üst üste - Turco Inglés Diccionario
Historia

üst üste



Significados de "üst üste" en diccionario inglés turco : 17 resultado(s)

Turco Inglés
General
üst üste successive adj.
üst üste superimposable adj.
üst üste consecutive adj.
üst üste straight adj.
üst üste one on the top of the other adv.
üst üste over and over adv.
üst üste running adv.
üst üste one thing on top of another adv.
üst üste one after the other adv.
üst üste over adv.
üst üste in a row adv.
Phrases
üst üste on end expr.
Colloquial
üst üste one (thing) after the other expr.
Idioms
üst üste off the reel [old-fashioned] adj.
üst üste packed (in) like sardines adj.
üst üste squashed (in) like sardines adj.
üst üste day after day expr.

Significados de "üst üste" con otros términos en diccionario inglés turco: 372 resultado(s)

Turco Inglés
General
üst üste bindirme superpozition n.
yığın (üst üste konulmuş şeylerin oluşturduğu) stack n.
üst üste koyma laminating n.
üst üste üç sıra kürekli kadırga trireme n.
üst üste üç kanatlı uçak triplane n.
dizi (üst üste dizilmiş şeylerde) tier n.
üst üste olma succession n.
üst üste binme overlapping n.
iki nokta üst üste colon n.
üst üste koyma imbrication n.
üst üste koyma superposition n.
iki sene üst üste two consecutive years n.
üst üste elde edilen üç başarı hat-trick n.
iki yıl üst üste ekilen bir arazi hook n.
üst üste binme riding n.
(üst üste) yankılanan gürültülü ses clangoring n.
üst üste binen miktar overlap n.
üst üste binen uzunluk overlap n.
alt alta üst üste dövüşme infighting n.
üst üste denk gelme conspiracy n.
üst üste yapılan ürün tanıtımı flogging n.
üst üste binmiş görüntü phantasmagoria n.
üst üste binmiş görüntü phantasmagory n.
hayvanın üst üste ötmesi prating n.
üst üste devam eden rüya serial dream n.
üst üste içilen alkollü içecek serisi shots n.
dört meydan dansçısının kollarını üst üste bindirerek gerçekleştirdiği küçük çember four-leaf clover n.
üst üste dizilmiş şeri fıçıları solera n.
üst üste istiflenmiş kontrplakların arasına yerleştirilen ahşap çubuk crosser n.
üst üste istiflenmiş kontrplakların arasına yerleştirilen ahşap çubuk sticker n.
üst üste bindirme superfetation n.
üst üste koyma superfetation n.
üst üste gelmek lap v.
üst üste gelmek overlap v.
üst üste bindirmek imbricate v.
üst üste binmek overlap v.
üst üste binmek ride v.
üst üste binmek (kemik) override v.
üst üste bindirmek overlap v.
üst üste yapmak superimpose v.
üst üste koymak superpose v.
üst üste atmak cross v.
üst üste yapmak superpose v.
üst üste getirmek superimpose v.
üst üste gelmek conspire v.
üst üste binmek lap over v.
üst üste bindirmek lap v.
(üst üste) bindirmek overlap v.
üst üste koymak superimpose v.
üst üste koymak add up v.
üst üste olmak be stacked up on top of each other v.
üst üste yığıp lastik bantlarla sarmak stack them up and wrap rubber bands around them v.
üç sene üst üste şampiyon olmak be champion three years in a row v.
üç sene üst üste şampiyon olmak be champion three consecutive years v.
üst üste koymak put on top of each other v.
üst üste dizmek tier v.
üst üste bindirmeden belirli bir açı ile birleştirmek miter v.
(üst üste dizerek) açmak run v.
(kitap yaprağı) üst üste istiflemek run v.
(çiftleşme sırasında) üst üste binmek rut v.
(çatı kiremiti, yara dokusu) üst üste bindirmek imbricate v.
üst üste binmek imbricate v.
üst üste binmek interlap v.
üst üste gelmek interlap v.
üst üste binmek dogpile v.
üst üste iki kez boyamak double-dye v.
(keçe şapka gövdelerini) boyutlandırma sırasında üst üste katlamak croze v.
üst üste vurarak yapmak peck v.
üst üste vurmak peck v.
(darbe) üst üste geçirmek peck v.
üst üste darbelerle düşürmek pelt v.
üst üste darbe alarak düşmek pelt v.
üst üste darbelerle düşürmek pelter v.
üst üste darbe alarak düşmek pelter v.
