derin derin - Turco Inglés Diccionario
Historia

derin derin



Significados de "derin derin" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
derin derin deeply adv.

Significados de "derin derin" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
derin deep adj.
çok derin ve dipsiz abyssal adj.
General
derin düşünce contemplation n.
derin sondaj deep drilling n.
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk chimbly n.
derin düşünce reflexion n.
kenarları dik, derin vadi ya da koyak canyon n.
derin düşünce deep in thought n.
derin kesik laceration n.
derin bir iz a lasting impression n.
derin mesafe deep space n.
derin sessizlik hush n.
derin ve ağaçlı dere gill n.
toprakta veya kayalarda oluşmuş derin ve geniş çatlaklar chasm n.
korulu derin vadi dene n.
derin bilgi katamathesis n.
derin düşünme reverie n.
derin yer trough n.
dik ve derin uçurum precipice n.
kasıtlı derin nefes alma sonucu karbondioksitin ciğerlerden dışarı kaçması süreci hyperventilation n.
derin etki strong impression n.
derin saygı reverence n.
derin çukur pothole n.
dar ve derin dağ geçidi notch n.
derin vadi canyon n.
derin dondurucu freezer n.
derin deniz çökeli abyssal sediment n.
derin düşünme musing n.
derin yara gash n.
derin saygı veneration n.
derin madenciliği deep mining n.
derin suyolu seaway n.
derin çekme stamping n.
en derin nokta depth n.
dar ve derin vadi ravine n.
derin düşünme contemplation n.
derin derin düşünme meditation n.
yarık derin chasm n.
su veya çakılların açtığı derin çukur pothole n.
derin ekoloji deep ecology n.
bir vadinin başında veya dağın yukarı kısımlarında derin, kase biçimli çukurluk cirque n.
derin yarık chasm n.
derin kök deep root n.
çok derin kanyon gulf n.
derin düşünce reflection n.
derin yer hole n.
derin alan süre araştırması depth area duration analysis n.
güney afrika'da derin vadi kloof n.
derin uyku dead sleep n.
derin rahatlama deep relaxation n.
derin düşüncelerin ürünü olan yazı meditation n.
derin yer depth n.
derin derecik linn n.
derin psikoloji depth psychology n.
iki kıyı arasındaki dar ve derin deniz canal n.
derin uyku sound sleep n.
derin bir bekleyiş intake of breath n.
derin üzüntü deep sadness n.
derin sevgi deep love n.
derin nefes deep breath n.
derin endişe deep anxiety n.
derin üzüntü intense sorrow n.
dar ve derin koyak ravine n.
derin dondurucu deepfreeze n.
derin baca deep manhole n.
derin temel deep foundation n.
derin araştırma deep prospecting n.
derin dağlama deep etching n.
derin kazı deep excavation n.
derin dondurma deep freezing n.
derin deniz deep sea n.
derin sürme deep ploughing n.
derin araştırma in-depth research n.
büyük ve derin mağara cavern n.
derin baygınlık coma n.
derin yarık crevasse n.
özellikle ingiltere'nin wight ve dorset adalarında, derin ve dar vadilere verilen isim chine n.
derin üzüntü heartbreak n.
derin bilgi scholarship n.
derin kürek scoop n.
derin soğutma supercooling n.
derin soğutma super cooling n.
derin sürme subsoiling n.
derin hayranlık deep admiration n.
derin bilgi deep knowledge n.
derin darbe deep impact n.
derin dekolteli elbise low-cut dress n.
derin su dalgıçlığı deep-sea diving n.
derin konu deep subject n.
derin boşluk yawning gap n.
derin gözler deep eyes n.
derin suçluluk duygusu a strong feeling of guilt n.
derin saç dalgası deep hair wave n.
derin saç dalgası marcel waves n.
derin tava saucepan n.
derin bilgi mastery n.
derin keder/üzüntü deep sorrow n.
derin nehir deep river n.
derin vadi deep valley n.
derin su ufku deep water horizon n.
derin deniz ufku deep water horizon n.
derin yalnızlık deep loneliness n.
derin geçit/boğaz couloir n.
derin bilgi birikimi wide knowledge n.
derin bilgi birikimi vast knowledge n.
derin bilgi birikimi deep knowledge n.
derin bilgi birikimi extensive knowledge n.
derin deniz araştırması deep-sea exploration n.
derin bir uyku a deep slumber n.
derin bir uyku a deep sleep n.
derin psikolojik izler deep psychological scars n.
en derin nokta deepest point n.
en derin nokta deepest depth n.
