aslında - Turco Inglés Diccionario
Historia

aslında



Significados de "aslında" en diccionario inglés turco : 83 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
aslında actually adv.
aslında in fact adv.
aslında essentially adv.
aslında originally adv.
General
aslında clannishness n.
aslında indeed adv.
aslında intrinsically adv.
aslında per se adv.
aslında at bottom adv.
aslında in point of fact adv.
aslında as far as it goes adv.
aslında primarily adv.
aslında really adv.
aslında as such adv.
aslında in effect adv.
aslında in sober fact adv.
aslında at heart adv.
aslında in reality adv.
aslında in very deed adv.
aslında principally adv.
aslında as a matter of fact adv.
aslında by rights adv.
aslında au fond adv.
aslında substantially adv.
aslında in itself adv.
aslında truly adv.
aslında verily adv.
aslında automatically adv.
aslında for all intents and purposes adv.
aslında basically adv.
aslında to tell the truth adv.
aslında in first place adv.
aslında virtually adv.
aslında properly speaking adv.
aslında strictly speaking adv.
aslında iwis adv.
aslında natively adv.
aslında honestly adv.
aslında not that adv.
aslında literally adv.
aslında wis [obsolete] adv.
aslında morally adv.
aslında muchly adv.
aslında done [dialect] adv.
aslında pardee adv.
aslında pardi adv.
aslında itself [ireland] adv.
aslında simply adv.
aslında soothfast adv.
aslında substantively adv.
aslında subst abrev.
aslında subst. abrev.
Phrases
aslında as it happens expr.
aslında under the skin expr.
aslında in the ordinary way [uk] expr.
aslında for all intensive purposes expr.
aslında for all intents and purposes expr.
aslında to all intents and purposes expr.
aslında for all intents and purposes expr.
aslında to all intents and purposes expr.
Colloquial
aslında too adv.
aslında at bottom expr.
aslında inside expr.
aslında in fact expr.
aslında in spite of appearance expr.
aslında at heart expr.
aslında in point of fact expr.
aslında deep down expr.
aslında (if the) truth be known expr.
aslında (if the) truth be told expr.
aslında (the) fact is expr.
aslında as far as that goes expr.
Idioms
aslında deep down inside expr.
aslında under one's skin expr.
aslında under the skin expr.
Chat Usage
aslında awm expr.
aslında aam expr.
Trade/Economic
aslında actually adv.
aslında ipso facto expr.
Archaic
aslında effect adv.
aslında soothfastly adv.
aslında faith interj.
Modern Slang
aslında acc (actually) [uk] expr.

Significados de "aslında" con otros términos en diccionario inglés turco: 147 resultado(s)

Turco Inglés
General
saldırgan görünen ama aslında zararsız olan (ordu) paper tiger n.
aslında koyu renk saçı olup boya ile açmış kadın bottle blonde n.
aslında yapılmaması gereken ancak yapmaktan zevk alınan eylemler guilty pleasure n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum potemkin village n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı/durum potyomkin village n.
harika görünüp aslında aldananları gülünç duruma düşüren şaka mare's-nest n.
değerli gibi görünüp aslında dandik olan şey goldbrick n.
kaynakçada listelenip aslında var olmayan yayın ghost n.
aslında var olmayıp hatayla kullanılan kelime ghost word n.
aslında var olmayıp hatayla kullanılan kelime ghost name n.
bir şeyin aslında var olmak be inherent in something v.
aslında bulunan resident adj.
aslında olan intrinsic adj.
aslında hayır not necessarily adv.
Phrases
yok aslında birbirlerinden farkları seen one, seen them all expr.
ama aslında but in fact expr.
Proverb
alaycılık akıllıca yapılmış gibi görünse de aslında zekanın en etkisiz örneğidir sarcasm is the lowest form of wit
çirkin bir ördek yavrusu aslında güzel bir kuğu olabilir a ragged colt may make a good horse
Colloquial
dolu gibi görünüp aslında içi havadan oluşan cips paketi chiptease n.
sağlam havası yaratıp aslında zayıf olan kimse hog on ice n.
bağımsızlık havalarında olup aslında kontrolü sağlayamayan kimse hog on ice n.