(posta pulunu) üst üste binen şerit ve parçalarla yeniden yapılandırmak plate v.
üst üste dürtmek potter [dialect] v.
üst üste darbelerle ortaya çıkarmak pound v.
(üst üste) reklamını yapmak flog v.
kalem ile üst üste vurarak aşındırmak scratch v.
üst üste binecek şekilde sermek shingle v.
işletmeleri kontrol için gereken yatırımı azaltmak amacıyla holding şirketlerini üst üste dizmek pyramid v.
üst üste arma yerleştirmek supercharge v.
armaları üst üste koymak supercharge v.
üst üste koymak superposition v.
üst üste binmiş lapped adj.
üst üste olan successive adj.
rüzgardan koruyucu şekilde üst üste bindirilmiş wind lapped adj.
üst üste binmiş stratified adj.
üst üste binen imbricative adj.
alt alta üst üste rough-and-tumble adj.
üst üste konmuş imbricated adj.
üst üste gelmeyen nonoverlapping adj.
üst üste gelmeyen non-overlapping adj.
üst üste dizilmiş laid up adj.
üst üste gelen parçalardan oluşan tegulated adj.
üst üste denk gelerek together adj.
üst üste gelmiş equitant adj.
üst üste binen wrapround adj.
dağ gibi üst üste yığılmış mountained adj.
(kalas) uçları üst üste binmeden birleşen butt and butt adj.
üst üste bindirilmiş runic adj.
üst üste binmiş görüntüye ait veya ilgili phantasmagorial adj.
üst üste binmiş görüntüye benzer phantasmagorial adj.
üst üste binmiş görüntüye ait veya ilgili phantasmagorian adj.
üst üste binmiş görüntüye benzer phantasmagorian adj.
üst üste binmiş görüntü ile öne çıkan phantasmagorical adj.
üst üste gelecek şekilde döşenmiş kiremitlerle kaplı scaled adj.
(üst üste dizildiğinde) birebir örtüşen superimposable adj.
(üst üste dizildiğinde) birbirini tamamlayan superimposable adj.
(üst üste dizildiğinde) aynı görünen superimposable adj.
üst üste dizilebilir superposable adj.
üst üste her gün day after day adv.
üst üste haftalarca for weeks at a time adv.
üst üste üç sene for three years in succession adv.
üst üste her gece night after night adv.
iki sene üst üste two years in a row adv.
iki yıl üst üste two years in a row adv.
iki yıl üst üste two consecutive years adv.
dört yıl üst üste four consecutive years adv.
dört yıl üst üste four years in a row adv.
üst üste öterek pratingly adv.
Phrasals
üst üste gelmek fit snugly into v.
üst üste yığmak cram together v.
üst üste iki kez yapmak double up v.
üst üste atlamak pile on v.
üst üste yığmak pile on v.
üst üste atlamak pile onto v.
üst üste yığmak pile onto v.
'-e üst üste/arka arkaya vurmak pound on v.
üst üste yerleştirmek jam together v.
yan yana/üst üste tıkmak jam together v.
birilerini/bir şeyleri üst üste/yan yana yığmak jam someone or something together v.
bir şeyleri üst üste yerleştirmek jam something together v.
bir şeyleri yan yana/üst üste tıkmak jam something together v.
birine/bir şeye üst üste vurmak hammer on someone or something v.
üst üste ekleyip hesaplamak cost out v.
üst üste ekleyip hesaplamak cost up v.
(bir şeyle) üst üste gelmek flush with (something) v.
üst üste yığmak mound up v.
(bir şeye) üst üste doluşmak pile into (something) v.
(bir şeye) üst üste doluşturmak pile into (something) v.
yazıları üst üste yazmak/getirmek type over (something) v.
üst üste uygulamak feed in v.
Phrases
aksilikler hep üst üste gelir when it rains it pours expr.
aksilikler üst üste gelir trouble never comes alone expr.
aksilikler üst üste gelir troubles never come alone expr.
sorunlar üst üste gelir troubles never come alone expr.
sorunlar üst üste gelir trouble never comes alone expr.
Proverb
dertler gelirse hep üst üste gelir it never rains but it pours
üst üste/oradan oraya taşınmanın yangından farkı yok three moves are as bad as a fire
üst üste/oradan oraya taşınmak yangın çıkmış kadar çok şeyin kaybolmasına sebebiyet verir three moves are as bad as a fire
geldi mi üst üste gelir when it rains, it pours
aksilikler üst üste gelir misfortunes never come alone
Colloquial
üst üste üçüncü galibiyet threepeat [usa] n.