bedensel gerilimleri azaltmaya dönük bir derin kas masajı tekniği rolfing n.
bileğe kadar (derin) ankle-deep n.
daha derin bakma/inceleme further thought n.
derin kızartma tavası deep frying pan n.
derin kızartma tavası deep fryer n.
yoğun/derin istek profound desire n.
derin dalış deep diving n.
derin uyku deep sleep n.
derin göğüs dekoltesi low cleavage n.
derin göğüs dekoltesi low cut cleavage n.
derin göğüs dekoltesi deep cleavage n.
derin yırtmaç deep slit n.
derin yırtmaç high slit n.
derin anlayış deep understanding n.
derin saygı deep respect n.
derin fikir complex idea n.
derin koma deep coma n.
derin havuz deep pool n.
derin kase deep bowl n.
derin öğrenme deep learning n.
derin bir düş kırıklığı hali tears n.
kül, kömür veya tuz gibi maddeleri taşımak için kullanılan, fazla derin olmayan kutu backet [scottish] n.
derin düşünce reflect [obsolete] n.
derin ve anlamlı düşünceler reflections n.
derin düşünme reflectiveness n.
derin düşünce reflex [obsolete] n.
derin bir iç çekme huge sigh n.
derin bir rahatlama huge sigh of relief n.
derin anlaşmazlık chasm n.
büyülenircesine derin hayranlık trance n.
derin boşluk yawn n.
derin uçurum barathrum n.
derin cinsel arzu erotic love n.
derin akademik bilgi eruditeness n.
derin saygı veya hürmetle davranan kimse venerator n.
derin yarık vorago n.
en derin duygular quick n.
derin karanlık midnight n.
derin kasvet midnight n.
derin karanlık dönemi midnight n.
derin kasvet dönemi midnight n.
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı hellerwork n.
derin deniz dalgıçlarınca giyilen cam bölmeli bir başlık helmet n.
herhangi bir konuda sevgiyle veya derin bilgiyle yazı yazan kimse boswell n.
derin olmayan ahşap kase veya tabak bowie [scotland] n.
su kütlesindeki derin yerler holes n.
hacimli ve derin eşyalar holloware n.
hacimli ve derin eşyalar hollowware n.
derin havuz lum [scotland/northern england] n.
(topraktaki) derin ve dar yarık gash n.
derin düşüncelere dalmışlık muse n.
gür ve derin sesli olma ringing n.
derin tas/tabak hollow ware n.
anlamı derin ve karmaşık ifade dark sentence n.
en derin bölüm depth n.
derin bataklık gote [dialect] [scotland/northern england] n.
kusur olarak değerlendirilen derin oluk veya delik gouge n.
dar ve derin vadi goyle [dialectal] [uk] n.
derin ve dar vadi griff [dialect] [uk] n.
derin ve dar geçit griff [dialect] [uk] n.
derin ve dar geçit gulf n.
boğanın derin çığlığı roar n.
derin iz rut n.
vagon tekerlek izindeki derin delik chuck hole n.
hindistan'da derin kuyulardan su çekmek için kullanılan bir alet churrus n.
derin aşılama imbuement n.
derin anlayış içeren samimi ilişki communion n.
derin olmayan çukur kap dish n.
etrafında yalçın kayaların yükseldiği dar ve derin vadi gorge n.
ağırlığı el iskandili ile derin su iskandili arasında olan bir tür iskandil coasting lead n.
derin ve uzun süreli bilinçsizlik hali comatoseness n.
nehirdeki derin havuz dub n.
kıyıdaki derin girinti indenture n.
derin düşünme ponder n.
derin düşünce ponderment n.
derin ve aşılamaz görüş ayrılığı cleft n.
derin düşünme contemplance n.
derin ses pealing n.
derin sessizlik dead n.
derin fikir ayrılığı fissure n.
derin olmayan çift saplı uzun sepet flasket [dialect] [uk] n.
derin olmayan çanak flatware n.
bir konu hakkında derin bilgiye sahip olma geekery n.
küçük ve derin daldırma teknesi plunge pool n.
derin ve uzun süren ses pealing n.
derin ve uzun süren ses rolling n.
derin araştırma shakedown n.
içinden akarsu akan dar ve derin vadi sheuch [scotland] n.
şiddetli yağmurların geniş bir yarığı aşındırması ile oluşan ve genellikle su bulundurmayan derin hendek sluit [africa] n.
dar ve derin akarsu yatağı sluit [africa] n.
derin düşünce deep thought n.
derin tarih deep history n.
derin geçmiş deep past n.
derin fikir deep thought n.
derin sulama için toprağa doğru itilen, bahçe hortumuna bağlı sivri uçlu ve delikli boru spiker n.
