bir dizi - Turco Inglés Diccionario
Historia

bir dizi



Significados de "bir dizi" en diccionario inglés turco : 7 resultado(s)

Turco Inglés
General
bir dizi array n.
bir dizi trail n.
bir dizi a range of adj.
bir dizi an array of adj.
bir dizi a series of adj.
bir dizi stream of adj.
bir dizi a whole range of expr.

Significados de "bir dizi" con otros términos en diccionario inglés turco: 426 resultado(s)

Turco Inglés
General
bir dizi delik açma perforation n.
inancı pekiştirmek ve yaymak için düzenlenen bir dizi toplantı revival n.
bir dizi delikten biri perforation n.
belirli bir dizi dua the rosary n.
rüyada olduğu gibi bir dizi tutarsız hayal phantasmagoria n.
bir dizi küçük talihsizlik a series of minor mishaps n.
bir dizi sağlık problemi a series of health problems n.
bir dizi sağlık sorunu a series of health problems n.
bir dizi kas kasılması a series of muscle contractions n.
bir dizi basit talimat a simple set of instructions n.
bir dizi insan cavalcade n.
bir dizi olayın oluşturduğu bölüm chapter n.
kolye gibi birbirine zincirleme bağlanmış bir dizi benzer şey necklace n.
bir dizi aralıklı çizgiden oluşan süs tirle-wirlie [scottish] n.
bir dizi aralıklı çizgiden oluşan süs tirly-whirly [scottish] n.
bir dizi düşünce vein n.
yan yana bulunan bir dizi yer vianage n.
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer vicinage n.
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri villa home [australia] n.
mankenlere özgü bir dizi pozdan oluşan bir dans stili voguing n.
kağıttan üretilmiş bir dizi kibritin konulduğu küçük karton paket matchfolder n.
manikür yapmak için gerekli bir dizi edevat manicure set n.
süs eşyaları için kullanılan bir dizi hafif ve açık raf whatnot n.
bir dizi garaj mews n.
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı middle n.
bir dizi benzer konutun parçası olan müstakil ev home unit [australia/new zealand] n.
dürüstlük sisteminin temelini oluşturan bir dizi kural honor code n.
dengede durarak asılı kalan, ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil mobile n.
havada hareket edecek şekilde ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil mobile n.
fiilin bir gerçekliği ifade edip etmediğini ayırt etmeye yarayan bir dizi çekim formlarına verilen ad mood n.
hedefe ulaşmak için yapılan bir dizi eylem movement n.
bir dizi zekice ve çabuk verilen yanıt repartee n.
oyuncuların bir dizi eşyayı kısa süre inceleyip ardından hatırlayabildikleri kadarını kağıda yazdıkları bir oyun observation n.
bir dizi zımbırtı gimmickry n.
bir dizi zımbırtı gimmickery n.
bir dizi rutin görev daily dozen n.
bir dizi eksene referansla çizilmiş belirli büyüklükler arasındaki ilişkinin görsel anlatımı graphical record n.
yüzey üzerinde ızgaralanmış veya kabartılmış bir dizi işaret grill n.
bir dizi hareketin ilki opening move n.
bir dizi oyunun çoğunluğunun kazanılmasıyla elde edilen zafer rubber n.
bir dizi göçmen immigration n.
bir dizi beceri competence n.
birbirini takip eden bir dizi şey consection n.
delikli kartta deliğin açılabileceği bir dizi dikey konum column n.
bir dizi delik indentation n.
bir dizi kesik indentation n.
bir dizi çentik indentation n.
bir dizi gözlem sonucu elde edilerek gösterge olarak kullanılan faktör index n.
ebeveyn eşliğindeki bir dizi kaz yavrusu parade n.
birbirine geçirilerek koni şekli oluşturan bir dizi ağırlık pile [obsolete] n.
binadan yukarıya doğru yükselen bir dizi sütun pilotis n.
oyuncuların sırayla bir dizi soruyu yazılı olarak cevaplayıp kısa ve komik hikayeler oluşturdukları oyun consequences [uk] n.
uzun sıra halinde ilerleyen bir dizi insan crocodile n.
(yapraklarla oluşturulan) bir dizi eşmerkezli daireden oluşan yuvarlak şekil curlicue n.
bir dizi ayrı parçadan oluşma özelliği discreteness n.
sunulması veya ele alınması gereken bir dizi şey docket n.
sayfa benzeri bir dizi bölüm halinde katlanmış olan basılı kağıt folder n.
sıra, dizi veya topluluk halinde bulunup zorlu bir sınav teşkil eden şey gauntlet n.
(eskrimde) sürekli yapılan bir dizi saldırı ve savuşturma phrase n.
(tasarruf olarak) bir dizi kasıtlı elektrik kesintisi rolling blackout n.
bir dizi hareketli ve dağınık olay içeren eser veya yapım romp n.
bir dizi bağlantılı daireden oluşan apartman rooms n.