üst üste üçüncü şampiyonluk threepeat [usa] n.
üst üste üçüncü galibiyet three-peat [usa] n.
üst üste üçüncü şampiyonluk three-peat [usa] n.
üst üste iki altı ay double six n.
bowlingde üst üste dört kere tek atışta bütün labutların devrilmesi hambone n.
üst üste tüm seriyi/karşılaşmaları kazanmak go nap v.
(silahı) iki kere üst üste ateşlemek double tap v.
üç sene üst üste three years in a row expr.
üç yıl üst üste three years in a row expr.
arka arkaya/üst üste birkaç ay months on end expr.
aksilikler/sorunlar hep üst üste gelir (it's) one damn thing after another expr.
Idioms
üst üste konuşma a dialogue of the deaf n.
üst üste konuşma dialogue of the deaf n.
(birisini) üst üste defalarca aramak ya da mesaj gönderme blowing up n.
her şeyin üst üste gelmesi bad iron n.
üst üste gelen aksilikler one-two punch n.
üst üste üç başarı kaydetmek/kazanmak a hat trick n.
üst üste üç gol atmak a hat trick n.
üst üste üç sayı yapmak/kazanmak a hat trick n.
üst üste üç skor yapmak (seks) a hat trick n.
üst üste başarıların elde edildiği bir dönem/süreç a hot hand n.
üst üste şanssızlıkların yaşandığı bir dönem a run of bad luck n.
üst üste şanslı olayların gerçekleştiği dönem a streak of (good) luck n.
üst üste gelen talihsizlikler a streak of bad luck n.
üst üste şanssızlıkların yaşandığı bir dönem a streak of bad luck n.
üst üste şanslı olayların gerçekleştiği dönem a string of (good) luck n.
üst üste gelen talihsizlikler a string of bad luck n.
üst üste şanssızlıkların yaşandığı bir dönem a string of bad luck n.
üst üste gelen üç aksilik triple whammy n.
üst üste kazanmak have a hot hand v.
(birisini) üst üste defalarca aramak ya da mesaj göndermek blow up (one's) phone v.
(biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek all (one's) christmases have come at once [uk] v.
(biri) için tüm güzel olaylar üst üste/arka arkaya gelmek all (one's) christmases have come at once [uk] v.
üst üste olmak be squashed (in) like sardines v.
üst üste olmak be packed like sardines v.
üst üste olmak be packed in like sardines v.
(birilerini/bir şeyleri) üst üste doluşturmak pack (someone or something) (in) like sardines v.
üst üste iş yığmak pile on the work v.
üst üste iş yığmak pile the work on v.
aksilikler hep üst üste gelir it never rains but pours expr.
aksilikler/sorunlar hep üst üste gelir one thing leads to another expr.
aksilikler/sorunlar hep üst üste gelir It's one thing after another! expr.
aksilikler/sorunlar hep üst üste gelir If it's not one thing it's another! expr.
aksilikler/sorunlar hep üst üste gelir It's just one thing after another! expr.
üst üste her gün day in, day out, every day without fail expr.
aynı işlemleri üst üste tekrarla lather, rinse, (and) repeat expr.
(biriyle/bir şeyle) üst üste on top of (someone or something) expr.
Speaking
aksilikler hep üst üste gelir it never rains but it pours expr.
aksilikler üst üste gelir misfortune never comes alone expr.
Trade/Economic
üst üste taşıma konşimentosu through bill of lading n.
üst üste sevkiyat through shipment n.
üst üste taşıma navlunu through rate n.
Advertising
üst üste iki panodan oluşan ayaklı açık hava reklam panosu double-decker n.
Technical
bit üst üste bindirmeli eşliği bit interleaved parity n.
üst üste gelme ilkesi principle of superposition n.
üst üste koymak pile n.
cila katmanlarındaki üst üste binmeler sonucu oluşan pürüz lap n.
levhaların uçlarını veya kenarlarını üst üste bindirerek yapılan perçinleme lap riveting n.
metal levhanın üst üste bindirilmiş kenarlarının katlanmasıyla yapılan ek yeri lock n.
metal levhanın üst üste bindirilmiş kenarlarının katlanmasıyla yapılan ek yeri lock seam n.
üst üste kaplama ile yapılan süsleme işi overlay n.
iki parçanın ek yerlerini üst üste bindirip kaynaştırarak yapılan mafsal scarf weld n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi selective synchronization n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi selective synchronisation n.
