out v. tüm yolları denemek
put out a warrant (on someone) v. tutuklama emri çıkartmak
put an animal out of its misery v. (bir hayvanı öldürerek) acılarına son vermek
put out of countenance v. utandırmak
put (one) out of (one's) misery v. (öldürerek/uyutarak) acısına son vermek
put out a warrant (on someone) v. yakalama emri çıkartmak
put out of countenance v. (birini) suçlu duruma düşürmek
put the flags out v. zevkten dört köşe olmak
put out the welcome mat (for somebody) v. sıcak karşılamak
put out the welcome mat (for somebody) v. özenle ağırlamak
put out the welcome mat (for somebody) v. özenli bir karşılama yapmak
put out the welcome mat (for somebody) v. ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
put out the welcome mat (for somebody) v. ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
put out the feelers v. (birinin) ağzını aramak
put out the feelers v. (birinin) ağzından laf almaya çalışmak
put out the feelers v. (birinin) ağzını yoklamak
put out the feelers v. (birinin) nabzını yoklamak
put out the feelers v. antenleri açık tutmak
put out the feelers v. ortamın havasını koklamak
put out the feelers v. radarları açık olmak
put out the feelers v. gözünü dört açmak
put out one's feelers v. (birinin) ağzını aramak
put out one's feelers v. (birinin) ağzından laf almaya çalışmak
put out one's feelers v. (birinin) ağzını yoklamak
put out one's feelers v. (birinin) nabzını yoklamak
put out one's feelers v. antenleri açık tutmak
put out one's feelers v. ortamın havasını koklamak
put out one's feelers v. radarları açık olmak
put out one's feelers v. gözünü dört açmak
put out feelers v. ağız aramak
put out feelers v. ağzından laf almaya çalışmak
put out feelers v. ağız yoklamak
put out feelers v. nabız yoklamak
put out feelers v. nabız yoklaması yapmak
put out feelers v. antenleri açık tutmak
put out feelers v. ortamın havasını koklamak
put out feelers v. radarları açık olmak
put out feelers v. gözünü dört açmak
put out a fire v. acil durumlarla uğraşmak
put out a fire v. günlük işler dışında acil durumlara koşturmak
put out a fire v. acil konularla boğuşmak
put out a fire v. aciliyeti olan işleri halletmek krizlerle uğraşmak
put out a fire v. kriz çözmek
put out the fire v. acil durumlarla uğraşmak
put out the fire v. günlük işler dışında acil durumlara koşturmak
put out the fire v. acil konularla boğuşmak
put out the fire v. aciliyeti olan işleri halletmek krizlerle uğraşmak
put out the fire v. kriz çözmek
put (something) out of perspective v. (bir şeyi) anlamsızlaştırmak/anlamsız hale getirmek
put (something) out of perspective v. (bir şeyin) anlamını yitirmek
put (something) out of perspective v. (bir şeyin) önemini yitirmek
put (something) out of perspective v. (bir şeyi) çarpıtmak
be put out of humour [uk] v. canı sıkılmak
be put out of humour [uk] v. sinirlendirilmek
be put out of humour [uk] v. keyfi kaçmak
be put out of humour [uk] v. neşesi kaçmak
be put out of humour [uk] v. morali bozulmak
be put out of sorts [old fashioned] v. canı sıkılmak
be put out of sorts [old fashioned] v. sinirlendirilmek
be put out of sorts [old fashioned] v. keyfi kaçmak
be put out of sorts [old fashioned] v. neşesi kaçmak
be put out of sorts [old fashioned] v. morali bozulmak
put somebody out to grass v. birini emekli etmek
put somebody out to grass v. birini emekliye ayırmak
put somebody out to grass v. birini emekli olmaya zorlamak
put somebody out to grass v. birini ıskartaya çıkarmak
put (someone or something) out of (one's) head v. (birini/bir şeyi) kafasından atmak
put (someone or something) out of (one's) head v. (birini/bir şeyi) artık düşünmemek
put (someone or something) out of (one's) head v. (birini/bir şeyi) unutmaya çalışmak
put (someone or something) out of (one's) head v. (birini/bir şeyi) aklından çıkarmak
put (one) out of humour [uk] v. (birinin) neşesini almak
put (one) out of humour [uk] v. (birini) mutsuz etmek
put (one) out of humour [uk] v. (birini) asabi yapmak
put (one) out of humour [uk] v. (birini) kötü hissettirmek
put (one) out of humour [uk] v. (birinin) neşesini kaçırmak
put (one) out of humour [uk] v. (birinin) canını sıkmak
put (one) out of humour [uk] v. (birinin) huzurunu kaçırmak
put (one) out of sorts v. (birinin) canını sıkmak
put (one) out of sorts v. (birinin) keyfini kaçırmak
put (one) out of sorts v. (birini) mutsuz etmek
put (one) out of sorts v. (birine) kötü hissettirmek