(hipodromda) bir dizi ahırın önünde uzanan üst kapalı yürüme yolu shedrow n.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran purist n.
film veya dizi gibi başka bir formata uyarlanan bir kitabın içeriğine tümüyle sadık kalınmasında ısrarcı olan hayran book purist n.
bir dizi kitap içeriğinin örnek ve açıklamalarını içeren kitap prospectus n.
ekilen bir dizi tohum drill n.
bir dizi delik açmak perforate v.
bir dizi önlem almak take precautions v.
bir dizi tek gecelik aşk yaşamak run through a series of one-night stands v.
bir dizi etkinlik gerçekleştirmek conduct a series of activities v.
bir dizi etkinlik yapmak conduct a series of activities v.
birine bir dizi soru sormak ask somene a series of questions v.
bir dizi ameliyat geçirmek have a series of operations v.
bir dizi operasyon geçirmek have a series of surgeries v.
bir dizi ameliyat geçirmek have a series of surgeries v.
bir dizi operasyon geçirmek have a series of operations v.
bir dizi siper kazarak hedefe ilerlemek trench [obsolete] v.
ana anahtara uygun bir dizi kilit tasarlamak master-key v.
belirli bir amaç doğrultusunda, rotayı veya sevkiyat yerini değiştirmek gibi istikamette ve konumda bir dizi değişiklikler yapmak manoeuver v.
projeyi bir dizi önemli adımla planlamak milestone v.
(bir dizi öğeyi) hızlı bir şekilde taramak rifle v.
bir dizi küçük istasyon kasabasını ziyaret etmek whistle-stop v.
bir dizi metalik ses çıkarmak drill v.
(bir dizi vuruşla) metal yüzeyini işlemek pean v.
bir dizi olguya bağlı olmak supervene v.
birbirini takip eden bir dizi (şey) succession of adj.
bir dizi ... a series of adj.
bir dizi şeklinde in a sequence adv.
Phrasals
(bir dizi sayıyı) hızlıca toplamak run up v.
(biri/bir şey hakkında) bir dizi arama/görüşme yapmak call around (about someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) farklı kişileri/bir dizi insanı aramak call around (about someone or something) v.
(bir dizi ayrı ses kanalını) daha az sayıda ses kanalı oluşturmak için birleştirmek fold down v.
Colloquial
bir dizi aksilik a chapter of accidents n.
bir dizi şok a series of shocks n.
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas money trail n.
kullanıcıların internet sitesinden ayrılmalarını önlemek için kullanılan bir dizi yönteme verilen ad mousetrapping n.
Idioms
bir dizi/seri ani, sarsıcı hareket bump and grind n.
bir dizi talihsizlikler a chapter of accidents n.
bir dizi şanssızlık streak of bad luck n.
bir dizi talihsizlik string of bad luck n.
bir dizi şanssızlık string of bad luck n.
bir dizi şanslı olay string of good luck n.
bir dizi şanslı olay lucky streak n.
bir dizi şanslı olay streak of good luck n.
bir dizi talihsizlik streak of bad luck n.
tavşanların yaşadığı bir dizi yeraltı tüneli rabbit warren n.
bir dizi hata a chapter of accidents n.
bir dizi talihsizliğin yaşandığı bir dönem a run of bad luck n.
bir dizi şanslı olay a streak of (good) luck n.
bir dizi şanssızlık/talihsizlik a streak of bad luck n.
bir dizi şanslı olay a string of (good) luck n.
bir dizi şanssızlık/talihsizlik a string of bad luck n.
bir dizi düşünce/fikir a train of thought n.
bir dizi zorluk/sıkıntı can of worms n.
bir dizi/seri ani, sarsıcı hareket yapmak bump and grind v.
bir dizi şanssızlık yaşamak have a run of bad luck v.
bir dizi talihsizlik yaşamak have a run of bad luck v.
bir dizi kazalar silsilesi halini almak be a chapter of accidents v.
bir dizi kazaya/soruna dönüşmek be a chapter of accidents [uk/australia] v.
bir dizi bir şey yaşamak have a run of something v.
Trade/Economic
amerika'da belirli eğitime ve mesleki koşullara sahip ulusal muhasebeciler birliği'nin düzenlediği bir dizi sınavları geçmiş olan muhasebeci certified management accountant n.
bir dizi birbirinden ilgisiz mallar üreten ve satan firmalardan oluşan büyük şirket conglomerate n.
her bir elemanın bir önceki ve sonraki elemandan farkının hep aynı olduğu dizi arithmetic progression n.
sıfır veya negatif işareti taşıyan bir dizi değişme run n.
fiyatı manipüle etmek için aktif ticaret görüntüsü yaratmak amacıyla yapılmış bir dizi işlem daisy chain n.
satıcının mülkünü satışa çıkarmadan önce edinmesi gereken bir dizi belge hip [uk] [wales] abrev.
Politics
bir dizi temel atma töreni a series of groundbreaking ceremonies n.
seçim kampanyası kapsamında bir adayın bir dizi küçük kasabayı ziyaret ettiği turne whistle-stop tour n.
abd anayasası veya haklar bildirgesi'nde zımnen yer alan bir dizi hakka ait veya ilgili penumbral [us] adj.