(dağdaki buz tabakasında) derin yarık crevasse n.
derin derin düşünmek brood v.
üzerinde derin derin düşünmek ruminate about v.
derin bir çukur açmak yawn v.
üzerinde derin derin düşünmek ruminate on v.
derin yara açmak gash v.
derin etki bırakmak brand v.
derin uyumak sleep through v.
derin bir uykuya dalmak sink into a deep sleep v.
derin düşünmek pore v.
derin derin düşünmek think deeply v.
üzerinde derin derin düşünmek ruminate over v.
derin derin düşünmek muse v.
derin düşüncelere dalmak muse v.
derin etki bırakmak leave an indelible impression v.
derin derin düşünmek meditate on v.
derin uykuya dalmak fall fast asleep v.
derin derin düşünmek meditate upon v.
derin bir nefes almak heave a sigh of relief v.
derin bir oh çekmek heave a sigh of relief v.
derin üzüntü duymak be deeply sorry v.
derin üzüntü duymak feel deep sadness v.
derin üzüntü yaratmak cause deep sorrow v.
derin dondurmak deepfreeze v.
derin iz bırakmak engrave v.
derin bir oh çekmek breathe a sigh of relief v.
derin bir nefes olmak breathe again v.
derin uykuda olmak fast asleep v.
birisine derin duygular beslemek harbor deep feelings towards someone v.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings for someone v.
birisine derin duygular beslemek have deep feelings for someone v.
birine derin duygular beslemek harbor deep feelings towards someone v.
birine derin duygular beslemek have deep feelings for someone v.
birisine derin duygular beslemek harbor deep feelings for someone v.
derin bir üzüntü içinde olmak be deeply in sorrow v.
derin psikolojik izler bırakmak leave deep psychological scars v.
derin derin düşünmek chew the cud v.
derin derin düşünmek chew v.
derin nefes almak breath deeply v.
derin bir düşünceyle anımsamak reflect v.
derin düşündürmek amuse [obsolete] v.
havuzun derin tarafına atlamak/girmek go off the deep end v.
havuzun derin tarafına atlamak/girmek jump off the deep end v.
derin bir sesle konuşmak bay v.
zihni derin düşünce halinde tutmak meditate v.
derin düşüncelere dalmak wrestle v.
derin iz bırakmak write v.
derin pişmanlık duymak mourn v.
derin bir şekilde konsantre olmak bury v.
derin derin düşünmek obsess v.
derin bir sesle söylemek gruff v.
derin bir sesle çalışmak roar v.
alçak ve derin bir sesle yankılanmak rumble v.
derin uykudan uyandırmak disentrance v.
(derin) iz bırakmak instamp v.
(derin çekilmiş bir metal malzemenin) duvarlarını inceltmek iron v.
(yüzde) derin kırışıklıklar oluşturmak plough v.
(yüzde) derin kırışıklıklar oluşturmak plow v.
derin düşüncelere dalmış gibi başını öne eğerek dolaşmak snudge v.
derin intimate adj.
derin abysmal adj.
derin uykuya dalmış fast asleep adj.
çok derin profound adj.
derin çukurlu pot holed adj.
derin extensive adj.
derin deeper adj.
çok derin bottomless adj.
çok derin fathomless adj.
çok derin abysmal adj.
derin düşünceye dalmış deep in thought adj.
derin fathomless adj.
derin (uyku) sound adj.
derin düşüncelere dalmış immersed in thought adj.
derin profound adj.
daha derin deeper adj.
derin thorough adj.
derin olmayan shallow adj.
derin abstruse adj.
derin uykuda out for the count adj.
derin hollow adj.
çok derin unfathomable adj.
derin uykuda fast asleep adj.
derin ve rahat (uyku) sound adj.
kadar derin as deep as adj.
derin (sessizlik) heavy adj.
derin olmayan superficial adj.
derin (ilim) recondite adj.
derin düşünmeyen unreflecting adj.
en derin deepest adj.
derin home adj.
derin recondite adj.
çok derin deep seated adj.
derin olmayan shallowed adj.
derin olmayan shallowing adj.
derin olmayan shallower adj.
derin olmayan shallowest adj.
derin deep adj.
çok derin too deep adj.
yerkabuğunun yüzeyinde veya çok derin olmayan bir kısmında meydana gelen epigene adj.
derin köklü deep-rooted adj.