put (one) out of sorts v. (birinin) modunu düşürmek
put (one) out of sorts v. (birinin) moralini/ruh halini bozmak
put (someone) out to pasture v. (birini) emekli olmaya zorlamak
put (someone) out to pasture v. (birini) zorla emekli etmek
put (something) out to pasture v. bir hayvanı artık çalıştırmamak/serbest bırakmak
put (something) out to pasture v. (bir şeyi) ıskartaya çıkarmak/ayırmak
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek acılarına son vermek
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (something) out of its misery v. (bir şeyi) öldürerek ıstırabına son vermek
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek acılarına son vermek
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (someone) out of one's misery v. (birini) öldürerek ıstırabına son vermek
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını bastırmak
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını yatıştırmak
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakını gidermek
put (someone) out of (one's) misery v. (birinin) merakına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek acılarına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put (one) out of (one's) misery v. (birini) öldürerek ıstırabına son vermek
put (one) out of (one's) misery v. (birine) acıyıp/merhamet edip onu öldürmek
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını bastırmak
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını yatıştırmak
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakını gidermek
put (one) out of (one's) misery v. (birinin) merakına son vermek
put out a call for (someone or something) v. (biri/bir şey) aradığını ilan etmek
put out a call for (someone or something) v. (biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru yayınlamak
put out a call for (someone or something) v. (biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru çıkartmak
put out a call for (someone or something) v. (biri/bir şey) arandığına dair bir ilan vermek
put out a call for (someone or something) v. (biri/bir şey) aradığını duyurmak
put out a call for (someone or something) v. (birine/bir şeye) ihtiyacı olduğunu duyurmak
put (out) on the street v. (biri alsın diye) sokağa koymak
put (out) on the street v. evden atmak
put (out) on the street v. evinden barkından etmek
put (out) on the street v. sokakta bırakmak
put out of the way v. yoldan çekmek
put out of the way v. ayak altından çekmek/kaldırmak
put out of the way v. yolu kapatmayacak/tıkamayacak bir yere çekmek/koymak
put out of the way v. kenara çekmek/koymak
be put out to grass v. emekli edilmek
be put out to grass v. emekli olmaya zorlanmak
be put out to grass v. emekliye ayrılmak zorunda bırakılmak
put a contract out on someone v. birini öldürmesi için kiralık katil tutmak
put out (some) feelers (on someone or something) v. (birini/bir şeyi) dolaylı yoldan izlemek/takip etmek
put out (some) feelers (on someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı antenlerini açık tutmak
put something out of your head v. bir şeyi istemeyi bırakmak
put something out of your head v. bir şeyi unutmaya çalışmak
put something out of your head v. bir şeyi aklından çıkarmak
put something out of your head v. bir şeyi kafasından atmak
put something out of your head v. bir şeyi düşünmeyi bırakmak
put nose out of joint v. alınmak
put nose out of joint v. gururu kırılmak
put nose out of joint v. hayal kırıklığına uğramak
put nose out of joint v. gururu incinmek
get/put something out of perspective v. bazı şeyleri önemsiz olarak algılamak
get/put something out of perspective v. bazı şeyleri anlamsız görmek
get/put something out of perspective v. bazı şeyler anlamsız gelmek
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (birini) ağırlamak
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (birine) özenli bir karşılama yapmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (birini) sıcak karşılamak
put out the welcome mat (for somebody) [us] v. (birini) özenle ağırlamak
put (one's) eye out v. (birinin) gözünü çıkarmak
put (one's) lights out v. (birini) bir yumrukla devirmek
put (one's) lights out v. kodu mu oturtmak
put (someone or something) out of (one's) mind v. (birini/bir şeyi) kafasından atmak
put (someone or something) out of (one's) mind v. (birini/bir şeyi) artık düşünmemek