Industry
ham pamuk veya yünü açıp temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu tekstil makinesi willying machine n.
baskılı kumaşı solmaya dirençli hale getirmeye yarayan bir dizi tekne soaper n.
Media
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması binge model n.
Technical
tek noktadan tuturulmuş bir ip üzerinde kurulmuş, bir blokta bir dizi kasnak ve ağırlığın bağlı olduğu hareketli bir blokta başka bir setten oluşan bir makara kombinasyonu taglia n.
bir dizi halka şeklinde bağlanma catenation n.
makine tahrik kayışının uçlarını birleştirmek için kullanılan ince deriden kayış veya bir dizi metal kelepçe lacing n.
cam üzerine çizilen ve mikroskobun gücünü test etmek için kullanılan farklı yakınlıktaki bir dizi ince çizgi nobert's lines n.
demir şeritleri dairesel tekerlek jantlarına dönüştürmekte kullanılan bir dizi ağır silindir tire bender n.
metali şekillendirmeye yarayan bir dizi düz veya yivli rulo train n.
bir dizi ampulden oluşan kondansatör allihn condenser n.
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarını hesaplamaya yarayan üçgen kenarı base line n.
bir dizi üçgenin diğer kenar uzunluklarının hesaplanabildiği bir üçgen kenarı baseline n.
(türbin üzerindeki) bir dizi bıçak blading n.
(grafik teorisinde) bir grafikteki bağımsız olan ve birbiriyle kesişmeyen bir dizi kenara verilen ad matching n.
bir bileşenin iki durum arasında salınmasına neden olan bir dizi mekanik veya elektrikli cihaz wigwag n.
rüzgarın kuvvetini belirtmek için çeşitli rüzgar hız aralıklarını ifade eden bir dizi kelime veya sayı windscale n.
bir dizi rüzgar çanının parçası olan çan windbell n.
çelik üretiminde bir dizi rulonun kılıfı veya standartları holster n.
birlikte kullanılan bir dizi standartlaştırılmış birim module n.
resmi bir kurumca standartlaştırılıp teknik camiaya açılan bir dizi spesifikasyon open-standard n.
bir dizi kütüğü bir arada tutan çivili ahşap çubuk lock-down n.
(dikişsiz cilt yapımında) genellikle plastikten yapılıp sırttan çıkan bir dizi yay benzeri çıkıntı comb n.
manyetize çelik çubuğun ekseni boyunca dağılmış bir dizi kutup consequent points n.
bir dizi düz cam levhadan oluşan bir güneş enerjisi toplayıcısı tipi flat-plate collector n.
(birleşik krallık'ta) esasen askeri amaçlarla üretilip günümüzde eğlence ve iş için kullanılan bir dizi yüksek kaliteli ve detaylı harita ordnance survey map n.
elektrik arkının ses nedeniyle değişimlerinin bir dizi fotoğrafını çeken bir cihaz photographone n.
sahnede belirli ışıkları kontrol etmek için kullanılan bir dizi devreden her biri section n.
(maden galerileri veya arazi oyukları) diğer sıralara dik açı yapan bir dizi sıra sheth n.
(erimiş camı) bir dizi otomatik silindir üzerinden geçirerek şekillendirmek draw v.
her boyutta farklı bir kardinaliteye sahip (dizi) jagged adj.
bir dizi frekansta çalışan veya üretim yapabilen (elektronik aksam) multifrequency adj.
fırından çıktıktan sonra bir dizi silindir üzerinden çekilen (cam) drawn adj.
Computer
bir sonraki dizi nextseqnum n.
birbirleriyle uyumlu çalışan bir dizi yazılım uygulaması toolchain n.
bir dizi sembolik veriyi bilgisayar diline dönüştüren bilgisayar programı assembler n.
bir dizi sembolik veriyi bilgisayar diline dönüştüren bilgisayar programı assembly program n.
bir dizi karakter şeklinde saklanan ve çeşitli formatlarda görüntülenebilen elektronik metin machine-readable text n.
bir dizi komut ve tuş vuruşunu ifade eden tek bir bilgisayar komutu macro n.
bir dizi perl ve c kaynak kodu ile yazılmış bir posta listesi programı majordomo n.
arka arkaya ziyaret edilebilecek bir dizi ilgili internet sitesi webring n.
microsoft'un yürüttüğü, microsoft ürünlerini kullanarak pek çok alanda yeterlilik sertifikası veren bir dizi program mcp ( microsoft certified professional) n.
silisyumlu yarıiletkenin küçük kristalinden oluşan ve entegre bir devrede bir dizi elektronik işlevi yürütmek için üretilmiş bir elektronik cihaz microprocessor chip n.
sabit boyutta olup genellikle bilgisayar işlemcisi tarafından çalıştırılan bir dizi bit word n.
bir dizi belgeyi eşzamanlı olarak göstermek için bölünebilen görsel gösterim birimi ekranı multiwindow n.