üst üste kayıt yapmayı sağlayan bir ses kayıt işlemi sel-sync n.
iki çelik levhanın kısmen üst üste bindirilmesi shiplap n.
üst üste binmiş tahtalardan oluşmuş platform slicker n.
üst üste gelen malzeme katmanlarını yapıştırarak birleştirmek laminate v.
üst üste koymak superimpose v.
üst üste koyarak uçlarını birleştirmek lap v.
(keresteyi) kısmen üst üste bindirerek işlemek shiplap v.
kısmen üst üste bindirerek yerleştirmek shiplap v.
üst üste binmeyen nonoverlapping adj.
(nümizmatik) üst üste binen conjoined adj.
kısmen üst üste bindirilmiş (çelik levha) shiplapped adj.
çelik levhaların kısmen üst üste bindirilmesine benzer shiplapped adj.
Computer
üst üste binen çok sayıda ileti kutusu veya pencere açan yazılım parçası lasagna syndrome n.
üst üste bindirilmiş interlaced adj.
iki nokta üst üste colon expr.
renkleri üst üste yazdır overprint expr.
Informatics
üst üste bindirme tekniği superposition technique n.
Mechanic
iki parçayı üst üste bindirerek yapılan kaynak lap welding n.
Radio
üst üste yerleştirilmiş elemanlardan oluşan anten dizisi tier n.
birkaç radyo vericisinden gelen sinyallerin üst üste binerek zayıflama ve bozulmaya neden olduğu bölge mush area n.
Textile
üst üste katlı kısa etek ra-ra skirt n.
kumaşta üst üste gelen zikzak kırmalar cascade n.
üst üste kumaşların iki paralel dikiş çizgisiyle dikilmesinden oluşan, içine çubuk veya ip yerleştirilebilen boşluk casing n.
renkleri karıştırmadan renklerin üst üste basılmasıyla yeni renkler elde edilmesi process printing n.
üst üste binen parça overlap n.
üst üste bindirilmiş dikiş yeri lapped seam n.
kumaşın işlenmemiş kenarlarını sökülmesini önlemek için üst üste atılan uzun ilmeklerle dikme overcasting n.
kumaşın işlenmemiş kenarlarının sökülmesini önlemek için üst üste atılan uzun ilmeklerle yapılan dikiş overcasting n.
(desenlerin üst üste bindirildiği) tartan tasarım overplaid n.
ipliklerin üst üste atılarak burulduğu bir dokuma tekniği sprang n.
üst üste getirilmiş kenarları boyunca dikili (eldiven) pique adj.
üst üste getirilmiş kenarları boyunca dikili (eldiven) piqué adj.
Architecture
kısmen üst üste binen bir dizi eşit çaplı dairenin dış hatlarını oluşturan simetrik biçim multifoil n.
kolonların üst üste bindirilmesi supercolumniation n.
sütunların üst üste bindirilmesi supercolumniation n.
sütunları üst üste bindirilmiş mimari eser supercolumniation n.
üst üste binmiş pul veya kiremitlere benzeyen tekrarlı bir desenle süslemek imbricate v.
kolonları üst üste bindirilen supercolumnar adj.
Construction
gemi yapımında üst üste binen kademeli bir tür derz chase n.
üst üste binen çatı kiremidi tegula n.
üst üste vasistaslı pencere hopper window n.
gemilerin levhalarını kalafatlama işini yaparken üst üste binen levhaları ayırdıktan sonra birbirine kilitlemek için kullanılan bir alet maker n.
düz bir zemin yaratmak için pahlı keresteleri üst üste dizme syphering n.
(yağmur suyunu dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek weatherboard v.
(yağmur suyunu, karı dışarıda tutup akıtmak için) tahtaları üst üste binecek şekilde çivilemek weather-board v.
(düz bir zemin yaratmak için pahlı keresteleri) üst üste dizmek sypher v.
Aeronautic
üst üste binmiş bekleme alanı superimposed stand n.
(manevrayı) üst üste tekrar etmek shoot v.
Marine
halatın parçalarının üst üste geldiği piyan bağı throat seizing n.
iki gemi direğinin üst üste gelen kısmı doubling n.