(derin) dondurulmuş deep-frozen adj.
derin deep-seated adj.
derin ölçekli deep-scaled adj.
derin deniz deep-sea adj.
derin düşünceye dalmış contemplative adj.
derin duygularla dolu impassioned adj.
derin denizlerle ilgili pelagic adj.
derin iz bırakan soul-shattering adj.
ağır/derin biçimde sakinleştirilmiş heavily sedated adj.
derin ve yoğun deep and dense adj.
derin subtler adj.
derin (kavrama) acute adj.
derin düşünen reflecting adj.
derin boşluklu chasmed adj.
derin thick adj.
derin düşüncenin ürünü olan thoughtful adj.
derin düşünceler içerecek şekilde thoughtful adj.
derin düşünce ve araştırma ürünü olma thoughtfulness adj.
derin derin nefes alan long-winded adj.
derin düşmanlıktan ileri gelen bitter adj.
derin düşmanlık sergileyen bitter adj.
en derin bottommost adj.
derin düşüncelere dalmış brooding adj.
(av köpeği) derin ve melodik bir sesi olan bugle adj.
ağır ve derin bir çamurla nitelenen mirey adj.
daha derin depper adj.
derin denize ait dipsey adj.
derin denize ait dipsie adj.
derin denize ait dipsy adj.
derin (uyku) heavy adj.
derin inanca sahip rock-hard adj.
derin run [scotland] adj.
kenarları derin, keskin ve düzensiz çentikli olan incised adj.
derin düşüncelere dalmış contemplant adj.
derin fast adj.
derin uyuyan fast asleep adj.
derin çizgili inscribed adj.
derin şekilli inscribed adj.
derin inviscerate adj.
(ses) derin pectoral adj.
derin düşüncelere dalmış penseroso adj.
derin çukurlu pot-holed adj.
derin fine-grained adj.
derin yarıklı parted adj.
derin prayerful adj.
çok derin ve bilgili scholarlike adj.
içi boş ve derin sepulchral adj.
derin olmayan (teneffüs) shallow adj.
derin uyku yaratmayan subnarcotic adj.
derin bir biçimde hollowly adv.
derin düşünerek musingly adv.
derin düşünceye dalarak mopingly adv.
derin bir şekilde abstrusely adv.
en derin saygılarımla cordially adv.
derin endişe ile with deep concern adv.
çok derin fathomlessly adv.
derin olmayan shallowly adv.
derin bir anlam ile profoundly adv.
daha derin bir biçimde more deeply adv.
daha derin more deeply adv.
derin bir biçimde deeply adv.
derin bir şekilde deeply adv.
derin düşünerek reflectively adv.
havuzun derin tarafında in at the deep end adv.
derin bir suyun içinde in at the deep end adv.
derin bir şekilde fast adv.
derin bir şekilde nefes almayı belirten bir ünlem whoop interj.
derin uyku anlamı veren ön ek narco- pref.
derin ve dar derecik gulch n.
küçük derin dere gulch n.
dar ve derin akarsu yatağı gulch n.
Phrasals
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood over someone or something v.
derin derin düşünmek brood about (someone or something) v.
derin derin düşünmek brood about someone or something v.
derin derin düşünmek brood on someone or something v.
derin derin düşünmek brood over someone or something v.
rüyadan, derin uykudan uyanmak awake from something v.
rüyadan, derin uykudan uyanmak awaken from something v.
birini rüyadan, derin uykudan uyandırmak awake someone from something v.
birini rüyadan, derin uykudan uyandırmak awaken someone from something v.
hakkında derin derin düşünmek brood about v.
hakkında derin düşüncelere gark olmak brood about v.
hakkında derin düşüncelere kapılmak brood about v.
(bir şey) üzerine derin derin düşünmek meditate on (something) v.
(bir şey) üzerine derin derin düşünmek meditate upon (something) v.
(bir şey) üzerinde derin derin düşünmek ruminate about (something) v.
(bir şey) üzerinde derin derin düşünmek ruminate on (something) v.
Phrases
(birine/bir şeye) karşı derin bir acıma duymak yearn over (someone or something) v.
'-e karşı derin bir acıma duymak yearn over v.
en derin saygılarımı sunarım accept the assurance of my highest consideration expr.
en derin saygılarımla very truly yours expr.
en derin saygılarımızla very truly yours expr.
korku kılıçtan daha derin keser fear, cuts deeper than sword expr.