(dövüş) bir dizi basit eylemin bir araya geldiği kompleks hareket combo n.
bilgisayarın işlev yerine getirmesi için bir dizi komut oluşturma computer programing n.
bir dizi sembolik veriyi (bilgisayar programı vasıtasıyla) bilgisayar diline dönüştürmek assemble v.
bir dizi noktayı sabit bir eksen etrafında döndürerek üç boyutlu bir model yapmak lathe v.
javascript tabanlı web uygulamalarını geliştirmek için kullanılan bir dizi sistem yazılımı mean (mongodb, express, angularjs, node.js) abrev.
Telecom
birbirleriyle telefonla iletişim kurmaya çalışan iki kişi tarafından yapılan bir dizi başarısız çağrı telephone tag n.
bir kimsenin telefon numarası çevrilmeden önce santralle bağlantı için çevrilen bir dizi numara dialling code n.
arama bağlantısını kesip hazır duruma geri dönmek için gereken bir dizi eylem clearing n.
Electric
iki paralel uç ve bir dizi küçük anahtarı içeren devrenin yerleştirildiği küçük dikdörtgen kap dip n.
Mechanic
tek bir çelik parçası üzerine monte edilmiş bir dizi keski ucu broach n.
üzerinde ağır yüklerin taşınabilmesi için yan yana yerleştirilmiş bir dizi makara rollway n.
(bir dizi makine operasyonunu) tekrar yürütmek recycle v.
Radio
gezegen atmosferinden engellenmeden geçen bir dizi elektromanyetik frekans window n.
Textile
tekstil işleme için oluşturulan bir dizi seri veya paralel iplik örgü chain n.
yün temizlemeye yarayan bir dizi fıçı/kase train n.
ham tekstil elyaflarını açmak ve temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu makine twilly n.
deliksiz iğne veya makine ile bir dizi birleşik ilmeği iç içe geçirerek yapılan bir işleme knitwork n.
(örgü ve dikişte) bir dizi büzgü dikme gathering n.
Architecture
panjur sırtlarına çıtaları desteklemek için bağlanan bir dizi çapraz kayış ladder n.
çerçeveli tonozlu çatı yapısı oluşturmak üzere kesişen diyagonal çizgilerden oluşan bir dizi ahşap, metal veya beton eleman lamella n.
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan süsleme nail-headed molding n.
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan süsleme nail-head n.
dekorasyon olarak bina duvarına asılan bir dizi yalancı kemer arcature n.
bir dizi sütun arasındaki boşluğun hesaplanması areosystyle n.
bir dizi sütun arasındaki boşluğun hesaplanması intercolumniation n.
kısmen üst üste binen bir dizi eşit çaplı dairenin dış hatlarını oluşturan simetrik biçim multifoil n.
(ocak kemerlerinde) bir dizi gaz geçiş deliği pigeonhole n.
büyük çivi başlarını andıran bir dizi ufak piramit dizisinden oluşan (süsleme) nail-headed adj.
Construction
bir dizi bağlı demir çubuktan oluşan bağlantı chain tie n.
bir dizi dökme demir silindirden oluşan su geçirmez koruyucu şaft astarı tubbing n.
birden çok yol için bir dizi demiryolu sinyalini destekleyen yapı gantree n.
bir dizi bağ taşı lock rand n.
(britanya'da) ev inşaatı, tasarımı ve tesisleri konusunda belirlenmiş bir dizi standart parker morris standard n.
Automotive
bir dizi sabit kontak ucu üzerinde dönüp egzoz portunda duran iletken bir koldan oluşan kontak wiper arm n.
Traffic
bir dizi işaretleme aracından her biri button n.
bir dizi yaya yolundan yer biri button n.
Railway
tek vagona bağlanan bir dizi frenin tek noktadan tüm vagonları durduracak şekilde tasarlandığı sistem continuous brake n.
Aeronautic
(uçakta) taşınacak yüklerin doğru konumunu gösterip ağırlık ve denge için kontrol listeleri, denge kayıtları ve izinleri içeren bir dizi şema loading chart (aircraft) n.
Marine
demirlenmiş bir dizi gemi tier n.
geminin gövdesi üzerinde teknenin güvenlikle yüklenebildiği bir dizi çizgi plimsoll line n.
kapatıldığında gemiyi bir dizi ayrı kompartımana bölen ağır kapılar watertight doors n.
bir dizi (beyaz ve kırmızı renkli) lambanın gemi direğine dikey yerleştirildiği yaygın bir gece sinyal sistemi ardois system n.
kadırga içindeki bir dizi kürek bank n.
temel faaliyetleri kano ile seyretmek olan bir dizi keşif birliğine mensup er sea scout n.
temel faaliyetleri kano ile seyretmek olan bir dizi keşif birliğine mensup er seascout n.
Mining
bir dizi delik açan bir delme makinesini taşıyan araba gadding car n.
platformdan platforma atılarak yükseğe taşınan cevheri bir arada tutması için üst üste yerleştirilmiş bir dizi platform veya nişten her biri shamble n.
Medical
william bates tarafından tasarlanmış bir dizi göz egzersizi bates method n.
bir dizi kasılma convulsion n.