üst üste yer alıp birbirlerine dik açıyla yerleştirilmiş iki dili olan makara shoe block n.
gövde plakaları üst üste yerine uç uca eklenerek inşa edilmiş (gemi) carvelbuilt adj.
gövde plakaları üst üste yerine uç uca eklenerek inşa edilmiş (gemi) carvel-built adj.
tahtaları iki kat halinde üst üste getirilerek sabit genişlik oluşturulmuş top-and-butt adj.
Mining
platformdan platforma atılarak yükseğe taşınan cevheri bir arada tutması için üst üste yerleştirilmiş bir dizi platform veya nişten her biri shamble n.
Medical
üst üste çakışma overlap n.
yara kapama veya düzeltici ameliyatta doku katmanlarının üst üste binmesi imbrication n.
üst üste nöbet geçiren subintrant adj.
üst üste krize giren subintrant adj.
Anatomy
(kemik) üst üste binmek ride v.
Psychology
üst üste binme interposition n.
üst üste bindirme yöntemi superimposition method n.
Dentistry
dişin karşı çenedeki karşılığı olup üst üste bindiği diş antagonist n.
(çeneyi) diş tüberkülleri üst üste oturacak şekilde kapatmak occlude v.
Physiology
(özellikle üst üste) göz kırpmak palpebrate v.
Optics
üst üste binmiş açı kapanması appositional angle closure n.
Printing
tarama resimlerde nokta içeren transparan katmanların üst üste bindirilmesi ben day process n.
farklı renkleri üst üste bindirmek overprint v.
Math
bir halkada (cisimde) toplamaya göre etkisiz elemana ulaşılması için çarpmaya göre etkisiz elemanın üst üste eklenmesi gereken minimum miktar characteristic n.
üst üste 1 eklenerek üretilemeyen sayıları içeren reel sayıların uzantısına ait olan (sayı) hyperreal adj.
Geometry
ortak bir birim küreye üst üste binmeksizin dokunabilecek maksimum birim küre sayısı kissing number n.
Statistics
üst-üste konumlandırılmış süreç superposed process n.
üst-üste konumlandırılmış değişke superposed variation n.
Physics
farklı frekanslardaki iki dalganın üst üste binmesiyle üretilen dalga beat wave n.
farklı frekanslardaki iki dalganın üst üste binmesiyle oluşan periyodik genlik değişimi beating n.
Chemistry
üst üste binen molekül dizilimi stacking n.
Biology
ağaçların dibinde yetişen ve üst üste binen şapkaları nedeniyle tavuğu andıran yenebilir bir mantar hen of the woods n.
ağaçların dibinde yetişen ve üst üste binen şapkaları nedeniyle tavuğu andıran yenebilir bir mantar hen-of-the-woods n.
ağaçların dibinde yetişen ve üst üste binen şapkaları nedeniyle tavuğu andıran yenebilir bir mantar polyporus frondosus n.
kiremitler gibi üst üste gelen tegular adj.
(balık pulu, ağaç dalı) üst üste binmiş imbricate adj.
(özellikle tomurcuk yaprakları) kenarlarından üst üste binen imbricate adj.
(alt çene) üst üste binen included adj.
Marine Biology
dişsiz çeneleri ve üst üste binen pürüzsüz pulları olan, sazangiller familyasına mensup balıklara verilen ad minow n.
Botanic
tohumları çatıdaki kiremitler gibi üst üste olan bir bitki cinsi tileseed n.
şili ve arjantin'e özgü üst üste binen sivri uçlu yapraklara sahip iğne yapraklı ve herdem yeşil bir ağaç monkey-puzzle (araucaria araucana) n.
taç yaprakları üst üste binmeyen valvate adj.
uçları üst üste binerek aşağı doğru eğik olacak şekilde katmerli obimbricate adj.
kenarları üst üste gelecek şekilde katlı olan (yaprak, taç yaprak) obvolute adj.
üst üste binmiş imbricative adj.
(yapraklar) üst üste binmiş gibi görünen succubous adj.
üst üste binmiş gibi yaprakları olan succubous adj.
(bitki bölümü) üst üste büyüyen superimposed adj.
Agriculture
(kısa ömürlü ekinler için) üst üste toprak işleme succession of crops n.
Forestry
üst üste binmiş dallar overlapping branches n.
Fishery
(olta balıkçılığında) iki uçlu bir olta iğnesinde kancaları üst üste ve arka arkaya duran bir tür yem wormfly n.
History
(antik roma'da) kuşatmacıların kafalarının üzerinde üst üste binen kalkanlarıyla oluşturduğu siper testudo n.
üst üste üç sıra kürekli kadırganın en üstündeki kürekçi thranite n.