Proverb
koca şehirde derin yalnızlık a great city, a great solitude
şehrin ortasında derin yalnızlık a great city, a great solitude
Colloquial
uzun süre hareketsiz yolculuk etmekten kaynaklı derin toplardamar pıhtılaşması economy class syndrome n.
derin ve sürekli suçluluk duygusu guilt complex n.
en derin hisler bottom n.
derin sevgi beslenen kimse honey bun n.
derin sevgi beslenen kimse honeybun n.
derin sevgi beslenen kimse honeybunch n.
birinin üzerinde derin duygusal etkisi olmak do things to somebody v.
derin bir nefes al take a big whiff expr.
derin uykuda down for the count expr.
yüreğimin en derin köşesinden ftbomh (from the bottom of my heart) expr.
derin düşüncelerde in one's own world expr.
Idioms
iki rakip grup arasındaki derin yarık clear blue water n.
derin ses voice in his boots n.
derin strateji 3d chess n.
derin strateji three-dimensional chess n.
derin bir nefes a breath of a fresh air n.
derin suçluluk duygusu a guilt trip n.
derin düşüncelere dalmışlık brown study n.
çok zeki ve derin düşünceleri olan kimse deep thinker n.
derin bir başarısızlık abysmal failure n.
derin arzu yearning desire n.
derin istek yearning desire n.
içindeki/derin düşünceler the inner man/woman n.
derin ve rahat uyku the sleep of the just n.
derin düşünme quiet reflection n.
yüreğinin en derin köşesi bottom of (one's) heart n.
derin uyumak be dead to the world v.
derin bir soluk almak catch one's breath v.
derin bir uykuya dalmış olmak be dead to the world v.
derin yara açmak inflict a deep wound v.
derin bir nefes almak breathe easy v.
derin bir soluk almak take a deep breath v.
derin bir nefes almak take a deep breath v.
derin düşüncelere dalmak be in a brown study v.
derin bir hafızaya sahip olmak have a memory like an elephant v.
derin uykuya dalmak sound asleep v.
derin derin düşünmek give thought (to) v.
derin uykuda olmak dead to the world v.
derin bir üzüntü yaşamak plumb the depths v.
derin uykuda olmak be out for the count v.
uzun ve derin bir uykudan uyanmak rise from the dead v.
(birine) derin derin bakmak fix (one) with a look v.
(birine) derin derin bakmak fix (one) with a stare v.
derin kazmak dig down v.
derin kazmak dig deep v.
derin bir geçmişe dayanmak go deep v.
derin bir geçmişi olmak go deep v.
üzerinde derin etki bırakmak hang heavy v.
derin düşüncelere dalmak be sunk in something v.
derin uykuda olmak be down for the count v.
derin uykuya dalmak be knocked out cold v.
derin uykuda olmak be knocked out cold v.
derin bir soluk almak catch breath v.
derin derin düşünmek chew one's cud v.
(birini) derin bir şekilde kesmek/yaralamak cut (one) to the quick v.
(birinde/bir şeyde) keserek derin yara açmak cut (someone or something) to ribbons v.
bir şeyde keserek derin yara açmak cut something to ribbons v.
bir şeyde keserek derin yara açmak tear something to ribbons v.
çok derin kesmek cut to the bone v.
derin bir geçmişe dayanmak go/run deep v.
derin bir geçmişi olmak go/run deep v.
derin/köklü bir etki yaratmak put a bomb under v.
derin derin düşünmek scratch your head v.
çok derin uyumak sleep like a rock v.
çok derin bone-deep adj.
derin düşüncelere dalmış absorbed in thought adj.
derin uykuda sound asleep adj.
derin uyku sound asleep adj.
derin uykuda down for the count adj.
çok derin bone-deep adj.
derin düşüncelere dalmış in a brown study adj.
ağır/derin uykuda dead asleep adj.
durgun sular derin olur still waters run deep expr.
derin uykuda dead to the world expr.
derin hayal kırıklığına uğramış as sick as a parrot expr.
yüreğinin en derin köşesinden at the bottom of one's heart expr.
yüreğinin en derin köşesinden from the bottom of one's heart expr.
en iyi bildiği/derin bilgiye sahip olduğu şeyde (alanda, meslekte) on one's home ground expr.
derin uykuda in a sound sleep expr.
ayağı yere basmayacak kadar derin yerde beyond (one's) depth expr.
ayağı yere basmayacak kadar derin yerde beyond comparison expr.
ayağı yere basmayacak kadar derin yerde beyond depth expr.
derin suda in over one's head expr.
en iyi bildiği/derin bilgiye sahip olduğu şeyde (alanda, meslekte) on (your) home ground expr.
Speaking
aşkın ne kadar derin? how deep is your love? expr.
derin bir nefes al take a deep breath expr.