özgüvenli görünüp aslında güvensiz/tedirgin olan kimse hog on ice n.
sağlam gibi görünüp aslında yalpalayarak/beceriksizce hareket eden kimse hog on ice n.
halka açık forumlarda samimiymiş gibi görünüp bir ürünü destekleyerek ve tanıtarak ürün hakkında ses getirmeye çalışan, ama aslında hizmetleri karşılığında para alan gizli reklamcı shill n.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing v.
aslında çok da kötü olmamak be no bad thing v.
aslında kötü olmamak be no bad thing v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing (that)... v.
aslında çok da kötü olmamak be no bad thing (that)... v.
aslında kötü olmamak be no bad thing (that)... v.
aslında fena olmamak be no bad thing (that)... v.
aslında iyi olmak be no bad thing (that)... v.
aslında kötü bir şey olmamak be no bad thing... v.
aslında fena olmamak be no bad thing... v.
aslında çok da kötü olmamak be no bad thing... v.
aslında kötü olmamak be no bad thing... v.
aslında iyi olmak be no bad thing... v.
değişmiş gibi gözükse de aslında aynı plus ça change (plus c'est la même chose) expr.
kabadayılık yapan aslında korkağın ta kendisidir bully is always a coward expr.
(biri) aslında kim who's (someone) when (he's/she's/they're) at home expr.
aslında komik you have (got) to laugh expr.
aslında komik değil mi? you have to laugh expr.
aslında iyi (de/ama) all very fine expr.
aslında güzel (de/ama) all very fine expr.
aslında hoş (da/ama) all very fine expr.
aslında iyi (de/ama) all very well expr.
aslında güzel (de/ama) all very well expr.
aslında hoş (da/ama) all very well expr.
aslında iyi de/ama… all very well/fine but... expr.
aslında güzel de/ama… all very well/fine but... expr.
aslında hoş da/ama… all very well/fine but... expr.
aslında iyi (de/ama) all very fine expr.
aslında güzel (de/ama) all very fine expr.
aslında hoş (da/ama) all very fine expr.
aslında iyi (de/ama) all very well expr.
aslında güzel (de/ama) all very well expr.
aslında hoş (da/ama) all very well expr.
aslında iyi de/ama… all very well/fine but... expr.
aslında güzel de/ama… all very well/fine but... expr.
aslında hoş da/ama… all very well/fine but... expr.
aslında/nihayetinde (bir şeyle) ilgili it's a question of (something) expr.
aslında baksana know what (you know what) expr.
aslında düşündüm de know what (you know what) expr.
aslında biliyor musun? know what (you know what) expr.
Idioms
çevreye önemli ve varlıklı biri olarak görünülmek istendiğinde beraber gidilen ama aslında hoşlanılmayan partner arm candy n.
kovboy gibi davranan ama aslında hiçbir marifeti ya da deneyimi olmayan kişi drugstore cowboy [us/south africa] n.
bir iddiayı reddeder gibi görünse de aslında öyle olmayan beyan a non-denial denial n.
önemli görünen ama aslında bir meziyeti olmayan kişi empty suit n.
aslında pek bilmediği bir şey hakkında bilgi sahibi gibi davranan kişi guardhouse lawyer n.
insanların görüşlerini test etmek/insanları konuşturmak için aslında inandığı bir konunun tam tersini savunuyormuş gibi yapan kimse the devil’s advocate n.
insanların görüşlerini test etmek/insanları konuşturmak için aslında inandığı bir konunun tam tersini savunuyormuş gibi yapan kimse a devil’s advocate n.
birinin araması söylenen ama aslında var olmayan bir şey bucket of steam n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan şey potemkin n.
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak can't help but notice (that) (something) v.
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak can't help noticing (that) (something) v.
aslında fena olmamak be no bad thing v.
aslında iyi olmak be no bad thing v.
(birine) aslında göründüğü kadar iyi olmayan bir şeyi iyiymiş gibi satmak/vermek hand (one) a lemon v.
farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak be different sides of the same coin v.
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak be two sides of the same coin v.
(birinin/bir şeyin) aslında nasıl biri/bir şey olduğunu bilmek know (someone or something) for what (they or it) is v.
bir şeyin aslında ne şekilde yapıldığını/işlediğini/üretildiğini bilmek know how the sausage gets made v.
aslında/normalde olması gereken in an ideal world expr.
aslında kötü biri değil not a bad sort expr.
aslında iyi biri not a bad sort expr.
o kadar saçma ki aslında işe yarayabilir crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar sıra dışı bir fikir ki aslında işe yarayabilir crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar saçma crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar uçuk crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar alışılmışın dışında crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar çılgınca crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
çılgınca/saçma olsa da aslında işe yarama olasılığı olan crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
sıra dışı/alışılmamış olsa da aslında işe yaraması muhtemel crazy enough (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar saçma ki aslında işe yarayabilir so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar sıra dışı bir fikir ki aslında işe yarayabilir so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar saçma so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar uçuk so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar alışılmışın dışında so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında işe yarayabilecek kadar çılgınca so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
çılgınca/saçma olsa da aslında işe yarama olasılığı olan so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
sıra dışı/alışılmamış olsa da aslında işe yaraması muhtemel so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar alışılmışın dışında ki aslında işe bile yarayabilir so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
o kadar alışılmadık bir fikir ki aslında işe yarama olasılığı bile var so crazy (that) it might actually work [cliché] expr.