15. yüzyılda kullanılmış, üst üste binmiş esnek metal tabakalardan oluşan bir omuzluk espauliere n.
Geography
yer şekillerini izleyen üst üste binmiş hava fotoğrafı dizisi feature line overlap n.
Geology
üst üste gelme kuralı law of superposition n.
üst üste gelme kuralı superposition n.
(kayaç kütlesi) üst üste binmek overthrust v.
Military
üst üste kriptolama superencryption n.
üst üste bindirilmiş ateş overlapping fire n.
yeniden doldurulmadan üst üste ateş edebilen silaha ait açıklık port n.
üst üste şifrelemek superencipher v.
Hunting
üst üste namlulu over/under barrel adj.
(süperpoze tüfek) üst üste namlusu olan over-under adj.
Sport
üst üste dizili sallanan jimnastik halkaları traveling rings n.
bowlingde üst üste üç kere bütün labutları devirme triple n.
üst üste üç oyundan oluşan yarışma triple-header n.
üst üste üç etkinlikten oluşan yarışma triple-header n.
üst üste yapılan iki karşılaşma double header n.
üst üste iki galibiyet double n.
üst üste iki mağlubiyet double n.
(bowlingte) üst üste iki kez tüm labutları devirme double n.
bowlingde üst üste üç kere bütün labutları devirmek triple v.
Basketball
üst üste 2 şut feyk yapılması double pump n.
Football
üst üste yığılmış oyuncular dogpile n.
(oyuncular) üst üste yığılmak dogpile v.
Tennis
her iki taraf da 40 sayı aldıktan sonra oyunu kazanmak için bir tarafın iki kez üst üste sayı almasını gerektiren beraberlik durumu deuce n.
Baseball
üst üste yapılan iki müsabakadan sonuncusu nightcap n.
Boxing
(boksta) üst üste yumruk darbeleriyle kulağın şeklini bozmak cauliflower v.
Card
(hile yapmak için) oyun kartlarını üst üste dizmek stock v.
(pokerde) birbirinin aynısı olup aynı elde üst üste gelen (kartlar) back-to-back adj.
Music
üst üste kayıt overdubbing n.
üst üste kayıt making an overdub n.
enstrümantal bir kayıt ile başka bir kayıttaki vokalin dijital olarak üst üste bindirilmesi ile oluşturulan bir müzik parçası mash-up n.
üst üste kayıt yapma overdub n.
(salon dansında) ayakların hızlıca üst üste atıldığı bir dans adımı fish tail n.
iki notayı hızlı bir şekilde ve sırayla üst üste çalma shake n.
üst üste kayıt yapmak overdub v.
iki notayı sırayla üst üste çalmak shake v.
(notayı) hızlıca üst üste çalmak shake v.
Painting
resim sanatında özellikle minimum gölge etkisi ile üst üste uygulanan renk katmanlarının kullanılarak nesne haline getirildiği ışıkçılık hareketi luminism n.
Cinema
filmleri farklı ana renklere eşzamanlı maruz bıraktıktan sonra üst üste bindirmek suretiyle renklendirme yapan firma technicolor® n.
Photography
üç fotoğraf filminin üst üste çekilmesi tripack n.
üst üste çekim superimposition n.
fotoğrafik emülsiyonu banyo işleminden sonra birkaç negatife üst üste maruz bırakılması double printing n.
Printery
üst üste yazdırma işleminde (yüzey) farklı bir renkteki mürekkebi kabul etmek trap v.
(klavye karakterlerini) üst üste yazmak overprint v.
Archaic
dağ gibi üst üste yığılmış mounted adj.
Ornithology
üst üste binmiş bir dizi pulla kaplı (ayak bileği) scutellate adj.
üst üste binmiş bir dizi pulla kaplı (ayak bileği) scutellated adj.
ayak bileği üst üste binmiş bir dizi pul ile kaplı olan scutiped adj.
Entomology
üst üste binen (üst kanatlar) complicant adj.
(böcek kanadı) dinlenme halindeyken üst üste binen cruciate adj.
Slang
sorunların üst üste geldiği durum cf (clusterfuck) n.
sorunların üst üste geldiği durum charlie foxtrot n.
üst üste dört kez kazanmak four-peat [us] v.
üst üste şanssız olaylar yaşayan fucked by the fickle finger of fate adj.
üst üste şanssız olaylar yaşayan fickle (fucked by the fickle finger of fate) adj.
üst üste başarılı olan hot adj.