put (someone or something) out of (one's) mind v. (birini/bir şeyi) unutmaya çalışmak
put (someone or something) out of (one's) mind v. (birini/bir şeyi) aklından çıkarmak
put somebody out of their misery v. birini merakta bırakmamak
put somebody out of their misery v. birini endişelendirmemek
put somebody out of their misery v. birinin endişesine/merakına/ıstırabına son vermek
put something out of its misery v. bir hayvanı acısını dindirmek/acısına son vermek için öldürmek
put something out of its misery v. bir hayvanı öldürerek ıstırabına son vermek
put (something) out to grass v. (bir hayvanı) çayıra salmak
put (something) out to grass v. (bir hayvanı) otlatmaya çıkarmak
put (something) out to grass v. (bir hayvanı) otlatmak
put (something) out to grass v. (bir şeyi) ıskartaya çıkarmak
put (something) out to grass v. (bir şeyi) kullanımdan kaldırmak
put (someone) out to grass v. (birini) emekli etmek
put (someone) out to grass v. (birini) emekliliğe zorlamak
put (someone) out to grass v. (birine) emekli olması için baskı yapmak
put a warrant out v. yakalama emri çıkartmak
put a warrant out v. tutuklama emri çıkartmak
put a warrant out for (someone) v. (biri) için yakalama emri çıkartmak
put a warrant out for (someone) v. (biri) için tutuklama emri çıkartmak
put a warrant out on (one) v. (biri) için yakalama emri çıkartmak
put a warrant out on (one) v. (biri) için tutuklama emri çıkartmak
put eye out v. gözünü çıkarmak
put out a warrant v. tutuklama emri çıkartmak
put out a warrant v. yakalama emri çıkartmak
put out a warrant for (someone or something) v. tutuklama emri çıkartmak
put out a warrant for (someone or something) v. yakalama emri çıkartmak
put out a warrant for (someone or something) v. yasal işlem başlatmak
put out a warrant on (one) v. (biri) için tutuklama emri çıkartmak
put out a warrant on (one) v. (biri) için yakalama emri çıkartmak
put out fires v. acil durumlarla uğraşmak
put out fires v. aciliyeti olan işleri halletmek
put out fires v. krizlerle uğraşmak
put out fires v. acil konularla boğuşmak
put out fires v. krizleri çözmek
put out fires v. acil konularla boğuşmak
put out of misery v. (öldürerek/uyutarak) acısına son vermek
put out of misery v. öldürerek acı çekmekten kurtarmak
put out of misery v. öldürerek ıstırabına son vermek
put out of misery v. merakını bastırmak
put out of misery v. merakını yatıştırmak
put out of misery v. merakını gidermek
put out of one's mind v. aklından çıkarmak
put out of one's mind v. unutmak
put some creature out of its misery v. bir hayvanı uyutmak
put some creature out of its misery v. bir hayvanı acısına son vermek için öldürmek
put some creature out of its misery v. bir hayvana ötenazi yapmak
put some creature out of its misery v. bir hayvanı acısını/ıstırabını dindirmek için öldürmek
put the flags out v. kutlamak
put the flags out v. kutlama yapmak
put the flag out v. kutlamak
put the flag out v. kutlama yapmak
put something out of your mind v. bir şeyi aklından çıkarmak
put something out of your mind v. bir şeyi unutmaya çalışmak
Speaking
you only get out of life what you put in expr. hayatta ne ekersen onu biçersin
put the word out expr. haber salın
you get out of it what you put into it expr. ne ekersen onu biçersin
Trade/Economic
put out circulation v. tedavülden çekmek
put out of circulation v. tedavülden çekmek
Law
put out of court v. adli duruşmayı reddetmek
Technical
out put shaft n. çıkış mili
Marine
put a vessel out of commission v. seferdeki bir gemiyi geçici veya kalıcı olarak görevden almak
Baseball
put-out n. savunma oyuncusunun kale koşucusu veya vurucuyu oyun dışı bırakması
put-out n. oyundan çıkartma
put-out n. beyzbolcunun oyundan çıkartma istatistiği
Photography
put out of center v. merkezi kaydırmak
Slang
put out feelers v. ağzını aramak
put out feelers v. nabız yoklamak
put out feelers v. nabzını ölçmek
put someone's nose out of joint v. pabucunu dama attırmak
put a contract out on v. -i öldürmek için kiralık katil tutmak
put a contract out on v. -i öldürmesi için kiralık katil tutmak
put a contract out on v. -in ölüm/suikast emrini vermek
put a contract out on v. -in infaz emirini vermek
put a contract out on (one) v. (birinin) ölüm/suikast emrini vermek
put a contract out on (one) v. (birinin) infaz emirini vermek
put a hit (out) on (one) v. (birinin) ölüm/suikast emrini vermek
put a hit (out) on (one) v. (birinin) infaz emirini vermek