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhütle ilgili hippocratic adj.
tıp alanında çalışmaya başlayanlarca geleneksel olarak verilip hipokrat ve onun eserlerinden esinlenen bir dizi mesleki ve etik taahhüde ait hippocratic adj.
Anatomy
omurilikteki sinir yollarından birini oluşturan bir dizi sinir hücresi vesicular column n.
kulak salyangozu ile beyin zarının temporal lobu arasındaki işitsel yol boyunca yer alan bir dizi işlem merkezinden sonuncusunu teşkil eden sinir yapısı medial geniculate n.
sarı elastik dokuda bulunup bitişiğindeki omurun zarını merkez noktadan sakruma bağlayan bir dizi bağ doku ligamentum flavum n.
Psychology
bir dizi nesne veya düşünceye konsantre olma attention n.
deneklerin göreve veya bir dizi uyarana odaklanma süresi span of attention n.
yetenek, zeka, kişilik gibi özellikleri ölçmek için kullanılan bir dizi test battery n.
freudcu psikolojinin temeli olan bir dizi ilke metapsychology n.
Physiology
anabolik süreçler sonucu salgı hücrelerinde üretilen bir dizi maddeden biri anastate n.
stres karşısında vücut sistemlerini seferber etmek için sempatik sinir sisteminin başlattığı bir dizi fizyolojik değişim fight-or-flight response n.
Pharmaceutics
bir dizi hastalık bulaştırıcı organizmanın neden olduğu durumu tedavi eden bir grup antibiyotik tetracyclines n.
Printing
ürünleri, kişisel malzemeleri tanımlayan bir dizi harf veya rakam monomark [uk] n.
Gastronomy
bir dizi farklı malzeme içeren yemek pousowdie [scotland] n.
Math
kaotik sistemin çeşitli başlangıç koşulları için gelişmeye meyilli olduğu bir dizi sayısal değer chaotic attractor n.
eskiden çarpma ve bölme işlemlerinde kullanılan bir dizi derecelendirilmiş çubuktan oluşan abaküs napier's bones n.
eskiden çarpma ve bölme işlemlerinde kullanılan bir dizi derecelendirilmiş çubuktan oluşan abaküs napier's rods n.
bir dizi istatistiksel veride gözlemlenen değerlerin sabit bir değerden sapmalarının n'inci kuvvetlerinin ortalaması moment n.
bir dizi bağlantılı noktanın belirli kurallar çerçevesinde komşularıyla etkileşimde olduğu çeşitli matematiksel modellere verilen ad sandpile n.
her bir terimi aynı matematiksel işlem tekrarlanarak üretilen (dizi) recursive adj.
Geometry
sabit orana sahip bir dizi ortogonal eksen orthohexagonal axes n.
Logic
bir dizi önerme ile ortaya konan kanıt monstrance n.
bazı üyelerinin sıralanmasına izin veren bir dizi ilişki kategorisinden biri ordering n.
Statistics
her özelliğin rastgele belirlendiği bir dizi değişiklikten oluşan stokastik süreç random walk n.
Physics
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm’s law n.
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm's law n.
Chemistry
düşük molekül ağırlıklı bir dizi madde elde etmek için zincir aktarım ajanı ile polimerleşme telomerization n.
düşük molekül ağırlıklı bir dizi madde elde etmek için zincir aktarım ajanı ile polimerleşme telomerisation n.
sülfine benzeyen bir dizi kompleks bazik sülfür bileşiğinden herhangi biri thetin n.
sülfine benzeyen bir dizi kompleks bazik sülfür bileşiğinden herhangi biri thetine n.
fosfor asitlerindeki bir veya daha fazla oksijen atomunun kükürt ile değiştirilmesiyle elde edilen bir dizi asit thiophosphoric acid n.
fosfor asitlerindeki bir veya daha fazla oksijen atomunun kükürt ile değiştirilmesiyle elde edilen bir dizi asit thiophosphorous acid n.
sülfonik asitlerden türetilmiş bir dizi kararsız asitten herhangi biri thiosulfonic acid n.
birbirine bağlı bir dizi kimyasal aparat train n.
dört değerli manganez içeren bir dizi tuzdan her biri manganite n.
mangan dioksit ve bir bazın tepkimesinden oluşan bir dizi kararsız tuzdan her biri manganite n.
asetilen dizisindeki bir dizi doymamış metamerik hidrokarbon heptine n.
bir dizi ilişkili organik bileşik homologous series n.
etilen serisinden olan yanıcı ve renksiz sıvı formda bir dizi metamerik hidrokarbon octene n.
etilen serisinden olan yanıcı ve renksiz sıvı formda bir dizi metamerik hidrokarbon octylene n.
asetilen dizisindeki bir dizi doymamış metamerik hidrokarbon oenanthylidene n.