aslında/normalde olması gereken in a perfect world expr.
aslında/normalde olması gereken in an ideal world expr.
kişi aslında olduğu kişiyi değiştiremez cannot change one's stripes expr.
kişi aslında olduğu kişiyi değiştiremez cannot change one's spots expr.
Speaking
aslında göründüğünden de kötü it's actually worse than it looks n.
aslında var ya actually you know what expr.
aslında ondan bahsetmiyordum actually I wasn't talking about him expr.
aslında eve gitsem daha iyi olur you know what I'd better be getting home expr.
aslında o kadar aç değilim I'm not really that hungry expr.
aslında bir hayli çoktu it was quite a lot actually expr.
aslında bunda yanıldığım da söylenemez I don't think I was far off expr.
aslında ikimiz de bir şey bilmiyoruz your guess is as good as mine expr.
aslında ondan hoşlanmaya başlamıştım I kinda started to like him expr.
aslında şehrin sınırları dışında it's outside the city proper expr.
çok değil aslında not much actually expr.
oldukça sık aslında quite often actually expr.
pek bir şey fark ettirmiyor aslında it doesn't really matter much expr.
Trade/Economic
aslında bulunan kusur inherent defect n.
bir şirket tarafından tamamı ödenmiş gibi çıkarılan fakat aslında tamamen ödenmemiş olan hisse senedi watered stock n.
Law
aslında cezai yaptırımı olmayıp mahkeme tarafından çıkarım ve ima yoluyla isnat edilen suç constructive crimes n.
Politics
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı potemkin village n.
dışarıdan etkileyici görünüp aslında çok iyi olmayan yapı potyomkin village n.
Computer
casus yazılım önlemek için gibi görünüp aslında kötü amaçlı olan aldatıcı yazılım rogue n.
Informatics
bir şeyin aslında var olan özellik information n.
Psychology
savaş sonrası travma yaşayan askerlerin bakması ama aslında görememesi thousand-yard stare n.
savaş sonrası travma yaşayan askerlerin bakması ama aslında görememesi two-thousand-yard stare n.
Math
(aslında var olmayan ancak) sonsuzdaki sınırlar dahil edilince var kabul edilen ideal adj.
Botanic
batı afrika ve tropikal amerika'da ekilen, aslında hint kökenli olan uzun boylu ve dayanıklı ağaç (teak) tectona grandis n.
Social Sciences
aslında, normalde akıllı (mâkul) insanlar otherwise intelligent people n.
beyaz ırktanmış gibi görünüp aslında afrikalı, asyalı veya başka bir ırktan olan whitewashed [pejorative] adj.
Literature
shakespeare'e atfedilen oyunların aslında bacon tarafından yazıldığına inanan kimse baconian n.
shakespeare'e atfedilen oyunların aslında bacon tarafından yazıldığını öne süren teori baconian theory n.
shakespeare'e atfedilen oyunların aslında bacon tarafından yazıldığına inanan baconian adj.
shakespeare'e atfedilen oyunların aslında bacon tarafından yazıldığına inanan baconic adj.
Philosophy
insanın manevi bir doğasının olmadığını ve aslında bir hayvan olduğunu savunan doktrin animalism n.
Geography
abd'nin iowa ve illinois eyaletlerindeki beş şehirden (aslında dört) oluşan bölge quad cities n.
Military
bir devletin ikili casusu gibi davranıp aslında başka devletin casusu olan kimse triple agent n.
Cinema
iyi sanılan karakterin aslında kötü, veya kötü sanılan karakterin aslında iyi olması plot twist n.
Entomology
çiçeklere sık dadanmasına rağmen aslında etobur olan, yumuşak uzun gövdeli böcek cantharid n.
Slang
bakan ama aslında almaya niyeti olmayan müşteri lookie loo n.
aslında kızılderili olup beyaz gibi davranan, giyinen, konuşan kimse apple n.
Modern Slang
dışarıdan sert görünüp aslında yumuşak huylu olan kimse a watermelon n.
dış görünüşü şeytan gibi olan fakat aslında ruhu melek gibi olan kimse angelic devil n.
dışarıdan iyi görünüp aslında işe yaramayan kimse/şey all frosting, no cupcake expr.