Turco | Inglés | |
---|---|---|
General | ||
General | daha sık | more frequent adj. |
General | daha sık | frequenter [rare] adj. |
General | daha sık | ofter adv. |
Turco | Inglés | |
---|---|---|
Phrases | ||
Phrases | biraz daha sık dişini, henüz/daha bitmedi | bend over, here it comes again expr. |
Idioms | ||
Idioms | bir şeyi karşısındakine göre çok daha fazla/sık yapmış | more .../more often than somebody has had hot dinners expr. |
Speaking | ||
Speaking | dışarıya daha sık çıkmalısın | you need to go out more often expr. |
Speaking | eskiden buraya daha sık gelirdik | we used to come here a lot more expr. |
Computer | ||
Computer | belirli bir kelimenin belirli bir bağlamda normalden daha sık kullanılması | word burst n. |
Linguistics | ||
Linguistics | yazıdan ziyade konuşma dilinde daha sık rastlanan ifade | conversationalism n. |
Linguistics | yazıdan ziyade konuşma dilinde daha sık rastlanan ifade | conversationism n. |
Military | ||
Military | birliklerin normalden daha sık aralıklarla sıralandığı bir askeri düzen | mass n. |
Wagering | ||
Wagering | şekli kusurlu olduğu için bir yüzü diğer yüzlerinden daha sık üste gelen defolu zar | flat n. |
Slang | ||
Slang | türünün diğer örneklerine göre daha sık kaybeden | losingest adj. |