(organik kimyada) diazo bileşiklerinin başka maddelerle yer değiştirdiği bir dizi reaksiyon diazo reactions n.
rozanilin ve füksinle ilgili bir dizi baz veya boya rosaniline n.
hidrokarbon radikalleri ile birleşmiş sülfürden oluşan bir dizi temel bileşikten her biri sulphine n.
belirli metal elementlerinin organik radikallerle yaptığı bir dizi bileşikten birine ait metalorganic adj.
belirli metal elementlerinin organik radikallerle yaptığı bir dizi bileşikten biriyle ilgili metalorganic adj.
her bir üyesi bir öncekinden sabit artışla farklı bir dizi organik bileşiğe ait homologous adj.
hidrokarbon radikalleri ile birleşmiş sülfürden oluşan bir dizi temel bileşiğe ait veya ilgili sulphinic adj.
Biology
fotosentez esnasında glukozun karbondioksitten sentezlendiği bir dizi reaksiyon calvin cycle n.
eş kalıtsal bir organizmada yalnızca ikisi bulunabilen üç veya daha fazla alelden oluşan dizi multiple factor n.
sıraya dizilmiş bir dizi geni içeren haploid kromozom seti complex n.
bir dizi ara tipi aşırı uçlara bağlayan varyasyon continuous variation n.
bir dizi halka şeklinde bağlanmak catenate v.
(bir dizi geni) tek genotipte birleştirmek pyramid v.
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş catenate adj.
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş catenulate adj.
yalnızca bir dizi çevresel koşul altında var olabilen obligate adj.
yalnızca bir dizi çevresel koşul altında var olabilen (organizma) obligatory adj.
Biochemistry
aynı anda çok sayıda deneyin yapılabilmesine olanak veren bir altlığa sıralanmış bir dizi minyatürize deney sahası microarray n.
içinde hemin klorür bulunduran bir dizi tuz hem in n.
hemin klorür içeren bir dizi tuz hemin n.
bir dizi ribonükleotitten oluşan oligonükleotit polyribonucleotide n.
bir dizi hücresel olayın sonuna doğru giden downstream adj.
bir dizi hücresel olayın sonuna doğru downstream adv.
Astronomy
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit trojan n.
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit trojan asteroid n.
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit trojan n.
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit trojan group n.
gradyo astronomisinde kullanılan bir dizi geniş açıklıklı radyo teleskopu aperture synthesis n.
Zoology
toynakları ayak etrafında tek dizi halinde bulunan, fil ve gergedan benzeri bir grup otçul memeli anisodactyla n.
kuşlarda, dinozorlarda ve pterozorlarda pelvik bölgede sağlam kaynaşmış bir dizi omur sacrate n.
hayvanın sabit sırayla yaptığı bir dizi hareket ritual n.
gövdesi bir dizi halkadan oluşan annulose adj.
Botanic
uç duvarlarını kaybetmiş bir dizi uzun hücrenin oluşturduğu kesintisiz boru şekilli yapı duct n.
Agriculture
kurutma veya kürleme için en iyi koşulları sağlamak üzere oluşturulmuş bir dizi mahsul windrow n.
israil'de bir dizi küçük çiftlikten oluşan bir kooperatif yerleşimi moshav n.
Fishery
bir dizi kancanın asılı olduğu misina trat n.
içinde bir dizi çemberin bulunduğu uzun ve silindirik balık tuzağı tunnel net n.
Social Sciences
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki bir karakterin cinsiyetini değiştirme gender swapping n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race swapping n.
Education
yüksek lisansta ek olarak alınan bir dizi ders cognate n.
Linguistics
tek yükleme bağlı bir dizi öznenin kullanılması hypozeugma n.
bir dizi maddenin geri dönüşümlü algoritmaya göre sıralanması lexical order n.
yemen, umman ve arap yarımadası'nda m.ö. 8-5. yüzyıllar arasında yazıtlarda kullanılan bir dizi nesli tükenmiş sami dili old south arabian n.
sami dillerinde bir dizi ilişkili kelimede çeşitli ünlü dizileri ve eklerle yinelenen ünsüz dizileri root n.
telaffuzu kolaylaştırmak için bir dizi ünsüz şeklinde türemiş (ünlü) disjunctive adj.
vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birinin hemen öncesinde yer alan (ses) pretonic adj.
vurgulu bir ünlüden önce gelen bir dizi ünsüzden birini oluşturan (ses) pretonic adj.
History
ingiliz gemilerinin ingiltere ve kolonilerine mal taşımasını sınırlandıran bir dizi yasa navigation acts n.
(amerikan iç savaşında) korgeneral grant ve general lee komutasındaki ordular arasında yapılan bir dizi savaş wilderness campaign n.
bir dizi farklı parçadan oluşup çeşitli manzaralar oluşturacak şekilde yeniden düzenlenebilen resim myriorama n.
bir dizi resmin arka arkaya gösterildiği eğlence gösterisi myriorama n.
bir dizi fotoğrafın hızla arka arkaya gösterilerek hareket etkisinin yaratıldığı bir tür erken sinema filmi cihazı mutoscope n.
(kraliyet arazisini) seçip bir dizi yıllık ödeme yaparak mülkiyet hakkını almak free-select [australia] v.
Archaeology
(dinozor, organizmaya ait) bir dizi fosilleşmiş ayak izi trackway n.
