başka bir yerde - Turco Inglés Diccionario
Historia

başka bir yerde



Significados de "başka bir yerde" en diccionario inglés turco : 9 resultado(s)

Turco Inglés
General
başka bir yerde else where adv.
başka bir yerde at someplace else adv.
başka bir yerde at somewhere else adv.
başka bir yerde in some other place adv.
başka bir yerde in a different place adv.
başka bir yerde in other place adv.
başka bir yerde in a different location adv.
başka bir yerde anywhere else adv.
Archaic
başka bir yerde elles adv.

Significados de "başka bir yerde" con otros términos en diccionario inglés turco: 47 resultado(s)

Turco Inglés
General
terkedilip sokakta veya başka bir yerde bulunan bebek foundling n.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması cannibalization n.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımının yasaklanması cannibalisation n.
bir yerde kalıp başka bir yerde yemek yiyen kimse mealer n.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak cannibalize v.
herhangi bir ekipmanın başka bir yerde kullanımını yasaklamak cannibalise v.
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkmak proxy v.
başka bir mineralin beklendiği yerde çıkan proxy adj.
Phrasals
başka bir düzemden gelip bir yerde belirmek phase into (something) v.
emekli olup başka bir yerde yaşamak retire to (something or some place) v.
emekliliğini/emeklilik yıllarını başka bir yerde geçirmek retire to (something or some place) v.
emekli olup başka bir yerde yaşamak retire to v.
emekliliğini/emeklilik yıllarını başka bir yerde geçirmek retire to v.
Phrases
yemeği alıp başka bir yerde yeme to go adv.
başka bir kısımda/bölümde/yerde aksi belirtilmedikçe/verilmedikçe except as provided elsewhere expr.
Proverb
bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez a prophet is not without honor save in his own country
Idioms
başka bir yerde (biriyle) aynı işi yapan kimse (one's) opposite number n.
(başka bir yerde) kalmak board with (someone) v.
(geçici olarak başka bir yerde) konaklamak board with (someone) v.
(başka bir yerde) kalmak board with someone v.
(geçici olarak başka bir yerde) konaklamak board with someone v.
bir kulağı başka yerde olmak have half an ear on something v.
(yemeği) paket olarak alıp başka bir yerde yemek have (something) to go v.
başka bir yerde saat beş nasıl olsa it's five o'clock somewhere expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması when a sneezes, b catches a cold expr.
Speaking
aklın başka bir yerde your mind is somewhere else expr.
başka bir yerde iş bul get a job somewhere else expr.
başka bir yerde olmam gerekiyor I have to be somewhere else expr.
başka bir yerde buluşalım meet somewhere else expr.
başka hiç bir yerde yaşamayı düşünmem I wouldn't think of living anywhere else expr.
başka bir yerde kalabiliriz we can stay somewhere else expr.
kafan başka bir yerde your mind is somewhere else expr.
Law
bir başka yerde fiili koruma factual protection elsewhere n.
Technical
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten time-transgressive adj.
Telecom
başka bir yerde olan çocukların görüntülerini izlenmek üzere bilgisayara aktaran kamera nanny cam n.
Medical
organ veya uzvun bulunması gereken yerden başka bir yerde bulunması ectopia n.
organ veya uzvun bulunması gereken yerden başka bir yerde bulunması ectopy n.
Religious
(ruhlar vasıtasıyla) nesnelerin bir yerde ortadan kaybolup başka yerde ortaya çıkması asport n.
bir yerde ortadan kaybolup başka yerde ortaya çıkan nesneler asport n.
Geology
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten time-transgressive adj.
Military
siperden çıkıp başka bir yerde siper alma leaping from cover and taking cover n.
Slang
evinden başka bir yerde tuvalete girmeyen pimpirikli tip shitbreak n.