Religious
hinduizm'de iç temizliğinden öz disipline kadar değişen bir dizi uygulama tapas n.
anglo-katolik bir cemaatin üyelerince oluşturulmuş bir dizi teolojik yayın tracts for the times n.
Philosophy
bir dizi vücut hareketi gerektiren yoga türü ashtanga yoga n.
Environment
biyotik gelişim sırasında birbirini takip eden bir dizi ekolojik topluluğa ait veya ilgili seral adj.
Geography
kanada'nın ontario eyaletinde bir dizi göl kawartha lakes n.
rüzgarla savrulmuş bir dizi yaprak, kar, toz windrow n.
güneybatı ingiltere'de, somerset'in kuzey kesiminde yer alan bir dizi kireçtaşı tepesi mendips n.
güneybatı ingiltere'de, somerset'in kuzey kesiminde yer alan bir dizi kireçtaşı tepesi mendip hills n.
kuzeydoğu minnesota'daki demir yatakları açısından zengin bir dizi tepe mesabi range n.
bir dizi tepe hill n.
meksika körfezi'nin güney louisiana, güney mississippi, güneybatı alabama ve kıyıya yakın bir dizi küçük adayı sınırlayan kolu mississippi sound n.
kaliforniya'daki yosemite ulusal parkı'nda bulunan bir dizi şelale yosemite n.
kaliforniya'daki yosemite ulusal parkı'nda bulunan bir dizi şelale yosemite falls n.
kudüs'ün doğusundaki batı şeria'da bulunan bir dizi tepe olives n.
kudüs'ün doğusundaki batı şeria'da bulunan bir dizi tepe olives mount of n.
fransa'nın doğusunda bulunan bir dizi tepe côtedor n.
Meteorology
bilim adamları tarafından sinoptik manyetik, meteorolojik veya diğer fiziki gözlemleri yapmak için belirlenen bir dizi özel günden her biri term day n.
Geology
esas olarak rocky dağları bölgesindeki laramie dağları'nda görülen tersiyer döneme tarihlendiği düşünülen bir dizi kapsamlı katman laramie group n.
isviçre'de ve yakınında bulunan bir dizi fosilli tortul tabaka molasse n.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumu rhaetic n.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumu rhetic n.
ardışık stratigrafik tabakalarda bulunan bir dizi fosilde zamanla meydana gelen bir dizi küçük ve ilerleyici değişiklik mutation [dated] n.
ardışık bir dizi yatak veya magmatik kayaç topluluğu group n.
bir dizi yakın aralıklı fay compound fault n.
yeni bir okyanusal litosfer oluşumuna sebep olan bir dizi süreç seafloor spreading n.
yeni bir okyanusal litosfer oluşumuna sebep olan bir dizi süreç sea-floor spreading n.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumuna ait rhaetic adj.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumu ile ilişkili rhaetic adj.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumuna ait rhetic adj.
geç triyas dönemi'ne tarihlenen bir dizi kayaç oluşumu ile ilişkili rhetic adj.
Military
bir dizi silah tier n.
bir dizi silah lombarı tier n.
uçaktan art arda atılan bir dizi bomba train n.
arabalara monte edilmiş bir dizi mühimmat artillery train n.
tek bir komutanın ortak bir plan çerçevesinde operasyonel veya stratejik hedeflere ulaşmak için yürüttüğü bir dizi taktiksel eylem major operation n.
bir dizi kulübe hutment n.
bir nesnenin farklı bir dizi çalışma bandından eşzamanlı elde edilen görüntüsü multi-spectral imagery n.
belirli koşullar altında hedefe yapılan bir dizi atış course n.
askeri deniz ulaştırma komutanlığı'nın bir dizi özel seyir için ticari gemi yetkilendirdiği sözleşme consecutive voyage charter n.
saldırı durumunda indirilmek üzere geçidin arkasına koyulan sivri uçlu ve demirli bir dizi uzun ve kalın kereste orgue n.
ele geçirilmiş hassas bir mevzideki personel belgeleri, elektronik veriler ve malzemelerden faydalanılması ve mevzideki tüm tehditlerin etkisiz hale getirilmesi için yürütülen bir dizi faaliyet sensitive site exploitation n.
Sport
bilardoda masa kenarına bitişik üç topun bulunduğu, özellikle köşeye yakın olan bir veya bir dizi karambol nursery n.
oxford üniversitesi'nde düzenlenen bir dizi tekne yarışı torpids n.
bir dizi atak ve karşı atak yapan her iki eskrimcinin de puan alamaması durumu tac-au-tac n.
geçmişte ingiltere ve avustralya arasında oynanmış bir dizi kriket maçı the ashes n.
hızlı ve bir dizi çevik hareket içeren bir yoga türü astanga yoga n.
hızlı ve bir dizi çevik hareket içeren bir yoga türü ashtanga yoga n.
(judo ve karatede) teknik beceri gösteren bir dizi hareketten oluşan çalışma kata n.
(bilardo, kroket) arka arkaya bir dizi başarılı atış break n.
takımın kendi sahasında oynadığı bir dizi ardışık oyun home stand n.
her gün yapılan bir dizi jimnastik egzersizi daily dozen n.
çeşitlilik ve mücadele açısından olimpiyat oyunlarına benzeyen bir dizi yarışma olympiad n.
aynı oyuncuların tekrar tekrar oynadığı bir dizi turnuvanın katılımcıları the circuit n.
buz pateninde önceden belirlenmiş bir düzende yürütülen ve şampiyona yarışmasına ait aşamalı bir dizi temel artistik patinaj hareketlerinden her biri school figure n.
Baseball
takımın kendi sahasında oynadığı bir dizi maç homestand n.
Chess
konumsal avantaj için yapılan bir dizi saldırı hamlesi attack n.
bir dizi hamle ve birkaç parçadan oluşan savaş hilesi combination n.
Wagering
bir dizi at yarışı circuit n.
Art
balede değişen ayaklarla bir dizi hızlı dönüş yapma chaînés n.
sahibinin sergiye ödünç verdiği bir dizi sanat eseri loan collection n.
Music
bir dizi cam kaseden oluşan bir müzik aleti armonica n.
tek bir makama dayalı bir dizi versiyondan her biri variation n.
klavyesindeki az sayıda tuşun diyatonik dizi notaları ile sınırlı olduğu bir akordeon çeşidi melodeon n.
kolaylıkla ayırt edilebilen bir dizi arka arkaya çalınan nota melodic line n.
kolaylıkla ayırt edilebilen bir dizi arka arkaya çalınan nota melodic phrase n.
ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı notalar hariç tam seslerle bölünmüş bir diyatonik dizi minor diatonic scale n.
üzerinde bulunan kolu çevirerek ve bir dizi tuşa basarak çalınan boyunsuz viyolaya benzer telli bir müzik aleti humstrum n.
bir dizi cam kaseden meydana gelen, parmakla ovarak veya klavye mekanizmasıyla çalınan bir 18. yüzyıl enstrümanı glass harmonica n.
bir dizi cam kaseden meydana gelen, parmakla ovarak veya klavye mekanizmasıyla çalınan bir 18. yüzyıl enstrümanı musical glasses n.
klarnette neredeyse kesintisiz perde değişikliği yapan bir dizi nota glissando n.
notalara göre dizilip ıslak parmağın sürtülmesiyle çalınan bir dizi bardak musical glasses n.
(caz veya rock müzikte) bir dizi kısa akor riff n.
(caz veya rock müzikte) bir dizi kısa akor çalma riffage n.
sekiz sesten oluşan bir diyatonik dizi octachord n.
bir dizi hafifçe kırıp diğer bacağı öne veya arkaya uzatarak yapılan bir salon dansı figürü dip n.
belirli birkaç noktada kullanılan bir dizi org düğmesi combination n.
tek bir makama dayalı bir dizi versiyondan her biri diversion n.
(buz pateni) bir dizi hareketle yapılan motif figure n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğme flue stop n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğme flue stopper n.
borulu orgda bir dizi durağı kontrol eden düğmelerin tümü fluework n.
çerçeveye monte edilmiş bir dizi metal çubuktan oluşup küçük çekiçlerle çalınan bir orkestra enstrümanı orchestral bells n.
bir dizi kısa akor çalmak riff (on) v.
(caz veya rock müzikte) bir dizi kısa akor çalmak riff v.
bir dizi hafifçe kırıp diğer bacağı öne veya arkaya uzatmak dip v.
Theatre
bir dizi ilgisiz kısa performanstan oluşan gösteri variety n.
Cinema
eşzamanlı çalışan bir dizi ekran multiscreen n.
film veya video üzerinde oynatılan bir dizi başlık roller n.
bir dizi veya filmin senaristlerinin ortaklaşa senaryo yazdığı alan writers' room n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki bir karakterin cinsiyetini değiştirme gender-swap n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki bir karakterin cinsiyetini değiştirme gender-swapping n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race swap n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race-swap n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race-swapping n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race bending n.
film, dizi veya başka bir medya uyarlamasında kaynak materyaldeki karakterin ırkını veya etnik kökenini değiştirme race-bending n.
Librarianship
ortak konusu, yazarı veya fiziksel özellikleri olan bir dizi kitap library edition n.
Archaic
bir dizi asker boast n.
bir dizi reaksiyon sırasında değişmeden kalabilen atom grubu compound radical n.
maiyete veya bir dizi hizmetçiye ait menial adj.
maiyeti veya bir dizi hizmetçiyi oluşturan menial adj.
Engineering
bir dizi deneme yardımıyla mekanik cihazın doğru olarak ayarlanmasına olanak sağlayan yöntem tentation n.
(bir dizi noktayı tek noktaya) haritalamak identify v.
Ornithology
telekte aynı sıra üzerindeki bir dizi tüy wab n.
tarsusun arka kısmında tek bir dizi büyük pulu olan (kuş) holaspidean adj.
üst üste binmiş bir dizi pulla kaplı (ayak bileği) scutellate adj.
üst üste binmiş bir dizi pulla kaplı (ayak bileği) scutellated adj.
ayak bileği üst üste binmiş bir dizi pul ile kaplı olan scutiped adj.